Dünya

Dünya
bilim adamları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bilim adamları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/02/2013

Gök bilimciler'e göre Samanyolunda Dünya'ya benzeyen 17 milyar gezegen var

Gök bilimciler, her altı yıldızdan birinin yörüngesinde Dünya çapında bir gezegen bulunduğunu söylüyor.


Yani Samanyolu'nda Dünya büyüklüğündeki gezegenlerin sayısı 17 milyarı bulabilir.

Bu tahmin, NASA'ya ait Kepler uzay gözlemevinin tespit ettiği gezegen adaylarının analizine dayanıyor.

Kepler'le çalışan bilim adamları ayrıca 461 yeni gezegen adayı bulduklarını açıkladı. Böylece Kepler uzay aracının keşfettiği gezegen adaylarının sayısı 2740'a çıktı.

Keşifler Amerikan Astronomi Derneği'nin Kaliforniya'daki 221. toplantısında açıklandı.

2009'da uzaya fırlatılan Kepler aracı sadece belli bir bölgeyi hedefledi ve burada görüş alanına giren 150 bin yıldızı gözlemledi.

Bu yıldızlardan gelen ışıktaki değişimlere bakarak, önlerinden ne zaman bir gezegen geçtiğini belirlemeye çalıştı.

Ancak ışıktaki değişimler çok çok az olduğundan, ayrıca her değişim bir gezegenin geçişinden kaynaklanmadığından işi kolay olmadı.
Yaşanabilir bölgede

Gök bilimciler, yıldızların önünden başka gök cisimlerinin de geçebileceği ve bazı gezegenlerin de Kepler'in bulunduğu açıdan görülmeyebileceği gibi faktörleri göz önüne aldıktan sonra şu sonuca vardı:

Galaksimizdeki yıldızların %17'sinin yörüngesinde Dünya'nın 1,25 katına varan büyüklükte gezegenler var. Ve bu gezegenler turlarını Merkür gezegeni gibi 85 günde ya da daha az sürede tamamlıyor.

Seti Enstitüsü'nden Christopher Burke de buldukları 461 yeni gezegen adayından önemli bir kısmının Dünya'ya yakın boyutta olduğunu açıkladı.

BBC'ye bilgi veren Doktor Burke, "Bunlar arasında en ilginç olan, yıldızlarının yörüngesinde suyun ve yaşamın var olabileceği bölgede bulunan dört yeni gezegen." diye konuştu.

"Bunlardan KOI 172.02 adı verilen bir tanesi, Dünya'nın yalnızca 1,5 katı büyüklüğünde ve Güneş'e benzeyen bir yıldızın etrafında dönüyor. Şu anda elimizde olan verilere göre belki de ikinci bir Dünya'ya en yakın bulgu bu olabilir."bbc türkçe

Jason Palmer

BBC bilim ve teknoloji muhabiri, Long Beach

10/06/2011

hartley 2 kuyruklu yıldızında dünyadakine benzer su gözlemlendi

Jason Palmer

BBC bilim ve teknoloji muhabiri


Bilim adamları, kuyruklu yıldızlar arasında dünyadaki suya en benzeyen suyun Hartley 2 kuyruklu yıldızında gözlemlendiğini açıkladı.

Herschel uzay teleskobuyla yapılan araştırmada kuyruklu yıldızın suyunda bulunan nadir bir hidrojen tipi, döteryum ölçüldü.
Hartley 2 kuyruklu yıldızı
Ve diğer kuyruklu yıldızlardaki suda görülen döteryum oranının yarısına sahip olduğu belirlendi. Tıpkı dünyada olduğu gibi.

Sonuçları Nature dergisinde yayınlanan çalışma, dünyadaki suyun çoğunun gezegenimize çarpan kuyruklu yıldızlardan gelmiş olabileceğine işaret ediyor.

Dünyanın oluşumundan birkaç milyon yıl sonra kuru ve kayalık olduğu biliniyor.

Bugün gezegeni kaplayan suyun büyük olasılıkla uzaydan gelmiş olduğu sanılıyor.

