Dünya

Dünya
çiçek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çiçek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6/28/2011

pekinde imparatorluk bahçesinde açılan geleneksel fener sergisi guinnese girdi

Çin'in başkenti Pekin'deki Yuanmingyuan İmparatorluk Bahçesi'nde geleneksel fenerlerden oluşan bir sergi açıldı.

Her tür ve şekildeki pekçok fener izleyenlere sergilenirken, gösterinin en ilgi çeken parçası 56 küçük fenerle çevrelenen 21 metrelik bir nilüfer çiçeği.


Serginin bu parçası Guiness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazandı.

Sergi iki ay açık kalacak.

6/21/2011

uzay istasyonunda sera kurdular bitki ve çiçek yetiştirdiler astronotlar mutlu

Paolo Nespoli isimli İtalyan astronotun ektiği 14 tohumdan ikisinin yeşerdiği deney, ekip tarafından "çok güzel büyüyen iki bitkimiz var" şeklinde değerlendirildi.


Uzayda bitki yetiştirilebilmesine yönelik araştırmalar İtalya ve ABD'deki iki ayrı laboratuvarda uzun zamandır sürmekte.

Bilimadamları yerçekimi bulunmayan uzay ortamında doğru toprak, su ve ışık koşullarının sağlanması halinde bitki yetişmesinin mümkün olduğuna dair sonuçlara ulaşmışlar.
Maddi ve manevi destek

İtalya'daki AGRO Uzay Araştırmaları Merkezi'ndeki çalışmaları sürdüren ekipten Marcia Pirolli, uzayda bitki yetiştirilmesinin iki açıdan önemli olduğunu söyledi: Besin sağlayabilmek ve psikolojik destek.

Uzaydaki astronotların taze sebze ve meyvelerle beslenmesinin önemli olduğunu söyleyen Pirolli, aynı zamanda uzayda yeşil bir çiçeğe sahip olacak astronotların psikolojilerinin de olumlu etkileceğini söylüyor.

Uzayda bitki yetiştirilebilmesine yönelik araştırmaların yoğunlaştığı bir diğer nokta ise bitkilerin büyük boyutlarda yetişmesine olanak sağlayacak bir "uzay serası".


Arizona Üniversitesi'nde yapılan bir deneyde, yapay sera koşullarında yetiştirilen bitkilerin bir astronotun ihtiyaç duyduğu günlük kalorinin yarısını, suyun ve oksijenin tümünü sağlayabildikleri gözlemlenmiş.

Araştırma ekibinden Gene Ciacomelli, amaçlarının serada oluşturdukları ekosistemin enerji, oksijen ve suyu tekrar tekrar geri dönüştürerek bir kişinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek hale gelmesi olduğunu söylüyor.

Böylece sera ortamında geliştirilen bitkilerin yaşayabilmesini sağlayan koşullar uzaya taşınabilecek ve aynı sonuçlar orada da alınabilecek.
bbc türkçe

5/06/2011

küresel ısınma tehdidi çiçekler zamansız açıyor mevsim sınırları değişiyor

çiçekler zamansız açıyor

Küresel ısınma dünyayı tehdit ediyor.Çiçekler erken açıyor, egzotik iklim balıkları Akdenize doğru hareket ediyor, mevsimlerin sınırları değişiyor.


Dünya hızla ısınıyor. Çiçekler erken açıyor, egzotik iklim balıkları Akdenize doğru hareket ediyor, mevsimlerin sınırları değişiyor. Uzmanlar, küresel ısınmanın yolaçtığı bu olumsuzlukların daha da artacağını öngörüyor.

2010'da en sıcak yılını yaşayan dünya, yeni rekorlara hazırlanıyor. Uzmanlar bu konuda Güneş üzerindeki lekelere vurgu yapıyor.

Meteoroloji ve afet Yönetim Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, güneş lekelerinin 11 yılda bir sıçrama yaptığını belirterek,
"11 yılda bir salınım var. İşte bu 2013'lerden sonra güneş üzerindeki lekelerin çok büyük olması bekleniyor." dedi.

Doğanın Dengesi Bozuluyor

Önümüzdeki on yılda bir derece daha artacak olan dünyanın ısısı, doğanın dengesini de bozuyor.

Prof. Dr. Kadıoğlu, bitki türlerinde ortaya çıkan birçok değişikliğin yanısıra, orman yangınları mevsiminin bir ay öne başlayıp bir ay geç bittiğini belirtti. Kadıoğlu, Hint Okyanusu'ndaki egzotik balık çeşitlerinin Süveyş Kanalı'ndan geçip Akdeniz'e yerleşmesinin de bu etkilerden biri olduğunu vurguladı.

