Dünya

Dünya
Dünya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/13/2018

Kansere yakalanan köpeğinin son arzularını nasıl yerine getirdi

Babasını kanserden kaybettiği sırada tanıştığı köpeği için bir yapılacaklar listesi hazırladı köpeklerine kanser teşhisi konduğunda ona bir söz verdiler: Son haftalarını mutlu ve macera dolu anılarla donatacaklardı.


6 yaşındaki köpek şu ana dek sıcak hava balonuyla yolculuğa çıktı, okyanusta yüzdü, ev yapımı köpek mamasıyla ziyafet çekti ve yeni bir dost edindi.

Ancak liste uzun, daha Finn'in tadını çıkaracağı çok şey var.

Kanserden kaybettiği babasının yasını tutarken köpeği ile tanıştı


Burlington'da yaşayan hemşire Cynthia, Finn ile 2012'de internette hayvanlarla ilgili bir forumda dolaşırken karşılaşmış.

Finn'i henüz 6 haftalıkken sahiplendiğinde ise, yine kanserden hayatını kaybeden babasının yasını tutuyormuş.


Ancak T-hücre lenfoması hastalığının kemoterapiye yanıt vermemesi sonrası, çifte Finn'in yalnızca sekiz haftası kaldığı söylenmiş.

Cynthia, "O benim acılı dönemi atlatmama yardım etti, şimdi de ben ona yardım edeceğim" diyor.

29 yaşındaki kadın, eşi Robert'la beraber yıkıcı bir deneyimi, güçlendirici bir deneyime çevirdiklerini söylüyor. Bunda sosyal medya üzerinden dünyanın dört bir yanında kanser hastası hayvanları olan insanlarla kurdukları bağın etkisi büyük.
Liste fikri ise, sosyal medya üzerinden kanser hastası evcil hayvanları olan ailelere destek veren Live Like Roo isimli kuruluştan gelmiş.

Balon gezisi İtfaiye turu, özel şarkı, yeni dostlar


Çiftin Instagram hesabından paylaştığı aktiviteler arasında, Finn'in çok sevdiği doğa yürüyüşleri de var, itfaiye turu gibi farklı zevkler de.

Cynthia Finn için şarkı yazmakla kalmayıp, onun anısına bir de çocuk kitabı yazmayı planlıyor.


İkili, #KöpekKanseriSavaşçısı etiketiyle yapılan paylaşımlar sayesinde, yalnız hissetmemiş.

Cynthia, Finn'in son haftalarını kayda geçirdikleri sosyal medya hesaplarının da köpeklerde görülen kanser vakaları konusunda bir farkındalık yaratacağı ümidinde:

"Öldüğünü biliyoruz ama onu mutlu etmeye çalışıyoruz.

"Geçmişe bakıyorum da- son günlerini elimizden gelen en iyi şekilde değerlendirmesini sağladığımızı görüyorum."  KAYNAK: BBC TÜRKÇE

7/18/2018

Çiftlik evinde rehin tutulan manken fidyeciyi kendisine aşık ederek nasıl kurtuldu

Chloe Ayling çekimler

ingiliz manken Chloe Ayling

20 yaşındaki ingiliz manken Chloe Ayling çekimler için İtalya'nın Milano kentine gitmişti ancak yaşadığı ilginç olay hayatında bir dönüm noktası oldu bir bavul içine konularak kaçırılan genç manken başına gelenleri bir basın toplantısında böyle anlattı


BBC 2 televizyonuna konuşan Ayling, iki gün boyunca şifonyere zincirli kaldıktan sonra kendisini kaçıran kişiyle aynı yatağı paylaştığını anlattı.

Ayling, "Konuştukça aramızda bir bağ oluştu. Benden hoşlandığını fark ettim ve bunu kendi avantajıma kullanmam gerektiğini biliyordum" dedi.

Benden hoşlandı
Londralı 20 yaşındaki Ayling, geçen yıl Temmuz ayında Lukasz Herba tarafından bir çekim için Milano'ya davet edilmişti.

Ayling Milano'ya varınca ona ketamin enjekte edildi, soyuldu, kelepçe takıldı ve bir çantanın içine sokularak bir aracın bagajında 193 kilometre uzaklıktaki bir çiftlik evine götürüldü.

Ayling eve vardığında Herba 300 bin euro fidyenin bulunmaması durumunda Ayling'i seks kölesi olarak satmakla tehdit etti.

"Söylediği her şeyin doğru olduğuna inandım. Bir saniye bile şüphe etmedim. Bana çok ayrıntılı yanıtlar verdi" diyor.

Herba aynı zamanda Ayling'e onu öpüp öpemeyeceğini ve bir ilişki yaşayıp yaşamayacaklarını sordu.

Ayling "Bunun kaçmak için bir şans olduğunu düşündüm" diye konuştu.

"Gelecekten konuşurken tepkisini gördüm. Çok heyecanlı davranıyor ve sabırsızlanıyordu. Sürekli bundan söz etmek istiyordu. Bunu sürdürmem gerektiğini anladım".

Chloe Ayling fidyenin ödenmeyeceğini anlayınca


Ayling'i serbest bıraktı
Herba Ayling'in menejerinden talep edilen fidyenin ödenmeyeceğini anlayınca Ayling'i serbest bıraktı ve Milano'daki İngiliz konsolosluğuna götürdü.

Konsolosluğun açılmasını beklerken bir kafede çifti gören tanıklar ikisinin şakalaşıp güldüklerini söylüyor.

Ayling "Evet garip görünüyor olabilir. Ama size hisler besleyen birine karşı nasıl soğuk davranırsınız ki? Özellikle de sizi serbest bırakması için buna güvenirken. Bana aşık olması için elimden gelen her şeyi yaptım".

Polonya vatandaşı Herba, Milano'daki davanın ardından Haziran ayında 16 yıl dokuz ay hapis cezası aldı.

Herba ise savunmasında Ayling'le daha önceden tanıştığını ona aşık olduğunu ve modelin kariyerine yardımcı olmak için bir skandal yaratmak istediğini söyledi.

"Nedenini hala anlayamıyorum. Sadece para olamaz. İki yıl önce beni Facebook'ta eklemiş. Bu kadar süredir taciz ettiğine göre bu bir saplantı olmalı" diyor Ayling.

Gazetecileri uzaklaştırırım diye
İngiltere'ye döndükten sonra evinin önünde medyaya konuştuğunda bazı insanlar onu "mutlu görünmekle" ve giydiği giysiler nedeniyle eleştirdi.

Ayling ise eve dönmekten multu olduğunu ve uçaktan şortla ve bir tişörtle indiğini söylüyor.

"Kendim gibi davranıyordum. Gazetecileri uzaklaştırırım diye düşünüyordum ama öyle olmadı" diyor.

