Dünya

Dünya
cinayet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cinayet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/25/2012

500 kiloluk kadın nasıl cinayet işler?

ABD’nin Teksas eyaletinde yaşayan 500 kilogram ağırlığındaki Mayra Rosales, polislere yeğenini öldürdüğünü itiraf ettiğinde ağırlığı yüzünden bunun akla yakın bir şey olabileceğini sanıyordu.

Ancak çocuğun gerçek ölüm nedeni tespit edildiğinde genç kadının bu suçu işlemek için fazla şişman olduğu anlaşıldı ve gerçek ortaya çıktı.

Mayra, 2008 yılının Mart ayında gerçekleşen olayda, iki yaşındaki yeğeni Eliseo’ya bakıcılık yaparken yanlışlıkla bebeğin üzerine yuvarlandığını ve Eliseo’nun ölümüne neden olduğunu gelen polislere itiraf etti. 550 kilogram olduğu için hikayesinin inanılabilir olacağını düşünüyordu. Ancak adli tıpta yapılan incelemeler Eliseo’nun kafasına bir darbe alarak öldüğüne işaret etti ve Mayra’nın ağırlığındaki bir insanın kolunu kaldırıp böyle bir şey yapabilme ihtimali yoktu.

Bu gerçeğin ortaya çıkması üzerine Mayra da olan biteni itiraf etmek zorunda kaldı. Mayra bu hikayeyi, bebek ölmeden birkaç saat önce, yemeğini yemek istemeyen ve mızmızlık eden Eliseo’ya bir saç fırçasıyla defalarca vuran kardeşi Jamie’yi korumak için uydurmuştu.

Çünkü Mayra ve kocası Bernie, bu olaydan birkaç ay önce tamamen Jamie’nin yanına taşınmışlardı ve şişmanlığı nedeniyle kendine bakamayan Mayra’yla Jamie ilgilenmeye başlamıştı. Bunun karşılığında Jamie de evde olmadığı zamanlarda dört çocuğunu Mayra’ya emanet ediyordu.

Çocuğun öldüğü gün de aynı şey oldu. Jamie evden çıkıp çocukları Mayra’yla bıraktı. Annesinin kafasına saç fırçasıyla vurduğu minik bebek bir süre sonra nefes alamamaya başladı. Mayra ambulans çağırdı. Bebek hemen hastaneye götürüldü. Bir süre sonra Jamie hastaneden arayarak Mayra’ya, “Eliseo’ya zarar verenin kim olduğunu söyleyene kadar bebeğimi görmeme izin vermiyorlar” dedi ve kardeşinden kendisi için yalan söylemesini istedi.

Ancak birkaç ay sonra Jamie Teksas’a dönerek yargı karşısına çıktı ve suçunu itiraf etti. Mayra temize çıksa da yaşadığı stres, sağlığının bozulmasına neden oldu.

O günden beri hastanede sürekli doktor tedavisi altında olan Mayra yavaş yavaş kilo veriyor ve geleceğe umutla bakıyor. Kardeşinin hapishanede olmasının kendisini üzdüğünü belirten Mayra Jamie’nin yaptığı hataların farkına varması gerektiğini belirtiyor. cumhuriyet

7/18/2011

facebook'ta tanıştığı erkek arkadaşı tarafından öldürülen kadın çıkacak yasaya vesile oldu

