Dünya

Dünya
kanser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kanser etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/18/2011

vücudunu bağışlayan taksi şoförünü mısır firavunu tutankamun gibi mumyaladılar

61 yaşında kanserden ölen bir taksi şoförü, Mısır'daki firavunlar gibi mumyalanan ilk insan oldu.

York Üniversitesi'nden Doktor Stephen Buckley, Alan Billis'i mumyalamakta büyük başarı elde ettiklerini açıkladı.
mumyalanan taksi şoförü
Her şey, Buckley'in gazetelere "mumyalanmak ister misiniz?" diye ilan vermesiyle başlıyor.

O sıralarda ileri aşamada kanser olan Alan Billis, bu ilana olumlu yanıt verdi ve öldükten sonra mumyalanmaktan büyük mutluluk duyacağını söylüyor.

Ardından çalışmalar başlıyor, doktor Buckley, arkeolog Doktor Jo Fletcher'in da desteğiyle ilk olarak mumyalar üzerinde incelemelerde bulunuyor.

Deri örneklerini analiz eden Buckley, domuzlar üzerinde denemeler yapıyor.

Aylar süren çalışmayı Channel 4 kanalı belgeliyor.

Gelecek hafta bu kanalda yayımlanacak belgesel, Alan Billis'in bedeninin üç ay içerisinde üç bin yıl önceki teknikler uygulanarak mumyalanışını gözler önüne seriyor.

Bu tekniğin antik Mısır'da firavun Tutankamun üzerinde uygulandığı biliniyor.

Buckley, "Mumyanın Alan olduğunu görüyorsunuz, başkası olamaz. 18'inci Mısır hanedanında da firavunlar için bu teknik kullanılmış olmalı. Bugüne dek cesetteki suyu mümkün olduğunca boşaltma yöntemi izlenegeldi. Ama bu yöntem cesedin küçülmesiyle sonuçlanıyor. Ama bizim izlediğimiz yöntemde tuzlanan cesette suyun gerekli olduğu müddetçe kalması sağlanıyor. Böylece gerçek hayattakine en yakın ve mükemmel koruma sağlanıyor." diyor.

Belgeselde Bilis "gazetede ölümcül hastalığı olan ve bedenini bağışlamak isteyen gönüllü aranıyor." diye bir haber okudum. İnsanlar bilim uğruna bedenlerini yıllardır bağışlıyor. Kimse gönüllü olmazsa hiçbir şey keşfedilemez" diyor.

Bu kararda eşine destek veren Jan ise ekliyor: Bu ülkede kocası mumyalanan tek kadınım.

9/13/2011

yakıt yapacağız diye topladıkları atık yağı temizleyip tekrar satmışlar

Çin'in 14 ilinde geniş çaplı bir operasyon sonucu ortaya çıkarılan skandal, ülkedeki gıda sektöründe yaşanan çeşitli hile olaylarına bir yenisini ekliyor.
İşlemden geçirilerek yeniden satışa sunulan atık kızartma yağına "oluk yağı" deniyor. Bu yağlar gerçekten de lokantaların arkalarındaki oluklardan kepçelerle toplanıyor. Daha sonra temizlenip yeniden satılıyor.

Çin'de "oluk yağı" ticareti, yıllardır önemli bir sorun oluşuruyordu. Bu uygulamaya son verilmesi için pekçok kampanya yürütülmüştü.

Ticareti yürüten şebekeyi ortaya çıkaran ve 32 kişiyi gözaltına alan polis, kansere de yol açabilecek yağın karıştırılarak temizlenip yeniden satışa hazırlandığı 6 gizli fabrika buldu.

Atık mutfak yağlarını işlemden geçiren firmalardan biri, bu yağları yakıta dönüştürdüğünü söylüyordu ama, aslında eski yağları taze kızartmalık yağ olarak piyasaya sürüyordu.

Çin'de gıda maddeleri alanında son yıllarda patlak veren ve büyük kaygı uyandıran diğer skandallar arasında ağartılmış mantarlar, dana etine benzetilmiş domuz eti ve bebekler için boyalı süttozu satışları bulunuyor.

Çin toplumunda birçokları gıda maddelerinin güvenliğinden kaygı duyuyor ve bütçesi yeten Çinlilerin yerli ürünlerden ziyade ithal besin maddelerini satın almaya yöneldiği gözleniyor.