12/26/2017

Cumhurbaşkanı Erdoğan Sudan'ın Sevakin adasına neden talip oldu

BBC Türkçe'nin haberine göre Afrika ülkesi Sudan'ı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinde fethetmiş olduğu Sevakin adasının restore edilmesi için talip oldu.

Sevakin adasına neden
Fahri doktora aldığı Hartum Üniversitesi'ndeki konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Port Sudan'dan Sevakin Adası'na geçtiğini belirtip "Orada TİKA'nın yapmış olduğu Hanefi ve Şafii mescitlerinin, camilerini restorasyonu var" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu adayı bize tahsis etseniz de bu adayı tamamıyla şöyle bir restore etsek ve bu adayı tekrar tarihi şanına layık bir hale getirsek, dedim. Çünkü Sevakin Adası'nı bu halde görmek bizleri üzdü. Yer ile yeksan etmişler. Kim? Batı. Batı'nın karakterinde bu var. Oraları yer ile yeksan etmek suriyetiyle… Hamd olsun, şimdi yeniden restore etmek, ayağa kalkmak, kaldırmak bizlere nasip olduğu için ayrı bir memnuniyet içerisindeyim."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sevakin Adası'yla ilgili Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir'e 'ayrıca bir ricada bulunduğunu' söyledi ve "Böyle bir tahsis yapar da hemen biz burada işe başlarsak, bu adayı yeniden aynı resimlerdeki gibi ihya ederiz, inşa ederiz ve Sudan artık bununla iftihar eder" diye konuştu.

Sudan'ın kuzeydoğusunda Kızıldeniz kıyısındaki liman şehri, 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethi ile Osmanlı topraklarına katılmış, Eritre, Cibuti ve Somali'nin kuzeyini kapsayan Habeş Eyaleti valileri burada ikamet etmişti.

Mısır Hıdivliği'ne 1865'te bırakılan Sevakin, 1882'de Türk denetiminden çıkıp İngiliz idaresine geçti, Sudan'ın İngiliz-Mısır idaresinden 1965 yılında bağımsızlığını kazanmasıyla da Sudan topraklarına dâhil edildi.

11/13/2017

Polonya Almanya'dan savaş tazminatı istedi sırada Rusya'da var mı?

 sırada Rusya
Polonya Almanya'dan savaş tazminatı istedi

Polonya 2. Dünya Savaşı'nda Nazi ordularının neden olduğu kayıplar nedeniyle Almanya'dan maddi tazminat talep edeceğini açıkladı. peki bunun devamında Lech Walesa'nın verdiği mücadele içinde Rusya'dan tazminat talep edecek mi?


Hitler rejiminin savaş sırasında Polonya'ya saldırması, ardından da Sovyetler Birliği'nin müdahale etmesi sonucu, Polonya'nın ulusal bağımsızlığı sona ermişti.

Ülkenin tüm sanayisi yerle bir olurken, Polonya ulusu da savaşlarda ve toplama kamplarında 6 milyon vatandaşını kaybetmişti.

Polonya lideri Kaczynski, kayıpların sorumluluğunu Almanya'nın üstlenmesini isterken, Almanya ise bu iddiaları ve talepleri reddediyor.

Almanya Polonya'nın talebini niye reddediyor


Tazminat konusu daha önce Polonya Parlamentosu'nda ele alınmış, Polonyalı uzmanların yaptıkları hesaplara göre, Almanya'nın Polonya'ya savaş tazminatı olarak 48.5 milyar dolar ödemesi gerektiği açıklanmıştı.

Almanya ise 2. Dünya Savaşı'ndaki maddi tazminatlar konusunun artık gündemde olmadığını ve bu konuların uluslararası antlaşmalarla çoktan düzenlendiğini ileri sürdü.


Yakın geçmiş incelendiğinde tazminatlar meselesi halen tartışmaya açık.


Uluslararası hukuk normları ise, Polonya'nın duruşunun en azından ciddi olarak ele alınması gerektiğini işaret ediyor.

II. Dünya Savaşı'nın son yıllarında Hitler karşıtı müttefikler, savaş sonrası olası yeni düzenlemelerle ilgili hususları 1943 Tahran, 1945 Yalta ve 1945 Postdam zirvelerinde ele almışlardı.

Özellikle de son iki konferansta Nazilere karşı ittifak yapan ülkelerin tazminat almaları gerektiği konusunda mutabakata varılmış, o tarihte ödenmesi gereken toplam tazminatın da 20 milyar dolar olması gerektiği konusunda anlaşılmıştı.

1945 yılının 20 milyar doları, FED 2014 rakamlarına göre yaklaşık 345 milyar dolar ediyor. Müttefiklerin 1945 yılındaki planlarına göre bu miktarın yarısının savaş sonrasında Sovyetler Birliği'ne ve Polonya'ya ödenmesi gerekiyordu.

Ancak savaş sonrası Almanya'nın ikiye bölünmesi ve ortaya çıkan Soğuk Savaş, hesapları altüst etti.

Batılı ülkeler kendi müttefikleri olarak gördükleri Federal Almanya'nın (Batı Almanya) tazminat ödemesinden feragat edince, Sovyetler Birliği de Soğuk Savaş döneminde kendisiyle birlikte olan Demokratik Almanya'nın (Doğu Almanya'nın) tazminat ödemesine gerek olmadığına karar verdi ve bu kararı da yine kendi güdümündeki Polonya'ya zorla kabul ettirdi.
Şimdi ne olacak?

Polonya savaşın üzerinden 70 yıl geçtikten sonra tazminat konusunu yeninden gündeme getirirken iki hususu vurguluyor.

Bunlardan ilki, o yıllarda Polonya'nın ulusal egemenliğe sahip olmadığı, dolayısıyla tazminattan feragat kararının Polonya'nın gönüllü tavrı olmadığı.

İkinci husus ise Polonya'nın o yıllarda tazminat konusunda "anlaştığı" ülke gibi görünen Demokratik Almanya'nın bugün artık bir devlet olarak mevcudiyetini yitirmesi ve de hukuken mirasçı olarak da Almanya'nın muhatap alınması zorunluluğu.

Almanya tazminat taleplerini doğal olarak duymak bile istemiyor.


Polonya ise tazminat konusunun peşini bırakmayacağını vurguluyor.

İktidardaki Hak ve Adalet Partisi lideri Jaroslaw Kaczynski'ye göre bu sadece bir maddi mesele değil, aynı zamanda Polonya ulusu için bir onur meselesi. KAYNAK: BBC Türkçe

Dipnot: Almanya Amerika gibi ülkeler veya emperyalistler kendilerine gelince öyle güzel kıvırıyorlar ki ama söz konusu Türkiye olunca aba altından sopa göstermeyi çok iyi biliyorlar her Nisan ayında yaygara koparmaya başlarlar.

