Dünya

Dünya
savaş ortamı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
savaş ortamı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/04/2011

kösedağ savaşında tecrübeli kumandanları dinlemeyen selçuklu sultanı savaşı nasıl kaybetti

selçuklu sultanıKösedağ Muharebesi, Anadolu Selçuklularının, Moğollara yenilmesiyle sonuçlanan ve 3 Temmuz 1243 tarihinde meydana gelen savaş. Türk-İslâm tarihinde, önemli bir dönüm noktası teşkil eden bu savaş, Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılma sürecine girmesine sebep olmuştur.
Anadolu Selçuklu Devleti'nin güçlü hükümdarı Alâeddin Keykubad’dan Moğollar çekiniyorlar, bu sebeple Anadolu’ya saldıramıyorlardı. Alâeddin Keykubad’ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında cesaretlendiler. Anadolu içlerine doğru seferler düzenlemek için, İran’daki Moğol orduları başkumandanlığına Baycu Noyan getirildi. Kafkasya’daki Gürcü ve Ermeni kuvvetlerinden de yardım alan Baycu Noyan, Anadolu Selçukluları üzerine saldırmak üzere fırsat kolladı. Baba İshak İsyanından ve Gıyâseddin Keyhüsrev’in tecrübesizliğinden faydalanarak, 1242 senesinde Erzurum’a saldırdı. Korkunç zulümler ve katliamlar yaparak, Müslümanların mallarını yağmalattı. Bu haberi alan genç ve tecrübesiz Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev 80,000 kişilik ordusuyla Sivas’ta ordugah kurup beklemeye başladı. Sultanın Sivas'ta olduğunu haber alan Baycu Noyan, buraya hareket etti.

Moğol askerlerinin Sivas’a hareket ettiklerini haber alan Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev, kumandanlarıyla istişare etti. Tecrübeli kumandanlar sultana silah ve erzakla dolu olan Sivas’ta kalmasını burada tertibat alıp, yorgun düşen Moğollara karşı harp edilmesini söylediler. Devletin ileri kademesinde bulunan, fakat tecrübesiz ve harpten anlamayan bazı kimselerin teşvik ve tahriklerine kapılan genç sultan harekete geçti. Sivas’ın doğusunda Suşehri ilçesinin güneyi Aksu Köyü'nünde güneyinde bulunan Kösedağ mevkiinde suyu ve otlağı bol olan bir yeri seçerek ordugah kurdu. Burası askerî bakımdan müdafaası kolay, Moğolların tecavüzüne imkan vermeyen bir araziydi.

Dağ geçitleri tutulmuş, düşmanın gelmesi bekleniyordu. Ne yazık ki, sultan yine tecrübesiz kimselerin teşvik ve tahrikiyle müstahkem mevkileri bırakarak düşmanın karşılanmasını emretti. Galib geleceğinden emin bir halde tedbire bile lüzûm görmeden ilerleyen genç sultan az sonra Moğol ordusuyla karşılaştı. İlk başta geri çekilen Moğol kuvvetleri dönüş yaparak, Selçuklu öncü kuvvetlerini bozguna uğrattılar. Hiç harp görmemiş tecrübesiz sultan, öncü kuvvetlerinin bozguna uğradığını duyunca ordunun tamamen yenildiğini sandı. Düşman eline geçmemek için otağını ve hazinelerini harp meydanında bırakıp Tokat’a oradan da Konya’ya doğru kaçmaya başladı. Sultanın harp meydanından kaçtığını henüz duymayan Selçuklu askerleri akşamın geç vakitlerine kadar düşmanla çarpışmaya devam ettiler. Sultanın harp meydanını terk ettiğini öğrenince onlar da çadırlarını bırakarak firar ettiler. Ertesi sabah çadırlarda bir hareket görmeyen Moğollar, bunun bir harp hîlesi olduğunu zannederek çadırlara iki gün yanaşmadılar. 3 Temmuz 1243 (H.14 Muharrem 641) tarihinde korka korka çadırlara girdiler. Küçük bir çarpışma ile harp bitti. Seksen bin kişilik Selçuklu ordusu utanç verici bir mağlûbiyete uğradı. Selçuklu toprakları Moğol işgal ve zulmüne uğradı. Erzincan, Sivas ve Kayseri’yi yağmalayan Moğollar pekçok Müslümanı şehid ettiler.

Kösedağ mağlûbiyetinde sultanı ikna edemeyen güngörmüş vezir Mühezzibüddin Ali, Konya’ya gitmeyip Amasya’ya geldi. Moğol kumandanı Baycu Noyan’la görüşme yoluna gitti. Bazı hususları anlatıp, pekçok hediyeler vererek daha fazla gitmemesini tavsiye etti. Bir müddet Anadolu’nun işgalini durdurup geri dönmeleri Mühezzibüddin Ali’nin gayretleri sebebiyle oldu. Yapılan sulh antlaşmasıyla Selçuklular Moğollara vergi vermeyi kabul ettiler.