İNTERNET üzerinden flört ettikleri erkek arkadaşları tarafından öldürülen kadınların sayısının giderek artması İngiltere’yi alarma geçirdi. Ülke şimdi, erkek arkadaş bulmak için interneti kullanan kadınların güvenliğini sağlayacak bir yasa tasarısını tartışıyor.
Yasa tasarısı adını, Facebook’ta tanışıp aşık olduğu George Appleton tarafından önce boğulan, sonra da yakılan 1 çocuk annesi 36 yaşındaki Clare Wood’dan aldı. Eski devlet bakanı Hazel Blears ve Wood’un babası Michael Brown’un gündeme getirdiği yasa tasarısı yürürlüğe girerse kadınlar, internetten tanıdıkları ve hakkında çok az şey bildikleri erkeklerin geçmişte şiddet suçu işleyip işlemediklerini polisten öğrenebilecek. İngiliz The Mail Gazetesi’ne konu hakkında bir açıklama yapan İçişleri Bakanı Theresa May, “Clare Yasası’nı değerlendiriyoruz ve konu hakkında gelecek haftalarda bir duyuru yapacağız” dedi.
Cinayeti işleyen George Appleton’un eski kız arkadaşlarına yönelik kaçırma, tehdit ve tacizlerle dolu bir geçmişinin olduğunun ortaya çıkması Clare Yasası’nın en önemli çıkış noktası oldu. Appleton, Wood’a ilişkiye girdikten bir süre sonra şiddet uygulamaya başlamış, 2009 Şubat ayında ayrıldıktan sonra ise onu boğarak öldürmüş, ardından cesedini ateşe vermişti. Ardından sırra kadem basan Appleton’un “Facebook Kaçağı” ünvanı ise olaydan 6 gün sonra terk edilmiş bir barda kendisini asmasıyla sona ermişti.

Mahremiyet için itirazlar var

Clare Yasası’nın “kişisel özgürlükleri kısıtladığı” yolunda eleştiriler var. Özellikle Muhafazakar milletvekilleri, “İnsanların öylesine bir karakola gidip potansiyel erkek arkadaşı hakkında soru sorup polisten tüm dosyalarını açmasını isteyebileceği bir sistem olamaz. Bu konuda sıkı kurallar getirilmeli” görüşünde. Yasanın destekçileri ise “Önceliğimiz bir kadının yaşamı pahasına mahremiyetin korunması olmamalı” fikrini savunuyor. Clare Wood’un babası da, “Kızım aptal değildi. Geçmişini bilseydi o adamdan hemen uzaklaşırdı” dedi.

Sarah Yasası’ndan esinlendi

Clare Yasası aslında daha önce çıkan Sarah Yasası model alınarak hazırlanıyor. Adını, İngiltere’de 2000 yılında bir pedofil tarafından tecavüz edilerek öldürülen 8 yaşındaki Sarah Payne’den alan yasa, anne ve babalara, yaşadıkları çevredeki çocuk sapıklarının kimliklerini bilme hakkı tanıyor. Sarah Payne’i tecavüz ettikten sonra öldüren Roy Whiting afsız ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Whiting’in daha önce de cinsel saldırı suçu işlemiş olması nedeniyle “Sarah Yasası” için kampanya başlatılmıştı. Kampanyanın medyadaki liderliğini, telekulak skandalı nedeniyle kapatılan News of the World Gazetesi yapmıştı.

6/20/2011

84 yaşında cinayetten hapse giren 108 yaşında tahliye edilen en yaşlı mahkum

Hindu bir rahip olan Brij Bihari Pandey, 1987 yılında dört kişiyi öldürmekten mahkum olmuş, 84 yaşında hapse girmişti.


Uttar Pradesh vilayetindeki Gorakhpur cezaevi yetkilileri, Bihari'nin tedavi için hastaneye gitmek zorunda olduğunu kaydediyor.


Merhamet gerekçesiyle tahliye edilen Bihari'nin cezaevi çıkışına kadar kucakta taşındığı, daha sonra da bir otomobile bindirilerek götürüldüğü bildirildi.

Cezaevi yetkilisi SK Sharma, 108 yaşındaki bir mahkuma bakmanın çok zor olduğunu kaydederek, ''Tahliyesi için bir başvuru yaptık ve mahkeme bu talebi kabul etti'' dedi.

1987 yılında Bihari ve çoğunluğunu yeğenleri ve aile bireylerinin oluşturduğu bir grup Hindu tapınağına bir rahip ataması sırasında çıkan anlaşmazlık sonunda dört kişiyi öldürmekle suçlanıyordu.

