Dünya

Dünya
ilginç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ilginç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/29/2017

Francesco Totti: Bu kez bu bir rüya değil, gerçek

İtalya'da Roma takımının Efsane kaptanı Francesco Totti son kez sahaya çıktı duygu yüklü bir mektupla futbola veda eden Francesco Totti kendisini izlemeye gelen herkesi duygu seline boğdu

Bu kez bu bir rüya değil, gerçek
Francesco Totti: Bu kez bu bir rüya değil, gerçek
BBC Türkçe'den Övgü Pınar'ın haberi Roma'nın efsanevi kaptanı Francesco Totti'nin çeyrek asırdır oynadığı takımına veda ettiği Genoa maçını, kentin orta sınıf mahallelerinden Garbatella'da, Roma futbol takımının posterleriyle süslü bir barda, çoğunluğu orta yaşlı erkeklerden oluşan bir kalabalıkla birlikte izliyorum.

Ve hayatımda ilk kez bu kadar çok adamı hep birlikte ağlarken görüyorum.

Roma'nın Genoa'yı 3-2 yenmesi ve lig ikinciliğini alarak, Şampiyonlar Ligi'ne katılmayı garanti etmesi taraftarları sevindirse de çoğunluğun kederli olduğunu anlamak pek de zor değil.

Maçın final düdüğü çaldığında futbolcular soyunma odasına gidiyor.

Ardından da Totti tek başına sahaya çıkıyor ve tribünleri selamlamaya başlıyor.

Ve kaptanın bu sırada gözyaşlarını tutamamasıyla, Garbatella'daki barda ve maçın oynandığı Olimpico Stadyumu'nda da gözyaşları ve hıçkırıklar birbirine karışıyor.

Totti, eşi ve 3 çocuğuyla sahayı turlarken Roma'nın diğer oyuncuları da kırmızı gözlerle kaptanlarını son kez sahada izliyor.

Sahaya açılan ve Totti'yle özdeşleşen dev 10 numaralı formanın etrafına dizilen futbolcular da kaptanlarını selamlıyor.

Kameralar, gözyaşları içindeki taraftarların açtığı "Totti, Roma'dır", "Teşekkürler Kaptan" ve "(Bu anı görmeden) Önce ölmeyi umuyordum" yazılı pankartları gösteriyor.
Roma'dır Teşekkürler Kaptan
Francesco Totti, Roma'dır Teşekkürler Kaptan

Francesco Totti sevenlerine duygusal bir mektup okuyarak veda ediyor:


"Bugün zaman gelip omzuma dokundu ve dedi ki:

'Artık büyümemiz gerekiyor, yarından itibaren bir yetişkin olacaksın. Şortunu ve kramponlarını çıkar, çünkü bugünden sonra sen büyük bir adamsın ve artık çimlerin kokusunu bu kadar yakından duyamayacaksın, karşı kaleye koşarken güneşi yüzünde hissedemeyeceksin, seni tüketen adrenalini ve zaferin coşkusunu tadamayacaksın.'

"Son aylarda, neden beni bu rüyadan uyandırıyorlar diye kendi kendime sordum. Hani çocukken güzel bir rüya gördüğünüz sırada annenizin okula gitmeniz için sizi uyandırması gibi... Rüyadaki hikayeye devam etmek isteseniz de asla başaramazsınız...

"Bu kez bu bir rüya değil, gerçek."

Totti, "Işığı kapamak kolay değil" dediği mektubuna, "Korkuyorum. Bu kez benim size ve sizin sıcaklığınıza ihtiyacım var, bana her zaman gösterdiğiniz sıcaklığa" diye devam ediyor.

"Romalı olmak bir ayrıcalıktır. Bu takımın kaptanı olmak bir onurdu" diyen Totti, mektubunu "Sizi seviyorum" sözleriyle bitiriyor.

5/09/2017

Kadınların girmesi yasaklanan ada Dünya Mirası listesine girecek

Dünya Mirası listesine girecek
Kadınların girmesi yasaklanan ada Dünya Mirası listesine girecek
Kadınların bu adaya girmesi kesinlikle yasak sebebi ise çok ilginç üstelik bu ada için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası listesine alınması tavsiye edildi.

BBC Türkçe'nin haberine göre Japonya'da bulunan Okinoşima adasına kadınların girmesine izin verilmemesinin tek nedeni ise kadınların adetli olduğu için adayı kirletmesi Ülkenin güneybatısında bulunan adaya, dini ziyaret amaçlı olarak sadece erkekler alınıyor.

UNESCO, Dünya Mirası Tavsiye Kurulu'nun önerisini Temmuz'da karara bağlayacak.

Deniz tanrıçasına adanan Munaka Taişa Okitsumiya tapınağının bulunduğu 0.7 kilometrekarelik adaya kadınların neden alınmadığı tam olarak bilinmiyor.

Ancak bazı uzmanlara göre bunun nedeni "kadınların adet gördüğü için adayı kirleteceğine" inanılması. Adanın sahibi olan Şinto tapınağı kanı "pis" olarak kabul ediyor.

Adaya gidecek Erkekler de önce ayine katılmak zorunda

Fakat tapınak yetkilileri bu iddiayı reddediyor ve "eski zamanlarda deniz yolculukları tehlikeli olduğu için insan soyunu devam ettiren kadınların korunması amacıyla, adaya gitmelerine izin verilmediğini" söylüyor.

Adaya girmesine izin verilen erkekler önce soyunup arınma ayinine katılmak zorunda. Ziyaretçilerin adadan herhangi bir şey götürmeleri ve bu adada neler yaptıklarını anlatmaları yasak.

Tapınak yetkilileri, ada Dünya Kültür Mirası listesine girse bile kadınlara yasağın kaldırılmayacağını söylüyor. KAYNAK: BBC Türkçe

5/01/2017

Kuzey Kore ile savaşta milyonlarca kişi ölebilir

savaşta milyonlarca kişi ölebilir

Kuzey Kore'nin nükleer programına son vermemesi halinde milyonlarca kişi ölebilir açıklama Amerikan başkanı Donald Trump'tan geldi Dünya yeni bir felaketin eşiğine adım adım adım yaklaşıyor gibi

Donald Trump Amerikan CBS televizyonuna verdiği mülakatta başkanlığının ilk 100 gününün değerlendiren Trump, Kuzey Kore'nin nükleer denemelerini sürdürmesinin ülkesini 'çok da mutlu etmeyeceğini' söyledi.

Donald Trump, 'Bunun bir askeri müdahale anlamına mı geleceği' sorusuna, "Bilmiyorum. Göreceğiz" yanıtını verdi.

Mülakat sırasında Trump'a, seçim kampanyasına vaat ettiği gibi Çin'i "kur manipülatörü" olarak nitelendirip niterlendirmeyeceği de soruldu.

Donald Tump'ın bu soruya cevabı, "Seçildiğim anda bunu yapmayı durdurdular" oldu.

ABD Başkanı, daha sonra sarfettiği sözlerle de özellikle Kuzey Kore konusında Çin ile işbirliğine önem verdiğini ve bu işbirliğini tehlikeye atmak istemediğini vurguladı:

"Kuzey Kore belki de ticaretten daha önemli bir konu. Evet, ticaret önemli. Ama büyük bir savaşta belki de milyonlarca kişi ölsün mü? Bu durum ticareti gölgede bırakıyor."

