Dünya

Dünya
Fransa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fransa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6/04/2011

barack obamanın pasaportuyla hatıra resmi çektiren gümrük memuru kovuldu

Fransa'da bir gümrük memuru ABD Başkanı Barack Obama'nın pasaportu ile hatıra fotoğrafı çektirdiği için kızağa alındı.


Olayın Obama'nın geçen hafta ülkeye düzenlediği ziyaret sırasında, gümrük kapısından giriş yaptığı sırada yaşandığı belirtiliyor.

Obama, G-8 zirvesinin düzenlendiği Deauville kasabasına gitmek için yakındaki küçük bir havalimanını kullanmıştı.

Yerel France Bleu Cotentin radyosuna göre adı açıklanmayan, gümrük memuru ayağına gelen bu fırsatı kaçırmak istemedi.

Pasaporta mührü basan memur, belgeyi gizli servis ajanlarına geri vermek yerine, bir diğer arkadaşından fotoğrafını çekmesini istedi; Obama'nın fotoğrafının bulunduğu sayfayı açıp objektife gülümsedi.

Ancak Obama'nın işlemlerini yapan Amerikalı yetkililerin, hatıra fotoğrafı fikrinden hiç hoşnut olmadığı ve çok öfkelendikleri belirtiliyor.

Solidaires sendikasının yerel yetkilileri böyle bir olay yaşandığını ve memurun uygunsuz davranış gerekçesiyle görevden alındığını doğrularken, gümrük teşkilatının halkla ilişkiler sözcüsü de "üst düzey bir yöneticinin karıştığı bir olay" olduğunu söyledi.

Sözcü Jean-Roald L'Hermitte, yetkilinin üç haftalığına görevden alındığını; hakkında soruşturma açıldığını kaydetti.

Deuville'deki havalimanı küçük olduğundan, pasaport kontrollerini sınır polislerinin değil, gümrük yetkililerinin yaptığı belirtiliyor.
bbc türkçe

5/10/2011

prenses diananın ölümünün gerçek hikayesi belgesel olarak gösterilecek

Cannes Film Festivali'nde Prenses Diana'nın bir paparazzi tarafından çekilen ölüm anının yer aldığı bir belgesel gösterilecek olması tepki yarattı.

Prenses Diana'nın geçirdiği kazadan sonra bir paparazzi tarafından çekilen ölüm anı ilk kez bir belgeselle gün ışığına çıkacak.

90 dakikalık filmde Dodi ve Diana çiftinin kaza geçirdikleri Paris'teki tünelden çıkarılışları yakın plan siyah beyaz karelerle gösteriliyor.

Bu hafta Cannes'da gösterilecek olan 'Unlawful Killing'in arkasında Keith Allen ve Diana ile aynı kazada ölen Dodi Fayed'in babası Mohammed Fayed yer alıyor.


'Rahatsız edici' olarak tanımalanan bu karelerde Prenses'in saçları ve yüzünün bir bölümü net bir şekilde görülebiliyor.


Fayed ve Allen belgeseli 'çiftin ölümünün gerçek hikayesi' olarak tanımlıyor.

Diana'nın bu fotoğrafları dünyada daha önce gösterilse de İngiltere'de hiçbir şekilde yayınlanmamıştı, hatta kaza sonrası jüriye verilen resimler bile mozaiklenmişti.

"İngiliz avukatlar filmden 87 sahnenin çıkartılmasını istedi" diyen yapımcılar filmin kesilmemesi için filmin önce Fransa'da ardından ABD'de ve sonrasında İngiltere hariç her yerde gösterileceğini açıkladı.

5/01/2011

japonyadaki depremi hicveden fransız kanalı japonları kızdırdı

Fransa'daki şifreli ''Canal plus'' televizyon kanalında, deprem sonrası Japon halkını alaya alan bir skeç, bu ülkede yaşayan Japonları kızdırdı.
Televizyon kanalının ünlü mizah programı ''kuklaların haberleri''nde (Les Guignols de l'Info), son deprem sonrası durum ve 1945 yılında Hiroşima'nın atılan atom bombası sonucu tahrip olması arasında bağlantı kurularak dalga geçilmesine Fransa'da yaşayan Japonlar sert tepki gösterdi.