İnsanların Yaşam Tarzını Değiştirmesi Gerekiyor

Dünyanın dengesini bozan bu durum karşısında en büyük görev ise insanlığa düşüyor.

İnsanların: az tüketen, yeniden kullanan, geri dönüştüren bir yaşam tarzı geliştirmesi gerekiyor.
trt türk

4/25/2011

dünyanın en berbat kokan ve en uzun boylu çiçeği 75 yıl sonra ilk defa açtı

İsviçre'deki Basel Üniversitesi'nin botanik bahçesinde bulunan dünyanın 2 metre yüksekliğindeki, en kötü kokan çiçeği olarak nitelendirilen "Titan Arum" 75 yıl sonra ilk kez açtı. Üniversitedeki botanik bahçesinde 2 yıldır açması beklenen ceset kokusunu andıran pis kokusu bulunan aynı zamanda dünyanın en büyük çiçeği olarak nitelendirilen Titan Arum, Basel Üniversitesi botanik bahçesinde ziyaretçi akınına uğradı. Pis kokusu nedeniyle "leş çiçeği", "ceset çiçeği" veya "ceset bitkisi" de denilen botanikte "amorphophallus titanum" olarak adlandırılan 2 metre yüksekliğindeki çiçeği en az 10 bin kişinin gelip görmesi bekleniyor.Uzmanlar, yapay yöntemlerle üretilen bu çiçeğin dünya çapında şimdiye kadar 134 kez açtığı belirtildi. (Haber:İhsan DÖRTKARDEŞ/DHA)


Hürriyet Video'larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!

10/09/2010

5D sinema nasıl izlenir ayrıntıları ve izleme videosu

4D, 5D tekniğiyle hazırlanmış filmleri ve bu filmleri gösterebilecek teknik donanıma sahip bir sinemada neler yaşıyorsunuz?

 sinema nasıl izlenir


Özel gözlüklerle izlediğiniz filmde örneğin, hareket halinde, hız yapan bir otomobilin direksiyonundaymışsınız gibi ön bölüm, önünüz olurken, filmin içersindeki sağ taraftaki görüntü sinema salonunun sağ duvarına, sol tarafdaki görüntüler sinema salonunun sol tarafındaki duvara yansıtılarak, görüntü akıtılıyor, derinlik algısı oluşturuluyor. Sanki otomobili siz kullanıyorsunuz!


Filmin içersinde gök gürültüsü, şimşek ve yağmur varsa, yalnızca dinlemiyor, sinema salonunda özel ışık efektleriyle şimşeği yaşıyor, çok hafifçe ıslatılabiliyorsunuz. Kar yağışını fiziksel olarak hissedebiliyor, o an birazçık üşüyebiliyorsunuz da. Filmdeki rüzgarı yüzünüzde, saçlarınızda hafifçe hissedebiliyorsunuz.



Filmdeki ışığı, özel ışık efektleriyle sinema solununda yaşıyorsunuz. Örneğin ay ışığının yansıması yada bir yakamozun yansıması o an salondaki havaya aktarılabiliyor.



Filmdeki bir kutlamada konfeti yağmuru varsa, salonda o anı izlerken konfeti yağmuruna tutulabiliyor, konfetileri başınızda, kollarınızda, kuçaklarınızda bulabiliyorsunuz.



Dumanlı bir hava varsa, o anda salonun içersindeki havada hafifçe bunu soluyor, yaşıyorsunuz. Filmde güzel bir çiçek koklanıyorsa, birden koklayan kişinin yerinde olabiliyor, oturduğunuz salonda bu çiçeğin kokusunu da teneffüs edebiliyorsunuz.



Filmdeki objeleri, aktörleri çok yakınınızda görebiliyor, elinizi uzattığınızda dokunuyormuş duygusu yaşayabiliyorsunuz.




Bazen filmi izlediğiniz salonun filmdeki kapalı bir alana dönüştüğü duygusuna kapılıyor, derinlik algılarınızdaki değişikliğe şaşırabiliyorsunuz.



Sonuçta filmin içersine girmiş, klasik filmlerden bambaşka bir şey izlemiş, yaşamış olarak, farklı bir duyguyla sinema salonundan ayrılıyorsunuz. Klasik filmleri evinizde izleyebilirken, sinemaya gitmenin farklı bir şey olduğunu anlıyor, gösterilecek filmin ve sinemanın teknik özelliklerine bakmaya başlıyor, "işte sinema bu!" diyorsunuz.