Dünya

Dünya
Sergi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sergi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8/28/2011

2011 yılının en iyi fotografı taliban tarafından burnu kesilen kız resmi seçildi

2010 yılında dünyanın gündemine oturan olayların en çarpıcı fotoğraflarının yer aldığı sergi, 6–28 Eylül tarihleri arasında fotoğraf tutkunlarıyla buluşacak.
İstanbul, dünyanın en etkileyici karelerinin izlenebileceği World Press Photo 2011 kapsamında dünyaca ünlü foto muhabiri Riccardo Venturi’yi ağırlayacak. Bu yıl 54.’sü düzenlenen ‘World Press Photo’ yarışması eserleri, Forum İstanbul’da düzenlenecek sergi ile Türkiye’ye geliyor. Dünya foto muhabirliğinin bir yıllık güncesi niteliğini taşıyan ve geçtiğimiz yıl dünya gündemine oturmuş olayların canlı belgesi fotoğrafların da yer aldığı sergi, her sene tekrarlanan etkinlik çerçevesinde yıl boyu dünya çapında belli başlı metropolleri gezerek milyonlarla buluşuyor.Her yıl dünyanın dört bir yanından foto muhabirleri, ajans, gazete ve dergiler tarafından yarışmaya gönderilen fotoğraflar 13 kişilik bağımsız uluslararası bir jüri tarafından 10 farklı kategoride değerlendiriliyor. Bu yılki yarışmaya ise 125 ülkeden 5691 fotoğrafçı, 108.059 fotoğrafla katıldı.

İŞTE O FOTOĞRAFLARDAN BAZILARI


World Press 2010'un en iyi fotoğraflarını seçti. Jodi Bieber'in Afganistan'da Taliban tarafından burnu kesilen bir kızı çektiği fotoğraf yılın en iyisi seçildi. Goodman Gallery for Time magazine.


Guang Niu, Getty Images, Tibetli rahipler deprem kurbanları için dua ederken.


Javier Manzano, El Debate de Culiacan, Meksika'da tüm şiddetiyle devam eden uyuşturucu savaşlarının bir göstergesi.

mynet

7/12/2011

otistik ressam tüm new yorku hafızasından sadece dört günde 75 metrelik tuvale aktardı

Stephen Wiltshire çocukluğundan beri kendisini sanatıyla ifade eden bir ressam.

Bugün Londra'nın merkezinde bir galerisi var ve dünya çapında tanınıyor.
Otistik ressam Stephen Wiltshire'ın 4 günde hafızadan tuvale aktardığı New York kentinin 75 metre boyundaki bir çizimi JFK Havaalanı'nda sergileniyor.

6/28/2011

pekinde imparatorluk bahçesinde açılan geleneksel fener sergisi guinnese girdi

Çin'in başkenti Pekin'deki Yuanmingyuan İmparatorluk Bahçesi'nde geleneksel fenerlerden oluşan bir sergi açıldı.

Her tür ve şekildeki pekçok fener izleyenlere sergilenirken, gösterinin en ilgi çeken parçası 56 küçük fenerle çevrelenen 21 metrelik bir nilüfer çiçeği.


Serginin bu parçası Guiness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazandı.

Sergi iki ay açık kalacak.

6/04/2011

almanyada ehec virüsü yüzünden halk domates salatalık yerine kuşkonmaz yiyor

Almanya'da patlak veren E.koli vakalarının yarattığı korku yüzünden halk tedbiri elden bırakmayarak salatalık ve domates almaktan tamamen vazgeçti; kuşkonmaz ve diğer 'güvenli' sebzelere yöneldi.


Berlin'deki Türk pazarında salatalıklar yine sergiye konmuş ama, eskisi kadar büyük miktarlarda değil.


Manavlar Türkçe ve Almanca olarak bas bas bağırarak satmaya çalışıyorlar sebzelerini, ancak İspanya'dan gelen salatalıklara pek yüz veren yok.

Birkaç tezgahta, üzerlerinde koskoca harflerle "Hollanda ürünü" yazılı olmasına rağmen, satılamayan ve tepe tepe yığılan salatalıklar özel indirimle elden çıkartılmaya çalışılıyor. Kilo başına normal fiyatı olan 2 euro yerine 99 sente düşürülmesine rağmen, salatalıklara alıcı çıkmıyor pek.

Pazarda, çiseleyen yağmur altında satıcılar arasında duruyorum. Çoğunlukla başörtülü Türk kadınlar geliyor. Satılan sebzelere, özellikle de salatalıklara dikkatle bakıyor ve soruyorlar:

"Nereden geliyor bunlar?"

