Dünya

Dünya
deprem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
deprem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12/01/2011

depremi önceden sezen hayvanların sırları aralanıyor

Kimi hayvanların depremlerden önceki olağandışı davranış biçimi neye dayanıyor?

Bilim adamları, bunun hayvanların sulardaki kimyasal değişimi sezme kabiliyetinden kaynaklanıyor olabileceğini düşünüyor.
Araştırmacılar, 2009 yılında İtalya'nın L'Aquila kentini vuran depremden birkaç gün önce yakınlardaki bir gölde yaşayan kurbağa sürüsünün topluca göç etmesi ardından konuyu mercek altına aldı.

Hayvan davranışlarını daha yakından takip ederek depremleri önceden tahmin etmenin mümkün olup olmadığını sorguluyorlar.

Journal of Environmental Research and Public Health (Çevre Araştırması ve Kamu Sağlığı Dergisi) adlı bilimsel yayında ayrıntıları yer alan araştırmada, basınç altındaki kayaların saldığı parçacıkların yüzeydeki su birikintilerinde yol açtığı kimyasal reaksiyon zinciri anlatılıyor.

Su kenarında ya da içinde yaşayan hayvanların, sudaki kimyasal değişikliklere son derece hassas olduğu bilinen bir gerçek.

Bu tip hayvanlar, kaya kütleleri en nihayet yerinden oynayarak depreme yol açmadan önce, sarsıntının gelişini sudaki değişimden hissediyor olabilir.

L'Aquila depremindeki kurbağa sürüsünün yanısıra, büyük bir yer sarsıntısından önce tanık olunan tuhaf hayvan davranışlarına başka örnekler de var.
Yılanların uyanışı

Sürüngenlerin, suda ve karada yaşayan yüzergezerlerin veya balıkların büyük bir deprem öncesinde garip davranışlar sergilediği bilgisi birçok ülkede yaygın biçimde dile getiriliyor.

Örneğin, 1975 yılında Çin'in Haicheng kentinde meydana gelen depremden yaklaşık bir ay önce, yılanların topluca yuvalarından çıkmaya başladığı görülmüştü.

Bu yıkıcı depremin Haicheng'i kış aylarında vurduğu düşünülecek olursa, yılanların kış uykusunu yarıda kesip kendilerini dondurucu soğuğun ortasına atması neredeyse intiharla eş anlama geliyor.

Kış uykusundan uyanan sürüngenler, topluca göçen yüzergezerler ya da yüzeye çıkan derin su balıkları gibi daha çok sayıda benzer anekdot var.

Ancak büyük çaplı depremler çok nadir gerçekleşen bir durum olduğu için, önceden doğada yaşanan olayları bilimsel bir gözle incelemek neredeyse imkansız gibi.

İtalya'nın L'Aquila kentindeki kurbağalar, işte bu noktada istisnai bir konumda.

İngiltere'nin Open University (Açık Öğretim Fakültesi) biyoloji bölümünde okuyan Rachel Grant, L'Aquila'daki kurbağaları yazdığı doktora tezi için şans eseri inceleme altına almıştı.

Grant, ''Depremden önce üç gün içerisinde göldeki 96 kurbağadan geriye bir tanesinin bile kalmadığını gördüm, gerçekten çok şaşırtıcıydı.'' diyor.

Bunun üzerine Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, Rachel Grant ile temasa geçerek araştırmaya dahil oluyor.
Kimyasal reaksiyon

Aşırı basınç altındaki kaya kütlelerinin kimyasal değişimini inceleyen NASA, L'Aquila'daki kurbağaların topluca göç edişinin bununla bir bağlantısı olup olmadığını gölün su numunelerini tahlil ederek araştırdı.

Labarotuvar testleri, kaya katmanlarının yüzeydeki su birikintilerinin kimyasını değiştirebildiğini ve bu durumun suda yaşayan canlılarda olağandışı davranışlar tetikleyebileceğini gösterdi.

NASA'da çalışan jeofizikçi Friedmann Freund, tektonik tabakaların yol açtığı türden muazzam bir basınç altında kalan kayaların, deprem öncesinde çevrelerine elektrik yüklü parçacıklar saldığını kanıtladıklarını söylüyor.

Yüzeye kadar çıkan bu parçacıklar hava veya su ile karşılaşınca reaksiyona girerek yeni moleküllerin oluşumuna neden oluyor. Örneğin suya karışınca ortaya hidrojen peroksit çıkabiliyor.