20 yıl süren davanın sonunda 2009 yılında ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Bihari, sıklıkla hastaneye kaldırılmış, cezaevindeki yaşamının büyük bölümünü yatalak olarak geçirmişti.

Cezaevi yetkilileri, koğuşundan diğer mahkumların çiçekleriyle uğurlanan Bihari'nin gülümseyerek Tanrı'ya şükrettiğini aktarıyor.
bbc türkçe

6/16/2011

yoksulluk yüzünden kadınlar için dünyanın en tehlikeli ülkesi afganistan

Thomson-Reuters Vakfı'nın yaptırdığı araştırmada, yüksek düzeyde şiddet, sağlık hizmetlerinin çok yetersiz olması ve yoksulluk yüzünden Afganistan'ın kadınlar açısından en tehlikeli ülke olduğu kaydedildi.
Dünya sıralamasında Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Pakistan, kadınlar açısından tehlikeli ikinci ve üçüncü ülkeler.
Cenin öldürme ve seks ticareti olayları yüzünden de, Hindistan, kadınlar için en tehlikeli dördüncü ülke. Beşinci sıradaysa Somali yer alıyor.

BBC'nin Delhi muhabiri, Hindistan'ın kadınlar için dünyadaki en tehlikeli 5 ülke arasına alınmasının, ülkede hayretle karşılanacağını belirtiyor.


Pakistan ise, başlık parası yüzünden işlenen cinayetler, namus cinayetleri ile küçük yaşta yaptırılan evlilikler nedeniyle, en tehlikeli ülkeler arasına alındı.
'Gizli tehlikeler'

Dünya çapında kadın girişimcileri destekleyen Women Change Makers (Değişim Sağlayan Kadınlar) adlı grubun başkanı Antonella Notari, "Süregiden çarpışmalar, NATO'nun hava saldırıları ve gelenekler, Afganistan'ı, kadınlar için en tehlikeli ülke konumuna getirdi." dedi.


Notari, "Buna ek olarak, seslerini çıkarma girişiminde bulunan veya polislik, haber spikerliği gibi kamuoyunda öne çıkan ve kadınların yapabileceği işlere ilişkin geleneksel kalıpları kıran bazı rolleri üstlenmeye kalkışan kadınlar, genellikle ya caydırılıyor ya da öldürülüyor." dedi.

Kadınların yaşadıkları tehlikelere ilişkin araştırma sırasında 5 kıtadan 213 uzmana, genel anlamda tehlike kavramıyla, sağlık hizmetlerine erişim, şiddet, kültürel dışlanma ve insan ticareti konularını nasıl değerlendirdikleri soruldu.

Thomson-Reuters Vakfı'nın başkanı Monique Villa, "Bu araştırmada da görülüyor ki, eğitim ve sağlık hizmeti yoksunluğu gibi 'gizli tehlikeler', en az, tecavüz ve cinayet gibi, daha çok manşet olan fiziksel tehlikeler kadar, hatta daha fazla ölümcül sonuçlar doğuruyor." dedi.
bbc türkçe

5/24/2011

ingiltere'de türk kadını 200 sterline öldüren 16 yaşındaki kiralık katil

Londra'da Gülistan Subaşı adlı Türk kadını öldürmekten suçlu bulunan gencin İngiltere'nin en küçük yaştaki kiralık katili olduğu düşünülüyor.


Şu an 16 yaşında olan ve çıkartıldığı mahkemede müebbet hapse mahkum edilen Santre Sanchez Gayle, cinayeti işlediği zaman 15 yaşındaydı.

Detektifler, okul çağındaki gencin işlediği cinayet karşılığında 200 sterlin kazandığını düşünüyor.

Gayle'a yardım ve yataklık yapmaktan suçlu bulunan 22 yaşındaki Izak Billy de müebbet hapis cezası aldı.

Mahkeme, her iki sanığın da en az 20 yıl hapis yatması gerektiğine hükmetti.

