Dünya

Dünya
Londra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Londra etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/02/2013

100 bin tırtılı yemek için Bavuluna doldurduğunu iddia eden uçak yolcusu

Londra Gatwick Havalimanı gümrük görevlileri, Burkina Fasolu bir yolcunun bavullarında bulunan kurutulmuş tırtıllara el koydu.


Yetkililer, yaklaşık 94 kilo ağırlığındaki kurutulmuş tırtılların, bugüne kadar el konan en büyük miktar olduğunu kaydetti.

Tırtılları yiyecekmiş

İngiliz Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, 22 yaşındaki yolcu şeffaf folyoya sarılı kurutulmuş tırtılları yemek için yanında bulundurduğunu kaydetti. Afrika'nın bazı bölgelerinde, kurutulmuş tırtıl sevilerek yenen yiyecekler arasında bulunuyor.

Burkina Faso'dan hareket eden ve İstanbul üzerinden Londra'ya uçan yolcunun bavullarında bulunan kurutulmuş tırtıllar, İngiliz gıda maddeleri yönetmeliğine aykırı olduğu gerekçesi ile imha edildi. İngiltere'de hastalıkların yayılmasını engellemek için piyasaya sürülen gıda maddeleri sıkı bir şekilde denetleniyor. deutsche welle

8/22/2012

londra'nın en ünlü lokantalarını alt eden küçük türk kebap dükkanı meze mangal

12 yıl önce açılan Meze Mangal ünlü internet sitesi TripAdvisor'da Ritz, Barrafina ve Whits and Marcus Wareing gibi ünlü lokantaları geride bırakarak Londra'da müşterilerin en çok memnun kaldığı 7. lokanta olmayı başardı.

küçük kebapçı dükkanı
Meze Mangal'dan daha çok beğenilen yerler ise bir çoğu Michelin yıldızı sahibi olan Petrus, Gordon Ramsay Restaurant, Ledbury, La Gavroche, Da Palo's ve Goodman oldu.

Meze Mangal'ın sahipleri 43 yaşındaki Şahin Gök ve 45 yaşındaki erkek kardeşi Ahmet, 80'li yıllarda Karadeniz'den İngiltere'ye göç etmiş. İlk kebapçı dükkanlarını 1987 yılında güney Londra'nın Ladywell semtinde açmışlar. 2000 yılında lokantalarını şu anki yeri olan Lewisham semtine taşıyan Gök kardeşler başarılarını taze malzemelere ve samimi atmosfere bağlıyor.

Üç çocuk babası olan Şahin ''Biz bu kebapçıyı açtığımızda çevrede benzeri yoktu. Buralarda Türk yemeklerinin çok kötü bir şöhreti vardı. Döner kebaplardan yağ damlıyordu. Bunu değiştirmek, buranın halkına Türk mutfağının gerçekte nasıl olması gerektiğini göstermek istedik'' dedi.
meze mangal londra
Meze Mangal'da çoğunluğu sadece müşterilerine ayakta hizmet veren Lonra kebapçılarından farklı olarak masa örtüleri, çatal bıçak takımları ve şarap kadehleri bulunuyor. Ancak Şahin'e göre başarılarının asıl nedeni işlerini çok seviyor olmaları.

Şahin ''Bizim en büyük farkımız yüzlerimizdeki gülümseme. Ben işimi çok seviyorum. Eğer işini sevmezse bir insan, ne kadar iyi olduğunuzun hiç bir önemi kalmaz. Oturup müşterilerle muhabbet ediyorum. Tüm müşterilerim iki üç saat kalır zaten. Bizde zaman limiti yok'' dedi.

Meze Mangal'da bir kebapçıda aranılan herşey, hatta daha fazlası var. Ana yemekler 12 sterlin, yani 34 lira. Bu, listede bulunan diğer lokantaların fiyatları ile kıyaslandığında çok ucuz.

TripAdvisor adlı internet sitesi daha önce isimsiz yorumlara izin verdiği için eleştirilmişti. Meze Mangal'ın listede gerisinde kalan ünlü lokantalar da bu görüşte. Bazıları Meze Mangal'ın müşterilerinden pozitif yorumlar talep ederek sıralamadaki yerlerini yükselttiğini düşünüyor.
kebapçı dükkanı
Ancak Şahin bunun kesinlikle doğru olmadığında ısrarlı; ''Ben listede olduğumuzu daha bir kaç ay önce bir müşteri söylediğinde öğrendim. Zaten bir kaç hafta önce kötü bir yorum da aldık. Sürekli öğreniyoruz.'' diyor.

Rakip lokantaların ise Meze Mangal'ın bu başarısını çok da iyi karşılamadığı anlaşılıyor.

İki Michelin yıldızlı Marcus Wareing'in işletmecisi Dimitri Bellos ''Bana sorarsanız ben TripAdvisor falan kullanmıyorum. Bana göre İki Michelin yıldızı bir internet sitesinden çok daha güvenilir. Ama tabii aradığınız iyi bir kebapsa, neden olmasın'' dedi.