Trump, Kuzey Kore'yi dizginlemeye yönelik girişimleri "bir satranç müsabakasına" benzetti, Çin'in Kuzey Kore'yi, nükleer silah sahibi olma arzusundan vazgeçmeye ikna etmesini umduğunu söyledi.

savaşta milyonlarca kişi ölebilir

Donald Trump: Kim Jong-Un çok uyanık biri


Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, CBS televizyonuna verdiği mülakatta Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un'u da "çok uyanık biri" olarak nitelendirdi.

Kim Jong-Un'un çok genç bir yaşta ülkesini yönetmeye başladığına dikkat çeken Trump, Kuzey Kore'nin mutlaka durdurulması gerektiğinin altını çizdi.

Kuzey Kore, Cumartesi sabahı son bir hafta içinde ikinci kez başarısız bir balistik füze denemesi gerçekleştirmişti.

Amerikan ordusu Pasifik Komutanlığı (PACOM) Sözcüsü Dave Benham, füzenin Kuzey Kore sınırlarını aşamadığını söylemişti.

Daha önce ise Kuzey Kore ordusu, kuruluşunun 85'inci yıldönümünü kutlamaları kapsamında uzun menzilli top atışı talimi yapmış, Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgeye gönderdiği USS Michigan denizaltısı ise Güney Kore'nin güneydoğusundaki Busan Limanı'na demirlemişti. KAYNAK: BBC Türkçe

4/29/2017

Kuran kursunda hortumla dövülen çocuk ayakları kesilince hayatını kaybetti

Kuran kursunda öğretmeni tarafından hortumla dövülen çocuk hastanede ayakları kesildikten sonra komada bir bir kolunun daha kesilmesini beklerken hayata veda etti olay Malezya'da gerçekleşti

hortumla dövülen çocuk ayakları kesilince hayatını kaybetti
Kuran kursunda sistematik dayağa maruz kalan çocuk günlüğünde "Sevgili Allah" diye başlayan bir dileğini de yazmış ama dileğinin gerçekleştiğini görmek nasip olmamış.

Polis, Malezya'nın Johor eyaletinde yaşanan olayda ölen çocuğun kursun müdür yardımcısı tarafından hortumla dövülen çocukların arasında olduğunu söyledi.

Malezya medyasında yer alan çocuğun günlüğünde de, okuldaki sistematik dayak anlatılıyor.

Komaya giren çocuğun ölmeden önce sağ kolunun da kesilmesini beklediği kaydedildi.

Ölen çocuk ve 14 sınıf arkadaşının 24 Mart'ta okul binasında gürültü yaptıkları gerekçesiyle bir su hortumuyla dövüldüklerine inanılıyor.

Çocuğun günlüğünde, ülkenin güneyindeki Kota Tinggi'de bulunan okulda bir kişinin hata yapması durumunda tüm bir sınıfın ceza gördüğü anlatılıyor.

Günlükte ayrıca çocukların, sabaha karşı üçte namaza kaldırılmadan önce, biraz uyuyabilmek için ilk dayak yiyen olmaya gönüllü oldukları anlatılıyor.

Malay Mail adlı internet gazetesinin haberine ölen çocuk günlükte "Sevgili Allah, lütfen anne ve babamın beni başka bir okula göndermelerini sağla çünkü artık buna dayanamıyorum" diye yazdı.

Kuran kurslarına daha sıkı denetim çağrısı


Çocukları dövmekle suçlanan müdür yardımcısının gözaltına alındığı ve güvenlik kamerası görüntülerini incelendiği kaydedildi.

Çocuğun ölümü, özel Kuran kurslarının daha sıkı denetlenmesi çağrılarını beraberinde getirdi.

Ulusal Hafız Okulları Birliği Federasyonu (PINTA) güvenlik kamerası görüntülerinde çocuğun ayak tabanlarına hortumla vurulduğunun görüldüğünü açıkladı.

Ancak PINTA'nın Başkanı Mohd Zahid Mahmood, yetkili makamların soruşturmalarını tamamlanmasının beklenmesi gerektiğini vurguladı.

Kursun müdürü ise, devam eden polis soruşturmasını gerekçe göstererek açıklama yapmayı reddetti.
KAYNAK: BBC Türkçe

4/13/2017

Youtube'da araba sürmeyi öğrenen 8 yaşındaki çocuk McDonald'sa çizburger yemeye gitti

Amerika Birleşik Devletleri'nde Ohio eyaletinde 8 yaşındaki bir çocuk, YouTube vidolarından araba sürmeyi öğrendikten sonra, küçük kızkardeşiyle birlikte araçlara servis yapılan bir McDonald's restoranına güvenli bir şekilde gitmeyi başardı. ve karnını bir güzel doyurdu

8 yaşındaki çocuk McDonald'sa çizburger yemeye gitti
Ohio Morning Journal gazetesinin haberine göre olay, restorandan bir çocuğun araba sürdüğünü bildiren ihbar telefonu açılmasıyla ortaya çıktı.

McDonald's restoranının personeli ise küçük çocuğun arabayla gelişini kendilerine yapılan bir şaka sandı.

Görgü tanıkları, çocuğun bütün trafik kurallarına uyduğunu söyledi.

Polis memuru Jacob Koehler, "Yolda hiçbir şeye çarpmadı. Gerçeküstü bir şey" dedi.

2,4 kilometre boyunca araç kullandı

Çocuğun polise, araba sürmeyi YoTube videoları izleyerek öğrendiğini söylediği belirtildi.

Koehler ayrıca çocuğun aracı 2,4 kilometre boyunca süren çocuğun dört kavşak, bir hemzemin geçit boyunca sürdüğünü ve bir iki kez de dönüş yaptığını belirti.

Çocuğun ve kızkardeşinin, anne ve babaları uyurken arabanın anahtarını almaya karar verdikleri ifade edildi.

Çocukların ayrıca, restoranda ailelerinin gelmesini beklerken çizburger ve tavuk yedikleri belirtildi. KAYNAK: BBC Türkçe

4/07/2017

Hollandalı Türklere Türkiye'den çıkış izni yok

Türkiye'ye Hollanda'dan tatil için Aile akraba ziyareti veya eğitim için gelen Türk kökenli Hollanda vatandaşlarına Türk makamları tarafından Yurt dışına çıkış izni verilmediği iddia edildi.

Türkiye'den çıkış izni yok

BBC Türkçe'den Yusuf Özkan'ın haberine göre Hollanda Televizyonu'na (NOS) göre, aylardır Türkiye'den çıkış yasağı uygulanan yüzlerce kişinin çoğu Fethullah Gülen taraftarı ve 15 Temmuz'daki darbe girişiminden sorumlu tutuluyor.

NOS'un haberine göre, Türkiye'de eğitim gören ya da aile ziyaretine giden çok sayıda Hollanda vatandaşının ülkeden çıkışına izin verilmiyor.

Hollanda Dışişleri: Ankara hükümeti nezdinde girişim başlatıldı


Hollanda Dışişleri Bakanlığı, kesin olarak 10 kişinin seyahat yasağı nedeniyle Türkiye'de mahsur kaldığını doğruladı.

Hollanda Televizyonu'na göre ise, Türkiye'den çıkmasına izin verilmeyen Hollanda vatandaşlarının sayısı yüzleri buluyor.

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye kökenli Hollanda vatandaşlarının ülkeye dönebilmesi için Ankara hükümeti nezdinde girişim başlatıldığını açıkladı.

'Hollandalı bakan, Diplomatik krizle ilgisi yok'


Dışişleri Bakanı Bert Koenders, Türk otoritelerle üst düzey temaslarının sürdüğünü söyledi. Hollandalı bakan, bu olayın geçen ay Türkiye ile yaşanan diplomatik kriz ile ilgisi bulunmadığını vurguladı.

