Dünya

Dünya
intihar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
intihar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4/23/2011

k.maraşta intihar eden dört kardeşin isim anlamları ve intihar sebepleri

Kendilerini iple asarak intihar eden dört kardeşin, "hastalık derecesinde" bağlı oldukları annelerine ait fotoğrafları yok ettiği ve ilk seferinde tüpgazla intihara kalkıştığı öğrenildi.
Kahramanmaraş'ta Raden (31), Rulin (30), Sajen (27) ve Beraris (26) isimli dört kardeşin toplu intiharının altından, sıra dışı bir aile çıktı. Baba, şehrin köklü ailelerinden birinin, başarılı bir avukat olan oğlu Nejdet Sağocak'tı.
Anne ise daha önceki evliliğinden 2 çocuğu olan heykeltıraş- ressam Neyran Sağocak. 1978'de Ankara'da evlenen ve 1980'de, Neyran Sağocak'ın ilk eşinden olan kızları Seyla (38) ve Serja (35) ile birlikte Kahramanmaraş'a yerleşen aile, dışa kapalı bir hayat yaşıyordu. Abdülhamithan Mahallesi'ndeki 3 katlı müstakil ev, yüksek duvarlarla dış dünyadan ayrılıyordu. Şehrin 5 kilometre dışındaki bağ evi de etraftan soyutlanmış, dikenli tellerle çevrilmişti. Komşuları, akrabaları dahil hiç kimseyle iletişim kurmuyorlardı. Çocukların hiçbiri evlenmemiş, eğitim dışında evden ayrılmamıştı. Yakın çevreden alınan bilgiye göre baba, işi gereği "dışarı" ile bağlantılıydı, ancak ailesi konusunda konuşmuyor, onlarla birlikte sosyal ortamlara girmiyordu. Aile bağları "şaşırtıcı" derecede güçlüydü; birbirlerinden zorunlu olmadıkça ayrılmıyorlardı. Neyran Sağocak (63) 15 gün önce İstanbul'da askerlik yapan oğlu Raden'i ziyarete gitti. Burada rahatsızlanınca diğer çocukları ve eşi de yanına geldi. Hastanedeki tedavi süreci ve tüm müdahalelere rağmen Neyran Sağocak hayatını kaybetti. Eşi ve çocuklarının katıldığı törenle, geçen cumartesi Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedildi. 3 kardeş Kahramanmaraş'a döndü. Birliğinden izin alan Raden de onlara katıldı.

'ÖLSEK YANINA GİDER MİYİZ?'

Ancak dört kardeşin psikolojisi bozuldu. Annelerinin hatıralarından kaçmak için Dereli köyü yanındaki bağ evine yerleştiler. "Biz de ölürsek annemizin yanına gidebilir miyiz?" diye konuşmaya başladılar. Salı günü mutfaktaki tüpü açan kardeşler, toplu intihara kalkıştı. Ancak bağ evinin hizmetlisi Hayri Tepebaşı gençleri son anda kurtardı. Nejdet Sağocak, Tepebaşı'na gözetim görevi vererek evdeki kesici ve tehlikeli eşyaları attırdı. Ancak önceki gün 5'er metrelik 4 adet ip satın alan çocuklar, akşama doğru "Karnımız acıktı, bize şehirden yemek getir" diyerek görevliyi bağ evinden uzaklaştırdı. Bahçedeki araçlarının radyolarını açarak sesi en yüksek seviyeye getiren kardeşler bağ evinin 4 odasına dağıldı. Ve ipleri tavana asıp aynı anda, birbirlerini görmeyecek noktalarda yaşamlarına son verdiler. Eve dönen Tepebaşı, müziğin sesini duyunca bir terslik olduğunu anladı. Eve girdiğinde, Beraris'in cesedini girişte, Raden'in cesedini sağ taraftaki odada, Sajen'in cesedini arka odada, Rulin'in cesedini ise üst kattaki odada buldu.
'İçlerinden biri karar alır, diğerleri uyardı'

