Dünya

Dünya
protesto etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
protesto etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/16/2012

ünlü amerikalı aktör sudan büyükelçiliğine girince kelepçelendi

Oyuncu-yönetmen George Clooney, Sudan'da iç savaş sırasında hükümetin Sudanlılara yaptığı baskı ve işkenceyi protesto etmek için Sudan Elçiliği'nin önünde protesto gösterisine katıldı.
Olaya dikkat çekmek için babasıyla birlikte Sudan Elçiliği'nin önüne gelen Clooney'nin yanında kongre üyeleri de vardı.

Clooney ve göstericiler Sudan Elçiliği'nin bahçesine girince polis çağırıldı. Polisin uyarılarına rağmen göstericiler bahçeden çıkmayınca Clooney de dahil olmak üzere göstericilerin hepsi gözaltına alındı.

Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir'i savaş suçlusu olarak nitelendiren ünlü aktör, ''Bu konuya dikkat çekmemiz gerekiyordu, bunun için yapıyorum'' diye konuştu.

Clooney, daha önce Sudan'a gizlice giderek orada işkenceye uğrayan kişilerle ilgili bir belgesel çekmiş ve ABD'de senatörlere izletmişti.

12/19/2011

arap devrimi'nin fitilini ateşleyen seyyar satıcı muhammed buazizi için anıt yapıldı

Tunus'ta kendini yakarak 23 yıllık Zeynel Abidin bin Ali iktidarına son veren ayaklanmayı ateşleyen seyyar satıcı Muhammed Buazizi'nin anısına Sidi Buzid kentine bir anıt dikildi.
Cumhurbaşkanı Munsif Marzuki'nin açılışını yaptığı anıt, Buazizi'nin seyyar arabasını simgeliyor.

26 yaşındaki Buazizi, bir belediye görevlisinden tokat yedikten sonra uğradığı muameleyi protesto için Sidi Buzid kentinde belediye binası önünde kendini yakmış ve kurtarılamamıştı.

Buazizi'nin intiharı, diğer Arap ülkelerindeki ayaklanmalara esin kaynağı olmuştu.

Cumhurbaşkanı Marzuki, Buazizi'nin 'yüzyıllarca dışlanmış bu topraklara ve Tunus halkına itibarını yeniden kazandırdığını" söyledi.

Törene, ülkenin farklı noktalarından, ellerinde Tunus bayrakları olan binlerce kişi katıldı.
Ayda 150 dolardan az bir parayla sekiz kişiyi geçindirmeye çalışan Buazizi, el arabasını bırakıp kamyonete geçmeyi ve işini büyütmeyi planlıyordu.

Ailesine göre, Buazizi belediye memurlarına rüşvet vermeyi reddettiği için dövüldü ve arabasına el konuldu. Vali'yle görüşmesine izin verilmeyen Buazizi, üzerine benzin dökerek kendini ateşe verdi.

İntihardan sonra bölgede başlayan ayaklanmalar, Tunus'un yanısıra Mısır, Libya ve Yemen'de otoriter rejimlerin sonunu getirirken, Suriye'de binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan protestolar hala devam ediyor.

7/18/2011

protesto gösterilerinde istiklal marşı okunurken ayağa kalkmadılar ortalık karıştı

Eskişehir’de düzenlenen terör protesto yürüyüşlerine katılan, saygı duruşu ve İstiklal Marşı okuyan grup, bar balkonunda oturup ayağa kalkmayan bir kız ile yanındaki erkeğe tepki gösterdi. BDP İl Binası’nın bulunduğu apartman çatısındaki BDP Bayrağı’nı indirmek isteyen gruba polis izin vermedi.
Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde teröristlerin 13 askeri şehit ettiği saldırı Eskişehir’de düzenlenen 3 ayrı yürüyüşle protesto edildi. Yürüyüşlere 3 bini aşkın kişi katıldı. Ülkü Ocakları tarafından düzenlenen ilk yürüyüş Hamamyolu Cadesi Yediler Parkı’nda başladı. Yaklaşık 1500 kişi ellerinde Türk Bayrakları ile "Kahrolsun PKK", "Şehitler ölmez vatan bölünmez" şeklinde slogan atarak yürüdü. Hamamyolu Caddesi’nde yürüyen kalabalığa Eskişehirspor taraftarları olduklarını söyleyen yaklaşık 500 kişilik bir grup daha katıldı. Sayıları 2 bini bulan kalabalık yaklaşık 2 kilometre kadar yürüyerek Porsuk Bulvarı Migros Mağazası önüne geldi.

