Dünya

Dünya
insan hakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
insan hakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/13/2013

Uluslararası Af Örgütü, tüm dünyaya Türkiye'ye biber gazı, satmayın çağrısında bulundu

hakkını garanti altına alana dek bu tür araçların satışının askıya alınmasını istedi.
Uluslararası Af Örgütü, tüm dünyaya Türkiye'ye biber gazı, satmayın çağrısında bulundu
Örgüt, Türk yetkililer protestocuların barışçıl gösteri ve ifade özgürlüğü hakkını garanti altına alana dek bu tür araçların satışının askıya alınmasını istedi.


Bildiride, Hatay'da Ahmet Atakan'ın ölümüyle başlayan yeni eylemlerden bahseden örgütün Türkiye Araştırmacısı Andrew Garnder, şu ifadeleri kullandı:

“Türk polisinin gösteriler karşısında, insan haklarını ihlal eder ölçüde güç kullanması, bu tür ölümleri ve yaralanmaların önlenmesi adına tedbirler alınana dek, tüm ülkelerin Türkiye'ye biber gazı, zırhlı araç ve diğer toplumsal olaylara müdahale malzemelerinin sevkini durdurması gereğinin altını bir kez daha çizmiştir.' dedi.

Gardner, Türk yetkililerin, 'İstanbul ve diğer kentlerdeki barışçıl gösterilere karşı yaygın ve insan haklarını ihlal eder ölçüde güç kullanmasının' üzerinden birkaç ay geçmesine karşın hala 'bağımsız ve tarafsız bir soruşturma başlatılmadığına' dikkat çekti.

Bildiride AB ve Türkiye'nin uluslararası ortaklarından da, Ankara'ya aşırı güç kullanımından sorumlu olanların adalet önüne çıkartılması ve polisin barışçıl gösterilere uluslararası standartlara uygun tepki verme konusunda eğitilmesi çağrısında bulunması da istendi.

Uluslararası Af Örgütü, Türkiye'ye biber gazı ve toplumsal olaylara müdahale malzemelerini Brezilya, Hindistan, Güney Kore ve ABD'nin sattığını belirtti.

Örgüt, geçtiğimiz yıllarda da, Belçika, Çin, Çek Cumhuriyeti, Hong Kong ve İsrail'in ya bu malzemeleri sattığını, ya da satmaya niyet ettiğini vurguladı. (BBC Türkçe)

12/11/2010

alman öğretmen türk olduğu için tuvalete öğrencisini göndermedi


Almanya'da bir öğretmenin bir öğrencisine Türk olduğu gerekçesiyle derste tuvalete gitmesine izin vermediği iddia edildi.

Almanya'nın Aşağı Saksonya eyaletinin Badenhausen kentindeki bir okulda, Dirk.H. adlı öğretmenin, 9'uncu sınıf öğrencisi bir kıza, "Türk olduğu ve burada hakları bulunmadığı" gerekçesiyle derste tuvalete gitmesine izin vermediği belirtildi.

12/09/2010

hasta babasını görmeye gitti cinayet zanlısı olarak tutuklandı


Hasta babasını son bir kez görmek amacıyla Erdoğan Akhanlı Almanya’dan Türkiye’ye geldi. 21 yıl önce işlenen bir cinayete karıştığı iddiasıyla yakalanarak tutuklandı. 4 ay tutuklu kaldıktan sonra ilk kez hakim karşısına çıktığı duruşmada serbest bırakıldı.

Yazar Erdoğan Akhanlı, 1991 yılında Türkiye’yi terketmek zorunda kaldı ve 2001 yılında Almanya vatandaşı oldu. 19 yıl sonra sağlık problemleri yaşayan babasını ziyaret etmek için İstanbul’a geldi. Ancak Akhanlı, Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alındı ve 1989 yılında bir döviz bürosunda İbrahim Yaşar Tutum’un öldürüldüğü soyguna katıldığı iddiasıyla 10 Ağustos’ta tutuklandı. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, dün davanın ilk duruşması görüldü.

12/01/2010

iranlı futbolcu nikahla kurtuldu sevgilisi idam edildi


Şhahla Jahid adlı kadın, sevgilisi Nasır Muhammed'in karısını öldürdüğü iddiasıyla dokuz yıl önce idam cezasına çarptırılmıştı. Nasır Muhammed ise zina suçundan muta nikahıyla kurtuldu.

İran, futbolcu sevgilisinin karısını öldürmekten suçlu bulunan kadını idam etti.

İran 2010 yılında şu ana kadar 146 kişiyi idam etti

40 yaşındaki Şhahla Jahed'in sabah saatlerinde Tahran'daki Evin cezaevinde asılarak öldürüldüğü bildirildi.

