Dünya

Dünya
doğal yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
doğal yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/11/2013

Cep telefonu sayesinde hem kutup ayısından hem bahtsız olmaktan kurtuldu

Kutup ayısı cep telefonunun ışığından ürkünce de
Cep telefonu sayesinde hem kutup ayısından hem bahtsız olmaktan kurtuldu
Kutup ayısının saldırısına uğrayan şahıs saldırı sırasında cep telefonunu çıkardı. Kutup ayısı cep telefonunun ışığından ürkünce de, ismi açıklanmayan erkek şahıs kaçma fırsatı buldu.


Churchill kenti, 'kutup ayılarının başkenti' olarak biliniyor. Çünkü sonbaharda göç eden çok sayıda kutup ayısı buradan geçiyor.

Kentin Belediye Başkanı Mike Spence, saldırıya uğrayan adamın kutup ayısı saldırdığı olay sırasında evine doğru yürüdüğünü ve hayvanın gömleğini parçalayıp, sırtını ısırdığını söyledi.

Bölgedeki doğal yaşam yetkilileri de saldırıyı doğruladı ve kutup ayısının aynı gün yakalanıp, bir tesise kapatıldığını duyurdu.

Belediye Başkanına göre, Churchill'de kutup ayısı saldırısı sonucu son ölüm 1980 yılında meydana geldi.

2/07/2012

yaralı yavru karacayı iyileştirip doğaya salan cemal gülas'a tazminat davası açıldı

Yaralı karaca yavrusunu tedavi edip doğaya salan ünlü fotoğrafçı ve Vahşi Yaşam Derneği Başkanı Cemal Gülas´a para cezası kesildi.
"Datvi" ismini verdiği yavru ayının bakımını yapması ve verdiği mücadele ile gündeme gelen Gülas, ikinci bir şoku bu kez tedavi edip doğaya saldığı karaca yavrusu "Bambi" için yaşadı.

Rize´nin Çamlıhemşin İlçesi Boğaziçi köyünde yaşayan Cemal Gülas´ın kapısı bir süre önce köylüler tarafından çalındı. Gülas´ın daha önce yaralı bir yavru ayıya yardım ettiğini bilen köy sakinleri, iki günlük yaralı karaca yavrusunu Gülas´a teslim etti. Gülas da, bilinçsiz avcılar tarafından yaralanan yavruyu veteriner ile tedavi ederek doğal yaşam alanına saldı. Ancak yavru karaca bir süre sonra bir avcı tarafından vurularak öldürüldü. Gülas, yavru karacanın ölümüne sebep olan avcının bulunup cezalandırılması için sosyal paylaşım sitesi üzerinde bir kampanya başlattı.

Vahşi Yaşam Derneği Başkanı olan Cemal Gülas, "Bambi" adını verdiği karaca yavrusunun ölümüne sebep olan avcının bulunup cezalandırılması için mücadele ederken, Rize Çevre ve Orman Müdürlüğü´nün kendisine kestiği cezayla şok yaşadı.
Rize Çevre ve Orman Müdürlüğü´nce, Gülas´a, vahşi hayvanı izinsiz yanında bulundurduğu gerekçesiyle Kara Avcılığı Kanununa Muhalefetten 228 TL para cezası kesildi. Ayrıca Gülas, hakkında aynı suçlama ile Rize Çevre ve Orman İl Müdürlüğü tarafından Pazar İlçesi Sulh Ceza Mahkemesi´nde 3 bin TL´lik tazminat davası açıldı.

Rize Çevre ve Orman Müdürü Sabit Kandemir, Gülas hakkında yapılan ve başlatılan yasal süreci doğrularken, yavru karacayı vuran avcının bulunması yönünde henüz bir işlem yapılmadığını açıkladı.

12/15/2011

ormandan şehir merkezine çöp kamyonuyla seyahate çıkan ayının ilginç yolculuğu



Kanada'nın Vancouver kentinin merkezinde, sabah işe gitmek üzere dışarı çıkanlar bir çöp kamyonunun arkasından çıkan ayıyı görünce şaşkına döndü.

Yetkililer, ayının çöp kamyonundaki yolculuğuna kentin kuzeyindeki orman alanında başladığını düşünüyor.

Uzmanların uyuşturucu iğneyle bayılttığı ayı, daha sonra Kuzey Vancouver'daki doğal yaşam alanına götürüldü.

