Kütahya'da yaşayan 60 yaşındaki çini ustası Mehmet Gürsoy'a UNESCO, 2009 yılı değerlendirmesinde "Yaşayan İnsan Hazinesi" ödülü verildi.
Gürsoy çini sanatına ilgi duyanlara çağrıda bulundu:
"Bu sanata sevdalı herkese kapım açık, bildiklerimi onlara aktarmak benim en önemli görevim."
7 asırlık bir imparatorluğun sanatını geleceğe miras taşıyıcısı olarak seçilmekten mutluluk duyduğunu belirten Gürsoy, şunları söyledi:
"UNESCO'nun verdiği Yaşayan İnsan Hazinesi titri, son derece anlamlı olup bize büyük görevler yüklüyor. Büyük bir ödül, bunun sorumluluğunu taşımak elbette çok önemli"
Dumlupınar Üniversitesi Çinicilik Bölümü atölyesinde de öğretim görevlisi olarak çalışan Gürsoy, 700'den fazla öğrenci yetiştirmiş.
Hala öğrenci yetiştirmeye devam eden Çini ustası "Bu sanata sevdalı herkese kapım açık, bildiklerimi onlara aktarmak benim en önemli görevim. Sanatın zekatı öğretmekten geçer, bu vesileyle biz de zekatımızı vermiş oluruz" diye konuştu.
Topkapı Sarayı'ndaki Eserlerin Renklerini Gözlemledim
Gürsoy, öncelikle geri dönmesi, hayata geçirilmesi gerekenlerin orijinal çini renkleri olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti: "Mercan kırmızısı, zümrüt yeşili, turkuaz taşının firuzesi ve lapis taşının mavisi, kıymetli taş ve mücevher renkleridir. 1550-1575 yılları arasında hayatta olup daha sonra tarihte gömülü kalmış. Öncelikle Topkapı Sarayı'ndaki eserleri inceledim ve oradaki renkleri gözlemledim. Kütahya'ya dönüp test çalışmalarına başladım."
trt türk
Gürsoy şöyle devam etti:
"Önce zümrüt yeşilini, sonra kobaltı hayata geçirdim. Mercan kırmızısı üzerinde 5 yıllık araştırmam oldu ve bunu da 1992 yılında elde ettim. Kompozisyonların da bire bir hayata geçirilmesi gerekiyordu. Besteler notalardan oluşur, bizim notalarımız da laleler, karanfiller, güllerdir. Bunların kompozisyonlarda yerli yerince kullanılmaları ve ağırlığının hissettirilmesi gerekir. Bunlara önem verdim."
Hiç yorum yok :
Write yorumNe düşündüğünüzü bize söyleyin ... !