Dünya

Dünya
güneş sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güneş sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12/15/2011

güneşin dört milyon katı büyüklüğündeki kara delik bir gaz bulutunu yutacak

Gökbilimciler dev bir gaz bulutunun Samanyolu'nun merkezinde bulunan ve Güneş'in dört milyon katı büyüklüğünde olan bir kara deliğe doğru ilerlediğini belirledi.
Kara deliklerin çevresindeki her şeyi yuttuğu biliniyor, ancak bu vaka, uzmanlar için bu büyüklükte bir bulutun yutuluşunu görmek için ilk fırsat olacak.


Kara deliğin gaz bulutunu parçalayarak yutacağı tahmin ediliyor.

Bu sırada kara deliğin çeperinin alışılmadık düzeyde aydınlanacağına inanan gökbilimciler böylece kara delikler hakkında daha fazla bilgi edinmeyi umuyor.

Bilim dergisi tıklayın Nature'da yer alan bir makaleye göre bu sıradışı gök olayı, 2013 yılında gözlenebilecek.
Güneş Sistemi büyüklüğünde 'küçük' bulut

Avrupa Güney Gözlemevi'ne ait, Şili'deki Çok Büyük Teleskop (VLT) ile toplanan verilere göre, bulutun büyüklüğü Güneş Sistemi'nin tamamını kaplayacak kadar, toplam kütlesi ise Dünya'nınkinin sadece üç katı...

Bu nedenle dev boyutlarda olsa da uzaydaki benzerleri ile karşılaştırıldığında bulutun mütevazı, hatta küçük kabul edilebileceği söyleniyor.

Sagittarius A* (Sgr A*) adındaki kara delik ise, Dünya'ya 27 bin ışık yılı mesafede.

Hesaplara göre kara deliğin kütlesi Güneş'e göre 4 milyon kat daha büyük. Güneş'in kütlesi de Dünya'nınkinin 330 bin katı.

Kara delikler, zaten ışık da dahil olmak üzere çevresindeki her şeyi yutabilmeleri ile ünlü. Bu büyüklükteki bir kara delik ise uzmanlarca 'muazzam' olarak niteleniyor.

Bulutun şeklini ve izlediği yolu inceleyen uzmanlar, son yedi yılda, bulutun kara delik merkezine gidiş hızının ikiye katlandığını; halihazırda saniyede 2350 km katettiğini söylüyor.
Deliğin çevresindeki alan aydınlanacak

Buna göre 2013 ortalarında bulutun kara delikle arasında 40 milyar kilometre kalmış olacak. Bu mesafe Dünya'nın Güneş'e uzaklığının 260 katı ve bulutun bütün olarak deliğe çekilmesi için yeterli değil.

Kara deliğin hemen dışında ise bir delikten girdap gibi dönerek boşalan suyun yarattığına benzer bir alan oluşuyor.

Dönen maddelerden oluşan bu kuşak hakkında pek az şey biliniyor.

Ancak şimdi gaz bulutu yaklaşınca, bu kuşak rahatça gözlemlenebilecek.

Gaz bulutu, bir yıldızın ya da gazegenin aksine kara deliğin çekim gücü karşısında bütünlüğünü koruyabilecek bir kütle yoğunluğuna sahip değil. Bu nedenle bulutun, kaçınılmaz sona yaklaşırken uzayıp parçalanacağı tahmin ediliyor.

Almanya'daki Max Planck Dünyadışı Fizik Enstitüsü'nden Stefan Gillessen "Kara deliğe yaklaşan bir astronotun spagetti gibi uzayıp içine çekilmesi fikri bilim kurgu eserlerinden tanıdık bir düşünce".

"Ama şimdi, bunu keşfedilen bulut üzerinde gerçekten olurken görebileceğiz. Bulut bu deneyimi atlatamayacak" dedi.

Bulutun yarısının yutulup geri kalanının yeniden uzaya fırlatılabileceği tahmin ediliyor.

Bu süreç de sırlarla yüklü kara deliklerin nasıl faaliyet gösterdiğine, kelimenin tam anlamıyla ışık tutmuş olacak.

Çünkü bulut hızlandıkça, içindeki maddeler bir x-ışını yağmuruna dönüşerek kara deliği aydınlatacak.

California Üniverstiesi'nden gökbilimci Mark Morris'in tıklayın Gillessen ve ekibinin çalışmasını açıklayan makalesinde de belirttiği gibi, bu ender görülen olayı "muhtemelen pek çok teleskop izliyor olacak".

Sagittarius'tan sonra Dünya'ya en yakın kara delik, 100 kat uzakta, Andromeda Galaksisi'nde bulunuyor.

