Dünya

Dünya
göç etme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
göç etme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4/03/2013

Dünya tersine mi dönüyor? Avrupalılar Türkiye'ye göç ediyor

“Bir İngilizce öğretmeni olarak Avrupa’da birçok yerde görev yapabilirdim ama ben Türkiye’yi tercih ettim”.

Bu sözler İstanbul’da bir dil kursunda görev yapan Yvonne Godfrey’e ait. 

Godfrey son zamanlarda Avrupa’dan Türkiye’ye ve de özellikle İstanbul’a çalışmaya gelen Avrupalılardan sadece bir tanesi. İstanbul’un Galata ve Cihangir gibi semtlerinde artık Avrupalı göçmenlerin varlığı kanıksanmış durumda. İstanbul’un kozmopolitliğine katkı sunan yaşam biçimleri ile Avrupalılar İstanbul’da iyice görünür hale geldi.

Avrupalılar için İstanbul her zaman çekici olmuştu. Ancak son yıllarda ekonomik olarak kıtada yaşananlar Avrupalı profesyonelleri yeni çalışma alanları arayışına itince İstanbul ve Türkiye daha da öne çıktı. Fransız 'Equance' şirketinin araştırmasına göre, Türkiye’de yaşamayı tercih eden Avrupalıların sayısında yüzde 11’lik bir artış söz konusu. Araştırmanın detayları, Avrupalıların bu tercihinde ekonomik nedenlerin ağır bastığını ortaya koyuyor.

Neden Türkiye'yi tercih ediyorlar?

Bununla birlikte Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip dinamik bir toplum olması da yabancıları Türkiye’ye çeken unsurlar arasında yer alıyor. Türkiye’ye öğrenci değişim programları ile gelen genç Avrupalılar arasında Türkiye’de yaşamayı tercih edenler bulunuyor. İstanbul’da Fransızca dersleri veren Sophieu da İstanbul’a yerleşenlerden. Sophieu, iletişim alanında eğitim alsa da İstanbul’da Fransızca dersleri vererek hayatını kazanabiliyor.

İstanbul, Avrupa’dan gelen göçmenler için dinamik bir kent görüntüsü ile dikkat çekici olabiliyor. Yvonne Godfrey, kırsal Fransa’dan büyük bir şehre gelmek istediğini, bu yüzden de İstanbul’u tercih ettiğini belirtiyor. Godfrey, İstanbul’un diğer Avrupa şehirlerine göre daha kaotik olduğunu ama şehirle ilgili iyi izlenimleri olduğunu söylüyor.

Türkiye’nin Avrupalı göçmenler için çekim noktalarından biri haline gelmesinde Avrupalı şirketlerin Türkiye’de yaptıkları yatırımların da büyük önemi bulunuyor. Bu şirketlerin Türkiye’de yaptıkları yatırımlarının büyümesi ile Avrupa'daki profesyoneller, bu şirketlerin Türkiye’deki ofislerinde daha çok görev alıyor.

Avrupa’ya göç hayali azalıyor

Avrupa'yla ilgili tersine göç eğilimlerini sergileyen bir başka unsur ise Türklerin Avrupa’ya göç hayalinden yavaş yavaş vazgeçmesi. Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi’nin (MireKoç) Avrupa’daki 10 üniversite ile birlikte gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Türkiye’den Avrupa’ya göç etmek isteyenlerin oranının, Türkiye’nin AB’ye üye olması durumunda yüzde 40’lardan, yüzde 10-15 seviyelerine düşmesi öngörülüyor.

MireKoç Direktörü Prof. Dr. Ahmet İçduygu, araştırmayı ve Türklerin Avrupa göç eğilimlerini şöyle yorumluyor:

“Türklerin Avrupa’ya göç etmeyi hayal etmekten vazgeçme eğilimi göstermesinde Avrupa imajının önemli bir rolü var. Ekonomik olarak Avrupa ve Türkiye’de yaşananlar bu eğilimin temel nedenleri arasında yer alıyor. Eğitimli Türklerin de Avrupa’ya göç planları azalıyor. Biz bu araştırmayı Türkiye, Ukrayna, Fas ve Senegal’de yaptık. Bu dört ülke içerisinde Türkiye Avrupa’ya göç eğilimi en düşük ülke oldu. Türkiye’de yurt dışına göç etme hayali olanların oranı yüzde 50, bunların yüzde 30’u Avrupa’ya gitmek istiyor. Ancak göç konusunda somut planı olanların sayısı yüzde 15-20’lere kadar geriliyor.”

Deutsche Welle Türkçe

12/01/2011

depremi önceden sezen hayvanların sırları aralanıyor

Kimi hayvanların depremlerden önceki olağandışı davranış biçimi neye dayanıyor?

