Dünya

Dünya
biber gazı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
biber gazı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6/24/2013

Taksim Eylemleri “karanfil verdik yine gaz sıktılar çiçek de sevmiyorlar bunlar”

Brezilya Bayraklı Taksim eylemcileri
Bazılarının ellerinde Türk bayrakları ve Taksim Dayanışma oluşumunun flamaları var. Bir de insanların gülümseyerek işaret ettikleri Brezilya bayrağı.
Sıcak bir günün İstanbul’a veda ettiği saatlerde hafifçe dalgalanan insan denizinin içindeyiz.

Bir anda çevremizi saran kalabalık zıplamaya başlıyor. Sloganı daha sonra duyuyoruz. “Zıpla, zıpla. Zıplamayan Tayyip’tir”.

Sonra bütün eller havaya kalkıyor ve havada sallanıyor. Bu İstanbul’un farklı semtlerinin parklarında düzenlenen forumlarda alınmış bir karar. Böylece semt sakinleri alkış sesleriyle rahatsız edilmemiş oluyor.

Taksim meydan olduğu için daha farklı. Ellerin havada sallanmasından sonra bir alkış tufanı kopuyor.

Gezi Parkı’nın girişinde sivil ve uniformalı polisler kordon oluşturmuşlar. Onların önündeki merdivenlerde kameralar, fotoğraf makineleri ve son model maskeleriyle büyük bir gazeteci topluluğu var.
'Yaşıyor'

Biz de merdivenlere çıkıyoruz. Merdivenler karanfil havuzuna dönüşmüş. Yüzünü Gezi Parkı’na dönmüş eylemciler hep bir ağızdan polislere doğru “Sık bakalım sık bakalım biber gazı sık bakalım” diye bağırıyorlar.

Gezi eylemlerinde yaşamlarını yitiren kişilerin isimleri tek tek söylendiğinde “Yaşıyor” diye bağırıyor insanlar. Sivil polislerden biriyle göz göze geliyoruz. Belinden sarkan copunu sağ eliyle sıkıyor. Üzerinde bir tişört, jean pantolon ve pahalı spor ayakkabılar var.

Gezi eylemlerinde hayatını kaybedenler için anma
Polis yeleği ve copu olmasa eylemcilerden ayırt etmek mümkün değil. O sırada polisin anonsu duyuluyor: “Yolu kapayarak trafiği bozuyorsunuz. Bu size son uyarımızdır. Dağılın”.

Kalabalığın içinden biri TOMA’lar (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) harekete geçti diye bağırıyor. Kalabalık Harbiye, Sıraselviler, Gümüşsuyu ve İstiklal caddelerine doğru dağılmaya başlıyor.

Meydan bir anda su ve gaz bulutuna boğuluyor. Biz Sıraselviler caddesi üstündeki bir kafeye sığınıyoruz. Gaz boğazları ve gözleri yakıyor.

Hemen herkes maskelerini takarak hızla ilerliyor. Kafe çalışanları son üç haftadır süren eylemlere o kadar alışmışlar ki istiflerini hiç bozmadan güleryüzle servise devam ediyorlar.

Bir TOMA’nın caddenin başına geldiğini görüyoruz. Maskeli bir adam “Buradan çabuk uzaklaşın yoksa sıkışıp kalırsınız” diyor. Kazancı Yokuşu’nun başına doğru yürüyoruz. Eylemciler ile TOMA arasında 300 metreden az bir mesafe var. Gerilim son noktada. Sloganlar, ıslıklar, çığlıklar sürüyor.

Arkamızdan birisi “karanfil verdik yine gaz sıktılar çiçek de sevmiyorlar bunlar” diyor.

O sırada 20 yaşlarında yarıçıplak bir adam ortaya çıkarak “Siz parkınızı böyle mi koruyorsunuz. İlerleyin” diye kalabalığı meydana doğru gitmeye çağıyor. Onu küçük bir kalabalık takip ediyor.