ASKERİ KİMLİKLE OLAYLARI YATIŞTIRMAYA ÇALIŞTI
Eskişehir Ülkü Ocakları Başkanı Kadir Bıyık kalabalığa hitaben konuşma yaptı. Bıyık’ın konuşması ardından şehitler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu, ardından İstiklal Marşı okundu. İstiklal Marşı okunurken, kalabalığın bulunduğu yerin yanındaki bir barın ikinci kat balkonunda masada oturan bir kız ile bir erkek ayağa kalmayınca tepkilere neden oldu. Tepkiler üzerine kız ve erkek ayağa kalktı. Ancak İstiklal Marşı’nın ardından kalabalığın öfkesi dinmedi. Bara girmek isteyen öfkeli kişileri polisler ve Ülkü Ocağı Başkanı Kadir Bıyık ve bazı MHP’liler engelledi. Kalabalığın tepsiyle karşılaşan kız ve erkeğin yanında bulunan sivil kıyafetli bir kişi, astsubay olduğunu söyledi ve askeri kimliğini göstererek kalabalığı yatıştırmaya çalıştı.

Olayların sakinleşmesinden sonra kalabalık gruplar halinde dağıldı. Dağılan gruplardan yaklaşık 50 kişi Barış ve Demokrasi Patisi’nin (BDP) bulunduğu Sakarya Caddesi’ndeki 7 katlı Birlik İşhanı önüne gitti. İşhanın çatısındaki BDP Bayrağını indirmek için içeri girmek isteyen gruba polis izin vermedi. Grup daha sonra polisin uyarısı üzerine dağıldı.

Bu arada bir sosyal paylaşım sitesindeki çağırı üzerine terörü protesto etmek için Odunpazarı Meydanı’nda yaklaşık 1000 kişi toplandı. Kalabalık ellerinde Türk Bayrakları ve Atatürk posterleri ile yürüdü. Kalabalığa işyeri sahipleri de alkışlarla destek verdi. Kalabalık yaklaşık 4 kilometre yürüyerek yürüyüşlerini Hava Şehitleri Mezarlığı önünde sonlandırdı.

7/12/2011

almanya kendini yok ediyor kitabının yazarını türkler aç bıraktılar

"Almanya Kendini Yok Ediyor" adlı kitabında, ülkede yaşayan Müslümanları eleştiren Almanya Merkez Bankası'nın eski Yönetim Kurulu Üyesi Thilo Sarrazin, başkent Berlin'de, Türklerin yaşadığı Kreuzberg semtinde yoğun tepki ile karşılandı. Sarrazin'e girdiği Türk restoranında yemek verilmedi.

Alman 2. televizyon kanalı ZDF'de yayınlanacak "Aspekte" programı için yapılan çekimler sırasında, Kreuzberg semtinde kurulan Türk pazarını gezen Sarrazin'e pazarcılar tepki gösterdi ve bazı pazarcılar Sarrazin ile tartıştı.
Burhan adlı pazarcı, tartıştığı Sarrazin'in, söylemlerinden dolayı pazarda işi olmadığını belirterek, Türklerin, Sarrazin'in daha önce söylediği gibi sadece pazarlarda değil, her türlü işte çalıştığını, ayrıca Türklerin ve Arapların, diğer göçmenlerle kıyaslanmaması gerektiğini ifade etti.

Sarrazin ise, tartıştığı kişinin öfkesinin, vatandaşların sorunları olduğu gerçeğini görmesini engellediğini söyledi.

Kendisinin sayı uzmanı olduğunu ve söylemlerinde sadece istatistikleri ortaya koyduğunu ifade eden Sarrazin, söylemlerine sadece Türklerin ve Arapların alındığı izlenimini edindiğini, diğer yabancılardan hiç tepki almadığını kaydetti.

Berlin'deki Türklerin manavlıktan başka bir şey yapmadığı şeklinde daha önce açıklamalarda bulunan Sarrazin'i, pazardaki manavlar ve bazı Alman vatandaşlar da protesto etti.

YEMEK VERMEDİLER

Yemek yemek için daha sonra Hasır adlı Türk restoranına girmek isteyen Sarrazin'e ve ZDF ekibine burada yemek verilmedi.

