Dünya

Dünya
Eskişehir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eskişehir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/04/2011

bayramda memleketine gitmek için bilet bulamayınca otobüs çaldı üstelik bedava yolcuda aldı

Sivas’ta yarı açık cezaevinde hükümlüyken izne ayrılan bir mahkum, bayram izni için gittiği Eskişehir’de otobüs bileti bulamayınca otobüs çaldı. Eskişehir’den çaldığı otobüse bedava yolcu da alan mahkum, Sivas'a gelirken Kırşehir’de yakalandı.
Yunus Karip isimli mahkum, Sivas’ta bulunan yarı açık cezaevinde kalırken, Ramazan Bayramı nedeniyle memleketine gitmek için bir hafta izne ayrıldı. İddiaya göre; memleketi Eskişehir’e giden Yunus Karip, cumartesi günü otogara gelerek cezaevine teslim olmak için otobüs firmalarından bilet istedi. Firmalar ise bayram yoğunluğundan dolayı Yunus Karip’e bilet olmadığını söyledi.

BİRÇOK İLDEN GEÇTİ KIRŞEHİR’DE YAKALANDI
Bunun üzerine çözüm arayışına girişen mahkum, otogarda boş bulunan 26 S 1005 plakalı otobüsü çaldı. Sürücü belgesi olmayan Yunus Karip, şoför koltuğuna bindi. Sivas'a doğru yola çıkan Karip, yolda bekleyen yolcuları da aldı.

Birçok ilden geçen Karip’in çaldığı otobüs Kırşehir'de mobeseye takıldı. Hemen harekete geçen ekipler otobüsü ve şahsı yakaladı. Şahıs polis ekiplerinin sorgusunun ardından adliye sevk edildi. Şahıs polise verdiği ifadede çaresiz kaldığını ve bu yola başvurduğunu söyledi. Konuyla ilgili soruşturma devam ediyor.

7/18/2011

protesto gösterilerinde istiklal marşı okunurken ayağa kalkmadılar ortalık karıştı

Eskişehir’de düzenlenen terör protesto yürüyüşlerine katılan, saygı duruşu ve İstiklal Marşı okuyan grup, bar balkonunda oturup ayağa kalkmayan bir kız ile yanındaki erkeğe tepki gösterdi. BDP İl Binası’nın bulunduğu apartman çatısındaki BDP Bayrağı’nı indirmek isteyen gruba polis izin vermedi.
Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’nde teröristlerin 13 askeri şehit ettiği saldırı Eskişehir’de düzenlenen 3 ayrı yürüyüşle protesto edildi. Yürüyüşlere 3 bini aşkın kişi katıldı. Ülkü Ocakları tarafından düzenlenen ilk yürüyüş Hamamyolu Cadesi Yediler Parkı’nda başladı. Yaklaşık 1500 kişi ellerinde Türk Bayrakları ile "Kahrolsun PKK", "Şehitler ölmez vatan bölünmez" şeklinde slogan atarak yürüdü. Hamamyolu Caddesi’nde yürüyen kalabalığa Eskişehirspor taraftarları olduklarını söyleyen yaklaşık 500 kişilik bir grup daha katıldı. Sayıları 2 bini bulan kalabalık yaklaşık 2 kilometre kadar yürüyerek Porsuk Bulvarı Migros Mağazası önüne geldi.

ASKERİ KİMLİKLE OLAYLARI YATIŞTIRMAYA ÇALIŞTI
Eskişehir Ülkü Ocakları Başkanı Kadir Bıyık kalabalığa hitaben konuşma yaptı. Bıyık’ın konuşması ardından şehitler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu, ardından İstiklal Marşı okundu. İstiklal Marşı okunurken, kalabalığın bulunduğu yerin yanındaki bir barın ikinci kat balkonunda masada oturan bir kız ile bir erkek ayağa kalmayınca tepkilere neden oldu. Tepkiler üzerine kız ve erkek ayağa kalktı. Ancak İstiklal Marşı’nın ardından kalabalığın öfkesi dinmedi. Bara girmek isteyen öfkeli kişileri polisler ve Ülkü Ocağı Başkanı Kadir Bıyık ve bazı MHP’liler engelledi. Kalabalığın tepsiyle karşılaşan kız ve erkeğin yanında bulunan sivil kıyafetli bir kişi, astsubay olduğunu söyledi ve askeri kimliğini göstererek kalabalığı yatıştırmaya çalıştı.

Olayların sakinleşmesinden sonra kalabalık gruplar halinde dağıldı. Dağılan gruplardan yaklaşık 50 kişi Barış ve Demokrasi Patisi’nin (BDP) bulunduğu Sakarya Caddesi’ndeki 7 katlı Birlik İşhanı önüne gitti. İşhanın çatısındaki BDP Bayrağını indirmek için içeri girmek isteyen gruba polis izin vermedi. Grup daha sonra polisin uyarısı üzerine dağıldı.

