Dünya

Dünya
türk bayrakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
türk bayrakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4/24/2013

23 Nisan yürüyüşüne Tutanak Biliyor olsaydık yürüyüşe izin vermezdik

Mersin’in merkez Mezitli İlçesi’ndeki Muhittin Develi İlköğretim Okulu öğrencileri ile velilerinin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle gerçekleştirdiği ’Egemenlik Yürüyüşü’ ile ilgili, okul yöneticilerince, ’bilgimiz dışında yapıldı’ denilerek tutanak tutuldu.

Muhittin Devlet İlköğretim Okulu 6’ncı sınıf öğrencileri ile öğretmen Gülizar Özlütürk, okulda dün yapılan törenin ardından ’Egemenlik Yürüyüşü’ gerçekleştirdi. Atatürk baskılı tişörtler giyerek ilçe merkezinde ellerinde Türk bayrakları ile sokak sokak yürüyen öğrenciler, İstiklal Marşı, İzmir Marşı, Gençliğe Hitabe okudu. Yürüyüş sırasında öğrenciler ’Vatan sana canım feda’, ’Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ sloganları attı, veliler de destek verdi. Türk bayrağı açan öğrencileri veliler cep telefonlarıyla görüntüledi. Yaklaşık 1 saat süren yürüyüş, okul önünde son buldu.

TUTANAK TUTULDU

Öğrencilerin sokakta yürüyerek slogan atmasına bazı kesimlerin tepki göstermesi üzerine Muhittin Develi İlköğretim Okul Müdür Yardımcısı Ali Yıldız açıklama yaptı. Yıldız, yürüyüşün okul yönetiminin bilgisi dışında gerçekleştirildiğini söyledi. Yıldız, olayla ilgili dört müdür yardımcısının imzaladığı bir tutanak tuttuklarını belirterek şöyle konuştu:

"23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla okulumuzda bir program gerçekleştirdik. Program sonunda 6’ncı sınıf öğrencileri, öğretmenleriyle birlikte bir yürüyüş gerçekleştirmiş. Okul yönetimi olarak öğrencilerin yürüyüş yapacaklarını bilmiyorduk. Biliyor olsaydık yürüyüşe izin vermez, gerekli uyarımızı yapardık. Yürüyüşün yapılmaması için de emniyet birimlerine durumu bildirirdik. Biz de sonradan duyduk. Ancak okul dışında yürüyüş gerçekleştiği için müdahale etme yetkimiz olmadı. Okul yönetiminin tasvip etmediği bir durum olduğu için de müdür yardımcılarımızın imzalarıyla gerekli tutanağı tuttuk. Çocukların 23 Nisan’ı bayram tadında yaşamalarını isterdik." (DHA)

7/18/2011

protesto gösterilerinde istiklal marşı okunurken ayağa kalkmadılar ortalık karıştı

Eskişehir’de düzenlenen terör protesto yürüyüşlerine katılan, saygı duruşu ve İstiklal Marşı okuyan grup, bar balkonunda oturup ayağa kalkmayan bir kız ile yanındaki erkeğe tepki gösterdi. BDP İl Binası’nın bulunduğu apartman çatısındaki BDP Bayrağı’nı indirmek isteyen gruba polis izin vermedi.
Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde teröristlerin 13 askeri şehit ettiği saldırı Eskişehir’de düzenlenen 3 ayrı yürüyüşle protesto edildi. Yürüyüşlere 3 bini aşkın kişi katıldı. Ülkü Ocakları tarafından düzenlenen ilk yürüyüş Hamamyolu Cadesi Yediler Parkı’nda başladı. Yaklaşık 1500 kişi ellerinde Türk Bayrakları ile "Kahrolsun PKK", "Şehitler ölmez vatan bölünmez" şeklinde slogan atarak yürüdü. Hamamyolu Caddesi’nde yürüyen kalabalığa Eskişehirspor taraftarları olduklarını söyleyen yaklaşık 500 kişilik bir grup daha katıldı. Sayıları 2 bini bulan kalabalık yaklaşık 2 kilometre kadar yürüyerek Porsuk Bulvarı Migros Mağazası önüne geldi.

