Dünya

Dünya
elektronik deliller etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
elektronik deliller etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/03/2011

estonyadaki bir otelin 23.katında sovyet ajanlarının dinleme yaptıkları oda ziyarete açıldı

Otel odasındaki herşey, KGB ajanlarının 1991 ağustosunda bir anda ortadan yok olurken bıraktığı gibi… Çalışma masasının üzerinde dolu bir kül tablası, gazeteler ve elektronik aletler öylece duruyor. Dinleme ve ses kayıt cihazlarıyla dolu oda ise “Hotel Viru ve KGB” adlı serginin en dikkat çekici bölümünü oluşturuyor. Argo Kasela, bu odaya girmenin o zamanlar hiç de kolay olmadığını belirtiyor:

“Bir keresinde oda yanlışlıkla açık kaldı. Otel müdürü de odanın önünden geçti ve kulaklık takmış dört kişiyi şu duvarın önünde otururken gördü. Hiç kimse ne yaptıklarını bilmiyordu. Otel müdürünün onların yüzünü görebilecek zamanı bile olmadı. Hemen bir ajan silahını çıkardı ve hemen ortadan yok olmazsa onu öldürmekle tehdit etti.”
20 yıldır kapalı ’23. kat’

Sergi rehberi Argo Kasela, ziyaretçilerini asansörle 22’inci kata çıkarıyor, buradan merdivenle 23’üncü kata devam ediliyor. Çok gizli bilgilere ve konuşmalara tanıklık yapan 23’üncü kat, yaklaşık 20 yıldan bu yana ilk kez ziyarete açıldı. Otelin son katı, Hotel Viru’nun açıldığı 1972’den Estonya’nın bağımsızlığını kazandığı 1991 yılının ağustos ayına kadar, Sovyetlerin gizli servisi KGB’nin en önemli üslerinden biriydi.

Hotel Viru, bugün hâlâ 516 odasıyla Tallinn’in en büyük oteli ve aynı zamanda Estonya’nın en yüksek binası. Kasela, bu binanın yaklaşık 40 yıl önce Sovyetler döneminin en prestijli yapılarından biri ve bir Sovyet markası olarak düşünüldüğünü belirtiyor:
“Burası, Sovyetler Birliği’nin prestijli otellerinden biriydi ve Sovyetler Birliği’ndeki hayatın propagandasını yapıyordu. Batılı misafirlerini ağırlamak için otelin iç dekorasyonunda ve servisinde Sovyetler Birliği’nin en iyileri sunuluyordu.”
Oteldeki mobilyaların tümü eski Doğu Almanya’dan getirilmişti. Doğu Alman mobilyaları, o dönemde Doğu Avrupa'nın en iyisi sayılıyordu. Binanın yapımı da dönemin Doğu Bloku’nda rekor sayılabilecek bir sürede, sadece üç yıl içinde tamamlandı. Kasela, KGB ajanlarının otelin daimi müşterileri olduğuna dikkat çekiyor:

“Otelin açılışından önce tüm otel personeli üç günlüğüne tatile gönderildi. Ve böylece KGB ajanlarının gerekli kablolarını otele döşemek için yeterli zamanı vardı.”

Kül tablasına bile dinleme cihazı

Oteldeki toplam 60 oda dinleme cihazlarıyla donatılmıştı. Telefonlara, kül tablalarına ya da vazolara küçük mikrofonlar yerleştirilmişti. Ancak serginin tek ilgi çekici yanı KGB’den geriye kalanlar değil. Bir başka rehber Yana Sampetova, sergide Sovyet dönemindeki yaşam koşullarına dair bilgi edinmenin de mümkün olduğunu kaydediyor:

“Biz burada saçma bir yaşamın söz konusu olduğunu ve herkes için geçerli olan anlamsız kurallar uygulandığını da göstermek istiyoruz. Sovyet rejimi altındaki yaşam son derece zor ve aynı zamanda saçmaydı.”

Yana Sampetova, Estonya bağımsızlığına kavuştuğunda 10 yaşındaymış. Sampetova, Sovyet dönemindeki ekonomik sıkıntıları iyi hatırlıyor. Ekmek gibi basit temel gıda maddelerini satın almak için bile insanların saatlerce dükkânların önünde beklemek zorunda kaldıklarını biliyor. Argo Kasela Hotel Viru’nun yiyecek deposunun da bugünkünden 10 kat daha büyük olduğunu belirtiyor. Kasela, yıllık patates ihtiyacının sonbaharda depolandığını ve o dönemde yemek seçeneğinin fazla olmadığını kaydediyor:

“Mutfakta üç temel çeşit bulunuyordu: Patates, domuz eti ve sebze konservesi. Deniz ürünleri yoktu, baharat yoktu, beyaz şarap yoktu. Sovyetler Birliği’nin yoksul bir ekonomisi vardı…”


© Deutsche Welle Türkçe

Matthias von Hein / Çeviri: Hülya Köylü

Editör: Murat Çelikkafa 

4/03/2011

amerika kardak krizinde roket ve bombaları elektronik cihazlarla kilitlemiş

Pangalos “Crash” Dergisi’ne verdiği demeçte, Türk SAT komandolarının Kardak’daki iki kayalıktan birisini ele geçirmelerinden dönemin Genelkurmay Başkanı Amiral Hristos Limberis’i sorumlu tuttu ve “Evet, askeri açıdan ağır bir yenilgi idi. Kriz gecesi Başbakan Kostas Simitis, Amiral Limberis’e burada söylenemeyecek sözler sarfetti. (Ulan salak demişti). Limberis o anda istifasını sundu. Ben de “Amiral operasyonlar devam ederken nasıl istifa edersin” diye bağırıyordum” dedi.

