Dünya

Dünya
Samsun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Samsun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/19/2012

şişli belediyesinin düzenlediği katılım rekoru kıran 19 mayıs kutlamaları ve yılmaz özdil'in yazısı

Şişli Belediyesi tarafından düzenlenen 19 Mayıs kutlamaları, büyük bir katılımla gerçekleşiyor.


İşte Özdil'in o yazısı.

19 Mayıs
İlk badireyi henüz Boğaz'dan Karadeniz'e çıkarken atlattı...

Bandırma vapuru yolcuları.

Hayırdır inşallah dedi, süvari İsmail Hakkı, bu deniz feneri de neyin nesi?

Senelerdir aynı rotayı kullanmasına rağmen, ilk kez görüyordu bu deniz fenerini... Bizi yolumuzdan saptırmak için koymuş olmasınlar dedi, serdümen Basri... Dürbünle baktılar. Hakikaten öyle. Deniz fenerine uysalar, daha kafadan Poyrazköy'de karaya oturacaklardı.

DAMAT FERİT'İN OYUNUNA GELMEDİLER

Kanmadılar Damat Ferit'in diktirdiği çakma deniz fenerine, engin ufuklara açıldılar. Az gittiler. O da ne? Olmaması gereken yerde, al sana bi deniz feneri daha, Kefken'de... Normalde üç saniyede bir, üç defa çakıp, altı saniye susması gerekirken, kalecilerin gözüne tutulan lazer gibi, devamlı yanıyor, bu tarafa gel, bu tarafa gel diye bağırıyordu adeta... Bunu buraya dikse dikse, İngiliz muhipleri dikmiştir, biz yolumuzdan şaşmayalım dedi, çarkçıbaşı Süleyman... İyi ki de öyle dedi. Dinleselerdi sahte deniz fenerini, harss diye kayalıklara bindireceklerdi.

Ereğli'ye yaklaşırlarken, kömürümüz azaldı dedi, ateşçi Hamdi, yanaşalım da, fulleyelim bari. Yanaşalım yanaşmasına da, burda olması gereken deniz feneri nerde birader dedi, ikinci kaptan Tahsin... Bi filika indirdiler. Meğer, Bandırma kör olsun, henüz Ereğli'ye gelmedik herhalde diye aranırken, denizin ortasında duba gibi kalsınlar diye... Ampul'ü sökülmüştü deniz fenerinin! Yurtsever balıkçıların istihbaratına göre, Amerikan mandacılarının işiydi. Hamsi takalarıyla omuzlayıp omuzlayıp yüklediler kömürü ambara, vira... Ver elini Amasra.

"ULAN BU KADAR DA ADİLİK OLMAZ"

Buyrun burdan yakın... Kıyıda, sağ taraflarında kalması gereken deniz feneri, teee derinlerde, sol taraflarındaydı. Ulan bu kadar da adilik olmaz dedi, lostromo Hasan, Anadolu'ya paralel gidelim derken, Rusya'ya doğru sürüklenelim diye, yerini değiştirmişler deniz fenerinin be.

İnebolu sahili, aynı şark kurnazı numara... Ters manyel veren deniz feneri, gene ters yerdeydi. Kaçak kalkan avcıları gibi batırılalım diye umut ediyorlar galiba dedi, kamarot Halit... Tayfa Mehmet'in uzattığı cigaradan bi nefes çekip üfledi, tabip yüzbaşı Behçet, gülümsedi.

Ve, Sinop... İlk adım'a son kulaç'tı. Hayret! Deniz feneri yerli yerindeydi. İkinci yaver Muzaffer, bu saatten sonra, değil deniz feneri, Sinoplu Diyojen'in lambasını görsem, gene inanmam, gölge etmesinler başka ihsan istemem diyordu ki... Deniz fenerinden ateş açıldı iyi mi! Son çare, İngiliz torpidosunun namlusuna deniz feneri süsü vermişlerdi. Gel gör ki, ıskaladılar. Çekti belindeki revolveri erkân-ı harp binbaşısı Hüsrev, bastı tetiğe, bunu Hasan Tahsin'den kaparo kabul edin, öbür taksitleri Samsun'da öderiz diye haykırdı.