6/20/2011

tam 10 yıldır ırak ve afganistana müdaheleyi protesto etti kansere yenik düştü

Ailesi akciğer kanseri olan Haw'un "uzun ve zorlu mücadelesi" sonunda yaşamını yitirdiğini açıkladı.


Haw, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikasını protesto etmek üzere 2001 yılında Londra'da, parlamentonun tam karşısındaki meydana kamp kurmuştu.


Eyleminin başında beraberinde olan eylemciler birer birer evlerine dönse de Haw, meydandan ayrılmayı reddetti.

Aradan geçen 10 yılda, Haw tüm hava koşullarında, 365 gün ve 24 saat eylemini sürdürdü.

Ölüm haberi duyulduğunda destekçileri Haw anısına kampındaki sandalyesine çiçekler bıraktı.

İngiliz yasalarına göre protesto hakkı korunduğu için Londra polisi ve diğer yönetim teşkilatları Haw'un çadır ve pankartlarını sökmesini sağlayamadı.


Bu yıl Mart ayında ise Londra Belediye Başkanı, yaklaşan Kraliyet Düğünü'nün de etkisiyle Yüksek Mahkeme'ye başvurarak kaldırımdaki kampın sökülmesi için karar çıkardı.

Destekçileri kampın sökülmemesi için tedavisinin son günlerinde kampta nöbet tutuyordu.

Haw'un internet sitesinde hafta sonu yayımlanan bir mesajla, ailesi eylemcinin tedavi gördüğü Almanya'da 18 Haziran'da öldüğünü duyurdu.

Londra'nın kuzeybatısındaki Redditch'ten olan Haw'un uykusunda, acısız öldüğü açıklandı.
Siyasetçilerden övgü


Brian Haw'un sandalyesi

Ailenin açıklamasında "Brian protestolarında ortaya koyduğu cesaret ve kararlılığı kanserle savaşında da gösterdi. Irak, Afganistan ve Filistin'deki pek çok sivilin kendisinin faydalanabildiği tedavilerden yoksun olduğunun bilincindeydi." denildi.

Savaş karşıtı Stop the War Coalition grubundan Andrew Burgin, Haw'un ölümünün büyük bir kayıp olduğunu söyledi.

İşçi Partisi'nden milletvekili Jeremy Corbyn, Haw'un milletvekillerini "kararlarının sonuçlarını düşünmeye" sevkettiğini vurguladı.

Haw tutuklandığında ona şahsiyeti konusunda kefil olan aynı partiden milletvekili John McDonnell, Haw'un barış kampanyasına kararlılıkla bağlı olduğunu hatırlattı.

Haw, kampını 2 Haziran 2001'de Irak'a karşı yaptırım kararı alındığında kurdu. Afganistan ve Irak'ın işgali sırasında kampı iyice büyüdü.

Belediye yetkilileri 2002'den itibaren kampın dağıtılması için hukuki mücadeleye girişti. 2005 yılında parlamento çevresinde protestolara ek kısıtlamalar getirildi ancak Haw, eylemine daha önce başlamış olduğu için karar kendisini bağlamadı.

2006'da çıkarılan ek izin koşulları ile protesto sahası bir metreye 3 metrelik bir alanla sınırlandı. Yargıçlar kampın teröristler için ortam yarattığı suçlamalarının mahkeme önüne getirilmesini reddetti.


2010'da yeniden mahkeme önüne çıkarıldığında "Ülkemiz çocukları öldürdüğü, soykırım ve yağma yaptığı için oradayız. Onlar beni öldürene dek orada kalmaya kararlıyım. Kimbilir ne zamana dek?" demişti.

Haw ve diğer eylemciler Belediye Başkanı Boris Johnson'ın girişimleri sonunda meydandaki yeşilliği boşaltmak zorunda kaldı ve kaldırıma kaydırıldı. Belediye bu kez de kaldırıma kamu erişimi engellandiği için şikayette bulundu. Bu dava hala sürüyor.
'Iraklı çocuklar' için 10 yıl evine dönmedi

1949'da dünyaya gelen Haw, bir nakliye şirketi işletiyor ve marangozluk yapıyordu.
Brian Haw

Dindar bir Hıristiyan olan Haw, inançları doğrultusunda şiddet olayları yaşadığı dönemde Kuzey İrlanda'yı ve Kamboçya'daki ölüm tarlalarını ziyaret ederek yardımda bulunmuştu.

