Dünya

Dünya
Yahudi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yahudi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6/28/2011

hollanda'da müslümanlar ve yahudiler hayvanları uyuşturmadan kesemeyecek

Hollanda parlamentosunda bugün benimsenmesi beklenen yeni yasa, kesilecek tüm hayvanların, acı çekmelerini en aza indirmek amacıyla, önce uyuşturulmasını şart koşuyor.

Helâl ve koşer kesim usulleriyse, hayvanların bilincinin yerinde olmasını öngörüyor.
Şimdiye dek Batılı ülkelerde olduğu gibi, Hollanda'daki mezbahalarda da hayvanlar kesilmeden önce uyuşturuluyordu. Ancak Müslüman ve Yahudi kasaplar, dini özgürlük esasına göre, bundan muaf tutuluyor ve hayvan kesimini geleneksel usullerde yapıyorlardı.

Ancak Hollanda parlamentosundaki milletvekillerin çoğu, dini özgürlüklerin, hayvanlara gereksiz yere acı çektirilmesini haklı gösteremeyeceği üzerinde görüş birliğine vardı.

Aylardır süren görüşmeler sonunda, Müslüman ve Yahudi toplumlarına bir uzlaşma yolu öneriliyor.

İki toplumdan, bir yıl içinde, kendi geleneksel yöntemleriyle kesilen hayvanların, öldürülmeden önce uyuşturulan hayvanlardan daha fazla acı çekmediğini kanıtlayan veri sunmaları isteniyor.

Ama yeni yasanın yandaşları ve muhalifleri, bu konuda veri sağlanabilmesinin hemen hemen imkansız olduğunu; dolayısıyla helâl ve koşer usullerde kesim yapılan mezbaha ve kasapların faaliyetlerinin yasaklanacağını kaydediyorlar.

Hollanda'daki Müslüman gruplar, bu adımın, Avrupa'da İslamiyete karşı artan hoşgörüsüzlüğün yeni bir işareti olduğunu söylüyorlar.

Ülkedeki Müslüman ve Yahudi toplumlar, komşu Belçika ve Almanya'dan helâl ve koşer et ithalatına başlamayı planlıyorlar.

6/08/2011

hitlerin 30 yaşında yazdığı mektup sergileniyor mektupta yahudiler temizlenmeli diyor

Adolf Hitler'in ilk anti-Semitik görüşlerini dile getirdiği mektubu ilk kez New York'ta sergileniyor.
1919 Yılında daktiloyla yazılan 4 sayfalık mektupta, "Yahudilerin kesin olarak toplumdan çıkarılması" isteğine yer verilmekte.


Los Angeles'teki Simon Wiesenthal merkezince ele geçirilen mektup, daha sonra bu merkezde sergilenecek.

O tarihte 30 yaşında bir asker olan Adolf Hitler'ın bu mektubu, döneme ilişkin önemli bir tarihi belge olarak kabul ediliyor.

Nazi liderinin daha o yıllarda ileriye ilişkin düşüncelerini oluşturmaya başlamış olması bakımından, mektuba büyük önem veriliyor.

Belge, Adolf Hitler'in Yahudi Soykırımı'ndan 20 yılı aşkın bir süre önce, "Yahudilerin toplumdan çıkarılması gerektiğine" inandığını ortaya koyuyor.

"Gemlich Mektubu" adı verilen mektupta, Yahudilik, "bir dini grup olarak değil, bir ırk" olarak tanımlanıyor.

Hitler, bu inancından hareketle, "Aramızda Alman olmayan, kendilerine özgü duyguları, düşünceleri ve emelleri olan ve bizlerle aynı haklara sahip bulunan bir ırk yaşıyor." diyor.

Mektubun bir yerinde, Hitler, hükümetin "Yahudi sorunu"nu, Yahudilere haklarını vermeyerek çözebileceğini; ama "nihai hedefin, Yahudilerin tamamiyle ve kesin şekilde ortadan kaldırılması" olduğunu yazıyor.

Simon Wiesenthal Merkezi'nden Haham Marvin Hier, kurumun, söz konusu mektubu geçen ay özel bir kişiden 150 bin dolara satın aldığını belirtti.

