Dünya

Dünya
Deniz Baykal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Deniz Baykal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/13/2010

KARGOYLA YOLLANAN SEKS KASETİ

Deniz Baykal, siyasi hayatının kuşkusuz en zor günlerini yaşıyor.
Kendisi ve CHP’li kadın milletvekiliyle ilgili servis edilen görüntüler, Türkiye’nin bir numaralı gündem maddesi durumunda.

Baykal’a yapılan komplo

CHP kulislerinde, gizli kamerayla gerçekleştirilen bu komplonun 8 yıl öncesine dayandığı konuşuluyor.
Buna göre; komplonun yapılış tarihi, 2002 yılını işaret ediyor.
Peki, 2002 yılında Türkiye neyi tartışıyordu?
Gelin, filmi Baykal’a yapılan komplonun tarihine, yani 2002 yılına saralım.
Bakalım, karşımıza neler çıkacak…


KARGOYLA YOLLANAN SEKS KASETİ



Tarih: 2002 Mayıs’ının ayının son günleri…
DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel’in evine bir paket gönderildi.
Paketin içinde bir adet VHS video kaseti vardı.
Nuh Mete Yüksel, paketi aldığı anda telefonu çaldı. Arayan kişi; kaseti gönderenlerden biriydi. Kasetin içeriğini belirtti ve Savcı Yüksel’den izlemesini istedi. Daha sonra tekrar arayacağını, söyleyip kapatmak isterken; Nuh Mete Yüksel bağırmaya başladı:
‘Beni yolumdan kimse çeviremez.’
Telefon kapandı.

kadınla ilişkisi var

O kasette bulunan 4 dakika 52 saniye uzunluğundaki görüntüler, gizli kamerayla çekilmişti.
Savcı Nuh Mete Yüksel birkaç gün sonra şu açıklamayı yaptı:


“İçinde gizli kamera görüntülerim olduğu söylenen bir kaset gönderildi bana. Bir odada gizli kamerayla çekilmiş. Bir hanımla görülüyorum. Hanımın görüntüsü de montaj. O kadar ustalıkla yapmışlar ki, bilgisayar ortamında, ben bile şaşırdım. Hemen inceleme yaptırdım. Laboratuar çalışmasıyla montaj olduğu ortaya çıktı. Bu şantajcıların yapmak istedikleri beni durdurabilmek. Bu kaseti izlediğimde ben dahi şaşırdım. Çünkü kasetteki kişi bana benziyordu. Bir kadınla ilişkisi var kasetteki kişinin.”


İzleyen günlerde...
Nuh Mete Yüksel’in telefonu bir daha çaldı.
Arayanlar, yine kaseti gönderenlerdi.
Savcı Yüksel’i şu sözlerle tehdit ettiler:
‘Senin sesin çok çıkıyor. Bizim istediklerimizi yapacaksın. Yoksa bu kaseti televizyonlarda yayımlatacağız. Senden para istemiyoruz. Günün yaklaşıyor, o gün geldiğinde sana, gerekeni söyleyeceğiz, sen de yapacaksın. Yoksa seni rezil edeceğiz. Savcılıktan edeceğiz’


Nuh Mete Yüksel, hukuk savaşını başlattı.
Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı, hazırladığı raporda kasetin montaj olduğunu açıkladı.
Kasetteki görüntülerin medyada yer almasına mahkemece yasak getirildi.
Bu arada Nuh Mete Yüksel hakkında da Adalet Bakanlığı tarafından soruşturma açıldı.
Soruşturma sonucunda; Yüksel hakkında ‘kınama’ ve ‘yer değiştirme’ cezası verildi. Sonuçta Savcı Yüksel, Ankara DGM Cumhuriyet Savcılığı görevinden alınarak, Ankara Cumhuriyet Savcılığı görevine getirildi.