Babanın iş ortağı avukat Emine Ağaoğlu ailenin içine kapanık olduğunu, çocukların annelerine çok ama çok düşkün olduğunu belirterek, "Hatıralardan kaçmak için bağ evinde kalıyorlardı. Annelerinin ölümünü kabullenemediler. Çok zeki ve yetenekli çocuklardı. Çok radikal kararlar alabilecek, değişik karakterde çocuklardı. Sıradan insan değillerdi. Hayata bakış açıları çok farklıydı. Bu 4 kardeşin birbirleri arasındaki bağlar da çok kuvvetliydi. Biri karar aldığında diğeri tartışmaksızın buna uyardı" diye konuştu. Baba Sağocak'ın ailesinden hiç bahsetmediğini belirten Ağaoğlu, "Anneleri öldükten sonra Nejdet Bey, 'Ben iyiyim ama çocukları avutamıyoruz' serzenişinde bulunuyordu" dedi. Baba Sağocak'ın dostlarından müteahhit Mahir Güller de ailenin kapalı bir kutu olduğunun altını çizerek, "Aileyle ilgili kimse bir şey bilmez, ayrıca merak da etmezdi. Nejdet de anlatmazdı zaten. Ailesi onun için çok özeldi. Bildiğim bir şey varsa, ailesine çok ama çok düşkün bir insan olmasıydı" dedi.

'Sürekli bahçede dolaşıp, konuşuyorlardı'

Abdülhamithan Mahallesi'nin muhtarı olan ve aynı zamanda Sağocak ailesinin evlerine en yakın marketi işleten Ahmet Fındık da "Dünyaları, o evin içiydi. Kimseye bir zararları yoktu. Çok konuşkan değillerdi. 40 defa gelseler belki birinde 'Merhaba' veya 'Hoşçakal' derlerdi" diye konuştu. Bağ evinin yakınında oturan emekli memur Ünver Altınöz ise kardeşleri gören son kişi oldu. Altınöz, o gün yaşananları şöyle anlattı: "15 yıldır komşuyuz ama bugüne kadar hiç yan yana gelmedik. Çocuklar dün sabah 09.00 gibi yüksek sesle müzik dinlemeye başladı. Bir yandan da hep birlikte sağa sola hızlı adımlarla yürüyor ve konuşuyorlardı. Müzik sesinden rahatsız olmadığım için pek aldırış etmedim. Saat 19.00 sıralarında evin yanından geçtim. Yıllardır ilk kez bahçe kapılarını kilitli gördüm. Evin ışıkları yanıyordu. Ama kimse yoktu" dedi.
MUTLAKA BİR LİDERLERİ VARDIR'

Kahramanmaraş Devlet Hastanesi Psikoloji-Psikiyatri bölümünden Uzman Dr. Erol Bozhüyük şunları söyledi: "Yaşanan acılara dayanma gücü kişiden kişiye değişir. Bağımlılık derecesinde sevilen şeyin kaybı tetikleyici olabilir. Kardeşlerden biri veya ikisinin fikri, diğer kardeşleri de aynı acı sona sürüklemiştir. Bu olayda mutlaka bir lider vardır. Onun söylemiyle benimsenmiş bir karar gibi görünüyor. Anneye olan sevgiyi ispat hareketi. İntihara karşı çıkma, sanki anneyi sevmiyor ya da az seviyor gibi algılanacağı için intihar toplu olmuştur."

YENİ KALP, ANA GEN, YENİDEN DOĞUŞ, YARATILIŞ

Topluca ölüme giden 4 kardeşin isimleri de ilginç. Akrabaları, bu isimlerin İslam öncesi Türkler'de kullanılan isimler olduğunu, Beraris'in "yeni kalp", Sajen'in "ana gen", Rulin'in "yeniden doğuş", Raden'in de "tanrıdan geliş, yaratılış" anlamına geldiğini belirtti.