Haw, protestosuna başlamadan önce eşi ve yedi çocuğu ile yaşadığı Redditch'te de gençlere yardım amaçlı hayır işlerine destek veriyordu.

Irak ya da başka ülkelerdeki çocuklar da "eşim ve çocuklarım kadar kıymetli ve sevgiye değer" diyen Haw, protestosu nedeniyle 2001'de ayrıldığı evine bir daha hiç dönmedi.

Brian Haw ve eşi Kay ile 2003 yılında boşandılar.

Haw, "Çocuklarıma döndüğümde, hükümetimin adalete ve ahlaka aykırı, parayla yönlendirilen siyasetleri yüzünden Irak ve başka ülkelerde ölen çocuklar için elimden geleni yapmış olarak yüzlerine bakabilmek istiyorum" demişti.

2005 genel seçiminde Westminster bölgesini temsil etmek için milletvekili adaylığına soyunan Haw, 2007'de de İngiliz Channel 4 televizyon kanalının 'ilham veren siyasi şahsiyet' ödülünü almıştı.

Haw'un protestosu kültürel yaşama da aktarıldı.

Turner Ödülü adaylarından Mark Wallinger 2007 yılında Haw'un kampının birebir bir kopyasını Tate Britain sanat galerisinde kurmuştu.
bbc türkçe
"Onlar beni öldürene dek orada kalmaya kararlıyım. Kimbilir ne zamana dek?"

Brian Haw, 2010

6/05/2011

time dergisine kapak olan türkler kervanına doktor mehmet öz'de katıldı

ABD’de “sağlık gurusu” olarak ün kazanan, Amerikan Fox kanalında gündüz kuşağında yayınlanan “Dr. Oz” isimli programıyla izlenme rekorları kıran doktor Mehmet Öz(50), dünyanın en saygın dergilerinden TIME’a kapak olan 8’inci Türk oldu.

Time’ın bu haftaki kapağında, doktor Mehmet Öz, hasta Mehmet Öz’ü muayene ederken görülüyor. Daha önce Forbes’ın en etkili ünlüler listesinde yer alan Mehmet Öz, haftalık 4 milyon tirajlı Time Dergisi’nde “Kanser korkumdan neler öğrendim” başlıklı makale kaleme aldı.
Öz, makalesinde geçen sene yaşadığı kolon kanseri korkusunu anlattı. 50’nci yaş gününde yaptırdığı check-up sırasında kolon kanseri şüphesinin ortaya çıktığını, daha sonra ameliyat geçirdiğini yazan Öz, şöyle konuştu: “Ünlü bir doktorum. Milyonlarca insana tavsiyelerde bulunuyorum. İyi bir doktor olmaktan, iyi bir aile babası olmaktan gurur duydum ama aslına bakarsanız kötü bir hastayım. Dr. Öz’den sıradan Bay Öz’e dönüşme deneyimi bana hem kendimle ilgili hem hastalarımla ilgili çok şey öğretti.” Mehmet Öz, geçen yıl da Women’s World Dergisi’ne kapak olmuş, o sayı 7 milyon adet satarak rekor kırmıştı.

TIME dergisine sırasıyla, Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Adnan Menderes, Mehmet Ali Ağca, Naim Süleymanoğlu, Şükrü Saracoğlu ve Mine Karakaş kapak olmuşlardı.
mynet

5/31/2011

japonyada 200 kadar emekli mühendis gençlerin yerine nükleer krizle mücadele gönüllüsü oldu

Japonya'nın Fukuşima tesisindeki nükleer krizle baş etmek için hayatlarını riske atabileceklerini söyleyen 200'ü aşkın Japon emekli kendilerini gönüllü olarak öne attı.


Hepsi 60 yaşın üzerinde olan emekli mühendislerden ve diğer meslek gruplarından oluşan grup, gençlerin yerine radyasyon tehlikesiyle kendilerinin yüzleşmesi gerektiğini söylüyor.

Emekliler grubunu organize eden kişi, 72 yaşında emekli bir mühendis olan Yasuteru Yamada.

Televizyonda Fukuşima'daki krizi izlerken kendi neslinin harekete geçme vaktinin geldiğini anladığını söyleyen Yasuteru Yamada, e-posta ve Twitter yoluyla emekli tanıdıklarıyla temasa geçtiğini anlatıyor.

