Dünya

Dünya
acı ölüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
acı ölüm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/14/2011

eşini kaybeden reklam yıldızı burçin bildik kazandığım para mutluluk değil acı getirdi

Muğla'nın Bodrum ilçesinde denizde fenalaşınca hastaneye kaldırılan ve beyin fonksiyonlarının tamamının işlevini yitirdiği oyuncu Burçin Bildik'in eşi Zeynep Elçin Bildik hayatını kaybetti. Basın mensuplarına gözyaşları içinde açıklamalarda bulunan Burçin Bildik, beyin kanaması nedeniyle eşinin organlarının çok hasar gördüğünü ve bağışlanamayacağını söyledi. Zeynep Elçin Bildik Cuma günü toprağa verilecek. Bildik'ın yakın çevresine, "ilk kez 5 yıldızlı otele tatile gitmiştik" dediği öğrenildi.
Bodrum tatili sırasında, ani beyin kanaması nedeniyle eşi Zeynep Elçin Bildik’i kaybeden oyuncu Burçin Bildik’in insanın içini acıtan bir dramı daha yaşadığı ortaya çıktı.

Bugüne kadar çeşitli tiyatro oyunlarında rol alıp, barlarda şarkı söyleyen ancak şöhreti bilinmeyen numaralar operatörünün reklamına çıkınca yakalayan Bildik’in 2 yıl önce evlendiği eşi Zeynep’le ilk kez 5 yıldızlı bir tatile çıktığı öğrenildi.

Bildik’in yakınlarına, ‘’Yıllardan beri çalışırım, hep kıt kanaat geçindim.. Bu sene ilk kez elime güzel bir para geçti.. Telefon operatörü reklamı hayatımın akışını değiştirdi. Eşime dedim ki; ‘Bu sene şöyle güzel bir yere gidip, 5 yıldızlı bir otelde tatil yapalım.. Gönlümüzce eğlenelim. Nasıl olsa artık paramız da var..’ Bu nedenle Bodrum’u tercih ettik. Nereden bilebilirdim ki böyle güzel başlayan bir tatilin sonu kötü bitecek.. Kazandığım para mutluluk değil, acı getirdi’’ dediği öğrenildi..

SEBEB BEYİN KANAMASI

BODRUM’da pazartesi günü girdiği denizde, su üzerinde hareketsiz yattığı görülünce müdahale edilen ve 4 kez duran kalbi çalıştırıldıktan sonra kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesini yitiren reklam yıldızı Burçin Bildik’in eşi Zeynep Elçin Bildik’in beyin kanaması sonucu öldüğü belirlendi.

Tatil için geldiği Bodrum Torrba’da eşi Burçin Bildik (42) ve arkadaşlarıyla denize girerken bir anda suyun üzerinde hareketsiz durduğu görülen Zeynep Elçin Bildik (31) hemen kıyıya çıkarıldı ve sağlık ekipleri müdahale etti. Hastanaye götürülürken 4 kez duran kalbi çalıştırılan genç kadın dün saat 15.45 sıralarında yaşamını yitirdi.

İzmir Adli Tıp Kurumu’na getirilen Burçin Bildik’e bu sabah yapılan otopside, beyin anevrizması geçirdiği ve beyin kanaması sonucu öldüğü belirlendi.

’IŞIĞIM SÖNDÜ’

İki yıllık eşinin cenazesini almak için İzmir Adli Tıp Kurumu’na gelen reklam yıldızı Burçin Bildik büyük üzüntü yaşadı. Burçin Bildik, yarın (cuma) İstanbul’da eşinin çok sevdiği Şakirin Camii’nde öğle vakti cenaze namazı kılınacağını, aynı gün ikindi namazının ardından da Lüleburgaz’da toprağa vereceklerini söyledi. Burçin Bildik duygularını şöyle dile getirdi:

"Bodrum’daki raporun aynısı. Beyin kanaması sonucu vefat etti. Işığım söndü. Işığımı kaybettim. Ölümü çok ani oldu. Sürprizi çok severdi yine sürpriz yaptı. 14 Şubat’da sevgililer gününde İzmir’de tanışmıştık. Yine onu İzmir’den alıp götürüyorum. Hepimizin başına gelebilecek bir olay. Stresten de kaynaklanan bir şey olabilir. Ebru Gündeş de aynı olayı yaşadı ama o kurtuldu. Benim eşimde çok kanama olduğu için kurtarılamadı." dedi.