Yurttaşlardan gelen yoğun tepkiler üzerine harekete geçen Japonya'nın Paris Büyükelçiliği, televizyon kanalını protesto etti.

Skeçte, sözde haberleri sunan kukla, depremin yerlebir ettiği kentle, atılan bomba sonucu tahrip olan kenti dalga geçerek kıyaslıyor ve ''İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Japonların hiç çalışmadıklarını'' söylüyor.

Yine tepki yaratan ikinci skeçte, deprem sonucu patlamanın yaşandığı nükleer enerji santralindeki sızıntı sırasında, santralin yöneticisi, dünyanın yakından tanıdığı ''Mario Bros'' video oyununu oynarken hicvediliyor.
cumhuriyet portal

4/03/2011

düşünce kuruluşu ecfr'nin avrupa birliğine türkiye için kırıklarla dolu karnesi

Brüksel merkezli Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (European Council on Foreign Relations) adlı etkin düşünce kuruluşu, Avrupa Birliği'nin dünya sahnesindeki politikalarının bir karnesini çıkardı.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR), üye ülkelerin ve AB kurumlarının uluslararası politikada geride bıraktığımız 2010 yılı boyunca hangi alanlarda başarılı olduğunu ve hangi alanlarda yetersiz kaldığını derecelendiriyor.

ECFR'nin karnesinde AB'nin başarısızlıkları arasında Türkiye'ye ilişkin politikaların sıkça adı geçiyor.

Düşünce kuruluşu, AB'yi 2010 yılında en çok bölen konunun Türkiye olduğu tespitinde bulunuyor.

A'dan F'ye doğru inen bir not çizelgesine göre AB politikalarını değerlendiren ECFR, Türkiye ile ikili ilişkilerde AB'nin performansını D+ olarak bir hayli başarısız bir haneye yerleştiriyor.

ECFR, Fransa ve Almanya'nın Türkiye'nin AB üyeliğine açıkça karşı çıktığı, Kıbrıs'ın görüşmelerde veto tehdidini sürdürdüğü ve Yunanistan'ın hevesli bir Türkiye destekçisiyken şu an sürece seyirci kaldığı bir ortamda, Türkiye'nin üyeliğini destekleyen kampı İngiltere, İspanya, Finlandiya, İsveç ve İtalya'nın yanısıra Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin çoğunluğu olarak tarif ediyor.

Örgüt, AB içindeki bu bölünmenin birliğin Türkiye üzerindeki nüfuzunu olumsuz etkilediği kanısında.
'Türkiye uzaklaşıyor'

ECFR, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda AB'nin bilhassa 2002-2006 döneminde Türkiye üzerinde sahip olduğu etkinliğini artık önemli ölçüde yitirmiş olduğunu kaydediyor ve AB'nin insan hakları açısından Türk iç siyasetini etkileme gücüne C- notunu uygun görüyor.

Türkiye ile AB arasında bölgesel konulardaki ilişkilere verilen not da gene C- olarak belirlenmiş.

ECFR, 2010 yılında Türkiye'nin özellikle Orta Doğu'daki komşularıyla izlediği politikalarının, AB'nin öncelikli politikalarından uzaklaştığına dikkat çekiyor. Bu hususta en çarpıcı iki örnek Türkiye'nin İran'a yönelik yeni yaptırımlara koyduğu muhalefet ve İsrail ile arasının açılması olarak değerlendiriliyor.

ECFR, Kıbrıs konusunda AB'nin Türkiye ile ilişkisine ise D+ notunu vererek başarısız sayıyor.

Dış politika karnesinde AB'nin en başarısız bulunduğu konular arasında Türkiye'ye ilişkin politikaların ağırlıkta olduğu gözleniyor.