Haham Hier, bilim çevrelerinin varlığından uzun yıllardır haberdar olduğu mektubun, 2. Dünya Savaşı dönemine ilişkin önemli bir belge olduğunu, zira Hitler'i Yahudilerin yok edilmesiyle doğrudan ilişkilendirdiğini kaydetti.

Mektubun yazıldığı sırada Hitler, Alman ordusunda görevliydi ve anti-Semitik söylemleriyle askerleri kışkırtıyordu.

AP Ajansına göre, ordudaki üssü, Hitler'e, görüşlerini kağıda geçirmesini tavsiye etmişti.

Halen New York'taki Museum of Tolerance'da(Hoşgörü Müzesi) sergilenen mektup, Temmuz'dan itibaren daimi olarak Los Angeles'teki sergilenecek.
bbc türkçe

5/24/2011

bolşevik devrimi lideri leninin yahudi olduğu dedikoduları son buldu

Sovyetler Birliği'nin kurucusu ve Bolşevik Devrimi'nin lideri Vladimir İlyiç Lenin'in kökenin Yahudi olduğuna yönelik dedikodular Moskova müzesinin bu konudaki belgeleri açığa çıkarmasıyla sona erdi.

Moskova'daki Devlet Tarih Müzesi'nde sergiye çıkarılan belgeler arasında Lenin'in ablası Anna Ulyanova tarafından 1932 yılında Lenin'in halefi Josef Stalin'e yazılan, büyük babalarının (annelerinin babası) 18. ve 19. yüzyıl Rusyası'ndaki Yahudi karşıtı "Yerleşim Sınırlandırması" politikasından kurtulmak ve daha yüksek eğitim hakkını elde edebilmek için Hıristiyanlığa geçen Ukraynalı bir Yahudi olduğunu belirten mektup da yer alıyor.

Mektupta, "Yoksul bir Yahudi ailesinden gelen büyük babamızın vaftiz sertifikasına göre babası (Ukrayna'nın batısındaki bir kent olan) Jitomir'de yaşayan Moses Blank adında biri. Vladimir İlyiç Yahudiler hakkında her zaman iyi düşündü. Benim daha önce de kuşkulandığım kökenimizi, o (Lenin) sağken bilemememizden dolayı son derece üzgünüm" ifadelerine yer verildi.
Stalin'den Lenin döneminde başlatılan Yahudi düşmanı akımlarla mücadele etme çalışmalarını sürdürmesini isteyen Ulyanova, "Son yıllarda Yahudi karşıtlığının komünistler arasında bile yeniden güçlenerek arttığını duyuyorum. Bu gerçeği kitlelerden saklamak yanlış olur" ifadelerini kullanıyor.

Çarlık Rusya'sı döneminde Yahudilerin büyük çoğunluğuna, "Yerleşim Sınırlandırması" adı verilen program çerçevesinde günümüzde Litvanya, Belarus, Polonya, Moldova, Ukrayna ve batı Rusya'nın bir bölümünü oluşturan bölgede yaşama izni veriliyordu.

Dönemin Rus yönetimine karşı mücadele başlatan Bolşeviklere çok sayıda Yahudi de destek vermiş, Bolşeviklerin 1917 yılında iktidara gelmesinin ardından Komünist Parti üst düzey yönetiminde de çok sayıda Yahudi yer almıştı. Komünist Parti'nin en tanınmış Yahudi kökenli üyelerinden biri ise gerçek adı Brontstein olan Leon Troçki'ydi.

Ancak, 1870 yılında doğan Lenin kendisini Rus olarak ifade etmişti.

Lenin'in resmi biyografisi yeğeni Olga Ulyanova tarafından yazılmış ve biyografide ailenin Rus, Alman ve İsveç kökeni olduğu kaydedilmişti.

Lenin döneminde başlatılan Yahudi kültürünün geliştirilmesi çalışmaları, Stalin'in Komünistler arasındaki Yahudileri temizlediği ve tüm Sovyet Yahudilerini Çin sınırındaki bir bölgeye yerleştirme planını devreye soktuğu 1930'lu yılların başına kadar sürmüştü.

Devlet Tarih Müzesi yetkilisi Tatyana Koloskova, Stalin'in Ulyanova'nın bu isteğini görmezden geldiğini ve mektubun tamamen gizli kalması talimatını verdiğini kaydetti.