Sarrazin, burada kendisini protesto eden ve restoranda yemek yemesini istemeyen bir Türk'e de "Aşağılık solcu faşist" şeklinde hakaret etti.

Restoranın müdürü Hikmet Kundakçı, işletme olarak Türkleri temsil ettiklerini belirterek, "Biz bu insanlar ile birlikte yaşıyoruz. Vatandaşların tepkisi var. Tepkimizi ortaya koyduk ve yemek yemesine izin vermedik" dedi.

Kundakçı, kısa bir süre Sarrazin ile sohbet etti ve Türklerin Alman ekonomisine büyük katkı sağladığını söyledi.

ALEVİ DERNEĞİNDEN İÇERİ ALINMADI

Restorandan sonra Berlin Alevi Toplumu'na giden Sarrazin, burada da, aralarında, 18 Eylülde yapılacak Berlin Eyalet Meclisi seçimleri için milletvekili adayı olan bazı Türklerin de bulunduğu vatandaşlar tarafından protesto edildi ve içeriye alınmadı.

Burada bir basın açıklaması okuyan Berlin Alevi Toplumu Başkanı Ahmet Taner, "Aspekte" ekibinin daha önce ziyaret için izin istemiş olduğunu ve buna izin verildiğini, ancak dernek yönetiminin yaptığı bir toplantı sonucunda bu ziyaretin kısa vadeli olarak iptal edilmesine karar verdiklerini belirtti.

Taner, Alevilerin, toplumun ayrışmasına yol açacak tutumda bulunamayacağını ifade ederek, Alevi toplumunun, Berlin'de toplumsal sorumluluk taşıdığının bilincinde olduğunu, ancak barış içinde bir arada yaşamı hedef almayan hiç bir tartışmaya katılmak istemediğini sözlerine ekledi.

Sarrazin ise burada karşılaştığı davranışın demokratik olmadığını ve ön yargılı olduğunu savundu.

AA

6/20/2011

tam 10 yıldır ırak ve afganistana müdaheleyi protesto etti kansere yenik düştü

Ailesi akciğer kanseri olan Haw'un "uzun ve zorlu mücadelesi" sonunda yaşamını yitirdiğini açıkladı.


Haw, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikasını protesto etmek üzere 2001 yılında Londra'da, parlamentonun tam karşısındaki meydana kamp kurmuştu.


Eyleminin başında beraberinde olan eylemciler birer birer evlerine dönse de Haw, meydandan ayrılmayı reddetti.

Aradan geçen 10 yılda, Haw tüm hava koşullarında, 365 gün ve 24 saat eylemini sürdürdü.

Ölüm haberi duyulduğunda destekçileri Haw anısına kampındaki sandalyesine çiçekler bıraktı.

İngiliz yasalarına göre protesto hakkı korunduğu için Londra polisi ve diğer yönetim teşkilatları Haw'un çadır ve pankartlarını sökmesini sağlayamadı.


Bu yıl Mart ayında ise Londra Belediye Başkanı, yaklaşan Kraliyet Düğünü'nün de etkisiyle Yüksek Mahkeme'ye başvurarak kaldırımdaki kampın sökülmesi için karar çıkardı.

Destekçileri kampın sökülmemesi için tedavisinin son günlerinde kampta nöbet tutuyordu.

Haw'un internet sitesinde hafta sonu yayımlanan bir mesajla, ailesi eylemcinin tedavi gördüğü Almanya'da 18 Haziran'da öldüğünü duyurdu.

Londra'nın kuzeybatısındaki Redditch'ten olan Haw'un uykusunda, acısız öldüğü açıklandı.
Siyasetçilerden övgü


Brian Haw'un sandalyesi

Ailenin açıklamasında "Brian protestolarında ortaya koyduğu cesaret ve kararlılığı kanserle savaşında da gösterdi. Irak, Afganistan ve Filistin'deki pek çok sivilin kendisinin faydalanabildiği tedavilerden yoksun olduğunun bilincindeydi." denildi.

Savaş karşıtı Stop the War Coalition grubundan Andrew Burgin, Haw'un ölümünün büyük bir kayıp olduğunu söyledi.

İşçi Partisi'nden milletvekili Jeremy Corbyn, Haw'un milletvekillerini "kararlarının sonuçlarını düşünmeye" sevkettiğini vurguladı.