26 yaşındaki Gülistan Subaşı, Türkiye'den İngiltere'ye gelerek, ayrıldığı kocasından olan ve eski eşinin akrabaları yanında kalan oğlunu görmeyi planlıyordu.

Oğlunun dokuzuncu yaş gününü kutlamaya hazırlanan Gülistan Subaşı, kaldığı evin kapısı önünde göğsünden vurularak öldürüldü.

Cinayet şans eseri kapalı devre televizyon tarafından kaydedildi.

Video kayıtlarında, evin önünde zili çalıp sakince beklemeye başlayan Sanchez Gayle, kapıyı açan Gülistan Subaşı'nın üzerine silahını ateşlerken görülüyor.

Gülistan Subaşı'nın önümüzdeki aylarda Türkiye'de evlenmeyi planladığı ve Londra'daki oğlunun velayetini üzerine almak istediğini söylediği bildiriliyor.

Mahkeme, Gülistan Subaşı'nın ayrıldığı kocası Serdar Özbek'in beraatine karar verdi.
bbc türkçe

3/26/2011

kayseri'nin talas ilçesinde şeker toplarken kaybolan çocukların cesetleri bulundu

Kayseri'de Ramazan Bayramı'nda şeker toplamak için evden ayrılan ve 1.5 yıl sonra cesetleri bulunan çocukların katil zanlısı, polise ifade verdi.

Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre, Kayseri'nin Talas ilçesinde, yaklaşık 1,5 yıl önce Ramazan Bayramı'nda, 01 Kasım 2001 doğumlu Türkan Ay, 11 Ocak 2002 doğumlu Ahmet Tuna Tekin ve 22 Eylül 2003 doğumlu Dilruba Tekin kardeşlerin, evlerinden şeker toplamak için ayrıldığı ve kendilerinden bir daha haber alınamadığı belirtildi.
Çocukların bulunabilmesi ve olayın aydınlatılması amacıyla Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı bünyesinde Kayseri'de bu olayla ilgili görev yapmak üzere çeşitli tarihlerde ve en son 12 Kasım 2010 tarihinde, bir daire başkan yardımcısı başkanlığında sekiz personel ile özel ekip oluşturulduğu ve dört aylık çalışma sonucunda olayın aydınlatıldığı vurgulandı.

Olayla ilgili yapılan çalışmalar neticesinde U.V.G isimli şahsın yakalandığı ve sorgusunda çocukları öldürerek Yozgat ili Çayıralan ilçesinde gömdüğünü söylediği bildirildi.
Şüpheli şahsın avukat nezaretinde alınan ifadesinde; ''Olay tarihinde evde yalnız bulunduğu esnada çocukların şeker toplamak maksadıyla evine geldiklerini, çocukları içeri alarak farklı odalarda ağızlarını bağladığını, Türkan Ay isimli çocuğa tecavüz ettikten sonra bıçakla öldürdüğünü, diğer iki çocuğu da boğarak öldürdüğünü ve kiraladığı oto ile cesetleri götürdüğü Yozgat ili Çayıralan ilçesinde gömdüğünü'' söylediği belirtildi.

Yozgat ili Çayıralan ilçesi Cumhuriyet Savcısı nezaretinde yapılan yer gösterme ve kazı çalışmasında kayıp çocuklar Ay ve Tekin kardeşlere ait olduğu düşünülen kemik ve elbise parçalarının bulunduğu ve soruşturmanın Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerinin katılımı ile Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütüldüğü ifade edildi.
mynet

2/05/2011

dünyanın en ünlü katil kadını Amanda Knox'un cinayeti film oldu

Öğrenci değişim programıyla İtalya’ya giden ABD’li Amanda Knox, 11 Kasım 2007 tarihinde, aynı evi paylaştığı İngiliz öğrenci Meredith Kercher’ı öldürmekle suçlanmıştı. İki yıl süren davanın ardından suçlu bulunan ve hapse yollanan Knox’un davası, ilk günden beri dünyanın gündeminden düşmedi. İngiltere ve ABD basını arasında çatışmalara, hatta ufak çaplı diplomatik krize bile neden olan dava önümüzdeki yıllarda da unutulacak gibi görünmüyor. ABD’de 21 Şubat günü vizyona girecek “Amanda Knox: Murder on Trial in Italy” adlı film, Knox davasını konu alıyor. Lifetime Entertainment Services kanalının yayımladığı filme ait kareler, yeni tartışmaları da beraberinde getirdi.