Listede Meze Mangal'ın altında bulunan ve bir yemeğin yaklaşık 170 liraya mal olduğu Michelin yıldızlı İtalyan restorantı Aspleys'in yöneticisi Pasquale Cosmai ''Benim yemekle ilgili standartlarım yüksektir. Başka insanların standartları elbette farklı olabilir. Bazı insanlar sadece bir hamburgerle tatmin olabilir'' dedi.bbc türkçe

4/29/2012

valizdeki ingiliz ajanı'nın ölümündeki sır bir türlü çözülemiyor

iki yıl önce Londra’daki evinde, bir spor çantasının içinde ölü bulunan İngiliz ajanı Gareth Williams’ın (31) hayatını nasıl kaybettiğiyle ilgili sır hâlâ çözülemedi.

Ancak 81 cm’ye 48 cm ebatlarındaki çantada çıplak olarak bulunan Williams’ın, cinayete kurban gittiğine ilişkin şüpheler artıyor. Konuyla ilgili olarak mahkemenin talebiyle Peter Faulding isimli bir uzman, Williams’ın sıkıştığı çantanın içine tek başına girmeye çalıştı.
300 ayrı deneme yapan Faulding, hiçbir denemesinde, vücudunun tamamını çantanın içine sokup fermuarı içeriden kapatmayı başaramadı. Faulding raporunda, 20’nci yüzyıl başında ünlü ABD’li illüzyonist Harry Houdini’nin bile bu çantaya tek başına giremeyeceğini yazdı.

4/18/2012

evlilik teklifini kabul etmediği için emlak kralı tarafından öldürülen suzan tamim'in çalkantılı hayatı

Lübnanlı sünni müslüman bir ailenin çocuğu olarak 23 Eylül 1977'de Beyrut'ta doğdu. 1996'da Arap dünyası genelinde popüler bir televizyon şovu olan Studio el Fen'de altın madalya ödülünü kazanmasının ardından şöhrete kavuştu.

Hem geleneksel Arap müziğinin hem de modern pop müziğin tonlarını aynı ustalıkla yakalayabilen geniş oktavlı sesi ile dikkatleri çekti.

Özel hayatının çalkantılarının medyadaki yankıları peşini bırakmadı. İlk kocası Ali Muzannar'dan boşandıktan sonra, ikinci kocası Adel Matuk ile yolları ayırmaları da ilgi çekti. Boşanma davası ve Matuk'un aleyhinde açtığı diğer davalar nedeniyle gittiği Kahire'de 2007'de ortadan kayboldu ve Dubai'ye kaçtığı söylentileri yayıldı. Aslında Londra'daydı ve burada tanıştığı Riyad Alazzavi ile üçüncü evliliğini yaptı. Çift daha sonra Dubai'ye geçti.

Tamim, 28 Temmuz günü Dubai'deki apartmanında ölü bulundu ve Ağustos başında bir katil zanlısı yakalandı. Eylül 2008'in ilk haftasında cinayet daha da geniş kapsamlı bir görünüm kazandı. Mısır'da iktidardaki Ulusal Demokratik Parti'nin en üst konseyinin üyesi ve Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in şahsi dostu olan emlak zengini ve milletvekili Hişam Talat Mustafa'nın eski bir polis komiseri olan Muhsin el-Sukkari'ye Tamim'i Mısır'dan Londra'ya, oradan da Dubai'ye takip etmesi için 2 milyon ABD Doları verdiği açıklandı. Buna göre, takipçilikten kiralık katilliğe adım atan eski polis Dubai'de bir yolunu bulup Tamim'in apartmanına girmiş ve onu öldürmüştü. Bu arada, Tamim'in kocası Alazzavi'nin İngiliz The Sunday Times gazetesine yaptığı açıklamalarla, Hişam Talat Mustafa'nın geçmişte de Tamim ile evlenmek için tehditlerde ve büyük para tekliflerinde bulunduğu ortaya atıldı.

Kahire'de görülen davada, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in oğlu Yasin'e yakınlığıyla bilinen Mustafa, eski sevgilisi Temim'i öldürtmedeki rolü nedeniyle suçlu bulundu ve idam cezası iptal edilerek 15 yıl hapis cezası çekmesi kararlaştırıldı.

Mahkeme, Mustafa'nın Temim'i Dubai'de öldürmesi için 2 milyon dolar verdiği polis memuru Muhsin Essukkeri'yi de ölüm cezasına çaptırdı.wikipedia


1/04/2012

ırkçı saldırının kurbanı siyah gencin katilleri 18 yıl sonra yakalanıp yargılanabildi

İngiltere'nin yakın tarihinde kamuoyunda en çok tartışma yaratan cinayet davalarından biri, 18 yıl önce siyah bir genci öldürdükleri iddia edilen iki adamın suçlu bulunmasıyla sonuçlandı.
Stephen Lawrence adlı siyah genç 1993 yılında bir otobüs durağında beklerken bir grup beyaz gencin ırkçı saldırısına uğramış ve bıçaklanarak öldürülmüştü.

Londra polisinin ilk aşamada açtığı cinayet soruşturması başarısısızlıkla sonuçlanmış ve bunun üzerine Stephen Lawrence'ın ailesi, öldürülen kişi bir siyah olduğu için polisin ilgisiz ve yetersiz kaldığını savunmuştu.

Londra polisinin Lawrence vakasını ele alış biçimi hakkında açılan bağımsız bir soruşturma 1999 yılında sonuçlandı.

Açıklanan raporda, polisin ''kurumsal olarak ırkçı'' davrandığı sonucuna varılmıştı.

Stephen Lawrence'ın annesi, oğlunu öldürenlerin yakalanıp yargılanması için yeterli kanıtın ve görgü tanığı ifadesinin varolduğunu savunarak bir kampanya yürüttü.