8/28/2011

uzayda süper yoğun elmastan oluşan yeni bir gezegen keşfedildi

Nick Bryant

BBC Melbourne muhabiri



Avustralyalı bilim adamları, süper yoğun elmastan oluştuğuna inandıkları bir gezegen bulduklarını söylüyor.

Dört bin ışık yılı uzaklıktaki bu gezegen, dış katmanlarını kaybetmiş dev bir yıldızın kalıntıları olabilir.
Elmas gezegenin temsili resmi
Gökbilimciler, Serpens yani Yılan takım yıldızındaki bu küçük gezegeni telsiz teleskop yardımıyla keşfettiklerini belirtiyor.

Bugüne dek bulunan tüm gezegenlerden daha yoğun bir malzemeden oluştuğu bildiriliyor.

Güneş sisteminin en büyük gezegeni Jüpiter'den daha küçük olmasına rağmen, kütlesi daha büyük.

Bu da bilim adamlarının "muazzam" diye tanımladığı yoğunluğuna bağlanıyor.

Gezegenin karbondan oluşan çekirdeğinin yüksek basınç altında kalarak elmasa dönüştüğü tahmin ediliyor.

Bu gezegen her iki saatte bir, mini bir "nötron yıldızın" etrafında dönüyor.

Avustralyalı bilim adamları nötron yıldızın da yeni bir keşif olduğunu vurguluyor.

Elmas gezegenin yakından neye benzediği ise şimdilik galaksinin sırlarından biri.

Onu uzayda parıl parıl parlayan bir kütle olarak hayal etmek her ne kadar çekiciyse de, bilim adamları bunun böyle olmadığı görüşünde.

8/19/2011

güneş fırtınaları ilerleyen yıllarda dünya'da çok daha etkili hissedilebilecek

Uçak seferlerinde ve uzay araçlarında ortaya çıkacak arıza ve aksamalara hazırlıklı olunmasını isteyen araştırma ekibi, güneşin düşük seviyede faaliyet dönemine girmesi ile birlikte, dünyaya erişen radyason tehlikesinin artacağını tahmin ediyor.
Araştırmacılara göre güneş fırtınaları nadirleşse de, çok daha güçlü ve hızlı patlamalar şeklinde cereyan edeceği için dünyaya ulaşan radyasyon da daha çok hissedilecek.

Buna ilaveten, güneşteki faaliyetin azalmasıyla birlikte galaksinin diğer noktalarından kaynaklanan radyasyonun güneş sistemine daha kolay sızacağı tahmin ediliyor.
Buzdaki bulgular

Bilim insanları, 1920'lerden bu yana güneşteki faaliyetlerin maksimum düzeyde seyrettiğini, ancak ''on yıllar içerisinde bu faaliyet döneminden çıkılacağını'' söylüyor.

Minimum faaliyet dönemine girildiğinde güneş lekelerinin neredeyse hiç meydana gelmediğini söyleyen araştırmacılar, bu dönemin son olarak 1650-1700 yılları arasında yaşandığını açıkladı.

Bilimsel gözlemler, dünyaya vuran radyasyon miktarının en çok güneş faaliyetleri orta düzeyde seyrederken arttığını gösteriyor.

Araştırma çerçevesinde, buz kütleleri ve ağaç kütüklerinde saklı kalmış 10 bin yıl öncesine dek uzanan iklim verileri incelendi.

Kozmik ışınların dünyanın atmosferine taşıdığı, ve buz tabakalarında veya organik madde içinde biriken izotopların ve nitratın seviyesi ölçüldü.
Nitrat yoğunluğu

Reading Üniversitesi'nden Profesör Lockwood, ''Buz kütlesinde nitratın yoğunlaştığı tabakalar tarih boyunca güneş faaliyetlerinin nasıl seyrettiğine ışık tutuyor.'' diyor.

Araştırmacılar, güneş faaliyetlerinin orta seviyede seyrettiği dönemlerde buz tabakalarındaki nitrat yoğunluğunun da arttığını gördüklerini söylüyorlar.

Profesör Lockwood, güneşteki faaliyetlerin yeniden yüksek radyasyon yayan bir döneme doğru ilerlediğini kaydediyor.

İnsanoğlunun uçak ve uzay teknolojisini geliştirdiği çağ boyunca karşılaşmadığı kadar yüksek düzeyde radyasyona maruz kalınabileceğini söyleyen Profesör Lockwood, güneş patlamalarına dayalı teknolojik arızaların da buna koşut hiç görülmedik düzeyde artabileceğine dikkat çekiyor.