Dünya

Dünya
saldırı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
saldırı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/10/2012

Savcı Malatya'da saldırıya uğrayan alevi aileye suç uydurma nedeniyle 15 yıl hapis istedi

Malatya'nın Doğanşehir İlçesi'ne bağlı Sürgü Beldesi'nde Ramazan ayında Alevi aile ile davulcu arasında çıkan tartışma sonrası yaşanan linç girişimi ile ilgili hazırlanan iddianamenin kabul edildiği öğrenildi.

Kabul edilen iddianamede göze çarpan ilginç bir detay ise linç girişimine maruz kalan aile bireyinden Hasan Hüseyin Evli'nin olay tarihini yanlış ifade etmesi nedeniyle hakkında ‘suç uydurma' nedeniyle 15 yıla kadar hapis cezası istenmesi oldu.

Geçtiğimiz Ramazan Ayında 28 Temmuz günü Sürgü Beldesi'nde Alevi aile ile ramazan davulcusu arasında başlayan ve kısa sürede büyüyen olaylar sonrası Evli ailesinin evi toplanan kalabalık tarafından taşlanmış ve ateşe verilmek istenmişti. Çıkan olaylara ilişkin hazırlanan iddianamede evleri taşlı saldırıya uğrayan Alevi ailenin bireyleri Servet Evli ile Leyla Evli hakkında hakaret ve örgütsel tehditten 14 yıla kadar, davulcu hakkında yaralama ve mala zarar vermeden 10 yıla kadar, linç girişiminde bulunan 48 gösterici hakkında ise 6.5 yıla kadar hapis cezaları istenmişti.

Doğanşehir Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan iddianamenin kabul edilmesinin ardından ilginç bir detay da ortaya çıktı. Evli ailesinin bireylerinden Hasan Hüseyin Evli'nin savcılık ifadesinde olay tarihini yanlış vermesi nedeniyle hakkında 'Suç Uydurma' suçundan 6,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi istendi.

Alevi aile Evli ailesinin avukatı Ali Hamamcı, kabul edilen iddianame ile ilgili "Güler misin, ağlarmısın" diyerek yaptığı eleştiride şunları söyledi:

"Saldırıya uğrayan ve linç edilmek istenen ailenin bireyi Hasan Hüseyin Evli, olaydan sonra savcılığa verdiği ifadesinde olay tarihini 24 Temmuz olarak söylemiş. Ancak soruşturmayı yürüten savcılığın jandarmadan aldığı bilgilere göre verilen tarihte böyle bir olay yaşanmamış.Ancak müvekkilimin verdiği ifadelere olay gecesi olan 28 Temmuz günü yaşananlarla bire bir örtüşüyor. Savcılık, bu nedenle yanlış tarih verdiği gerekçesiyle Hasan Hüseyin Evli hakkında 'suç uydurma' suçundan 6,5 yıldan 15 yıla kadar dava açtı."

Avukat Ali Hamamcı, "Umarım bir kasıt yoktur" diyerek Kasım ayında başlayacak duruşmada gerekli savunmalarını yapacaklarını söyledi.

(DHA)mynet

10/13/2011

piranha balıklarının yeni bir özelliği keşfedildi rakiplerini saldırı yerine sesle korkutuyorlar

Avını ısıra ısıra kemiren piranhaların korku uyandıran bir şöhreti var. Ama yeni bir araştırma, bu balıkların Amazon'un sularında dişlerinden ziyade, çıkardıkları sesle varlık gösterdiğini ortaya koydu.
Su altı mikrofonlarıyla kayıt yapan araştırmacılar, piranhaların sesle iletişim kurduğunu ve rakiplerini uzaklaştırmak için saldırı yerine sesle korkutup sindirmeyi tercih ettiğini söylüyor.

Journal of Experimental Biology dergisinde (Deneysel Biyoloji Dergisi) ayrıntıları yayımlanan araştırma kapsamında, birbiriyle karşılaşınca piranhaların çıkardığı üç farklı ses tespit edildi.

Bu seslerden her birinin farklı bir mesaj içerdiği düşünülüyor.