ASKERİ KİMLİKLE OLAYLARI YATIŞTIRMAYA ÇALIŞTI
Eskişehir Ülkü Ocakları Başkanı Kadir Bıyık kalabalığa hitaben konuşma yaptı. Bıyık’ın konuşması ardından şehitler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu, ardından İstiklal Marşı okundu. İstiklal Marşı okunurken, kalabalığın bulunduğu yerin yanındaki bir barın ikinci kat balkonunda masada oturan bir kız ile bir erkek ayağa kalmayınca tepkilere neden oldu. Tepkiler üzerine kız ve erkek ayağa kalktı. Ancak İstiklal Marşı’nın ardından kalabalığın öfkesi dinmedi. Bara girmek isteyen öfkeli kişileri polisler ve Ülkü Ocağı Başkanı Kadir Bıyık ve bazı MHP’liler engelledi. Kalabalığın tepsiyle karşılaşan kız ve erkeğin yanında bulunan sivil kıyafetli bir kişi, astsubay olduğunu söyledi ve askeri kimliğini göstererek kalabalığı yatıştırmaya çalıştı.

Olayların sakinleşmesinden sonra kalabalık gruplar halinde dağıldı. Dağılan gruplardan yaklaşık 50 kişi Barış ve Demokrasi Patisi’nin (BDP) bulunduğu Sakarya Caddesi’ndeki 7 katlı Birlik İşhanı önüne gitti. İşhanın çatısındaki BDP Bayrağını indirmek için içeri girmek isteyen gruba polis izin vermedi. Grup daha sonra polisin uyarısı üzerine dağıldı.

Bu arada bir sosyal paylaşım sitesindeki çağırı üzerine terörü protesto etmek için Odunpazarı Meydanı’nda yaklaşık 1000 kişi toplandı. Kalabalık ellerinde Türk Bayrakları ve Atatürk posterleri ile yürüdü. Kalabalığa işyeri sahipleri de alkışlarla destek verdi. Kalabalık yaklaşık 4 kilometre yürüyerek yürüyüşlerini Hava Şehitleri Mezarlığı önünde sonlandırdı.

7/04/2011

kösedağ savaşında tecrübeli kumandanları dinlemeyen selçuklu sultanı savaşı nasıl kaybetti

selçuklu sultanıKösedağ Muharebesi, Anadolu Selçuklularının, Moğollara yenilmesiyle sonuçlanan ve 3 Temmuz 1243 tarihinde meydana gelen savaş. Türk-İslâm tarihinde, önemli bir dönüm noktası teşkil eden bu savaş, Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılma sürecine girmesine sebep olmuştur.
Anadolu Selçuklu Devleti'nin güçlü hükümdarı Alâeddin Keykubad’dan Moğollar çekiniyorlar, bu sebeple Anadolu’ya saldıramıyorlardı. Alâeddin Keykubad’ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında cesaretlendiler. Anadolu içlerine doğru seferler düzenlemek için, İran’daki Moğol orduları başkumandanlığına Baycu Noyan getirildi. Kafkasya’daki Gürcü ve Ermeni kuvvetlerinden de yardım alan Baycu Noyan, Anadolu Selçukluları üzerine saldırmak üzere fırsat kolladı. Baba İshak İsyanından ve Gıyâseddin Keyhüsrev’in tecrübesizliğinden faydalanarak, 1242 senesinde Erzurum’a saldırdı. Korkunç zulümler ve katliamlar yaparak, Müslümanların mallarını yağmalattı. Bu haberi alan genç ve tecrübesiz Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev 80,000 kişilik ordusuyla Sivas’ta ordugah kurup beklemeye başladı. Sultanın Sivas'ta olduğunu haber alan Baycu Noyan, buraya hareket etti.