NOS'un haberinde, diğer Avrupa ülkelerindeki çifte vatandaşlığa sahip Türkiye kökenlilerin de benzer sorunlar yaşadıkları belirtildi. Haberde, kısa bir süre önce 10 kadar Almanya ve İsviçre vatandaşı Türkiyeli'nin de ülke dışına çıkışının engellendiğine yer verildi.

Siyasi partilerden sert tepki


Türkiye kökenli Hollanda vatandaşlarına yönelik yurtdışına çıkış yasağı, siyasi partiler tarafından tepkiyle karşılandı.

D66 Milletvekili Sjoerd Sjoerdsma, mahkeme kararı olmadan kişilerin seyahat özgürlüğünün engellenemeyeceğini belirterek, çifte vatandaşlığı bulunanların güvenli biçimde geri dönmesini istedi.

Sosyalist Parti Milletvekili Saadet Karabulut, yasak kararını "endişe verici" olarak değerlendirerek, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü ilkesine uyulmadığını savundu.

Yeşil Sol Milletvekili Bram van Oijk da, yasak kararını "kabul edilemez" olarak değerlendirdi. Van Oijk, Hollanda ve Avrupa Birliği'ni Türkiye'yi protesto etmeye çağırdı. KAYNAK:BBC Türkçe

4/06/2017

Şans Kapıyı kırarsa Bu çifte üçüncü kez piyangodan büyük ikramiye çıktı

Türkiye'de Milli Piyango Sayısal loto Süper loto Şans topu gibi piyango ikramiyelerininin kazananları hiç bir zaman açıklanmıyor ama Kanada'da üçüncü kez ikramiye kazanan bu çift ülkenin gündemine oturdu


Bu çifte üçüncü kez piyangodan büyük ikramiye çıktı
BBC Türkçe'nin haberine göre Kanadalı çift ilk ikramiyesini 1989 yılında kazanmış işte piyangodan milyoner olan o çiftin ilginç hikayesi Kanadalı Barbara ve Douglas çifti, 8,1 milyon Kanada doları (yaklaşık 22,5 milyon Türk Lirası) değerinde ikramiye kazandı.

Bu, çiftin kazandığı ilk ikramiye değil.


Barbara ve Douglas Fink çiftine 1989 ve 2010 yıllarında da piyango vurmuştu.

Bu çifte üçüncü kez piyangodan büyük ikramiye çıktı
Ancak piyango kuruluşundan yapılan açıklamaya göre, Kanada'nın batısında Şubat ayındaki çekilişte verilen ikramiye şimdiye kadarkilerin en büyüğüydü.

Alberta Eyaleti'nin başkenti Edmonton'da yaşayan çift parayı çocuklarının geleceği için kullanacaklarını söylüyorlar.

Barbara Fink piyango kuruluşundan yetkililere yaptığı açıklamada "Aile önce gelir" diyor. "Kızlarımız ve torunlarımızın geleceğinin güvence altına alındığından emin olmak istiyoruz."

Paranın bir kısmını ise seyahat etmek ve ev satın almak için harcayacaklar.

Douglas Fink "Barbara yeni bir ev istiyor, yeni bir ev alacağız" diyor.

Douglas Fink 1989 yılında 4 arkadaşıyla 128 bin Kanada doları tutarında (yaklaşık 353 bin T.L.) ödülü paylaşmıştı. 2010'da ise çift 100 bin Kanada doları, yani 275 bin T.L. tutarında ödül kazanmıştı.

Bu sefer altı rakamı da doğru tahmin eden iki bilet sahibinden biriydiler.

Diğer kazanan biletin Kanada'nın Ontario eyaletinde satıldığı belirtiliyor.

Barbara Fink ödülü kazandıklarını anladığı sırada eşinin iş için şehir dışında olduğunu söylüyor. Eşini telefonla aramaya çalışıyor, ancak eşi Douglas yanıt vermiyor.

"Telefonu açmadı, o nedenle beş dakika daha bekledim ve tekrar aradım.

"Bu sefer cevap verdi. Ona 'Yine başardım' dedim." KAYNAK:BBC Türkçe

4/02/2017

Avustralya yerine Kanada'ya giden şaşkın öğrenci

Kanada'ya giden şaşkın öğrenci

Avustralya'nın ünlü kenti Sydney'i merak ederek orada tatil yapmaya karar verdi ama ucuz tarifeyi görünce balıklama dalan şaşkın öğrenci Kanada'nın Kuzeyindeki Sydney kasabasına uçtu işte şaşkın öğrencinin başına gelenler


BBC Türkçe'nin haberine göre Hollandalı bir öğrenci, Avustralya'nın Sydney kentine yaz tatiline gitmek isterken yanlış bilet alınca 1.5 derecenin sıcak sayıldığı Kanada'nın kuzeyindeki Sdney kasabasına gitti.

18 yaşındaki Milan Schipper, bileti ucuz olduğu için aldığını söyledi.

Kanada'ya giden şaşkın öğrenci

Havayolu şirketi, Schipper'i Amsterdam'a ücretsiz geri götürdü.


Schipper, Toronto'da uçak değişirdiklerini belirterek "İkinci uçak çok küçüktü. Aslında bu uçak Sydney'e nasıl gidecek diye şüphelenmiştim" dedi.

2002 yılında da genç bir İngiliz çift de aynı hatayı yaparak tatil için Avustralya yerine Kanada'ya gitmişti.
KAYNAK: BBC Türkçe

3/24/2017

Apple'ın 10 yıldır hiç vergi ödemediği ülke

Steve Jobs'un kurduğu teknoloji devi Apple Milyarlarca dolarlık satış yaptığı bu ülkede tek kuruş vergi ödememiş suçlamalar üzerine Apple kendini şöyle savundu "Dünyada en çok vergi ödeyen şirketlerden biriyiz"


hiç vergi ödemediği ülke
Yeni Zelanda'da New Zealand Herald gazetesinin araştırmasına göre Yeni Zelanda'da hiç vergi ödemeyen Apple, Avustralya'da ise 2007'den bu yana 26 milyar dolar vergi ödedi.

Apple Yeni Zelanda'nın bağlı bulunduğu ana şirket Avustralya'da kayıtlı ve iki ülke arasındaki anlaşmaya göre, şirketler bu ülkelerin sadece birinde vergi ödüyor.

Apple iddialar karşısında, düzenlemenin yasal olduğunu savundu.


düzenlemenin yasal olduğunu savundu
Apple'dan yapılan açıklamada "Apple dünyada en çok vergi ödeyen şirketlerinden biri ve verginin toplumumuzda oynadığı önemli ve gerekli role saygı duyuyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz her yerde yasalara uyuyor ve kazandığımız her şeyin vergisini ödüyoruz. Apple bir iyilik gücü olmayı amaçlıyor ve Yeni Zelanda'da son 10 yıldır yaptığımız katkılardan gurur duyuyoruz" denildi.

Bazı vergi uzmanlarıysa, Avustralya'daki kurumlar vergisi Yeni Zelanda'dakinden yüzde 30 daha fazla olduğu için düzenlemenin garip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği ile hukuk mücadelesi


Yeni Zelanda Yeşiller Partisi lideri Eş Başkanı James Shaw, "Bu ülkede hiç vergi ödememeyip yakalarını sıyırmaları gerçekten çok ilginç. Vergi bölümleri ürün tasarımcılarından daha yaratıcı" dedi.

