Dünya

Dünya
avrupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
avrupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/08/2017

Avrupa'da Hayvanat Bahçesinde Boynuzu için Gergedan Vurdular

Fransa'da Hayvanat Bahçesin de Gergedan 60 Bin dolar fiyat biçilen boynuzu için öldürüldü Hayvanat Bahçesindeki diğer iki Gergedan ise sağ kurtuldu

Gergedan Vurdular
BBC Türkçe'de yayınlanan habere göre Avrupa^'da ilk kez böyle bir olay yaşandı Bakıcıları, dört yaşındaki beyaz gergedan Vince'i, Thoiry Hayvanat Bahçesi'ndeki bölümünde buldu.

Polis, gergedanın boynuzlarından birinin kesildiğini söyledi.

Afrika gergedanlarının boynuzları karaborsada çok yüksek fiyatlara satılıyor ve doğal yaşamda her ay 100 kadar gergedan boynuzu için öldürülüyor.

Ancak kaçak avcıların, Avrupa'daki bir hayvanat bahçesinde yaşayan bir gergedanı ilk kez hedef aldığı sanılıyor.

Vince'in gece hayvanat bahçesine zorla giren avcılar tarafından üç kez başından vurulduğu ifade edildi. Kaçak avcıların daha sonra kilosu 60 bin dolara alıcı bulan boynuzu kesip, kaçtığı aktarıldı.

Hayvanat Bahçesindeki Diğer gergedanlar kurtuldu


Hayvanat bahçesindeki diğer beyaz gergedanlar 37 yaşındaki Gracie ve beş yaşındaki Bruno'nun "katliamdan kurtulduğu" açıklandı.

Gergedan Vurdular

Bruno ve Vince 2015'te Thoiry Hayvanat Bahçesi'nde yaşamaya başlamıştı. Hollanda'daki bir hayvanat bahçesinde dünyaya gelen Vince, 250 gergedanın Avrupa'ya gönderildiği üreme programı kapsamındaydı.

19'uncu yüzyılın sonlarında soyu tükenme tehlikesi yaşayan beyaz gergedanların nüfusu 20 bine yaklaştı.

Ancak gergedan boynuzunun afrodizyak etkileri olduğuna inanılan Vietnam gibi ülkelerden gelen talep nedeniyle, kaçak avcılıkta büyük artış yaşandı. KAYNAK: BBC Türkçe

4/03/2013

Dünya tersine mi dönüyor? Avrupalılar Türkiye'ye göç ediyor

“Bir İngilizce öğretmeni olarak Avrupa’da birçok yerde görev yapabilirdim ama ben Türkiye’yi tercih ettim”.

Bu sözler İstanbul’da bir dil kursunda görev yapan Yvonne Godfrey’e ait. 

Godfrey son zamanlarda Avrupa’dan Türkiye’ye ve de özellikle İstanbul’a çalışmaya gelen Avrupalılardan sadece bir tanesi. İstanbul’un Galata ve Cihangir gibi semtlerinde artık Avrupalı göçmenlerin varlığı kanıksanmış durumda. İstanbul’un kozmopolitliğine katkı sunan yaşam biçimleri ile Avrupalılar İstanbul’da iyice görünür hale geldi.

Avrupalılar için İstanbul her zaman çekici olmuştu. Ancak son yıllarda ekonomik olarak kıtada yaşananlar Avrupalı profesyonelleri yeni çalışma alanları arayışına itince İstanbul ve Türkiye daha da öne çıktı. Fransız 'Equance' şirketinin araştırmasına göre, Türkiye’de yaşamayı tercih eden Avrupalıların sayısında yüzde 11’lik bir artış söz konusu. Araştırmanın detayları, Avrupalıların bu tercihinde ekonomik nedenlerin ağır bastığını ortaya koyuyor.

Neden Türkiye'yi tercih ediyorlar?

Bununla birlikte Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip dinamik bir toplum olması da yabancıları Türkiye’ye çeken unsurlar arasında yer alıyor. Türkiye’ye öğrenci değişim programları ile gelen genç Avrupalılar arasında Türkiye’de yaşamayı tercih edenler bulunuyor. İstanbul’da Fransızca dersleri veren Sophieu da İstanbul’a yerleşenlerden. Sophieu, iletişim alanında eğitim alsa da İstanbul’da Fransızca dersleri vererek hayatını kazanabiliyor.

