Dünya

Dünya
proje etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
proje etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/04/2011

300 bin taşı tek tek sökerek dünyanın en büyük yapbozunu restore ettiler

Tayland'da bin yıllık Angkor tapınağının onlarca yıldır devam eden restorasyon çalışması tamamlandı.

"Dünyanın en büyük yapbozu" olarak nitelenen çalışmalar sırasında tapınaktaki Baphuon anıtı tamamen "sökülerek" 300 bin parça kumtaşı yeniden bir araya getirildi.

1960'larda başlatılan projeye iç savaş nedeniyle ara verilmişti. Restorasyon çalışmasına 1995'te yeniden başlandı.
300 bin taş numaralandı
Üç katlı tapınağı yılda iki milyon turist ziyaret ediyor.

Orta Çağ'daki Kmer imparatorluğundan kalma tapınak Kamboçya Kralı Norodom Sihamoni ve Fransa Dışişleri Bakanı Fançois Fillon'un katıldığı bir törenle ziyarete açıldı.

Fillon, "Baphuon'da olağanüstü bir iş başarıldı" dedi.

Kral Norodom Sihamoni de konuşmasında projeye 10 milyon dolar destek sağlayan Fransa'ya teşekkür etti.

Kamboçya'da bulunan BBC muhabiri Guy De Launey, Baphuon'un bir zamanlar Angkor'daki en görkemli anıt olduğunu ancak 1950'lerde çökmenin eşiğine geldiğini söylüyor.

Muhabirimize göre Fransız arkeologlar, anıtı kurtarmanın tek yolunun parçalarına ayırmak olduğunu belirttiler.

Anıtın taşları tek tek sökülerek numaralandı. Parçalar, tapınağın çevresindeki ormanlık alanda muhafaza edildi.

Proje, iç savaş nedeniyle kesintiye uğradı ve anıtın inşası için gerekli olan kayıtlar, 1975'te iktadarı ele geçiren Kızıl Kmerler tarafından imha edildi.

Projenin sorumlusu Pascal Royere, "Ana resmini kaybettiğimiz üç boyutlu dev bir yapbozla karşı karşıyaydık. Bu taşların arasında harç yok. Her taşın yeri ayrı. Birbirinin aynı olan iki taş bile yok." dedi.

6/20/2011

çinliler taklitte sınır tanımıyor avusturyadaki köyün tıpa tıp aynısını inşaa ediyor

Independent gazetesi Avusturya'da bir köyün sakinlerini şaşkınlığa sürükleyen bir Çin projesini sayfalarına taşıyor.
Avusturya'nın ahşap evleri, tarihi kiliseleri ve nefes kesen manzaralarıyla meşhur Hallstatt köyünün turist panosunda şu sözler yazılı: Bir çokları burayı dünyanın bir gölün kenarındaki en güzel köyü olarak anıyor.


Gazete bu görüşe herhalde Çinliler kadar katılan başka bir millet olamayacağını, çünkü bir inşaat şirketinin, ülkenin güneyindeki Guangdong eyaletinde bu köyün tıpa tıp aynısını inşa etmeye başladığını yazıyor.

Independent'ın aktardığına göre kopyalanan köyün reklamında, "kalabalık olmayan üstelik üst düzey ve kaliteli bu yerleşim yerinin dağ ve göl manzarası da bulunduğu" söyleniyor.

Unesco'nun dünya mirası listesinde bulunan Hallstatt'ın 800 sakini ise haber karşısında şoka uğramış.

Halkı en çok şaşırtan da, Çinli bir ekibin yıllardır köyde ölçüm yapıp fotoğraflar çekip kendilerini inceliyor olması ve kimsenin bunu farketmemesi.

400 yıllık bir hanın sahibi Monika Wenger, olaydan Çinli bir müşterisinin pazaryerine ilişkin çizimlerini kendisine göstermesi üzerine haberdar olduklarını anlatıyor. Wenger, " olaylar 'Biri Bizi Gözetliyor'u hatırlatıyor, doğrudan yaklaşılmış olmasını tercih ederdim" diyor.

