Dünya

Dünya
beyin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beyin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/08/2011

mozart dinlemek zekayı arttırırmı? beynin ne kadarını kullanıyoruz

Andrew Luck-Baker

BBC

İnsan beyni bildiğimiz evrende en karmaşık varlık. Bilim adamlarının onca çalışmalarına rağmen iki kulağımız arasına sıkışmış 1,5 kilogram ağırlığındaki bu kıvrım kıvrım organ, hala çok birçok sır taşıyor içinde.
İşte beynimiz hakkında çok yaygın olan kimi efsaneler ve bazı bilgiler:
'Beynimizin yalnızca yüzde 10'unu kullanıyoruz'

Öteden beri beynimizin sadece yüzde 10'luk bölümünü kullandığımız söylenir.

Ve geride kalan, kullanılmayan yüzde 90'lık kapasiteyle neler yapılabileceği merak edilir.

Ama beyin MRI'ları teknolojisinde atılan adımlar, bu yaygın kanının efsane olduğunu ortaya koydu.

Londra Üniversitesi Kognitif Bilim Enstitüsü'nden Prof. Sophie Scott, "yapılan işlevsel beyin görüntülemeleri, beyinde herhangi bir şekilde faaliyete geçmeyen pek az nokta olduğunu gösterdi bize." diyor.

Yumruğumuzu sıkmak gibi basit bir iş için bile, beynimizin yüzde 10'undan fazlasını kullanmak zorundayız. İşlevsel beyin görüntülemeler, parmaklarımız ve avucumuzdaki kasların kasılmasıyla birlikte, beyindeki çok sayıda hücrenin anında harekete geçtiğini gösteriyor.
Beynin sol ve sağ bölümleri

Anatomik olarak beyin sağ ve sol bölümler olarak ikiye bölünmüş halde. Ve bu iki bölüm bazı işleri aralarında paylaşıyorlar.

Prof. Scott beynin sağ ve sol tarafları arasında gerçekten büyük farklılıklar olduğunu söylüyor; "ama bu, bir genelleme olarak söylendiğinde aynı şey kastedilmiyor." diyor.

İnsanları kendi kendilerini geliştirme konusunda yönlendiren kitaplara ya da iş alanında yol gösteren kurslara bakarsanız, beynin iki bölümünün iki ayrı varlık olduğu gibi bir kanıya kapılıyorsunuz.

Beynin sol kısmı, mantık ve akılcılığın egemen olduğu bölüm olarak gösteriliyor. Sağ tarafı ise sezgi ve yaratıcılık bölümü olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla eğer mantığınızı kullanan bir insansanız, beyninizin sol tarafını daha çok işletiyorsunuz demektir. Ama daha duygusalsanız ve sanata eğilimliyseniz beynin sağ tarafını kullananlardansınız.

Yaygın efsaneye göre, beyninin her iki tarafını tam anlamıyla kullanmayı öğrenen insanlar daha başarılı oluyor, hayattan daha büyük tatmin elde ediyorlar.

Prof. Scott ise, insanların, karşılarına çıkan sorunlar ve hayat karşısında farklı şekillerde düşündüklerini, ama bunun beyinlerindeki sağ ve sol bölümler arasındaki güç dengeleriyle hiçbir ilgisi olmadığını Vurguluyor.

"Bazı insanların görsel algılaması gerçekten çok iyidir. Bazılarının da işitsel algılaması. Bir bilgiyi alıp işleme ve kullanma şekillerimiz çok değişik oluyor.

Ama bunu beynin mantıklı sol yanı ve yaratıcı sağ yanı şeklinde basitleştirmek, beynin çalışma şekli konusundaki saptamalarımıza uymuyor.

Bir de bu, beynin bir yanını, diğer bölümünden daha fazla kullandığımız gibi bir izlenim doğuruyor ki, beyin aslında böyle çalışmıyor." diyor Prof. Sophie Scott...

Dolayısıyla, beynin iki tarafı birbirleriyle sürekli iletişim halinde ve corpus callosum diye bilinen karmaşık bir sinir yumağı aracılığıyla işbirliği içinde çalışıyor.

Yani beynin iki yarısı birbirini tamamlıyor ve birbiriyle uyumlu halde işliyor.
'Dolunayda insanların anormal davranışları artar'
Dolunay, öteden beri geceleri yaşanan tuhaflıklarla ilişkilendirilir.

Birçok inanışa göre, delilikle dolunay arasında bağlantı kurulur; insanlar dolunay zamanı kurda dönüşür ve dolunaylarda her türlü ürkütücü ve tatsız şey yaşanır.