İstanbul, Avrupa’dan gelen göçmenler için dinamik bir kent görüntüsü ile dikkat çekici olabiliyor. Yvonne Godfrey, kırsal Fransa’dan büyük bir şehre gelmek istediğini, bu yüzden de İstanbul’u tercih ettiğini belirtiyor. Godfrey, İstanbul’un diğer Avrupa şehirlerine göre daha kaotik olduğunu ama şehirle ilgili iyi izlenimleri olduğunu söylüyor.

Türkiye’nin Avrupalı göçmenler için çekim noktalarından biri haline gelmesinde Avrupalı şirketlerin Türkiye’de yaptıkları yatırımların da büyük önemi bulunuyor. Bu şirketlerin Türkiye’de yaptıkları yatırımlarının büyümesi ile Avrupa'daki profesyoneller, bu şirketlerin Türkiye’deki ofislerinde daha çok görev alıyor.

Avrupa’ya göç hayali azalıyor

Avrupa'yla ilgili tersine göç eğilimlerini sergileyen bir başka unsur ise Türklerin Avrupa’ya göç hayalinden yavaş yavaş vazgeçmesi. Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi’nin (MireKoç) Avrupa’daki 10 üniversite ile birlikte gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Türkiye’den Avrupa’ya göç etmek isteyenlerin oranının, Türkiye’nin AB’ye üye olması durumunda yüzde 40’lardan, yüzde 10-15 seviyelerine düşmesi öngörülüyor.

MireKoç Direktörü Prof. Dr. Ahmet İçduygu, araştırmayı ve Türklerin Avrupa göç eğilimlerini şöyle yorumluyor:

“Türklerin Avrupa’ya göç etmeyi hayal etmekten vazgeçme eğilimi göstermesinde Avrupa imajının önemli bir rolü var. Ekonomik olarak Avrupa ve Türkiye’de yaşananlar bu eğilimin temel nedenleri arasında yer alıyor. Eğitimli Türklerin de Avrupa’ya göç planları azalıyor. Biz bu araştırmayı Türkiye, Ukrayna, Fas ve Senegal’de yaptık. Bu dört ülke içerisinde Türkiye Avrupa’ya göç eğilimi en düşük ülke oldu. Türkiye’de yurt dışına göç etme hayali olanların oranı yüzde 50, bunların yüzde 30’u Avrupa’ya gitmek istiyor. Ancak göç konusunda somut planı olanların sayısı yüzde 15-20’lere kadar geriliyor.”

Deutsche Welle Türkçe

10/13/2011

albert einstein'nin nazi tehlikesini anlattığı mektubu 14.000 dolara satıldı

Albert Einstein'ın 1939 yılında kaleme aldığı ve büyütmekte olan Nazi tehlikesine dikkat çektiği bir mektubu bir açık artırmada on dört bin dolara satıldı.

Nobel ödüllü fizikçi Einstein'in New York'taki arkadaşı iş adamı Hyman Zinn'e yazdığı mektupta Avrupa'da Yahudileri bekleyen büyük Nazi tehdidi Einstein'in ifadeleriyle tasvir edilmiş.
Daktiloyla kaleme alınmış mektupta Einstein şu ifadeleri kullanmış:

"Korkunç bir tehlikeyle karşı karşıya olan mağdur Yahudi kardeşlerimizin kurtuluşlarına ve daha iyi bir geleceğe sahip olmalarına yaptığın önemli katkı, senin için büyük bir tatmin kaynağı olmalıdır."

Mektupta hitap edilen Zinn, bazı Yahudilerin Avrupa'dan kaçışına yardımcı olmuştu.

Los Angeles'taki Nate D Sanders müzayede evinde, açılış fiyatının iki katına alıcı bulan mektubun "çok iyi koşulda" olduğu belirtildi.

Beş bin ile yedi bin dolar arasından satılması beklenen mektubun yeni sahibi yaklaşık on dört bin dolar ödedi.