Buna karşılık ECFR'nin A notunu layık gördüğü AB politikaları da var.

Terörle mücadele konusunda ABD ile oluşturulan işbirliği ve bilgi paylaşımı, AB'nin etkinliğini kanıtladığı kayda değer başarılarından biri olarak anılıyor.

ECFR, 2010'da İran'ın nükleer tesislerine verilen uluslararası tepkinin koordine edilmesinde de AB'nin başarılı bir dış politika sergilediğine hükmediyor.
bbc türkçe

3/22/2011

muammer kaddafinin babasının bir fransız pilot olduğu iddiası

Libya bugünlerde her yönüyle Fransa’da gündemin ilk sıralarında yer alıyor. Şimdi de Libya lideri Muammer Kaddafi’nin babasıyla ilgili iddialar konuşuluyor. Paris’ten Kayhan Karaca’nın haberi.


Tartışma aslında Fransa’da 1970’li yıllardan bu yana devam ediyor ve özellikle Korsika adasında efsaneye dönüşmüş durumda. Efsanenin temelinde, Korsika’nın Vezzani beldesi doğumlu Albert Preziosi adlı bir Fransız pilotun İkinci Dünya Savaşı'nda Libya semalarında Hitler ve Mussolini ordularına karşı mücadele sırasında yaşadığı aşk macerası yatıyor.

O dönem yüzbaşı rütbesine sahip olan Preziosi’nin silah arkadaşları, Preziosi’nin uçağının 1941 yılında Libya çöllerinde düşürüldüğünü söylüyor. Yüzbaşının, şu anda Muammer Kaddafi’nin mensubu olduğu Senussi aşireti tarafından kurtarılıp tedavi edildiği ve yaklaşık dört hafta boyunca aşiret tarafından saklandığı da söyleniyor. İddiaların buraya kadar olan bölümü kimse tarafından sorgulanmıyor.


Fransız pilotun aşk hikayesi

Ancak Preziosi’nin silah arkadaşları, yüzbaşının karargahına döndükten sonra kendilerine, aşiret içinde bir kadınla ilişkiye girdiğini, hatta 1943 yılında Rusya semalarında Nazi ordularına karşı hava muharebesinde ölmeden önce söz konusu ilişkiden bir çocuğu olduğunu söylediğini aktarıyorlar. Aktarılan bu anılar somut biçimde resmi olarak teyid edilemediğinden söylenenler bugünkü aşamada bir iddianın ötesine gidebilmiş değil.
Ancak, Muammer Kaddafi’nin “resmi” olarak anne ve babası olan Ayşe ve Abu Menyar el-Kaddafi’nin nüfus kayıtlarının olmaması ve Fransız silahlı kuvvetlerinin 1970’li yıllardan bu yana konu hakkında sessiz kalmayı yeğlemesi, iddianın gerçek de olabileceği olasılığını kuvvetli kılan faktörler. Kaddafi’nin 70’li yıllarda Korsika’nın ayrılıkçı ve milliyetçi gruplarına sağladığı materyel destek ve babası olabileceği söylenen Preziosi ile benzerliği de iddiaya saygınlık kazandırmakta.

Sarkozy hava üssünü ziyaret ediyor

Öte yandan Libya'da Kaddafi'nin denetimindeki askeri altyapıyı hedef alan hava operasyonlarında öncü rol üstlenen ülkelerden olan Fransa’nın Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin bugün Fransız savaş uçakları tarafından kullanılan, Korsika adasındaki Solenzara askeri hava üssünü ziyaret etmesi bekleniyor. Sarkozy bu ziyaret için bugün Paris’te düzenlenen UEFA kongresinde yapacağı konuşmayı iptal etti.