Satıcılar hemen yanıtlıyor, Hollanda diye...

Bazen alan oluyor, pek yavaş küçülen salatalık yığınından çekilen birkaç salatalık hızla kese kağıdına konup müşteriye uzatılıyor.

Ama çoğunlukla, müşteriler birşey almadan yollarına devam ediyor. Güvenlı patateslerden, lahanalardan ya da birden gözde oluveren kuşkonmazlardan satın almak üzere...
Yeni gözde sebze: Kuşkonmaz

Bugünlerde herkes 'spargel' yani kuşkonmaz satın alıyor. Şimdi, kuşkonmaz mevsimi üstelik. Almanlar beyaz kuşkonmazlarıyla büyük gurur duyuyorlar.
Beyaz kuşkonmaz

Her türlüsü yeniyor Almanya'da kuşkonmazın... Jambona sarılı kuşkonmaz, soslu kuşkonmaz, kuşkonmaz çorbası ya da sade kuşkonmaz...

Her lokanta kuşkonmaz mönüsüyle övünüyor. Neredeyse Alman sosisiyle boy ölçüşecek kadar iddialı Alman kuşkonmazı.

Demiryolu kıyısınca uzanan Türk pazarında domates de satılıyor. Koskoca, kıpkırmızı domatesler, yığılmış halde. Satılamadan yumuşamaya yüz tutmuş halde...

Öğleden sonra ayrılırken Yorckstrasse S-Bahn istasyonunun girişindeki büyük artık konteynerlerine boşaltılıyordu domatesler yığın yığın.

Satıcılar hem Türkçe, hem Almanca bağırdıkları ucuzlatılmış fiyatlarla, ellerindeki ürünü azaltmaya çabalıyorlar ama tüketicilerin korkusunu yenmek mümkün görünmüyor.
Ve süregiden belirsizlikle birlikte, korku da tırmanıyor.

Alman yetkililer önce E.koli vakalarından İspanya'da yetişen salatalıkları sorumlu tuttular, sonra emin olamadıklarını açıklayıp İspanyol salatalıklarını akladılar.

Türk pazarının sonunda tezgah kuran Serkan Türkan, müşterilerin bütün salatalıklara kötü gözle bakmasından şikayetçi.

İnsanlar, İspanya veya Hollanda ürünü salatalık arasında bir fark gözetmiyor.

İspanyol politikacılar televizyona çıkıp herkese salatalık yediklerini gösteriyor ve İspanya'da üretilen salatalığın güvenli olduğu mesajını vermeye çalışıyorlar ama, iş Berlin'deki Türk pazarına gelince bu mesajların pek etkisi olmuyor.
Müşteri açıklık bekliyor

E.koli bakterisiyle ilgili soruna açıklık getirilmesi, belki karmaşık bilimsel araştırmalar ve bulgular sonucunda mümkün olacak ama, eski usul dedektiflikle de bilinmeyene ulaşılabilir. Yani insanlara nerede ne yemiş oldukları sorularak; sonra o mağazaya gidip söz konusu sebzenin nereden gelmiş olduğu saptanarak; geriye gide gide bakterinin kaynaklandığı tarla veya ithalatın yapıldığı ülke bulunabilir.

Laboratuvarlardaki bilim adamları açısından sorun, insanları etkileyen bu E.koli bakterisinin ender görülen ve çok tehlikeli bir tür olması.

Bir başka esrarengiz nokta da, bakteriden ölenlerin hepsinin kadın olması.

İlk ortaya atılan tezlerden biri, kadınların erkeklerden daha sağlıklı beslendiği; erkekler sosis yerken, kadınların düşük kalorili, ekolojik tarım yöntemiyle yetiştirilen salatalıkları tercih ettikleri yolundaydı.

Ama kısa sürede bu tez, geçersiz ilan edildi.

Bilim adamları, E.koli bakterisinin bu türünün, kadın vücudunu daha uygun bulduğunu düşünüyor.

Bazı etnik grupların kimi bakterilere daha fazla eğilimli olması gibi, kadınların bu bakteriye daha açık olabileceği belirtiliyor.

Belki de öyledir...

Bulvar basınında "ölümcül sağlıklı besinler", "ölümcül organik besinler" gibi başlıklar yer almıştı.

Ama gerçek şu ki, gerçeği kimse bilmiyor.

