Dünya

Dünya
avrupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
avrupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/25/2011

papa'nın baskıları sonucu ortadan kaldırılmış olan tapınak (templar)şövalyeleri

Tapınak Şövalyeleri (Latince: Pauperes commilitones Christi Templique Solomonici / Süleyman Tapınağı ve İsa'nın Fakir Askerleri), tanınmış Hıristiyan askerî tarikatlarından biridir. Resmî olarak iki yüzyıl boyunca faaliyette bulunmuşlardır.
Katolik Kilisesi tarafından resmî olarak 1129 yılında tanınan tarikat kısa zamanda güçlenmiştir. En güçlü zamanlarında askerî varlıkları 20.000'i bulmuştur, fakat bunların sadece % 10'u tarikata bağlı şövalyelerdir.

Tarikatın ömrü neredeyse haçlı seferleriyle eş olmuştur. Beyaz renkteki eşyaları üzerindeki kırmızı haçlarıyla Tapınak Şövalyeleri zamanlarının en korkulan savaşçılarından olmuşlardır.Tarikatın askerî kanadı savaşlarda ün kazanırken tarikata bağlı diğer gruplar Avrupa genelinde ve Kutsal Topraklar'da geniş ölçekte yapılanmışlardır. Kutsal Topraklar'da ve Avrupa'da birçok mevzi inşa eden tarikat bankacılık ve para transferinin ilkel bir formunu bularak Hristiyan Hacılara büyük kolaylıklar sağlamıştır.

Haçlı Savaşları'nın ardından tarikata büyük borçları olan Fransa Kralı IV. Philippe'in kâfirlik ("Katolik olmayan" anlamında) ve eşcinsellik gibi suçlamalarla, Şövalyeler'in ortadan kaldırılması için Papa V. Clemens'e yaptığı baskıların neticesinde 1312'de Tarikat ortadan kaldırılıp tüm mal varlığına el koyulmuş ve Tapınakçılar cadı avında olduğu gibi yakılarak öldürülmüşlerdir. Son olarak 19 MART 1314'te Jacques de Molay (ok. "jak dö mole") ve beraberindeki Tarikat üyeleri kazığa bağlanarak yakılmak sûretiyle idam edilmişlerdir.

7/08/2011

avrupada ekomomik kriz tırmandıkça intihar oranları yükseliyor

Amerikalı ve İngiliz araştırmacılar, 2007-2009 yılları arasında inceledikleri 10 ülkenin 9'unda toplumların çalışan kesimleri arasında intihar oranlarının arttığını saptadılar.
The Lancet dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, 65 yaşın altındaki kişiler arasında intihar oranlarındaki artış yüzde 5 ile yüzde 17 arasında değişiyor.
Araştırmacılar, intihar oranlarının düşürülmesi için devletin toplumsal destek programlarına yatırım yapmasının kilit önem taşıdığını kaydetti.
İnsanların işlerini kaybetmesini önleyecek programların ya da yeniden iş bulmalarına destek sağlanmasının, bu kişilere sosyal yardım sağlanmasından daha önemli olduğu belirtildi.
Araştırma ekibi, 10 ülkedeki intihar oranlarını karşılaştıran çalışmasında Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerini kullandı.

İncelenen dönemde işsizlik oranı üçte bir artmıştı.
İntharlardaki artış, mali krizin derinliğiyle orantılı

Sadece Avusturya'da intihar oranları az oranda düştü. Bunun da Avusturya'nın diğer ülkelerden daha düşük boyutta mali kriz yaşamasından kaynaklandığı düşünülüyor.

Avrupa'da en ciddi mali kriz yaşayan ülkelerden Yunanistan ve İrlanda'da intihar edenler, yüzde 17 ve yüzde 12 oranlarında artarken; 2007-2008 yıllarında Letonya'daki artış yüzde 17'den fazla oldu.