11/11/2017

Sağlık bakanının çocuk feryadı "Tavşanlar gibi sevişin"

Tavşanlar gibi sevişin
Anne-baba olmak istiyorsanız

Polonya'da ölüm oranı doğum oranını geçince Polonya sağlık bakanı çağrı yaptı Polonya Sağlık Bakanlığı'nın düşen nüfus oranlarını arttırmak için hazırlattığı eğitim videosunda çiftlere "Tavşanlar gibi sevişin" mesajı verildi.


Sağlık bakanlığının Youtube'a koyduğu 30 saniyelik eğitim videosunda, üreme dinamiklerinden kaçınılıyor. Başta, mutlu bir şekilde marul ve havuç yiyen 10'dan fazla tavşan görülüyor.

Dünya Bankası'na göre ülkedeki doğum oranının kadın başına üç çocuk olduğu ülkede bu oran 2015 itibariyle 1,32'ye düştü ve geçen yıl ilk kez ölenlerin sayısı, doğanları aştı.

Polonya Ulusal Sağlık Programı'nın tavsiyesi ise, tıpkı tavşanlar gibi rahatlamak, sağlıklı yemek, egzersiz ve daha sonra tavşanlar gibi üremek.

Videoda anlatıcı da "Anne-baba olmak istiyorsanız, tavşan örneğini izleyin" diyor.

Videoda piknik yapan, birbirine aşık bir çift sadece üç sariye görülüyor. Daha sonra kadın erkeğin elini okşuyor ve piknik sepetlerinde de bir tavşan olduğu görülüyor.

Haberde görüşlerine yer verilen Polonya Dil Konseyi'nden Jerzy Bralcyk ise "Bu ölümcül bir fikir. Çünkü Leh dilinde tavşanlar ve ürüme arasında çok olumsuz bir bağlam var" diyor.

Sağlık Bakanlığı ise "kimseyi rahatsız etmeyecek ve basit gözükmeyecek bir şekilde" konuyla ilgili farkındalığı arttırmak istediklerini söyledi. KAYNAK:BBC Türkçe

11/06/2017

Cennet kağıtları-Paradise Papers zenginler ve politikacıların vergi cennetlerindeki sırları

vergi cennetlerindeki sırları
Cennet kağıtları-Paradise Papers

Cennet belgeleri olarak da adlandırılan Paradise Papers dünyanın en güçlü ve zenginlerinin vergi cennetlerindeki yatırımlarına ilişkin sırları açığa çıkardı.


Kamuoyuna sızan belgelerde, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in bazı offshore yatırımlarına ilişkin ayrıntılar var.

Başbakan Binali Yıldırım'ın oğullarının Malta'daki gemicilik şirketlerine ilişkin ayrıntılar da, sızan belgelerde yer alıyor.

Belgeler, ABD Başkanı Donald Trump'ın kabinesinden Ticaret Bakanı Wilbur Ross'un ABD'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımları uygulamakla yükümlü olan bir şirkette de hissesi olduğunu gösteriyor.

Paradise Papers (Cennet Belgeleri) 13.4 milyon belgeden oluşuyor. Belgelerin çoğunun kaynağı, offshore yatırım alanındaki önde gelen bir firma.

Geçen yılki Panama Belgeleri'nde olduğu gibi bu belgeler de Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung tarafından elde edildi ve Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ile paylaşıldı. BBC'nin Panorama Programı da, belgeleri araştıran 100 medya grubu arasında.

İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in bağlantısı ne?


Kraliyet ailesinin varlıklarını yöneten Lancaster Dükalığı'nın, Kraliçe'nin fonlarından 13 milyon doları Cayman Adaları ve Bermuda'da offshore yatırım olarak kullandığı ortaya çıktı.

Kraliçe'nin işlemlerinde herhangi bir yasadışılık iddiası getirilmiyor. Kraliçe'nin vergi kaçırdığına ilişkin bir suçlama da yok. Ancak kraliyet ailesinin offshore yatırım yapmış olması, ülkede tartışma başlattı.

Kraliçe'nin İngiliz rent-to-buy (önce kirala, sonra satın al) şirketi Brighthouse'da da küçük yatırımları olduğu görüldü. Brighthouse daha önce 17.5 milyon sterlin borçla batmış, yoksulları sömürmek ve 6 bin kadar insanı işlerinden etmekle suçlanmıştı.

Lancastar Dükalığı yetkilileri, fonlarla ilgili kararların kendilerini bağlamadığını, Kraliçe'nin ise kendi adına yapılan yatırımlarla ilgili bilgi sahibi olmadığını söyledi.

Oysa şirket daha önce yaptığı açıklamada "Kraliçe'nin itibarını zedeleyecek tüm eylemlerden" kaçınacağı sözünü vermişti.

Başbakan Binali Yıldırım'ın oğullarının Malta'daki şirketleri belgelerde


Belgelerden, Başbakan Binali Yıldırım'ın oğulları Erkam ve Bülent Yıldırım'ın Malta'da Hawke Bay Marine Co. Ltd ile Black Eagle Marine Co. Ltd adlı şirketleri olduğu anlaşılıyor.

Hawke Bay Marine Nisan 2004'te, Black Eagle ise Ocak 2007'de, deniz taşımacılığı alanında faaliyet göstermek üzere kurulmuş.

Ekim 2017'den bu yana iki şirketin aktif olduğu da belgelerdeki ayrıntılar arasında.

Şirketlerin kurulduğu tarihlerde Binali Yıldırım, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin ulaştırma bakanıydı.

Belgelere göre, Erkam Yıldırım en büyük hissedar ve her iki şirketin de direktörü.

Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ), Erkam ve Bülent Yıldırım'ın Türkiye'deki yayın ortağı Cumhuriyet gazetesi ile birlikte yaptıkları yanıt talebine karşılık vermediğini söyledi. KAYNAK: BBC Türkçe

11/01/2017

Kocasının sülalesini zehirli ayran ile bitiren gelin

zehirli ayran ile

Pakistan'da görücü usülüyle evlenen gelin ilk önce sadece kocasından kurtulmak istedi ama başaramayınca daha sonra kocasının ailesinden 15 kişinin ölümüne bir o kadarının da hastanelik olmasına yol açtı

Pakistan'ın Muzaffergah bölgesinde görücü usulüyle evlendirilen bir kadın, zehirli ayranla kocası dahil en az 15 kişiyi öldürdüğü şüphesiyle tutuklandı. 14 kişi de hastaneye kaldırıldı. Polis yetkilileri, ölü sayısının artmasından endişe edildiğini açıkladı.

Pakistan Polisine göre Asiya Bibi adlı kadın geçen hafta sütüne zehir katarak kocasını öldürmeye çalıştı. Ancak kocası bu sütü içmedi.

Asiya Bibi bunun üzerine bu sütten yoğurt yaptı ve kocasının ailesine ayran ikram etti.

