Dünya

Dünya
intihar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
intihar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/31/2011

rusyada saatler geri alınmıyor gerekçe ise stres ve intihar oranlarında artış sayısı

Rusya'nın yaz saatinde kalmaya devam ederek, saatlerin geri alınmayacağı devlet başkanı Dimitri Medvedev tarafından Mart ayında açıklanmıştı.
Böylece, Rusya'da saatlerde herhangi bir değişiklik yapılmamış oldu.

Başkent Moskova'dan bildiren BBC muhabiri Daniel Sandford, Medvedev'in söz konusu alırken Rusların saat değişimi sebebiyle yaşadıkları strese engel olmak amacıyla hareket ettiğini bildirdi.

Sandford ayrıca ülkede saat değişikliğinin yapıldığı dönemlerde intihar olanlarında artış yaşandığı yönünde uzman görüşlerinin de yaygın olduğunu belirtti.

BBC muhabiri Sandford, ülkede yaz saati uygulamasından çıkılmaması sebebiyle uluslararası bağlantıları bulunan iş kollarında sıkıntılar yaşanabileceğine dikkat çekiyor.

Sandfrod özellikle hava ve demir yolları şirketlerini zorluklarla dolu bir dönemin beklediğini belirtiyor
Tasarruf amaçlı uygulamanın mazisi

Güneş ışınlarından daha fazla faydalanmak amacıyla ortaya çıkan yaz saati uygulaması ilk kez 1895 yılında Yeni Zelandalı bilim adamı Vernon Hudson tarafından gündeme getirildi.

Güneş ışınlarından ve ısısından faydalanarak, ısınma ve faydalanma maliyetlerini azaltmayı amaçlayan uygulama 1916'da Almanya ve müttefikleri tarafından ilk kez resmen uygulandı.

Yaz saatine geçiş 1920lerde Avrupa ülkelerinin çoğu tarafından benimsendi.

Türkiye'de yaz saati uygulaması 1 Temmuz 1940 tarihinde, bakanlar kurulu kararıyla başladı.

Bu sene kış saatine geçmeyen Rusya’da ilk yaz saati uygulaması ise 1918 yılında yapıldı

7/08/2011

avrupada ekomomik kriz tırmandıkça intihar oranları yükseliyor

Amerikalı ve İngiliz araştırmacılar, 2007-2009 yılları arasında inceledikleri 10 ülkenin 9'unda toplumların çalışan kesimleri arasında intihar oranlarının arttığını saptadılar.
The Lancet dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, 65 yaşın altındaki kişiler arasında intihar oranlarındaki artış yüzde 5 ile yüzde 17 arasında değişiyor.
Araştırmacılar, intihar oranlarının düşürülmesi için devletin toplumsal destek programlarına yatırım yapmasının kilit önem taşıdığını kaydetti.
İnsanların işlerini kaybetmesini önleyecek programların ya da yeniden iş bulmalarına destek sağlanmasının, bu kişilere sosyal yardım sağlanmasından daha önemli olduğu belirtildi.
Araştırma ekibi, 10 ülkedeki intihar oranlarını karşılaştıran çalışmasında Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerini kullandı.

İncelenen dönemde işsizlik oranı üçte bir artmıştı.
İntharlardaki artış, mali krizin derinliğiyle orantılı

Sadece Avusturya'da intihar oranları az oranda düştü. Bunun da Avusturya'nın diğer ülkelerden daha düşük boyutta mali kriz yaşamasından kaynaklandığı düşünülüyor.

Avrupa'da en ciddi mali kriz yaşayan ülkelerden Yunanistan ve İrlanda'da intihar edenler, yüzde 17 ve yüzde 12 oranlarında artarken; 2007-2008 yıllarında Letonya'daki artış yüzde 17'den fazla oldu.

Araştırmada, güçlü sosyal devlet sistemine sahip olan Finlandiya'da daha önceki yıllarda kıyasla daha düşük artış olduğu ve intihar edenlerin sayısının yüzde 5'in biraz üzerinde arttığı kaydedildi.

İngiltere'deki intiharlardaysa yüzde 10'luk bir artış belirlendi.

Araştırma ekibinde yer alan Dr. David Stuckler, "Tam anlamıyla tersine döndü, durum. Ekonomik krizden önce intihar oranları düşüyordu; ancak daha sonra incelenen Avrupa ülkelerinin hemen hepsinde yükselişe geçti. Bu artışların mali krizle bağlantılı olduğu, hemen hemen kesin." dedi.