Moğol askerlerinin Sivas’a hareket ettiklerini haber alan Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev, kumandanlarıyla istişare etti. Tecrübeli kumandanlar sultana silah ve erzakla dolu olan Sivas’ta kalmasını burada tertibat alıp, yorgun düşen Moğollara karşı harp edilmesini söylediler. Devletin ileri kademesinde bulunan, fakat tecrübesiz ve harpten anlamayan bazı kimselerin teşvik ve tahriklerine kapılan genç sultan harekete geçti. Sivas’ın doğusunda Suşehri ilçesinin güneyi Aksu Köyü'nünde güneyinde bulunan Kösedağ mevkiinde suyu ve otlağı bol olan bir yeri seçerek ordugah kurdu. Burası askerî bakımdan müdafaası kolay, Moğolların tecavüzüne imkan vermeyen bir araziydi.

Dağ geçitleri tutulmuş, düşmanın gelmesi bekleniyordu. Ne yazık ki, sultan yine tecrübesiz kimselerin teşvik ve tahrikiyle müstahkem mevkileri bırakarak düşmanın karşılanmasını emretti. Galib geleceğinden emin bir halde tedbire bile lüzûm görmeden ilerleyen genç sultan az sonra Moğol ordusuyla karşılaştı. İlk başta geri çekilen Moğol kuvvetleri dönüş yaparak, Selçuklu öncü kuvvetlerini bozguna uğrattılar. Hiç harp görmemiş tecrübesiz sultan, öncü kuvvetlerinin bozguna uğradığını duyunca ordunun tamamen yenildiğini sandı. Düşman eline geçmemek için otağını ve hazinelerini harp meydanında bırakıp Tokat’a oradan da Konya’ya doğru kaçmaya başladı. Sultanın harp meydanından kaçtığını henüz duymayan Selçuklu askerleri akşamın geç vakitlerine kadar düşmanla çarpışmaya devam ettiler. Sultanın harp meydanını terk ettiğini öğrenince onlar da çadırlarını bırakarak firar ettiler. Ertesi sabah çadırlarda bir hareket görmeyen Moğollar, bunun bir harp hîlesi olduğunu zannederek çadırlara iki gün yanaşmadılar. 3 Temmuz 1243 (H.14 Muharrem 641) tarihinde korka korka çadırlara girdiler. Küçük bir çarpışma ile harp bitti. Seksen bin kişilik Selçuklu ordusu utanç verici bir mağlûbiyete uğradı. Selçuklu toprakları Moğol işgal ve zulmüne uğradı. Erzincan, Sivas ve Kayseri’yi yağmalayan Moğollar pekçok Müslümanı şehid ettiler.

Kösedağ mağlûbiyetinde sultanı ikna edemeyen güngörmüş vezir Mühezzibüddin Ali, Konya’ya gitmeyip Amasya’ya geldi. Moğol kumandanı Baycu Noyan’la görüşme yoluna gitti. Bazı hususları anlatıp, pekçok hediyeler vererek daha fazla gitmemesini tavsiye etti. Bir müddet Anadolu’nun işgalini durdurup geri dönmeleri Mühezzibüddin Ali’nin gayretleri sebebiyle oldu. Yapılan sulh antlaşmasıyla Selçuklular Moğollara vergi vermeyi kabul ettiler.

Türk tarihinde benzeri görülmemiş olan Kösedağ Bozgunu, genç ve savaş tecrübesi olmayan Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in fevrî hareketleri neticesinde ortaya çıkmıştır. Daha önce Anadolu’ya girmeye cesaret edemeyen Moğollar, Kösedağ Bozgunundan sonra Anadolu’yu kolayca istila etmişler, şehirleri yağmalayıp, Müslüman halkı sivil-asker, kadın-çocuk demeden katletmişlerdir. Bu mağlûbiyet neticesinde Selçuklular Moğollara vergi vermeyi kabul etmişler, iki yüz yıllık Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılış süreci başlamıştır.