Aradan 18 yıl geçtikten sonra, David Norris ve Gary Dobson adlı iki zanlı Londra'da bir mahkemede suçlu bulundu.

Zanlılardan birinin ceketine sıçradığı belirtilen kan lekesi ve DNA testlerinde bu lekenin Stephen Lawrence'a ait olduğunun kesinleşmesi, davanın seyrinde kilit rol oynadı.

Mahkeme yargıcı, masum olduklarını iddia eden Norris ve Dobson'ın cezalarını çarşamba günü açıklayacak.

10/03/2011

100 milyon'dan fazla izleyiciyle buluşan opera'daki hayalet 25 yaşında

Dünyanın en başarılı ve en uzun süredir sahnelenen, 1986'dan bu yana 100 milyondan fazla izleyiciyi tiyatro salonlarına çeken müzikallerinden Phantom of the Opera, Operadaki Hayalet 25 yaşında.
Müzikal, Londra'da, Royal Albert Hall'da düzenlenen bir özel geceyle doğumgününü kutladı.

Yaklaşık 5500 kişinin katıldığı kutlama, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, çeşitli avrupa ülkeleri, Kanada, Japonya ve Avustralya'da seçilen bazı sinema salonlarında da canlı yayınlandı.

9/30/2011

bir ses bana allah'ı seviyorsan kızını kurban edersin dedi

Londra Ağır Ceza Mahkemesi'ne çıkarılan bir kadın dört yaşındaki kızını "kötü ruhlardan arındırmak için" Allah'a "kurban ettiğini" söyledi.
Psikoz yaşayan 36 yaşındaki Şeyma Ali, kızını 40 kere bıçakladıktan sonra karaciğerini söktü.

Çocuğun cesedi, doğu Londra'da yaşadıkları dairede Aralık ayında bulunmuştu.

Polis, olay yerine geldiğinde anne Şeyma Ali'yi "Şeytan'dan Allah'a sığınırım" diye bağırırken ele geçirmişti.

Suçunu itiraf eden Şeyma Ali, derhal akıl hastanesine gönderilmişti.

Mahkemede Ali, olaydan önce ruhsal sıkıntı yaşamaya başladığını, aile üyelerinin içine şeytan ya da cin girdiğine inanmaya başladığını anlattı.

Cinayet işlendiği sırada Ali'nin kızı hasta olduğu için okula gidemiyordu.

Ali yakalandıktan sonra kocasına olayı "Birden bire Allah'a karşı davranışlarımı düzeltmem gerektiğini düşündüm. Sonra bir ses bana Allah'ı seviyorsan, kızını kurban edersin dedi" diye anlattı.

Şeyma Ali kızının boğazını sıktığını, bilincini kaybettikten sonra mutfak masasına taşıyıp bıçakladığını anlattı.

9/20/2011

5 bine yakın kemancı bir araya gelerek aynı anda keman çalma dünya rekorunu kırdılar

Tayvan'da 4 bin 645 kemancı bir araya gelip, aynı anda en çok sayıda keman çalma alanında dünya rekoru kırdı.

Yaşları üç ila 18 arasında değişen 170 farklı okulun öğrencisi beş dakika boyunca birlikte çaldı.

Bu alanda daha önceki rekor Londra'da 1925 yılında kırılmış, 4 bin kemancı bir arada çalmıştı.


8/17/2011

uçağa giren fareyi bulamayınca çaresiz seferi iptal etmek zorunda kaldılar

SAS Havayolları'na ait Airbus 330 tipi uçakta yolcu alımına başlanmasından önce, koltukların arasında dolaşan bir fare görüldü.
SAS'tan yapılan açıklamada, 'Uçaktaki kapsamlı aramalara ve içeri kurulan çok sayıda tuzağa karşın, fare bulunamadı' denildi.

Şirket, farenin yolcuları rahatsız edecek bir sorun olmasının ötesinde, kabloları kemirebileceği için bir güvenlik riski de olduğunu vurguladı.

Seferin iptal edilmesi nedeniyle, 250 yolcunun Stockholm'de mahsur kaldığı belirtildi.

Şirket, yolcuların yeni uçaklarla Chicago'ya göndermek için çalışmalara başlandığını belirtti.

İsveç'te İngilizce yayın yapan The Local adlı internet sitesinin haberinde görüşlerine yer verilen Amerikalı yolcular, 'Bir saatte üç metre ilerleyen bir kuyrukta saatlerdir bekliyoruz' diye şikayet etti.

Aslında bu, farelerin uçak seferlerinin iptal edilmesine yol açtığı ilk olay değil.

Amerikan Delta Havayollarına ait iki uçağın, Kasım 2009'daki Newyork-Londra seferleri, fare görülmesi nedeniyle iptal edilmişti. 

7/25/2011

kardeşi tarafından hediye edilen kuranı kerimi okuduktan sonra müslüman olan ünlü popçu

1948'de doğmuş, Kıbrıslı Rum bir babanın ve İsveçli bir annenin üçüncü çocuğu olan Cat Stevens'ın asıl adı Steven Demetre Georgiou'dur.