Dr. Stuckler, yaşanan ekonomik sorunların kalp ve kanser hastalıklarındaki artış gibi olası sonuçlarının hemen görülemeyeceğini kaydetti.
Antidepresan reçetelerinde artış

Geçtiğimiz günlerde BBC'nin yaptırdığı bir araştırma, mali bunalım sırasında doktorların daha fazla antidepresan ilaç yazdığına işaret ediyordu.

İngiltere'deki aile hekimleri, giderek daha fazla sayıda insanın yaşadıkları mali güçlüklerden yakındığını ve son dört yılda yazılan Prozac ve benzeri ilaç reçetelerinin yüzde 40 arttığını kaydediyorlar.

Akıl Sağlığı Merkezi'nin genel başkan yardımcısı Andy Bell, "İşsizliğin ve işsiz kalma korkusunun akıl sağlığını kötüleştiren en büyük tehlikelerden biri olduğu biliniyor. Bu araştırma, yalnızca işsiz kalan insanların değil, işsiz kalabilecekleri korkusuyla yaşayan insanların akıl sağlığıyla ilgilenmemizin önemli bir kamu sağlığı konusu olduğunu gösteriyor." dedi.

7/07/2011

intihar oranlarını düşürmek için insanlara ölüm provası yaptırıyorlar

Dünyanın en yüksek intihar oranlarından birisine sahip olan Güney Kore'de düzenlenen seminerlerle, insanların yaşamın değerini anlamaları için çaba gösteriliyor.
Ülkenin eski Cumhurbaşkanı Roh Moo-hyun, adının bir rüşvet skandalına karışması ardından 2009 yılında intihar etmişti.
Seminerlere katılanlar, tabutlara girerek 'ölüm provası' yapıyor ve bu deneyim sayesinde yaşamlarını yeniden gözden geçirme fırsatı bulduklarını belirtiyorlar.

6/27/2011

akılalmaz intihar yöntemi odtü öğrencisi otobüs durağında siyanür içerek intihar etti

İzmir’in Konak İlçesindeki otobüs duraklarında çok sayıda kişinin şaşkın bakışları arasında sodyum karıştırılmış siyanürü içen ODTÜ öğrencisi, 20 yaşındaki Özgür Akbulut, yaşamına son verdi. Akbulut’un siyanürü aldığı işyerinin sahibi, "Satışı yasak olan bir madde değil. Fiş karşılığında satarız. İnsan niyetini bozduktan sonra her türlü yöntemle intihar edebilir. Genellikle kuyumcular alır" dedi.

Olay, bugün saat 14.30 sıralarında Bahribaba otobüs duraklarında meydana geldi. Bir süreden bu yana psikolojik sorunları bulunan Ortadoğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği bölümü öğrencisi Özgür Akbulut, bu sabah Menemen İlçesi’nde İzmir’e geldi.

Akbulut, ilk olarak Kemeraltı Çarşısı’nda bulunan firmadan soydum karıştırılmış siyanür aldı. Daha sonra siyah poşet içerisine koyduğu siyanürle Bahribaba otobüs duraklarına giden Özgür Akbulut, burada bulunan çok sayıda kişinin gözleri önünde poşetten çıkardığı plastik kap içerisindeki siyanürden içti. Kısa süre sonra fenalaşan Akbulut, olay yerinde yapılan ilk müdahale ardından Atatürk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Özgür Akbulut, acil serviste doktorların çabalarına rağmen kurtarılamadı.
Geçen ocak ayında da Menemen İlçesi’nde ilaç içerek intihar girişiminde bulunduğu belirtilen Özgür Akbulut’un cesedi, nöbetci savcının incelemesi ardından Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Polis, Akbulut’un olay sırasında yanında bulunan siyanür kutusuna da el koydu.

ÖZEL KULLANIM AMAÇLI

Üzerinde "Profesyonel kullanıma yöneliktir ile analitik ve AR-GE amaçlı kullanım içindir" uyarılarının bulunduğu siyanürün satıldığı firmanın adını söylemek istemeyen yetkilisi ise, "Genellikle kuyumculara satarız, satışı yasak olan bir madde değil. Fiş karşılığı satışını yaparız. Bir insan niyetini bozduktan sonra her türlü yöntemle intihar edebilir" dedi. Özgür Akbulut’un ailesine ulaşmaya çalışan polisin olayla ilgili soruşturmasının devam ettiği bildirildi.