Ulyanova'nın mektubu Rus tarihçilerin eline 1990'lı yılların başında geçmiş, ancak gerçekliği konusunda tarihçiler arasında derin bir görüş ayrılığı çıkmıştı.

Lenin'in en küçük kızkardeşi Mariya Ulyanova'nın 1922 yılında yazdığı belirtilen günlüğünde, aynı yıl ağır şekilde felç olan Lenin'in Stalin'den kendisine zehir getirmesini istediğini belirterek, "Kendisi bu talebini yerine getirmesi için rastgele Stalin'i seçmiş değil. O Stalin'in kararlı bir Bolşevik, her türlü duygusallıktan arınmış doğru bir yoldaş olduğuna inanıyordu. Başka kim Lenin'in hayatını sona erdirmeye cüret edebilirdi?" ifadesine yer veriyor.

Günlükte, Stalin'in Lenin'e yardım etme sözü verdiği ancak diğer politbüro üyelerinin bu talebi kabul etmediği vurgulanıyor. Stalin'in sürgüne gönderdiği Troçki, hatıralarında Lenin'i Stalin'in zehirlediğini iddia etmişti.

Müzede bir çoğu ilk defa olmak üzere sergilenen 111 belgede Sovyetler Birliği dönemindeki üst düzey yöneticilerle ilgili ilginç bilgilere yer veriliyor.

Belgelerden birinde 1934 yılında gözaltına alınan ve gerçek adı Rosenfeld olan eski Komünist Parti Politbüro üyesi Lev Kamenev'in Stalin'e mektubunda, "Bütün bedenim parti liderliği ve parti için tereddütsüz ve sorgusuz aşkla dolu olduğundan beri öğrendiğim şey, Merkez Komite'nin her adımına ve sizin aldığınız her karara inanmaktı. Bana tuhaf gelen ve iğrendiren insanlarla ilişkim olduğu iddiasıyla gözaltına alındım" sözleri yer alıyor.

Ancak Stalin'in bu mektubu da dikkate almadığı ve Kamenev'in 1936 yılında infaz edildiği belirtiliyor.

Müzede, Sovyet Politbüro üyeleri tarafından çizilen karikatürlere de yer veriliyor.

Komünist ideolojinin önde gelen isimlerinden Nikolay Buharin'in çizdiği bir karikatürde Stalin dev ve abartılı bir burunla, ağzında piposuyla tasvir ediliyor. Buharin'in karikatürlerinden birinde ise bir başka üst düzey yetkili, Kızıl Ordu'ya karşı 1917-1923 yılları arasında savaşan ancak başarısız olan Beyaz Ordu üniforması içinde resmediliyor.

Sovyet döneminin önde gelen ekonomistlerin Valeriy Mejlauk da çizdiği bir karikatürde Troçki'yi "Başıboş dolaşan bir Yahudi" ve bir Maliye Bakanını da beceriksizse dolanan biri şeklinde tasvir ediyor. Mejlauk'un çizdiği karikatürde, Stalin'in, Maliye Bakanının "testislerinden asılması" önerisinde bulunduğu kaydediliyor.

Yetkililer, Buharin ve Mejlauk'un yanı sıra adı verilmeyen Maliye Bakanının 1938 yılında tutuklanarak idam edildiğini kaydettiler.

Devlet Tarih Müzesi'ndeki sergi 3 Temmuz'a kadar açık kalacak.
mynet

5/23/2011

amerikada yeni tartışma sünneti yasaklamak için sandık başına gidilecek

Kasım ayında California'nın San Francisco kentinde yerel ve eyalet çapında alınacak bir dizi karar için sandık başına gidilecek.
Seçmenlerin oy vereceği konulardan biri, erkek çocukların sünnet edilmesini yasaklama önerisi.

Öneriyi halk oylamasına getiren grubun ana sözcüsü Lloyd Schofield, Economist dergisine verdiği mülakatta, ''Kız çocuklarının sünnet edilmesi nasıl yasaklanıyorsa, erkek çocuklar da aynı korumadan faydalanmayı hak ediyor.'' diyor.

ABD'de kız çocuklarının sünnet edilmesi hem federal bir yasa ile hem de eyaletlerin kendi uygulamaları kapsamında, dini bir vecibe olsun ya da olmasın, yasaklanmış durumda.