Haw tutuklandığında ona şahsiyeti konusunda kefil olan aynı partiden milletvekili John McDonnell, Haw'un barış kampanyasına kararlılıkla bağlı olduğunu hatırlattı.

Haw, kampını 2 Haziran 2001'de Irak'a karşı yaptırım kararı alındığında kurdu. Afganistan ve Irak'ın işgali sırasında kampı iyice büyüdü.

Belediye yetkilileri 2002'den itibaren kampın dağıtılması için hukuki mücadeleye girişti. 2005 yılında parlamento çevresinde protestolara ek kısıtlamalar getirildi ancak Haw, eylemine daha önce başlamış olduğu için karar kendisini bağlamadı.

2006'da çıkarılan ek izin koşulları ile protesto sahası bir metreye 3 metrelik bir alanla sınırlandı. Yargıçlar kampın teröristler için ortam yarattığı suçlamalarının mahkeme önüne getirilmesini reddetti.


2010'da yeniden mahkeme önüne çıkarıldığında "Ülkemiz çocukları öldürdüğü, soykırım ve yağma yaptığı için oradayız. Onlar beni öldürene dek orada kalmaya kararlıyım. Kimbilir ne zamana dek?" demişti.

Haw ve diğer eylemciler Belediye Başkanı Boris Johnson'ın girişimleri sonunda meydandaki yeşilliği boşaltmak zorunda kaldı ve kaldırıma kaydırıldı. Belediye bu kez de kaldırıma kamu erişimi engellandiği için şikayette bulundu. Bu dava hala sürüyor.
'Iraklı çocuklar' için 10 yıl evine dönmedi

1949'da dünyaya gelen Haw, bir nakliye şirketi işletiyor ve marangozluk yapıyordu.
Brian Haw

Dindar bir Hıristiyan olan Haw, inançları doğrultusunda şiddet olayları yaşadığı dönemde Kuzey İrlanda'yı ve Kamboçya'daki ölüm tarlalarını ziyaret ederek yardımda bulunmuştu.

Haw, protestosuna başlamadan önce eşi ve yedi çocuğu ile yaşadığı Redditch'te de gençlere yardım amaçlı hayır işlerine destek veriyordu.

Irak ya da başka ülkelerdeki çocuklar da "eşim ve çocuklarım kadar kıymetli ve sevgiye değer" diyen Haw, protestosu nedeniyle 2001'de ayrıldığı evine bir daha hiç dönmedi.

Brian Haw ve eşi Kay ile 2003 yılında boşandılar.

Haw, "Çocuklarıma döndüğümde, hükümetimin adalete ve ahlaka aykırı, parayla yönlendirilen siyasetleri yüzünden Irak ve başka ülkelerde ölen çocuklar için elimden geleni yapmış olarak yüzlerine bakabilmek istiyorum" demişti.

2005 genel seçiminde Westminster bölgesini temsil etmek için milletvekili adaylığına soyunan Haw, 2007'de de İngiliz Channel 4 televizyon kanalının 'ilham veren siyasi şahsiyet' ödülünü almıştı.

Haw'un protestosu kültürel yaşama da aktarıldı.

Turner Ödülü adaylarından Mark Wallinger 2007 yılında Haw'un kampının birebir bir kopyasını Tate Britain sanat galerisinde kurmuştu.
bbc türkçe
"Onlar beni öldürene dek orada kalmaya kararlıyım. Kimbilir ne zamana dek?"

Brian Haw, 2010

6/11/2011

pakistan'da savunmasız genç bir insanı kameralar önünde güpegündüz vurdular

Pakistan’da silahsız bir gencin askerler tarafından güpegündüz öldürülmesi büyük tepkiye yol açtı.
Televizyonda ve internette yayınlanan görüntüde Karaçi'de hırsızlık yaptığı iddiasıyla yakalanan 22 yaşındaki Serfaraz Şah adlı genç saçından sürüklenerek askerler tarafından köşeye çekiliyor.

Merhamet isteyen ve canının bağışlanması için yalvaran genç, asker tarafından uzun namlulu silahla yakın mesafeden koluna ve bacağına iki kez ateş edilerek vuruluyor. Askerler daha sonra kanlar içinde yere yığılan ve can çekişen genci ölüme terk ediyor. Olay ülke genelinde infial yarattı ve protesto gösterileri düzenlendi. Devlet Başkanı Asıf Ali Zardari olayın derhal soruşturulmasını isterken, görüntülerdeki iki asker tutuklandı

6/07/2011

otel hizmetcisi kıyafetleri giyerek mahkeme önünde protesto gösterisi yaptılar

ABD’nin New York kentinde bir otelde 14 Mayıs’ta cinsel saldırı suçlamasıyla tutuklanınca IMF Başkanlığı görevinden istifa eden Fransız ekonomist Dominique Strauss-Kahn, uzun sürmesi beklenen davada dün ilk duruşmasına çıktı.