Ancak psikologlar ve istatistikçiler bu konuya eğildiklerinde, ayın, insan beyni ve davranışları üzerindeki etkileri hakkında o kadar da elle tutulur bir veriye ulaşamadılar.

Daha da önemlisi, dolunay zamanlarıyla, saldırılar, tutuklamalar, intiharlar, kriz masalarına yapılan başvurular, psikiyatri kliniklerine yatırılmalar, zehirlenmeler ve trafik kazaları arasında herhangi bir ilişkiye de rastlamadılar.

Uzun bir araştırma listesi hazırlayan Eric Chudler, "bu konuda birçok araştırma yapıldı. Eldeki verilerin çoğu, ayın değişik dönemleriyle anormal davranışlar arasında hiçbir ilişki bulunmadığını ortaya koyuyor." dedi.

Araştırmalara göre, dolunayla ilgili efsanelere inananların çoğu güvenlik ve sağlık hizmetlerinde çalışıyor. Polisler ve hastane görevlileri de hayatta en korkunç ve üzücü vakalarla karşılaşan kesim.

Eric Chudler, travmatik olaylarla karşılaşan bu insanların, o anlarda çok daha az dikkat çeken yarım ay ya da yeni aydan ziyade, gökyüzündeki dolunayı farkettiklerini belirtiyor.

Dolayısıyla da kaza veye suçlarla, ayın en bariz olduğu zamanlar arasında ilişki kuruluyor.
'Mozart dinlemek, zekâ artırır'
1990'larda ortaya atılan bu fikir ünlü klasik besteci Amadeus Mozart üzerinde odaklanmıştı.

İnsanlar, küçük çocuklara Mozart'ın eserlerinin dinletilmesinin çocukların beyin gelişimlerine katkısı olacağına ve çocukları daha akıllı yapacağına inanmaya başladılar.

Diğer efsanelerin tersine, bu inanışta bir parça doğruluk payı var.

"Mozart etkisi" ile insanın zeka düzeyi arasındaki ilişkilere dair ilişki, ilkin 1993 yılında Nature dergisinde yayımlanan bir bilimsel araştırmada yer aldı.

Araştırmada Kaliforniya Üniversitesi öğrencilerine bir dizi uzamsal akıl yürütme görevleri verilmişti. Bu testten önce Mozart'ın piyano eserini dinlemiş olan öğrenciler, daha önce rahatlatıcı bir müzik dinlemiş olan ya da sessiz ortamda kalan öğrencilere kıyasla, daha başarılı olmuştu.

Ama piyano sonatı dinletilen öğrencilerin başarı farkı, 15 dakika sonra kaybolmuştu.

Ardından gelen iki yıl içinde, medya, bu ilginç gözlemi büyüterek küçük çocuklara Mozart dinletilmesinin onları daha zeki yaptığı düşüncesini yaydı.

Öyle ki, sırf bu amaçla Mozart eserlerinin CD'leri üretildi, piyasaya verildi. 1998 Yılında ABD'nin Georgia eyaletinde yeni doğan bebeklerin annelerine Mozart CD'leri dağıtılıyordu.

Kimileri, Mozart'ın bestelerindeki müzik yapısının beyindeki hatlar üzerinde özel bir biyolojik etkisi olduğu tezini ortaya attı.

Daha sonraları yapılan çalışmalarsa, bu konuda, olağanın ötesinde bir veri sağlamadı.

Ortaya çıkan sonuç, beyni meşgul edecek testlerden önce, insanı canlandıran herhangi bir hareketli müzik dinletilmesinin, kişiyi daha uyanık ve hevesli hale getirdiği; dolayısıyla biraz daha iyi sonuç elde etmesine yardımcı olduğu yolundaydı.

10/27/2011

ağaçkakan beyninin sarsılmaması insan başını koruma yöntemleri için ilham kaynağı oldu

Ağır çekim kayıtlar, röntgen filmleri ve bilgisayar simülasyonları ağaçkakanların ağaçları gagalarken beyinlerinin neden hasar görmediğini sorusunun yanıtını ortaya koydu.
Ağaçkakanların her gagalamada başları saniyede altı metre hızla hareket ediyor ve her gagalamada yerçekiminin bin katından daha fazla ağırlıkta yavaşlıyor.

Ancak araştırmacılara göre, ağaçkakanların alt ve üst gagalarının eşit uzunlukta olmaması ve süngersi, tabakalı bir kemik yapısına sahip olmaları beyinlerinin zarar görmesini engelliyor.