Albert Einstein, Almanya'da Nazi iktidarının güçlenmesiyle 1933 yılında ülkeyi terk etmişti.

Mektubun yazıldığı 1939 yılında Einstein, ABD'de Princeton Üniversitesi'nde görev yapmaktaydı.

9/09/2011

fransa'da nesli tükenmek üzere olan kurtların nüfusu artınca tekrar avlamaya başladılar

Kurtlar, nüfuslarının en yüksek olduğu Orta Çağ'da Avrupa'nın en çok korkulan hayvanları arasındaydı.

Hatta binlerce kişinin ölümünden sorumlu oldukları dahi söylenirdi.
Ancak yıllar içinde avlana avlana nesilleri tükenme tehdidi altına girdi.

Bugünse kurtların nüfusu, avlanma yasağıyla birlikte yeniden tırmanmaya başlamış durumda.

Ama Fransa'nın güneyinde kurtların sık sık kuzulara saldırmasıyla, yasak yeniden gündeme geldi.

İşte Fransız Alpleri'nin eteklerinde yeniden hükmetmeye başlayan kurtlar ve peşlerindeki avcıların öyküsü..

7/31/2011

seyahat ettiği otobüste fısıltılı kuran okuyunca alman emniyeti alarma geçti

Norveç’te iki hafta önce yaşanan bombalı ve silahlı saldırıların failinin Norveçli bir aşırı sağcı olduğu ortaya çıkmadan önce herkesin radikal İslamcı örgütleri suçlaması, Avrupa’da Müslümanlara karşı gelişen ön yargının boyutunu ortaya koymuştu.
Dün de Danimarka’dan Fransa’ya gitmekte olan bir otobüste bir kişinin fısıltıyla Kur’an okuması “bomba paniği”ne yol açtı.

AAP haber ajansının haberine göre Kopenhag-Paris otobüsünde geçen olayda, yolculardan bir kadın yanındaki adamın fısıltıyla Arapça dualar ettiğini fark etti.

Kadının bu kişinin bir bombacı olabileceğinden şüphelenip bunu çevresindekilerle paylaşması üzerine otobüs şoförü gece yarısı 45 kişiyi taşıyan aracı Almanya’nın Aşağı Saksonya eyaletinin Rotenburg şehri civarlarında yolun kenarına çekip polis çağırdı.

Güvenlik güçleri, 20 kişilik bir inceleme ekibi, özel kuvvetler ve bomba uzmanı köpeklerle otobüsün durduğu yere geldi.

Yapılan incelemelerde ne araçta ne de dua eden kişinin üzerinde herhangi bir patlayıcıya ya da silaha rastlanmadı.

Polis sözcüsü Detlev Kaldinski, “Kadın yanındaki yolcunun Kur’an’dan sureler okuduğunu duymuş ve bunu bir tehdit olarak algılamış” dedi.

Kaldinski kadının kendilerine adamın dua ederken sık sık “Usame” kelimesini kullandığını söylediğini belirtti.

Yakınlardaki bir dinlenme tesisinde sorgulanan Tunuslu adam ise ifadesinde “lakabının Usame olduğunu ve zaman zaman kendisinden üçüncü şahıs olarak bahsettiğini” anlattı.

Bu arada otobüsün durduğu Almanya’nın ana arterlerinden biri olan karayolu 2, adamın sorgulandığı dinlenme tesisi ise 3 saatliğine trafiğe kapatıldı.

7/26/2011

avrupada yine ırkçılık hortladı norveçli zanlı tek başına değilmiş kendisine bağlı iki hücre olduğunu açıkladı

Osman İkiz

Oslo

Behring

Norveç’te savaşlar dışında tarihin en kanlı siyasi katliamlarından birinin üzerinden henüz birkaç gün geçti.

Kendisini Haçlı Şövalyesi olarak gören Norveçli zanlı polisteki ifadesinde tek başına hareket ettiğini söylemişti.
Gözaltı süresinin uzatılması için çıkarıldığı mahkemede ise bir örgütten söz etti.

