Dünya

Dünya
Helikopter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Helikopter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12/07/2012

Kopan bacağını eline alıp helikopter bekleyen Kahraman Komando

Kopan bacağını eline alıp helikopter bekleyen Katrancı, operasyona gitmeden önce Tugay Komutanının söylediği, "İstemeyin benden makber, ağuşunu açmış bekliyor peygamber. Size ölmeyi emrediyorum" sözünü ömrü boyunca unutmayacağını söyledi.
Bilecik'te yaşayan Polat Katrancı, kendi isteğiyle terör örgütüyle mücadele etmeye gittiğini belirterek, “2012 yılı atamalarıyla komando olarak bölgeye giderek vazife yapmak amacıyla gönüllü olarak tayin istedim. Allah’ıma şükürler olsun ki, Bolu Tugay Komutanımın emri altında doğuya şan ve şerefle görev yapamaya gittik. Hakkıyla, hukukuyla ve layıkıyla terör bölgesindeki göreve kol komutanı olarak katıldım. Hayatımda görev yaptığım en iyi uzman personelle ve en iyi komuta kademesiyle iç güvenlik harekat bölgesinde terörle mücadele faaliyetine katıldım. 14 yaşında askeri okula girdiğimde almış olduğum ve bildiğim risk nihayetinde, 29 Ekim günü takribi olarak saat 12.23 civarında bu olay başımıza geldi ve sol ayağımı kaybettim. İlave olarak kolumda da bazı sakatlıklar oldu ama devletimizin imkanlarıyla şu an düzelme aşamasındayım ve moralim çok iyi, hiç üzülmüyorum” dedi.Katrancı, atalarının da birçok savaşa katıldığını ve bir parçasını vatan toprağında bıraktığı için gurur duyduğunu anlatarak, “Dedemin babasının ilk ağabeyi Çanakkale’de, ikinci ağabeyi Trablusgarp’ta ve üçüncü ağabeyi de Mekke’de savaşmış. Onlar nasıl kanlarını ve naaşlarını oralarda bıraktıysa ben de bir parçamı vatan toprağında bıraktım, bunun için de çok gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı.
Reklam

“HELİKOPTERİN KISA SÜREDE GELİŞİ HAYATIMI KURTARDI”

Olayda kendisinden daha önemli kahramanların olduğunu aktaran Katrancı, şöyle devam ett:

“Kahramanlığı, mayına basıp kendimi yerde bulduktan sonra etrafımdaki diğer personelin bizleri himaye etmesinde, kol komutanı kan revan içerisinde bacağı kucağında beklerken duygularını içeri atıp etraftan gelebilecek tehditlere karşı etrafı gözetleyen profesyonel uzman çavuşlarımıza, diğer metanetli davranan kol komutanlarına lanse etmek daha doğrudur. Ayrıca 20 dakika gibi kısa bir sürede herhangi bir pilotun inmeyi göze alamayacağı tepede, bir tekerini yumruğum kadar taşa, kuyruğunu da iki taşın arasına sokan helikopter pilotu kahramandır. Ben olayda sadece metanetli davranarak gözümü açtığımda etrafımı kontrol ettim. Baktım ki bacağım kucağımda, aklıma gelen ilk şu oldu: Ya bu bacak kesilir ya da ben bu bacakla ölürüm. Ama gördüğünüz gibi protez yardımıyla hayatımı en iyi şekilde devam ettirebileceğim şekilde bacağımı kurtardı. Hayatımı, Şırnak Askeri Hastanesi’ndeki askeri doktorlara, personellerine, ardından ameliyatları gerçekleştiren Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ndeki (GATA) doktorlara ve personellerine borçluyum. Asıl kahraman onlardır.”