Bugüne kadar yalnızca 5-6 kuyruklu yıldızdaki döteryum oranı ölçülebilmiş ve hepsinde okyanuslardaki oranın iki katı döteryuma rastlanmıştı.

Buna karşılık asteroitlerin döteryum oranı, dünyaya çarpan göktaşlarının kaynağı bu küçük gezegenler olduğu için daha iyi biliniyor.

Göktaşlarında aşağı yukarı okyanuslardakiyle aynı miktarda döteryuma rastlanmıştı.

Bu nedenle eğer dünyadaki su uzaydan geldiyse, bunun kaynağının asteroitler olduğu düşünülüyordu.

Bugüne dek gözlemlenen kuyruklu yıldızlar Oort Bulut cinsindendi, yani güneş sisteminin ilk yıllarında ve Neptün ile Uranüs gibi büyük gezegenlerin civarında oluştuğuna ve gezegenlere, birbirlerine çarparak uzaklara fırlatıldığına inanılan objelerdi.

Hartley 2 kuyruklu yıldızı ise Kuiper Kuşağı'nda döteryum analizi yapılan ilk gök nesnesi.

Kuyruklu yıldızların, asteroitlerden çok daha fazla su taşıdığı biliniyor.

9/08/2011

bilim adamları altın ve diğer metallerin uzaydan geldiğini kanıtlayabileceklerini belirtiyorlar

İngiliz bilim adamları, yeryüzündeki tüm altın ve diğer değerli metallerin uzaydan geldiğini kanıtlayabileceklerini söylüyor.

İngiltere'deki Bristol Üniversitesi'nin araştırmacıları, Grönland'daki dört milyar yıllık kayaları inceledi.
Araştırmacılar bunların dünyada oluşmuş kayalardan farklı izotoplar içerdiği sonucuna vardı.

Onlara göre bu, değerli metallerin dünyaya bir meteor yağmuruyla geldiği teorisini kanıtlıyor.

Bu meteor yağmuru sırasında henüz 200 milyon yaşındaydı.

Dünyanın kendi altını ve diğer ağır metalleri daha gezegenin ilk dönemlerinde çökerek merkezdeki mağmaya karışmıştı.

Bu yüzden günümüzde nikah yüzükleri ve diğer ziynet eşyalarında kullanılan altının kaynağı farklı.

Bu altın nötron yıldızlarının çarpışması sırasında ortaya çıkmış.

Bu çarpışmaların ise evrenin gördüğü en şiddetli çarpışmalar olduğu belirtiliyor.
KURANI KERİM'İN DEMİRİN GÖKTEN İNDİRİLMESİ HAKKINDAKİ AYETİ

57:25 - Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.

9/05/2011

çapı metrenin milyarda biri kadar tek moleküllük motor üretildi

Bilimadamları şimdiye kadar görülen en küçük elektrik motorunu oluşturduklarını söylüyor.

Tek bir molekülden oluşan motorun çapı, metrenin milyarda biri kadar.
Başka bir deyişle motor, bir nanometre veya saç telinin 60 binde biri büyüklüğünde.

Uzmanlar minyatür motorun hem tıp hem de nanoteknoloji alanlarında kullanılabileceğini düşünüyor.

Daha önce, bir moleküle mikroskobik pervaneler yerleştirilmesi ile geliştirilen çözümler olmuştu, ancak ilk kez çalışması için sadece elektrik akımı gereken bu kadar basit ve küçük bir motor oluşturuldu.

tıklayın Nature Nanotechnology dergisinde yer alan çalışmayı yürüten kimyagerlerden Charles Sykes, "geçmişte de ışık ya da kimyasal tepkimelerle çalışan motorlar yapıldı, ama bu örneklerde hep milyarlarca molekül bir arada hareket ediyordu. Biz ise burada, tek bir molekülü harekete geçirip izleyebiliyoruz" dedi.

Deneyde, bir adet butil metil sülfit molekülü son derece iletken olan temiz bir bakır yüzeye yerleştirildi; moleküldeki tek sülfür atomu ise pivot, ya da diğer atomların etrafında döndüğü bir eksen konumundaydı.