Ev hapsi günlerini New York’ta lüks bir konutta geçiren Dominique Strauss-Kahn, eşi Anne Sinclair ile geldiği mahkeme binası önünde otel görevlisi kılığındaki 100 kadar protestocu tarafından karşılandı. Çoğu 32 yaşındaki Batı Afrikalı davacı gibi Afrika kökenli olan protestocular, Kahn eşiyle birlikte yanlarından geçerken “Yazıklar olsun, utan” diye bağırdı. AFP, bu seslerin, duruşma salonunun bulunduğu 13’üncü kattan bile duyulabildiğini yazdı.

25 yıl hapis istemi

Kahn (62) , tecavüze yeltenme de dahil olmak üzere yöneltilen 7 suçlamanın tamamını reddederek suçsuz olduğunu savundu. Yargıç Michael Obus bir sonraki duruşmayı 18 Temmuz’a erteledi. Kahn, uzun sürmesi beklenen davada, 25 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Savcılık, odasında otel görevlisini oral sekse zorladığı iddia edilen Kahn aleyhine DNA örnekleri de dahil yeterince delil toplandığı görüşünde. Sonuç ne olursa olsun Kahn’ın gelecek yıl Fransa Cumhurbaşkanı olma hayallerinin suya düştüğü yorumu yapılmıştı.

Her şeyi anlatacak

Kahn’ın avukatı, “davada zor kullanmaya dair hiçbir unsur” bulunmadığını savundu. Davacının avukatı Kenneth Thompson ise kadının sadece “adalet” istediğini belirterek, “Şöhret peşinde değil. Korkunç bir cinsel saldırıya uğradı. Bu mahkemeye gelecek, tanık sandalyesine oturacak ve dünyaya Kahn’ın ona ne yaptığını anlatacak” dedi.
hürriyet planet

5/27/2011

suudi arabistanda araba kullanırken görüntülerini facebooktan paylaşan kadın sürücüye hapis

Suudi Arabistan'da araba kullandığı için gözaltına alınan Manal el-Şerif'in cezaevi süresi 10 gün uzatıldı.


Şerif'in avukatı yaptığı açıklamada, savcıların incelemeyi sonlandırmak için daha fazla zamana ihtiyacı olduğu için bu yönde bir kararın alındığını ifade etti.

Manal el-Şerif, araba kullanırken çekilen bir videosunu internete koyduktan sonra, haftasonu gözaltına alınmıştı.
Suudi Arabistan'da kadınların araba kullanması yasak.
32 yaşındaki bilişim teknolojisi uzmanı, Suudi Arabistanlı kadınlara, bu yasağı protesto etmek için direksiyon başına geçmeleri çağrısında bulunmuş ve sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta kampanya başlatmıştı.
Şerif, "kamu düzenini bozmak"la suçlanıyor.
AFP haber ajansı, insan hakları savunucularının Şerif'in serbest bırakılması çağrısı yaptığını, Körfez ülkelerinden aydınların Kral Abdullah'a Şerif'in bırakılması için dilekçe verdiğini aktarıyor.
Yasağa Cidde'den bireysel protesto
El-Arabiye televizyonu ise, Şerif'in kampanyasına cevaben, kadınların araba kullanmasına karşı çıkan bir Facebook grubu kurulduğunu belirtiyor.
Kanal, yaklaşık 4 bin kullanıcının Suudi Arabistanlı kadınların araba kullanmasını destekleyen kadın ve erkekleri dövmeye ant içtiğini söylüyor.
Geçen hafta ise, Necla Hariri, Cidde kentinde araba kullanmıştı.
Hariri'nin bir Suudi Arabistan kentinde düzenli olarak araba kullanan tek kadın olduğu düşünülüyor.
45 yaşındaki Hariri, Orta Doğu'daki ayaklanmalardan ilham aldığını söylemişti.
Lübnan ve Mısır'da yaşadığı dönemde, bu ülkelerden ehliyet alan Hariri, Suudi Arabistan'a geri döndüğünde araba kullanmaya devam etmek istediğini ifade ediyor.
bbc türkçe

5/09/2011

polisin öğrenciye sürtük gibi giyinmeyin diye uyarması protesto harekatı başlattı

Kanada'da bir grup öğrenciye güvenlik tavsiyesi veren polis memurunun kadın öğrencileri ''sürtük'' gibi giyinmeyin diye uyarması, Kanada'da ve ABD'de yeni bir protesto hareketi başlattı.