Ve hem bakterinin esrarı, hem de belirsizlik ve karışıklık sürüp gidiyor... Tabii bu da Almanya'daki pazarlara çok kötü yansıyor.

Şu sırada olgun domates lazımsa, nereden bulabileceğinizi biliyorum. Berlin'deki Türk pazarına gidin.

Ama telaş etmenize gerek yok, herkese yetecek kadar büyük bir yığın var...
bbc türkçe

3/01/2011

buz çağı adamı ötzi'nin üç boyutlu modeli italyada sergileniyor

Ötzi adıyla bilinen Buzçağı adamının sağlıklı bir vücuda sahip olduğu model, İtalya'nın Bolozano şehrindeki arkeoloji müzesinde sergilenmeye başlandı.

5300 yıl önce bir ok yarası sonucu öldüğü saptanan Buzçağı adamı, 1991 yılında bir Alman çift tarafından mumyalanmış halde bulunmuştu.

Hollandalı uzmanlar Alfons ve Adrie Kennis tarafından üç boyutlu hale dönüştürülen ceset, sergi salonunda adeta canlı bir görünüme sahip.

Uzmanlar Ötzi'yi yeniden yaratırken modele kahverengi gözler eklediler.
46 yaşında

İtalya ve Avusturya sınırını oluşturan Alp Dağlarındaki Ötzi Vadi'sinde bulunan mumyalanmış buzçağından kalma cesede Ötzi ismi verilmişti.

Ötzi bulunduğunda keçi derisinden kıyafeti, çalılardan yapılmış başlığı, kurşundan miğferi ve okları yanıbaşında bulunmuşlardı.

Alman çift tarafından bulunan vücut mumyalanmış biçimde buz kitlesinin içinde kaldığı için 5000 yıldan uzun süre varlığını koruyabildi.

Buzçağı adamı üzerinde yapılan incelemeler, kendisinin 46 yaşında ve 159 cm. boyunda olduğunu ortaya koydu.

Ötzi'nin bir hayli gerçekçi modeli Bolanzo'daki Güney Tirol Arkeoloji Müzesi'nde meraklıların ziyaretine sunuluyor.
bbc türkçe yaşam

2/28/2011

idam mahkumunun derisinden ciltlenen kitap sergilenmeye başladı


Yıl 1830. Karısını öldürmekten suçlu bulunan George Cudmore, asılarak idam edildi.

İngiliz mahkum, aldığı ceza gereği cesedinin Exeter Hastanesi'nin kadavra odasında son bulacağını biliyordu.

Fakat bilmediği bir şey vardı. George Cudmore'un derisi, işlemlerden geçirildikten sonra, 1852 yılında bir kitap kapağına dönüştürüldü.

Meşhur şair John Milton'un toplu eserlerini içeren şiir kitabı, insan derisinden yapılmış cildiyle, şu an nadide bir tarih eseri.

Exeter Kütüphanesi'nde tutulan kitabın ilk kez bir sergi odasında kamuya gösterileceğinin açıklanması, İngiliz tarihçiler arasında heyecanla karşılandı.

Şiir kitabının önündeki notta, kapağın kimin derisinden geldiği ve niçin idam edildiği açıkça yazıyor.

Sokaklarda sıçan avcısı olarak çalışan George Cudmore, karısı Grace'i zehirleyerek öldürmekten suçlu bulunmuştu.

1830'daki idamdan John Milton'ın şiir kitabının basıldığı 1852 yılına değin idam edilen mahkumun derisinin nerede kimin tarafından saklandığı ise bir muamma.

Fakat tarihçiler, kitap ciltleri için insan derisinin kullanılmasının pek sık rastlanılmamakla birlikte, hiç görülmemiş birşey olmadığını söylüyorlar.

Exeter Kütüphanesi yetkilisi Tony Rouse, 18'inci ve 19'uncu yüzyılllarda insan derisinden kitap kapağı tasarlandığı vakaların bilindiğini belirtiyor.

Özellikle tıp kitaplarında moda olan insan derisi, kesilmiş vücut parçalarından ya da sahipsiz cesetlerden elde ediliyordu.

Bazen, George Cudmore'un başına geldiği gibi, idam mahkumlarının derisinin kullanıldığı da olmuş.

Tony Rouse, ''Düşünmesi bile insanın ruhunu karartıyor ama bu kitapları elinize aldığınızda insan derisi olduğunu hiç düşünmezsiniz, normal bir deri gibi duruyor.'' dedi.

bbc türkçe yaşam