Taksim Meydanında Karanfilli eylemciler
Önümdeki genç kadın “İşte bunlar provokatör” diyor kafasıyla genç adamı işaret ederek. Bu sırada Twitter’dan polisin İstiklal Caddesi’ne girdiğini ve gazla müdahale ettiğini öğreniyoruz. Ara sokaklarda ve Cihangir’de yoğun bir çatışma olduğu haberleri geliyor. Sıraselviler’deki kalabalık “Polis halkına ihanet etme. Simit sat onurlu yaşa” diye tempo tutuyor.

O sırada bir hareket başlıyor. Paniğe kapılan kalabalık içinde Kazancı Yokuşu’ndan aşağı doğru koşmaya başlıyoruz. Önümüzdekiler “Koşma. Koşma. Sakin..” diye bağırıyorlar.

Gerçekten de kalabalık yavaşlıyor ve birkaç dakika sonra geri dönüyor. Fakat bu da uzun sürmüyor. Bu sefer polislerin gaz maskelerini taktıklarını görüyoruz. TOMA bize doğru yaklaşıyor. Yokuştan aşağı var gücümüzle koşuyoruz. O sırada birisi elimi tutuyor. Hayatta kalmak için yapacağımız en önemli şey yere düşmemek.

Arkamızda TOMA’nın püskürttüğü suyu görüyoruz. Havadaki gaz boğazımızı yakıyor. Tanımadığım birisi ağzıma bir sıvı sıkıyor. Süt tadı alıyorum. Kalabalık artık koşmuyor. TOMA’ların havadan gelecek saldırılara karşı dar sokaklara girmediğini öğreniyoruz.

Bir binanın merdivenlerine çöküyoruz. Önümden hamile bir kedi korkuyla kaçıyor. Tencere tava sesleri, düdükler çığlıklar tüm gücüyle sürüyor. Duyulan tek bir slogan var artık “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam..”bbc türkçe

5/31/2013

Gezi Parkı'ndan "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" sloganları

"Siz eylem komitesinden misiniz?" diye soruyorum. "Hayır," diyor, "bu ağaçların hepsi benim, kestirmem." Diğer ağaçlara aynı kağıtları asmak için yanımızdan ayrılıyor.

Sabah 7.00'de geldiğim meydanı tanıyamıyorum bu akşam. Polisin erken saatlerde gelip biber gaziyla dağıttığı, çadırları yaktığı alana benzemiyor. Çadırlar yeniden kurulmuş, hatta sayıları artmış.

On binin üzerinde insan olduğu tahmin ediliyor. Yakılan çadırların izlerinin üzerinde dans ediyor eylemciler. Kimi işten gelmiş, kimi çocuğunu okuldan alıp... Kimisi de buradan işe gidecek.

Nasıl mı? Konuştuğum eylemcilerden biri şunu söylüyor: "Ben mesaili çalışıyorum. Ama karar verdim, bu gece nöbete kalacağım; işe buradan gideceğim."

Kürsüden konuşmalar yapılıyor ama alışıldık manzaranın çok uzağındayız Gezi Parkı'nda. Özellikle Türkiye'deki eylemlerde kürsü dinlenmez pek. Burada ise kürsüde konuşmalar yapılırken meydanda çıt çıkmıyor. Tabii ki sloganlar dışında... Yine Türkiye'den bir kıyaslama: sloganlar genelde iki kez atılır. Burada sloganlar grubun sesi kısılana kadar bitmiyor. "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" sloganının yedi kez tekrarladığını saydım.

Kürsüden yapılan tüm konuşmalarda "yarattığınız mücadele" vurgusu dikkatimi çekiyor. Konuşan herkes burada yapılan eylemin nüvesinin pazartesi gecesi sadece 30 kişinin ağaçların sökülmesine karşı koyması olduğunun bilincinde.

Kardeş Türküler çıkıyor sahneye. Ses düzeni belki en iyisi değil ama şarkılar hep bir ağızdan söyleniyor. Birbirini daha evvel tanımayan, toplumun farklı kesimlerinden insanlar halayda el ele tutuşuyor.

Üç gündür burada eylemcilere destek veren Oyuncular Sendikası'ndan, tiyatrocu Şebnem Sönmez kürsüye eylemciler arasındaki muhabbetin temellerini atıyor.
Sosyalistler, LGBT bireyler, Devrimci Müslümanlar..