Babası Yunan Ortodoksu olmasına rağmen Steven bir Katolik okuluna gitti. 8 yaşındayken annesi babası boşandı, bir süre beraber yaşadılarsa da annesi oğlunu alıp İsveç'e döndü. 16 yaşındayken okulu bıraktı, daha sonra Sanat Okulu`na girdi ama oradan da ayrıldı.
İlk hit parçasını ve albümünü 18 yaşındayken yaptı. "I Love my Dog" şarkısı Cat Stevens'ın doğuşu anlamına geliyordu. 1966 yılında Matthew and Son albümünü piyasaya sürdü. Bu dönemde Cat Stevens ismini aldı. 1967'de yayımlanan New Masters albümü fazla tutulmadı, bu albüm sonradan birçok kişi tarafından yorumlanan The First Cut Is the Deepest parçasıyla hatırlanır.

1968'in başında 19 yaşındayken Stevens tüberküloza yakalandı. Aylarca hastanede yattığından müziğe tekrar dönmesi 1970`i buldu.

1970'te yayımladığı folk müzik temeline oturtulmuş, önceki albümlerinden de biraz farklı sayılan Mona Bone Jakon yayımladı. Bu albümde o dönemki aşkı Patti D'Arbanville için yazılmış (daha sonra bir klasik halini alan) "Lady D'Arbanville" parçası da yer alır. Cat Stevens, 1970'in ikinci yarısında yayımladığı uluslar arası bir başarı yakalayan Tea for the Tillerman albümüyle yoluna devam etti. Wild World parçası bu albümdeki en beğenilen ve popüler parça oldu.

Kendine has bir müzik oluşturan Stevens 1971`de çıkardığı Teaser and the Firecat albümüyle başarının tadını çıkarmaya devam etti. Bu albümde "Peace Train", "Morning Has Broken" ve "Moonshadow" gibi birçok hit parça yer alıyordu.

1970'li yıllarda yeni albümler yayımlamaya devam etti.
Müslüman oluşu
2008 yılında Yusuf İslam.

1976 yılında bir kaza sonrası boğulmak üzere olan Cat Stevens, kendisini kurtarması için Tanrı'ya yalvarmış ve yıllar sonra VH1 kanalında o anı şöyle söylemiştir: “Oh God! If you save me I will work for you.” ("Oh Tanrım, eğer beni kurtarırsan senin için çalışacağım." Bu ölüme yakın deneyim onun ruh halini değiştirdi. Kardeşi David, Kudüs'te bir camide görüp ve içimi rahatlattı diyerek aldığı Kur'an'ı Cat Stevens'a hediye etti ve Stevens`ın İslamiyet`e geçişi başlamış oldu. 1977 yılında Müslüman olarak Yusuf İslam adını aldı.

Değişimini ilerleyen yıllarda müzikle uğraşmayı bırakarak sürdürdü. Sahnelerden uzaklaştı, hatta müzik şirketlerinden artık albümlerinin dağıtılmamasını rica etti fakat bu talebi reddedildi.

Ancak 2006 yılında oğlunun evinde eline aldığı gitar ile birlikte bu kararını 28 yıl sonra değiştirdi. Önce kendi eski şarkısı olan Father and Son şarkısını Ronan Keating ile söyledi. Ardından 2006 yılında 'An Other Cup' albümünü çıkardı. Ardından, 5 Mayıs 2009'da son albümü Roadsinger piyasaya çıktı.

Şu an karısı ve beş çocuğuyla birlikte Londra'da yaşamaktadır.

7/07/2011

ingiltere'de telefon dinleme skandalı ülkenin en çok satan pazar gazetesini kapattırdı

İngiltere'nin en çok satan pazar gazetesi News of the World, pazar günü son sayısını çıkararak yayın hayatına son verecek.
168 yaşındaki gazete son günlerde İngiltere gündemini kaplayan kanun dışı telefon dinleme skandalı sebebiyle sert eleştirilere hedef olumuştu.
Gazeteye reklam veren Ford, Vauxhall gibi şirketler yaşananlar sebebiyle News of the World'e reklam vermeyeceklerini açıklamışlardı.
News of the World'un parçası olduğu News International Medya grubunun genel yayın yönetmeni James Murdoch tarafından gazete çalışanlarına yapılan açıklama, İngiltere'nin satış rakamı açısından en büyük gazetesinin yayından kaldırılacağı anlamına geliyor.
Murdoch'un genişlemesi nasıl etkilenecek?

İngiliz hükümetinden yapılan açıklamada alınan kararda herhangi bir müdahalenin sözkonusu olmadığı belirtildi.

Gelişmelerin Ruport Murdoch'un sahibi olduğu dev medya grubunun talip olduğu İngiltere'nin dijital uydu kanalı BSkyB'nin satışı sürecini nasıl etkileyeceği konusunda henüz bir değerlendirme yapılmadı.

Yakın zaman içinde Başbakan Cameron liderliğindeki koalisyon hükümeti, Murdoch'un BSkyB'yi ele geçirme planlarına prensipte yeşil ışık yakmıştı.

İngiltere'de düzenlenen protestolarda halk Başbakan Cameron'ı "kararını çok geç olmadan değiştirmeye" çağırmıştı.

BSkyB'nin News Corporation'a satışı durumunda, grup İngiltere'de BBC dahil diğer tüm medya kuruluşlarını gelir açısından gölgede bırakan bir dev haline dönüşecek.
Askerlerin aileleri de dinlenmiş

Ruport Murdoch gelişmeler üzerinde gazeteyi kapatma kararı aldı.

News of the World gazetesine yönelik son iddia bugün Daily Telegraph gazetesinin öne sürdüğü Irak ve Afganistan'da ölen İngiliz askerlerin ailelerinin gazete tarafından gizlice dinlendiğini yönündeydi.