Solenzara üssü Fransız Mirage ve Rafale tipi savaş uçakları tarafından üs olarak kullanılıyor. Fransız Silahlı Kuvvetleri son üç günde Fransız savaş uçaklarının Libya’ya 50 sorti yaptığını açıkladı. Fransız savaş uçaklarının bugün de Libya’daki hedeflere yönelik hava operasyonlarına devam etmesi bekleniyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Kayhan Karaca / Paris

Editör: Ahmet Günaltay
deutsche welle türkçe

2/13/2011

fransa'da trüf mantarı toplamak için yapılan zorlu mücadeleler

Lalbenque, Fransa'nın güney batısında orta çağ mimarisini halen koruyan, güzel, sevimli bir köy. Salı günleri, burada pazar kuruluyor. Öğleden sonra uğradığımda, sokaklara telaşlı bir heyecan hakimdi.

Ana caddede, ellerindeki sepetleri sıkı sıkı tutan, bir yandan da etrafa kuşkulu bakışlar atan, yaşlıca kadınlar, erkekler var. Sepetlerine bu kadar sahip çıkmaları boşuna değil. Ne de olsa içlerinde bir hazine saklı. Sepetlerde, buralarda ''kara elmas'' diye adlandırılan, trüf mantarlarından var.

Fransa'nın bu yöresinde, havanın ve toprağın koşulları, kara renkli trüf mantarı yetiştirmek için bire bir. Meşe ağaçlarının dibinde, toprağın hemen altında büyüyorlar. Eğer şanlıysanız, patates büyüklüğünde trüf mantarlarıyla karşılaşmanız olası.

Lalbenque pazarında haftada bir, trüf mantarları görücüye çıkıyor. Damağına düşkün koca bir ordu insan, köyün pazarına çevre yerlerden akın edip, bir iki tane trüf mantarı satın almaya geliyor. Genellikle, mantarı omletin üzerine rendeliyorlar.
Kilosu 1500 dolar

Toptan alış verişe gelenler de var. Fransa'nın dört bir köşesindeki seçkin lokantlara trüf mantarı satan tüccarlar bunlar. Bir kilo trüf mantarına, 1500 dolara yakın para ödemeye hazır kişilerden bahsediyoruz.

Bazı aşçılar bizzat kalkıp kendileri geliyor. Trüf mantarlarını hamarat ellerinde koklaya koklaya seçiyorlar. Michelin yıldızlı bir lokantası olan Alexis Pelissou gibi. Köyün pazarında sanki bir rock yıldızı gibi karşılanan, ve öyle de dolaşan Alexis Pelissou, her hafta bir kese kağıdı dolusu mantar alıp gidiyor. Bu kara elmasları, ince ince kıydıktan sonra, kaz ciğerinin üzerine serpiştiriyormuş.

Saat 2.30 oldu mu, bir düdük çalıyor. Tüccarların alışverişe başlayacakları saat geldi demek. Turist grupları yerlerini alıp kameralarını hazır ediyor. Ve 20 dakika içinde, trüf mantarları kapış kapış satılmış oluyor. Bir hafta sonra, aynı heyecan tekrar edene dek.

Yerel radyo ve televizyonların muhabirlerinin de takip ettiği bir borsa bu. Trüf mantarının en son ne kadardan el değiştirdiğini heyecan içinde bildiriyorlar. Sanki Wall Street sanırsınız. Fiyatlar indi mi, çıktı mı? Toplam kaç kilo kara elmas el değiştirdi? Geçen haftaya kıyasla kalitede bir düşüş mü var? Piyasa analizleri gırla gidiyor. Ve maalesef bu yıl, hem kalitede, hem de miktarda, kesin bir düşüş var.
Hırsızlık artıyor

Trüf mantarı, köpeklerin koku alma yeteneğiyle avlanıyor. Köyün mantarcılarından Guy Dehler örneğin, evinin çevresindeki meşe ağaçlarının dibinde, köpeği Matrix'ten yardım alıyor. ''Bu yıl hasat çok kötü'', diyor. ''Yazın yağışlar azdı; Aralık sonunda yaşanan don olayı işe iyice tuz biber ekti.''