Velhasılıkelam.

Siz siz olun...
Varmak için menzile, aldanmayın deniz fenerlerine, Mustafa Kemal'in gözlerindeki ışığı takip edin, karanlık gecelerde.



2/24/2011

samsun'da tek katlı evlerini yıkmadan üzerine apartman diktiler

Samsun'un Çarşamba İlçesi'nde bazı kişilerin, eski tek katlı evlerini yıkmadan onun üzerine 4 veya 5 katlı bina yapması görenleri şaşkına çevirdi.İlçenin yaklaşık 5 bin nüfuslu Cumhuriyet Mahallesi'nde bulunan evlerin bir çoğunun üzerine yapılan yeni binaların hızla çoğalmaya başlaması dikkat çekti. İlçeye 1961 yılında yapılan Hasan Uğurlu Barajı nedeniyle evlerinin sular altında kaldığını belirten mahalle sakinleri, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından Cumhuriyet Mahallesi'nde yaptırılan tek katlı evlere taşındıklarını söyledi. Zamanla nüfusun çoğalması ve evlerinin yetersiz kalması üzerine çözüm arayan Çarşambalılar, eski evlerini yıkmadan onların üzerine binalar yapmaya başladı. (Haber - kamera: Murat SANDIKÇI- Hakan ÇELİKBAŞ/ÇARŞAMBA-SAMSUN DHA)


Hürriyet Video'larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!

1/21/2011

bu bebeğin göbek bağı sarılacivert doğuştan fenerbahçeli

SAMSUN'da Emre- Ömür Kışla çiftinin 4 Ocak'ta dünyaya gelen bebekleri Erim'in göbek bağının sarı-lacivert olması aileyi şaşırttı, hem endişelendirdi. Baba Emre Kışla, "Ben fanatik bir Fenerbahçe taraftarıyım. Ailemizde herkes Fenerbahçe'yi tutuyor. Önce korktum çünkü bir hastalık olduğunu düşündüm. Ancak doktorumuz endişe edilecek bir durumun olmadığını bunun normal olduğunu söyleyince rahatladım. Bebeğimiz dünyaya Fenerli olarak geldi" dedi.

Samsun'da dünyaya yeni gözlerini açan Emre-Ömür Kışla çiftinin ikinci bebekleri Erim Kışla, 'Doğuştan Fenerbahçeli' oldu. Bebeğin, göbek bağının sarı ve lacivert renklerde olması, aileyi hem korkuttu hem de sevindirdi. Baba Emre Kışla, "Ben fanatik bir Fenerbahçe taraftarıyım. Ailemizde herkes Fenerbahçe'yi tutuyor. Bebeğimin de göbek bağının sarı-lacivert olması bizi hem sevindirdi hem de korkuttu. Korktum çünkü bir hastalık olduğunu düşündüm. Ancak doktorumuz endişe edilecek bir durumun olmadığını bunun normal olduğunu söyleyince rahatladım" dedi.

Göbek bağını İstanbul'a maça gittiğinde Şükrü Saraçoğlu Stadı'na gömeceğini de dile getiren baba Emre Kışla, "Oğlum dünyaya Fenerli olarak geldi" diye konuştu.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayfun Alper, bunun normal bir durum olduğunu belirterek, "Kirli kanın rengi maviye benzer. Temiz kan da sarıdır. O nedenle bu durum normaldir. Bebeğin sağlığı gayet iyi" dedi.