Gazetenin siyaset ve şöhret dünyasından ünlü kişilerin telefonlarını dinlediği iddiaları daha önce gündeme gelmişti.

Bu iddialara dün de cinayet ve Londra'da 7 Temmuz'daki bombalı saldırı kurbanlarının ve bu kişilerin yakınlarının telefonlarının da dinlendiği suçlaması eklendi.

Daily Telegraph gazetesinin bugünkü iddasına göre gazete adına çalıştığı söylenen özel dedektif Glenn Mulcaire'in dosyaları arasında, Irak ve Afganistan'da ölen askerlerin yakınlarına ait telefon numaraları da ele geçirildi.
İddialar nasıl gelişti

News of the World ayrıca, 2002 yılında cinayete kurban gitmiş bir genç kız henüz kayıp durumundayken cep telefonundaki mesajlara ulaşıp gizlice dinlemekle suçlanıyor.

Öldürüldüğünde 13 yaşında olan kızın mesaj kutusu dolunca bazı mesajları silerek yeni mesaj gelmesini sağlayan News of the World, Milly Dowler adlı kızın ailesine halen sağ olduğu yönünde boş umutlar vermekle suçlanıyor.

Katili daha geçen ay hapse mahkum edilen Milly Dowler'ın ailesi, kızları telefon mesajlarını dinleyebildiğine göre halen sağ olduğu umudunu taşıyordu.

Bulvar gazetesi News of the World, çarpıcı bir manşet bulmak amacıyla, 7 Temmuz 2005 tarihinde Londra'da toplu taşıma araçlarını hedef alan eşgüdümlü saldırılarda ölenlerin yakınlarının telefonlarını da dinlemekle suçlandı.

Gazetenin cep telefonlarını özel detektiflere para vererek dinlettiği iddia ediliyor.
Gazetenin "karanlık" mazisi

News of the World gazetesiyle ilgili telekulak skandalı ilk kez 5 yıl önce gündeme gelmişti.

Gazetenin bazı muhabirlerinin Kraliyet Ailesi'nin yakınlarının da aralarında bulunduğu birçok kişinin telefonlarını dinlediği ortaya çıkmıştı.

İngiltere Başbakanı David Cameron'ın eski iletişim danışmanı Andy Coulson bu skandal nedeniyle Ocak ayında görevinden istifa etmişti.

Gazetenin bir dönem editörlüğünü yapan Coulson, istifa kararına gerekçe olarak, telekulak skandalıyla ilgili devam eden haberleri göstermişti.

harry potter serisinin son filmini izlemek isteyen hayranları günlerdir bekliyor

Harry Potter serisinin son filminin Londra'da yapılan dünya prömiyeri öncesinde, dünyanın dört bir yanından gelen Harry Potter hayranları günlerdir Trafalgar Meydanı'nda yatıp kalkıyor.

7/05/2011

ingiltere'de londra itfaiyesi beko buzdolapları için firmaya yangın uyarısı yaptı

Londra itfaiyesi, 2008'den bu yana Beko derin donduruculu buzdolaplarının başkentte 20 yangına ve bir kişinin ölümüne yol açtığını belirtti ve sorunla ilgili olarak, 2010 yılı Haziran ayında şirketin dikkatinin çekildiğini kaydetti.
Beko, sorunu para almaksızın çözüme kavuşturmak amacıyla müşterilerle temas halinde olunduğunu açıkladı.
Beko sözcüsü, sorunlu buzdolabından almış olan müşterilerin saptanabilmesi için, satış belgelerine ulaşmak amacıyla bu ürünü satan tüm firmalarla temas kurduklarını kaydetti.
Sözcü, böylece hatalı buzdolabından satın almış olan müşterilerin, soruna dikkatlerinin çekildiği ve gereken düzeltmenin yapılabilmesi için ücretsiz telefon hattı oluşturulduğunu bildirdi.

Beko, şimdiye dek 100 bin müşteriye elektronik postayla ulaşıldığını ve 11 bin üründe gereken değişikliğin yapıldığını bildirdi.
Sorunun kaynağı

Geçen hafta Salı günü Londra'nın güneydoğusundaki Bermondsey'deki yüksek bir apartman bloğunda yangın çıkmış; daha sonra Londra itfaiyesinin yaptığı incelemeler sonunda yangına hatalı Beko buzdolabının neden olduğu belirlenmişti.

Londra itfaiyesi son üç yıldır çeşitli evlerde çıkan yangınlarla buzdolaplarındaki hatalı buz çözücü düğme arasında bir ilişki olup olmadığını araştırmakta.

Sorun, buz çözücü düğmeye su sızması ardından elektrik sisteminde meydana gelen arıza buzdolabındaki plastik bölümlerin ve yanıcı özelliği yüksek diğer yalıtım parçalarının alev almasıyla ortaya çıkıyor.

İtfaiye yetkilisi Steve Turek, derin donduruculu buzdolaplarında çıkan yangınların, çok hızla yayılması ve çok büyük miktarda zehirli gaz çıkarması bakımından özellikle kaygı yarattığını belirtti.

Yetkili, evlerde güvenlik sağlanması açsısından Beko şirketiyle yakın işbirliği içinde olduklarını belirtti; Beko marka donduruculu buzdolabı almış kişilerin, şirket tarafından hatalı olabileceği belirtilen modele sahip olup olmadıklarını kontrol etmelerini istedi.