9/26/2011

tırmanma yarışı yapan maymunlar penaltı atan filler artık hayvanlarında bir olimpiyatı var

Şanghay Turizm Festivali kapsamında, kentin Doğal Yaşam Parkı'nda düzenlenen 'Hayvan Spor Oyunları' ziyaretçilere keyifli anlar yaşatıyor.

Yarışmaların başlaması öncesinde düzenlenen açılış töreninde Doğal Yaşam Parkı'nın sakinleri farklı kategorilerde becerilerini sergiledi.
Törende direğe en hızlı tırmanmak için yarışan maymunlar kadar penaltı vuruşlarındaki kabiliyetlerini gösteren filler de büyük ilgi gördü.

8/28/2011

yarasaları korumak için uluslararası yarasa yılı ilan ettiler

Etkinliklerde sayıları hızla azalan yarasaların korunması amacıyla yarasa sevgisini yaygınlaştırmak hedefleniyor.
Bu yıl on beşincisi düzenlenecek Dünya Yarasa Günü'nde yapılacak toplantılar ve doğa yürüyüşleriyle şimdiye dek olumsuz bir şöhrete sahip olmuş yarasaların imajlarının iyileştirilmesi amaçlanıyor.

Bu amaçla kan emen saldırgan yaratıklar olarak bilinen yarasaların, aslında sıra dışı özellikleri olan sevimli ve sosyal hayvanlar oldukları vurgusu yapılıyor.

Uluslararası Doğa Koruma Birliği yarasaların sayılarının hızla azalmakta olduğunu ve bu konuda bir an önce adımlar atılması gerektiğini belirtiyor.

Birliğe göre, yarasa nüfusunun azalmasının sebepleri arasında yaşam alanlarının daralması ile insanlar tarafından öldürülmeleri öne çıkıyor.

Bu sebeple bir yandan yarasaların doğal yaşam bölgeleri koruma altına alınırken, yaygın yarasa algısının iyileştirilmesi çabaları sürüyor.

İngiltere'deki Yarasa Koruma Vakfı tarafından yürütülen “Yarasa Sayma” projesini yürüten Dan Merrett, insanların kafalarındaki yarasa imajını değiştirmek için öncelikle yarasalar hakkındaki yanlış söylentileri ortaya döküp, onları çürüttüklerini belirtiyor.

Ardından, programa katılan meraklıları yarasaların yaşam alanlarında yarasalarla tanıştırdıklarını söyleyen Merrett "yarasa izleme yürüyüşlerimize katılan kişilerin çoğu geri döndüklerinde gülümsüyor oluyorlar" diyor.

Dan Merrett, özellikle kimi yarasa türlerinin yakından görüldüklerinde sevimli olduklarının anlaşıldığını söylüyor.

Berret ayrıca yarasaların sosyal bir doğaları olduğunu ve bu yüzden insana sempatik gelmelerinin, sevilmemelerinden daha normal olduğunu belirtiyor.

7/26/2011

çernobil'deki doğal yaşamı inceleyen uzmanlar radyasyonun normalden iki bin kat fazla olduğunu bildirdiler

Son 10 yıldır Çernobil çevresindeki doğal yaşamı inceleyen bilimadamları yapılan radyasyon ölçümlerinde değerlerin olması gerekenden iki bin kat daha fazla olduğunu belirtiyor.
Kimi bilimadamları bölgede insanların yaşamıyor olmasının doğal yaşamı canlandırdığını savunsa da bu ekibin araştırmaları bölgenin ne kadar ölümcül olduğunu ortaya koyuyor.

7/18/2011

1974'te vurularak öldürülen en son anadolu parsı'nın yayınlanan resimli haberi ve hikayesi

1942 yılında Urla/İzmir'de bir çoban tarafından yakalanan bir pars yavrusu önce İzmir'li bir avcı tarafından satın alınarak 9 ay boyunca bakılmış, ardından da İzmir Hayvanat Bahçesi'ne hediye edilmiştir. "Zoza" ismi verilen bu Anadolu parsının 1946 yılında Cafer Tayyar Türkmen tarafından çekilmiş olan fotoğrafı, aynı zamanda Anadolu parsına ait canlı halde çekilmiş bilinen tek fotoğrafı olmuştur.
hürriyet gazetesinin haberi
Anadolu parsı varlığı ile ilgili son resmî kayıt 17 Ocak 1974 tarihinde Beypazarı ilçesinin 5 km batısında bulunan Bağözü köyünden bir kadına saldırması sonrasında vurularak öldürülmesiyle gerçekleşti. 2001 yılında Doğu Akdeniz bölgesi Dandi mevkiinde ve Doğu Karadeniz bölgesi Müsikli Deresi'nde, 2004 yılında da Doğu Karadeniz bölgesi Pokut Yaylası'nda görüldüğü iddia edilmiştir. Ancak bu alt türün doğal yaşam alanları bilindiğinden, özellikle bu son kayıtların bilimsel değeri yoktur ve muhtemelen vaşak ile ilgili olan bu gözlemleri, Anadolu parsı olarak lanse etmek muhtemelen sadece "iyi niyetli" bir spekülasyondan ibarettir.