Bu araştımadan elde edilen sonuçların insanların başlarının korunması yöntemlerinin geliştirilmesini sağlayabileceği belirtiliyor.

Uzmanlara göre, kuşların beyinleriyle kafatasları arasında çok az bir boşluk var. Bu da insanlardakinin aksine, beyne fazla hareket alanı bırakmıyor. Böylece beyin sarsılmıyor.

8/11/2011

doktorlar 117 yaşındaki dedeyi 17 yıl önce 70 yaşında diye ameliyat etmişler

Gaziantep'in Yavuzeli İlçesi'nde dünyanın en yaşlı insanları arasında gösterilen 117 yaşındaki Hasan Bilici, doktorları şaşırttı.
Yavuzeli İlçesi'nin Büyükkarakuyu Köyü'nde oturan 8 çocuk babası Hasan Bilici, 15 gün önce tuvalete girerken yere düşüp başını taşa çarptı. Yakınları tarafında getirildiği 25 Aralık Devlet Hastanesi Beyin Cerrahi Servisi'nde tedaviye alınan Hasan Bilici'nin 17 yıl önce de aynı serviste ameliyat edildiği ortaya çıktı. 100 yaşında iken geçirdiği trafik kazası sonucunda getirildiği hastanede Hasan Bilici'yi '70 yaşındayım' dediği için ameliyat eden Beyin Cerrahi Uzmanı Dr. Vehbi Sertbaş, şöyle dedi: "İlk kez 117 yaşında bir hastayla karşılaştım. Bu hasta 100 yaşındayken de bana getirilmiş ve yaşı nedeniyle riskli olan ameliyatı yapmakta tereddüt edince '70 yaşındayım' diyerek ameliyat olmuştu. Kafa travması sonucu hastanın durumu ağırdı. 15 gündür tedavi görüyor. Kısmen düzeldi. Yaşlı olduğu için beyinde ve beyin damarlarında ciddi dolaşım bozukluğu var. Onun dışında ciddi bir sağlık problemi yok." Hastanede babasına refakat eden en küçük oğlu 58 yaşındaki Ali Bilici ise, babasının nüfus kaydına göre 117 yaşında olduğunu uzun yaşamı boyunca birinci ve 2'inci Dünya Savaşı'na, Cumhuriyet'in kuruluşuna, darbelere ve birçok olaylara tanık olduğunu, en çok yoğurt ve pekmezi sevdiğini söyledi. Babasının uzun yaşamasını yediği sağlıklı gıdalara bağladığını belirten Bilici, "Babam yokluk içinde büyüdü, ama ibadetinden hiç vazgeçmedi. Alkol ve sigara da kullanmıyor. Bugüne kadar ciddi bir sağlık problemiyle karşılaşmadı. Hastanede yapılan testlerde de sadece düşme sonucu beyninde bir sıkıntı olduğunu öğrendik. Ama sağlık durumunun giderek düzeliyor" diye konuştu

6/26/2011

bir lokma domuz eti bütün vücudunu iflas ettirdi ölümden döndü

İki çocuk babası 46 yaşındaki genç adam domuz etini yedikten sonra öldürücü bir beyin virüsüne yakalandı. Uzunca bir süre yürüyemeyen ve konuşamayan Ashall, 5 ay boyunca hastanede tedavi oldu.
Tüm bağışıklık sistemine saldıran listerja memenjiti virüsü aynı zamanda genç adamın beyninde apseye de yol açtı. Doktorlar Ashall'un hayatta olmasının bile bir mucize olduğunu söylüyor.

Ashall tabağındaki eti ağzına atar atmaz düzgün pişmediğini anladığını ve pişman olduğunu söylüyor. Bir ay sonra kalp krizi geçirdiğini düşünerek hastaneye giden Ashall üç gün sonra yüzünün bir tarafını kıpırdatamamaya başladı ve felç geçirdiğini sandı.

ÖLECEĞİNE KESİN GÖZÜYLE BAKILIYORDU

Bir alet yardımıyla nefes alan Ashall için denenen bir çok tedavi de işe yaramadı ve bu sebeple yaklaşık 5 ay hastanede kaldı.

Hayatını kaybetmesine kesin gözüyle bakılan Darren Ashall hastalıkla savaşmaya karar verdikten sonra doktorlarını da şaşırtarak tekrar yürümeye ve konuşmaya başladı.