Belçika'nın Liege Üniversitesi'ndeki araştırma ekibinin başkanı Eric Parmentier, palyaço balığı gibi ses üretebilen ve bu şekilde iletişim kuran çeşitli balık türleri üzerinde geçmişte çalışmaları olmuş bir bilimadamı.
Piranha ritmi
Eric Parmantier, piranhaların da ses çıkarabildiğini önceden bildiğini, fakat bu yeteneği ne için kullandıklarını daha yakından anlamaya çalıştığını söyledi.

Balık türleri ses vasıtasıyla genelde kendilerine eş çekmeye çalışıyor, dolayısıyla su altı mikrofonlarına takılan titreşimler balıkların ürediğine dair önemli bir işaret olabiliyor.

Eric Parmentier, ''Ses ve davranış arasındaki bağı daha iyi anlarsak, denizin sesini dinleyip balıkçıların doğru zamanda avlanmaya çıkmalarını sağlayabiliriz.'' diyor.

Piranhaların çıkardıkları seslerin ise ekmek kavgasından kaynaklandığı düşünülüyor.

Dr. Parmantier, piranhaların karşı karşıya gelince çıkardığı üç ana sesten ilkinin, havlamaya denk düştüğünü söylüyor. Yüz yüze gelen fakat kavgaya girişmeyen balıkların çıkardığı bir ses bu.

Vurmalı bir çalgının ritmini andıran diğer ses, piranhalar birbirini kovalarken duyuluyor.

Genellikle yiyecek paylaşımından çıkan kavgalarda piranhaların birbirini ısırdığı da vaki oluyor. Bu durumda daha boğuk bir ses çıkarıyorlar.
Titreşimler

Fakat Dr. Parmentier ve ekibi, laboratuvarda bir akvaryumda gözlemledikleri piranhaların genellikle huzur içinde birlikte yüzdüğünü, sesli kavgaların nadir durumlar olduğunu söylüyorlar.

Dr. Parmentier, ''Sese başvurarak rakiplerini korkutup kaçırmak, fiziken kavgaya girişmekten çok daha az enerji gerektiriyor.'' diyor. Gürültü çıkartan piranhalar, maliyeti düşük ama mükafatı büyük olan bir yöntemle yiyecek bulmayı deniyor.

Diğer ''gürültücü'' balıklar gibi piranhalar da vücutlarındaki gaz torbasını titreştirerek ses çıkarıyor. Bu organın asıl işlevi, piranhaların suda denge kurmasını sağlamak.

Dr. Parmentier, piranhaların kaslarını saniyede 150 kez oynatarak titreşim sağladığını belirtti.

Liege Üniversitesi ekibi bir sonraki aşamada piranhaları doğal ortamları olan Amazonlar'da inceleyerek, ses repertuarları hakkında daha çok bilgi edinmeyi planlıyor.

8/19/2011

belediye başkanı şaraplı anmaya tepki gösterdi ertesi gün can yücel'in mezarını parçaladılar

Türk edebiyatının usta şairi Can Yücel’in Muğla’nın Datça İlçesi’ndeki mezarı, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerin saldırısına uğradı.
Dün geceyarısı meydana geldiği sanılan saldırıda Yücel’in mezarı, paramparça edildi. Bekçisi bulunmayan belediye mezarlığında, Datça Emniyet Amirliği ekipleri, inceleme başlattı. Polis, saldırganların olayı önceden planlayıp, yanlarında getirdikleri balyoz benzeri sert bir cisimle mezarı parçaladıkları ihtimali üzerinde duruyor.

Tüm dünyada ’hoşgörü mezarlığı’ olarak bilinen Datça Mezarlığı’nda Müslüman kabirlerinin yanı sıra Hıristiyan ve Yahudi kabirlerinin bulunduğunu hatırlatanlar, olaya sert tepki gösterdi.