Eylül ayında evlendirildiği belirtilen Asiya Bibi'nin yaşı açıklanmadı.

Pakistan'da özellikle kırsal bölgelerde görücü usulü evlilik çok yaygın.

Muzaffergah Emniyet Müdürü Uveys Ahmad, Asiya Bibi hakkında cinayet suçlamasıyla dava açıldığını doğruladı.

Bibi'yle birlikte, sevgilisi olduğu belirtilen bir adamla teyzesi de tutuklandı.

9/06/2017

İstanbul'daki Koç Üniversitesi Türkiye'den ilk 300'e giren tek üniversite oldu

İstanbul'daki Koç Üniversitesi Türkiye'den ilk 300'e giren tek üniversite oldu Sabancı ve Bilkent üniversiteleri ilk 400'de yer alırken, Atılım ve Boğaziçi üniversiteleri de ilk 500'de yer aldı.

Türkiye'den ilk 300'e giren tek üniversite oldu

İngiltere'de yüksek öğrenimle ilgili yayınlanan "Times Higher Education (THE)" dergisinin, "Dünyanın En İyi Üniversiteleri" listesinde Türkiye'den beş üniversite ilk 500'de yer aldı.

980 üniversitenin yer aldığı listenin zirvesinde İngiltere'deki Oxford Üniversitesi bulunuyor.

Türkiye'den ilk 300'e giren tek üniversite ise İstanbul'daki Koç Üniversitesi oldu.

Times Higher Education dergisi bu sıralamayı yaparken öğretim kurumlarının bilimsel araştırmalarını, uluslararası çalışma ve konumlarını, gelirlerindeki artışları ve istede geçen yıl bulunduğu sıralamayı göz önüne alıyor.

Sabancı ve Bilkent üniversiteleri ilk 400'de yer alırken, Atılım ve Boğaziçi üniversiteleri de ilk 500'de yer aldı.

Times Higher Education Sıralamasındaki En İyi 20 Üniversite

1 - Oxford University (İngiltere)
2 - Cambridge University (İngiltere)
3 - California Institute of Technology (ABD)
3 - Stanford University (ABD)
5 -Massachusetts Institute of Technology (ABD)
6 - Harvard University (ABD)
7 - Princeton University (ABD)
8 -Imperial College London (ABD)
9 -University of Chicago (ABD)
10 -ETH Zurich - Swiss Federal Institute of Technology (İsviçre)
11 - University of Pennsylvania (ABD)
12 - Yale University (ABD)
13 - Johns Hopkins University (ABD)
14 - Columbia University (ABD)
15 - University of California, Los Angeles (ABD)
16 - University College London (İngiltere)
17 - Duke University (ABD)
18 - University of California, Berkeley (ABD)
19 - Cornell University (ABD)
20 - Northwestern University (ABD)
Kaynak: BBC Türkçe

6/15/2017

Katar Amerika için Paraya kıydı ablukayı deldi

Paraya kıydı ablukayı deldi
Katar Amerika için Paraya kıydı ablukayı deldi

Katar 7 körfez ülkesinin kendisine uyguladığı ablukayı kaldırmak için kesenin ağzını açtı Amerika başkanı Donald Trump Suudi Arabistan ile 350 milyar dolarlık silah satışı için anlaştıktan hemen sonra Katar'a abluka uygulanmaya başlanmıştı.

Katar Savunma Bakanlığı, Çarşamba günü yaptığı açıklamayla ABD ile F-15 savaş uçağı alımı konusunda anlaştıklarını duyurdu.
Reuters'a göre anlaşma, ABD Başkanı Donald Trump'ın ülkeyi terörizmi desteklemekle eleştirmesine rağmen gerçekleşti.
Anlaşma Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Jim Mattis ve Katarlı yetkililer tarafından imzalandı.
Bloomberg'e göre Katar bu anlaşma ile 12 milyar dolar karşılığında 72 adet F-15 tipi savaş uçağı alacak.
Amerika Birleşik Devletleri Kasım ayında Katar'a 72 savaş uçağına kadar satış izni vermişti.
Amerika Birleşik Devletleri başkanı Donald Trump ise geçen hafta Cuma günü Katar'ı terörizmin "üst düzey sponsoru" olarak nitelemişti.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır'ın da aralarında bulunduğu ülkeler Katar'la ekonomik ve diplomatik ilişkilerini kesmişti. KAYNAK:BBC Türkçe

5/29/2017

Francesco Totti: Bu kez bu bir rüya değil, gerçek

İtalya'da Roma takımının Efsane kaptanı Francesco Totti son kez sahaya çıktı duygu yüklü bir mektupla futbola veda eden Francesco Totti kendisini izlemeye gelen herkesi duygu seline boğdu

Bu kez bu bir rüya değil, gerçek
Francesco Totti: Bu kez bu bir rüya değil, gerçek
BBC Türkçe'den Övgü Pınar'ın haberi Roma'nın efsanevi kaptanı Francesco Totti'nin çeyrek asırdır oynadığı takımına veda ettiği Genoa maçını, kentin orta sınıf mahallelerinden Garbatella'da, Roma futbol takımının posterleriyle süslü bir barda, çoğunluğu orta yaşlı erkeklerden oluşan bir kalabalıkla birlikte izliyorum.

Ve hayatımda ilk kez bu kadar çok adamı hep birlikte ağlarken görüyorum.

Roma'nın Genoa'yı 3-2 yenmesi ve lig ikinciliğini alarak, Şampiyonlar Ligi'ne katılmayı garanti etmesi taraftarları sevindirse de çoğunluğun kederli olduğunu anlamak pek de zor değil.

Maçın final düdüğü çaldığında futbolcular soyunma odasına gidiyor.

Ardından da Totti tek başına sahaya çıkıyor ve tribünleri selamlamaya başlıyor.

Ve kaptanın bu sırada gözyaşlarını tutamamasıyla, Garbatella'daki barda ve maçın oynandığı Olimpico Stadyumu'nda da gözyaşları ve hıçkırıklar birbirine karışıyor.

Totti, eşi ve 3 çocuğuyla sahayı turlarken Roma'nın diğer oyuncuları da kırmızı gözlerle kaptanlarını son kez sahada izliyor.

Sahaya açılan ve Totti'yle özdeşleşen dev 10 numaralı formanın etrafına dizilen futbolcular da kaptanlarını selamlıyor.

Kameralar, gözyaşları içindeki taraftarların açtığı "Totti, Roma'dır", "Teşekkürler Kaptan" ve "(Bu anı görmeden) Önce ölmeyi umuyordum" yazılı pankartları gösteriyor.
Roma'dır Teşekkürler Kaptan
Francesco Totti, Roma'dır Teşekkürler Kaptan

Francesco Totti sevenlerine duygusal bir mektup okuyarak veda ediyor:


"Bugün zaman gelip omzuma dokundu ve dedi ki:

'Artık büyümemiz gerekiyor, yarından itibaren bir yetişkin olacaksın. Şortunu ve kramponlarını çıkar, çünkü bugünden sonra sen büyük bir adamsın ve artık çimlerin kokusunu bu kadar yakından duyamayacaksın, karşı kaleye koşarken güneşi yüzünde hissedemeyeceksin, seni tüketen adrenalini ve zaferin coşkusunu tadamayacaksın.'