Daha sonra bir elektron mikroskobunun bir-iki atom çapındaki ucu ile moleküle elektrik akımı verildi.

Akım sayesinde molekülün kolları andıran karbon ve hidrojen atomları her iki yöne de saniyede 120 devri bulan hızla döndü ve ortalamada net hareket sağlandı.

Isıyı düşürdükçe hareketi daha iyi kontrol edebildiklerini gören uzmanlar -268 derecenin ideal olduğunu belirledi.

Uzmanlar şimdi tek başına inceleyebildikleri molekülün yanına bir başkasını ekleyerek bu devinimi kullanacak bir tür dişli çark oluşturmayı umuyor.

Uzun vadedeki hedefleri ise bu yöntem ile görülmemiş düzeyde küçük makineler yapabilmek, ya da bazı ilaçların belirli hedeflere ulaşmasını sağlamak.

Dr. Sykes ve Boston'daki Tufts Üniversitesi'nde bulunan ekibinin ilk işi ise motorlarının Guinness Rekorlar Kitabı'na türünün en küçüğü olarak girmesini sağlamaya çalışmak.

Çünkü molekülün, bu haliyle motor tanımının gerektirdiği "elektrik enerjisini mekanik enerjiye dönüştüren bir düzenek" olma şartını yerine getirdiğini belirtiyorlar.

7/26/2011

çernobil'deki doğal yaşamı inceleyen uzmanlar radyasyonun normalden iki bin kat fazla olduğunu bildirdiler

Son 10 yıldır Çernobil çevresindeki doğal yaşamı inceleyen bilimadamları yapılan radyasyon ölçümlerinde değerlerin olması gerekenden iki bin kat daha fazla olduğunu belirtiyor.
Kimi bilimadamları bölgede insanların yaşamıyor olmasının doğal yaşamı canlandırdığını savunsa da bu ekibin araştırmaları bölgenin ne kadar ölümcül olduğunu ortaya koyuyor.

7/06/2011

teknolojik lezzet bu yazıcı mürekkep yerine çikolata kullanıyor adı gıda yazıcısı

İngiltere'nin Exeter Üniversitesi'nde araştırmacılar, mürekkep yerine çikolata kullanan bir yazıcı geliştirdi.
Bilgisayar tasarımlarını metal ve plastik kullanarak üç boyutlu bir nesne halinde şekillendiren yazıcılar piyasada halihazırda zaten mevcut.
Exeter Üniversitesi, aynı fikri çikolata için uyarlardı; ve henüz prototip halinde olmasına karşın, çikolata yazıcısına sektörden kayda değer ilgi var.
Araştırmanın başındaki bilimadamı Dr. Liang Hao, çikolata yazıcısının diğer üç boyutlu yazıcılarla aynı tekniği kullandığını söylüyor.
Yazıcı, üst üste tabakalar halinde çikolata kullanarak ortaya üç boyutlu bir tasarım çıkartıyor.

Makina, her tabaka için döktüğü çikolatanın katılaşmasını bekleyip, üzerine sıradaki tabakayı döküyor.

''Gıda yazıcıları'' fikri aslında çok yeni bir şey değil. 2010 yılında ABD'nin Cornell Üniversitesi'nde de sıvı gıdaları mürekkep yerine kullanan özel yazıcılar geliştirmeye yönelik çalışmalar yapılmıştı.

Hem lezzetli olup hem de üç boyutta mükemmel bir şekle sahip yiyecek ürünleri, hediyelik eşya sektörüne çok cazip geliyor.

İnternet üzerinden hediyelik eşya satan findmeagift.co.uk yöneticisi Joanna Grant, ''Çikolata basıyor oluşu haliyle ilgi çekiyor, çok sayıda çikolata aşığı var.'' dedi.

Joanna Grant, müşterilerin istedikleri bir tasarımı bilgisayara yükleyip çikolata şeklinde elde edebileceklerini, ve bunun ticari yönden çok cazip bir hediye fikri olduğunu söylüyor.