Apple'ın dünya genelindeki vergi uygulamaları son yıllarda tartışmaya açıldı.

Şirket yetkilileri, 2014'te dünya genelinde elde ettikleri kârı, kurumlar vergisinin sadece yüzde 12,5 olduğu İrlanda'ya aktardıklarını itiraf etmişti.

Ancak Avrupa Komisyonu, Apple'ın ödediği vergi miktarının sadece yüzde 2 olduğunu söylemiş ve bunu yasadışı ilan etmişti.

Apple, İrlanda'ya geçmişe yönelik 13 milyar euro vergi ödeme talimatı ve Avrupa Birliği'yle büyük bir hukuk mücadelesi içinde.

Şirket, vergilerinin büyük bölümünü "ürünlerinin ve hizmetlerinin, yaratıldığı ve tasarlandığı" ABD'de ödediğini savunuyor. KAYNAK: BBC Türkçe

3/19/2017

Almanya istihbararatı "Darbeyi Fetönün yaptığına ikna olmadık"

Almanya'nın dış istihbarat teşkilatı Federal Haberalma Servisi'nin (BND) Başkanı Bruno Kahl Türkiye'nin 15 Temmuz darbesi konusunda darbeyi Fetullah Gülen örgütünün yaptığını çeşitli yollardan anlatmaya çalıştıklarını ancak kendilerinin ikna olmadığını iddia etti.

Darbeyi Fetönün yaptığına ikna olmadık
Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre Almanya'da Başbakanlığa bağlı dış istihbarattan sorumlu Federal Haberalma Servisi'nin Başkanı (BND) Bruno Kahl, haftalık Der Spiegel dergisine verdiği mülakkatta Ortadoğu, Rusya, IŞİD'le mücadele ayrıca Avrupa ile Türkiye arasında son dönemde yaşanan gelişmelere istinaden açıklamalarda bulundu. Kahl, ikili ilişkilerde her zaman "kötü dönemlerin yaşanabileceğini ancak haber alma teşkilatlarının, batının hukuk devleti prensipleriyle örtüşmeyen ülkelerle de işbirliği halinde olduğunu" belirtti. Kahl, "Sadece Türkiye'nin coğrafi konumu itibarıyla bile açık olan şey şu ki, bu kanalları kapatamayız" ifadesini kullandı.

"Türkiye Fetullah Gülen konusunda bizi ikna edemedi"


Türkiye Fetullah Gülen konusunda bizi ikna edemedi
Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Gülen yapılanmasının olduğu konusunda kendilerini “çeşitli yollardan ikna etmeye çalıştığını ancak bunun şu ana kadar gerçekleşmediğini” belirten Bruno Kahl, ancak darbe girişiminin "devlet tarafından kurgulanmadığını" söyledi. "15 Temmuz öncesinde de hükümet tarafından bir temizlik dalgası başlatıldığını" söyleyen BND Başkanı Bruno Kahl "Bu yüzden ordunun bazı kesimleri sıra kendilerine gelmeden darbe yapmak istedi. Ancak artık çok geçti, kendileri de temizlendi" dedi.

Bruno Kahl, darbenin devletçe tasarlanmamış olmasına karşın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açısından "memnuniyet verici bir mazeret" olduğunu ifade etti. Kahl, Spiegel'in "Gülen yapılanmasını aşırılık yanlısı İslamcı ya da terörist diye tanımlayabilir misiniz?” sorusuna "Gülen yapılanması dini ve seküler eğitim için bir araya gelmiş sivil bir oluşum. Bunlar arasında dershaneler, Erdoğan güçleriyle yıllarca ortak çalıştıkları eğitim kurumları var" cevabını verdi.


Fetullah Gülen hareketinin Almanya temsilcisi Conflict Zone'da


Almanya temsilcisi Conflict Zone'da
Fetullah Gülen yapılanmasını bir "tarikat" olarak tanımlayamayacağını zira bu tanımın Batı toplumlarında kullanıla geldiğini belirten BND Başkanı Kahl, Gülen yapılanmasının “önemsenemeyecek bir azınlık” olmadığını söyledi.

Federal Haberalma Servisi Başkanı Kahl, IŞİD'le mücadele konusuna da değindi ve Almanya ile Türkiye arasında son günlerde tırmanan gerilimin yansımalarının ne olabileceğine dair bir açıklama yapmak istemediğini söyledi. Ancak Kahl, Türkiye'deki gelişmeleri "hukuk devleti prensibi penceresinden bakıldığında rahatlatıcı olmaktan uzak olduğunu" belirterek, “Önemli olan ülkenin güvenlik alanındaki işbirliği içerisinde kalıp kalmayacağı" diye konuştu.

IŞİD'in giderek zayıfladığını ancak kendini göstermek için saldırılara devam edeceğini belirten Bruno Kahl örgütün mali kaynaklarının öngörülebilir bir süre içinde tükenmese de azalacağını söyledi. IŞİD'in kaybettiği topraklar nedeniyle halktan aldığı vergilerin azaldığını ayrıca petrol gelirlerinin de gerilediğini belirten Bruno Kahl, bunun silah ve askeri teçhizat alımını da zorlaştırabileceğini söyledi. KAYNAK: Deutsche Welle

Yalan haberler Okullarda ders olarak okutulursa

Sosyal medyada özellikle Facebook ve Twitter aracılığı ile yayılan Yalan haberler konusunda Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ne (OECD) bağlı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sorumlusu Andreas Schleicher, okulların 'Yalan haberlerin' nasıl anlaşılacağına dair eğitim vermesi gerektiğini söyledi.

Okullarda ders olarak okutulursa
BBC Türkçe'nin haberine göre Bundan sonra düzenlenecek uluslararası eğitim değerlendirme testi olan PISA sınavlarında 'küresel yeterliliklerin' de sınanacağını sözlerine ekledi.

Andreas Schleicher, gençlerin sadece kendi görüşlerini duydukları sosyal medyanın ötesine geçmesi gerektiğini ve daha çok fikir alışverişinde bulunmaları gerektiğini söylüyor.

Eskiden bilgiye ihtiyaç duyulduğunda ansiklopediler vardı


duyulduğunda ansiklopediler vardı
Okulların gençlere dijital dünyada neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenmeleri için ders vermesi gerektiğini söyleyen Schleicher, "Eskiden bir bilgiye ihtiyaç duyduğunuzda ansiklopediye başvururdunuz. Oradaki bilgiye güvenebilirdiniz. Şimdi doğru bilgi verip vermediğini bilmediğiniz Facebook ve diğer sitelere gidiyorsunuz" diyor.

Dubai'deki bir eğitim konferansında konuşan Andreas Schleicher, eleştirel düşüncenin önemine vurgu yapıyor.

Yalan haberler özellikle Amerikan seçimlerinde Facebook'ta dolaşan ve doğru olmayan haberlerin seçim sonuçlarını etkilediği iddialarının ortaya çıkmasıyla tartışma konusu olmuştu.

