Dünya

Dünya
sömürge etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sömürge etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/20/2011

bir zamanlar sömürgesiydi şimdi yardım etmek istiyor

Angola Cumhurbaşkanı Jose Eduardo Dos Santos, finansal krizle mücadele eden Portekiz'e yardım etmeye hazır olduklarını söyledi.
Dos Santos resmi ziyaret için Angola'da bulunan Portekiz Başbakanı Pedro Passos Coelho ile görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, Portekiz'i de içine alan euro bölgesindeki finansal krizi dikkatle takip ettiklerini belirterek, iki ülkenin yararı için Portekiz'in karşı karşıya bulunduğu borç krizini aşmasında yardıma hazır olduklarını ifade etti.

Portekiz'i de içine alan finansal krizin bu zor zamanlarında iki ülke arasındaki işbirliğinin ilerletilmesinin önemine işaret eden Dos Santos, bu işbirliğinin yalnızca mevcut koşulların gerektirdiği çıkar temelinde değil aynı zamanda tarihi kardeşlik bağlarına dayalı olması gerektiğini de vurguladı.

YEDİ YILDA YATIRIMLARINI 78 KATINA ÇIKARDI

Nüfusu 18.9 milyon olan Angola’da kişi başına düşen milli gelir 3 bin 490 dolar. Ülkenin 2012’de yüzde 12 oranında büyümesi bekleniyor.



2002’de iş savaşı sona eren Angola o tarihte eskiden sömürgesi olduğu Portekiz’e 2 milyon dolarlık yatırım yaparken, 2009’da bu yatırımını 156 milyon dolara çıkardı.



AB’DEN SONRA EN BÜYÜK TİCARET PARTNERİ ANGOLA

Portekiz’in nüfusu 10.7 milyonken, kişi başına düşen mili gelir Angola’daki oranın yedi katı oranında yaklaşık 21 bin dolar.



Ancak ülkede yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı, ekonominin 2012’de yüzde 2.8 daralması bekleniyor.



Portekiz’in AB ülkeleri dışında en büyük ticaret partneri ise eski sömürgesi Angola.

1975 YILINA KADAR SÖMÜRGEYDİ

Dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olan Angola, 1974’te Portekiz’in Mozambik ve Angola gibi ülkelerden çıkma kararı almasının ardından, 1975 bağımsızlığını ilan etti.

Elindeki ham maddelere rağmen dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Angola, 1975 yılına kadar petrol ve elmastan elde ettiği gelirleri Portekiz’e veriyordu.



Angola bağımsızlığını 1975’te ilan etse de ülkede kanlı iç savaşlar yaşanmaya devam etti. Bu savaşlar sırasında 300 binden fazla kişi hayatını kaybederken, sonrasında bir barış anlaşması imzalandı.



Angola’da Portekiz yönetimine karşı ayaklanma ilk olarak União das Populações de Angola (Angola Halk Birlikleri UPA) örgütü tarafından başlatıldı. 

7/26/2011

avrupada yine ırkçılık hortladı norveçli zanlı tek başına değilmiş kendisine bağlı iki hücre olduğunu açıkladı

Osman İkiz

Oslo

Behring

Norveç’te savaşlar dışında tarihin en kanlı siyasi katliamlarından birinin üzerinden henüz birkaç gün geçti.

Kendisini Haçlı Şövalyesi olarak gören Norveçli zanlı polisteki ifadesinde tek başına hareket ettiğini söylemişti.
Gözaltı süresinin uzatılması için çıkarıldığı mahkemede ise bir örgütten söz etti.

Açıklamalardan öğrendiğimize göre bu örgütsel yapının dışında kendisine bağlı iki de hücre olduğunu açıkladı.

Öğrendiklerimiz bu bilgilerle sınırlı. Polis hücreler ve organizasyon konusunda etraflı bilgi edindi mi bilmiyoruz.

Ancak Avrupa’yı Müslümanlardan ve komünistlerden kurtarma amacıyla silahlı ayaklanma başlattığını söyleyen Anders Behring’in açıklamaları, muhtemelen Avrupa’da yepyeni bir siyasi havanın esmesine yol açacak.

Gazetelerin başyazılarında ve etkili köşelerinde ilk günler, acıyı paylaşma, birlik ve beraberlik ruhunu diri tutma perspektifli yazılar yer aldı.

Tabii ki demokrasi ve açık topluma yönelik tehditlere taviz verilemeyeceği görüşü de vurgulandı.
Katliamın manifestosu

İlk şok atlatıldıktan sonra böylesi bir saldırının arkasında fikir babası olarak kimlerin olabileceği, hükümet politikalarının ırkçı hareketlerin işini kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı tartışılmaya başlandı.

Gerek Norveç, gerekse İsveç gazetelerinde Anders Behring’in 1516 sayfalık Manifesto adını verdiği uzun metinde kaynaklara dikkat çekiliyor.
Behring

Birçok başlıktan oluşan bu uzun derlemede yer alan yazıların büyük bölümünün zaten çoktandır internette dolaştığına işaret edilerek, Avrupa’yı Müslümanlardan temizleme fikrinin daha birçok kişi tarafında açık açık savunulduğu belirtiliyor.

Bu saptamaların yer aldığı gazetelerde hem Norveç hem İsveç istihbarat servislerinin doksanlı yılların sonundan itibaren aşırı hareketler konusunda hükümetleri uyarıcı raporlar hazırladıkları da hatırlatılarak, toplum için tehdit oluşturabilecekleri yolunda işaret edilen aşırı sağ, aşırı sol ve aşırı İslamcı hareketler içinde sadece aşırı İslamcılar üzerinde durulduğuna dikkat çekiliyor.
Avrupa genelinde ırkçılığın yükselişi

Geçmişle bir tür hesaplaşma niteliği taşıyan yorumlarda hükümet politikaları da gözden geçiriliyor.

Avrupa’da ırkçı hareketlerin giderek güçlenmesinde hükümetlerin yanlış uygulamaların bir rolü oldu mu sorusuna şu yanıtlar veriliyor:

-İsviçre minareyi yasakladı.

-Macaristan’da siyah renkteki kıyafetleriyle paramiliter askerler sokaklarda dolaşıyor.

İsveç’in çok satışlı gazetelerinden Aftonbladet’in başyazısında bu tablodan hareketle "Yakında Avrupa’da bütün parlamentolarda ırkçı partilerin boy göstermesi neredeyse bir zorunluluk olarak görülecek.’’ diyor.

Henüz kimse işaret etmediyse de sağdaki partilerin, bırakalım sol kanattaki partileri zaman zaman sosyal demokratları bile Marksist olarak suçlama çabalarının, ırkçılara hedef gösterme anlamına geleceği belli oldu.

Anders Behring, sosyal demokratları Farnkfurt Ekolü olarak tanımlıyor.

Çok kültürlü toplumu savunan sosyal demokratların Avrupa’yı Müslümanlara teslim ettiklerini öne süren Norveçli bu gelişmeyi durdurmak için Norveç İşçi Partisi Hükümeti’ne yönelik bombalı eylem yaptığını, gençlerin partiye akışını önlemek için de gençlik kampındaki katliamı gerçekleştirdiğini söylüyor.

Anders Behring’in Manifestosunu inceleyen bir psikiyatr, Norveçli’nin ruhsal yapısını sağlıklı bulmadı. Psikiyatr’a göre kısa bir zaman içinde tekrar böyle bir katliam girişimi için ortalıkta hiçbir işaret yok. Tabii Haçlı Şövalyelerinin ne çapta bir örgütlenme içinde oldukları henüz bilinmiyor.