Ayrıca 2006 yılında Mersin'deki Kayacı Vadisi ormanlık alanında kameralar tarafından bir Anadolu parsı tespit edildiği iddia edilmiş, ancak bu görüntüler de kamuoyu ile paylaşılmamıştır.
aynı özelliklere sahip iran parsı
Tüm bu iddiaların, doğa koruma örgütlerince, bu türe yönelik kamuoyu ilgisini maddî desteğe tahvil etmek için kurgulandığı iddiası da, farklı çevrelerce dile getirilmektedir.

20. yüzyılın sonlarını görebilmiş son bir kaç bireyin, soylarını devam ettirebilecek gen havuzuna sahip olmadıkları ve 21. yüzyıla ulaşamadıkları kesinleşmiş gibidir. Doğu Toroslar'da kalmış olabileceği varsayılan son 10-11 bireyle ilgili herhangi bir iz bulunamamıştır.

Anadolu parsının varlığını kanıtlamak için doğa gönüllülerinin çabaları aralıksız sürmektedir. Resmî olmayan kayıtlara göre Mersin çevresi en son görüldüğü yerlerdir. Ayrıca Dilek Yarımadası Millî Parkı Anadolu parsını millî park içinde korunan hayvanlar arasında göstermektedir. Bazı bilim adamları Anadolu parsının hala varlığını sürdürdüğünü ama gelecek için yeterli popülasyonunun olmadığını söylemektedirler.

Tür büyük olasılıkla aşırı avlanma sonucu yok olduğu tahmin edilmektedir. Mantolu Hasan adındaki yerel avcının tek başına en az 15 tane Anadolu parsı vurduğu bilinmektedir.Ayrıca 2009 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü tarafından Toros Dağları'nda yaşadığı iddia edilen Anadolu Parsı'nı görüntüleyebilmek için 50 adet fotokapan yerleştirilmiştir.Gözlemler Türkiye'nin önemli noktalarında devam etmektedir.


Eylül 2010'da Çevre ve Orman Bakanlığı ile Merkez Av Komisyonu tarafından çıkarılan kanuna göre,Anadolu parsının Türkiye sınırları dahilinde herhangi bir şekilde avlanması, 35.000 TL para cezasından başlayan yaptırımların yolunu açmaktadır.

7/06/2011

açlıktan ölmek üzere buldukları yavru ayıya kıymalı pide yedirerek kurtardılar

Pınarbaşı ilçesi Çalkaya köyü yakınlarındaki Horma Kanyonu çevresinde köylüler, açlıktan baygın halde yavru ayı buldu.

İhbar üzerine olay yerine gelen Orman İşletme Müdürlüğü ekiplerince teslim alınan yavru ayı, Kastamonu'dan gelen Çevre ve Orman İl Müdürlüğü Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekiplerine verildi.
Görevliler, annesini kaybeden ve uzun süredir aç olduğu tahmin edilen yavru ayıyı, aldıkları kıymalı pideyle besledi. Daha sonra kent merkezine getirilen yavru ayı, veteriner hekim tarafından sağlık kontrolünden geçirildi.

Yaklaşık 3 aylık ve 13 kilogram olduğu belirlenen yavru ayının, uzun süredir aç kaldığı için güçsüz düştüğü belirlendi.

Yavrunun gerekli bakımı yapıldıktan sonra doğal ortama salınacağı bildirildi.