Schleicher, ayrıca PISA testlerinin bundan sonra gençlerin birbirine bağlı olan dünyaya uyum sağlama ve başka kültürlere açık olma kabiliyetlerini de ölçeceğini ekledi. KAYNAK: BBC Türkçe

3/15/2017

Örümcekler bir yılda 800 milyon ton et tüketiyorlarmış

Doğa ve Bilim dergisi Science of Nature tarafından yayınlanan araştırmanın sonucunda örümceklerin insanlardan fazla et tükettiğini ortaya çıkardı insanlar ise yılda 400 milyon ton et tüketiyor

800 milyon ton et tüketiyorlarmış
Deutsche Welle de yayınlanan haberde Bilim insanlarının bu konuda yaptığı bir araştırmanın sonuçlarını Doğa ve Bilim ("Science of Nature") dergisi kamuoyuna açıkladı. Bilim insanları dünyadaki tüm örümceklerin her yıl tükettikleri böceklerin 400 ila 800 milyon tona ulaştığını hesapladı. Bir kıyaslama yapıldığında dünya çapında insanların her yıl 400 milyon ton civarında et ve balık gibi gıda maddelerini tükettiği ortaya çıkıyor.

Araştırmada sekiz bacaklı ve sonsuz iştahlı örümceklerin özellikle haşaratlar ve hastalık bulaştıran böcekler ile mücadelede çok önemli rol oynadıklarına dikkat çekiliyor. Bilim insanları “Umarız bu sonuçlar ve ortaya çıkan büyük miktarlar nedeniyle kamuoyu örümceklerin oynadığı bu önemli işleve gereken değeri verir” uyarısında bulunuyorlar.

8 bin hayvan türü de örümceklerden besleniyor


Araştırmacılar örümceklerin tüketim alışkanlıklarına ilişkin ilk kez bir bilimsel araştırma yapıldığını ve dünya çapında tüm örümceklerin 25 milyon ton ağırlığa ulaştıklarını kaydediyorlar. Bilim insanları ayrıca örümceklerin sadece kendilerinin çok iştahlı olmadıklarını, diğer yaratıkların iştahlarını da kabarttıklarını belirtiyorlar ve dünya çapında yaklaşık 8 bin farklı hayvan türünün sadece örümceklerden beslendiklerini saptıyorlar. KAYNAK: Deutsche Welle

3/12/2017

Hollanda Başbakanı Mark Rutte "Ya normal davran ya da git"

Hollanda'da 15 Temmuz darbe girişimini protesto ederken Gazeteciler ile kavga eden Türkler için "Defolup Türkiye'ye gitsinler" diyen Hollanda Başbakanı Mark Rutte, bu görüşünü seçim propagandasına da yansıttı.

BBC Türkçe'den Yusuf Özkan'ın 23 Ocak 2017 Tarihli haberi Mark Rutte, Hollanda'yı beğenmeyenlerin, değerlerine sahip çıkmayanların geldikleri ülkeye geri dönmesini istedi.
"Ya normal davran ya da git"
Rutte'nin 15 Mart seçimlerindeki en büyük rakibi olan Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders ise Başbakan'ı "yalancılıkla" suçladı. Benzer görüşleri en fazla dile getiren isim olan Wilders, "Orijinal her zaman daha iyidir" dedi.

Mark Rutte Gazetelere tam sayfa ilan verdi


Başbakan Rutte, 15 Mart'ta yapılacak genel seçimler için kampanyasına gazetelere verdiği tam sayfa ilanla başladı.

Rutte de, politikalarını İslam, göç ve yabancı karşıtlığı üzerine kuran en yakın rakibi Wilders gibi göçmenleri hedef aldı.

Başbakan, gazete ilanında, göçmenlere "Ya normal davran ya da git" diye seslendi.

Hollanda Başbakanı, "Eğer bu ülkeyi beğenmiyorsan çek, git! Bu senin seçeneğin değil mi? Eğer yaşadığın ülkede insanların birbirine davranış şekli seni bu kadar rahatsız ediyorsa, bir seçeneğin var, git! Burada olmak zorunda değilsin!" dedi.

Rutte, AD gazetesine verdiği demeçte, dini inancı gereği kadın eli sıkmayı reddeden bir göçmen belediye otobüs şoförünü haklı bulan Eşit Haklar Komitesi kararını eleştirdi.

Kararı "tuhaf bulduğunu" belirten Başbakan, kadın eli sıkmadığı gerekçesiyle otobüs şoförünü işe almayan kurumu haklı bulduğunu söyledi.

Rutte, "Hiçbir belediye otobüs şoförü tutup da 'kadın eli sıkmam' diyemez. Ben tam da bunun için isyan ediyorum. Bir çok insan da aynı duygular içinde. Çünkü bizim değerlerimize göre insanlar birbirinin elini sıkar" diye konuştu.
'Aşırı sağcı seçmenleri hedef alıyor'

Rutte, "Hollanda'daki özgürlükleri kötüye kullanarak kendi kültürünü dayatmak isteyenleri" de eleştirdi.

Hollanda Televizyonu'nun (NOS) Siyaset Muhabiri Xander van der Curlew'e göre, Rutte'nin göçmenler konusundaki çıkışı, kamuoyu yoklamalarına göre önde giden Wilders'in seçmenini hedefliyor.
"Ya normal davran ya da git"
Hollandalı gazeteciye göre, Rutte'nin bu görüşü yeni değil. Geçen Eylül ayında benzer bir görüşü Türkiye kökenli göçmenler için dile getirdi.

Türkiye'deki darbe girişimini protesto eden Türkiye kökenli bazı göçmenlerin NOS kameramanını tartaklaması üzerine Rutte, bunun Hollanda değerleri ile bağdaşmadığını belireterek, "Defolup Türkiye'ye gitsinler" demişti.
Wilders: Orijinal her zaman daha iyidir

Rutte'nin bu açıklamaları, siyasi rakipleri tarafından da eleştirildi. Yeşil Sol Parti lideri Jesse Klaver, Rutte'nin görüşlerini "şaşkınlıkla karşıladığını" söyledi.

Jesse Klaver, "6 yıl boyunca bencilliği ve kendi çıkarlarını özendiren Rutte'nin şimdi bizim değerlerimizin koruyucusu gibi açıklama yapması inandırıcı değil" dedi.

Hollanda Başbakanı'na en sert tepki ise, aşırı sağcı lider Wilders'den geldi. Göçmen karşıtı açıklamalarıyla bilinen Wilders, Twitter mesajında Rutte'nin kendisini taklit ettiğini ima ederek, "orijinal her zaman iyidir" dedi.

Rutte'yi "yalancılıkla" suçlayan Wilders, "Mark Rutte; açık sınırların, iltica tsunamisinin, toplu göçün, İslamlaşmanın, yalanların ve hilelerin adamı" görüşünü dile getirdi.

Wilders, tek sayfalık seçim bildirgesinde Hollanda'nın sınırlarını kapatarak İslam ülkelerinden gelen göçü önlemeyi ve ülkedeki camileri kapatmayı vaat ediyor. KAYNAK:BBC Türkçe

3/10/2017

Mısır'da "Büyük Ramses"in 8 Metrelik Heykelleri çöplükte bulundu

Mısır'ın Başkenti Kahire'de iki bina arasındaki çöplük alanda Mısırlı ve Alman Arkeleogların çalışması neticesinde 3 Bin yıllık olduğu iddia edilen 8 metre boyunda iki adet heykel bulundu.

Heykelleri çöplükte bulundu

BBC Türkçe'nin haberine göre Başkentteki Mattarya bölgesinde, binalar arasındaki bir atık alanında bulunan heykellerin, milattan önce 1314 ila 1200 yılları arasında yaşayan 19. krallık firavunlarını temsil ettiği düşünülüyor.

Alman ve Mısırlı arkeologlar tarafından bulunan heykellerden birinin "Büyük Ramses" olarak da bilinen 2. Ramses'e ait olduğu sanılıyor.

8 metre boyunda olan heykellerden biri kuvarsit diğeri ise kireç taşı yontularak yapılmış.