Yücel’in geçen cuma günü olan ölüm yıldönümünde, bazı kişiler tarafından vasiyeti olduğu ileri sürülerek mezarına şarap dökülmüştü. Dün açıklama yapan Ak Parti İlçe Başkanı Ahmet Sedat Deniz de bu şaraplı anmaya tepki göstermişti.
DÜNYA HALİ

Çingene benleri, ne dersiniz, pembe olmalıydı
değil mi?
Ama dünyada her şey olması gerektiği gibi

olmuyor ki...
CAN YÜCEL

7/20/2011

yeni müslüman olan kişiyi barda içki içti diye kırbaçladılar

Cumartesi gecesi arkadaşlarıyla bir barda eğlendiği söylenen yeni Müslüman olmuş 31 yaşındaki bir erkek, ertesi sabah evine zorla giren dört kişi tarafından yatağından kaldırıldı, yere yatırılıp bir kablo ile 40 kez kırbaçlandı.
Saldırganlardan ikisi yakalanırken polis birinin 20 yaşındaki Tolga Çiftçi olduğunu açıkladı. Haneye tecavüz, darp ve dini kuralları hukuk kurallarının üzerine çıkarmakla suçlanan Çiftçi, daha önce suça karışmadığı göz önünde tutularak kefaletle serbest bırakıldı. Ancak mahkeme Çiftçi’nin pasaportuna el koydu ve evden çıkma yasağı koydu. Çiftçi evden sadece anne veya babasıyla çıkabilecek ve her gün polise imza verecek. Ayrıca 20 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak. Önceki gün yakalanan zanlının ismi ise henüz açıklanmadı.

7/13/2011

amerikanın yeni korkusu teröristler vücut bombaları ile saldırı yapmaya yoğunlaşıyorlar

Amerikan Temsilciler Meclisi İç Güvenlik Komisyonu Başkanı Peter King'e göre bu bir oyun değil, panik yaratılmaya çalışılmıyor. King, "vücut bombaları" ile saldırı tehlikesinin ciddi boyutlarda olduğunu söylüyor.

Güvenlik birimlerine göre terör zanlıları son bir kaç aydır, vücuda yerleştirilen bombalarla saldırma planları üzerinde yoğunlaşıyor. Teröristlerin vücut bombası ile patlayıcı maddeyi tam hedef noktasında insan vücudu üzerinde patlatmak istedikleri öne sürülüyor. Alman Birinci Televizyon Kanalı ARD'nin terör uzmanı Joachim Hagen, vücut bombasının ele geçirilmesinin hâlihazırdaki teknolojiyle mümkün olmadığını belirtiyor:
"Çıplak tarayıcılar, vücudun içine yerleştirilen bir bombayı teşhis edemez. Onlar ışınlarla sadece elbiselerin altını görebiliyorlar. Vücut bombaları röntgen cihazıyla bulunabilir ama o zaman da bütün yolcuları baştan aşağı x ışınlarından geçirmek lazım. Böyle bir uygulamaya ise aşırı ışına maruz kalacakları gerekçesiyle yolcular karşı çıkacaktır."

"Uzak bir ihtimal"

Yolcuların vücudunu elle kontrol etmek ya da her tür patlayıcı maddeyi tespit eden cihazın pamuklu ucunu tenin üzerinde gezdirmek de çok tepki çekecek yöntemler olurdu. Joachim Hagen vücut bombalarının yapımının çok masraflı ve meşakkatli olduğunu söylüyor:

"Böyle bir durumda suikastçiyi ameliyat edip, derisinin altına patlayıcı madde ile mekanizmayı yerleştirmek gerekir. Ondan sonra onun yeniden hareket edebilecek kadar iyileşip, uçağa binebilecek hâle gelmesini beklemek lâzım. Yani o kadar çok belirsizlik ve güçlük söz konusu ki böyle bir yöntem bence henüz çok uzak bir ihtimal.“
Havayolu şirketlerine uyarı

Terör uzmanı, olasılığı oldukça düşük görse de Amerikan Ulaşım Güvenlik Dairesi (TSA) Müdürü John Pistol bu konudaki bilgileri ciddiye aldıklarını ve yurtdışındaki meslektaşlarını havayolları şirketlerini ihtiyaten uyardıklarını belirtiyor.