Yöredeki çiftçilerin çoğunun zar zor geçindiğini anlatan Guy Dehler, trüf mantarlarının şanslıysalar kapılarını çalan bir ikramiye olduğunu söylüyor. Nakit para el değiştirdiğinden, vergi dairesini de kazançlarına ortak etmiyorlar.

Ama tek sorun iklime bağlı değil. Köyün çevresindeki trüf mantarlarına dadanan hırsızlar da var. Bu kıymetli mantarı başkalarının arazisinde gizlice arayanlar yeni bir şey değil. Fakat son zamanlarda iş çığrından çıkmaya başlamış. Hatta geçen Noel, güney Fransa'nın bir başka beldesinde, bir çiftçi, mantar hırsızı olmakla suçladığı bir adamı tüfekle vurarak öldürdü.

Lalbenque köyünde henüz mantar kavgaları kana bulanmamış. Fakat jandarma gene de artık daha sık devriye geziyor. Dağ bisikletlerine binen jandarma erleri, ormanlarla kaplı tepeleri, bayırları geziniyor. Aynı zamanda salı günleri pazar yerindeki kalabalığı da dikkatlice kontrol ediyorlar.

Jandarmanın başındaki Gerard Catala, trüf mantarı avlamanın uzmanlık ve tecrübe gerektiren, zor bir iş olduğunu söylüyor. Sokaktan geçen herhangi birinin mantar hırsızı olması kolay değil. Dolayısıyla hırsızlığın genellikle birbirinin mantarını aşırmaya gelen çiftçiler arasında yaşandığını belirtiyor.

Hatta, koku alma becerisiyle nam salmış köpeklerin peşine düşüp çalan çeteler bile çıkmış ortaya.

Alain Ambialet, yerel trüf mantarı çiftçilerinin kurduğu sendikanın başındaki kişi. Hırsızlık vakalarının çoğunlukla gündüz vakti, örneğin bir cenaze kaldırılırken meydana geldiğini anlatıyor. Bütün köyün kiliseye doluştuğu vakitlerde, hırsızlar boş arazilere atlıyorlar.
Çin mantarı

Fakat hava koşulları ve hırsızlar yetmiyorsa, Fransız çiftçilerin bir derdi daha var. Üstelik baş etmeleri çok zor: Küreselleşme!

Çin'den gelen trüf mantarları, normal fiyatın onda birine satılabiliyor. Fransız çiftçilere soracak olursanız, Çin malı mantarların ne kokusu aynı, ne de tadı. Hükümete yaptıkları çağrıda, Çin'den ithal edilen mantarlara karşı daha iyi tedbir alınmasını, ve etiketlemeye dikkat edilmesini istiyorlar.

Çin malı trüf mantarını sepetine koyup yerel mamülmüş gibi satmaya çalışan Fransız çiftçiler de yok değil ama... Kısa yoldan kar etmeye çalışan bu kişilere karşı artık Lalbenk köyünde mantar pazarı açılmadan önce sepetler gözden geçiriliyor. Fransız trüf manarı söylendiğine göre daha koyu renkte, ve dokusu farklı.

Son olarak, bu piyasanın bel kemiğini oluşturan köpekleri de unutmayalım. Sadece Fransız çiftçiler değil, yanlarındaki köpekler de bu günlerde bedbin. Mantar avcısı köpekler, yerin altında buldukları her trüf mantarı karşılığında tatlı bir yiyecekle ödüllendiriliyor. Eh, ne kadar az trüf mantarı varsa, köpeklerin midesi de o kadar az bayram ediyor....
bbc türkçe yaşam

1/16/2011

fransada ucube tartışması çıplak kadın heykelinin yeri için

Fransa’nın geleneksel kentlerinden Loire Nehri üzerinde kurulu Tours kentinde Türkiye’dekine benzer bir heykel tartışması yaşanıyor. Tours kenti sakinleri, manastır kalıntıları üzerine inşa edilecek 17 metre yüksekliğinde 40 metre genişliğindeki çıplak kadın heykeline karşı kampanya başlattı.