Mısır ekibinin başındaki Aymen Ashmawy, medya mensuplarına yaptığı açıklamada, bulunan heykellerin, Ra'ya adanan Heliopolis şehrinin önemini gösterdiğini ifade etti.

Heykelleri çöplükte bulundu
Alman arkeolog Dietrich Raue ise tüm ekibin, heykellerin çamur içinden zarar görmeden çıkarılması için çalıştığını açıkladı.

Heykellerin çıkarılışı sırasında, "profesyonel yöntemler" kullanılmadığı iddiasıyla sosyal medyada çok sayıda kişi eleştirilerini dile getirdi. KAYNAK: BBC Türkçe

3/08/2017

Mısır'da Kadın hakları kampanyasında "kadının kaburgasını kırın" Sloganı

Mısır'da bir yağ firmasının kadınları aşağılayan sloganları kadınların tepkisini çekti biri kadınları aşağılıyor diğeri ise kadına şiddeti adeta teşvik ediyor.

"kadının kaburgasını kırın"
BBC Türkçe de yayınlanan haber de yağ firmasının bir sloganı "Kız kurusu musun?!" diğer slogan ise tam bir iğrençlik "Bir kadının kaburgasını kırın, yerine 24 tane daha çıkar" Kampanya "kadınları aşağıladığı, kadına kötü davranışı özendirdiği" gerekçesiyle durdurulmuş.

Ülkedeki çeşitli kentlerde yer alan ve tepki çeken panolardan birinde "Kız kurusu musun?!" yazısına, üzgün bir kadın fotoğrafı eşlik ediyor. Arkasında ise ona işaret eden parmaklar yer alıyor.

Aynı kampanyada kullanılan ve tepki çeken bir başka slogan da, "Bir kadının kaburgasını kırın, yerine 24 tane daha çıkar" şeklinde.

Panolarda, küçük harflerle yazılan mesajla ise kampanyanın hedefi açıklanıyor ve kadınlardan, yaşadıkları zorlukları firmanın Facebook sayfasında paylaşmaları isteniyor.

Kampanyanın yaratıcı ekibi, gelen yoğun eleştiriler ile ilgili yaptıkları açıklamada, "yeni ve pozitif bir slogan bulmak istemiştik" savunmasını yaptı.

Kadınları Aşağılayan Bu sloganlar kabul edilemez.


Sloganların yarattığı tartışma ile ilgili, Lamis al-Hadidi isimli televizyon sunucusu, "Şok etme taktiği ile pozitif mesaja dikkat çekilmek istense bile sloganlar kabul edilemez. Biz bu cümleleri sözlüğümüzden çıkarmak istiyoruz." açıklamasını yaptı.

"kadının kaburgasını kırın"
Kampanya, sosyal medyada da "cinsiyeti eğilimleri teşvik ettiği" gerekçesiyle tepki topladı.

Mısır'daki tüketici hakları kuruluşu yetkilileri, hukuki takip başlatıldığını açıkladıkları panoların kaldırılma sürecinin devam ettiğini söyledi. KAYNAK: BBC Türkçe

Avrupa'da Hayvanat Bahçesinde Boynuzu için Gergedan Vurdular

Fransa'da Hayvanat Bahçesin de Gergedan 60 Bin dolar fiyat biçilen boynuzu için öldürüldü Hayvanat Bahçesindeki diğer iki Gergedan ise sağ kurtuldu

Gergedan Vurdular
BBC Türkçe'de yayınlanan habere göre Avrupa^'da ilk kez böyle bir olay yaşandı Bakıcıları, dört yaşındaki beyaz gergedan Vince'i, Thoiry Hayvanat Bahçesi'ndeki bölümünde buldu.

Polis, gergedanın boynuzlarından birinin kesildiğini söyledi.

Afrika gergedanlarının boynuzları karaborsada çok yüksek fiyatlara satılıyor ve doğal yaşamda her ay 100 kadar gergedan boynuzu için öldürülüyor.

Ancak kaçak avcıların, Avrupa'daki bir hayvanat bahçesinde yaşayan bir gergedanı ilk kez hedef aldığı sanılıyor.

Vince'in gece hayvanat bahçesine zorla giren avcılar tarafından üç kez başından vurulduğu ifade edildi. Kaçak avcıların daha sonra kilosu 60 bin dolara alıcı bulan boynuzu kesip, kaçtığı aktarıldı.

Hayvanat Bahçesindeki Diğer gergedanlar kurtuldu


Hayvanat bahçesindeki diğer beyaz gergedanlar 37 yaşındaki Gracie ve beş yaşındaki Bruno'nun "katliamdan kurtulduğu" açıklandı.

Gergedan Vurdular

Bruno ve Vince 2015'te Thoiry Hayvanat Bahçesi'nde yaşamaya başlamıştı. Hollanda'daki bir hayvanat bahçesinde dünyaya gelen Vince, 250 gergedanın Avrupa'ya gönderildiği üreme programı kapsamındaydı.

19'uncu yüzyılın sonlarında soyu tükenme tehlikesi yaşayan beyaz gergedanların nüfusu 20 bine yaklaştı.

Ancak gergedan boynuzunun afrodizyak etkileri olduğuna inanılan Vietnam gibi ülkelerden gelen talep nedeniyle, kaçak avcılıkta büyük artış yaşandı. KAYNAK: BBC Türkçe

2/09/2017

Türk Döneri Almanya'da nasıl bir numara oldu?

Almanların bir numaralı hazır yiyeceği sosis tahtını artık Türk Dönerine kaptırdı şimdi tartışması yapılan şey ise Türk Dönerini Almanlar ile kim tanıştırdı?

bir numara oldu
Ekmek Arası Döner

BBC Travel'den Shireen Khalil'in haberi Almanya'ya gidip de en ünlü sosis yemekleri olan Currywurst ve Bratwurst'ü yemeden dönmek neredeyse imkânsızdır. Ancak sosisin yanı sıra Almanların severek yediği bir başka yemek daha var: Döner kebabı.

82 milyon nüfusa sahip Almanya'da günde iki milyon porsiyon döner kebap tüketiliyor. Ekmek arası döner ve salata, ayaküstü yenen fast food tarzı yemekler arasında sosisi geride bırakmış görünüyor. Bu durum, Türkiye'den göçün Alman toplumu üzerindeki kültürel ve ekonomik etkisinin de önemli bir göstergesi.

Almanya'da ekmek arası dönerin kökeni 50 yıl öncesine, Kadir Nurman ve Mehmet Aygün adlı Berlin'deki iki göçmen işçiye dayandırılıyor. İkinci Dünya Savaşı Sonrası Batı Alman ekonomisini canlandırmak için Doğu ve Güney Avrupa'dan çok sayıda işçi akışı teşvik edilmişti.

Türk Dönerini Almanya'ya ilk kim getirdi?


Döneri Almanya'ya ilk kimin getirdiği konusu tartışmalı, fakat Avrupa Türk Döner İmalatçıları Derneği (ATDiD) resmi olarak Nurman'a vermiş bu unvanı.

Dernek sözcüsü Gürsel Ülber, Batı Berlin'de ilk döneri 1972'de Nurman'ın sattığını söylüyor. Fakat her ikisi de normalde pirinç pilavı üzerinde ve salata ile servis edilen döneri, Almanların ayaküstü yiyeceği şekilde ekmek arasında ilk satışa çıkaran kişinin kendileri olduğunu iddia ediyor.

bir numara oldu
Iskender Kebap

Bugün Almanya'da 4 milyar Euro'yu bulan döner sektöründe günde 400 ton et kullanılıyor. Böylece döner, Almanların ayaküstü yenen yemekler listesinde en üst sırada yer alıyor.