Zeynep Elçin Bildik’in kızkardeşi Semra Elif de kardeşinin tabutunu alırken gözyaşı döktü. Burçin Bildik, baldızını teselli etmeye çalıştı.

6/20/2011

karne hediyesi gitar elektrik kaçırınca ailesinin gözleri önünde hayatını kaybetti

Kocaeli’nin Kandıra İlçesi’nde elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren 16 yaşındaki Aykut Eren Ayan’ın ölümüne neden olan gitarın Çin malı olduğu ortaya çıktı. Dede Faik Ayhan, torunun şaka yaptığını sandığını ve öldüğüne hala inanamadığını söyledi.


Halkalı Ticaret Lisesi'nde öğrenim gören ve başarılı bir şekilde 2'nci sınıfa geçen Ahmet Eren Ayan, İstanbul'da özel bir tekstil firmasında müdür olan babası Ali Ayan ve annesi Mihriban Ayan ile birlikte, Babalar Günü'nü hep birlikte kutlamak için Kocaeli'nin Kandıra İlçesi'ne bağlı Mecidiye Köyü'nde oturan dedesi Faik Ayan'ın yanına geldi. Ahmet Eren Ayan, uzun süredir istediği, babası Ali Ayan'ın getirdiği başarılı karne nedeniyle kendisine hediye ettiği elektro gitarını da yanında getirdi.

MANGAL PARTİSİ
Aile, hep birlikte mangal yapıp yemek yedi. Saat 22.30 sıralarında Ayan Ailesi'nin fertleri arasında sohbet koyulaşırken, Ahmet Eren Ayan, kuzeniyle birlikte, "Dede sana gitar çalıp, şarkı söylemek istiyoruz" dedi. Gitarı ile birlikte ses yükseltici cihazı da bulunan Aykut Eren Ayan, bahçeye uzatma kablosuyla düzeneği kurdu. Gitarın fişini elektrik prizine taktıktan sonra gitarı eline aldı.

Bir süre sonra Aykut Eren, "Bu gitar elektrik kaçırıyor galiba beni çarpıyor" dedikten sonra titremeye başladı. Aykut Eren, ardından tüm yakınlarının gözleri önünde bir anda yere yığıldı. Paniğe kapılan dede Faik Ayan feryat ederken, koşup gelen diğer yakınları hemen gitarın fişini çekti.

Çağrılan 112 Acil Servis ambulansıyla ağır yaralı halde Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırılmak istenen Aykut Eren Ayan, yolda yaşamını yitirdi.

Aykut Eren Ayan'ın cenazesi ise Mecidiye Köyü'nde gözyaşları arasında toprağa verildi.

ŞAKA YAPIYOR SANDIM
Torunun şaka yaptığını sandığını ve öldüğüne hala inanamadığını söyleyen Faik Ayan, "Babalarıyla birlikte İstanbul'dan geldiler. Yolda telefonlaşmıştık. Bana mangalı yakmamı söylediler. Masayı kurdum, ateşi yaktım. Babası mangal başındaydı. Torunum da gitarıyla birlikte geldiği için 'Dede seni eğlendireyim mi?' dedi. Ben gitar sesini pek sevmem ama torunum söylediği için çalmalarını söyledim. O anda Aykut, 'Bu gitar elektrik kaçırıyor galiba beni gıdıklıyor. Beni cereyan çarptı' dedikten sonra yere yığıldı. Ben şaka yapıyor sandım. Kenara aldık. Hemen hastaneye götürdük ama iş işten geçmiş. Bir yıldır gitar çalıyordu ve gitar çalmayı çok seviyordu" dedi.

Aykut Eren'in yere yığıldığında ne yapacaklarını şaşırdığını söyleyen eniştesi İhsan Mutaf ise şunları söyledi:

"Bizler mangalın başındaydık. Dedesini eğlendirmek için gitar çalmaya başladılar. Hepimiz güle oynaya eğlenirken, Aykut biranda yere düştü. Ne olduğunu anlayamadık. Hemen hastaneye götürdük fakat iş işten geçmişti."

Olaydan sonra jandarma incelemek için elektro gitarı alırken, Aykut Eren Ayan'ın ölüm raporunda ise ölüm nedeninin 'elektrik akımına bağlı solunum ve kan dolaşım felci' gösterildiği öğrenildi.