Belediye başkanı, Unesco'ya Guangdong projesiyle ilgili olarak şikayette bulunmuş. Avusturyalı yetkililer şimdi Çin'in kopya köy planlarına nasıl bir karşılık vermeleri gerektiğini görüşüyor.

Çin'de ise Avrupa'daki köy ve kasabaların kopyalanması yaygın olmasının yanı sıra hayli büyük bir pazar.

2005'te tamamlanan Chengdu, İngiltere'nin Dorchester kenti model alınarak inşa edilmiş.
bbc türkçe

6/13/2011

türk halk müziği eserlerinden fransız cazcılar albüm yaptılar diyar diyar jazz

SPIRAL Quarted, Fransız saksofon ve alto flüt sanatçısı Philippe Poussard, piyanist Bruno Angelini, kontrabas François-Charles Delacoudre ile davulcu Christian Lete’den oluşan çağdaş bir caz grubu. Kendi kültürlerinden çok farklı olan Türk Halk Müziği eserlerini icra ettikleri ‘Diyar Diyar Jazz’ projelerinin tanıtımını 2 Haziran günü Notre Dame de Sion Lisesi Salonunda verdikleri konserle gerçekleştirdiler. 

2 Temmuz tarihinde de İstanbul Caz Festivali çerçevesinde Nardis’te bir konser daha verecekler.
Grubun üyelerinden Philippe Poussard, ‘Diyar Diyar Jazz’ projesinin iki büyük müzik geleneğinin buluşmasını hedeflediğini belirterek “Caz ve Türk Halk Müziği. Amaç iki müzik arasındaki farklılıkları yok etmek değil, aksine düşmanlıklara neden olan kimliksel içe kapanmaların yaşandığı günümüzde kültürler arası diyaloga yardımcı olacak sanatsal bağlamda bir geçiş yaratmaktır. Müzik evrensel iletişim aracıdır, diğerine açılmayı sağlar” diyor.
Türk-Fransız aşkıyla başladı
Philippe Poussard, Fransız sanatçılardan oluşan gruplarının Türk müziğiyle buluşmasını aktarırken bunun bir kadın ve erkeğin karşılaşmasının hikayesi olduğunu söylüyor: “Ben, Türk olan eşim Jale Minibaş sayesinde hiç tanımadığım bir ülkeyi ve kültürünü keşfettim. Eşim Galatasaray Üniversitesi’nde öğretim üyesi. Spiral Quartet’in 2005 te kurulmasından sonra grubun üyelerine repertuarımızda Türk Halk Müziği eserlerine yer vermeyi önerdim. Böylece Spiral Quartet olarak Nisan 2006’da İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonunda ve Galatasaray Üniversitesi’nde gerçekleştirdiğimiz ilk Türkiye konserlerimizde ‘Çayeli’nden /_np/7714/13677714.jpgÖteye’ adlı eseri seslendirdik. Seyircilerden gördüğümüz büyük coşku ile bu deneyimi daha ileriye götürmeye karar verdik. Bunun üzerine, 2006 yazında pek çok Türk Halk Müziği eserini aranje ettim ve bunlardan bir kaçını 2006 Aralık ayında İstanbul Jazz Center’da verdiğimiz konserde Türk halkının beğenisine sunduk. Aldığımız çok olumlu tepkiyle amacımıza ulaştığımızı gördük ve hem icra ettiğimiz müziğin orijinalliğini korumak hem de bu müziği kendi tarzımızda, kendimizdende bir şeyler katarak icra etmeyi hedef olarak seçtik”
Türkiye’yi temsil ettiler
Türk Halk Müziğinden aranje ettikleri dört eseri ve Philippe Poussard’ın İstanbul’a ithaf ettiği bestesini 2007 yılında kayda alan grup bu demo CD’si ile yeni ufuklara açılarak 2010’da Fransa’da Türk Mevsimi kapsamında 4 konser verdi. 21 Kasım 2010’da Fransa’da yapılan Jazzycolors adlı festivalde de Spiral Quartet, Türk Halk Müziği eserlerini icra ettikleri ‘Yakamoz’ adlı projesiyle Türkiye’yi temsil etti. Grubun ‘Diyar Diyar Jazz’ CD’si İstanbul’da AK Müzik tarafından bugünlerde piyasaya sunulacak.