Lloyd Schofield ve yandaşları, erkek çocukların sünnet derisinin kesilmesinin de yasaklanması gerektiğini, çünkü bu eylemin de insan vücuduna izinsiz bir müdahale anlamına geldiğini söylüyor.

ABD'de erkek çocukların sünnet edilmesi sadece Yahudi ve Müslüman toplumlara özgü değil.

Sıhhi bulunduğu için 20'inci yüzyılda ABD'de giderek yaygınlaşan sünnet, 1960'larda neredeyse yeni doğan her erkek bebeğe uygulanır hale gelmişti.

Fakat aradan geçen yıllarda bu gelenek kırılmaya başladı. 2008 rakamlarına göre artık Amerikalı erkek çocuklarının sadece yarısı sünnet ediliyor.
Din özgürlüğü

Sünnetin sağlık açısından ne kadar gerekli bir uygulama olup olmadığı uzmanlar arasında tartışmalı bir konu.

Son olarak, Sahra altı Afrika ülkelerinde sünnetli erkeklerin Aids'e yol açan Hiv virüsünü kapma riskinin azaldığına işaret eden araştırma verileri ortaya çıktı.

Fakat sünnetin yasaklanması talebiyle kampanya yürütenler, Hiv araştırmasının yeni doğmuş erkek çocukların vücudunun bir parçasını kesmeyi meşru kılmadığını belirtiyor.

Ancak sünnet yasağı önerisi, sağlıktan ziyade dini açıdan daha tartışmalı bir konu olacağa benziyor. Yahudi ve Müslüman gruplar, sünneti tümden yasaklamanın dini özgürlüklerinin ihlali anlamına geleceğini savunuyorlar.

Şayet sünnet tartışması Amerikan Yüksek Mahkemesi'ne dek çıkarsa, yargıçların ne yönde karar vereceği merak konusu.

Amerikalı Mormonların çok eşlilik talebi, dinleri buna müsade etse de, federal düzeyde yasaklanmış bir uygulama.

Ama öte yandan Yüksek Mahkeme, 1972 yılında Amish mezhebine bağlı bir Hristiyan ailenin, dini gerekçelerle, çocuklarını 8'inci sınıftan sonra okula göndermeme talebini haklı bulmuştu.
bbc türkçe

3/21/2011

analiz sonuçları türkler,kürtler,yahudiler,ermenilerin soy birliğini ortaya çıkardı

Türkiye’de ve dünyada yaşayan Ermenilerin DNA’larını inceleyip akrabalıklarını tespit etmek amacıyla kurulan Armenian DNA Project tarafından yapılan analizler, bin yıldır aynı coğrafyayı paylaşan Türkler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler ve Yahudiler arasındaki soy birliğini ortaya koydu. Projeyi yürüten Peter Hrechdakian, “Dilimiz, ibadet şeklimiz farklı olabilir ama aynı soy havzasından geliyoruz” dedi.

1915’te yaşanan trajedi dolayısıyla dünyanın dört bir tarafına dağılan Ermeniler arasındaki akrabalıkları tespit etmek için oluşturulan ‘Armenian DNA Project,’ yapılan DNA analizlerinin Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin, Süryanilerin ve Yahudilerin aynı soy havzasından geldiğini ortaya koyduğunu açıkladı.

Agos gazetesinin Maral Dink imzasıyla manşetten yayımladığı habere göre, projeyi yürüten Peter Hrechdakian, grup analizlerinin çarpıcı sonuçlar verdiğini belirterek şunları söyledi: Türk çıkma korkusu “Türkler, Kürtler, Süryaniler ve Yahudilerle Ermeniler arasında çarpıcı benzerlikler var. Gruplar arasındaki alt-grup dağılımları neredeyse birebir uyuyor. Ayrı dilleri konuşabiliriz, kültürlerimiz farklı olabilir, farklı şekillerde ibadet ediyor olabiliriz. Ama temelde aynı soy havzasından geliyoruz.”