Bilim adamları, bunun hayvanların sulardaki kimyasal değişimi sezme kabiliyetinden kaynaklanıyor olabileceğini düşünüyor.
Araştırmacılar, 2009 yılında İtalya'nın L'Aquila kentini vuran depremden birkaç gün önce yakınlardaki bir gölde yaşayan kurbağa sürüsünün topluca göç etmesi ardından konuyu mercek altına aldı.

Hayvan davranışlarını daha yakından takip ederek depremleri önceden tahmin etmenin mümkün olup olmadığını sorguluyorlar.

Journal of Environmental Research and Public Health (Çevre Araştırması ve Kamu Sağlığı Dergisi) adlı bilimsel yayında ayrıntıları yer alan araştırmada, basınç altındaki kayaların saldığı parçacıkların yüzeydeki su birikintilerinde yol açtığı kimyasal reaksiyon zinciri anlatılıyor.

Su kenarında ya da içinde yaşayan hayvanların, sudaki kimyasal değişikliklere son derece hassas olduğu bilinen bir gerçek.

Bu tip hayvanlar, kaya kütleleri en nihayet yerinden oynayarak depreme yol açmadan önce, sarsıntının gelişini sudaki değişimden hissediyor olabilir.

L'Aquila depremindeki kurbağa sürüsünün yanısıra, büyük bir yer sarsıntısından önce tanık olunan tuhaf hayvan davranışlarına başka örnekler de var.
Yılanların uyanışı

Sürüngenlerin, suda ve karada yaşayan yüzergezerlerin veya balıkların büyük bir deprem öncesinde garip davranışlar sergilediği bilgisi birçok ülkede yaygın biçimde dile getiriliyor.

Örneğin, 1975 yılında Çin'in Haicheng kentinde meydana gelen depremden yaklaşık bir ay önce, yılanların topluca yuvalarından çıkmaya başladığı görülmüştü.

Bu yıkıcı depremin Haicheng'i kış aylarında vurduğu düşünülecek olursa, yılanların kış uykusunu yarıda kesip kendilerini dondurucu soğuğun ortasına atması neredeyse intiharla eş anlama geliyor.

Kış uykusundan uyanan sürüngenler, topluca göçen yüzergezerler ya da yüzeye çıkan derin su balıkları gibi daha çok sayıda benzer anekdot var.

Ancak büyük çaplı depremler çok nadir gerçekleşen bir durum olduğu için, önceden doğada yaşanan olayları bilimsel bir gözle incelemek neredeyse imkansız gibi.

İtalya'nın L'Aquila kentindeki kurbağalar, işte bu noktada istisnai bir konumda.

İngiltere'nin Open University (Açık Öğretim Fakültesi) biyoloji bölümünde okuyan Rachel Grant, L'Aquila'daki kurbağaları yazdığı doktora tezi için şans eseri inceleme altına almıştı.

Grant, ''Depremden önce üç gün içerisinde göldeki 96 kurbağadan geriye bir tanesinin bile kalmadığını gördüm, gerçekten çok şaşırtıcıydı.'' diyor.

Bunun üzerine Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, Rachel Grant ile temasa geçerek araştırmaya dahil oluyor.
Kimyasal reaksiyon

Aşırı basınç altındaki kaya kütlelerinin kimyasal değişimini inceleyen NASA, L'Aquila'daki kurbağaların topluca göç edişinin bununla bir bağlantısı olup olmadığını gölün su numunelerini tahlil ederek araştırdı.

Labarotuvar testleri, kaya katmanlarının yüzeydeki su birikintilerinin kimyasını değiştirebildiğini ve bu durumun suda yaşayan canlılarda olağandışı davranışlar tetikleyebileceğini gösterdi.

NASA'da çalışan jeofizikçi Friedmann Freund, tektonik tabakaların yol açtığı türden muazzam bir basınç altında kalan kayaların, deprem öncesinde çevrelerine elektrik yüklü parçacıklar saldığını kanıtladıklarını söylüyor.

Yüzeye kadar çıkan bu parçacıklar hava veya su ile karşılaşınca reaksiyona girerek yeni moleküllerin oluşumuna neden oluyor. Örneğin suya karışınca ortaya hidrojen peroksit çıkabiliyor.

Kimyasal değişimin göl suyundaki organik çökeltiyi etkileyerek suda yaşayan hayvanlara karşı zehirli maddelerin oluşumunu tetiklediği düşünülüyor.

Fakat araştırmacılar, çok karmaşık bir mekanizmanın işlediği kanısında ve henüz kesin bir teoriye varmadan önce daha çok sayıda bilimsel teste ihtiyaç duyulduğunun altını çiziyorlar.