Araştırmada, güçlü sosyal devlet sistemine sahip olan Finlandiya'da daha önceki yıllarda kıyasla daha düşük artış olduğu ve intihar edenlerin sayısının yüzde 5'in biraz üzerinde arttığı kaydedildi.

İngiltere'deki intiharlardaysa yüzde 10'luk bir artış belirlendi.

Araştırma ekibinde yer alan Dr. David Stuckler, "Tam anlamıyla tersine döndü, durum. Ekonomik krizden önce intihar oranları düşüyordu; ancak daha sonra incelenen Avrupa ülkelerinin hemen hepsinde yükselişe geçti. Bu artışların mali krizle bağlantılı olduğu, hemen hemen kesin." dedi.

Dr. Stuckler, yaşanan ekonomik sorunların kalp ve kanser hastalıklarındaki artış gibi olası sonuçlarının hemen görülemeyeceğini kaydetti.
Antidepresan reçetelerinde artış

Geçtiğimiz günlerde BBC'nin yaptırdığı bir araştırma, mali bunalım sırasında doktorların daha fazla antidepresan ilaç yazdığına işaret ediyordu.

İngiltere'deki aile hekimleri, giderek daha fazla sayıda insanın yaşadıkları mali güçlüklerden yakındığını ve son dört yılda yazılan Prozac ve benzeri ilaç reçetelerinin yüzde 40 arttığını kaydediyorlar.

Akıl Sağlığı Merkezi'nin genel başkan yardımcısı Andy Bell, "İşsizliğin ve işsiz kalma korkusunun akıl sağlığını kötüleştiren en büyük tehlikelerden biri olduğu biliniyor. Bu araştırma, yalnızca işsiz kalan insanların değil, işsiz kalabilecekleri korkusuyla yaşayan insanların akıl sağlığıyla ilgilenmemizin önemli bir kamu sağlığı konusu olduğunu gösteriyor." dedi.

6/25/2011

avrupada cep telefonu kullanıcıları arasında en çok konuşanlar türkler çıktı

Türkiye'de yaklaşık altmış iki milyon mobil abone var. Bunların yirmi iki milyonu 3G kullanıyor.
Bu sayı Türkiye'yi Avrupa'da en çok konuşturan ülke yaptı.
Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, "Türkiye Avrupa'da şu anda en çok konuşan ülke. Geçen sene 218 dakika ile Avrupa'nın 3'üncü ülkesi idi. İlk 3 ayda 260 dakika ile Avrupa'yı geçtik" diye konuştu.

Abone başına ayda yaklaşık doksan dakika konuştuk.

İlk üç ayda 40,2 milyar kısa mesaj gönderdik.

Cep telefonları ile en çok aranan numaralardan biri 112 oldu.

Ardından polis imdat geldi.

Cep telefonu ile yurtdışından en çok Almanya, Bulgaristan ve İngiltere arandı.

Alt Yapı Uyarısı
Rakamların artışına dikkat çeken BTK Başkanı Tayfun Acarer "hızlı artış, altyapı sorunlarını da beraberinde getiriyor, önlem alınmazsa altyapımız çöker" uyarısında bulundu.

Acarer, "Geniş bant arttıkça altyapı ihtiyacı çoğalıyor. Son bir yılda bizim geniş bant kapasite kullanımı yüzde 1495 arttı. Tedbir alınmaz ise övündüğümüz Avrupa'dan iyi olduğumuz konuda geri düşebiliriz" dedi.

Tayfun Acarer baz istasyonlarıyla ilgili tartışmalara da değinerek "baz istasyonlarını sökmek bilişimi kurban etmektir" diye konuştu.
trt türk

6/22/2011

vatikan kütüphanesinde evliya çelebi'nin haritası bulundu seyahatname'den sonra en önemli belge

Evliya Çelebi’nin seyahat notlarına dayanan ve Çelebi’nin gözetiminde yapıldığı tarihi belgelerle kesinlik kazanan Nil Haritası, 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi’nin 12. sayısına konu oldu.