"Son aylarda, neden beni bu rüyadan uyandırıyorlar diye kendi kendime sordum. Hani çocukken güzel bir rüya gördüğünüz sırada annenizin okula gitmeniz için sizi uyandırması gibi... Rüyadaki hikayeye devam etmek isteseniz de asla başaramazsınız...

"Bu kez bu bir rüya değil, gerçek."

Totti, "Işığı kapamak kolay değil" dediği mektubuna, "Korkuyorum. Bu kez benim size ve sizin sıcaklığınıza ihtiyacım var, bana her zaman gösterdiğiniz sıcaklığa" diye devam ediyor.

"Romalı olmak bir ayrıcalıktır. Bu takımın kaptanı olmak bir onurdu" diyen Totti, mektubunu "Sizi seviyorum" sözleriyle bitiriyor.

5/09/2017

Kadınların girmesi yasaklanan ada Dünya Mirası listesine girecek

Dünya Mirası listesine girecek
Kadınların girmesi yasaklanan ada Dünya Mirası listesine girecek
Kadınların bu adaya girmesi kesinlikle yasak sebebi ise çok ilginç üstelik bu ada için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası listesine alınması tavsiye edildi.

BBC Türkçe'nin haberine göre Japonya'da bulunan Okinoşima adasına kadınların girmesine izin verilmemesinin tek nedeni ise kadınların adetli olduğu için adayı kirletmesi Ülkenin güneybatısında bulunan adaya, dini ziyaret amaçlı olarak sadece erkekler alınıyor.

UNESCO, Dünya Mirası Tavsiye Kurulu'nun önerisini Temmuz'da karara bağlayacak.

Deniz tanrıçasına adanan Munaka Taişa Okitsumiya tapınağının bulunduğu 0.7 kilometrekarelik adaya kadınların neden alınmadığı tam olarak bilinmiyor.

Ancak bazı uzmanlara göre bunun nedeni "kadınların adet gördüğü için adayı kirleteceğine" inanılması. Adanın sahibi olan Şinto tapınağı kanı "pis" olarak kabul ediyor.

Adaya gidecek Erkekler de önce ayine katılmak zorunda

Fakat tapınak yetkilileri bu iddiayı reddediyor ve "eski zamanlarda deniz yolculukları tehlikeli olduğu için insan soyunu devam ettiren kadınların korunması amacıyla, adaya gitmelerine izin verilmediğini" söylüyor.

Adaya girmesine izin verilen erkekler önce soyunup arınma ayinine katılmak zorunda. Ziyaretçilerin adadan herhangi bir şey götürmeleri ve bu adada neler yaptıklarını anlatmaları yasak.

Tapınak yetkilileri, ada Dünya Kültür Mirası listesine girse bile kadınlara yasağın kaldırılmayacağını söylüyor. KAYNAK: BBC Türkçe

5/01/2017

Kuzey Kore ile savaşta milyonlarca kişi ölebilir

savaşta milyonlarca kişi ölebilir

Kuzey Kore'nin nükleer programına son vermemesi halinde milyonlarca kişi ölebilir açıklama Amerikan başkanı Donald Trump'tan geldi Dünya yeni bir felaketin eşiğine adım adım adım yaklaşıyor gibi

Donald Trump Amerikan CBS televizyonuna verdiği mülakatta başkanlığının ilk 100 gününün değerlendiren Trump, Kuzey Kore'nin nükleer denemelerini sürdürmesinin ülkesini 'çok da mutlu etmeyeceğini' söyledi.

Donald Trump, 'Bunun bir askeri müdahale anlamına mı geleceği' sorusuna, "Bilmiyorum. Göreceğiz" yanıtını verdi.

Mülakat sırasında Trump'a, seçim kampanyasına vaat ettiği gibi Çin'i "kur manipülatörü" olarak nitelendirip niterlendirmeyeceği de soruldu.

Donald Tump'ın bu soruya cevabı, "Seçildiğim anda bunu yapmayı durdurdular" oldu.

ABD Başkanı, daha sonra sarfettiği sözlerle de özellikle Kuzey Kore konusında Çin ile işbirliğine önem verdiğini ve bu işbirliğini tehlikeye atmak istemediğini vurguladı:

"Kuzey Kore belki de ticaretten daha önemli bir konu. Evet, ticaret önemli. Ama büyük bir savaşta belki de milyonlarca kişi ölsün mü? Bu durum ticareti gölgede bırakıyor."

Trump, Kuzey Kore'yi dizginlemeye yönelik girişimleri "bir satranç müsabakasına" benzetti, Çin'in Kuzey Kore'yi, nükleer silah sahibi olma arzusundan vazgeçmeye ikna etmesini umduğunu söyledi.

savaşta milyonlarca kişi ölebilir

Donald Trump: Kim Jong-Un çok uyanık biri


Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, CBS televizyonuna verdiği mülakatta Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un'u da "çok uyanık biri" olarak nitelendirdi.

Kim Jong-Un'un çok genç bir yaşta ülkesini yönetmeye başladığına dikkat çeken Trump, Kuzey Kore'nin mutlaka durdurulması gerektiğinin altını çizdi.

Kuzey Kore, Cumartesi sabahı son bir hafta içinde ikinci kez başarısız bir balistik füze denemesi gerçekleştirmişti.

Amerikan ordusu Pasifik Komutanlığı (PACOM) Sözcüsü Dave Benham, füzenin Kuzey Kore sınırlarını aşamadığını söylemişti.

Daha önce ise Kuzey Kore ordusu, kuruluşunun 85'inci yıldönümünü kutlamaları kapsamında uzun menzilli top atışı talimi yapmış, Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgeye gönderdiği USS Michigan denizaltısı ise Güney Kore'nin güneydoğusundaki Busan Limanı'na demirlemişti. KAYNAK: BBC Türkçe

4/29/2017

Kuran kursunda hortumla dövülen çocuk ayakları kesilince hayatını kaybetti

Kuran kursunda öğretmeni tarafından hortumla dövülen çocuk hastanede ayakları kesildikten sonra komada bir bir kolunun daha kesilmesini beklerken hayata veda etti olay Malezya'da gerçekleşti

hortumla dövülen çocuk ayakları kesilince hayatını kaybetti
Kuran kursunda sistematik dayağa maruz kalan çocuk günlüğünde "Sevgili Allah" diye başlayan bir dileğini de yazmış ama dileğinin gerçekleştiğini görmek nasip olmamış.