DHA
mynet

12/27/2010

beş kişiyi vurduktan sonra akıllanmış altıncısında hapise girdi

Samsun'da 5 kişiyi vuran ancak akli dengesi yerinde olmağı raporu verilince serbest kalan şahıs, bir kişiyi daha vurunca "akli dengesi yerindedir" raporu verilerek 15 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Ulugazi Mahallesi İstiklal Caddesi'nde 2005 yılında, Mustafa C. (32), seyyar satıcılık yapan Sedat A.'ya (37) öldürmek için tabancayla ateş açmış, Sedat A. ağır yaralanırken, yoldan geçen Yasemin Y. (21), Duygu K. (20), Kerem A. (10) ve Korhan A. (16) da kazayla yaralanmıştı. Mustafa C. hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu "Akli dengesi yerinde değildir ve cezai ehliyeti yoktur" raporu verdi.

Bir kişiyi öldürmeye tam teşebbüs ve 4 kişiyi de silahla yaralamak suçundan Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Mustafa C., Adli Tıp Kurumu'nun raporu doğrultusunda ceza almadı ve serbest bırakıldı.

Mustafa C., İlkadım ilçesi Hastane Mahallesi'nde bulunan bir spor kulübünde Mehmet D.'yi (42) tabancayla vurarak ağır yaraladı. Olaydan sonra tutuklanan Mustafa C.'nin Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "Adam öldürmeye teşebbüs" suçundan hakkında dava açıldı.

Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edilen Mustafa C.'ye "Akli dengesi yerindedir ve cezai ehliyeti tamdır" raporu verildi. Ancak, Mustafa C.'nin avukatı Bahadır Oruç, müvekkilinin daha önce akli dengesinin yerinde olmadığına dair
raporu olduğunu ileri sürerek İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesini talep etti. İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edilen Mustafa C.'nin cezai ehliyetinin olup olmadığına dair yeniden rapor alındı.

Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gönderilen raporda, Mustafa C.'nin 5 kişiyi silahla vurduğu olayda, "Akli dengesi yerinde değildir ve cezai ehliyeti yoktur" raporu veren İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu bu kez, "Akli dengesinin yerinde ve cezai ehliyeti tam" raporu verdi. Bugün yeniden yargılanan Mustafa C., bu kez 1 kişiyi öldürmeye teşebbüs suçundan 15 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.

İHA
mynet

gidişata bak satan kız 17 satılan kız 11 yaşında

Samsun'da, evden kaçan 11 yaşındak D.K.'yı evlerine götürerek zorla funuş yaptırdıkları ileri sürülen anne ve kızı, polis tarafından gözaltına alındı. Polisin, D.K. ile ilişkiye girdikleri ileri sürülen 6 kişiyi tespit etmeye çalıştığı belirtildi.

Merkez İlkadım İlçesi Rasathane Mahallesi'nde ailesiyle birlikte oturan 11 yaşındaki D.K., 10 gün önce evden kaçarak ortadan kayboldu. Kızlarının eve dönmemesi üzerine aile polise başvurdu. Polisin aramaları sürerken, D.K. dün gece geç saatlerde ailesinin yanına döndü. 10 gün süreyle evinde kaldığı 38 yaşındaki M.K. ile 17 yaşındaki kızı E.K.'nın kendisini para karşılığını erkeklere sattıklarını ve fuhuşa zorladıklarını söyledi.

D.K., ailesiyle birlikte polise giderek, anne ve kızından şikayetçi oldu. D.K.'nın ifadeleri doğrultusunda harekete geçen polis, anne ve kızını yakalayarak gözaltına aldı. Suçlamaları kabul etmeyen 2 zanlıdan E.K. ifadesinde, "Kendisini daha önceden tanırım. Sürekli evden kaçar. Sokakta boş boş gezerken onu gördüm. Evren kaçtığını bildiğim için evine götürdüm.

Kesinlikle pazarlamadım. Biz ona sadece iyilik yaptık" dedi. M.K. da kızın kendilerine iftira attığını ileri sürdü. Diğer taraftan polisin, D.K.'nın ifadeleri doğrultusunda kendisiyle ilişkiye giren 6 kişiyi tespit edip yakalamaya çalıştığı belirtildi.