''Sürtük Yürüyüşü'' düzenleyen kadın örgütleri, kadınlara yönelik cinsel saldırı ve taciz olaylarında suçu saldırgan erkekten ziyade saldırının kurbanı olan kadının kıyafetinde ve davranışlarında arayan köhne zihniyeti protesto ettiklerini söylüyorlar.

Cumartesi günü ABD'nin Boston kentinde çoğu ''sürtük'' gibi giyinen 2 bin kadın yürüdü.

Yürüyüşe katılan 20 yaşındaki bir üniversite öğrencisi, ''Cinselliğini ifade eden kadınların bu çağda halen aşağılanma ve ayıplamayla yüz yüze kaldığını topluma duyurmaya çalışıyoruz.'' dedi.

Polis memuru Michael Sanguinetti, Kanada'nın Toronto kentinde bulunan Osgoode Hall Hukuk Fakültesi'nde öğrencilere güvenlikleri konusunda konuşma yapmaya çağrılmıştı.

Polis memurunun konuşma esnasında, ''Lafı gevelemeye gerek yok. Bunu söylememem istendi fakat, saldırı kurbanı olmak istemeyen kadınlar sürtük gibi giyinmekten kaçınmalı.'' dediği bildiriliyor.

Polis memuru Michael Sanguinetti, büyük infial yaratan sözlerinden dolayı özür diledi. Toronto emniyeti, halen görevde olan Sanguinetti'nin disiplin cezası aldığını açıkladı.

Kadın protestocular ilk ''Sürtük Yürüyüşünü'' 3 bin kişinin katılımıyla Toronto'da düzenledikten sonra, hareket ABD'ye de yayıldı.

Toplumun her kesiminden ve her cinsiyetten katılımcının davet edildiği yürüyüşlerin organizatörleri, ''Bir kadının kendi cinselliğine hükmedişi, ister iş ister keyif için seks yapıyor olsun ya da olmasın, şiddet beklentisi içermez.'' diyor.

''Sürtük'' sözcüğünü sahiplenerek yeni bir anlam yüklemeye de çalıştıklarını söyleyen kadın eylemciler, önümüzdeki günlerde Seattle, Chicago, Philadelphia ve Austin kentlerinde yürüyüşler planlıyor.
bbc türkçe

3/23/2011

çinde telefonlar protesto kelimesi konuşulduğu anda kapatılıyor

Çin'de "protesto" anlamına gelen kelimelerin telefonda dile getirilmesiyle birlikte telefonların otomatik olarak kapatıldığı ortaya çıktı.
Sansür sistemini gün geçtikçe genişleten Çin yönetimi, her geçen gün yeni yöntemler geliştiriyor. Bu bağlamda binlerce web sitesine yasak getiren Çin yönetimi, şimdi de telefonlarda "protesto" kelimesini kullananları hedef aldı.

Çin'de kız arkadaşıyla telefon görüşmesi yapan ve Shakespeare'in "The lady doth protest too much" sözünü söylediği esnada telefonu kapanan kullanıcı, başta duruma anlam veremedi. Ancak araştırdığında olayın arkasında Çin yönetiminin uyguladığı ve telefonları otomatik kapatan sansür sisteminin olduğunu fark etti.

GMAIL'E ÇİN AMBARGOSU


Haftalardır Çin sınırları içinde Gmail hesaplarına giremeyen kullanıcılar, durumu Google'a bildirirken, Google ise Gmail'e bağlı kendi sunucularıyla ilgili herhangi bir sorun yaşanmadığını, Gmail'i Çin'in yasaklamış olabileceğinin altını çizdi. Gmail'in Çin'de bloke edilmesinin ardından Çin'den bu konuda resmi bir açıklama yapılmazken, olayın ardından Çin'deki internet sitelerinin hisse değerindeki artış da gözlerden kaçmadı.
mynet