Bu arada bir sosyal paylaşım sitesindeki çağırı üzerine terörü protesto etmek için Odunpazarı Meydanı’nda yaklaşık 1000 kişi toplandı. Kalabalık ellerinde Türk Bayrakları ve Atatürk posterleri ile yürüdü. Kalabalığa işyeri sahipleri de alkışlarla destek verdi. Kalabalık yaklaşık 4 kilometre yürüyerek yürüyüşlerini Hava Şehitleri Mezarlığı önünde sonlandırdı.

6/29/2010

TAKMA KAFALARA YAPACAK BİRŞEY YOK

Eskişehir'e deniz getirdi, suçlu oldu! Eskişehir'de 350 metre uzunluğunda yapılan Türkiye'nin ilk yapay plajının, havuz haline getirilmesi isteniyor.

ilk yapay plaj

Eskişehir’de Sağlık Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi tarafından geçen yıl kent Park içerisinde yaptırılan ve büyük ilgi gören 350 metre uzunluğundaki Türkiye’nin ilk yapay plajının, havuz şartnamesine uygun hale getirilmesini istedi. Büyükşehir Belediye Başkanı DSP'li Yılmaz Büyükerşen, yapılan denetimlerde plaj suyunun temiz bulunduğunu belirterek, “Buna rağmen 350 metrelik koskoca plajı Türkiye’nin en büyük havuzu haline getirmemizi istiyorlar” dedi.

Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi’ne gönderdiğini yazıda yapay plajın dibindeki kumların çıkarılması ve yan duvarları ile dibinin Açık ve Kapalı Yüzme Havuzları Yönetmeliği’ne göre yeni malzemelerle kaplanması istendi. Yazıda plajın istenilen şartları yerine getirmemesi halinde Hıfzıssıhha Kanunu ve Türk Ceza Kanunu ile diğer mevzuatların uygulanacağı bildirildi.

YILMAZ BÜYÜKERŞEN İSYAN ETTİ

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen düzenlediği basın toplantısında geçen yıl Kent Park içerisinde yaptırdıkları yapay plajın büyük ilgi gördüğünü söyledi. Plajın faaliyetine devam etmesi konusunda engellemelerle karşılaştıklarını ifade eden Büyükerşen, Sağlık Müdürlüğü tarafından kendilerine gönderilen yazıda yapay plajın yüzme havuzları şartnamesine uygun hale getirilmesinin istendiğini belirtti. Yapay plajda Sağlık Müdürlüğü’nün istekleri doğrultusunda çalışmaların başlandığını açıklayan Büyükerşen şöyle devam etti:

Kent Park içerisi

“Bu durumda plajın güneşlenilen kısmındaki kumların su ile bağlantısını önleyecek set yapılması ve suyun dibi ile kenarlarının sert malzeme kaplanması gibi plajlarda görülmeyen şartlar ileriye sürülmüştür. Koskoca 350 metrelik yapay plajı Türkiye’nin en büyük havuzu haline getirmemizi istiyorlar. Zaten plajın yanında biri olimpik diğeri çocuklar için iki yüzme havuzu var. Şimdi de plajı Türkiye’nin en büyük yüzme havuzuna dönüştürmemiz isteniyor. Bu konuda gerekli çalışmaları başlattık. Kumsal ile su arasına set çekilecek, plaj suyu içerisindeki kumlar temizlenip sert malzemelerle kaplanacak.”

Bozkırın ortasındaki Eskişehir

TAKMA KAFALARA YAPACAK BİRŞEY YOK

Bozkırın ortasındaki Eskişehir’de denize gidemeyenleri düşünerek yapay plaj yaptıklarını anlatan Yılmaz Büyükerşen, geçen yıl açılan plajın büyük ilgi gördüğünü söyledi. Plaja bazı kesimlerin ‘Çakma plaj’ dediklerini ifade eden Büyükerşen şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz yıl Fevzi Çakmak ve Gündoğdu mahallelerini gezdiğimiz sırada çocukların ve kadınların bacaklarının yamuk olduğunu fark ettik. Bunun nedenini araştırdığımızda ise bu yamukluğun D vitamini eksikliğinin neden olduğu Raşitizm hastalığı olduğunu öğrendik. Uzmanlardan da bu hastalığa en iyi güneşin geldiğini öğrendik. Böylelikle denize gidemeyenleri de düşünerek Kent Park içerisine plaj yapmıştık. Plajın suyunu 350 metreden çektiğimiz artezyen suyu ile doldurduk. Plajın yanına da bir adet olimpik açık ve bir adet de çocuk havuzu yaptık. Bu projemiz tamamen sosyal demokrat anlayışımızın sonucu olarak ortaya çıktı. Plaj açıldıktan sonra da çok ilgi gördü, sansasyon yarattı ve Aras Çayı kenarında bazı projeler başladı.