6/27/2011

cuma hutbelerinde evrim teorisini savunan imam ölüm tehdidi alınca geri adım attı

Londra'nın doğusundaki Leyton semtinde önde gelen bir camide imamlık yapan Doktor Usame Hasan, Cuma hutbelerine bir süre ara vermeye gönüllü olurken, evrim teorisini savunan sözleriyle biraz fazla ileri gittiğini de kabul ettiğini söyledi.
Wesminster Üniversitesi'nde bilim alanındaki kıdemli öğretim görevlilerinden olan Hasan, aynı zamanda İngiltere'deki en büyük şeriat mahkemelerinden birinin bulunduğu, Leyton Camii idaresinde başkan yardımcılığı görevini yürütüyordu.

Doktor Hasan, Guardian gazetesinin internet sitesinde yayımlanan yazısında, İngiliz doğabilimci Charles Darwin'in evrim teorisinin İslam öğretisiyle uyumsuz olmadığı görüşünü dile getirmişti.

2008'de yayımlanan makalesinde Doktor Hasan, Tanrı inancı olan bir çok kişinin, Tanrı'nın insanı evrim yoluyla yarattığı fikriyle bir sorunu olmadığını yazmıştı.

Hasan ayrıca bir çok Müslüman'ın Allah'ın insanı çamurdan yarattığı resmini tasvir etmeye devam ettiğini, fakat bunun medrese düzeyinde bir anlayış olduğunu söylemiş ve Müslümanların artık birer yetişkin ve entelektüel olarak ilerlemeye devam etmeleri gerektiğinden bahsetmişti.

Doktor Hasan ayrıca "harunyahya.com gibi, köktenci Müslüman 'yaradılışçı'ların ürünü internet siteleri, video ve kitapların açık bilimsel düşünceyi engellediği, anlaşılması güç bir hale getirdiğini" savunmuştu.

Doktor Usame Hasan başka bir makalesinde de başörtüsü ihtiyacının temelde kültüre bağlı olduğu, İngiltere'deki Müslüman kadınların başlarını örtüp örtmemeyi seçme haklarının bulunduğu yorumunu yapmıştı.

Doktor Usame Hasan üç yıl önceki bu sözleriyle çok sayıda ülkeden Müslüman din adamlarının tepkisini çekti, kendisine karşı fetvalar yayımlandı.

Hasan, Ocak ayında yaptığı bir konuşma sırasında da ölüm tehditlerine maruz kaldı, görüşlerini kınayan el ilanları dağıtıldı.

Londralı imam, bütün bunlar üzerine ifadelerinin İngiltere'deki Müslümanların tepkisini çekmesini anladığını, ancak niyetinin sadece bir tartışma ortamı yaratmak olduğunu savundu.

6/20/2011

tam 10 yıldır ırak ve afganistana müdaheleyi protesto etti kansere yenik düştü

Ailesi akciğer kanseri olan Haw'un "uzun ve zorlu mücadelesi" sonunda yaşamını yitirdiğini açıkladı.


Haw, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikasını protesto etmek üzere 2001 yılında Londra'da, parlamentonun tam karşısındaki meydana kamp kurmuştu.


Eyleminin başında beraberinde olan eylemciler birer birer evlerine dönse de Haw, meydandan ayrılmayı reddetti.

Aradan geçen 10 yılda, Haw tüm hava koşullarında, 365 gün ve 24 saat eylemini sürdürdü.

Ölüm haberi duyulduğunda destekçileri Haw anısına kampındaki sandalyesine çiçekler bıraktı.

İngiliz yasalarına göre protesto hakkı korunduğu için Londra polisi ve diğer yönetim teşkilatları Haw'un çadır ve pankartlarını sökmesini sağlayamadı.


Bu yıl Mart ayında ise Londra Belediye Başkanı, yaklaşan Kraliyet Düğünü'nün de etkisiyle Yüksek Mahkeme'ye başvurarak kaldırımdaki kampın sökülmesi için karar çıkardı.

Destekçileri kampın sökülmemesi için tedavisinin son günlerinde kampta nöbet tutuyordu.

Haw'un internet sitesinde hafta sonu yayımlanan bir mesajla, ailesi eylemcinin tedavi gördüğü Almanya'da 18 Haziran'da öldüğünü duyurdu.

Londra'nın kuzeybatısındaki Redditch'ten olan Haw'un uykusunda, acısız öldüğü açıklandı.
Siyasetçilerden övgü


Brian Haw'un sandalyesi

Ailenin açıklamasında "Brian protestolarında ortaya koyduğu cesaret ve kararlılığı kanserle savaşında da gösterdi. Irak, Afganistan ve Filistin'deki pek çok sivilin kendisinin faydalanabildiği tedavilerden yoksun olduğunun bilincindeydi." denildi.

Savaş karşıtı Stop the War Coalition grubundan Andrew Burgin, Haw'un ölümünün büyük bir kayıp olduğunu söyledi.

İşçi Partisi'nden milletvekili Jeremy Corbyn, Haw'un milletvekillerini "kararlarının sonuçlarını düşünmeye" sevkettiğini vurguladı.

Haw tutuklandığında ona şahsiyeti konusunda kefil olan aynı partiden milletvekili John McDonnell, Haw'un barış kampanyasına kararlılıkla bağlı olduğunu hatırlattı.