Fukuşima'da radyasyonu kontrol altına almaya çalışan genç elemanların yerine yaşlıların geçmesinin cesaretten ziyade mantıklı düşünmeyle açıklanabileceğini söyleyen Yasuteru Yamada, ''Ben 72'sindeyim. Herhalde önümde sadece 13-15 yıl kalmıştır.'' diyor.

Radyasyona maruz kalan birinde kanserin ortaya çıkmasının 20 ila 30 yıl arasında, hatta bazen daha uzun bir süre zaman aldığını belirten emekli mühendis, dolayısıyla yaşlıların hayatında radyasyon riskinin gençlere nazaran çok daha az korkutucu olduğunu kaydetti.

Yasuteru Yamada, gönüllü emeklilerin Fukuşima tesisine sokulması için hükümet nezdinde girişimlerde bulunduğunu ve en az birkaç milletvekilinden bu konuda destek aldığını söylüyor.

Neredeyse üç ay önceki deprem ve tsunami felaketinde soğutma sistemi hasar gören Fukuşima nükleer tesisi halen radyasyon yaymaya devam ediyor.

İşletmeci firma Tepco üç reaktörde muhtemelen erime meydana geldiğini doğruladı.
bbc türkçe

3/25/2011

zerdeçal bitkisi patlayıcıları tespit etmek için dedektör gibi kullanılacak

Araştırmacılar, zerdeçalın içeriğindeki bir kimyasal maddenin, patlayıcıları tespit etmekte kullanılabileceğini söylüyor.

Özellikle Hint mutfağında sıkça rastlanan, köri tozu üretiminde de kullanılan bu ucuz baharat, antioksidan özellikleriyle biliniyor.

Bilim adamları, yakınlarda, yine zerdeçaldan elde edilen bir ilacın, felçten hemen sonra oluşan hasarın bir bölümünü ortadan kaldırabileceğini açıklamıştı.

Zerdeçalın laboratuar ortamında kanser hücrelerini yok etttiği yolunda da araştırmalar bulunuyor.

Ancak uzmanlara göre zerdeçal, TNT gibi patlayıcıların da ucuz yoldan tespit edilmelerinde etkin bir seçenek olabilir.

Zira zerdeçal havadaki patlayıcı madde moleküllerini üzerine çekiyor ve bu sırada ışık yayan niteliklerinde oluşan kimyasal reaksiyona dayalı değişiklikler ölçülebiliyor.

Uzmanlar bu sayede herhangi bir ortamda patlayıcı olup olmadığının anlaşılabileceğini söylüyor.

"Floresan tayf ölçümü" denen bu yöntem aslında yeni değil; halihazırda bir çok algı ve analiz tekniğinde kullanılıyor.

Bazı kimyasalların ışıklandırılmaları, belli süreyle de olsa, farklı bir renkte ışık yaymalarıyla sonuçlanabiliyor.

Karanlıkta parlayan resimli tişörtler ya da fosforlu, tavana yapışan süsler buna bir örnek olarak gösterilebilir.

Massachusetts Üniversitesi'nden Abhishek Kumar ve ekibi, köri baharatının içeriğindeki floresan özelliklerden, patlayıcıları tespit etmekte yararlanılabileceğini söyledi.

Kumar, "Elinizde bir gram TNT varsa ve herhangi bir odadaki bir milyar hava molekülünden örnek alıyorsanız, içinde dört ya da beş TNT molekülü bulacaksınızdır - patlayıcıların tespit edilmesi bu yüzden bu kadar zor" diye konuştu.

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın tahminlerine göre, dünya genelinde 60 ila 70 milyon kara mayını bulunuyor.

Kumar, "hem ucuz, hem hassas, hem de kullanması ve taşıması kolay bir araca ihtiyacımız var." dedi.

Kumar, ekibiyle beraber başta zerdeçalın ana maddesi kurkumini, biyolojik araştırmaları kapsamında incelediklerini; suda kolayca eriyebilmesi için birtakım deneyler yaptıklarını anlattı ve optik özelliklerinin kullanılması fikrinin de, bu sırada doğduğunu belirtti.