Türk tarihinde benzeri görülmemiş olan Kösedağ Bozgunu, genç ve savaş tecrübesi olmayan Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in fevrî hareketleri neticesinde ortaya çıkmıştır. Daha önce Anadolu’ya girmeye cesaret edemeyen Moğollar, Kösedağ Bozgunundan sonra Anadolu’yu kolayca istila etmişler, şehirleri yağmalayıp, Müslüman halkı sivil-asker, kadın-çocuk demeden katletmişlerdir. Bu mağlûbiyet neticesinde Selçuklular Moğollara vergi vermeyi kabul etmişler, iki yüz yıllık Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılış süreci başlamıştır.

7/02/2011

mitolojik kent olduğu düşünülen truva kenti nasıl ve kim tarafından bulundu

Yunan mitolojisinde, Truva'lı Paris'in Sparta Kralı Menelaus (Menelaos)'un karısı Helen'i kaçırması sonucunda Yunanlıların (Akaların) Anadolu'daki Truva kentine saldırmasını konu alan savaştır. Savaş, Yunan mitolojisi ve edebiyatında çok önemli bir yere sahiptir ve detayları Anadolu'lu ozan Homeros'un İlyada ve Odysseia adlı destanlarında anlatılmaktadır. İlyada, on yıl süren savaşın son bir aylık dönemini en ince ayrıntılarına kadar anlatırken Odysseia, Yunanlı komutanlardan Odysseus'un Truva'nın düşüşünden sonra vatanı İthaka'ya yaptığı yolculuğunu dile getirir.
Zeus, düzenlediği bir toplantıya tanrıçalardan Eris'i davet etmez. Bunun üzerine Eris, toplantıya altın bir elma göndererek, bunun "en güzel tanrıçaya" verilmesini ister. Athena, Hera ve Afrodit altın elmanın kime verilmesi gerektiği konusunda anlaşmazlığa düşünce Zeus, tanrıçaları Paris'e gönderir ve en güzel tanrıçayı Paris'in seçmesini ister. Paris altın elmayı Afrodit'e verir. Karşılığında Afrodit, "tüm kadınların en güzeli" olan Helen'i, Paris'e aşık eder. Paris, Sparta'yı ziyaretinde Helen'e aşık olur ve iki aşık birlikte Truva'ya dönerler. Kendilerine hakaret edildiğine inanan Yunanlılar, Menelaus ve kardeşi Miken Kralı Agamemnon önderliğinde Aka ordusunu toplar ve Truva'ya bir sefer düzenler. Helen'in iade edilmesi ve kendilerine tazminat ödenmesi tekliflerine olumlu yanıt vermeyen Truvalılar ile uzun ve zorlu bir savaşa girerler.
Truva'nın mitolojik bir kent olduğu düşünülürken, 1870 yılında Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından başlatılan ve ikinci dünya savaşından önce Amerikan arkeolog Blegen tarafından gerçekleştirilen kazıların sonucu olarak, Çanakkale Boğazı'nın güney sahillerinde, Küçük Asya'nın kuzey batısındaki Troas bölgesinde bir sırtın üstünde bugünkü Çanakkale'nin birkaç kilometre güney batısındaki Hisarlık tepesinde dokuz kere yıkılıp yeniden kurulmuş çok eski bir şehir bulundu. Truva, deniz baskınlarından korunacak kadar içeride olmasına karşın Helespontos (Çanakkale)ile Karadeniz’i bağlayan ticaret yoluna hakim olacak kadar denize yakın bulunuyordu. Her yıkılışında yeniden yapılmış bu önemli ticaret şehrinde dokuz tabaka meydana çıkarıldı. Bunlardan MÖ 15-12. yüzyıla ait olan 6. tabaka, Homeros’un anlattığı Truva'dır. Homeros’un Truva Savaşı'nda bahsettiği kentin Yunanlılar tarafından tahrip ediliş tarihi olarak ilk çağda MÖ 1184 yılı kabul edilir.

4/24/2011

israil falkland adaları savaşında arjantine gizlice silah desteği yapmış

Arjantinli gazeteci Hernan Dobry'nin "İsrail Operasyonu: Diktatörlük Döneminde Arjantin'i Yeniden Silahlandırmak, 1976-1983" isimli kitabında, Arjantin'e silah sağlanmasının temelinde, dönemin Başbakanı Menahem Begin'in İngilizlere karşı duyduğu nefretin yattığı öne sürüldü.