ATDiD verilerine göre, 4 bini Berlin'de olmak üzere Almanya'da toplam 40 bin kebapçı bulunuyor.

Almanlar öyle çok döner tüketiyor ki 20011'de birkaç Alman üniversite öğrencisi ağızdaki döner kokusunu giderecek bir içecek üretmeye bile kalkışmış. Papa Turk adı verilen ve zencefil, maydanoz, nane ve limondan yapılan içeceğin döner yedikten sonra ağızdaki sarımsak kokusunu giderdiği iddia ediliyor.

Türk Döneri Lezzetli ve ucuz


Peki Almanlar neden döneri bu kadar çok seviyor?

"Çünkü tadı güzel; ayrıca çok sayıda iyi malzeme, protein ve salata elinizin altında" diyor Ülber.

Lezzetin yanı sıra porsiyonların büyük ve ucuz olması (fiyatlar 4.50-14 Euro arasında değişiyor), aynı zamanda birçok tarza uyum sağlama olanağı bu yiyeceği popüler kılıyor.

Döner ilk olarak sadece dana etinden yapılırken daha sonra tavuk, kuzu, hindi eti de yayılıyor. Her dönerci farklı ekmek ve soslar kullanarak kendi tarzını geliştiriyor.
bir numara oldu
Adana Kebap
Ekmek arası dönerin yanı sıra müşteriler arasında iskender, adana, köfte gibi farklı yemek türlerinin de yaygınlaştığı belirtiliyor.

Stuttgart'taki World of Kebap'ın sahibi Evren Demircan, en çok dana etinden yapılma dönerin sevildiğini, hafta içi 500 olan satış rakamının hafta sonu iki katına çıktığını söylüyor.

Türk Dönerinin Kültürler arası bağa katkısı

Almanların döneri neden sevdiğini anlamak ve yerinde görmek için Almanya'ya gittiğimde bu yiyeceği azımsamamak gerektiğini daha iyi anladım. Cuma günü öğle vakti mahalleliler, çalışanlar, turistler türlü türlü restoran ve kafede döner yemek için uzun sıralarda beklemeyi göze almıştı.

Türkiyeli dönerciler ise bu geleneksel yemeği günümüze taşıma ve sürekli gelişen gıda sektöründe günün koşullarına adapte etme konusunda başarılı olmuş gerçekten.

Almanya'daki en büyük etnik grubu Türkiyeliler oluşturuyor ve dönerciler sadece ekonomide değil, iki kültür arasında bağlantı kurmada da önemli bir rol oynuyor. Kaynak: BBC Türkçe

2022 FIFA Dünya Kupası için haftada 500 Milyon Dolar Harcayan ülke

Nereden Geliyor bu değirmenin suyu dedirtecek ilginç bir haber 2022 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan ülke Stad ve altyapı için haftada 500 Milyon Dolar harcadığını açıkladı.


Harcayan ülke

BBC Türkçe'nin haberine göre Katar Maliye Bakanı Ali el-Emadi, yeni statların yanı sıra otoyollar, demiryolu bağlantıları ve hastaneler için yaptıkları harcamaların dört yıl daha bu seviyede sürmesini beklediklerini söyledi.

Katar 2022 FIFA Dünya Kupası için 200 milyar dolar harcayacak


Doğal gaz zengini emirlikte kupa için 200 milyar dolardan fazla paranın harcanacağı tahmin ediliyor

Harcayan ülke

Ancak El-Emadi, 2022'nin, tarihin en maliyetli kupası olmayacağını savundu.

2014 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapan Brezilya, 11 milyar dolarlık bir maliyet açıklamıştı.

Harcayan ülke

Rusya da 2018 Dünya Kupası'nı bütçesini 321 milyon dolar artırarak 10.7 milyar dolara çıkarmıştı.

Brezilya, statları yetiştirmekte zorlanmıştı.

2022 FIFA Dünya Kupası Yüzbinlerce göçmen işçi çalışıyor


El-Emadi, Doha'da gazetecilere yaptığı açıklamada, ihalelerin yüzde 90'ının tamamlandığını ve bu projelerin üçte ikisinin iki yıl içinde teslim edileceğini söyledi.

Harcayan ülke

Tesisleri zamanından önce tamamlayacaklarını belirten Maliye Bakanı, "İnsanlar kupa için ülkemize gelmeye başlarken biz hâlâ tesisleri boyuyor olmak istemiyoruz" dedi.

İnşaat projeleri için çoğunluğu Güney Asya'dan yüz binlerce işçi getirildi.

İnsan hakları grupları bu işçilerin çok kötü koşullarda çalıştırıldığını söylüyor.

Katar geçen yılki bütçe açığının 12.8 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor. 2017 için ise 7.8 milyar dolarlık bir açık öngörülüyor. Kaynak: BBC Türkçe

2/07/2017

Donald Trump'ın heykelini "Onur ve Onursuzlar" Parkına dikecekler

İtalya'da bir parka Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump'ın heykeli dikilecek parkın adı ise oldukça ilginç "Onur ve Onursuzlar" parkı heykel için şimdiden 100 bin Euro toplanmış

Parkına dikecekler

Vagli di Sotto Belediye Başkanı Mario Puglia, Trump'ın heykelinin şimdilik "onur" ve "onursuzluk" bölümlerinin arasına dikileceğini söyleyerek, "Daha sonra onurlular tarafına mı onursuzlar tarafına mı taşınacağına zaman ve tarih karar verecek" dedi.

Geçmişte Gladio üyesi olan ve bundan pişmanlık duymadığını söyleyen Puglia, şahsen Donald Trump'a karşı olmadığını da vurguladı.

Puglia, "(Trump) şimdilik tutarlılığı temsil ediyor. Seçim kampanyasında vaat ettiği şeyleri yerine getiriyor. Demokratik yollarla başkan seçildi, yönetmesine izin verilmeden yargılanmamalı" diye konuştu.

Kasabadaki parkın bir tarafında tarihe "şerefli" şekilde geçen kişilerin, diğer tarafta ise "daha az saygıyla anılanların" heykelleri yer alıyor.

Puglia'nın geçen Perşembe günü heykelin yapımı için bağış çağrısında bulunmasının ardından birkaç gün içinde 100 bin euro'luk finansman sağlandığı açıklandı.

Parkına dikecekler

Vagli di Sotto Kasaba yönetimi daha çok turist çekmeyi umuyor


Yerel basının ardından ulusal kanallarda da haber olan "Trump heykeli" projesi sosyal medyada tartışmalara yol açtı.

Kimileri bunu Vagli di Sotto kasabasının tanıtımına ve turizme katkı olarak görerek desteklerken, kimileri ise belediye başkanına tepki gösterdi.

Heykele harcanacak paranın ihtiyacı olanlara verilmesi çağrısı yapanların yanı sıra bazı sosyal medya kullanıcıları da, "Bu deli bizi 3. Dünya Savaşı'na götürecek" gibi yorumlarla Belediye Başkanı'nın Trump'ı övmesini eleştirdi.

Belediye Başkanı Puglia ise yaklaşık 1000 kişinin yaşadığı kasabaya geçen yıl 250 bin ziyaretçinin geldiğini, Trump heykeliyle bu sayıyı daha da artırmayı umduğunu söyledi.

