Dünya

Dünya
oksijen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
oksijen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/02/2011

güneş enerjisini elektrik enerjisine çevirebilen yapay yaprak üretildi

Güneş ışığını doğrudan enerjiye çevirip bunu daha sonra kullanmak üzere biriktirebilen yapay yaprak üretildi.
ABD’de Massachusetts Institute of Technology’nin (MIT) de katıldığı çalışmada yapay yaprak, silisyum, kobalt ve nikel gibi kolay bulunan malzemelerden üretildi.

Her iki tarafında silisyumdan güneş hücresi bulunan bu yaprağın çalışması için hiçbir dış bağlantı gerekmiyor. Profesör Daniel Nocera, yaprağı su dolu bir kaba yerleştirip güneş ışığına maruz bıraktıklarını, yaprağın hemen bir tarafından oksijen kabarcıkları, diğer tarafından da hidrojen üretmeye başladığını söyledi. Üretilen kabarcıklar toplanabiliyor ve elektrik üretmek için daha sonra kullanılmak üzere biriktirilebiliyor. Çalışma Science dergisinde yayınlandı. 

8/10/2011

çöp kutusunda kukla var sandı eşinin boğulmuş cesediyle karşılaştı

62 yaşındaki Sheila Decoster, Cuma akşamı evinin verandasındaki 295 litrelik plastik çöp kutusunun içinde baş aşağı halde, kocası tarafından bulundu.
Decoster'ın üzerinde pijamaları ve terliklerinin olduğu bildirildi. Yetkililer kadının ya dengesini kaybedip verandadan çöpe düştüğü ya da çöpün içinden bir şeyler çıkarmaya çalışırken yuvarlandığını düşünüyor. Ayrıca verandada kadının çöp kutusuna düşmesini önleyecek herhangi bir korkuluk da bulunmadığına dikkat çekildi. Ohio eyaletinin Adli Tıp biriminden doktor Diane Barnett, BBC'ye yaptığı açıklamada bir insanın böyle bir durumda nefessiz kalarak bir kaç dakika içinde ölebileceğini söyledi. Ancak Barnett, kadının vücudunda çöpten çıkmaya çalıştığını gösteren bazı darp izleri gördüklerini belirtti. Barnett Decoster'ın, düşüş şekli nedeniyle ciğerlerine yeterince oksijen gitmediği için boğularak öldüğünü anlattı. Ölen kadının 43 yıllık eşi Richard Decoster, Toledo Blade gazetesine yaptığı açıklamada akşam üzeri alışverişten döndüğünde, karısını bacakları çöpten dışarı sarkarken bulduğunu söyledi. Decoster, "ilk bakışta çöpün içine bir kukla attılar sandım. Sonra bacaklarını tutup sarstım, adıyla seslendim ama çoktan gitmişti." dedi.

8/03/2011

uzay'da yeni keşif sevinci ilk defa oksijen molekülleri bulundu

Astronominin uzun yıllardır süregiden arayışlarından biri nihayet sonuçlandı: Uzayda oksijen molekülü bulundu.

Gökbilimciler oksijen atomunun varlığını daha önce ya tek başına, ya da diğer moleküllere bağlanmış halde tespit etmişlerdi.
Nefes alıp verirken içimize çektiğimiz oksijen molekülü ise bugüne değin dünyanın atmosferi dışında başka bir yerde görülmemişti.

Fakat Herschel uzay teleskobu, Orion yıldız takımı bölgesinde oksijen moleküllerini gün ışığına çıkardı. Araştırmanın sonuçları Astrophysical Journal adlı bilim dergisinde yayımlanacak.

Oksijen, hidrojen ve helyumdan sonra uzayda en çok rastlanan üçüncü element. Dünyada hayatı mümkün kılan moleküler hali, çift bağ ile eşleşen iki oksijen atomundan oluşuyor.

Bilimadamları, bu moleküle uzayın bir başka köşesinde de rastlanacağı inancıyla, ''kayıp oksijen molekülünü'' arayışa girişmişlerdi.

Oksijen molekülünün toz tanelerinin veya buz kütlelerinin içinde hapsolmuş halde bulunabileceğini düşünen gökbilimciler, yüksek sıcaklıkların bu molekülü ''pişirerek'' dışarı saldığı varsayımından yola çıktı.

Heschel Oksijen Projesi'nde çalışan ekip, gözlerini yıldızların oluşum aşamasında olduğu Orion bölgesine dikti.

Herschel teleskobunun kızılötesi ışınlara hassas aygıtları, uzayın bu sıcak ve fırtınalı bölgesinde, moleküler oksjienin varlığını saptadı.

Projenin başındaki gökbilimci Paul Goldsmith, yaptıkları keşfin sevincini yaşamakla beraber, henüz az miktarda moleküle rastladıklarını ve teleskobun incelediği bölgenin özelliklerini daha ayrıntılı biçimde araştırmak istediklerini söylüyor.

6/21/2011

uzay istasyonunda sera kurdular bitki ve çiçek yetiştirdiler astronotlar mutlu

Paolo Nespoli isimli İtalyan astronotun ektiği 14 tohumdan ikisinin yeşerdiği deney, ekip tarafından "çok güzel büyüyen iki bitkimiz var" şeklinde değerlendirildi.


Uzayda bitki yetiştirilebilmesine yönelik araştırmalar İtalya ve ABD'deki iki ayrı laboratuvarda uzun zamandır sürmekte.