6/26/2011

mezar taşları elle ovularak temizlenen etrafı güllerle çevrili türk şehitliği

Güney Kore'de "Kahramanlar" olarak anılan şehitlerimizin mezarlarını her gün binlerce Koreli ziyaret ediyor.
Kore halkının 61 yıl önce yaşanan kanlı savaş sırasındaki yardım çığlıklarının ardından Birleşmiş Milletlerin'in (BM) çağrısı üzerine bu ülkeye giderek kahramanca savaşıp şehit olan 721 askerimizden 462'sinin mezarları Pusan kentindeki şehitlikte bulunuyor.

Çam ağaçlarıyla çevrili şehitlikteki mezarların başında kırmızı-beyaz güller bulunurken, üzerinde ise şehitlerin isimleri, ülkeleri ve yaşlarının yazılı olduğu metal plakalar yer alıyor.
Şehitliğin üst tarafında ise aralarında Türk Bayrağı'nın da bulunduğu Kore Savaşı'nda askerlerini kaybeden ülkelerin bayrakları dalgalanıyor.

Şehitlikteki güllerin ve çam ağaçlarının bakımı ise görevli kişilerce itinayla yapılırken, mezar taşları elle ovularak, fırçalarla temizleniyor. Bu arada her gün binlerce Koreli tarafından ziyaret edilen şehitliğe yaşları 2 ila 4 arasında değişen çocuklar da getirilerek gezdiriliyor.

721 TÜRK ASKERİ ŞEHİT DÜŞTÜ

25 Haziran 1950'de Kuzey Kore'nin, Güney Kore'li askerlerin sınırı geçtiğini öne sürerek başlattığı saldırı kanlı bir savaşın başlangıcı oldu.

Bunun üzerine ABD'nin çağrısıyla BM Güvenlik Konseyi, Kuzey Kore'nin Güney Kore'ye saldırmasıyla daha önce yapılan barışın bozulduğuna karar verdi. BM'nin saldırıyı durdurmak ve anlaşmazlığı barış yoluyla çözmek amacıyla yaptığı girişimleri hiçe sayan Kuzey Kore, Seul'e kadar ilerledi.

Gelişmeler üzerine BM tarafından üyelerine yapılan acil çağrıda, Güney Kore'ye yapılan saldırının durdurulması ve bölgedeki barış ve güvenliğin sağlanması için yardımda bulunulması istenildi.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 16 ülke BM'nin çağrısına cevap verirken, bu ülkelerin gönderdiği birliklerce “BM Kuvvetleri” oluşturuldu.

Genelkurmay Başkanlığı, Kore'ye gönderilmek üzere bir komutanlık karargahıyla, üç piyade taburundan ve gerekli yardımcı birliklerden meydana gelen bir tugay ile 241'inci Piyade Alayı'nı görevlendirdi.

İskenderun Limanı'ndan gemilerle Kore'ye uğurlanan Türk askerleri, eşlerini ve kucağında henüz 1 yaşını doldurmamış çocuklarını, babalarını, annelerini ve kardeşlerini geride bırakarak, 7 bin kilometre ötedeki yardım çığlığına ses vermek için yola çıktı.

Büyük çoğunluğu 20-25 yaşları arasında olan Türk askerleri, 21 günde Kore'nin güney doğusunda bulunan Pusan Limanı'na ulaştı. BM Kuvvetlerine katılmasıyla her gittiği bölgede kahramanca mücadele eden Türk askerleri, Kanuri'de dört bir yanını saran düşman tümenine büyük zayiat vererek, alandan çıkmayı başardı.

Ayrıca Sunchon Boğazı'nı da koruyarak BM ordusunu imha edilmekten kurtaran Türk tugayına, başarısından dolayı ABD Kongresi tarafından “Mümtaz Birlik Nişanı ve Beratı”, Güney Kore Cumhurbaşkanlığı tarafından da Türk Silahlı Kuvvetleri'ne “Birlik Nişanı” verildi.
Kore Savaşı ancak 27 Temmuz 1953'te Sovyetlerin, ABD'nin önerileri kabul etmesiyle son buldu. Savaşın başından itibaren stratejik noktalarda görev alan Türk tugayı kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirdi ancak katıldığı muharebelerde 37 subay, 26 astsubay, 658 er olmak üzere toplam 721 şehit verdi. Ayrıca savaşta 2 bin 147 asker yaralandı, 346 asker hastalandı, 234 asker esir düştü ve 175 asker de kayboldu.
mynet