Vagli di Sotto kasabasındaki Onur ve Onursuzluk Parkı'nda halen, 2012'de batan cruise gemisi Costa Concordia'nın kaptanı Francesco Schettino ile 2015'te Paris'te bir terör operasyonunda ölen polis köpeği Diesel'in de heykelleri bulunuyor.

Parka son olarak birkaç gün içinde geçen yıl ölen efsanevi İngiliz müzisyen David Bowie'nin de heykelinin gelmesi bekleniyor. Kaynak: BBC Türkçe

Başkanlık ile Yönetilen Amerika'da Kuvvetler Ayrılığı Nasıl işliyor

Amerika'nın çiçeği burnunda yeni başkanı Donald Trump yedi Müslüman ülkeye seyahat yasağı koydu ancak Federal Yargıç tarafından bu karar durduruldu peki Amerika Birleşik Devletleri'n de Kuvvetler ayrılığı nasıl işliyor BBC Türkçe'nin haberi

Nasıl işliyor

Amerika'nın yönetiminde kuvvetler ayrılığı ilkesi kritik öneme sahip.


Ülkenin anayasası kıymetli bir denge ve denetleme mekanizmasıyla yasama, yürütme ve yargının birbiri üzerinde dengeli bir otorite sahibi olmasını sağlıyor.

Federal hükümetin kuvvetleri üçe ayrılıyor:

Yürütme, Başkan ve kabinesinden oluşuyor.

Yasamayı Kongre, yani Temsilciler Meclisi ve Senato oluşturuyor.

Ve üçüncü kuvvet olarak da yargı bulunuyor.

Bu model genellikle iyi bir şekilde işliyor ve üç kuvvet de birbiriyle uyumlu çalışıyor.

Fakat Başkan'ın diğer kuvvetlerden biriyle çatışmaya girdiği durumlarda bir siyasi çıkmaz yaşanmasından endişeleniliyor.
Nasıl işliyor
Beyaz Saray
Özellikle Donald Trump'ın yargıcın yetkisini sorgulamasından sonra bu durumunun çözülemeyen bir anayasa krizine dönüşmesi ihtimali bulunuyor.

Demokrat Parti'den, Senato Yargı Komisyonu üyesi Patrick Leahy, "Başkan'ın hukukun üstünlüğüne olan düşmanlığı yalnızca utanç verici değil, aynı zamanda da tehlikeli" diyor ve ekliyor:

"Niyeti bir anayasa krizi tetiklemek gibi duruyor".

Nasıl işliyor
Federal Yargıç James Robart

Amerika'da Bir yargıç, Başkan'a denk olabilir mi?


Başkan Donald Trump'ın seyahat yasağını iptal eden yargıç gibi ABD'de 700 civarında federal yargıç bulunuyor.

Eyalet yargıçlarının aksine, bu yargıçlar Yüksek Mahkeme ve Temyiz Mahkemesi ile birlikte federal yargı sisteminin bir parçası.

94 ayrı Federal Bölge Mahkemesi'nde görev yapan bu yargıçlar ABD yasalarının, uluslararası anlaşmaların ve kamu görevlilerinin eylemlerinin değerlendirmelerini yapıyor.

Bu yargıçların yetkileri ise Yüksek Mahkeme'den geliyor.

Nasıl işliyor
Yüksek Mahkeme
Fakat yargıçların bu konularda yorum yapması için önce birilerinin bunu talep etmesi, yani bir uygulamaya karşı dava açması gerekiyor.

Yasama ve yürütme kuvvetleri yasa yapıp yasaların işlemesini sağlarken yargı, yalnızca bir anlaşmazlık olduğunda devreye giriyor.

Buradaki olay da bu - başkanlık kararnamesi yasayla aynı güce sahiptir, tıpkı diğer yasalar gibi denetlenir ve iptal edilebilir.

Mahkemeler bu yetkilerini daha önce defalarca kullandı.

Barack Obama da 2015'te belgesiz göçmenler lehine bir başkanlık kararnamesi çıkarmak istediğinde aynı engelle karşılaşmıştı. George W. Bush ise Guantanamo'daki tutuklularla ilgili kararnamesinde aynı sorunu yaşamıştı.

Trump neden bu yargıçları görevden almıyor?

ABD'de federal yargıçların göreve başlaması başkanın ataması ve Senato'nun onayıyla gerçekleşir.

Örneğin Donald Trump'ın Twitter'da "sözde yargıç" dediği yargıç James Robart, 2004 yılında George W. Bush tarafından göreve atanmıştı.

Fakat Donald Trump'ın yargıçları görevden alma yetkisi yok.

Çünkü ABD'nin kurucuları, yargıyı dış etkilerden korumak için başkanlara böyle bir yetki vermedi.

Bir federal yargıcı yalnızca Kongre görevden alabilir. Bunun için hem Temsilciler Meclisi'nin hem de Senato'nun onayı gerekiyor.

ABD'de bir federal yargıcı görevden almak ile bir başkanı görevden almak aynı şekilde gerçekleşiyor.

Yargıçlara yönelik bu koruma çok net.

ABD'nin yüzlerce yıllık tarihinde yalnızca 8 federal yargıç bu şekilde görevden alındı.

Bu yüzden federal yargıçlar istedikleri sürece görev yapar, görevleri genellikle emekli olmak istediklerinde veya öldüklerinde sonlanır.

Yani şu anda ABD'deki üç ana kuvvetten ikisi birbiriyle çatışma içinde ve ikisinin de birbirini görevden alma yetkisi yok.

Peki ya Yüksek Mahkeme?

Yüksek Mahkeme, adının da ima ettiği üzere, yargı alanındaki en yüksek otoritedir.

Bu vakada da hükümetin Federal Yargıç Robart'ın verdiği kararı Yüksek Mahkeme'de temyiz etme seçeneği bulunuyor.

Fakat tüm diğer mahkemeler gibi Yüksek Mahkeme de dış etkilerden korunuyor.

Dokuz sandalyeli mahkemede şu anda sekiz yargıç bulunuyor.

Bunların dördü bir Cumhuriyetçi başkan, dördü de bir Demokrat başkan döneminde atandı.

Şu an boş duran sandalyede ise Donald Trump'ın atayacağı bir aday yer alacak. Bu durum mahkemedeki güç dengesini değiştirecek.

Diğer kuvvet olan yasamanın durumu nedir?

Kongre, Başkan ile yargı arasındaki çıkmazları çözebilecek yegâne kuvvet konumunda.

Bunu başkanın kararnamesini iptal eden bir yasa çıkararak yapabileceği gibi başkanı veya yargıcı görevden alarak da yapabilir.

Kongre'de Başkan Donald Trump'ın adayı olduğu Cumhuriyetçi Parti'nin çoğunlukta olması, Trump'ın görevden alınması ihtimalini azaltıyor.

Öte yandan ABD'de yargının bağımsızlığı o kadar önemli ki, Kongre'nin başkanın yanında yer alarak yargıçlara saldırması sert bir hamle olur.

Yine de, üç kuvvetten ikisi birbiriyle çatışırken buna son verme görevi Kongre için kaçınılmaz olabilir - tabii Trump kararnamesini geri çekmezse...

Önceki başkanlar, yargıdan gelen bir itirazla karşılaştıklarında geri adım atarlardı.

Bu nedenle Trump'ın da kararnamesini geri çekmesi en sağduyulu hamle olacaktır.

Fakat Trump "Bir yargıcın ülkemizi böylesi bir tehlikeye atmasına inanamıyorum" diyerek şimdilik kararından dönme sinyali vermiyor. Kaynak: BBC Türkçe