Kısmen ABD hükümetinden fon alarak projeyi geliştiren bilim ekibi, bu tekniği taşınabilir bir dedektöre dönüştürmek için bir şirketle görüşmelere başladı.
bbc türkçe bilim teknoloji

3/02/2011

bir yılda sigaraya ödenen para ımf borcunun iki katına denk geliyor

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Atila Eroğlu, Türkiye'de sigara tüketimi için her yıl yaklaşık 15 milyar TL harcandığını belirterek, ''Bu parayla 6 ayda IMF'ye olan tüm borcumuzu ödeyebiliriz. Her yıl yaklaşık 500 tam teşekküllü hastane, 10 bin okul inşa edebiliriz, 1 milyon kişiye iş bulabiliriz'' dedi.
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Atila Eroğlu, ''Yeşilay Haftası'' münasebetiyle Iğdır Üniversitesi ve Yeşilay Iğdır Temsilciliğince düzenlenen ''Sigara ve Sağlık'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, sigaranın insan sağlığı ülke ekonomisi açısından önemli bir tehdit içerdiğini söyledi.

Sigaranın vücutta çeşitli hastalıklara yol açtığını vurgulayan Eroğlu, bunların başında saç dökülmesi, katarakt, cilt kırışıklığı, işitme kaybı, diş çürümeleri, kemik erimesi, kalp rahatsızlıkları, damar tıkanıklığı ve akciğer rahatsızlıklarının geldiğini ifade etti.

Eroğlu, sigara bağımlısı birinin 20 yıl boyunca günde 1 paket sigara içmesi halinde, vücudunda yaklaşık 7 kilogram katran biriktiğini vurguladı.

Sigaranın alkolden 15, kokainden ise 5 kat daha fazla bağımlılık yapıcı bir madde olduğuna dikkati çeken Eroğlu, şunları kaydetti:
''Sigarada siyanür, arsenik, amonyak'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda öldürücü zehirli gaz bulunmaktadır. Günde 1 paket sigara içiyorsanız, vücudunuzda 3 ayda ciddi oranda katran birikir ve katranda bilinen 63 tane kanser yapıcı madde vardır. İçilen her sigara, insan yaşamını 5 dakika kısaltır. Erken yaşta sigaraya başlayanların ömrü ortalama 20-25 yıl azalır.''

Türkiye'de sigara tüketimi için her yıl yaklaşık 15 milyar TL harcandığına işaret eden Eroğlu, ''Sigara içmek yerine bu parayla 6 ayda IMF'ye olan tüm borcumuzu ödeyebiliriz. Her yıl yaklaşık 500 adet tam teşekküllü hastane veya 10 bin okul inşa edebiliriz. Yılda 1 milyon kişiye iş bulabiliriz'' dedi.



"Öğretmenler ve anneler çocukların yanında sigara içiyor"

Eroğlu, sigara içen öğretmenlerin yüzde 99'unun, öğrencilerin yanında sigara içilmesine karşı olduklarını, ancak bunların yüzde 68'inin sigara içtiğini bildirdi.

Sigara içen annelerin ise yüzde 98'inin öğretmenlerin çocuklarının yanında sigara içmesine karşı olmasına rağmen yüzde 85'inin kendi çocuklarının yanında sigara içtiğini kaydetti. Eroğlu, şöyle devam etti:
''Bugün ülkemizde sigaraya başlama yaşı 12'ye düşmüştür. Sigaraya başlama nedenlerinin başında akran etkisi, sigaranın kolay ulaşılabilirliği, rol modellerin sigara içici oluşu, görsel basın, film, klip, gizli reklam ve promosyonlardır. Ülkemizde sigara ucuz ve aile ortamından edinebilme mümkün... Günde 1 paket olmak üzere 20 yıldır sigara içen bir kişi, bu sigara parasıyla bir araba, çocuğunun okul masraflarını karşılar ve evinin tüm eşyasının yeniler.''


Dünyadaki sigara tüketiminin yüzde 2'si Türkiye'de

Gelecek 30 yıl içinde sigaranın AIDS, tüberküloz, trafik kazaları, doğumdaki anne ölümleri, intihar ve cinayetlerin toplamından daha fazla insan öldüreceğine dikkati çeken Eroğlu, dünyada her yıl sigaradan dolayı 4.9 milyon kişinin öldüğünü, 2025 yılında ise bu rakamın 10 milyon kişiyi bulacağını ifade etti.