DHA
mynet

4/04/2010

BU KURUMLAR NEDEN KAPATILIYOR

Tarım Bakanlığının yasası değişecek. Yasa ile Bakanlık küresel sermayenin istediği yönde yapılanıyor. Bugün sadece araştırmalar ile ilgili yazacağım. Yeni yasada “Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü”nün yeni adı “Tarımsal Politikalar ve Araştırmalar Genel Müdürlüğü” oluyor.

Tarımsal Araştırmalar

Ancak görevler içerisinde tarımsal politikalar ile ilgili bir madde bulunmamaktadır. Tarımsal ürün piyasalarını izlemek yeterli görülmüştür.

Bornova, Adana ve Diyarbakır Zirai Mücadele Enstitüleri kapatılıyor. Demek ki bu işler hemen hepsi aynı zamanda tohumla da uğraşan, tarımsal ilaç üreten yabancı tekellerin alanına bırakılacak. Yabancı ve zararlı otlar da çalışma alanının dışında tutulmuştur. GDO şirketlerinin yabancı ot ilaçlarını ürettiği ve GDO denilen olayın aslında büyük ölçüde yabancı ot öldürücü (herbisit) kullanımına dayandığına dikkatinizi çekerim. Yeni biyogüvenlik yasasında GDO üretimi yasak diyebilirsiniz. Acaba ileride kamuoyu hazır olunca buna kapı açılacak mıdır?

Tarsus, Menemen, Eskişehir, Konya, Tokat, Samsun, Erzurum ve Kırklareli Toprak ve Su Araştırma Enstitüleri de kapatılacak kurumlar arasında. 


Hayvan sağlığı konusunda da problem var: 37 araştırma kuruluşu içerisine bir tane bile merkez Veteriner Araştırma kuruluşu girememiştir.

Tasarının genel gerekçesinde değişen teknolojik koşullara uyumun arzulandığı ileri sürülmektedir. Uyum gördüğünüz gibi araştırma enstitülerini kapatarak yapılmaktadır. Bilgi Toplumu vb. gibi lafların çokça edildiği bir dönemde bu kapatma furyası ne oluyor?

Genel Müdürlüğün adı bile aslında teknik araştırmaların pek istenilmediğini ortaya koymaktadır. Politika öne çekilmekte, ancak o da piyasaları izlemeye indirgenmektedir. Kısacası araştırma işleri özel kuruluşlara havale edilmektedir. Bu kuruluşların ise temel olarak ilaç, gübre ve tohum satmakla ilgilendiği unutulmamalı.

Belki denecektir ki araştırma çalışmaları başarısız. Hâlbuki çok başarılı araştırma çalışmalarımız vardır. Son zamanlarda Osmancık çeltik çeşidinin geliştirilmesi bunlardan sadece biridir. Getirdiği verim artışı ile diğer bütün araştırmalar başarısız olsa bile yapılan masrafları kat kat ödemiştir. Başka yörelerde de çok başarılı araştırma sonuçları vardır. Örneğin Erzurum’da araştırma enstitüsünün çok verimli yonca, mercimek vb. birçok çeşit geliştirdiklerine şahit olmuş idik. Ancak Bakanlığın bunları çiftçilere yayması oldukça başarısız görülüyordu.

Araştırma Enstitüleri kapatıldıkça bu konularda hep yabancı dev şirketlerin eline kalacağız.


Böyle bir yasa tasarısı karşısında hadi çiftçilerin haberi yok, araştırmacılar niçin susuyor? Ziraat Mühendisleri Odası her zamanki gibi çıkışını yapıyor. Çiftçilerin örgütü olan Ziraat Odalarına ve Birliğine ne oluyor? Seslerini duyan var mı? Bütün bunların ise bilgi toplumu laflarının çokça yapıldığı bir dönemde yapılabildiği ise ilginç bir çelişkidir.

Prof. Dr. Tayfun Özkaya
Odatv.com