7/04/2011

japonlar denizin dibinde yeryüzünün on katı kadar nadir element buldular

Japonya, yüksek teknoloji ürünlerinde kullanılan nadir element üretiminde Çin'in tekeline son verebilir.
Deniz yatağında maden arama faaliyeti

Deniz yatağında maden arama faaliyetilerinin artması çevrecileri kaygılandırıyor

Japon araştırmacılar, Pasifik Okyanusu'nda deniz yatağında bu metallerden önemli miktarda bulduklarını açıkladı.
Jeologların tahmine göre, yeni keşfedilen metal rezervi 100 milyar ton civarında.

Oysa şu ana kadar yer üstünde bilinen metal rezervi yaklaşık 110 milyon ton.

Nadir elementler, ya manyetik özelliğe sahip ya da düşük ışıkta parlıyor.

Bu metaller, güneş enerjisi panelleri, elektrikle çalışan otomobiller ve hafif pil üretimi için önemli bir hammade.
Üretim tekeli Çin'de

Nadir elementler, 17 elementten oluşan bir metal grubu.

Cep telefonlarından rüzgar türbinlerine kadar birçok alanda da faydalanılan bu metallerin halen yüzde 97'si Çin'de üretiliyor.

Keşfedilen son metallerin ticari alanda sorunsuz kullanılabileceğinin kanıtlanması halinde, Japonya'nın bu alanda Çin'in tekeline son verebileceği belirtiliyor.

Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri geçen yıl Çin'den, nadir element üretimindeki tekelini kötüye kullanmamasını istemişti.

Çin ise doğayı korumak için üretimi kıstığını bildirmiş ve bu alandaki tekelini kötüye kullandığı iddiasını reddetmişti.

Son yıllarda deniz yatağında maden arama faaliyetilerinin artması ise çevrecileri kaygılandırıyor.

7/01/2011

yeni gine'nin bir adasında timsah dişli kurbağadan 1 metrelik sıçana kadar bin adet yeni hayvan keşfedildi

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF)'nın Endonezya ve Yeni Gine arasında kalan adanın biyoçeşitliliğine ilişkin raporunda, bilimadamlarının aralarında onlarca kelebek ve omurgasız hayvanın da bulunduğu bu şaşırtıcı keşifleri, 1998 ve 2008 yılları arasında yaptıkları ve haftada iki yeni tür saptadıkları belirtildi.

WWF'nin Batı Melanezya sorumlusu Neil Stronach, araştırmanın Yeni Gine kıyı ve ormanlarının biyoçeşitlilik açısından dünyanın en zengin yerleri arasında bulunduğunu gösterdiğini belirterek, ''Bu çeşitlilik öylesine zengin ki bugün bile hala keşif yapmak mümkün'' dedi.
Asya ve Okyanusya'ya yayılan Yeni Gine, dünyanın yüzölçümünün sadece yüzde 0,5'ini kaplamasına karşın yeryüzünde envantere geçirilen türlerin yüzde 8'ine sahip bulunuyor.

Bölgede sadece bir kilometrekare tropikal orman, bazıları rengarenk tüylü 150'den fazla kuş türüne ev sahipliği yapıyor.

Bilimadamları, bu bölgede 30 santimetre kanat genişliğiyle dünyanın en büyük kelebeğini ve bir metre boyunda dev sıçanları tespit ettiler.

Bölgede 10 yılda yapılan bin 60 yeni tür keşfi arasında en dikkat çekici olanın nehir ağızlarındaki derin olmayan sularda yaşayan yuvarlak kafalı ve kalkık yüzgeçli yunus olduğunu belirten WWF, 2005'te yapılan bu keşfin son 30 yıldaki ilk yeni yunus türü olduğunu kaydetti.

Yapılan keşifler arasında sarı florlu salyangozun da bulunduğu 580 yeni omurgasız türle 71 yeni balık türü bulunuyor.

43 yeni sürüngen arasında da özellikle 12 ila 14 santimetre boyundaki, hiç görmeyen, ısıramayan ve zehiri olmayan dünyanın en durgun yılanı dikkat çekiyor.

Bilimadamlarınca ''litoria sauroni'' adı verilen ve ''Yüzüklerin Efendisi''ndeki kötü karakter Sauron'u anımsatan kırmızı gözleri siyah noktalı bir kurbağa türüyle sadece bir santimetre boyundaki ayakları perdeli bir başka kurbağa türü de insanı şaşkınlığa düşürüyor.

WWF, bu yeni keşiflerin envantere geçirilmesine karşın, ekosisteme ''çok tehlikeli bir şekilde'' zarar veren ve giderek artan insan faaliyetlerinin bu türler için ciddi bir tehdit olduğu uyarısını yaptı.