Son yılların en çok tartışılan cinayetinin ana figürü olan bebek yüzlü Knox, ABD ve İngiltere basını başta olmak üzere hakkında çıkan sayısız haberle tüm dünyanın tanıdığı bir isim oldu.

Suçlu bulunduktan sonra İtalya’nın en ünlü savunma avukatlarından birini tutan ve her temyiz duruşmasında yeniden dünya gündemine oturmayı başaran Knox, karıştığı satanist cinayeti konu alan filmle ününe ün katacak.

Cinayete kurban giden Kercher’ın ailesi, filme ait sahnelerin yayımlanmasına tepki gösterince, Knox davası tartışmaları yeniden alevlendi. 21 yaşında cinayete kurban giden kızın babası John, kızının öldürülme sahnesinin “tek kelimeyle korkunç” olduğunu belirtti.

İngiliz The Sun gazetesine açıklamada bulunan John, “Bu olayı film haline getirmek çok kötü bir fikir” ifadesini kullandı.

HEROES’UN YILDIZI BAŞROLDE

Knox’un temyize başvurması ve yeni delillerin ortaya çıkmasıyla giderek karmaşık bir hal alan filmde, Knox’u “Heroes” dizisinin yıldızı Hayden Panetteire canlandıracak. İngiliz Kercher’ın rolünü ise Amanda Fernando Stevens üstlenecek.

Filmde, Knox’un İtalyan sevgilisi ve suç ortağı Rafael Sollecito ile geçirdiği romantik anlar, Kercher’ın öldürülmesini içeren kanlı sahneler ve tartışmalı dava sürecindeki gerilim gözler önüne seriliyor.

Ağırlıklı olarak kadınlara yönelik yayınlar yapan Lifetime, Knox cinayeti hakkındaki filmin tanıtımında şu ifadeleri kullandı: “Suçlu bulunduğu iki yıl süren davası boyunca, Knox seks düşkünü, acımasız bir katil olarak resmedildi.”

26 YIL HAPİS CEZASI

İddialara göre, Knox ve Sollecito, Fildişi Sahilli arkadaşları Ruy Guede ile birlikte satanist bir seks ayini düzenlemek isterken, uyuşturucu ve alkolün etkisiyle Kercher’ın boğazını keserek öldürdü.

Kercher’ın boğazını keserek öldürmekten suçlu bulunan Knox 26 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
mynet

1/21/2011

Gerçekler Türk milletinden gizleniyor diyen jitemci böyle öldürüldü

Türkiye'de 1993'lü yıllarda PKK terör örgütünün iç yüzünü ortaya çıkartmak için girişimde bulunan bir çok isim ortadan kaldırıldı.

Bunların başında ise JİTEM'in kurucularından Binbaşı Ahmet Cem Ersever geliyor. Ersever cinayeti tam 17 yıldır aydınlatılamadı ancak cinayetin nasıl işlendiğine ilişkin ortaya çıkan fotoğraflar Ersever'in nasıl öldürüldüğü yönünde ipuçları veriyor.

Ergenekon davasıyla birlikte gündeme gelen faili meçhul cinayetler içinde Ersever cinayeti önemli bir yer tutuyor. 1990'lı yıllarda JİTEM bölge komutanı olarak PKK'ya karşı mücadele veren binbaşı Ersever, daha sonra JİTEM'den ayrılmış ve 'Gerçekler Türk milletinden gizleniyor' diyerek o gün içinde olduğu yapıyla ters düşmüştü. Kamuoyuna PKK ve JİTEM'in iç yüzüyle ilgili açıklamalarda bulunması beklenen Ersever, bir süre sonra kaçırılmış ardından da Elmadağ yakınlarında cesedi bulunmuştu.