DHA

5/30/2011

17 yıl önce intihar ettiği öne sürülen tunceli jandarma alay komutanının mezarı açılıyor

Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı görevini yürütürken lojmanında ölü bulunduktan sonra otopsisi yapılarak "intihar ettiği" sonucuna varılan ve dosyası kapatılan Kazım Çillioğlu ile ilgili soruşturmada karar çıktı.

Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı, Çillioğlu'nun Düzce'de bulunan mezarının açılmasına karar verdi.

Olayla ilgili soruşturma oğlu Gökhan Çillioğlu’nun 2010 yılı sonundaki müracaatı üzerine yeniden açılmıştı.
Babasının intihar etmediğini, öldürüldüğünü ileri süren Gökhan Çillioğlu, yapılan anayasa değişikliğinin de imkan sağladığına atıfta bulunarak soruşturmanın cumhuriyet savcılarınca yeniden açılmasını talep etmişti.

Gökhan Çillioğlu’nun başvurusu üzerine Erzurum’a gönderilen dosyayı inceleyen savcılık, görevsizlik vererek dosyayı Malatya’ya göndermişti.

Başlatılan soruşturma kapsamında dosyayı yeniden inceleyen Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı ilk olarak babasının cinayete kurban gittiği iddiasında bulunan Gökhan Çillioğlu’nu dinlemişti.
mynet

4/24/2011

dört çocuğunun ve eşinin ölümüne neden hiç ağlamadı?

4 evladı aynı anda intihar eden Kahramanmaraşlı Avukat Necdet Sağocak, ne eşinin ne de çocuklarının ölümünde ağlamadığını söyledi.
Eşi Neyran Sağocak’ın 15 Nisan’da İstanbul’da ölümünün ardından 4 çocuğu intihar eden Avukat Necdet Sağocak’la (67) Kahramanmaraş’taki evinde görüştük. Abdülhamidhan Mahallesi’ndeki 3 katlı müstakil evinin bahçesi yemyeşil.
O kadar çok leylak ağacı var ki. Koparıp verirken “Neyran prensesimin en sevdiği çiçekten size vereyim” diyor. Siyahlar içinde. Atletik, bakımlı, nazik. “Acınızın büyüklüğünü anlıyorum” diyorum. “Karşınızda dünyanın en güçlü adamı var” diyor. “Sizi üzmek istemiyorum” diyorum. “Üzüldüğümü nereden çıkardınız?” diyor ve ekliyor, “Hiç ağlamadım, hiç ilaç almadım. Psikologa gittim, sorular sordum, cevap veremedi. Üç gün sonra gidip cevaplarını alacağım.” Elimi tutuyor. Buz gibi. Bana “Elleriniz ne kadar sıcak” diyor. Gözlerime bakıyor “Binlerce yıllık acı kültürü omuriliğinizden aşağıya inmiş” diyor. Çocuklarının, annelerine neden ölümüne bağlı olduğunu öğrenmek istediğimi söylüyorum. Mırıldanarak “Neyran’ım mükemmel, olağanüstü bir insandı. Onu çok seviyorduk. 5 hastane dolaştık ama kaybettik” diyor.

Neden, Kahramanmaraş yerine İstanbul’a defnedildiğini sorup, sık ziyaret edemeyeceklerini söylüyorum, yanıt veriyor: “Uzaklık ne demek? Öyle bir şey yok. Yer, yer, aynı. 10 günde 4 kez gittik çocuklarla zaten” diyor. Kayınvalidesi Mevhibe Fettahoğlu’nun aydın, ilerici ve Cumhuriyet’in ilk kadın öğretmenlerinden olduğunu söylüyor:

“Yakın zamanda onu kaybettik. Karacaahmet Mezarlığı’nda tek yer kalmıştı yanında. Neyran’ımızı gömdük.”

Eşinin heykellerini görmek istediğimde ise “Hepsini kırdım” diyor. Avukat Necdet Sağocak, 1978 Kahramanmaraş Katliamı’nda, öldürülen Aleviler’in yaşadığı Yörük Selim Mahallesi’nde doğduğunu söylüyor. “Alevi misiniz?” sorusuna yanıtı şöyle: “Öyle güçlü kültürden, aileden geliyorum ki ne mezhebin ne dinin önemi var” cevabını veriyor. 12 Eylül öncesinin karanlık günlerinde can güvenliğinin olmadığını, tehditlere boyun eğmediğini anlatıyor: “Ölümden döndüğüm çok oldu. Buna rağmen büroma hep tek başıma gittim.”

Eşi Neyran Hanım’la bu karanlık günlerde, 1978’de birbirlerine aşık olup evlendiklerini anlatırken gözleri doluyor.
mynet