Dünyadaki sigara tüketiminin yüzde 2'sinin Türkiye'de olduğunu belirten Eroğlu, Türkiye'de 17 milyon sigara tiryakisi bulunduğu ve ülkenin yetişkin nüfusun yüzde 44'ünün de sigara bağımlısı olarak hayatına devam ettiğini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:
''Ev içinde sigara içiliyorsa çocuklar ortalama günde 5 sigara içmiş olmakta, bebekler hastaneye 3 kat daha fazla başvurmakta, ani bebek ölümü riski 2.5 kat, kolik tarzı karın ağrısı 2 kat, kocası sigara içen kadınlarda akciğer kanserinden ölüm oranı 2-3 kat artmaktadır. Akciğer kanserlerinin yüzde 95'i sigaraya bağlıdır. Sigarayı azaltarak değil aniden bırakmalısınız.''

Iğdır Valisi Amir Çiçek de sigarayla mücadelede son yıllarda devletin ciddi aşama kaydettiğini belirtti.

Konferans sonunda Eroğlu'na sigarayla mücadelede gösterdiği kararlılık nedeniyle Vali Çiçek tarafından plaket verildi.
cumhuriyet portal

12/13/2010

kanser için yeni umut hastalığı kontrol eden ilaç geliştirildi



Dünyanın saygın kanser araştırma merkezlerinden biri kabul edilen Londra Imperial College Kanser Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Mustafa Camgöz, kanserin dağılmasını önleyici, solid tümörlerin yayılmasına son verecek yeni nesil bir ilaç geliştirdiklerini, gelecek yıl klinik deneylere başlayacaklarını açıkladı.

10/15/2010

fotoğraftan kanseri teşhis etti

fotoğraftan kanseri teşhis etti Arkadaşının kızının fotoğrafa yansıyan gözündeki beyazlıktan kanser teşhisi yaptı.

gözündeki beyazlıktan kanser

İngiltere'de Hemşire Nicola Sharp, sosyal paylaşım sitesinde Michele Freeman'ın fotoğraflarına bakarken kızı Grace'in fotoğrafındaki tersliği farketti. Fotoğrafta küçük kızın flaş patlayan yüzünde, gözbeğinin birinin kırmızı, diğerinin beyaz renk olarak yansıdığını gördü.

lazer tedavisi görecek

Doktorlar Grace'in göz bebeğinde iki tümör teşhis etti. Sol gözü görme yetisini kaybeden küçük kız lazer tedavisi görecek.


Annesi Michele "Nicola'nın kızımın hayatını kurtardığı hiç şüphesiz. Çünkü Grace gözüyle ilgili hiçbir sağlık problemi belirtisi göstermiyordu ve bu herşey çok daha kötüye dönmeden bilinemeyecekti" dedi.

Retinoblastoma adı verilen bu kanser türü erken teşhis yapılmadığı takdirde ölüme yol açabiliyor.

türk doktorlar meme ve kolon kanseri için aşı ürettiler

Türk doktorlar meme ve kolon kanseri için aşı ürettiler Türk doktorlar ABD'li meslektaşlarıyla birlikte bir ilke imza atarak meme ve kolon kanserinde kullanılacak aşıyı üretti.

kanser için aşı

Aşı, ABD'de klinik çalışmalarında kullanılmak için ABD Kanser Enstitüsünden onay beklerken Türkiye'de kullanılması için bürokratik engellerin ortadan kaldırılması gerekiyor.

Geçen yıl faaliyete geçen Ankara Üniversitesi Kök Hücre Merkezi'de çalışan Türk doktorlar, meme ve kolon kanserinde umut olacak yeni bir aşıyı buldu. Hayvanlar üzerinde denenen ve yüzde yüz başarılı olan aşı, meme ve kolon kanseri olan pek çok hasta için umut ışığı oldu.

Türk doktorların ABD'li meslektaşlarıyla yaptığı çalışmalar sonucunda kanserin kök hücresine yönelik bağışıklık sistemini yönlendirecek olan yeni aşı ilk etapta başka tedavisi olmayan gönüllü 20 hasta üzerinde denenecek.

ABD Kanser Enstitüsünden onay bekleyen aşının ABD ile eş zamanlı olarak Türkiye'de kullanılması yasalar ve mevzuatlardan kaynaklanan sorunlar giderilmesine bağlı.