1/13/2011

mezarlıkta hareket eden tabutların sırrı çözülemedi

1807 yılında Barbados'ta bir Hıristiyan mezarlığında akıllara durgunluk veren olaylar dizisi yaşandı.
Aynı mezarlığa gömülen cesetlerin her biri yerinden oynuyordu.
Peki "Huzursuz ruhlar" denilen bu esrarengiz olayın sırrı neydi?
1807 Temmuz'unda Bayan Thomasina Goddard'ın cesedi basit ahşap bir tabutla mezar odasının en üst katına konuldu.
Daha sonra delilik intihar ve cinayet gibi kötü şöhrete sahip Chase ailesi kondu.
Ailenin reisi kötü biriydi; kölelerine karşı öyle zalimdi ki adamı ölümle tehdit ederlerdi.
22 Şubat 1808'de bebek Mary öldü; büyük ihtimalle babası bebeği kızgın bir anında öldürmüştü!
Zavallı bebek ağır metal bir tabutla mezara kondu.
Birkaç ay sonra ailenin tuhaflığıyla bilinen delikanlısı Dorcas, kendini bahçedeki bir dolaba kilitleyip havasızlıktan öldü. O da aynı mezara kondu.
Dış kapıya geldiklerinde iki zenci kapıyı açtı. Ağıtlar yakarak tabutu taşayanlar onu takip ettiler, taş basamaklara yöneldiler.
Sadece el fenerinin ışığı vardı. Mezarın iç kapısı açıldı ve herkes korkuyla bağırdı.
Ağıt yakanlar tabutu düzelttiler ve Dorcas'ı kızkardeşinin yanına koydular.
Bir ay sonra albay Chase, kendini öldürdü. O da aynı mezarlığa kondu.
8 yıl sonra Chase'lerden olan bir çocuk daha öldü ve mezarlığa getirildi. Bu süre içinde menteşeler paslanmıştı.
Kapıyı iki zenci ancak açabildi.
İçeri girenler korkuyla kala kaldılar! Bayan Goddard'ın tabutu normal yerindeydi ama Chase ailesinin tabutları ortalığa saçılmıştı!
Bu çok tuhaftı; zira her birini dört kişi ancak kaldırabiliyordu!
Bir ay sonra mezarlığa çiçek koyan bir kadın 'çatırtı' sesleri ve 'inliyen birinin sesi'ni duydu.
Kadının atının ağzından korkudan köpükler gelmeye başladı ve sonradan veterinerde tedavi görmek zorunda kaldı.
Ertesi Pazar kilisenin dışında bağlı duran atlar korkuyla dörtnala tepeler kaçmaya başladılar ve oradan da denize ölüme atladılar!
Mezarlığın adı gittikçe kötüye çıkıyordu. Sırada Samuel Brewster'in cenazesi vardı. Kimi Küba, kimi Haiti'den gelen 1000 kişilik kalabalık bir cenazeydi.
Şiddetli bir fırtına vardı ve dört zenci köle kurşun tabutu taşıyorlardı; ki yine insanın kanını donduran aynı manzarayla karşılaştılar: tabutlar yine ortalığa saçılmıştı.
Bu noktada işe adanın valisi Lord Combermere karıştı. Sonraki cenazeye bizzat katıldı. Bu seferki, tabutunun yeri hiç bozulmayan Thomasino Goddard'ın kızı Thomasino Clarke'ın cenazesiydi. Vali mezarlıkta bir yeraltı dehlizi olup olmadığına baktı (ki hiç yoktu).
Adamlara yeni tabutu getirmeden önce ters çevrilmiş tabutları düzeltmelerini emretti. Sonra zemini ince kumla kaplattı ve kapıya yeni bir kilit taktırdı.
Son olarak kapı alçıyla mühürlendi. Vali ve adamları alçı ıslakken yüzüklerini iz bırakacak şekilde bastırdılar.
18 Nisan 1820'de güneşli bir günde vali son kez mezarı açtı. Kapıdaki mühür bozulmamıştı.
Ustalar alçıyı kırdılar ama kapıyı ancak bir iki santim açabildiler; çünkü kapıya bir şey dayanıyordu.
Zorlayınca kapı açıldı, ağır bir cisim basamaklara çarparak düştü. Tabii ki bu bir tabuttu.
Mezara girdiklerinde Dorcas Chase'e ait bir kol kemiği gördüler, tabutun kenarından dışarı sarkmıştı.
Bayan Goddard'ın tabutu dahil bütün tabutlar yine rastgele yerdeydi. Vali pes etti. Cenazeyi başka bir yere gömdürdü.
Londra Bilim Müzesi ve Fizik Araştırmaları Derneği'nden araştırmacılar olayı araştırdılar ama hiçbir cevap bulunamadı.
mynet