Bazı Ermenilerin Türk çıkma endişesiyle DNA testi yaptırmaktan kaçındığını hatırlatan Peter Hrechdakian, “Yapılan DNA testlerinin kişinin etnik kökenlerini belirleme gibi bir özelliği yok” dedi. Hrechdakian, şöyle devam etti:

‘Atalarımız ortaktı’ “Bu test ‘Sen Ermeni’sin ya da Türk’sün’ demiyor. Bunu bilmek imkânsız. Türklerin, Lazların, Hemşinlilerin, Kürtlerin, Ermenilerin ve Rumların kodlarına baktık. Hepsinde çok ortak özellikler var. Misal, belki Hemşinlilerin Ermeni olduğunu söyleyebilirsiniz ama bu söylediklerinizin bir geçerliliği olmaz. Zira hepsinin Ermeni olması mümkün değil. Bu da bizi şu sonuca götürüyor:

Hepimiz aynı coğrafyanın insanlarıyız. Bizler Ermeni, Türk veya Kürt olmadan önce atalarımız ortaktı.” Test herkese açık BABA tarafından Urfalı, anne tarafından ise Antepli olan Peter Hrechdakian, yirmi yıldır ailesiyle Brüksel’de yaşıyor.

“Ermeniliğimle ilgili ne yapabilirim” diye düşünerek ‘Armenian DNA Project’i başlatan Hrechdakian, çokan sonuçlara pek de şaşırmamış. Testle ilgili olarak www.familytreedna.com/puplic/armeniaDNAproject adresinde bilgi almak mümkün. Sipariş verenlere, posta aracılığıyla tükürükten örnek alınmasını sağlayan çubuklar gönderiliyor.

Test yaptırmak isteyen kişi, tükürük örneğini vererek bu çubukları test merkezine gönderiyor. 50 ile 250 dolar arasında ücreti olan test sonucunda kişilerin DNA haritaları çıkartılıyor. Bu haritalar veri tabanıyla karşılaştırılarak akrabalıklar tespit ediliyor. Bugüne kadar 500 kişiye uygulanan test sonucu akrabalarını bulan pek çok kişi oldu.
mynet

1/28/2011

yahudi yerleşimcilerle filistinlilerin maçını türk hakem yönetti

Batı Şeria'daki Filistinlilerle barış yanlısı örgütlerden Eretz Şalom, Türkiye kökenli işadamı Eliko Dönmez ve Filistin Barış Toplumu adlı örgüt tarafından ortaklaşa koordine edilen etkinliğin hakemliğinin, Türkiye'nin Ortadoğu'daki barış çabaları dikkate alınarak, bir Türkün yapması kararlaştırıldı.

Maçı, İsrail'deki büyük bir Türk inşaat firmasının çalışanlarından 25 yaşındaki Murat İslam Yılmaz yönetti.

Filistinler Yerleşimcilere 6 Gol Attı
Maç, Batı Şeria'daki Filistin kentlerinden Beytüllahim yakınlarındaki Guş Etsion yerleşimler blokuna dahil Yahudi yerleşimlerinden Efrata'nın girişindeki futbol sahasında yapıldı.

Filistinli Hadi Husan takımını Cenin, Nablus ve Beytüllahim'den oyuncular oluştururken, adını Husan köyünden alan takımın Filistin liginde de oynadığı belirtildi. Yahudi yerleşimcilerin takımı için ise Tekoa ve Efrat'taki yerleşimcilerden oluştu.

Filistinli oyuncularla Yahudi yerleşimcilerin maçı, 6-3 Filistinlilerin üstünlüğü ile bitti. Maçın ikinci yarısında, bazı Türk işçiler de oyuna katıldı.

Dostluk ve barış maçını örgütleyenlerden, Filistinlilerle barış için çalışan Batı Şerialı Haham Menahem Froman, "insanların doğasında kavga, karşısındakini yenme gibi doğal dürtülerin bulunduğunu" belirterek, "Biz bu alışkanlığı değiştirmek, savaşın yerine barış için mücadeleyi koymak istiyoruz. Futbolcuların formalarının üzerinde de hem Arapça, hem İbranice 'Kim galip gelecek? Barış' yazıyor. Burada herkes barış için gol atıyor" dedi.

Haham Froman, Ortadoğu'ya barışı ancak Türkiye'nin ve Başbakan Erdoğan'ın getireceğine inandığını dile getirdi.
trt türk