Evliya Çelebi’nin belgesel izi sayılabilecek harita, bu gün Vatikan Kütüphanesi arşivlerinde bulunuyor ve Çelebi’ye ait Seyahatname’den sonra en önemli belge olarak kabul ediliyor.

Daha önce hiçbir yerde yayınlanmayan bilgi ve belgeleri gün yüzüne çıkaran dosya, 'Evliya Çelebi'nin Belgesel İzleri' başlığıyla Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuran Tezcan tarafından kaleme alındı. Dr. Tezcan, Chicago Üniversitesi öğretim görevlisi Robert Dankoff ile beraber Vatikan arşivlerine giren ve haritayı gün yüzene çıkaran önemli bir bilim insanı.

NİL HARİTASI'NIN KAHİRE'DEN VATİKAN'A YOLCULUĞU
Evliya Çelebi 1672-73’te Nil yolculuğuna çıkar. Amacı Nil’in kaynağını görmektir. Nil’in Kuzey kolları üzerinde Kahire’den İskenderiye ve Reşid’e daha sonra Dimyat’a gider. Tekrar Kahire’den yola çıkarak Nil’in kaynağı olan Cebel-i Kamer’e doğru Güney yönünde Nil’in sahillerini gezer. Sudan ortalarına kadar inen Evliya, Nil’e 32 konak yaklaştığını, fakat vahşi doğa ve barbar kavimler yüzünden daha ileriye gidemediğini ifade eder.

Evliya Çelebi yolculuğunda harita ile seyahat ilişkisinin önemini kavramıştır. Daha önce coğrafyacıların Sudan tarafına sıcaktan ulaşamadığını, bu bölgenin bilinmediğini, dolayısıyla kendisinin üstadı Nakkaş Hükmizâde Alî Beg’den öğrendiği üzere seyahati esnasında resmetmiş olduğu kaleleri, şehirleri, nehir, dağ ve gölleri, Nil ve Fûncistân seyahatini tamamlandıktan sonra, Papamunta –resimli ilk dünya haritası Mappamundi– gibi haritada göstermek amacındadır. Ve bunun mevcut coğrafya eserlerine ve haritalarına bir ek olacağını da bildirir.

Bugün Vatikan’da Biblioteca Apostolica’da Evliya Çelebi’nin seyahat notlarına dayanan Nil haritası, onun seyahatinin sonunda bu projeyi gerçekleştirmiş olduğunu gösteriyor.


18. yüzyılda Seyahatname’nin İstanbul’a gönderildiği yıllarda Kahire’den Vati-kan’a gelen bu harita, kaba bez üzerine çizilmiş. Uzunluğu 543 cm olan haritanın yukarısında Nil’in kaynağı, aşağısında Nil deltası bulunuyor. Yani Güney yukarıda, Kuzey aşağıda yer alıyor. Eni, yukarıda 88, aşağıda 45 cm olan harita üzerinde Nil, kaynağı olarak kabul edilen Cebel-i Kamer dağından çıkar, Kızıldeniz ile Libya çölü arasına sıkıştırılmış biçimde uzanır, Kahire’de iki kola ayrılıp Akdeniz’e ulaşır.

Eski coğrafya kaynaklarına göre Nil’in kaynağı Cebel i Kamer dağıdır, haritanın bu anlayışa göre çizilmiş olduğu görülür. Üzerinde 500’e yakın şehir, kale, dağ, vadi, göl, kavimler, vahşi hayvanlar, altın yatakları, ticaret malları vb. üzerine bilgileri yer alır. Evliya’nın Seyahatname’nin 10. cildinde geçtiği yerleşim yerleri hakkında verdiği bilgiler bu haritada rahatlıkla izlenmektedir.