Benzer bir yöntem uyuşturucu kaçakçılığında kullanılıyor. Örneğin bir prezervatifin içine uyuşturucu madde doldurularak, torba yutuluyor. Tabii yutulan uyuşturucu miktarının iyi ayarlanması gerekiyor. Terör uzmanı Joachim Hagen, vücut bombasında da büyük miktarlarda patlayıcı madde yutulması ve bunun patlatma mekanizmasıyla bağlantısının sağlanması gerektiğini bununsa çok güç olduğunu belirtiyor:

“Böyle bir bombada şöyle bir sorun karşımıza çıkıyor: İnsan vücudunun yumuşak ve esnek olması, derinin altına yerleştirilen patlayıcı maddenin etkisini azaltır. Bu sebeple örneğin bir uçağı düşürmek için çok büyük miktarlarda patlayıcı madde vücuda yerleştirmek gerekir.“

Joachim Hagen, böyle büyük miktarda patlayıcının ise vücuda yerleştirilemeyeceğini söylüyor. Hagen, Suudi Arabistan'da içişleri bakanı yardımcısına vücut bombasıyla saldırı düzenlendiği iddialarının hiç bir zaman ispatlanamadığını da hatırlatıyor. Terör uzmanı, yetkililerin yolcuları daha fazla güvenlik önlemine ikna edebilmek için bu tür uyarıları yaptığı görüşünde.



© Deutsche Welle Türkçe


Marca Müller / Çeviren: Deniz Eğilmez

Editör: Murat Çelikkafa 

6/24/2011

tuncelide iki polisin şehit olmasına bu fotoğraf sebep olmuş

Tunceli'de iki polis memurunun şehit olduğu saldırının arkasından PKK'nın fotoğraflı tuzağı çıktı. PKK'nın yayın organı Fırat News'te patlamadan bir gün önce aynı yolda örgütün kontrol yaptığına dair bir fotoğraf yayımlandı. Haber ve fotoğrafın ardından hareke geçen polis ekibi bölgeye kontrole çıktı. Aynı yerde gerçekleşen mayınlı saldırıda iki memur şehit oldu.
Tunceli'nin Nazımiye ilçesine bağlı Derova köyü girişinde iki polisin şehit olduğu saldırı öncesi PKK'nın yayın organı Fırat News'te akıllarda soru işareti bırakan bir fotoğraf yayınlandı.

Fırat News mayınlı saldırının gerçekleştirdiği yolda örgütün Tunceli'deki gücünü göstermek ve Türkiye'nin batısını tahrik ederek gelişmesi muhtemel demokratik sürece darbe vurmak için PKK militanlarının yol kontrolünü yaptığını bildiren bir haber yayınladı ve fotoğrafa yer verdi.

PATLAYICI TÜPE YERLEŞTİRİLDİ

Fotoğrafta yar alan her üç şahsın da yüzü seçilmiyor. Aracın plakası görünmüyor, teröristlerin saç traşları ve kıyafetleri gayet nizami ve kollarındaki örgüt pazubandı da yine özenle takılmış.

Bu fotoğrafın sitede yayınlanmasından sonra asker ve polis Tunceli'de arama tarama ve yol kontrolü yapmaya mecbur kaldı.

Edinilen bilgilere göre bu fotoğraf ve haberin yayınlanmasının ardından bir polis ekibi bölgeyi kontrole çıktı. Araç aynı yolda mayınlı tuzakla patlatıldı ve iki polis şehit edildi.


BÖLGEDE OPERASYONLAR SÜRÜYOR
Polis otosuna yapılan saldırının ardından olayın yaşandığı Dereova Köyü ile Güneycik, Kızpınarı, Doğantaş, Ramazan, ve Dokuzkaya Mevkii'nde güvenlik güçlerinin operasyonları devam ediyor. Güvenlik güçlerinin PKK'lı teröristlerle zaman zaman sıcak temas sağladığı, silah seslerinin ilçeden de duyulduğu belirtildi.
mynet

6/19/2011

200 zombi facebook'ta örgütlenerek ingiltere'de bir kente saldırı yapacaklar

Garip haberin garip öyküsü kısa süre önce bir Leicester sakininin belediyeye gönderdiği mektupla başladı.


Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde şu soruyu soruyordu: "Belediye olarak olası bir zombi saldırısına hazır mısınız?"


İzlediği filmlerden yola çıkarak böyle bir hazırlığın gerekli olduğunu da ekliyordu.


Belediyenin cevabı doğal olarak "Hayır, hazır değiliz." oldu.


Gerek soru gerekse yanıt kısa sürede sosyal paylaşım sitelerinde dolaşmaya ve "hararetle tartışılmaya" başladı.

Bunun üzerine eğlenceyi biraz daha büyütmeyi düşünen bir grup genç Facebook'ta örgütlendi ve Leicester'a bir zombi saldırısı gerçekleştirmeye karar verdi.

Fikir ilk olarak 26 yaşındaki James Dixon'dan çıkmış.

Belediyeye sorulan sorunun ve cevabın haberini Twitter'da görünce "Zombiler olarak saldırmak için iyi bir fırsat." mesajını atmış.

Ondan sonra da yanıtlar ardı ardına gelmeye başlamış ve "saldırı" Cumartesi günü için takvime bağlanmış.

Belediye önündeki gösterinin ardından da yakınlardaki bir barda "kıyamet günü" partisi verecekler.
bbc türkçe

4/05/2011

amerikalı kadın müzedeki paul gauguin'e şeytan diyerek tablosuna saldırdı

ABD'nin başkenti Washington'daki National Gallery müzesinde Fransız ressam Paul Gauguin'e ait bir tablo, ziyaretçi bir kadının saldırısına uğradı.

Gauguin'in ''şeytan'' olduğunu söyleyen Susan Burns adlı kadın tablonun üzerine vurarak duvardan indirmeye çalıştı.

Güvenlik görevlilerinin araya girmesi ardından polise teslim edilen kadının akli melekeleri gözden geçiriliyor.

Associated Press ajansının aktardığına göre Susan Burns, polisin sorularını yanıtlarken, tablonun yakılması gerektiğini savundu.

Müze yetkilileri, İki Tahitili Kadın adlı eserin kanvasının plastik camla kaplı olduğunu ve bu nedenle zarara uğramadığını söylüyor.

94cm'ye 75cm boyutlarındaki yağlı boya tablo, Gauguin tarafından 1899'da resmedilmişti.

Müze yöneticileri, tablonun Tahiti'yi güzel ve esrarlı kadınlarla dolu bir cennet olarak tasavvur eden Gauguin'in düş dünyasını çok iyi yansıttığını söylüyor.

National Gallery sözcüsü Deborah Ziska, 1970'lerden bu yana ilk defa müzedeki bir eserin saldırıya uğradığını açıkladı.

O yıllarda müzeye giren bir adam, elindeki keskin bir aletle, Renoir ve Matisse'in tabloları dahil toplam 25 eserin yüzeyine hasar vermişti.
bbc türkçe

10/17/2010

rusyadan yeti kocaayak saldırı uyarısı

Rusya'nın Sibirya bölgesinde kışın başlaması ve yoğun kar yağışıyla birlikte "Yeti" (Kocaayak) saldırısına karşı yetkililerden resmi uyarı yapıldı.

kocaayak saldırı uyarısı

Almanya'nın en yüksek trajlı gazetesi Bild'in haberine göre, aç kalan kocaayakların, insanlara saldırabileceği belirtildi.

Rus yetkililer, Sibirya'da yazın büyük orman yangınlarından sonra açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan kocaayakların, yiyecek aramak için yerleşim bölgelerine saldırabileceği uyarısında bulunuldu.

Rus yetkililer resmi açıklamada, Yetilerin (Kocaayak) yerleşim bölgelerine saldırarak evcil hayvanları çalabileceği gibi rastladıkları insanlara da zarar vereceğini belirtti.

Sibirya'da yüzlerce insan insan ve hayvan karışı olan kocaayaklara rastladıklarını defalarca iddia etmişlerdi.

Kocaayak gördüğünü iddia eden Sibiryalı bir çiftçi olan Asat Chaschijew, "Kesinlikle bir insana benziyor ama tek farkı vücudunun koyu bir yünlü kaplı olması" dedi.