6/28/2011

vahşi yaşam parkındaki yavru koala ilk kez halkın karşısına çıkarıldı

Altı ay önce dünyaya gelen yavru koala Boonda, annesinin koruması altında, ilk kez halkın karşısına çıktı.

Sydney Doğal Yaşam Parkı'ndaki Elle adlı koalanın yavrusu olan Boonda bugüne dek halkın karşısına çıkarılmamıştı.
Park'ın veterinerleri, yavru koala için ilk altı ayın hassas olduğunu, bu dönemde anne ile yavrusu arasında kurulan bağın büyük önem taşıdığını belirtiyor.

Doğada yaşayan yaklaşık 43 bin koala kaldığı ve kentleşmenin koala sürülerinin bölünmesine neden olduğu belirtiliyor.

5/08/2011

denizlili girişimci üzüm tozu üretti ekmekten baklavaya kadar katılabiliyor

Antioksidan özelliği bilinen üzüm çekirdeği, gıdalarda doğal katkı maddesi olarak kullanılmak üzere toza dönüştürüldü.
Pamukkale Üniversitesi ile işbirliği yaptı. Üzüm çekirdeğinden üreticinin yüzünü güldürecek bir ürüne ulaştı.

Denizlili girişimci Mehmet Ökti, üzüm çekirdeğini toz hale getirdi. Ardından çeşitli gıda ürünlerine katılabilen doğal bir katkı maddesi elde etti.

7 yıl süren laboratuvar çalışmasının ardından üretilen toz, ekmekten lokuma 35 çeşit üründe kullanılabiliyor.

Gıda Mühendisi Sevgi Kul, "Bu doğal hiçbir katkı maddesi içinde yoktur. Ekmeğin, baklavanın içinde kullanılan katkı maddeleri tamamen kaldırılarak böyle doğal bir ürünle bunlara tat verilmiştir" dedi.

Üzüm çekirdeği tozu, gıdalara renk veriyor, raf ömrünü uzatıyor. Denizlili girişimci, üzümün posasını da değerlendirmek için arayışlarını sürdürüyor.
trt türk

3/27/2011

türkiyenin yaşayan en yaşlı adamı çocukluğunda olanları dün gibi hatırlıyor

120 YAŞINDAKİ ABBAS DEDEYİ GÖRÜNCE VALİ HAYRANLIĞINI GİZLEYEMEDİ.. Iğdır Valisi Amir Çiçek, yardım istemek için makamına gelen 15 çocuk 102 torun sahibi 120 yaşındaki Abbas Koca'nın elini öptü. 3 aylık yaşlılık maaşı 300 liranın ihtiyaçlarına yetmediği için ziyaret ettiği Vali Amir Çiçek'e dert yanan Abbas Koca, 1915 yılında Ermeni çetelerinin Türklere yaptığı zulmü dün gibi hatırladığını söyledi. Koca, kardeşinin de Ermeni çeteleri tarafından Iğdır'ın merkez Suvaren köyünde şehit edildiğini anlattı. O yıllardaki gibi yokluk içinde olduğunu söyleyen Abbas Koca, "Üç ayda bir yaşlılık maaşı alıyorum. Geçinmem mümkün değil. Devletten hiç yardım almadım. Oğlum uzun süredir işsiz. Buraya utanarak geldim. Siz elimi öpünce duygulandım. Utancımı unuttum. Oğlum iş bulana kadar elimizden tutun" dedi. Vali Amir Çiçek, "Bu vatan için cephede çarpıştınız. Sizin elinizi öpmekten onur duyarım. Sizi kimseye muhtaç etmeyiz. Gereken yapılacaktır" dedi. Haber-Kamera: Suat DENİZ / IĞDIR, DHA


Hürriyet Video'larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!

2/06/2011

türkiye'de son 40 yılda sulak alanların yarısı kaybedildi

Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Türkiye’de son 40 yılda 2.5 milyon hektarlık sulak alanın yarısının yok olduğunu, 1 milyon 300 bin hektarlık sulak alanın da su sistemlerine müdahaleler nedeniyle ekolojik ve ekonomik özelliklerini yitirdiğini bildirdi.

Eğirdir, Beyşehir, Bafa, İznik, Sapanca ve Uluabat gölleri ile Büyük Menderes, Gediz ve Göksu deltaları ve İğneada Su Basar Ormanları ise kirlilik tehdidi altında.