6/15/2011

eurovizyon birincisi azerbaycanlı sanatçılar yunanlılara kızdığı için türk bayrağını açmış

Denizli’nin dünyaca ünlü turizm merkezlerinden olan Pamukkale’ye gelen, 56’ncı Eurovision Şarkı Yarışması’nın birincisi Azerbaycanlı Nigar Cemal ile Eldar Gasimov, 1600 yıllık antik havuzda yüzüp stres attı. Denizli Belediyesi ve TRT tarafından düzenlenen Türkçevizyon Müzik Festivali çerçevesinde Pamukkale Antik Tiyatro’da festivalin onur konuğu olarak yarın sahneye çıkacak olan Nigar- Eldar ikilisi, Pamukkale Örenyeri konusunda yetkililerden bilgiler aldı, ardından 36 derece su dolu havuza girdi.


’YUNANLILARA KARŞI AÇTIM’


DHA’nın sorularını yanıtlayan Nigar Cemal, birinci olduktan sonra sahneye Türk bayrağı ile çıkması konusunda şunları söyledi:

"Türkiye Eurovision’da elenince Yunan grup ülkelerinin bayrağını açarak sevinç gösterisinde bulundu. Bu duruma çok üzüldüm. Çünkü, biz Türkiye ile aynı millet iki devlet konumundayız. ’Finale kalırsak, kaybetsek de kazansak da Türk bayrağı açacağım’ diye o anda karar verdim. Finalde şampiyon olduk. Hemen elime Türk bayrağı alıp açtım, bu şekilde sevincimi dünyaya gösterdim. Türk bayrağı açmama neden olan Yunanlıların davranışı oldu."

TARKAN İLE DÜET YAPMAK İSTİYOR

Nigar Cemal, Türkiye’de çok sevdiği ve beğenerek dinlediği sanatçılar olduğunu kaydederek, bunların başında Tarkan ile Rafet El Roman’ın geldiğini söyledi. Nigar, "Tarkan ile düet yapmak isterim. Umarım böyle bir fırsat elime geçer" dedi.

Eldar Gasimov da Pamukkale’yi çok sevdiğini belirterek, "Pamukkale’deki Türkçevizyon etkinliğine herkesi bekliyorum. Burada Eurovision’da şampiyon olduğumuz şarkıyı seslendireceğiz" diye konuştu.
hürriyet

4/24/2011

çanakkale siperleri bugünkü haliyle bir utanç abidesine dönüştü

Çanakkale Savaşları'nda, Mustafa Kemal'in "Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum "direktifiyle Mehmetçik'in süngü hücumuna çıktığı siperlerin içler acısı hali yürekleri sızlatıyor.Çanakkale Kara Savaşları'nın 96'ncı yıldönümü heyecanının yaşandığı Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı'nda, 57. Alay Şehitliği ile Conkbayırı arasındaki bölgede bulunan Türk siperleri bakımsızlık nedeniyle utanç abidesine dönüştü. Düztepe mevkiinde bulunan siperlerin içindeki tahtalar zamanla çürüyüp yok oldu. Yağışların etkisiyle toprak siperlerin içine kaymaya başladı. Temizlenmeyen bitki örtüsü de siperleri kaplamaya başladı. Son olarak yağan yağmurlar, bakımsızlık nedeniyle siperleri adeta göle çevirdi. Bir su gideri açılmadığı için yarısına kadar suyla dolan siperlerin içindeki sağlam kalan tahtalar çürümeye başladı. Ziyaretçiler, Türk askerinin 96 yıl önce gösterdiği cesaretin tanığı siperlerin kaderine terkedilmesi nedeniyle tepki gösterdi.(Burak GEZEN-Ersan KÜÇÜKKURU /DHA)


Hürriyet Video'larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!