ABD eski Başkanı Bill Clinton ve Madonna gibi ünlülerin dikkatini çeken Fransız heykeltıraş Michel Audiard tarafından yapılan heykelin UNESCO’nun koruması altındaki Marmoutier Manastırı’nın kalıntılarının üzerine konması 2008 yılında İl Genel Meclisi tarafından onaylandı.

Ancak yaklaşmakta olan yerel seçimler öncesinde tartışma yeniden alevlendi. 2013’te bitmesi planlanan projenin aleyhine başlatılan imza kampanyasına ilk iki haftada 4 bin kişi destek verdi. Bunun üzerine yerel yöneticiler, heykelin başka bir yere taşınmasını gündeme getirdi. Bu kadar büyük bir heykelin çirkin olduğunu düşünen sıradan vatandaştan, çıplak bir kadın heykelinin manastır üzerine kurulmasına kadar pekçok farklı nedenle bir araya gelen binlerce kişi heykelin Loire kenti üzerindeki adacıklardan birine yerleştirilmesini öneriyor ya da tümüyle projenin iptal edilmesini istiyor.

Heykeltıraş savunmada

Heykeltıraş Audiard, yerel gazetelere verdiği demeçte, “İnternet üzerinden başlatılan kampanyaya bakın. Kim karşı çıkıyor? Vox Populi faşistleri ile katolik radikaller... Tours kenti rahibi Aubertin ile konuştum. Elbette çok hevesli değil ama karşı da değil. İl Genel Meclisi, bütün partiler, üniversiteler oy birliği ile bu projeyi destekledi. Projeyi sponsorlar aracılığı ile ben finanse ediyorum. Tepkiler geneli temsil etmiyor” dedi.

Fransa’da daha önce de Eyfel Kulesi, Versaille Sarayı ve Louvre’un bahçesine yapılan camdan piramit de aynı tepkileri çekmiş, ancak bu yapılar daha sonra dünyanın en çok ziyaret edilen mekanlarına dönüşmüştü.
Halk kararsız

Yerel gazete La Nouvelle Republique tarafından yapılan ve sonuçları cuma günü yayınlanan ankete göre, halkın yüzde 49’u heykelin inşasına karşı çıkarken, yüzde 38’i destekliyor, yüzde 13’ü ise heykeli beğendiklerini ancak başka yere taşınmasını istediklerini dile getirdi.
hürriyet dünya

12/16/2010

fransa'da bulunan mumyalanmış kesik baş bir krala ait

Fransa'da 2 yıl önce bulunan mumyalanmış kafanın, 1610 yılında suikasta kurban giden Kral 4'üncü Henrie'ye ait olduğu ortaya çıktı.

2008 yılında bir emeklinin evinde bulunan kesik kafanın sahibi, 9 ay süren testlerin ardından tespit edildi.

Fransız bilim adamlarının hummalı çalışması sonucu ortaya çıkan sonuca göre, kafa Fransa Kralı 4'üncü Henrie'ye ait.

12/03/2010

almanlar islamiyet dini dışındaki dinlere daha hoşgörülü



Almanya, Fransa, Hollanda, Danimarka ve Portekiz'de İslamiyet üzerine bir araştırma yapan Alman Münster Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Detlef Pollack, Müslümanlara karşı en az hoşgörü gösterenlerin Almanlar olduğunu söyledi.

Almanlar Müslümanlara Karşı Daha Az Hoşgörülü
Pollack, araştırmayla ilgili olarak Berlin`de düzenlediği basın toplantısında, büyük farklılıklar göstermesi nedeniyle Almanya`nın batısındaki eyaletler ile eski Doğu Almanya`daki (DDR) eyaletleri araştırma kapsamında ayrı ayrı değerlendirdiklerini belirterek, "Genel olarak, Almanlar Müslümanlara karşı daha az hoşgörülü" dedi.