Buraya bir virgül koyalım ve biraz daha geriye gidelim…


ÇEV’E GİREN AJAN VE GİZLİ ÇEKİM



Tarih: 4 Mayıs 2002
Saat: 23.00
Işık TV’de, “Özel Haber” başlığı altında bir program yayınlandı.
Yayınlanan görüntülerde; Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı Gülseven Yaşer’in bir kişiyle yaptığı görüşme vardı.
Görüntüler gizli kamerayla çekilmişti.
ÇEV Başkanı’nın görüştüğü kişi ise, vakfa “yardım amaçlı” giren ve “ajan” olduğu sonradan anlaşılan bir polisti.
Gizli çekimleri kendisi yapmış ve o görüntüler montajlanıp televizyon kanallarına servis edilmişti.
STV, Kanal 7 ve Zaman o günlerde bu olaya genişçe yer verdiler.
Yayınlanan görüntülerde, ÇEV’in PKK’lı öğrencilere burs verdiği algısı oluşturulmaya çalışılıyordu.
Bunun yalan olduğu sonradan kanıtlandı.
Ancak…


3 Haziran 2002 günü ÇEV binasında polis tarafından arama yapıldı.
Ve aramada bir kaset “ortaya çıktı.”
O kaset, Savcı Nuh Mete Yüksel’e ait olduğu ileri sürülen seks şantajı kasetiydi.
Bakın o günlerde; Savcı Yüksel, dönemin Milliyet gazetesi yazarı Tuncay Özkan’a bu olayla ilgili neler demişti:


“Bu vakıftaki aramadan çok önce bana bu şantajı yapmak istediler. Ama daha önce Çağdaş Eğitim Vakfı’nı katarak olayın yönünü, değerlendirilmesini ve algılamasını değiştirmeye çalışıyorlar. Bunların yaptıklarını görüyoruz. Yanlarına kalmayacaktır. Bunu yapanları tek tek bulup ortaya çıkartacağım. Bu yolla etkilemeye çalıştıkları davalar yargının şaşmaz terazisinde tartılıyor. Bir Nuh Mete Yüksel’i, Çağdaş Eğitim Vakfı’nı yok etmekle ne yapacaklarını sanıyorlar. Biz gideriz Cumhuriyet’e ve Türkiye’ye sahip çıkacak başka savcılar gelir. Türk adaleti bu oyunları, şantajları boşa çıkartır, kimse merak etmesin”


Evet, bundan tam 8 yıl önce Türkiye bu olaylarla çalkalanıyordu.
DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel’e seks şantajı kaseti, komiser rütbeli bir polisin gizli kamera komplosu ve Savcı Yüksel kasetinin Çağdaş Eğitim Vakfı’nda “bulunması”…


FETHULLAH GÜLEN DAVASI


Peki, neden Savcı Nuh Mete Yüksel ve ÇEV?
Savcı Yüksel “Beni yolumdan kimse çeviremez” açıklamasında ne demek istiyordu?


O yıllarda Nuh Mete Yüksel, açtığı Fethullah Gülen davasıyla çok konuşulan bir isimdi. Cemaatin hedefinde olan Savcı Yüksel, tüm yıpratma kampanyalarına rağmen bu davayı ısrarla takip ediyordu. Ve içine ajan sokulan Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) ile vakıf başkanı Gülseven Yaşer de bu davanın müdahillerindendi.


Savcı Yüksel'in o süreçte, hakkında soruşturma yürüttüğü ve iddianame hazırlama safhasında olduğu isimlerden biri de Recep Tayyip Erdoğan'dı.


Yazıyı sonlandırmadan, 8 Haziran 2002 tarihli Milliyet gazetesine bir göz atalım. Tuncay Özkan, seks şantajı olayının patlak verdiği günlerde Savcı Yüksel’le görüşmesinde şöyle bir istihbaratı paylaşıyor:


“Son dönemde evlere gizli kameralar koyup çekimler yapıldığını duyuyorum. Şantaj amaçlı bu çekimleri insanların özel yaşamlarını deşifre etmek için kullanıyorlar.”


Evet, bu bilgi bundan tam 8 yıl öncesine ait.
Tıpkı tüm bu olaylar gibi…
Yani, CHP Lideri Deniz Baykal’a gerçekleştirilen komplonun yapıldığı iddia edilen zamana…


Başlıkta da belirttiğimiz gibi; bu yaşananlar Baykal’a yapılan komplonun gayri resmi tarihidir.