Bilimadamları yerçekimi bulunmayan uzay ortamında doğru toprak, su ve ışık koşullarının sağlanması halinde bitki yetişmesinin mümkün olduğuna dair sonuçlara ulaşmışlar.
Maddi ve manevi destek

İtalya'daki AGRO Uzay Araştırmaları Merkezi'ndeki çalışmaları sürdüren ekipten Marcia Pirolli, uzayda bitki yetiştirilmesinin iki açıdan önemli olduğunu söyledi: Besin sağlayabilmek ve psikolojik destek.

Uzaydaki astronotların taze sebze ve meyvelerle beslenmesinin önemli olduğunu söyleyen Pirolli, aynı zamanda uzayda yeşil bir çiçeğe sahip olacak astronotların psikolojilerinin de olumlu etkileceğini söylüyor.

Uzayda bitki yetiştirilebilmesine yönelik araştırmaların yoğunlaştığı bir diğer nokta ise bitkilerin büyük boyutlarda yetişmesine olanak sağlayacak bir "uzay serası".


Arizona Üniversitesi'nde yapılan bir deneyde, yapay sera koşullarında yetiştirilen bitkilerin bir astronotun ihtiyaç duyduğu günlük kalorinin yarısını, suyun ve oksijenin tümünü sağlayabildikleri gözlemlenmiş.

Araştırma ekibinden Gene Ciacomelli, amaçlarının serada oluşturdukları ekosistemin enerji, oksijen ve suyu tekrar tekrar geri dönüştürerek bir kişinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek hale gelmesi olduğunu söylüyor.

Böylece sera ortamında geliştirilen bitkilerin yaşayabilmesini sağlayan koşullar uzaya taşınabilecek ve aynı sonuçlar orada da alınabilecek.
bbc türkçe

5/18/2011

yeni teknoloji ile yüzme havuzlarında daha ucuz daha sağlıklı dezenfekte yapılıyor

Tüm havuzlarda suyun temizliği klorla sağlanıyor.

İyonizasyon ve oksidasyon ismi verilen iki farklı dezenfeksiyon sisteminin birleştirilmesiyle geliştirilen yöntemle artık klora ihtiyaç kalmadı.

Yöntemi geliştiren firma sahibi Özgür Sarıkaya, "Ancak Sağlık Bakanlığı minimum düzeyde yani musluktan akan içme suyunda bulunan klor kadar bir miktar kloru istiyor. O da 0.3 ppm'dir. Bugün yüzme havuzlarında bulunan klor miktarının neredeyse onda biridir bu" dedi.

Sistem çalışmasının oldukça basit olduğunu belirten Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Arpaç, "İki elektrotunuz var. Bu iki elektrot arasında geçen su içerisinde oksijen miktarını arttrıyoruz. Elektrotlardan faydalanarak artan bu oksijenle su içerisinde bulunan tüm organikler okside olarak parçalanıyor. Dolayısıyla bakteriler de organik yapıda olduğu için de onlar da parçalanıyor" dedi.

Klorla dezenfeksiyon, hem pahalı hem de sağlıksız.

Her yıl kimyasal ithalatı için 200 milyon dolar ödenirken havuzlardan çıkan atık su da hem kullanılmıyor hem de doğaya zarar veriyor.

Patent başvurusunda bulunulan ve Sağlık Bakanlığı'ndan izni alınan ürün, Antalya'da 6 tesiste yüzme havuzunda kullanılıyor.

Sistemin maliyeti ise sadece bir havuzun yıllık dezenfeksiyon ücreti kadar.
trt türk

5/17/2011

uzay ortamında canlı kalmayı becerebilen ilk hayvan ayrıntılı inceleniyor

2007 yılında bilimsel adı 'tardigrade' olan, ama 'su ayısı' olarak da bilinen mikroskopik bir canlı türü, uzay ortamında sağ kalmayı beceren ilk hayvan olma ünvanına ermişti.
Uzayın oksijensiz boşluğunda -üstelik dondurucu bir soğukta- güneş rüzgarlarının radyoaktif etkisine karşı göğüs germek, her yiğidin harcı değil. Bilim dünyası, tardigrade'in bu yeteneğini daha ayrıntılı biçimde incelemek için kolları sıvadı.

Hafta başında bu mikroskopik astronot, Nasa'nın Endeavour mekiği ile bir kez daha uzay yolculuğuna çıktı.

Amaç, boyu bir milimetreyi bile bulmayan, fakat dünyanın en dayanıklı hayvan türü olarak tanımlanan 'su ayısının' yerküreden ayrılsa dahi yaşamayı nasıl sürdürdüğünü keşfetmek.

İtalyan Uzay Araştırmaları Merkezi tarafından desteklenen proje çerçevesinde uzay yolculuğunun organizmaları moleküler düzeyde nasıl etkilediğine dair yedi ayrı deney gerçekleştirilecek .

Bilim insanları, tardigrade DNA'sının bir değişikliğe uğrayıp uğramadığını merak ediyor. Ayrıca uzayın vakum etkisi altında kalmasına karşın, aşırı susuzluğa ve kozmik ışınlara yenik düşmemeyi nasıl becerdiği araştırılacak.

Tardigrade, mikroskop altında bakıldığında cüssesili bir ayıya benziyor. Karada olduğu kadar, denizde ve tatlı suda da yaşabilen çok küçük bir hayvan.

Genlerinin incelenmesi sonucu, önce tatlı suda ortaya çıkan tardigrade'in yüksek adaptason becerisiyle toprak üzerine de sıçradığı anlaşıldı.

Bu küçük hayvanın, yaşam şartlarının zorlaştığı durumlarda, en temel biyolojik ihtiyaçları dışında metabolizmasını tamamen uykuya yatırarak sağ kalma becerisi geliştirdiği söyleniyor.
bbc türkçe bilim teknoloji