Begin'in, yakın çalışma arkadaşlarından olan Siyonist milis örgütü Irgun üyesi Dov Gruner'in, Filistin'deki İngiliz yönetimi tarafından 1947'de asılmasını asla affetmediği belirtildi.

Jerusalem Post'un haberine göre kitapta, Begin tarafından Arjantin'e gönderilen askeri teçhizatta gaz maskeleri, radar uyarı sistemleri, havadan havaya füzeler, savaş uçakları için yakıt tankları ile Fransız yapımı Mirage savaş uçaklarının bulunduğu kaydedildi.

Yazar, Arjantin'in o dönemde müttefiklerinden silah temin etme hususunda umutsuz olduğunu ve Arjantin Hava Kuvvetleri'nin, Buenos Aires'teki İsrailli savunma sanayii şirketi Isrex ile temasa geçtiğini yazdı. Şirketin bunun için İsrail'den yetki alması gerektiğini belirterek, Begin'den toplantı talep ettiği aktarıldı.

Isrex'ın Buenos Aires'teki satış temsilcisi İsrael Lotersztain'e göre Begin, toplantıda "İngiltere aleyhinde atıp tutmak için geldiniz galiba...İngilizleri öldürmek için mi kullanılacak bunlar? (O halde) Kadima (devam edin)... Rahmetli Dov, bu karardan çok memnun olacak. Tabii, herşeyin mükemmel bir şekilde gitmesi gerektiği de açık" dedi.

Yakın çalışma arkadaşı Jaime Weinstein da Begin'in, "İngilizlere derin bir nefret ve kin güttüğünü", Arjantin'e Falkland savaşı sırasında silah satarak, yardım için mümkün olan ne varsa yaptığını öne sürdü.

Kitapta İsrail'in, sadece silah değil savaşla ilgili deneyimlerini aktarma ve danışmanlık verme konusunda da aktif olduğu savunuldu.

İsrail ile İngiltere arasındaki yakın bağlar nedeniyle açıkça Arjantin'i destekler görünmek istemeyen İsrail'in, silah ve diğer teçhizatı Peru üzerinden sevk ettiği belirtildi.

İngiliz istihbaratının ise Peru'ya inen uçakların izini yakaladığı, hatta bazılarının fotoğraflarını çekmeyi başardığı kaydedildi.

İngiltere'in tüm operasyonun farkında olduğunu belirten Lotersztain, hatta bazı teslimatın yerine ulaşıp ulaşmadığı tartışılırken "Hadi İngilizler'e soralım" diye latife yaptıklarını söyledi.

Falkland Savaşı, Arjantin birliklerinin İngiliz kontrolündeki adayı işgal etmelerinden sonra 1982'de olmuştu. 72 günlük savaş süresince 255 İngiliz askeri ile 650 Arjantinli ölmüştü.
cumhuriyet portal

12/28/2010

türkiyeye program yapmak için değil karalamak için girmişler

İngiltere’nin en ünlü otomobil programı Top Gear, yılbaşı özel programı için Filistin topraklarındaki Beytüllahim şehrine gitti ve Türkiye'ye de uğradı.

Ancak program sunucularının Türkiye hakkındaki gerçek dışı ve abartılı iddiaları izleyenleri hayal kırıklığına uğrattı.

BBC’de yayımlanan ve dünyanın her yerinde milyonlarca kişi tarafından ilgiyle izlenen Top Gear’in üç sunucusu Jeremy Clarkson, Richard Hammond ve James May, İsa'nın doğuşu konseptiyle üstü açık spor arabalarla Beytüllahim'e gittiler. Programın bütün dünyada dün akşam yayınlanan bölümünde üç sunucu önce Kuzey Irak'ta Erbil'e gitti.

Kuzey Irak'ın güzelliklerine aşık olduklarını söyleyen sunucular "hayatımızda gördüğümüz en güzel doğa", "Bu bölgenin insanları harika ve son derece barışçı" diyerek övgüler sıraladı.

Programın ilerleyen dakikalarında Silopi'den Türkiye'ye giren üç sunucu panik içinde korku propagandası yapmaya başladı. Abartıp kurşun geçirmez yelekler ve miğferler giyen sunucular Türkiye'nin güneydoğusunun savaş bölgesi sayılması gerektiğini iddia ettiler.

Kuzey Irak'taki barış ikliminin Türkiye'nin güneydoğusunda yerini savaş ortamına bıraktığını savunan üç sunucu Türkiye'yi yerden yere vurdu.

Programın son bölümünde ise Suriye'ye geçen ekip bu kez "Burası çok güzel hatta Türkiye'ye göre çok çok güzel" mesajları verdi.
mynet