Soruşturma sürerken, Aykut Eren Ayhan’ın ölümüne neden olan gitarın Çin malı olduğunu ortaya çıkardı. Elektro gitarın normalde 300 liranın üzerinde satıldığı ancak Ayhan’ın ölümüne neden olan Çin malı gitarın fiyatının 189 lira olduğu belirtildi.
mynet

6/06/2011

internette yeni açılan bir sitede çarpışmalarda ölen askerler hesap soruyor

Katia Moskvitch

BBC Bilim ve Teknoloji muhabiri

İgor Andreev


"Merhaba! Adım Nikolay. 24 Yaşındayım ve Rus ordusunda görev yaparken öldüm."


Facebook'un Rus versiyonu Odnoklassniki.ru'daki bir sayfada çoğu askeri üniformalı 27 gencin fotoğrafları görülüyor.

Çoğu gülümsüyor, mutlu ve gururlu görünüyorlar.

Bu 27 gencin hepsi de silah altındayken can vermiş. Birkaçı Çeçenistan veya Dağıstan'daki çarpışmalarda ölmüş.

Bu alışılmışın dışındaki sayfayı oluşturan, sivil toplum örgütü The Mother's Right Foundation (Annelerin Hakkı Vakfı), ölen askerlerin çoğunun, aşırı zorbalık, suç eylemleri, kötü yaşam koşulları ya da ordu içindeki anormal psikolojik ortam yüzünden can verdiğini belirtiyor.

Bazıları asker arkadaşlarınca öldürülmüş, yakın mesafeden açılan ateşle ya da aşırı dövülme sonucu...

Vakfa göre, bazıları da, yaşadıkları sürekli şiddet ve taciz yüzünden intihar etmiş.

Ama Odnoklassniki.ru sitesinde, bütün bu gençler, adeta hala hayatta gibi. Başkaları bu kişileri "arkadaş" edinebiliyor, fotoğraflarına bakabiliyor, duvarlarına yazabiliyor ve hatta özel mesaj gönderebiliyor.

Sayfa sahipleri, yaşam öykülerinde hayatlarını ve ölümlerini birinci tekil şahısla anlatıyorlar.

Çelyabinks'den çok da uzakta olmayan Mezhozernij köyünden Nikolay Ishimov, kendi öyküsünü şöyle anlatıyor:

"20 Ağustos 2007'de 47 asker arkadaşımın önünde, Vladimir Bazelev adlı sarhoş subay tarafından vuruldum. Öylesine, hiçbir neden olmaksızın...

Kurşun iki gözümün arasına isabet etti, hemen orada öldüm.

Üç duruşma ardından ve Annelerin Hakları'nın yardımıyla, annem, katilimin 5 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmasını başardı.

Ama annem hala ağlıyor arkamdan, hergün ağlıyor. Annem babam bazen rüyalarında görüyorlar beni."
İnternet sayfası büyük dikkat çekti

Vakfın başkanı Veronika Marçenko, internet kampanyasının sadece birkaç hafta önce başlatılmış olmasına rağmen, Rus ordusundaki şiddet geleneğine böylesine alışılmadık biçimde dikkat çekilmesinin, gündemde yer bulduğunu söylüyor.

Marçenko, "Bu bilgiyi dünyayla paylaşmak suretiyle, olan bitenleri soyut sözcükler ve rakamlarla anlatmak yerine, somut örneklerle, bu gençlerin öykülerini anlatarak ortaya koyuyoruz. Böylece insanlar, bu durumun olağan birşey olup olmadığı sorgulamaya ve ne yapılabileceğini düşünmeye başlıyor." diyor.

Vakfın başkanı Veronika Marçenko, internet sayfasındaki yazılarda "Ben öldüm, öldürüldüm" gibi ifadeler kullanılmasıyla, birden büyük dikkat çektiklerini ve insanlardan tepkiler gelmeye başladığını belirtiyor.

"Belki aynı apartmanda oturuyor olabilirsiniz ama, komşunuzun oğlunun silah altındayken öldüğünü, ancak bu sosyal paylaşım sitesinden öğreniyorsunuz. Çünkü artık insanların çoğu, komşularıyla değil de, internet üzerinden iletişim kuruyorlar birbirleriyle." diyor Marçenko.