WWF-Türkiye’nin (World Wildlife Fund - Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı) “Türkiye’nin sulak alanlarının korunması, sorunlar ve çözüm önerileri - 2011” Raporu’na göre, Türkiye’de son 40 yılda 2.5 milyon hektarlık sulak alanın yarısı yok olurken, yaklaşık 1 milyon 300 bin hektarlık sulak alan da su sistemlerine müdahaleler nedeniyle ekolojik ve ekonomik özelliklerini yitirdi. WWF’nin raporunda, Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü Eğirdir Gölü’nün yanı sıra, Beyşehir Gölü, Bafa Gölü, Büyük Menderes Deltası, Gediz Deltası, Göksu Deltası, İğneada Su Basar Ormanları ve Gölleri, İznik Gölü, Sapanca Gölü ve Ulubat Gölü gibi sulak alanların da kirlilik tehdidi altında olduğu vurgulandı.

67 bin kaçak kuyu

WWF-Türkiye raporunda, 67 bin kaçak kuyunun bulunduğu Konya Kapalı Havzası’ndaki aşırı yer altı suyu kullanımına da vurgu yapıldı. Bilinçsiz su kullanımı ve aşırı yer altı suyu çekimi nedeniyle Tuz Gölü’nün yüzde 60 oranında küçüldüğü kaydedilen değerlendirmede, benzer sorunlar nedeniyle Hotamış Sazlığı’nın tamamen, Ereğli Sazlıkları’nın ise yüzde 85 oranında kuruduğuna dikkat çekildi. Rapora göre, Kulu Gölü yüzde 95, Beyşehir Gölü yüzde 75, Akşehir Gölü ise büyük ölçüde küçüldü. Doğal göl olma özelliğini yitiren Suğla Gölü ise DSİ tarafından depolama alanına dönüştürüldü.

Çözüm önerileri

Suya olan bakış açısı değiştirilmeli. Suyun kalite ve miktar bakımından birlikte ele alındığı, havza bazında, katılımcı ve talep yönetimi odaklı bir anlayışa dayanan Ulusal Su Yasası hazırlanmalı.
Su ile ilgili bütün verilerin toplandığı ulusal su veri tabanı oluşturulmalı.
Entegre havza yönetimi beslenmeli, sulak alanlar korunmalı.
Su altyapı projelerinin sosyal ve çevresel etkileri mutlaka göz önünde bulundurulmalı.
Kaçak su kullanımına son verilmeli. Yer altı sularının kullanımı en az düzeye çekilmeli. Tuzlu su artımı ve havzalar arası su transferi ‘sihirli formül’ değildir.
Tarım politikalarında ve uygulamalarında köklü değişimler gerçekleşmelidir. ? A.A

Suları alıp göçe zorluyorlar

DERELERİN Kardeşliği Platformu Dönem Başkanı Mehmet Gürkan, “Sularımızı elimizden alarak bizi göçe zorluyorlar” dedi. Gürkan, Rize Tek Gıda-İş Sendikası toplantı salonunda düzenlenen Derelerin Kardeşliği Platformu 1’inci Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, hidroelektrik santrallerin (HES), yenilenebilir enerji kaynağı olmadığını savundu. HES projeleri ile bölge halkının yaşam alanlarının yok edildiğini öne süren Gürkan, “Sularımızı elimizden alarak bizi göçe zorluyorlar. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan insanlar olarak buna müsaade etmeyeceğiz. Dedelerimizin bize miras bıraktığı bu toprakları biz de torunlarımıza bırakacağız” diye konuştu. Bölgede turizmin geliştirilmesi adı altında Samsun-Artvin arasında yayla yolu yapılacağını ifade eden Gürkan, “Buralara 5 yıldızlı oteller kondurarak suyu kaynağından ele geçirecekler. Artık canımızı alacaklar. Can suyu kalmayacak. Can suyu, ölmek üzere olan insana verilen son yudum sudur. Bunlar bizim ölüm emrimizi vermişler. Dereler kurudu. Derelerde artık can suyu diye bir şey akmıyor” dedi. Derelerin Kardeşliği Dönem Sözcüsü Ömer Şan da platform olarak kimseden destek almadıklarını kaydederek, “Derelerin Kardeşliği yerel bir harekettir. Bağımsız bir halk hareketi olarak hepimizin el emeği, göz nuru ile oluşan bir haykırıştır. Her türlü fon ve kaynaktan uzak durmuş, durmaya devam edecektir. Milyon dolarların telaffuz edildiği alanlarda yüreğimizle kendi öz toprağımızı savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
hürriyet gündem