Kök Hücre Merkezi

Ankara Üniversitesi Kök Hücre Merkezi, bu konuda Sağlık Bakanlığından ve hükümetten yardım istedi.

Kısıtlı imkanlarla çalışan Ankara Üniversitesi Kök Hücre Merkezi, bilim dünyasında yeni buluşlara imza atmak, tedavisi mümkün olmayan hastalıkların tedavisinin kök hücre kullanarak yapılması ve çağın hastalığı kanser tedavisinde yeni çalışmalar yapabilmek için Mükemmeliyet Merkezi ve uygulama hastanesin kurulması için kolları sıvadı.

Bu konuda Eskişehir yolunda belirlenen ve mülkiyeti hazineye ait araziden 100 dönümlük bir kısmının tahsisi için Ankara Deftarlığı'na başvuru yapılırken, yaklaşık 140 trilyon lira proje Devlet Planlama Teşkilatının onayı bekliyor. Kök Hücre Enstitüsü Müdür Prof. Dr. Günhan Gürman onay ve gerekli kaynağın bir an önce sağlanarak merkezin hizmete girmesini isterken, Türk bilim insanlarına sağlanacak bu yüksek teknoloji olanaklarıyla dünyada pek çok ilke imza atacaklarını söyledi.

Kanser aşısının bulunmasında yer alan ekipte bulunan Ankara Üniversitesi Tıbbı Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Hakan Akbulut, ABD'de Kanser Enstitüsü'nde onay bekleyen aşının kabul edilmesi durumunda buna dünyada ulaşan ilk bilim insanları olacaklarını söyledi. Akbulut, aşının Türkiye'de imkanlar olmadığı için ABD'de üretileceğini ve 2011 yılında klinik çalışmalarda kullanılacağını söyledi.

Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ve radyoterapi ile kanserin kök hücrelerine ulaşılamadığını belirten Akbulut, kanser aşısının ise kanserin kök hücresini tanıdığını ve bağışıklık sistemini kök hücresine yönlendirdiğini anlattı. Akbulut, kanser aşının Türkiye'de kullanılması için devletin sağlayacağı imkanlara ve kendilerine ulaşmasına bağlı olduğunu söyledi.

Kök hücreleri kalp ve damar hastalıklarının tedavisi, beyin omurilik zedelenmelerinin tedavisi, MS, gözde kornea yeteneğinin tekrar kazanılması gibi pekçok hastalığın yanısıra çağın hastalığı kanser tedavisinde kullanılıyor. Kök hücreleri, hastanın kendisinden alındığı gibi birinci derece akrabalarından da alınabiliyor.
İHA

10/11/2010

doğum gününde kanser olduğunu öğrendi

Öğrendi, 16 gün sonra öldü Lenf bezi kanserine yakalandığını 24'üncü doğum gününde öğrenen Kellyann Jobson, 16 gün sonra hayatını kaybetti.

kanser olduğunu öğrendi

İngiltere'nin Bellington bölgesinde yaşayan Kellyann Jobson, son günlerde artan yorgunluk, güçsüzlük, sırt ağırısı ve kilo kaybı şikayetleriyle geçtiğimiz Ağustos ayında doktora gitti. Bir sürü tetkik yapıldıktan sonra Jobson'a Hodgkin hastalığı da denen Hodgkin Lenfoma'ya yakalandığı söylendi. Üstelik bu haberi doğum gününün olduğu gün öğrendi.

Hodgkin lenfoma, tedaviye yanıt veren bir lenf bezi çoğalması ile seyreden kronik bir hastalık.

Nedeni bilinmeyen bu hastalık aslında bir çeşit iyi huylu kanser.
Jobson'a da doktorları korkacak birşey olmadığını ve hastalığının tedavisinin mümkün olduğunu söyledi. Genç kız kemoterapi tedavisi için hastaneye yatırıldı. Ancak hastalık hızlı ilerlediği için talihsiz genç kız, kemoterapi tedavisine başlayamadan ertesi gün hayata gözlerini yumdu.

Acılı Anne Karen, "Kellyann'ın hastalığına kanser teşhisi konduğunda hepimiz güldük ve birbirimize şaka yapmıştık. Kızım çok sevilen bir insandı. Ölümünden önceki gün onunla son konuşan kişi bendim. Ve sanki hissettim onu kaybedeceğimi" diye konuştu.