Kimyasal değişimin göl suyundaki organik çökeltiyi etkileyerek suda yaşayan hayvanlara karşı zehirli maddelerin oluşumunu tetiklediği düşünülüyor.

Fakat araştırmacılar, çok karmaşık bir mekanizmanın işlediği kanısında ve henüz kesin bir teoriye varmadan önce daha çok sayıda bilimsel teste ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyorlar.

10/24/2011

depremde mucize eseri kurtulan yunusun resmindeki el babasının eli

Yunus’un sağ salim çıkarıldığı enkazda arama kurtarma ekipleri 10 ceset çıkardı. Kurtarma faaliyetleri sürerken Yunus’un yardım çığlıkları duyuldu. Yunus’a hayat veren, ölmemesi için üzerine siper olan ve hayatını kaybeden kişinin babası olduğu öğrenildi.


google van depreminde kayıp kişileri bulmak için kişi bulucu uygulamasını başlattı

Japonya'daki 8.9'luk depremin ardından kayıplarını arayan ve kaybolan kişilerin birbirlerine ulaşmasını sağlamak için geliştirilen 'Person Finder' kişi bulucu uygulaması Türkçe olarak hizmete girdi.
Deprem sırasında yakınları veya tanıdıklarından haber alamayan kişiler, 'Person finder' sayfasına girerek "Birisini arıyorum" veya "Biri hakkında bilgiye sahibim" seçeneklerini işaretleyebiliyor. Bu sayede aradıkları kişilerin isimlerini veya kendi durumlarını, bilgi sahibi oldukları, karşışaştıkları kişilerin isimlerini yazarak durumlarını kaydedebiliyorlar.

Uygulamayla Türkiye'de yakınlarına ulaşamayan kişiler, ilgili sayfaya girip aradıkları kişinin ismini yazdıklarında varsa o kişinini durumuyla ilgili kayıtlara ve geçmiş bilgilere ulaşıyor.

Sistem bu iki bilgiyi birbiriyle eşleştirerek felaket bölgesinde bulunan kişilerle onları arayanların birbirinden haberdar olmasını sağlıyor.


9/30/2011

japonlar her felaketten bir ders çıkarıyor tsunamiye karşı hayat kurtarıcı mini nuh gemisi yaptılar

Japon bilimadamı "Cosmo Power" şirketinin genel müdürü Şoci Tanaka, deprem ve tsunami için çok yararlı olabilecek hayat kurtarıcı kapsül olan "Mini Nuh Gemisi" geliştirdiklerini açıkladı.
Kocaman tenis topu gibi gözüken kapsül 4 kişi alıyor ve 11 Mart depreminde 37 metre yüksekliğinde dalga yaratan dev tsunamiye dayanacak güçte. "Nuh Kapsülü", yoğun yapıda cam elyafından türetildi.

Çok verimli olması beklenen Nuh Kapsülü aygıtının deprem dışında çocuklar için harikulade oyun evi olabileceği de görüldü.

Nuh Kapsülü'nün küçük penceresi ve "top tepesinde" hava soluma delikleri bulunuyor.

Kapsülü üreten şirket "Nuh Gemiciği"nin üretimini eylül başında tamamladı ve şimdiden 600 adet sipariş alarak teslimat başladı.



29 milyon metreküp toprak kaldırılıyor

Japonya'nın orta kesiminde ana ada Honşu'nun doğu kıyısını 11 Mart'ta vuran 9 büyüklüğündeki Büyük Okyanus depremi ve tsunamisinde zarar gören Fukuşima nükleer santralinin çevresinde, 5 santimetre derinliğe kadar 29 milyon metreküp toprak kaldırılıyor.

Bazı bölgelerde radyasyon alarmı da kaldırılırken, radyoaktif sezyum alan toprakların nerede temelli saklanacağı henüz bilinmiyor.

Japon (Tokyo) Elektrik Kurumu'nun (JEK) işlettiği Fukuşima nükleer santralinin geniş çevresinde 2400 kilometrekarenin nükleer sızıntı atığından arındırılması gerekiyor. JEK ve ilgili bakanlık kararıyla 80 bin kişi tahliye edilmiş, Fukuşima-Dai-içi nükleer santralına en azından 20 km uzakta durulması için kamu duyurusu yapılmıştı.