Annelerin Hakkı, 1990'dan bu yana , ölen askerlerin ailelerine parasız hukuki yardım ve destek sağlıyor; ailelere, karmaşık Rus yargı düzeninde rehberlik yapıyor.

2009 Yılında, ABD Başkanı Barack Obama'nın eşi Michelle Obama ve Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, yürüttüğü çalışmalardan ötürü Veronica Marçenko'ya saygın "Uluslararası Cesur Kadınlar" ödülünü vermişti.
Birçok aile için, oğullarının tam olarak nasıl öldüğünü anlamak, çok büyük önem taşıyor.

Veronika Marçenko, silah altında ölen askerlerin anne babalarının, yalnızca maddi tazminat ve adalet peşinde olmadıklarını; oğullarının nasıl ve niye öldüğünü de saptamak istediklerini anlatıyor.

Genç bir askerin ölüm nedeni olarak en sık rastlanan açıklama, intihar. Ama anne babalar, oğullarının ölü bedenlerini incelediklerinde, iç yaralanmaların ve kırılmış kemiklerin izlerini buluyorlar.

Kimileri, bazı askerlerin aslında dövülerek öldürüldüğünü, ama olaya intihar süsü vermek için boyunlarına ip geçirildiğini ya da gençlerin kendilerini asmak zorunda bırakıldıklarını düşünüyor.
İşkence olayları

19 Yaşındaki İgor Andreev 2005 yılında Sen Petersburg'da ölmüş. Bir birlikten diğerine nakledilirken, trende, kemeriyle asılı halde bulunmuş.

İgor'un annesi Lyudmila Strugova, hıçkırıklar içinde, "Aldığımız haberlerden çok etkilenip o kadar büyük bir şoka girdik ki, otopsi yaptırmadık. Bize, oğlumuzun cesedinin beş gündür tabutta olduğunu ve ilaçlamayı unuttukları için, tabutu açmamamız gerektiğini söylediler. Bu nasıl birşey? Tabutu açmamıza nasıl izin vermezler?" diyor...

İnternet sitesinde İgor'un öyküsü tüm çıplaklığıyla gözler önünde.

"Sürekli diğer askerlerce eziliyor, tacizlere hedef oluyordum. Benden para istiyorlar, dövüyorlardı. Her yerim çürükler ve hematomlarla kaplanmıştı." diye yazıyor İgor ve sürdürüyor:

"2005 Mart'ında, istediği parayı bulamadığım için Ruslan Romadov adlı asker tarafından çok kötü şekilde dövüldüm. Alemden para istemek zorunda kaldım. Ben yoksul bir aileden geliyorum. Cumhurbaşkanlığı taburunda görev yapıyordum; sürekli dayak, haraç alma ve aşağılanma beni perişan etti."

İgor'un annesi, ağlayarak, ordunun zor bir yer olduğunu daha önce duyduklarını; ama asla bu derece zor olacağını düşünemediklerini anlatıyor ve İgor hala hayattayken, bu taciz hareketlerini yapanların hiçbir ceza görmemesini anlayamadıklarını söylüyor.

İgor Andreev'un annesi, "Mahkemede subayın gözlerinin içine baktım ve oğluma niçin işkence edildiğini, neden geceler boyunca uykusuz bırakıldığını, bir köşede ayakta durmak zorunda bırakıldığını, sürekli dayak atıldığını, olayla ilgili belgelerde yazılı olan bütün bu muamelelerin niçin yapıldığını sordum. Doğru bir cevap alamadım ama vakıf avukatlarının yardımıyla, olayın başlıca sorumlusunun hapse atılmasını sağladık ve maddi tazminat aldik." diye sürdürüyor.
İgor ve Nikolay'ın ölümleri soyut olaylar değil


Eylemciler her yıl binlerce askerin savaşla ilgisi olmayan olaylarda öldüğünü, binlercesinin de fiziksel ya da ruhsal bakımdan veya her iki bakımdan sakatlanmış olarak evlerine döndüğünü belirtiyor.

2006 Yılında 19 yaşındaki Andrei Siçev, yılbaşı gecesi saatlerce çömelmiş halde durmaya zorlandıktan sonra bir sandalyeye bağlanmış ve vahşice dövülmüştü. Şiddetli acılardan yakınmasına aldırış edilmedi ve dört gün sonra hastaneye kaldırıldığında, doktorlar kangren oluşan bacaklarını kesmek zorunda kaldılar.