Yan yana toprağa verildiler

Cenazeler Ulu Cami'de kılınan cenaze namazının ardından Şeyh Hadil Mezarlığı'nda yan yana toprağa verildi. Yüksek dozda sakinleştirici verilen baba Nejdet Sağocak cenazeye katılamadı. Vatani görevini yapan Raden'in cenazesini askerler taşıdı. Baba Sağocak'ın yakınlarına, "İstanbul'dan döndükten sonra onları eve götürmeye ikna edemedim. Bağ evinde anneleri ve kendilerine ait ne kadar fotoğraf varsa yok ettiler. Psikolog tuttum. Terapi uyguladılar. Ama başarılı olamadık. Birkaç defa intiharı düşündüklerini söylemişlerdi. Çocuklarım eğitimli, kültürlü insanlardı. Nasıl yaptılar anlamıyorum" dediği belirtildi.

HEPSİ EĞİTİMLİ

RADEN: İngiltere'de Elektrik-Elektronik Mühendisliği okudu.
RULİN: Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Muhasebe'de bir yıl öğrenim gördü. Okulu bıraktı.
SAJEN: Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğrencisi.
BERARİS: KKTC'de özel bir üniversitede Radyo-Televizyon Bölümü'nde 1 yıl öğrenim gördü. Okulu bıraktı.

mynet

1/13/2011

mezarlıkta hareket eden tabutların sırrı çözülemedi

1807 yılında Barbados'ta bir Hıristiyan mezarlığında akıllara durgunluk veren olaylar dizisi yaşandı.
Aynı mezarlığa gömülen cesetlerin her biri yerinden oynuyordu.
Peki "Huzursuz ruhlar" denilen bu esrarengiz olayın sırrı neydi?
1807 Temmuz'unda Bayan Thomasina Goddard'ın cesedi basit ahşap bir tabutla mezar odasının en üst katına konuldu.
Daha sonra delilik intihar ve cinayet gibi kötü şöhrete sahip Chase ailesi kondu.
Ailenin reisi kötü biriydi; kölelerine karşı öyle zalimdi ki adamı ölümle tehdit ederlerdi.
22 Şubat 1808'de bebek Mary öldü; büyük ihtimalle babası bebeği kızgın bir anında öldürmüştü!
Zavallı bebek ağır metal bir tabutla mezara kondu.
Birkaç ay sonra ailenin tuhaflığıyla bilinen delikanlısı Dorcas, kendini bahçedeki bir dolaba kilitleyip havasızlıktan öldü. O da aynı mezara kondu.
Dış kapıya geldiklerinde iki zenci kapıyı açtı. Ağıtlar yakarak tabutu taşayanlar onu takip ettiler, taş basamaklara yöneldiler.
Sadece el fenerinin ışığı vardı. Mezarın iç kapısı açıldı ve herkes korkuyla bağırdı.
Ağıt yakanlar tabutu düzelttiler ve Dorcas'ı kızkardeşinin yanına koydular.
Bir ay sonra albay Chase, kendini öldürdü. O da aynı mezarlığa kondu.
8 yıl sonra Chase'lerden olan bir çocuk daha öldü ve mezarlığa getirildi. Bu süre içinde menteşeler paslanmıştı.
Kapıyı iki zenci ancak açabildi.
İçeri girenler korkuyla kala kaldılar! Bayan Goddard'ın tabutu normal yerindeydi ama Chase ailesinin tabutları ortalığa saçılmıştı!
Bu çok tuhaftı; zira her birini dört kişi ancak kaldırabiliyordu!
Bir ay sonra mezarlığa çiçek koyan bir kadın 'çatırtı' sesleri ve 'inliyen birinin sesi'ni duydu.
Kadının atının ağzından korkudan köpükler gelmeye başladı ve sonradan veterinerde tedavi görmek zorunda kaldı.
Ertesi Pazar kilisenin dışında bağlı duran atlar korkuyla dörtnala tepeler kaçmaya başladılar ve oradan da denize ölüme atladılar!
Mezarlığın adı gittikçe kötüye çıkıyordu. Sırada Samuel Brewster'in cenazesi vardı. Kimi Küba, kimi Haiti'den gelen 1000 kişilik kalabalık bir cenazeydi.
Şiddetli bir fırtına vardı ve dört zenci köle kurşun tabutu taşıyorlardı; ki yine insanın kanını donduran aynı manzarayla karşılaştılar: tabutlar yine ortalığa saçılmıştı.
Bu noktada işe adanın valisi Lord Combermere karıştı. Sonraki cenazeye bizzat katıldı. Bu seferki, tabutunun yeri hiç bozulmayan Thomasino Goddard'ın kızı Thomasino Clarke'ın cenazesiydi. Vali mezarlıkta bir yeraltı dehlizi olup olmadığına baktı (ki hiç yoktu).
Adamlara yeni tabutu getirmeden önce ters çevrilmiş tabutları düzeltmelerini emretti. Sonra zemini ince kumla kaplattı ve kapıya yeni bir kilit taktırdı.
Son olarak kapı alçıyla mühürlendi. Vali ve adamları alçı ıslakken yüzüklerini iz bırakacak şekilde bastırdılar.
18 Nisan 1820'de güneşli bir günde vali son kez mezarı açtı. Kapıdaki mühür bozulmamıştı.
Ustalar alçıyı kırdılar ama kapıyı ancak bir iki santim açabildiler; çünkü kapıya bir şey dayanıyordu.
Zorlayınca kapı açıldı, ağır bir cisim basamaklara çarparak düştü. Tabii ki bu bir tabuttu.
Mezara girdiklerinde Dorcas Chase'e ait bir kol kemiği gördüler, tabutun kenarından dışarı sarkmıştı.
Bayan Goddard'ın tabutu dahil bütün tabutlar yine rastgele yerdeydi. Vali pes etti. Cenazeyi başka bir yere gömdürdü.
Londra Bilim Müzesi ve Fizik Araştırmaları Derneği'nden araştırmacılar olayı araştırdılar ama hiçbir cevap bulunamadı.
mynet