7 ay önceki 11 Mart depremi ve tsunamisi 20 bin Japonun ölümünü ve kaybolmasına neden oldu.

9/29/2011

bağış yapmak istediği 130 bin dolar tutarındaki japon yenini umumi tuvalete bıraktı

Japonya'da bir umumi tuvalete, bağış amacıyla bırakılan on milyon yen (yaklaşık yüz otuz bin dolar) şaşkınlık yarattı.

Kim tarafından bırakıldığı belirtilmeyen paranın üzerinde, ülkede Mart ayında yaşanan deprem ve tsunami felaketi kurbanlarına yardım amacıyla bağışlandığı ifade eden bir not bulundu.
Tokyo'nun kuzeyindeki Sakado şehrindeki bir tuvalette bulunan paranın, bir alışveriş poşeti içinde bırakıldığı bildirildi.

Poşete iliştirilmiş notta "Yalnız yaşıyorum ve bu paraya ihtiyacım yok" denildi.

Sakado belediyesinden olayla ilgili yapılan açıklamada, paranın sahibinin üç ay içinde ortaya çıkmaması halinde yüz otuz bin dolar değerindeki paranın Kızıl Haç yardım örgütüne bağışlanacağı bildirildi.

Japonya'da son dönemde yaşanan felaketler sebebiyle binlerce kişi mağdur olmuş durumda.

Paranın ulaştırılması istenen Tohoku, Japonya'nın deprem ve tsunamiden birinci dereceden etkilenen bölgesi.

Yaklaşık yirmi bin kişinin hayatını kaybettiği bölgede, Fukushima nükleer santralinden yaşanabilecek sızıntı sebebiyle de büyük endişe hakim

Mart ayında yaşanan deprem ve tsunaminin yaralarını sarmaya çalışan Japonya'yı geçen hafta da Roke tayfunu vurmuştu.

Öte yandan geçtiğimiz ay ülkenin batı kıyısını vuran Talas tayfununda yaklaşık doksan kişi hayatını kaybetmiş ya da kaybolmuştu.

7/08/2011

kan grubunun özellikleri yüzünden istifa ettiğini söyleyen bakan

Independent gazetesine göre, Japonya'da dün görevinden istifa eden yeniden imardan sorumlu bakan Ryu Matsumoto, başına gelenlerin nedeninin kan grubu olduğunu ileri sürdü.
Matsumoto, Mart ayındaki deprem ve tsunamide ağır hasar gören bölgelerin valileri hakkında duyarsız sözler sarfettiği için eleştirilere hedef olmuştu.
Gazete, Matsumoto'nun bu valilerin yeniden imara yönelik iyi planlar sunmazlarsa devlet yardımı alamayacaklarını söylediğini aktarıyor.

Hükümetin yeniden imar süreci nedeniyle zaten yoğun baskı altında olduğu bir dönemde, bakanın tepkilere yol açan sözleri de başbakan tarafından hiç hoş karşılanmadı.

Ve Matsumoto göreve başlamasından bir hafta sonra istifa etmek zorunda kaldı.

Independent eski bakanın fütursuz sözlerinden kan grubunu sorumlu tuttuğunu bildiriyor.

Eski bakana göre damarlarındaki B grubu kan, kendisini hırçın ve sözünü sakınmaz bir kişi kılıyor.

İstifasını açıklarken gözleri yaşaran bakan Matsumoto istifa gerekçesi hakkındaysa bir açıklama yapmamış, 'söylemek istediğim çok şey var ama gitmem lazım' demekle yetinmişti.

Gazete, istifa eden politikacıların buna bir çok nedeni gerekçe gösterdiklerini, ama ilk kez bir politikacının kendi kan grubunu sorumlu tuttuğunu belirtiyor.

7/05/2011

japonyada boşanmalarda törenle oluyor boşanan çift evlilik yüzüğünü beraber parçalıyor

Japonya'da boşanma törenleri organize eden bir şirketin yetkilileri, Mart ayındaki deprem ve tsunami sonrası hizmetlerine talebin arttığını söylüyor.
Törenin en çarpıcı anı ise evlilik yüzüğünün parçalanması.

5/31/2011

japonyada 200 kadar emekli mühendis gençlerin yerine nükleer krizle mücadele gönüllüsü oldu

Japonya'nın Fukuşima tesisindeki nükleer krizle baş etmek için hayatlarını riske atabileceklerini söyleyen 200'ü aşkın Japon emekli kendilerini gönüllü olarak öne attı.