Barış Pehlivan
Odatv.com

5/03/2010

camiler ve kervansarayların askerden arındırılması

Erdoğan'dan yine İnönü çıkışı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Vakıflar Haftası nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada yine İsmet İnönü'den bahsetti.

askerden arındırılması

Başbakan dün Hükümeti Hitler’i örnek gösterek eleştiren CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a yanıtını 'İnönü'yü Hitler'e benzeterek' vermişti. Başbakan bugün de Atatürk'ün dönemin başbakanı İsmet İnönü'ye yazdığı bir mektuptan söz etti. Erdoğan'ın mektup diye bahsettiği aslında 19 Şubat 1931 tarihli bir telgraftı.

Atatürk telgrafda İnönü'den 'camiler ve kervansarayların askerden arındırılmasını' istiyor.


Erdoğan, Vakıflar Haftası dolayısıyla TBMM Tören salonunda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, haftanın hayırlı olmasını diledi.

Erdoğan konuşmasında telgraftan şu sözlerle bahsetti: ''Şu 7,5 yıl içinde Türkiye'nin her köşesinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün İsmet İnönü'ye yazdığı o mektuptaki o incelik var ya... Ah ah, o mektubu iyi incelemek lazım, teferruatına girmeyeceğim. Hani diyor ya, 'o camiler, kervansaraylar askerlerden boşaltılsın...' Sadece o değil, orada daha başka şeyler de var. onu eğer incelersek, araştırırsak onların içinde nelerin olduğunu görürüz. İşte biz, oraları onlardan temizliyoruz. Ve bu nesile onları kazandırdık, şimdi de geleceğe kazandırıyoruz. Fark bu. 7,5 yıl içinde tarihi eserlerimiz yeniden hayata döndü. Bunlar ahır olarak kullanılıyordu. Bu ahırlardan temizledik. Bu tarihe ihanet değil midir? İşte bunlardan temizleyerek onları bugüne ve geleceğe kazandırdık. Yeniden can suyuna kavuştular.''

oraları onlardan temizliyoruz

Atatürk'ün İsmet İnönü'ye yazdığı telgraf

Atatürk 19 Şubat 1931 tarihinde Konya'daki gezisi sırasında İsmet İnönü'ye gönderdiği telgrafta şunları yazdı:
 "(Acele ve Mühimdir) Konya: 19.2.1931
Başvekalete
Son tetkik seyahatimde muhtelif yerlerdeki müzeleri, eski sanat ve medeniyet eserlerini de gözden geçirdim.

1. İstanbul'dan başka Bursa, İzmir, Antalya, Adana ve Konya'da mevcut müzeleri gördüm. Bunlarda şimdiye kadar bulunabilen bazı eserler muhafaza olunmakta ve kısmen de ecnebi mütehassısların yardımı ile tasnif edilmektedir. Ancak memleketimizin hemen her tarafında emsalsiz defineler halinde yatmakta olan kadim medeniyet eserlerinin ileride tarafımızdan meydana çıkarılacak olanların ilmi bir surette muhafaza ve tasnifleri ve geçen devirlerin sürekli ihmali yüzünden pek harap hale gelmiş olan abidelerin muhafazaları için müze müdürlüklerinde ve hafriyat işlerinde kullanılmak üzere arkeoloji mütehassıslarına kat'i lüzum vardır. Bunun için Maarifçe harice tahsile gönderilecek talebeden bir kısmının bu şubeye tahsisinin muvafık olacağı fikrindeyim.

2. Konya'da asırlarca devam etmiş ihmaller sebebiyle büyük bir harabi içinde bulunmalarına rağmen sekiz asır evvelki Türk medeniyetinin hakiki şaheserleri kıymettar bazı mebani vardır. Bunlardan bilhassa Karatay Medresesi, Alaaddin Camisi, Sahipata medrese, cami ve türbesi, Sırçalı Mescid ve İnce Minare derhal ve müstacelen tamire muhtaç bir haldedir. Bu tamirin gecikmesi bu abidelerin kamilen inhirasını mucip olacağından evvela asker işgalinde bulunanların tahliyesinin ve kaffesinin mütehassıs zevat nezaretiyle tamirinin temin buyrulmasını rica ederim.''