10/25/2010

interneti bırak sözü intihar ettirdi

Kırıkkale Anadolu Mehmet Akif Ersoy Lisesi 2. sınıf öğrencisi 15 yaşındaki Elif Nur Yılmazer, polis memuru olan babasına ait tabancanın namlusunu göğsüne dayayıp tetiğe dokunarak intihar etti.

intihar ettirdi

İddiaya göre interneti bırak dersine çalış' diyen polis babasının bu sözüne kızan liseli Elif, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılırkan yolda hayatını kaybetti.

İntihar olayı, Kırıkkale'nin Bağlarbaşı Mahallesi Cengiz Topel Caddesi 956'ncı Sokak, Can Apartmanı Kat 4'te önceki akşam akşam saatlerinde meydana geldi. Yılmazer ailesinin 6 kızından 2'ncisi olan liseli Elif Nur Yılmazer, akşam saatlerinde evlerinde bilgisayar başında internete girdi. Elmadağ ilçe Emniyet Müdürlüğü'nde polis memuru olarak görev yapan baba Harun Yılmazer bu sırada evde bulunduğu sırada iddiaya göre kızına, "Bırak interneti, dersine çalış" dedi.

Bir süre sonra baba Harun Yılmazer çarşıya çıkarken, anne Gülcan ise bakkala ekmek almaya gitti. Babasının sözüne içerleyen Elif, kardeşlerinin odada bulunduğu sırada bir süre sonra evde bulunan babasına ait ruhsatlı tabancayı göğsüne dayayıp tetiğe dokundu. Apartman sakinleri, silah sesleri üzerine girdikleri dairede, liseli Elif'i yerde kanlar içinde yatarken buldu. Olayı duyan ailesi de hemen eve gelirken, ambulansa alınan Elif, Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'ne kaldırılırken yolda yaşamını kaybetti.