Haw, kampını 2 Haziran 2001'de Irak'a karşı yaptırım kararı alındığında kurdu. Afganistan ve Irak'ın işgali sırasında kampı iyice büyüdü.

Belediye yetkilileri 2002'den itibaren kampın dağıtılması için hukuki mücadeleye girişti. 2005 yılında parlamento çevresinde protestolara ek kısıtlamalar getirildi ancak Haw, eylemine daha önce başlamış olduğu için karar kendisini bağlamadı.

2006'da çıkarılan ek izin koşulları ile protesto sahası bir metreye 3 metrelik bir alanla sınırlandı. Yargıçlar kampın teröristler için ortam yarattığı suçlamalarının mahkeme önüne getirilmesini reddetti.


2010'da yeniden mahkeme önüne çıkarıldığında "Ülkemiz çocukları öldürdüğü, soykırım ve yağma yaptığı için oradayız. Onlar beni öldürene dek orada kalmaya kararlıyım. Kimbilir ne zamana dek?" demişti.

Haw ve diğer eylemciler Belediye Başkanı Boris Johnson'ın girişimleri sonunda meydandaki yeşilliği boşaltmak zorunda kaldı ve kaldırıma kaydırıldı. Belediye bu kez de kaldırıma kamu erişimi engellandiği için şikayette bulundu. Bu dava hala sürüyor.
'Iraklı çocuklar' için 10 yıl evine dönmedi

1949'da dünyaya gelen Haw, bir nakliye şirketi işletiyor ve marangozluk yapıyordu.
Brian Haw

Dindar bir Hıristiyan olan Haw, inançları doğrultusunda şiddet olayları yaşadığı dönemde Kuzey İrlanda'yı ve Kamboçya'daki ölüm tarlalarını ziyaret ederek yardımda bulunmuştu.

Haw, protestosuna başlamadan önce eşi ve yedi çocuğu ile yaşadığı Redditch'te de gençlere yardım amaçlı hayır işlerine destek veriyordu.

Irak ya da başka ülkelerdeki çocuklar da "eşim ve çocuklarım kadar kıymetli ve sevgiye değer" diyen Haw, protestosu nedeniyle 2001'de ayrıldığı evine bir daha hiç dönmedi.

Brian Haw ve eşi Kay ile 2003 yılında boşandılar.

Haw, "Çocuklarıma döndüğümde, hükümetimin adalete ve ahlaka aykırı, parayla yönlendirilen siyasetleri yüzünden Irak ve başka ülkelerde ölen çocuklar için elimden geleni yapmış olarak yüzlerine bakabilmek istiyorum" demişti.

2005 genel seçiminde Westminster bölgesini temsil etmek için milletvekili adaylığına soyunan Haw, 2007'de de İngiliz Channel 4 televizyon kanalının 'ilham veren siyasi şahsiyet' ödülünü almıştı.

Haw'un protestosu kültürel yaşama da aktarıldı.

Turner Ödülü adaylarından Mark Wallinger 2007 yılında Haw'un kampının birebir bir kopyasını Tate Britain sanat galerisinde kurmuştu.
bbc türkçe
"Onlar beni öldürene dek orada kalmaya kararlıyım. Kimbilir ne zamana dek?"

Brian Haw, 2010

6/19/2011

seyircinin rahat etmesini sağlayacak yeni tiyatro oyunu yataklı kahvaltılı olacak

Oyun koltuk yerine yatakta izlenecek, sabah da kahvaltı servisi yapılacak.


Londra'nın ünlü kültür merkezi Barbican'da sergilenecek Lullaby (Ninni) adlı oyunun kadrosu sadece 4 kişiden oluşuyor.


Temsil de alışılmış bir tiyatro oyunundan ziyade, müzik ve bazı görsel unsurlardan oluşan bir gösteri aslında.


Görseller Dada ve Dali gibi ressamların hayal dünyasını andıran hayvan resimlerinden oluşuyor.

Tüm bu unsurlar seyirciyi gevşetmek ve huzur içinde uyumasını sağlayacak şekilde bir araya getirilmiş.

Salondaki koltuklar sökülmüş ve yerlerine bir, iki ve üç kişilik yataklar konmuş.

Seyirciler oyuna pijamalarıyla, hatta oyuncak ayılarıyla gelebilecek, yanlarında diş fırçalarını da getirebilecek.

İlk perdenin ardından verilen arada "ihtiyaçlar" giderildikten sonra da uykuya dalmak üzere tekrar yatağa girilecek.

Oyuncular ve yönetmen ikinci perdenin tüm seyirciler uyuyana kadar süreceğini söylüyor.

"Genelde seyircinin uyuması kabalık olarak algılanır, ama biz tam tersini yapmaya çalışacağız" diyorlar.

Bu başarıldıktan sonra ışıklar söndürülecek ve salondaki 50 kişi uykuya dalacak.

Sabah ise zengin bir kahvaltı onları bekliyor olacak.
bbc türkçe

5/16/2011

ünlü fizikçi stephen hawking ölümden sonra yaşam sadece peri masalıdır

Dünyaca ünlü İngiliz fizikçi ve matematikçi Stephen Hawking, Guardian gazetesine verdiği özel röportajda ölüm, insanlığın gayesi ve ne kadar süre varolma şansı olduğuna dair görüşlerini paylaştı.