Herkes nazik, güleryüzlü.... Birkaç geceden beri uyumayanlar gözlerinden belli oluyor ama kimse enerjisini yitirmemiş.

Alanda gençler çoğunlukta ama orta yaşlıların sayısı hiç az değil.

Her kesimden insan var. Sosyalistler, LGBT bireyler, Devrimci Müslümanlar, veganlar...

Metal-iş sendikası, THY'de grevde olan Hava-iş üyeleri ve onlarca sivil toplum kuruluşu Gezi Parkı'na sahip çıkmak için gelenler arasında.

Eylemde en çok alkışı alanlar bu eyleme destek vermek için Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü'nün sitesini hack'leyen Redhack grubu oluyor. Ekşi Sözlük ise internetten, gece kalacak nöbetçiler için yemek kampanyası başlatarak eylemcilerin coşkulu alkışlarını alıyor.

Türk Tabipleri Birliği genel sekreterliği alanda bir sağlık çadırı kurulduğunu açıklıyor, "umarız gerek olmaz ama..." diyerek...

Kürsüde yapılan konuşmaların ardından nöbeti perküsyoncular alıyor. Üç gündür buradalar. Üç gündür en büyük eğlence dalgasını onlar yaratıyor. Eylemcilerin arasında konserlerine başlıyorlar. Herkes "kazanılmış bir alanın" keyfini sürüyor.

Bu haberin yazıldığı saatte, "Gezi direnişi" dördüncü gününe giriyor. Alandan ayrılan pek yok henüz ama yarın sabahın erken saatlerinde buluşmak için herkes sözleşti şimdiden...

Gecenin nöbetçileri arasında iki milletvekili de var. CHP milletvekilleri Melda Onur ve Müslüm Sarı yine sabah saatlerinde biber gazlı bir müdahaleye ve buldozerlere karşı alanda nöbet bekleyecek.bbc türkçe

9/05/2010

Ne sıkıyorsun gazı. Orucuz. Orucumuz kaçtı

Vatandaşlar polise saldırdı Erzurum'da iftara 5 dakika kala alacak iki kişi arasında alacak verecek yüzünden çıkan kavgada bıçaklar konuştu.

Orucuz Orucumuz kaçtı

Birbirlerini bıçakla yaralayan iki kişi 10'ar metre mesafede kanlar içinde ambulansın gelmesini bekledi. Olay yerine çağrılan ambulansın gecikmesi üzerine vatandaşlar polise saldırdı. Polisin çıkan olayları bastırmak için birkaç kişiye sıktığı biber gazı ise 'oruç kaçtı mı?' tartışmasına neden oldu.

Olay dün (4 eylül) saat 18.45 sıralarında Tebriz kapı semtindeki Yabancılar Şube Müdürlüğü önünde meydana geldi. Aralarında alacak verecek meselesi yüzünden çıkan sözlü tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. Barış Kali (30) ile Hakan Özdemir (29) sallama diye tabir edilen döner bıçakları ile birbirlerini yaralayan Kali ve Özdemir kanlar içinde kaldı.

Kavgayı gören Yabancılar Şube Müdürlüğündeki nöbetçi polis memurları olaya müdahale etti. Her iki kişi bulundukları yere uzanıp polisin çağırdığı ambulansın gelmesini bekledi. Bu sırada yaralıların etrafına toplanan kalabılk grup ambulansın geç kalması üzerine polise 'adamlar kan kaybından ölecek nerede bu ambulanslar" diyerek sitemde bulundu. Polisin, 'haber verdik ambulans geliyor' diye açıklasına rağmen kalabalık grup polisin üzerine yürüdü. Kalabalağı sakinleştirmeyen polis olay yerine takviye kuvvet istedi. Bu sırada gelen ambulanslar yaralılara müdahale ederek hastaneye götürdü.

Bu sırada bazı sivil ve resmi polisler ile vatandaşlar arasında yaşanan tartışma yeniden alevlendi. Polis olayların büyümesini önlemek içinbirkaç kişinin gözüne biber gazı sıktı. Gözlerini tutarak yere yığılan vatandaşlar, "Ne sıkıyorsun gazı. Orucuz. Orucumuz kaçtı" diyerek öfkelendiler.
DHA