11/17/2010

meclis başkanvekili güldal mumcuya bakılarak yazılan makale

Bazen katil en dost sandığın olabilir AK Partili Halide İncekara’nın, TBMM Genel Kurul Salonu’nda otururken, Başkanlık Divanı kürsüsünde bulunan Güldal Mumcu’ya bakarak bir makale yazdığı ortaya çıktı.

yazılan makale


TBMM Kayıp ve Mağdur Çocuklar Araştırma Komisyonu Başkanı İncekara’nın resmi internet sitesinde yayınladığı makalede şu ifadeler yer alıyor: Oturduğum koltuktan başkanlık divanına bakıyor, “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” yazısı altında oturan Meclis Başkan Vekili Güldal Mumcu’yu seyrediyorum. İçim ürperiyor. Düşünüyorum. Nasıl bir duygu ve hissiyat içindedir acaba?

Merhum Uğur Mumcu gibi bir adamı taşımak ve ona eş olmak çok zor olsa gerek. Ama daha zor olanı Uğur Mumcu’nun mirasını taşımak. Faili meçhul bir cinayete kurban giden ve herkesin kaybından büyük bir acı duyduğu Uğur Mumcu’nun bıraktığı mirasta, demokrasi var, insan hakları var ve ölümüne sebep olduğu iddia edilen karanlık ilişkilerin üzerine gitmek var.

Bir kere insanın uykuları kaçar herhalde.

Büyük bir devlet, bu kadar güçlü bir istihbarat ve hala Uğur Mumcu’nun katilleri bulunamıyor. Neredeyse Kars’ta öksürülse İzmir’den duyduğunuz sesi göz önünde bulundurarak, Ankara’nın göbeğinde işlenen cinayetin bunca yıldır faili meçhul olarak kalması! Ona, eş olmak, evlat olmak ya da kardeş olmak... Onların ve sevenlerinin uykuları kaçmıştır bunca yıl. Ölüm yıldönümünden yıldönümüne mezarına karanfil, çiçek koyup ağıt yakmaktan öte bir şey olsa gerek Uğur Mumcu’nun mirasına sahip olmak.

Uğur Mumcu’nun mirası

Ümraniye soruşturmasıyla başlayan dava ile Türkiye’deki faili meçhullerin üzerinde sır perdesinin kalkmaya başladığının iddia edilmesi, sanıyorum bu aileyi ve Uğur Mumcu’yu sevenleri çok heyecanlandırmıştır. Bir iğne deliğinden sızan ışık kadar olsa dahi, böyle bir kalem erbabının katillerinin yakalanması ihtimali, sanıyorum ailenin, gözlerini kulaklarını dört açtırmıştır.

İnsanların belki de en yakın arkadaşları tarafından yok edildiğini hayal etmek bile, insanın tüylerini ürpertiyor. Cinayet davalarının handikaplarından birisi de, katilin uzaklarda aranmasıdır. Yeterli delil yoksa genellikle kuşku düşmanları üzerinde yoğunlaşır. Doğal olan da budur. Bir insan ancak düşmanı tarafından öldürülür diye düşünülür.

Ama bazen de bu yaklaşım yanıltıcı olur. Bir bakarsınız ki, hiç ummadığınız isim, ki bu en yakınınızdaki, en dost zannettiğiniz de olabilir, cinayetin faili olabiliyor.

Allah kimsenin başına vermesin, başına gelenlere de sabır versin.

Böyle bir durumda, kaybettiğiniz cana mı yanasınız, katilin bulunamamış olmasına mı?! Hele bir de, söylentiler, iddialar, şüpheler, ufak dahi olsa ‘can’ınızın en yakın bildiğiniz dostlarınızın tuzağıyla kurban gitmiş ihtimalini yaşamak zorunda kalışınıza mı yanasınız? Bir yanda çelişkili ifadeler, iddialar, tehditler, susturma operasyonları, devam eden şüpheli ölümler, diğer yanda bir itirafçının (Yıldırım Beğler) merhum Mumcu’nun öldürülmesi ile ilgili açıklamaları...

Halide İncekara

Yine gözüm dalıp gidiyor Sayın Güldal Mumcu’nun üzerinde. “Oylamaya geçiyorum, karar yeter sayısı arayacağım” sesi ile gözümü ve zihnimi önüme çekiyorum. Basına verdiği demeçlerde “Çok bir şey bilmiyorum” demiş, İsrail Büyükelçisi’nin bir öğle yemeğinde, merhuma yönelen “Ölümden korkmuyor musunuz” sorusu belli ki Sayın Güldal Mumcu’nun da zihnine kazınmış. Söylenecek birçok söz var şüphesiz, şimdilik “Suçlar işlenmemiş olsa keşke” diyorum, canı yanmasa insanların.

Umut ERDEM / ANKARA 17 Kasım 2010 hürriyet gündem