Stephen Hawking, röportajda insanları ölümden sonra hayat ya da cennetin beklediği inancının, ölümden korkan insanlar için peri masalı olduğunu söyledi.

21 yaşında tamamen felç olmasına neden olan motor nöron hastalığına yakalanan Hawking, "Beyni tüm bileşenleri çökünce çalışmayı bırakan bir bilgisayar gibi görüyorum. Son 49 yılımı, erken ölüm beklentisiyle geçirdim. Ölümden korkmuyorum ama ölmek için acelem de yok. Önce yapmam gereken çok şey var" dedi.

Hawking, 2010 yılında yayımlanan ve Amerikalı fizikçi Leonard Mlodinow ile ortaklaşa yazdığı "Grand Design - Büyük Tasarım" kitabında, evrenin varlığını açıklamak için bir yaratıcıya ihtiyaç olmadığını savunarak kimi dini çevrelerde büyük tepki uyandırmıştı.

Ünlü fizikçi röportajında "insanların yaşamlarını en iyi şekilde kullanarak Dünya'daki potansiyellerini tamamen yerine getirmeleri gerektiği ihtiyacına" vurgu yaptı.

Hawking, yarın Londra'da başlayacak iki günlük Google zirvesinin konuşmacıları arasında.
bbc türkçe yaşam

5/13/2011

inişe geçen uçağa yıldırım çarpma anı saniye saniye görüntülendi

İngiltere'de, 500 yolcusu bulunan dünyanın en büyük yolcu uçağına inişe geçtiği sırada yıldırım çarptı. Olay anı amatör bir kameraman tarafından saniye saniye görüntülendi. Londra'nın en büyük havaalanı Heathrow'da meydana geldiği belirtilen olayda, Emirates Havayolları'na ait Dubai-Londra seferini yapan dünyanın en büyük Airbus A380 tipi uçağı, inişe geçtiği sırada yıldırım çarptı. Şiddetli yağmur yağış ve rüzgarın olduğu sırada inişe geçen uçağın pilot kabinine isabet eden yıldırım, uçakta bulunan 500 yolcuya korku dolu dakikalar yaşattı. İzleyenlerin tüylerini diken diken eden olayda büyük bir şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı. (Alpaslan DÜVEN -DHA)

Content on this page requires a newer version of Adobe Flash Player.

Get Adobe Flash player

1/17/2011

isviçre bankalarında hesabı bulunan işadamı ve politikacılar wikileaksda

İsviçreli eski bir bankacı iki bin işadamı, politikacı ve ticari şirketin gizli mali bilgilerinin bulunduğu iki CD'yi Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'a teslim etti.

Rudolf Elmer, CD'lerde Amerikan, İngiliz ve Asyalı işadamları ve politikacıların hesaplarına ilişkin detaylar bulunduğunu söyledi.

İngiltere'nin başkenti Londra'da CD'leri Julian Assange'a teslim eden Elmer, iki bin ismin açıklanmayacağını, amacının İsviçre bankacılık sistemiyle mücadele etmek olduğunu belirtti.

Elmer elindeki belgelerin 1999-2009 yılları arasındaki dönemi kapsadığını ve en az 3 finans kurumundan sızdırıldığını kaydetti.

10/06/2010

Prens hizmetçisiyle olduklarını ve eşcinsel olmadığını söyledi

Suudi prense seks cinayeti suçlaması Suudi bir prensin Londra'daki bir otelde hizmetçisini öldürdüğü iddia edilen olayın davasında, prensin hizmetçisi Bandar Abdülaziz'e cinsel saldırıda bulunduğu belirtildi.

eşcinsel olmadığını söyledi

Suudi bir prensin Londra'daki bir otelde hizmetçisini öldürdüğü iddia edilen olayın davasında, prensin hizmetçisi Bandar Abdülaziz'e cinsel saldırıda bulunduğu belirtildi.

Bandar Abdülaziz'in cesedi Londra'daki Landmark Otel'de öldürüldü



Londra'daki ağır ceza mahkemesinde görülen davada, Prens Suud Abdülaziz bin Nasır el Suud'un hizmetçisine ölümünden önce bir kaç kez saldırdığı belirtildi.

32 yaşındaki Abdülaziz 15 Şubat'ta dövülmüş ve boğularak öldürülmüş olarak bulunmuştu

Prens el Suud cinayet ve bilerek cinayete sebebiyet vermek suçlamalarını reddediyor.


Juri, prensin cinayetten mi yoksa ölüme sebebiyet vermekten mi cezalandırılacağına karar verecek.

Bender'in cesedi bulunduğunda, prens hizmetçisinin saldırıya uğradığını ve soyulduğunu söylemişti.

Ancak Abdülaziz'in yüzündeki ısırık izleri de dâhil olmak üzere, yaralara prensin yol açtığı tespit edildi.

Mahkemede, saldırının, prens ve hizmetçinin birlikte kaldığı odada, yalnız bulundukları sırada gerçekleştiği kaydedildi.

Prens ise hizmetçisiyle 'eşit ve arkadaş' olduklarını savundu ve eşcinsel olmadığını söyledi.


Ancak Savcı Jonathan Laidlaw, 'Kanıtlar prensin ya eşcinsel ya da eşcinsel eğilimleri olduğunu gösteriyor. Bandar Abdülaziz'deki yaralar sadece kaba dayaktan kaynaklanmadığı kesin. Saldırıda cinsel bir boyut olduğu açık. ' diye konuştu.