Pangalos demecinde, Kardak krizinin bilinmeyen bir perde arkası olayını da açıkladı. Kardak krizinin sona ermesinde önemli payı bulunan ABD’li diplomat Richard Hollbrooke ile beş-altı yıl sonra New York’da buluştuğunu belirten Pangalos şunları söyledi. “Hollbooke o zamanlar Boston Bank’ta çalışıyordu. Yemekte buluştuk. Bana, Kardak krizi sırasında tek insan kaybı bile olmaması için Amerikalıların, Türk ve Yunan savaş gemilerinden fırlatılacak roket ve bombaların hedefleri vuramayacak şekilde tüm Ege’yi elektronik cihazlarla kilitlediklerini anlattı. Amerikalılar tek bir savaş gemisinin bile vurulmaması için tüm tedbirleri almıştı”.

Öcalan için vicdanım rahat

Pangalos, 1999’daki “Öcalan skandalı” için de önemli açıklamalar yaptı. “Öcalan için vicdanım rahat. O bir halk mücahidi değildi. O bir çarpışmada ölmedi. O tabanları yağlamayı tercih eden bir Stalinci idi” diyen Pangalos, demecinde şöyle konuştu: “Öcalan Yunanistan’a geldiğinde Başbakan Kostas Simitis yurdışında idi. Böylesi meselelere başbakan bakar. Meseleyi benim üstlenmemem gerekirdi. Yine de yaptım. Yine de Öcalan’ı kurtarmaya çalıştım. Ancak Başbakan Simitis önerilerimi kabul etmedi. Zaten o zaman aramızdaki ilişkiler koptu.” Pangalos “Öcalan skandalı” sırasında Dışişleri Bakan Yardımcısı olan bugünkü Başbakan Yorgo Papandreu’nun tavrı sorulduğunda ise “O pek birşey bilmiyordu. Meseleye ilkesel, insan hakları boyutunda yaklaştı. Hatalı bir tavırdı. Ona detaylı bilgi vermeme de neden yoktu. Üstelik biz sandala çıkamazken onu da derin sulara çekmek gereksizdi” cevabını verdi.
hürriyet dünya

12/28/2010

türk hackerler rum sitelerini türk bayrakları ile donattılar

Rum Polisi Basın Sözcülüğü'nden yapılan açıklamaya göre, birçok Rum internet sitesi Türk bayraklarıyla donatıldı.

Çökertilen internet sitelerine Kıbrıs adasının tamamının üzerine Türkiye bayrağının bulunduğu bir resim ile Pınar Karşıyaka basketbol takımının ambleminin yerleştirildiğini ve üç dilde “Sporda teröre hayır” sloganı yazıldığı belirtildi.

Alithia gazetesi, “Türk Hackerlerin ‘İstilası’... Şirketlerin ve Örgütlerin Sistemlerini Bloke Ediyorlar” başlıkları altında verdiği ve fotoğraflarla desteklediği haberinde, “Rum Polisi’nin son 24 saattir alarm verdiğini ve Türk hackerlerin Rum örgütlerin ve şirketlerin internet sitelerine yaptıkları müdahaleleri göğüslemek için mücadele gösterdiğini” yazdı.

Konuyla ilgili dün bir basın toplantısı düzenleyen Rum Polis Basın Sözcüsü Mihalis Katsunotos, “Elektronik Suçlarla Mücadele Ofisi’nin yaptığı araştırmalara göre 100’den fazla şirket ve örgütün internet sitesine izinsiz müdahalede bulunulduğunu” savundu.

Katsunotos, “hackerlerin sistemi bloke ederek internet sitelerinin giriş sayfalarına zorla egemen olduklarını ve buraya kendi unsurlarını yerleştirdiklerini” belirtti.

"Türkiye’den Yapıldığına Dair Güçlü Belirtiler Var"
Katsunotos, “dijital ve elektronik delillere göre müdahalelerin Türkiye’den yapıldığına dair güçlü belirtiler olduğunu” iddia etti.

Katsunotos, “dijital ve elektronik delillerin dışında (sitelere yerleştirilen) resimlerin ve müdahalenin içeriğinin; müdahalelerin kendilerini Türkiye’den geldiği sonucuna götürdüğünü” savundu.

Katsunotos, “internet sitelerine; geçtiğimiz hafta APOEL takımıyla mücadele eden (Pınar Karşıyaka) basketbol takımının ambleminin ve Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarına yarım ay (Türkiye bayrağı) resminin konulduğunu” da kaydetti.

Katsunotos, “Rum tarafında yapılan incelemelerden, müdahalelerin Türkiye’den yapıldığının kesinleşmesi durumunda Interpol aracılığıyla yasal yolun takip edileceğini” belirtti.

Hackerlerim müdahalesine maruz kalan “Kathimerini” gazetesinin bilgilerine göre Türk hacker örgütünün adının “Akıncılar/Eagle Tim” olduğu belirtildi.
trt türk