Dünya

Dünya
Toronto Üniversitesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Toronto Üniversitesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2/20/2015

dünyaca ünlü görme engelli türk ressamın hayat hikayesi sinema belgeseli oluyor

Dünyanın dört bir köşesinde tanınıyor

Eşref Armağan doğuştan görme engelli olmasına rağmen dünyada benzeri bulunmayan bir yetenekle, hem bilim hem de sanat dünyasını şaşırtan resimler yapıyor. Şimdi ise hakkında bir belgesel ile sinemalarda.






Ankara'da yaşayan ressam Eşref Armağan, doğuştan görme engelli. Hayatında ne renk görmüş, ne de bir şekil. Gölge ya da ışık onun için tamamıyla yabancı terimler. Ancak yine de sanki gözleri görüyormuşçasına resim yapıyor, hem de eserlerinde perspektif kullanarak. Hem sanatsal, hem de bilimsel açıdan bir fenomen olan Eşref Armağan hakkında bugün Alman sinemalarında bir belgesel gösterime girdi. Türkçeye "Parmakları ile gören" şeklinde çevrilebilecek olan "Der mit den Fingern sieht" adlı film, Berlin’de yaşayan yönetmen Savaş Ceviz’in imzasını taşıyor.



Dünyanın dört bir köşesinde tanınıyor




Parmak uçlarını boya fırçası olarak kullanan Eşref Armağan zor şartlar altında büyümüş ve hiç okula gitmemiş. Armağan “Ciddi bir şekilde herhangi bir eğitim görmedim. Resim üzerine falan, öyle bir şey zaten yok” diyor. Ancak bugün 57 yaşındaki ressamın Chicago’dan Şanghay’a kadar dünyanın dört bir köşesinde sergileri düzenleniyor.



Yapacağı resme ait şekilleri önce parmaklarıyla inceleyen, boyut, perspektif, gölge ve renk gibi temel öğeleri ise etrafındaki insanlara sorarak öğrendiğini kaydeden Eşref Armağan’ın, görme yeteneği olmadığı halde resim yapabilmesi uluslararası bilim dünyasında da ilgi görüyor. Toronto Üniversitesi'nden psikoloji profesörü John Kennedy, “Onu ilk kez çizim yaparken gördüğümde çok şaşırdım. Önce hata yapıyor sandım, ancak çizime dikkatlice baktığımda, Eşref’in perspektif kullandığını anladım” şeklinde konuşuyor. Ressam Eşref ArmağanRessam Eşref Armağan



35 yıldan uzun bir süredir görme engelliler üzerinde araştırma yapan Kennedy, böyle birisinin perspektif kullanarak çizim yapmasının dünyada tek örnek olduğunu söylerken, Harvard Üniversitesi'nden beyin uzmanı Prof. Dr. Alvaro Pascual-Leone, çektiği beyin MR’ları aracılığıyla Armağan’ın görsel korteksinin resim yaparken canlandığını saptamış. Yani başka bir deyişle, Eşref Armağan parmaklarıyla görebiliyor.



Yönetmen gazete haberinde keşfetmiş




Yönetmen Savaş Ceviz, Armağan’ın ismini ilk olarak bir gazetede görmüş. “Eşref Armağan üzerine bir Alman gazetesinde, Süddeutsche Zeitung’da okudum, beş altı yıl oluyor en azından. Bazı görme engellilerden bahsediyorlardı. Birisi onların arasında Eşref Armağan’dı." diyen yönetmen, çok ilgisini çeken ressam hakkında araştırmaya başlamış, sonra da Ankara’da kendisiyle buluşmuş.



Karısını kaçıran ressam



Savaş Ceviz kamerasıyla Armağan’a günlük yaşamında ve çalışmalarında eşlik ederek bu fenomeni aydınlatmaya çalışıyor. Belgesel film birbirinden renkli hikâyeler ile dolu. Eşref Armağan’ın bir resminin New York’taki ünlü Modern Sanatlar Müzesi’ne kabul edilmesi, Bill Clinton’ın ABD Başkanı iken yazdığı teşekkür mektubu ya da ressamın kendisi gibi görme engelli olan karısını nasıl kaçırdığı, tüm bunlar dopdolu bir hayattan beyazperdeye aktarılan sayfalar.



Yönetmen, hikâyesini anlattığı Eşref Armağan’ın dünyaya bakışını şu sözlerle açıklıyor:



“Hiç kendini engelli olarak görmüyor. Dert yanmıyor da yani. Aman görme engelliyim, filan diye bir şey yok onda. Ne imkânı varsa, o imkâna göre her şeyi yaratmak istiyor. Onun için engelsiz yaşıyor.”



Hem engellilere, hem de engelsizlere örnek



Bundan beş yıl önce Eşref Armağan hakkında “Kör Ressam” adlı kısa metrajlı bir film de çeken yönetmen, şimdi de uzun metrajlı bir belgesel çekmesini şöyle açıklıyor;



“Eşref Armağan herkese örnek olabiliyor, çünkü kim isterse sınırsız yaşayabilir diyor ve görme engelliler de benim yaptığımı yapabilir, diyor. Engelsiz insanlara da cesaret vermek istiyor. Çünkü 'bazıları yerinde oturuyor' diyor. Hiçbir engeli yok, yine de bir şeyi başaramıyorlar, onlara da yani demek istiyorum ki, diyor, kalkın bir şeyler yapın, diye.”