Hepsi 60 yaşın üzerinde olan emekli mühendislerden ve diğer meslek gruplarından oluşan grup, gençlerin yerine radyasyon tehlikesiyle kendilerinin yüzleşmesi gerektiğini söylüyor.

Emekliler grubunu organize eden kişi, 72 yaşında emekli bir mühendis olan Yasuteru Yamada.

Televizyonda Fukuşima'daki krizi izlerken kendi neslinin harekete geçme vaktinin geldiğini anladığını söyleyen Yasuteru Yamada, e-posta ve Twitter yoluyla emekli tanıdıklarıyla temasa geçtiğini anlatıyor.

Fukuşima'da radyasyonu kontrol altına almaya çalışan genç elemanların yerine yaşlıların geçmesinin cesaretten ziyade mantıklı düşünmeyle açıklanabileceğini söyleyen Yasuteru Yamada, ''Ben 72'sindeyim. Herhalde önümde sadece 13-15 yıl kalmıştır.'' diyor.

Radyasyona maruz kalan birinde kanserin ortaya çıkmasının 20 ila 30 yıl arasında, hatta bazen daha uzun bir süre zaman aldığını belirten emekli mühendis, dolayısıyla yaşlıların hayatında radyasyon riskinin gençlere nazaran çok daha az korkutucu olduğunu kaydetti.

Yasuteru Yamada, gönüllü emeklilerin Fukuşima tesisine sokulması için hükümet nezdinde girişimlerde bulunduğunu ve en az birkaç milletvekilinden bu konuda destek aldığını söylüyor.

Neredeyse üç ay önceki deprem ve tsunami felaketinde soğutma sistemi hasar gören Fukuşima nükleer tesisi halen radyasyon yaymaya devam ediyor.

İşletmeci firma Tepco üç reaktörde muhtemelen erime meydana geldiğini doğruladı.
bbc türkçe

5/02/2011

tayvanlı kahin 14 büyüklüğünde deprem olacak dedi ülke karıştı

Tayvan polisi, internetteki blogunda ülkeyi devasa bir deprem ve tsunami felaketinin beklediğini yazan Wang Hoca adlı kahin hakkında soruşturma başlattı.

Wang Hoca, 11 Mayıs tarihinde ülkeyi Richter ölçeğinde 14 büyüklüğünde bir depremin vuracağını ve 170 metre boyunda bir tsunami dalgasının her şeyi darmadağın edeceğini iddia edince halk arasında panik yarattı.

Tayvanlı kahin, ada ülke Tayvan'ın depremde ikiye bölüneceğini ve kurtulmak için en iyi yöntemin ülkenin ortasında yer alan dağlık bölgede bir konteynere yerleşmek olduğunu yazdı.

Polis, blogdaki tavsiyeye uyanlar olduğunu ve son günlerde 100'ü aşkın konteynerin satın alınıp Tayvan'ın orta bölgesinde kurulduğunu söylüyor.

Tayvan polisi, Wang Hoca'nın bir konteyner şirketi ile işbirliği içinde halkı aldatarak kar elde ettiğinden şüphe duyulduğunu açıkladı.

Polis, Puli kentinde bulunan 100'ü aşkın konteynere pencere ve kapı eklenmesi için işçiler tutulduğunu ve her birinin su ve elektrik bağlantısıyla yaklaşık 5,500 dolara mal olduğunu söylüyor.

Deprem bölgesinde yer alan Tayvan'da 1999 yılında 7,6 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş ve 2,400'ü aşkın kişi ölmüştü.

Depremlerin önceden tahmin edilemeyeceğini vurgulayan Tayvanlı yetkililer, 11 Mayıs kehanetininin tamamen temelsiz ve 14 büyüklüğünde bir depremin hiç duyulmadık bir şey olduğunu söyleyerek halkı yatıştırmaya çalışıyor.
bbc türkçe
Yetkililer, Japonya'yı vuran deprem ve tsunami felaketi ardından insanların korkularından istifa etmek isteyen 'şarlatanların' ortaya çıktığını kaydediyor.

Wang Hoca adıyla tanına kahinin izi henüz bulunamadı.

Fakat kehanetlerinin yer aldığı internet sitesi kapatıldı.