Bu süreçte eşinden de çok destek gören Ashall, maalesef bu virüsten hayatı boyunca kurtulamayacak ve ömrünün sonuna kadar antibiyotik kullanmak zorunda. Başından tüm geçenlere rağmen şimdiki hali için şükrettiğini belirten Ashall; 'Hayat çok kıymetli ve kırılgan, kocaman bir evin ve lüks bir araban olabilir ama günün sonunda hiçbiri kalmayabilir.' diyor.

Ashall yaşadıklarını kitap haline getirmeyi ve elde ettiği gelirle bağış yapmayı düşündüğünü belirtiyor.

hürriyet

5/23/2011

yuvaya bıraktığı sandığı kızını arabada bırakınca sıcaktan ölümüne sebep oldu

Küçük kızını yuvaya götürmek için arabasına bindirdikten sonra içinde unutan İtalyan baba, beş saat güneşin altında kalarak can veren kızın ölümüne sebebiyet vermekten mahkemeye çıkartılabilir.

Üniversitede veterinerlik hocası olan Lucio Petrizzi, açıklaması çok zor olsa da işe giderken kızını yuvaya bıraktığından emin olduğunu ve yaptığı ölümcül hatanın farkına ancak iş çıkışı arabasına döndüğü zaman vardığını söylüyor.

Arabaya döndüğünde, zorlukla nefes alıp veren kızını içeride gören baba, derhal ambulans çağırmasına karşın, Elena adlı 22 aylık kız kurtarılamadı.

Doktorlar, üç gün ölüm kalım savaşı veren kızın aşırı sıcaktan dolayı beyninin şiştiğini söylüyor.

Elena'nın ölümü ardından kalbi ve karaciğeri organ nakli için bekleyen iki küçük çocuğa bağışlandı.

Sekiz aylık ikinci çocuğuna hamile olan anne Chiara Sciarrini, kocasına anlayışla yaklaşılmasını talep ederek, ''Lucio kızını çok severdi, kendisi örnek bir babadır.'' diyerek eşini savundu.

İtalyan medyasının aktardığına göre Chiara Sciarrini, unutkanlığın ''herkesin başına gelebilecek birşey olduğunu'' söyledi.

İtalyan savcılar, Ancona kentinde meydana gelen olayla ilgili olarak baba Lucio Petrizzi aleyhinde dava açıp açmamayı görüşüyor.
bbc türkçe

5/17/2011

türk bilimadamının büyük başarısı zekaya zemin hazırlayan geni keşfetti

Yale Üniversitesi’nden Prof. Dr. Murat Günel ve Türkiye’den bilim insanları, beyne şekil vererek zekâya zemin hazırlayan yeni bir gen keşfettiler.
İNSAN beyninin oluşumundaki en büyük gizemlerden biri, Yale Üniversitesi’nde genetik üzerine çığır açıcı çalışmalara imza atan Prof. Dr. Murat Günel’in Türkiye’deki araştırmacılarla yaptığı işbirliği sonucu çözüldü.Nature Genetics Dergisi’nde yayınlanan çalışma sonunda, insanı diğer türlerden ayıran ve beyne şekil vererek zekanın oluşmasına zemin hazırlayan yeni bir gen keşfedildi.
10 buluştan biri

Beynin oluşumunda önemli rol oynayan ‘laminin-gamma3’ isimli gen, beyinsel hastalıkların engellenmesi için kritik rol oynuyor. Bu tür genlerin, beyni geç yaşlarda etkileyen Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların tedavilerinin bulunmasına zemin hazırlayabileceği düşünülüyor.

Yale Üniversitesi Beyin Cerrahisi Bilim Dalı Başkanı ve Beyin Genetiği Programı Direktörü Prof. Dr. Murat Günel, en bariz ve önemli özelliklerinden olan kıvrımların, beynin yüzey alanını arttırarak insan zekasının gelişmesinin ardında yatan sır olduğunun gösterildiğini anlattı. Günel, bu kıvrımların oluşmasında rol oynayan genlerin şimdiye kadar bulunamadığını belirtti.

Buluş, “Science” dergisi tarafından “2010’un en büyük 10 buluşundan biri” seçildi.

İlk hasta Cerrahpaşa’dan


PROF. Dr. Murat Günel, çalışmalarına katılan ilk hastanın, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde olduğunu belirtti. Erken yaşta sara nöbeti geçirmeye başlayan hastanın Prof. Dr. Beyhan Tüysüz, Prof. Dr. Veysi Demirbilek ve Prof. Dr. Cengiz Yalçınkaya aracılığı ile ekibine haber edildiğini anlattı.
hürriyet planet