ALBÜMDE HANGİ PARÇALAR VAR


Üsküdar’a Gideriken
İstanbul’da Sabah
Galata
Çayeli’nden Öteye
Gesi Bağları
Tavas Zeybeği
İzmir’in Kavakları
Antalya’nın Mor Üzümü
Bozlak Blues
Aman Adanalı
Jale’s Song (Philippe Poussard’ın Türk eşi Jale için yaptığı beste)
hürriyet

5/17/2011

uzay ortamında canlı kalmayı becerebilen ilk hayvan ayrıntılı inceleniyor

2007 yılında bilimsel adı 'tardigrade' olan, ama 'su ayısı' olarak da bilinen mikroskopik bir canlı türü, uzay ortamında sağ kalmayı beceren ilk hayvan olma ünvanına ermişti.
Uzayın oksijensiz boşluğunda -üstelik dondurucu bir soğukta- güneş rüzgarlarının radyoaktif etkisine karşı göğüs germek, her yiğidin harcı değil. Bilim dünyası, tardigrade'in bu yeteneğini daha ayrıntılı biçimde incelemek için kolları sıvadı.

Hafta başında bu mikroskopik astronot, Nasa'nın Endeavour mekiği ile bir kez daha uzay yolculuğuna çıktı.

Amaç, boyu bir milimetreyi bile bulmayan, fakat dünyanın en dayanıklı hayvan türü olarak tanımlanan 'su ayısının' yerküreden ayrılsa dahi yaşamayı nasıl sürdürdüğünü keşfetmek.

İtalyan Uzay Araştırmaları Merkezi tarafından desteklenen proje çerçevesinde uzay yolculuğunun organizmaları moleküler düzeyde nasıl etkilediğine dair yedi ayrı deney gerçekleştirilecek .

Bilim insanları, tardigrade DNA'sının bir değişikliğe uğrayıp uğramadığını merak ediyor. Ayrıca uzayın vakum etkisi altında kalmasına karşın, aşırı susuzluğa ve kozmik ışınlara yenik düşmemeyi nasıl becerdiği araştırılacak.

Tardigrade, mikroskop altında bakıldığında cüssesili bir ayıya benziyor. Karada olduğu kadar, denizde ve tatlı suda da yaşabilen çok küçük bir hayvan.

Genlerinin incelenmesi sonucu, önce tatlı suda ortaya çıkan tardigrade'in yüksek adaptason becerisiyle toprak üzerine de sıçradığı anlaşıldı.

Bu küçük hayvanın, yaşam şartlarının zorlaştığı durumlarda, en temel biyolojik ihtiyaçları dışında metabolizmasını tamamen uykuya yatırarak sağ kalma becerisi geliştirdiği söyleniyor.
bbc türkçe bilim teknoloji

12/08/2010

müstakil ev bile müteahhit olmadan yapılamayacak


Türkiye genelinde 1 Ocak 2011'de uygulamaya girecek Yapı Denetimi Kanunu'na göre, sadece şirket veya kuruluşlar değil kendi evini yaptıracak kişilerin de mutlaka müteahhitle çalışması gerekecek.

İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Ali Çınar, Türkiye'de yapı denetiminin miladının 1999 Marmara depremi olduğunu, bu tarihten sonra 595 sayılı kararname ile yapı denetiminde ciddi kararların alınıp uygulamaya konulduğunu söyledi.