“MAYINA BASTIKTAN SONRA KOPAN SOL BACAĞIMI ELİME ALIP HELİKOPTERİN GELMESİNİ BEKLEDİM”

Olay anını anlatan Gazi Başçavuş Katrancı, “Alınan bir istihbarat üzerine Beytüşşebap’ın 2-3 kilometre kadar batısında Sinekli Meydan düzü diye bir bölge var. Oranın üzerindeki kum tepede görüntü alındığını bildirip, bir komando birliğinin gidip bölgede arama tarama faaliyeti yapılmasını emrettiler. Almış olduğumuz emirle geceden hareket ettik ve sabah belirtilen bölgeye ulaştık. 4 komando kolu olarak mevzilerimizi aldık ve aramalar yaptık. Öğlene kadar orada durduk. Öğle civarı göremediğim makineli tüfek mevziini kontrol etmeye giderken ayağımın ucuyla mayına bastım. Ama terör örgütü mensubu mayını yerleştirmek için baya uğraşmış çünkü detektörlerle mayını bulamamıştık. Ben sadece bacağımı kucağıma aldım ve görev arkadaşlarıma, ‘Kendinize dikkat edin, size yaklaşmaya çalışıp keskin nişan tüfeğiyle vurabilirler, menzillerinize sahip olun ve etrafı gözetleyin’ dedim. Ardından da bacağımı kucağıma aldım, üzerine yaralı kolumu koydum ve helikopteri beklemeye başladım. Çok şükür ki uzun süre beklemedim. Bu kısa süreli bekleyiş hayatımı kurtardı. Kahramanlık, o anda beni orada bırakmayıp, çünkü patladığım yerde başka bir mayın daha olabilirdi, o riski göze alıp beni o bölgeden 5 metre geriye taşıyan 3 uzman çavuşumun yaptığıdır. Kahramanlık, kanı görüp, kucaktaki bacağı görüp, ‘Komutanım iyisin, Allah’a şükürler olsun bizimlesin’ deyip bana ilk müdahaleyi yapan uzman çavuşlarındır. Kahramanlık, Beytüşşebap’ta metanetiyle görev yapan Beytüşşebap Kaymakamınındır ve kahramanlık, bölgedeki birçok olayı, hatta tamamını öngörüsüyle, taktik bilgisiyle ve zekasıyla daha önceden görüp bizi yönlendiren tugay komutanımızındır. Allah onlardan razı olsun. Allah onlara daha iyi yerlerde, daha iyi mertebelerde, daha iyi şekilde görev yapmayı nasip etsin” diye konuştu.

"TUGAY KOMUTANININ SÖZLERİNİ UNUTMAYACAĞIM"

Katrancı, tugay komutanının operasyona gitmeden önce sarf ettiği, "İstemeyin benden makber, ağuşunu açmış bekliyor peygamber. Size ölmeyi emrediyorum’ sözlerinin hiç aklından çıkmayacağını kaydederek şöyle konuştu:

“Komutanım bu lafı dediği zaman, biz komandolar, kendimizi gerçekten komando hissedip tırmanılmaz denen dağları tırmandık. O soğukları sanki Türk hamamında gibi sıcakta geçirdik. Almış olduğumuz tüm vazifeleri yerine getirdik. Kahraman olan tugay komutanıdır. Kahraman, o bölgede görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet personelidir. Devlet çalışanlarıdır. Ben sadece yapılması gerekeni yaptım. Bu bedel ödenebilecek bir bedeldir. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.”

Katrancı, bu süreçte eşinin kendisine ve çocuklarına çok büyük destek olduğunu anlattı.

2 çocuğu bulunan Komando Başçavuş Polat Katrancı'nın tedavisinin sürdüğü, kendisini birçok devlet yetkilisinin ziyaret ettiği bildirildi. (İHA)mynet

3/19/2012

kıbrısın kurtuluş tarihini anlatan çılgın türkler kıbrıs kitabından

Diriliş, Şu Çılgın Türkler ve Cumhuriyet adlı kitaplarıyla yakın Türk tarihini milyonlarca kişiye okutmayı başaran ünlü yazar Turgut Özakman, şimdi de Kıbrıs’ın kurtuluş tarihini kaleme aldı.
“Çılgın Türkler-Kıbrıs” adıyla yayınlanacak kitaptan bazı bölümler şöyle:

39 lira borç var
- Vehbi ve arkadaşları gözden kaybolup epey sonra güneş batarken Anamur Kalesi’ne geri döndüler. Kendilerine böyle talimat verilmişti. 10 makineli tabanca (sten) ile 20 tabanca ve iki sandık mermi kayığa yüklendi. “Bu silahlar sizin değil, örgütün. Erenköy’e gidince bunları gözden uzakta, güvenli bir yerde toprağa gömün. Parola ‘39 lira borç var’. Bu parola ile gelen kişiye silahları topraktan çıkarıp teslim edeceksiniz.”
Sarıldı: “Haydi çocuklar selametle.”
Hava kararırken Anamur’dan ayrıldılar. Zahmetli bir yolculuktan sonra, gün ağarmadan Erenköy’e ulaştılar. Silahları köyün dışında sessizce toprağa gömdüler. (1958)
Elmas’ın silahları
- 24 Mart 1959 akşamı Elmas motoru yeniden yola çıktı. 15 ton silah ve cephane taşıyordu: 100 tabanca, 200 sten, 30 bren, 154 piyade tüfeği, 250 el bombası ve çok sayıda çeşitli mermi. Bu sefere Binbaşı Tansu da katılmıştı. Kıyıya 15 mil kalınca durdular, İngiliz devriye gemisinin geçmesini beklediler. Geçince ilerlediler. Silahların boşaltılacağı yer olarak Girne’nin doğusunda bir nokta (Ozanköy) bildirilmişti. Işıkla işaretleşildi. Motoru rölantiye alarak o noktaya yanaştılar. Mücahitler karanlığa sığınmış, sessizce bekliyorlardı. Biri seslendi:
“Parola?”
“Anıt-kabir!”
“Hoş geldiniz.”
Kumsala baştan kara ettiler. Kucaklaştılar. Mücahitler 15 ton silah ve cephaneyi, hiç konuşmadan, 30-40 dakikada boşalttılar. Silahlar yine mumlanmış ve muşambalara sarılmıştı. Silahlar mumlanmış değilse, mücahitler mumlu bezler hazırlayıp silahları bu bezlere sarıyor, toprağa öyle gömüyorlardı. Elmas hiç vakit geçirmeden Kıbrıs sularından ayrıldı. 17 Ekime kadar, on-on beş günde bir Kıbrıs’a birçok silah ve mermi taşıyacak, hava elverişli olduğu zamanlar Erenköylü gençler de küçük kayıklarıyla silah getirmeyi sürdüreceklerdi.
Zaferden size ne?
- Gösteri yapan Türk öncüleri İngiliz Valisinin huzuruna çıkardılar. Vali kızmıştı: “M. Kemal Paşa savaş kazanıyor. Türkler Türkiye’de bunu kutluyorlardır. Ama size ne? Size ne oluyor? Onun zaferini niye kutluyorsunuz?”
Sorunun aptallığı Türkleri şaşırttı. Biri bir adım ileri çıktı:
“Sayın Vali, biz de Türküz, Türkiye’nin kopmaz bir parçasıyız. Hiçbir şey bizi, duygularımızı ve anavatana bağlılığımızı değiştirmeyi başaramaz.”
Vali yutkundu. Demek ki kırk dört yıldır aldıkları sıkı önlemler Türklerin milli duygularını öldürmeye yetmemiş, aşındıramamıştı bile. Üstelik bu gençler İngiliz yönetiminde doğmuş ve yetişmişlerdi. Bütün mazlum milletler de bayram ediyordu. Birçok mucize ardarda gerçekleşmiş ve Türkiye yeniden var olmuştu. Saklanan bayraklar yetmedi. Kadınlar yeni bayraklar diktiler. Kıbrıs kırmızı-beyaz oldu. Camiler dolup dolup boşaldı. İngilizler bayrakları toplattılar. Suratları asılmış, neşeleri kaçmıştı. Çünkü bütün olayların, yayılmaların, haksız heveslerin ve dökülen kanların arkasında onlar vardı. Asıl yenilen emperyalist İngiltere’ydi.
Paradan önce yumruk
Geçitkale mücahitlerinin Komutanı Yüzbaşı Mehmet, Makarios’un Türklere benzin verilmesini yasakladığını duyunca, arabasına Türk bayrağını taktı, atlayıp anayolda bulunan ilk Rum benzin istasyonuna gitti.
“Depoyu doldur!”
Rum yılışık yılışık “Artık Türklere benzin vermek yasak” dedi. Yüzbaşı duymamış gibi bir daha söyledi:
“Depoyu doldur!”
Rum yine sırıtarak yasak olduğunu söylüyordu ki ağzına müthiş bir tokat yedi, kütük gibi yere yuvarlandı. Bütün ön dişleri dökülmüştü. Benzincide çalışan üç Rum Yüzbaşının üzerine atladı. Biraz sonra üçü de yere oturmuş, iki büklüm inliyordu. Yüzbaşı sakin sakin içlerinden birine emretti:
“Depoyu doldur!”
Adam iskeleti gacırdayarak doğruldu. Depoyu doldurdu. Yüzbaşı parasını verdi, selamlayıp ayrıldı.(1963)