Polis, Malezya'nın Johor eyaletinde yaşanan olayda ölen çocuğun kursun müdür yardımcısı tarafından hortumla dövülen çocukların arasında olduğunu söyledi.

Malezya medyasında yer alan çocuğun günlüğünde de, okuldaki sistematik dayak anlatılıyor.

Komaya giren çocuğun ölmeden önce sağ kolunun da kesilmesini beklediği kaydedildi.

Ölen çocuk ve 14 sınıf arkadaşının 24 Mart'ta okul binasında gürültü yaptıkları gerekçesiyle bir su hortumuyla dövüldüklerine inanılıyor.

Çocuğun günlüğünde, ülkenin güneyindeki Kota Tinggi'de bulunan okulda bir kişinin hata yapması durumunda tüm bir sınıfın ceza gördüğü anlatılıyor.

Günlükte ayrıca çocukların, sabaha karşı üçte namaza kaldırılmadan önce, biraz uyuyabilmek için ilk dayak yiyen olmaya gönüllü oldukları anlatılıyor.

Malay Mail adlı internet gazetesinin haberine ölen çocuk günlükte "Sevgili Allah, lütfen anne ve babamın beni başka bir okula göndermelerini sağla çünkü artık buna dayanamıyorum" diye yazdı.

Kuran kurslarına daha sıkı denetim çağrısı


Çocukları dövmekle suçlanan müdür yardımcısının gözaltına alındığı ve güvenlik kamerası görüntülerini incelendiği kaydedildi.

Çocuğun ölümü, özel Kuran kurslarının daha sıkı denetlenmesi çağrılarını beraberinde getirdi.

Ulusal Hafız Okulları Birliği Federasyonu (PINTA) güvenlik kamerası görüntülerinde çocuğun ayak tabanlarına hortumla vurulduğunun görüldüğünü açıkladı.

Ancak PINTA'nın Başkanı Mohd Zahid Mahmood, yetkili makamların soruşturmalarını tamamlanmasının beklenmesi gerektiğini vurguladı.

Kursun müdürü ise, devam eden polis soruşturmasını gerekçe göstererek açıklama yapmayı reddetti.
KAYNAK: BBC Türkçe

4/13/2017

Youtube'da araba sürmeyi öğrenen 8 yaşındaki çocuk McDonald'sa çizburger yemeye gitti

Amerika Birleşik Devletleri'nde Ohio eyaletinde 8 yaşındaki bir çocuk, YouTube vidolarından araba sürmeyi öğrendikten sonra, küçük kızkardeşiyle birlikte araçlara servis yapılan bir McDonald's restoranına güvenli bir şekilde gitmeyi başardı. ve karnını bir güzel doyurdu

8 yaşındaki çocuk McDonald'sa çizburger yemeye gitti
Ohio Morning Journal gazetesinin haberine göre olay, restorandan bir çocuğun araba sürdüğünü bildiren ihbar telefonu açılmasıyla ortaya çıktı.

McDonald's restoranının personeli ise küçük çocuğun arabayla gelişini kendilerine yapılan bir şaka sandı.

Görgü tanıkları, çocuğun bütün trafik kurallarına uyduğunu söyledi.

Polis memuru Jacob Koehler, "Yolda hiçbir şeye çarpmadı. Gerçeküstü bir şey" dedi.

2,4 kilometre boyunca araç kullandı

Çocuğun polise, araba sürmeyi YoTube videoları izleyerek öğrendiğini söylediği belirtildi.

Koehler ayrıca çocuğun aracı 2,4 kilometre boyunca süren çocuğun dört kavşak, bir hemzemin geçit boyunca sürdüğünü ve bir iki kez de dönüş yaptığını belirti.

Çocuğun ve kızkardeşinin, anne ve babaları uyurken arabanın anahtarını almaya karar verdikleri ifade edildi.

Çocukların ayrıca, restoranda ailelerinin gelmesini beklerken çizburger ve tavuk yedikleri belirtildi. KAYNAK: BBC Türkçe

4/07/2017

Hollandalı Türklere Türkiye'den çıkış izni yok

Türkiye'ye Hollanda'dan tatil için Aile akraba ziyareti veya eğitim için gelen Türk kökenli Hollanda vatandaşlarına Türk makamları tarafından Yurt dışına çıkış izni verilmediği iddia edildi.

Türkiye'den çıkış izni yok

BBC Türkçe'den Yusuf Özkan'ın haberine göre Hollanda Televizyonu'na (NOS) göre, aylardır Türkiye'den çıkış yasağı uygulanan yüzlerce kişinin çoğu Fethullah Gülen taraftarı ve 15 Temmuz'daki darbe girişiminden sorumlu tutuluyor.

NOS'un haberine göre, Türkiye'de eğitim gören ya da aile ziyaretine giden çok sayıda Hollanda vatandaşının ülkeden çıkışına izin verilmiyor.

Hollanda Dışişleri: Ankara hükümeti nezdinde girişim başlatıldı


Hollanda Dışişleri Bakanlığı, kesin olarak 10 kişinin seyahat yasağı nedeniyle Türkiye'de mahsur kaldığını doğruladı.

Hollanda Televizyonu'na göre ise, Türkiye'den çıkmasına izin verilmeyen Hollanda vatandaşlarının sayısı yüzleri buluyor.

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye kökenli Hollanda vatandaşlarının ülkeye dönebilmesi için Ankara hükümeti nezdinde girişim başlatıldığını açıkladı.

'Hollandalı bakan, Diplomatik krizle ilgisi yok'


Dışişleri Bakanı Bert Koenders, Türk otoritelerle üst düzey temaslarının sürdüğünü söyledi. Hollandalı bakan, bu olayın geçen ay Türkiye ile yaşanan diplomatik kriz ile ilgisi bulunmadığını vurguladı.

NOS'un haberinde, diğer Avrupa ülkelerindeki çifte vatandaşlığa sahip Türkiye kökenlilerin de benzer sorunlar yaşadıkları belirtildi. Haberde, kısa bir süre önce 10 kadar Almanya ve İsviçre vatandaşı Türkiyeli'nin de ülke dışına çıkışının engellendiğine yer verildi.

Siyasi partilerden sert tepki


Türkiye kökenli Hollanda vatandaşlarına yönelik yurtdışına çıkış yasağı, siyasi partiler tarafından tepkiyle karşılandı.

D66 Milletvekili Sjoerd Sjoerdsma, mahkeme kararı olmadan kişilerin seyahat özgürlüğünün engellenemeyeceğini belirterek, çifte vatandaşlığı bulunanların güvenli biçimde geri dönmesini istedi.

Sosyalist Parti Milletvekili Saadet Karabulut, yasak kararını "endişe verici" olarak değerlendirerek, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü ilkesine uyulmadığını savundu.