Açıklamalardan öğrendiğimize göre bu örgütsel yapının dışında kendisine bağlı iki de hücre olduğunu açıkladı.

Öğrendiklerimiz bu bilgilerle sınırlı. Polis hücreler ve organizasyon konusunda etraflı bilgi edindi mi bilmiyoruz.

Ancak Avrupa’yı Müslümanlardan ve komünistlerden kurtarma amacıyla silahlı ayaklanma başlattığını söyleyen Anders Behring’in açıklamaları, muhtemelen Avrupa’da yepyeni bir siyasi havanın esmesine yol açacak.

Gazetelerin başyazılarında ve etkili köşelerinde ilk günler, acıyı paylaşma, birlik ve beraberlik ruhunu diri tutma perspektifli yazılar yer aldı.

Tabii ki demokrasi ve açık topluma yönelik tehditlere taviz verilemeyeceği görüşü de vurgulandı.
Katliamın manifestosu

İlk şok atlatıldıktan sonra böylesi bir saldırının arkasında fikir babası olarak kimlerin olabileceği, hükümet politikalarının ırkçı hareketlerin işini kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı tartışılmaya başlandı.

Gerek Norveç, gerekse İsveç gazetelerinde Anders Behring’in 1516 sayfalık Manifesto adını verdiği uzun metinde kaynaklara dikkat çekiliyor.
Behring

Birçok başlıktan oluşan bu uzun derlemede yer alan yazıların büyük bölümünün zaten çoktandır internette dolaştığına işaret edilerek, Avrupa’yı Müslümanlardan temizleme fikrinin daha birçok kişi tarafında açık açık savunulduğu belirtiliyor.

Bu saptamaların yer aldığı gazetelerde hem Norveç hem İsveç istihbarat servislerinin doksanlı yılların sonundan itibaren aşırı hareketler konusunda hükümetleri uyarıcı raporlar hazırladıkları da hatırlatılarak, toplum için tehdit oluşturabilecekleri yolunda işaret edilen aşırı sağ, aşırı sol ve aşırı İslamcı hareketler içinde sadece aşırı İslamcılar üzerinde durulduğuna dikkat çekiliyor.
Avrupa genelinde ırkçılığın yükselişi

Geçmişle bir tür hesaplaşma niteliği taşıyan yorumlarda hükümet politikaları da gözden geçiriliyor.

Avrupa’da ırkçı hareketlerin giderek güçlenmesinde hükümetlerin yanlış uygulamaların bir rolü oldu mu sorusuna şu yanıtlar veriliyor:

-İsviçre minareyi yasakladı.

-Macaristan’da siyah renkteki kıyafetleriyle paramiliter askerler sokaklarda dolaşıyor.

İsveç’in çok satışlı gazetelerinden Aftonbladet’in başyazısında bu tablodan hareketle "Yakında Avrupa’da bütün parlamentolarda ırkçı partilerin boy göstermesi neredeyse bir zorunluluk olarak görülecek.’’ diyor.

Henüz kimse işaret etmediyse de sağdaki partilerin, bırakalım sol kanattaki partileri zaman zaman sosyal demokratları bile Marksist olarak suçlama çabalarının, ırkçılara hedef gösterme anlamına geleceği belli oldu.

Anders Behring, sosyal demokratları Farnkfurt Ekolü olarak tanımlıyor.

Çok kültürlü toplumu savunan sosyal demokratların Avrupa’yı Müslümanlara teslim ettiklerini öne süren Norveçli bu gelişmeyi durdurmak için Norveç İşçi Partisi Hükümeti’ne yönelik bombalı eylem yaptığını, gençlerin partiye akışını önlemek için de gençlik kampındaki katliamı gerçekleştirdiğini söylüyor.

Anders Behring’in Manifestosunu inceleyen bir psikiyatr, Norveçli’nin ruhsal yapısını sağlıklı bulmadı. Psikiyatr’a göre kısa bir zaman içinde tekrar böyle bir katliam girişimi için ortalıkta hiçbir işaret yok. Tabii Haçlı Şövalyelerinin ne çapta bir örgütlenme içinde oldukları henüz bilinmiyor.