Liseli Elif'in intiharı, ailesini göz yaşlarına boğarken, intiharını duyan Bağlarbaşı mahallesi halkı ile Anadolu Mehmet Akif Ersoy Lisesi'ndeki öğrenci arkadaşları ve öğretmenleri büyük üzüntü yaşadı. Elif'in intiharı, okuduğu 10/D sınıfında matem havası yarattı. Okul arkadaşları, Elif'in masasına fotoğrafı ile birlikte çiçek bırakırken göz yaşlarını tutamadılar. Öğrenci arkadaşları toplu halde intihar eden arkadaşları Elif Nur'un evlerinin önüne giderek, ailesinin acısını paylaştılar. Bu sırada bazı öğrenci arkadaşları göz yaşlarını tutamayıp, sinir krizi geçirdiler.

Kızını kaybeden gözü yaşlı anne Gülcan Yılmazer de evlerinin balkonundan feryat ederken öğrenci arkadaşlarına, ôElifimi niye getirmediniz?" diye ağıtlar yaktı.

Lise Elif Nur Yılmazer'in cenazesi, otopsi yapılmak için gönderildiği Ankara Adli Tıp Kurumu'ndan getirilerek din akşam kılınan ikindi namazından sonra Yenimahalle mezarlığında toprağa verilecek.

DHA

10/01/2010

Eşcinsel ilişki görüntüleri intihar ettirdi

Eşcinsel ilişki görüntüleri intihar ettirdi New Jersey'de bir üniversite öğrencisi bir erkekle girdiği seks ilişkisinin gizlice videoya kaydedildiğini ve internette yayınlandığını öğrenince köprüden atlayarak intihar etti.

intihar ettirdi

18 Yaşındaki Tyler Clementi'nin cüzdanı 22 Eylül günü George Washington köprüsü üzerinde bulundu; cesediyse henüz bulunamadı.

Tyler Clementi, Rutgers Üniversitesi birinci sınıf öğrencisiydi

İki görgü tanığı bir kişinin köprüden atladığını gördüklerini haber vermişti.

Clementi'yi gizlice videoya çeken iki öğrenci yasadışı görüntü kaydetmekle suçlanıyor.


Clementi ailesinin avukatı, "Tyler iyi yetişmiş bir gençti ve başarılı bir müzisyendi. Aile, tarifi mümkün olmayan bir üzüntü yaşıyor." dedi.

Gizli çekimin Rutgers Üniversitesinde, Clementi'nin yurt odasında bir internet kamerası aracılığıyla yapıldığı ve internet üzerinden naklen yayınlandığı bildiriliyor.

Clementi'nin Dharun Ravi ve Molly Wei adlı oda arkadaşları, söz konusu görüntüleri çekmek ve yayınlamakla suçlanıyor.

Öğrenciler, mahkeme yarafından suçlu bulunursa 5 yıla kadar hapis cezası alabilirler.

Ravi'ye ait Twitter sayfasının geçtiğimiz günlerde silindi. Ancak Google üzerinden ele geçirilen bir sayfa görüntüsünde, Ravi, oda arkadaşıyla ilgili yaşadıklarını anlatıyor.

Ravi, 19 Eylül tarihinde, "Oda arkadaşım gece yarısına kadar odada yalnız kalmak istediğini söyledi. Ben Molly'nin odasına gittim ve internet kameramı açtım. Bir tiple onu ilişki halinde gördüm." diyordu.

Bundan iki gün sonra da Ravi, "iChat'i olanlar, cesaretiniz varsa 9:30-12 arasında benimle video sohbetine gelin. Evet, gene aynı şey oluyor." diye yazmıştı.

Amerika'daki eşcinsel hakları savunucuları Clementi'nin intiharının ulusal düzeydeki bir sorunu öne çıkardığını; cinsel tercihleri yüzünden tacize uğrayan gençlerin intihara yöneldiklerini söylüyorlar.

mynet