Rus ordusu, silahlı güçler içindeki zorbalık ve taciz olaylarına çözüm getirilmesine çalışıldığını ve askeri eğitim bünyesinde çeşitli reformlar yapıldığını kaydediyor. 2008 Yılında Savunma Bakanı Anatoliy Serdyukov, askerlik reformlarını açıklamış; bu çerçevede subay sayısı azaltılmış, askerlik süresi bir yıla indirilmiş, bazı kadrolar ve birlikler feshedilmişti.

Rusya Savunma Bakanlığı barış zamanlarında bile hala yılda 500 kadar askerin öldüğünü belirtiyor.

Sivil toplum örgütleriyse bu sayının yılda 2-3 bin arasında olduğunu kaydediyor.

Annelerin Hakkı gibi girişimlerle Rus ordusunda değişime gidilmesi için yürütülen baskı artırılıyor.

İgor Andreev'in annesi Lyudmila Strugova da, oğlunun ölümünün, hiç değilse başka Rus gençlerinin kurtarılmasına yarayabileceği düşüncesiyle avunuyor.

5/03/2011

aziz nesini öldürene para vereceğini söyleyen usame bin ladin için taziye ilanı verdi

Yıllar önce Aziz Nesin'i öldürecek kişiye 250 bin dolar ödül vereceğini duyurarak tartışma konusu olan Mehmet Ali Şadoğlu, Usame Bin Ladin için verdiği taziye ilanıyla gündemde.
ABD'nin Pakistan'da öldürdüğü Ladin için taziye mesajı yayınlayan Şadoğlu, Ladin için "Her Müslüman gibi cennete kavuşmana üzülmüyor bila­kis imreniyorum" ifadelerine yer verdi.
Yine metinde "Haçlıların çizmeleri altında ezilen Müslüman kardeşlerinin özgürlük umudu ve onuru oldun" sözü dikkat çekti.
Şadoğlu, Yeni Akit Gazetesi'nin 16. sayfasının tamamında yayınlanan ilan, "Şüphesiz biz Allah'tan geldik ve o'na döneceğiz" anlamındaki Bakara Suresi'nin 156. ayetiyle başlıyor.

İLANIN TAM METNİ ŞÖYLE:

"İnna Lillâhi ve innâ lleyhi Raciûn Ey Usame Bin Laden! Ne mutlu sana ki; Dünyayı ahiret karşılığı satıp malın ve canınla cenneti satın alarak, Allah katında rızıkla- ra mazhar olabilme diriliğine ulaştın.

Ne para, ne makam, ne de o özenilen şatafatlı hayat seni asla Allah yolundan döndürmedi, kılcal damarlarına kadar hissettiğin Allah aşkı ulaşmak istediğin cennete kavuşturdu.

Diğerleri gibi Allah'ın ayetlerini az bir bedel karşılığı satmayıp vahyin emrettiği doğrultuda öyle bir mücadele ettin ki, haçlıların çizmeleri altında ezilen Müslüman kardeşlerinin özgürlük umudu ve onuru oldun.

Yeryüzünde din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla mü­cadele ettin; oyun, oyuncak ve aldatmadan ibaret bir saniye son­rası meçhul dünya yaşamına zerre kadar meyletmedin.

Özgürlük ve bağımsızlığın ne demek olduğunu tarihe altın harflerle kazıdın, sadece Müslümanlara değil insan­lıkla şereflendirilmiş hiçbir eşrefi mahlûkata zincir vurula­mayacağını emperyalist azgın barbarlara kanıtladın.

Her Müslüman gibi cennete kavuşmana üzülmüyor bila­kis imreniyorum.

Eğer Müslüman kimlikler, inançlarında sebatkâr davranıp kendilerini müstemlekeye dö­nüştüren barbarların değil de senin yanında yer alsaydılar, dünyadaki zulümler sona ere­cek ve Allah'ın vaadi olan zafere mutlaka ulaşılacaktı. Ancak iktidarları, mahkûmluğu öz­gürlüğe tercih ettiler...

Milyonlarca erkek, kadın ve çocuğun katliamından ve esaretinden sorumlu ABD, İsrail ve Avrupa'nın masum addedilip senin terörist ilan edilmen, şüphesiz Allah nezdinde hiçbir kıymeti harbiye taşımamaktadır.

Naaşın tüm İslam alemine mübarek olsun.

MEHMET ALİ ŞADOĞLU"

mynet