10/11/2010

eşref bitlis ve ahmet türkün memleketim düeti

NTV Eşref Bitlis ile Ahmet Türk'ü bir araya getiren programın kayıtlarını yayınladı.

memleketim düeti

Ölümüyle ilgili 'faili meçhul cinayet' iddiası gündeme gelen eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ve dönemin HEP milletvekili Ahmet Türk'ü buluşturan programı Nazlı Ilıcak modere ediyor.


Programın sonunda ise eşine pek rastlanmayacak bir sürpriz var. Bitlis ve Türk birlikte "Memleketim" şarkısını söylüyorlar.

10/07/2010

kanada ordusunda seks ve cinayet skandalı

Kanada'yı sarsan seks ve cinayet skandalı Kanada'nın en büyük hava üssünden sorumlu komutan Russell Williams, cinsel taciz ve cinayetle suçlanıyor. Tutuklanan albayın evinde yaklaşık 500 parça kadın iç çamaşırı bulundu.

seks ve cinayet skandalı

Kanada'nın en büyük hava üssünün komutanı iki kadını öldürdüğü ve başka iki kadına da cinsel tacizde bulunduğu suçlamalarını kabul edecek.
Albay suçlamaları kabul edecek
Albay Russell Williams'ın adına açıklama yapan avukatı, komutanın kendisine yöneltilen tüm suçlamaları kabul edeceğini açıkladı.
Ontario şehrindeki Trenton hava üssünden sorumlu olan Williams aynı zamanda 82 haneye tecavüz vakasıyla da suçlanıyor.

Savcılar, albayın kadın iç çamaşırı çaldığını söylüyor.

Albayın ikili hayatı
Zamanında Williams'ın terfisine onay vermiş olan emekli kor general Angus Watt yaptığı açıklamada Williams için "başarıyla gizlediği ikili bir hayat yaşamış" dedi.
Williams'ın kurbanlarından biri Kasım 2009'da evinde ölü bulunmuştu. Diğer kadın ise Ocak ayında kaybolmuştu.
Cinayet kurbanları 38 yaşındaki onbaşı Marie Comeau ve 27 yaşındaki Jessica Lloyd hava üssünün bulunduğu Ontario şehrinde yaşıyordu.
Williams aynı zamanda 2007 yılından bu yana 47 evi soymakla da suçlanıyor. Hedef alınan evlerin çoğu aynı sokak üzerindeydi. Evlerden biri ise dokuz kere soyuldu.
Ottawa Citizen gazetesinin haberine göre, polis Williams'ın evinde bulduğu yaklaşık 500 parça kadın iç çamaşırına el koydu.
7 Şubat'ta tutuklanan Williams'ın duruşmasının ay sonunda yapılması bekleniyor.
Albay Williams, Kanada Hava Kuvvetleri'ne 1987 yılında katılmıştı.
Haiti ve Afganistan operasyonlarına lojistik destek verilmesinden sorumlu olan Williams, Kraliçe İkinci Elizabeth'in de pilotluğunu yapmıştı.