Dünya

Dünya
eski datça etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eski datça etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8/29/2010

Bakan çocuğuyum diye torpil ve sahte sağlık raporları peşinde koşmadı

uzun süredir dilinin altında bir şey vardı sanki. Konuşurken sözcükleri yuvarlıyarak konuşuyordu. İçkisiz tek bir dakika geçirmediği için sarhoşluğa veriyordu herkes.

sahte sağlık raporları


Rutin muayenelerinde de doktorlar bunun için aldırmıyorlardı.



Kendisi bile bunun böyle olduğuna inanıyordu.

Kalın, bariton sesiyle okuduğu şiirlerin sözcükleri kaydıkça hain bir gülümseme beliriyordu dinleyenlerin dudaklarında: Baba yine içmişti!

Hatta kendisi de içmemiş olduğunu bildiği halde içkidendir diye yorumluyordu bu durumu.

Tek parti döneminin yedi yıl bakanlığını yapmış “adamın” oğluydu.

Gazi Yaşargil’le sınava girip burs kazandığı halde babası, “Bakan kendi oğluna torpil yaptı derler!” diyerek yurt dışına göndermedi.

Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi’nde Alman hocaların elinde Latince’nin yanında İngilizce, Fransızca ve Almanca’yı öğrendi.

oğluna torpil yaptı

BBC’de Türkçe yayınlar servisinde spiker olarak çalışarak kendi parasıyla Cambridge’de okudu.


1953 yılında 39 yaşında alkolden ölen, en sevdiği şairlerden, Dylan Thomas’ın müze yapılmış evini ziyaret ederken cebinde taşıdığı bir şişe viski şerbet gibi bitti.

Kore savaşına katıldı. Bakan çocuğuyum diye torpil ve sahte sağlık raporları peşinde koşmadı; üstelik gönüllü gitti.

1956 altında Güler Yücel’le evlendi.

Baba evi Mevlevi tarikatı yuvası gibiydi. Eski bakan baba mevlit okuyor, evin müdavimlerinden Abdülbaki Gölpınarlı şarap kırmızısı yüzüyle dinliyordu.

Mao ve Che Guevara’dan şiirler çevirdi. Gizli örgüt üyeliğinden on beş yıl ceza yedi. İki buçuk yıl sonra 74 affıyla çıktı.

Mülkiyet, -bugünkü bakan çocuklarının tersine- var olanı da bir an önce elden çıkarmak anlamına gelirken Eski Datça’da bir ev aldı.



*

Ona Garip şiirinin yaşayan ve inatçı tek temsilcisi dediler.


Şiirlerinde Türkçenin ses olanaklarıyla sonuna kadar oynadı.

Bir Siyasinin Şiirleri'nde, “Bunlar ki hıyaneti battaniyeden yatan” diye yazdı.

En zor durumları alaya, yaşamı “ti”ye aldı.

Peşinde “More Nostrum”, “Sekiz”, “Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim” gibi yüzlerce şiir bıraktı.



*



En sonu Prof. Leziz Onaran bir sohbette konuşmasından şüphelendi. Teşhisi koydu.

Dilinin altında fındık büyüklüğünde kocaman bir tümor vardı.

Hiç ölmeyecekmiş bir adam dağ gibi sarsıldı.



9 Eylül Üniversitesi oda verdi, gözbebeği gibi baktı. Ama tümor boğaza çoktan ulaşmıştı.

Geç kalınmıştı.

21 Ağustos’ta doğmuştu.

12 Ağustos’ta öldü!

Gömüleceği Datça’ya Ahmet Priştina’nın özel ve güzel töreniyle uğurlandı. Yollara günebakanlar (Ayçiçekleri) serpildi.

Bodrum’dan Feribot’a bindirildi, günebakanlarla donanmış tabutu Eski Datça’ya getirildi.

Toprağa defnedileceği gün toprak sarsıldı!

17 Ağustos’tu!

O korkunç 1999 depreminin olduğu gün!



*

Güler Yücel, eşinin Dylan Thomas’ı çok sevdiğini biliyordu.

Can Yücel’in evini, olduğu gibi müze yaptı!



Ahmet Yıldız

Odatv.com