1/25/2011

amerikanın üçte ikisini yaşanmaz hale getirebilecek tehdit

ABD'de bulunan dünyanın en büyük süper volkanı Yellowstone'un 2004'ten bu yana rekor oranda yükseldiği ve volkanın patlaması halinde ABD'nin üçte ikisinin yaşanmaz duruma gelebileceği belirtildi.
Daily Mail'deki habere göre, Wyoming parkındaki volkanın tabanının sadece son üç yıldır, yılda 7,5 santimetre yükseldiği, bu rakamın, kayıt tutulmaya başlandığı 1923’ten bu yana en yüksek seviyeyi gösterdiği vurgulandı.
Süper volkanın 640 bin yıldan bu yana ilk kez patlaması, bilim adamlarının korkulu rüyası. Ancak bilim adamları, son 2,1 milyon yılda 3 kez patlayan volkanla ilgili bilgi eksikliği yüzünden, bir sonraki felaketin ne zaman olabileceği konusunda kesin bir şey söyleyemiyorlar.

Ancak bir patlama olması halinde, geçen sene patlayan İzlanda’daki Eyjafjallajökull yanardağının yol açtıklarının, süper volkanınkinin yanında devede kulak kalacağı belirtiliyor.

1/17/2011

ormanı böceklerden kurtarmak için terminatör böcek saldılar

Artvin Orman Bölge Müdürlüğü bünyesindeki laboratuvarda, ormana zarar veren böceklerle mücadele amacıyla üretilen 3 milyondan fazla “terminatör böcek”, ladin ağaçlarına zarar veren dev kabuk böceklerini yok ediyor.

Artvin Orman Bölge Müdürü Ahmet Köksal Coşkun, yaptığı açıklamada, dev kabuk böceğinin (dendroctonus micans) Türkiye'deki ladin ormanlarına Gürcistan'daki ormanlık alandan geldiğini belirterek, “Bu böcekler, sorumluluk alanımızdaki ladin ormanlarında önemli ölçüde zarara yol açıp, büyük maddi kayıplara neden oldu. Tespit edilen 44 bin 296 adet böcekli ağaç mekanik mücadele kapsamında kökleri ile birlikte söküldü. Buna rağmen böceğin yayılışı durdurulamadı” dedi.

12/27/2010

protestolar baskılar japonların yunus avlamasına engel olamıyor

Dünyanın çeşitli bölgelerinde protestolara yol açan yunus avının durdurulması için Japonya'ya baskı yapılıyor.

Japonya'nın en büyük adası Honşu'daki Taiji Koyu her yıl yunus avına sahne oluyor.

Şubat ayına kadar süren av sezonunda Japon balıkçılar binlerce yunus balığı avlıyor.

Avcıların yüzyıllardır süren gelenek olduğunu söyledikleri, bölgeyi kan gölüne çeviren avda yakalanan yunuslardan bir bölümü gösteri merkezlerine satılıyor.

Japonya'da önemli bir geçim kaynağı olan yunus avı bir çok ülkede protestolara yol açıyor.

Belgesel Oscarı'nı alan yunus katliamı konulu "Koy" filminin yönetmeni Richard O'Barry'nin liderlerinden olduğu eylemciler son olarak 150 ülkeden bir buçuk milyon kişinin imzaladığı yunus avının durdurulması isteğinin yer aldığı dilekçeyi Japon yetkililere verdi.

Başka ülkelerde de yunus avlanmasına rağmen Taiji'deki avcılar çıkardıkları seslerle panikleyen yunusları kaçış noktası bulunmayan küçük koylara sıkıştırıp vahşice öldürmelerinden dolayı tepki çekiyorlar.

Avustralyalı araştırmacılarsa yunusların doğal yaşamda hayvanlar arasında çok nadir görülen bir 'kültürel aktarım' yaptıklarını gözlemledi.

Bir süre bir gösteri merkezinde tutulan yunusun yürüme hareketini hemcinslerine öğrettiği, diğer yunusların da doğal olmayan, eğlence amaçlı bu hareketi taklit ettiği görüldü.

Araştırmalar, iki farklı yunus türünün bir araya geldiklerinde ortak bir dil bulmaya çalıştığını da ortaya koyuyor.
trt türk