4/03/2011

ermenistanda bulunan metsamor nükleer santrali en riskli 10 santral arasında

İngiltere'de yayımlanan Independent on Sunday gazetesi, yeni bir araştırmaya dayanarak dünyadaki 442 nükleer santralden 10'unun bir deprem sonrasında radyasyon yayma riski bulunduğunu bildirdi.

Gazete bu santraller arasında Ermenistan'da Türkiye sınırı yakınlarındaki Metsamor santralini de saydı.

Gazeteye göre, nükleer güvenlik uzmanları, nükleer santrallerin depremde arzedebileceği tehditler konusunda Türkiye sınırından 16 kilometre, başkent Erivan'dan de 30 kilometre uzaklıkta bulunan Metsamor'u örnek gösteriyor.

1970'lerde inşa edilen Sovyet yapımı santral, Ermenstan'ın kuzeybatısında Aralık 1988'de 25 bin kişinin öldüğü depremden bir yıl sonra "sismik zaafiyet" nedeniyle kapatıldı.
Bir reaktör çalışmaya devam edecek

Ancak Ermenistan'ın enerji ihtiyacının yüzde 40'ını karşılayan santral bir süre sonra yeniden devreye sokuldu. Santralin bir reaktörü şimdi devre dışı bırakılıyor. Ancak diğeri çalışmaya devam ediyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, 10 yılı aşkın bir süre önce santralin güvenliğinin artırılması konusunda bazı adımlar attı. Ancak Dünya Nükleer Birliği'ne göre, santral Avrupa Birliği ve Türkiye için endişe kaynağı olmaya devam ediyor.

Santralin kapatılması için geçmişte çağrılar yapıldı. Fakat Ermenistan, bu santrale bağımlı ve yenisi faaliyete geçinceye kadar bunu kullanmaya devam edecek.

Londra merkezli küresel analiz şirketi Maplecroft'un araştırmasına göre, diğer riskli santraller ise, İran, Japonya, Çin, ABD, Tayvan ve Slovenya'da bulunuyor.

DÜnya genelinde 76 nükleer santral ise tsunami tehdidine açık noktalarda faaliyet gösteriyor.
bbc türkçe

3/12/2011

japonyadaki şiddetli deprem dünyanın eksenini kaydırdı

Cuma günü Japonya’da yaşanan ve yıkıcı bir tsunami dalgası yaratan 8.9 büyüklüğündeki deprem, Japonya adasını 2.4 metre hareket ettirirken, dünyanın eksenini de kaydırdı.

ABD Coğrafi Araştırmalar Merkezi’ninden jeofizik uzmanı Kenneth Hudnut, “Şu aşamada, Küresel Konumlama Merkezi’nin (GPS) yaklaşık 2.4 metre kadar kaydığını görüyoruz.
İtalya merkezli Ulusal Jeofizik ve Yanardağ Bilimi Enstitüsü’nden gelen raporlarda, 8.9 büyüklüğündeki depremin dünyanın eksenini yaklaşık 10 santimetre kadar kaydırdığı belirtildi.
Japonya kıyılarına büyük zarar veren depremde yüzlerce insan hayatını kaybederken, sarsıntılar sonrasında başlayan tsunami dalgalarının boyu 10 metreye kadar çıktı ve ülkedeki pirinç tarlalarını su altında bırakıp, şehirleri yuttu. Tsunami dalgalarının yeni üretilen otomobil ve yatları oyuncak gibi sürüklediği görüldü.
Depremde Japonya’da bugüne kadar hissedilen en güçlü sarsıntıydı. Sonrasında başlayan tsunami ise Pasifik Okyanusu’nu geçti ve yaklaşık 50 ülkede tsunami alarmı verilmesine neden oldu. Kanada, ABD ve Şili gibi ülkelerin kıyılarında bile kırmızı alarm verildi.
Depremden sonraki 24 saat içinde, 160 tane artçı şok yaşandı. Bunlardan yaklaşık 141 tanesi 5.0 büyüklüğünde hissedildi.
hürriyet dünya

12/15/2010

kentges projesi ile plansız yapılanma engellenecek

Plansız kentleşme, çarpık yapılar, alt ve üstyapı sorunları, Türkiye'nin uzun yıllardır çözülemeyen sorunları...

Hazırlanan strateji belgesi çerçevesinde 2023 yılına kadar bu sorunların çözülmesi hedefleniyor.

Binalar... Gittikçe artan ve plansız yerleştiğinde bir kenti keşmekeşe sürükleyen yapılar...

Ve depreme dayanıksız evler...