SADECE OSMANLI TOPRAKLARINI GEZMEDİ...
Evliya Çelebi yalnız Osmanlı ülkesini değil, komşu ülkeleri de gezmiş, bu ülkelere gitmek için kral ya da patrik gibi yüksek mevki sahiplerinden bir çeşit vize demek olan geçiş belgeleri almıştır. Evliya, Seyahatname’de “papinta, papinta kâgız ya da papinta hatt” diye adlandırdığı bu belgelerden birincisini 1074/1664’te Nova’ya giderken Dobro Venedik (Dubrovnik) kralından almıştır. İkincisini 1075/ 1665’te Batı Avrupa’ya gitmek için Viyana kralından (1. Leopold) alır.10 Bu belge ile Seyahatname’nin çeşitli yerlerinde Batı Avrupa’ya gittiğini bildirirse de bu seyahatini gerçekleştirememiş olduğu anlaşılır.

Üçüncü belgeyi ise 1082/1672’de Tûr-ı Sînâ’daki manastır patriğinden almıştır. Bu sonuncusu bugün elimizde bulunmaktadır. Yunanca olan bu belge 2006’da Pinelophi Stathi tarafından yayınlanmıştır. Yazar, bu belgenin İstanbul’daki Mukaddes Yerler Patrik Temsilciliği (Metochion) kütüphanesinde yabancı memleketlerde seyahat edecek olanlara verilen mektupları içeren 827 numaralı dosyada bulunduğunu bildirmektedir: “Patriklikçe tanzim edilmiş apantahousa, tarihsiz, seyyah Evliya Çelebi’yi tanıtıyor”.

Bu belgede Evliya Çelebi’den şu sözlerle bahsedilmektedir:
“.... Hepiniz bilesiniz ki, tarafımızdan tanzim olunan bu mektubun hâmili Evliyâ Çelebi, namuslu ve insan dostu bir insandır. Onun arzusu ve emeli seyyâhı âlem olmaktır; gezdiği yerleri, şehirleri, kavimleri anlatmaktır, kalbinde kötülük yoktur, hiç kimseye haksızlık etmek, hiç kimseyi incitmek istemez. Biz onun namına tanıklık etmek isteriz ki, kendisi mûnis ve iyi bir insandır, bu sebebten hepinizden niyâz ederiz ki onu iyi bir adam olarak misâfir ediniz, o dindâr Hıristiyanlardan lütûflar ve iyilikler hak etmiştir. Her nerede bulunursa bulunsun veya seyahat esnasında, ister karada ister denizde olsun, ister şehirlerde ister köylerde olsun bizce ve pek çoklarınca insan dostu (barışsever) bir kişi olarak tanınan kendisi hiç bir tahkikat ve soruşturmaya mâruz kalmamalıdır. Bizim tarafımızdan ve pek çok başka kişi tarafından barışsever bir kişi olarak tanınır...”

11 Evliya, bu tavsiye mektubunu hac yolculuğundan dönüşü sırasında Tûr-ı Sînâ’daki manastırın Rum Patriğinden nasıl aldığını kendisi Seyahatname’nin 9. cildinde anlatır. Burası ünlü St. Catherine Manastırı’dır. Evliya, dağların arasında bir dağın tepesinde benzeri olmayan büyük bir manastır olduğunu, içinde pek çok patrik, rahip ve keşiş bulunduğunu, kendisini önce içeri sokmak istemediklerini, ancak onlarla dostane ilişki kurarak içeri girip gezdiğini, çok ilginç bir manastır olduğunu ayrıntılı olarak anlatır. “Ammâ kefere elinde kalmışdır. Ammâ İslâm elinde olsa berbâd olurdu” der. Evliya, onlarla kurduğu iyi ilişkiyi hediyeleşmeye kadar götürmüş, hatta patrik kendisine bir saat hediye etmiştir. Patrik kendisine ayrıca yukarıda adı geçen ve Evliya’nın Seyahatname’de “Seyyâh-ı âlemdir. Gelüp Tûr-ı Sînâ’yı ziyâret etmişdir. Yedi kral diyârında kimse mâni olmaya” diye özetlediği geçiş belgesini almıştır.
mynet

6/21/2011

kırımda yapılan kazılarda avrupalıların kökeni ortadoğu veya balkanlar değil rusya

Kırım bölgesindeki Buran-Kaya kazı alanında insan kemikleri, dişler, aletler, fildişi süslemeleri ve hayvan kalıntıları bulundu.