Yeşil Sol Milletvekili Bram van Oijk da, yasak kararını "kabul edilemez" olarak değerlendirdi. Van Oijk, Hollanda ve Avrupa Birliği'ni Türkiye'yi protesto etmeye çağırdı. KAYNAK:BBC Türkçe

4/06/2017

Şans Kapıyı kırarsa Bu çifte üçüncü kez piyangodan büyük ikramiye çıktı

Türkiye'de Milli Piyango Sayısal loto Süper loto Şans topu gibi piyango ikramiyelerininin kazananları hiç bir zaman açıklanmıyor ama Kanada'da üçüncü kez ikramiye kazanan bu çift ülkenin gündemine oturdu


Bu çifte üçüncü kez piyangodan büyük ikramiye çıktı
BBC Türkçe'nin haberine göre Kanadalı çift ilk ikramiyesini 1989 yılında kazanmış işte piyangodan milyoner olan o çiftin ilginç hikayesi Kanadalı Barbara ve Douglas çifti, 8,1 milyon Kanada doları (yaklaşık 22,5 milyon Türk Lirası) değerinde ikramiye kazandı.

Bu, çiftin kazandığı ilk ikramiye değil.


Barbara ve Douglas Fink çiftine 1989 ve 2010 yıllarında da piyango vurmuştu.

Bu çifte üçüncü kez piyangodan büyük ikramiye çıktı
Ancak piyango kuruluşundan yapılan açıklamaya göre, Kanada'nın batısında Şubat ayındaki çekilişte verilen ikramiye şimdiye kadarkilerin en büyüğüydü.

Alberta Eyaleti'nin başkenti Edmonton'da yaşayan çift parayı çocuklarının geleceği için kullanacaklarını söylüyorlar.

Barbara Fink piyango kuruluşundan yetkililere yaptığı açıklamada "Aile önce gelir" diyor. "Kızlarımız ve torunlarımızın geleceğinin güvence altına alındığından emin olmak istiyoruz."

Paranın bir kısmını ise seyahat etmek ve ev satın almak için harcayacaklar.

Douglas Fink "Barbara yeni bir ev istiyor, yeni bir ev alacağız" diyor.

Douglas Fink 1989 yılında 4 arkadaşıyla 128 bin Kanada doları tutarında (yaklaşık 353 bin T.L.) ödülü paylaşmıştı. 2010'da ise çift 100 bin Kanada doları, yani 275 bin T.L. tutarında ödül kazanmıştı.

Bu sefer altı rakamı da doğru tahmin eden iki bilet sahibinden biriydiler.

Diğer kazanan biletin Kanada'nın Ontario eyaletinde satıldığı belirtiliyor.

Barbara Fink ödülü kazandıklarını anladığı sırada eşinin iş için şehir dışında olduğunu söylüyor. Eşini telefonla aramaya çalışıyor, ancak eşi Douglas yanıt vermiyor.

"Telefonu açmadı, o nedenle beş dakika daha bekledim ve tekrar aradım.

"Bu sefer cevap verdi. Ona 'Yine başardım' dedim." KAYNAK:BBC Türkçe

4/02/2017

Avustralya yerine Kanada'ya giden şaşkın öğrenci

Kanada'ya giden şaşkın öğrenci

Avustralya'nın ünlü kenti Sydney'i merak ederek orada tatil yapmaya karar verdi ama ucuz tarifeyi görünce balıklama dalan şaşkın öğrenci Kanada'nın Kuzeyindeki Sydney kasabasına uçtu işte şaşkın öğrencinin başına gelenler


BBC Türkçe'nin haberine göre Hollandalı bir öğrenci, Avustralya'nın Sydney kentine yaz tatiline gitmek isterken yanlış bilet alınca 1.5 derecenin sıcak sayıldığı Kanada'nın kuzeyindeki Sdney kasabasına gitti.

18 yaşındaki Milan Schipper, bileti ucuz olduğu için aldığını söyledi.

Kanada'ya giden şaşkın öğrenci

Havayolu şirketi, Schipper'i Amsterdam'a ücretsiz geri götürdü.


Schipper, Toronto'da uçak değişirdiklerini belirterek "İkinci uçak çok küçüktü. Aslında bu uçak Sydney'e nasıl gidecek diye şüphelenmiştim" dedi.

2002 yılında da genç bir İngiliz çift de aynı hatayı yaparak tatil için Avustralya yerine Kanada'ya gitmişti.
KAYNAK: BBC Türkçe

3/24/2017

Apple'ın 10 yıldır hiç vergi ödemediği ülke

Steve Jobs'un kurduğu teknoloji devi Apple Milyarlarca dolarlık satış yaptığı bu ülkede tek kuruş vergi ödememiş suçlamalar üzerine Apple kendini şöyle savundu "Dünyada en çok vergi ödeyen şirketlerden biriyiz"


hiç vergi ödemediği ülke
Yeni Zelanda'da New Zealand Herald gazetesinin araştırmasına göre Yeni Zelanda'da hiç vergi ödemeyen Apple, Avustralya'da ise 2007'den bu yana 26 milyar dolar vergi ödedi.

Apple Yeni Zelanda'nın bağlı bulunduğu ana şirket Avustralya'da kayıtlı ve iki ülke arasındaki anlaşmaya göre, şirketler bu ülkelerin sadece birinde vergi ödüyor.

Apple iddialar karşısında, düzenlemenin yasal olduğunu savundu.


düzenlemenin yasal olduğunu savundu
Apple'dan yapılan açıklamada "Apple dünyada en çok vergi ödeyen şirketlerinden biri ve verginin toplumumuzda oynadığı önemli ve gerekli role saygı duyuyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz her yerde yasalara uyuyor ve kazandığımız her şeyin vergisini ödüyoruz. Apple bir iyilik gücü olmayı amaçlıyor ve Yeni Zelanda'da son 10 yıldır yaptığımız katkılardan gurur duyuyoruz" denildi.

Bazı vergi uzmanlarıysa, Avustralya'daki kurumlar vergisi Yeni Zelanda'dakinden yüzde 30 daha fazla olduğu için düzenlemenin garip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği ile hukuk mücadelesi


Yeni Zelanda Yeşiller Partisi lideri Eş Başkanı James Shaw, "Bu ülkede hiç vergi ödememeyip yakalarını sıyırmaları gerçekten çok ilginç. Vergi bölümleri ürün tasarımcılarından daha yaratıcı" dedi.

Apple'ın dünya genelindeki vergi uygulamaları son yıllarda tartışmaya açıldı.

Şirket yetkilileri, 2014'te dünya genelinde elde ettikleri kârı, kurumlar vergisinin sadece yüzde 12,5 olduğu İrlanda'ya aktardıklarını itiraf etmişti.