en büyük havuz

AKP’ye yakın isimler yılın 365 gününün 340 günü benim hakkımda yazılar yazıyor. Plaj suyu her gün klorlanarak veriliyor ve Sağlık Müdürlüğü tarafından günde 3 defa tahlil yapılıyor. Biz de gelen yazı üzerine plajı Türkiye’nin en büyük havuzu haline getiriyoruz. Kumları kaldırdık. Yeni sistemlerin de yapımına başladık. ‘Çakma Plaj’ diyorlar buna bişey demiyorum ama ‘Takma Kafalara’ yapacak bir şey yok. Diyorlar ki denize çocuklar çişini yapıyorsa. Deniz olan şehirlerin kanalizasyonları denize akmıyor mu? Yaptığımız iş bir fantezi değildi. Ben polemik yaratmak istemiyorum. İnsanlar hamamda, derede, gölde hatta süs havuzlarında suya giriyorlar. Acaba onların denetimi yapılıyor mu? Oraları da havuz şartlarına getirmek için uğraşıyorlar mı? Büyükşehir Belediyesi olarak ilgili düzenlemeleri mecburen başlatmış olup, çalışmalar tamamlanır tamamlanmaz plaj kent halkının hizmetine tekrar sunulacaktır.”
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından geçen yıl Temmuz ayında açılan yapay plajda 15 soyunma kabini, 150 şezlong ile 2 cankurtaran kulesi bulunuyor. Plaj özellikle kadın ve çocukların ilgi odağı olmuştu.
DHA

4/04/2010

BU KURUMLAR NEDEN KAPATILIYOR

Tarım Bakanlığının yasası değişecek. Yasa ile Bakanlık küresel sermayenin istediği yönde yapılanıyor. Bugün sadece araştırmalar ile ilgili yazacağım. Yeni yasada “Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü”nün yeni adı “Tarımsal Politikalar ve Araştırmalar Genel Müdürlüğü” oluyor.

Tarımsal Araştırmalar

Ancak görevler içerisinde tarımsal politikalar ile ilgili bir madde bulunmamaktadır. Tarımsal ürün piyasalarını izlemek yeterli görülmüştür.

Bornova, Adana ve Diyarbakır Zirai Mücadele Enstitüleri kapatılıyor. Demek ki bu işler hemen hepsi aynı zamanda tohumla da uğraşan, tarımsal ilaç üreten yabancı tekellerin alanına bırakılacak. Yabancı ve zararlı otlar da çalışma alanının dışında tutulmuştur. GDO şirketlerinin yabancı ot ilaçlarını ürettiği ve GDO denilen olayın aslında büyük ölçüde yabancı ot öldürücü (herbisit) kullanımına dayandığına dikkatinizi çekerim. Yeni biyogüvenlik yasasında GDO üretimi yasak diyebilirsiniz. Acaba ileride kamuoyu hazır olunca buna kapı açılacak mıdır?

Tarsus, Menemen, Eskişehir, Konya, Tokat, Samsun, Erzurum ve Kırklareli Toprak ve Su Araştırma Enstitüleri de kapatılacak kurumlar arasında. 


Hayvan sağlığı konusunda da problem var: 37 araştırma kuruluşu içerisine bir tane bile merkez Veteriner Araştırma kuruluşu girememiştir.

Tasarının genel gerekçesinde değişen teknolojik koşullara uyumun arzulandığı ileri sürülmektedir. Uyum gördüğünüz gibi araştırma enstitülerini kapatarak yapılmaktadır. Bilgi Toplumu vb. gibi lafların çokça edildiği bir dönemde bu kapatma furyası ne oluyor?

Genel Müdürlüğün adı bile aslında teknik araştırmaların pek istenilmediğini ortaya koymaktadır. Politika öne çekilmekte, ancak o da piyasaları izlemeye indirgenmektedir. Kısacası araştırma işleri özel kuruluşlara havale edilmektedir. Bu kuruluşların ise temel olarak ilaç, gübre ve tohum satmakla ilgilendiği unutulmamalı.

Belki denecektir ki araştırma çalışmaları başarısız. Hâlbuki çok başarılı araştırma çalışmalarımız vardır. Son zamanlarda Osmancık çeltik çeşidinin geliştirilmesi bunlardan sadece biridir. Getirdiği verim artışı ile diğer bütün araştırmalar başarısız olsa bile yapılan masrafları kat kat ödemiştir. Başka yörelerde de çok başarılı araştırma sonuçları vardır. Örneğin Erzurum’da araştırma enstitüsünün çok verimli yonca, mercimek vb. birçok çeşit geliştirdiklerine şahit olmuş idik. Ancak Bakanlığın bunları çiftçilere yayması oldukça başarısız görülüyordu.

Araştırma Enstitüleri kapatıldıkça bu konularda hep yabancı dev şirketlerin eline kalacağız.


Böyle bir yasa tasarısı karşısında hadi çiftçilerin haberi yok, araştırmacılar niçin susuyor? Ziraat Mühendisleri Odası her zamanki gibi çıkışını yapıyor. Çiftçilerin örgütü olan Ziraat Odalarına ve Birliğine ne oluyor? Seslerini duyan var mı? Bütün bunların ise bilgi toplumu laflarının çokça yapıldığı bir dönemde yapılabildiği ise ilginç bir çelişkidir.

Prof. Dr. Tayfun Özkaya
Odatv.com