Fosillerde, ölümden sonraki ritüellerin parçası olarak etin kemikten ayrıldığına işaret eden kesik izleri bulunuyor.

Ukrayna Ulusal Bilimler Akademisi'nde görevli arkeolog Aleksander Yaneviç, Kırım dağlarındaki Buran Kaya'da 1991'de dört mağara bulmuştu.
Gravette kültürü

O tarihten bu yana mağaralardaki kazılarda yaklaşık 200 kemik parçası bulundu. Kazılarda bunların yanı sıra fildişinden yapılmış süslemelere de rastlandı.

Bu süs eşyası, bilimadamlarına eski insanlarla Gravette olarak bilinen bir kültürel gelenek arasında bağ kurma şansı verdi.

Adını Fransa'da Taş devri araştırmalarının başlatıldığı La Gravette bölgesinden alan bu kültür, tüm Avrupa kıtasına yayıldı.

Prof. Clive Finlayson, "Gravette kültürü, modern insanı tanımlayan bir kültürdür. Bu insanların bıçakları, hafif aletleri, açık hava kampları vardı. Mamut kemiklerinden çadırlar dikmişlerdi" diyor.

Finlayson'a göre, Ukrayna'daki kazılarda bulunan kemikler ve diğer parçalar, Avrupa'daki insanların kökeninin Balkanlar ya da Orta Doğu değil Rus ovaları olduğu görüşünü güçlendiriyor.
bbc türkçe

6/20/2011

çinliler taklitte sınır tanımıyor avusturyadaki köyün tıpa tıp aynısını inşaa ediyor

Independent gazetesi Avusturya'da bir köyün sakinlerini şaşkınlığa sürükleyen bir Çin projesini sayfalarına taşıyor.
Avusturya'nın ahşap evleri, tarihi kiliseleri ve nefes kesen manzaralarıyla meşhur Hallstatt köyünün turist panosunda şu sözler yazılı: Bir çokları burayı dünyanın bir gölün kenarındaki en güzel köyü olarak anıyor.


Gazete bu görüşe herhalde Çinliler kadar katılan başka bir millet olamayacağını, çünkü bir inşaat şirketinin, ülkenin güneyindeki Guangdong eyaletinde bu köyün tıpa tıp aynısını inşa etmeye başladığını yazıyor.

Independent'ın aktardığına göre kopyalanan köyün reklamında, "kalabalık olmayan üstelik üst düzey ve kaliteli bu yerleşim yerinin dağ ve göl manzarası da bulunduğu" söyleniyor.

Unesco'nun dünya mirası listesinde bulunan Hallstatt'ın 800 sakini ise haber karşısında şoka uğramış.

Halkı en çok şaşırtan da, Çinli bir ekibin yıllardır köyde ölçüm yapıp fotoğraflar çekip kendilerini inceliyor olması ve kimsenin bunu farketmemesi.

400 yıllık bir hanın sahibi Monika Wenger, olaydan Çinli bir müşterisinin pazaryerine ilişkin çizimlerini kendisine göstermesi üzerine haberdar olduklarını anlatıyor. Wenger, " olaylar 'Biri Bizi Gözetliyor'u hatırlatıyor, doğrudan yaklaşılmış olmasını tercih ederdim" diyor.

Belediye başkanı, Unesco'ya Guangdong projesiyle ilgili olarak şikayette bulunmuş. Avusturyalı yetkililer şimdi Çin'in kopya köy planlarına nasıl bir karşılık vermeleri gerektiğini görüşüyor.

Çin'de ise Avrupa'daki köy ve kasabaların kopyalanması yaygın olmasının yanı sıra hayli büyük bir pazar.

2005'te tamamlanan Chengdu, İngiltere'nin Dorchester kenti model alınarak inşa edilmiş.
bbc türkçe