Ancak Avrupa Komisyonu, Apple'ın ödediği vergi miktarının sadece yüzde 2 olduğunu söylemiş ve bunu yasadışı ilan etmişti.

Apple, İrlanda'ya geçmişe yönelik 13 milyar euro vergi ödeme talimatı ve Avrupa Birliği'yle büyük bir hukuk mücadelesi içinde.

Şirket, vergilerinin büyük bölümünü "ürünlerinin ve hizmetlerinin, yaratıldığı ve tasarlandığı" ABD'de ödediğini savunuyor. KAYNAK: BBC Türkçe

3/19/2017

Almanya istihbararatı "Darbeyi Fetönün yaptığına ikna olmadık"

Almanya'nın dış istihbarat teşkilatı Federal Haberalma Servisi'nin (BND) Başkanı Bruno Kahl Türkiye'nin 15 Temmuz darbesi konusunda darbeyi Fetullah Gülen örgütünün yaptığını çeşitli yollardan anlatmaya çalıştıklarını ancak kendilerinin ikna olmadığını iddia etti.

Darbeyi Fetönün yaptığına ikna olmadık
Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre Almanya'da Başbakanlığa bağlı dış istihbarattan sorumlu Federal Haberalma Servisi'nin Başkanı (BND) Bruno Kahl, haftalık Der Spiegel dergisine verdiği mülakkatta Ortadoğu, Rusya, IŞİD'le mücadele ayrıca Avrupa ile Türkiye arasında son dönemde yaşanan gelişmelere istinaden açıklamalarda bulundu. Kahl, ikili ilişkilerde her zaman "kötü dönemlerin yaşanabileceğini ancak haber alma teşkilatlarının, batının hukuk devleti prensipleriyle örtüşmeyen ülkelerle de işbirliği halinde olduğunu" belirtti. Kahl, "Sadece Türkiye'nin coğrafi konumu itibarıyla bile açık olan şey şu ki, bu kanalları kapatamayız" ifadesini kullandı.

"Türkiye Fetullah Gülen konusunda bizi ikna edemedi"


Türkiye Fetullah Gülen konusunda bizi ikna edemedi
Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Gülen yapılanmasının olduğu konusunda kendilerini “çeşitli yollardan ikna etmeye çalıştığını ancak bunun şu ana kadar gerçekleşmediğini” belirten Bruno Kahl, ancak darbe girişiminin "devlet tarafından kurgulanmadığını" söyledi. "15 Temmuz öncesinde de hükümet tarafından bir temizlik dalgası başlatıldığını" söyleyen BND Başkanı Bruno Kahl "Bu yüzden ordunun bazı kesimleri sıra kendilerine gelmeden darbe yapmak istedi. Ancak artık çok geçti, kendileri de temizlendi" dedi.

Bruno Kahl, darbenin devletçe tasarlanmamış olmasına karşın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açısından "memnuniyet verici bir mazeret" olduğunu ifade etti. Kahl, Spiegel'in "Gülen yapılanmasını aşırılık yanlısı İslamcı ya da terörist diye tanımlayabilir misiniz?” sorusuna "Gülen yapılanması dini ve seküler eğitim için bir araya gelmiş sivil bir oluşum. Bunlar arasında dershaneler, Erdoğan güçleriyle yıllarca ortak çalıştıkları eğitim kurumları var" cevabını verdi.


Fetullah Gülen hareketinin Almanya temsilcisi Conflict Zone'da


Almanya temsilcisi Conflict Zone'da
Fetullah Gülen yapılanmasını bir "tarikat" olarak tanımlayamayacağını zira bu tanımın Batı toplumlarında kullanıla geldiğini belirten BND Başkanı Kahl, Gülen yapılanmasının “önemsenemeyecek bir azınlık” olmadığını söyledi.

Federal Haberalma Servisi Başkanı Kahl, IŞİD'le mücadele konusuna da değindi ve Almanya ile Türkiye arasında son günlerde tırmanan gerilimin yansımalarının ne olabileceğine dair bir açıklama yapmak istemediğini söyledi. Ancak Kahl, Türkiye'deki gelişmeleri "hukuk devleti prensibi penceresinden bakıldığında rahatlatıcı olmaktan uzak olduğunu" belirterek, “Önemli olan ülkenin güvenlik alanındaki işbirliği içerisinde kalıp kalmayacağı" diye konuştu.

IŞİD'in giderek zayıfladığını ancak kendini göstermek için saldırılara devam edeceğini belirten Bruno Kahl örgütün mali kaynaklarının öngörülebilir bir süre içinde tükenmese de azalacağını söyledi. IŞİD'in kaybettiği topraklar nedeniyle halktan aldığı vergilerin azaldığını ayrıca petrol gelirlerinin de gerilediğini belirten Bruno Kahl, bunun silah ve askeri teçhizat alımını da zorlaştırabileceğini söyledi. KAYNAK: Deutsche Welle

Yalan haberler Okullarda ders olarak okutulursa

Sosyal medyada özellikle Facebook ve Twitter aracılığı ile yayılan Yalan haberler konusunda Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ne (OECD) bağlı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sorumlusu Andreas Schleicher, okulların 'Yalan haberlerin' nasıl anlaşılacağına dair eğitim vermesi gerektiğini söyledi.

Okullarda ders olarak okutulursa
BBC Türkçe'nin haberine göre Bundan sonra düzenlenecek uluslararası eğitim değerlendirme testi olan PISA sınavlarında 'küresel yeterliliklerin' de sınanacağını sözlerine ekledi.

Andreas Schleicher, gençlerin sadece kendi görüşlerini duydukları sosyal medyanın ötesine geçmesi gerektiğini ve daha çok fikir alışverişinde bulunmaları gerektiğini söylüyor.

Eskiden bilgiye ihtiyaç duyulduğunda ansiklopediler vardı


duyulduğunda ansiklopediler vardı
Okulların gençlere dijital dünyada neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenmeleri için ders vermesi gerektiğini söyleyen Schleicher, "Eskiden bir bilgiye ihtiyaç duyduğunuzda ansiklopediye başvururdunuz. Oradaki bilgiye güvenebilirdiniz. Şimdi doğru bilgi verip vermediğini bilmediğiniz Facebook ve diğer sitelere gidiyorsunuz" diyor.

Dubai'deki bir eğitim konferansında konuşan Andreas Schleicher, eleştirel düşüncenin önemine vurgu yapıyor.

Yalan haberler özellikle Amerikan seçimlerinde Facebook'ta dolaşan ve doğru olmayan haberlerin seçim sonuçlarını etkilediği iddialarının ortaya çıkmasıyla tartışma konusu olmuştu.

Schleicher, ayrıca PISA testlerinin bundan sonra gençlerin birbirine bağlı olan dünyaya uyum sağlama ve başka kültürlere açık olma kabiliyetlerini de ölçeceğini ekledi. KAYNAK: BBC Türkçe