72 helikopterli ilk harekat

- (KİTAPTAN) Dünyada 72 helikopterin katıldığı ilk harekâttı bu. Türk ordusu bazı önemli ilklere imzasını atıyordu.
Art arda havalandılar. Saat 07.15’ti.
Uçuş savaş uçaklarının koruması altında 45 dakika sürecekti. Kıbrıs’a yaklaşırken Türk tarihinde hiç eşi olmayan bir görünüm oluştu. Denizde 43 gemiden oluşan konvoy vardı. Onun üzerinden 72 helikopter geçiyordu. Helikopterlerin üzerinde 3 koruyucu jet uçuyordu. Karşıdan, paraşütçüleri atıp V düzeninde geri dönen 36 büyük uçak göründü. Bu görkem birçoklarının gözlerini yaşarttı. Bütün Türk tarihi boyunca ordu hiç bu kadar güçlü olmamıştı.
- Turgut Özakman, 72 helikopterin aynı anda düzenlediği harekâtın dünyada ilk olduğunu söyledi. Özakman, bu konuda Vietnam dahil bir çok örneği incelediğini ve uzmanlarla görüştüğünü belirtti.
Bayrağa işeyeni vurdu

- SABAH Ledra Palas önündeki Rum barikatında bulunan Milli Muhafız Ordusu askerleri, yani çeteciler bir gün önce Geçitkale’nin alınmış olmasına seviniyorlardı. Köylerin boşaltılacağından, Türklerin serbest bırakılacağından daha haberleri yoktu. Geçitkale zaferinin keyfini çıkartmak isteyen bir çeteci yere bir Türk bayrağı serdi. Karşıdaki barikatta mücahitler vardı. Yapacağı gösteriyi Türklerin görmelerini istiyordu. Baktıklarını görünce, önünü açtı, Türk bayrağı üzerine işemeye başladı. Mücahitlerden biri hemen tüfeğini doğrulttu, bayrağa işemekte olan Rum’un kasıklarına birkaç el ateş etti. Kasıkları parçalanan Rum askeri önce iki büklüm oldu, sonra af diler gibi bayrağın önünde diz çöktü ve yana devrilip kaldı.

33 kurşun

(KİTAPTAN) Sesler daha da yakından gelince, Mürüvvet Hanım eşinin tavsiyesine uyarak üç çocuğunu alıp güvenli diye banyonun küvetine girdi, uzandı, çocuklarını kollarının arasına aldı. Sımsıkı sarıldı. Altı aylık Hakan iki kardeşinin arasındaydı. Rumlar kapıyı tekmeleyip banyoya daldılar. İnleyen yaralılara, ağlayan Işıl’a bakmadılar bile. Küvetin içindeki anneyi ve çocukları görmüşlerdi. Türk subayının eşi ve çocukları bunlardı işte! Görerek, nara ata ata otuz üç el ateş ettiler. Dördü de öldü. Çocukların kanları, beyin parçaları, saçları tavana sıçrayıp yapıştı. Eserlerini şeytanı bile utandıracak bir keyifle izlediler. Sonra evden çıktılar. Tutsak aldıkları Kumsallılarla birlikte dönüşe geçtiler. (24 Aralık 1963)
Türk canını esirgemez
- Birkaç Rumlaşmış Türk dışında Türkleri Enosis’e razı etmek imkânsızdı. Enosis’i gerçekleştirmek için Türkleri ya sindirmek ya da yok etmek gerekiyordu. Biri ‘enosis’ deyince hemen tepki gösteriyor, miting yapıyor, birçok yere telgraflar yağdırıyorlardı. Makarios Başpiskoposluğa dönünce, Eoka ile ilgili ön hazırlıklara katılmış olan güvenilir adamı Polikarpos Yorgacis’i çağırttı ve planı bildirdi.
“İngilizlerden sonra Türklere de döneceğiz.”
Yorgacis, “İngilizler kolay..” dedi, “..Onların canı tatlı. Türkler zor. Bunlar inatçı, bunlar canlarını esirgemez, bunlarda mücadele ruhu var. Bu ruhu öldürmeliyiz.”
Makarios’un uzun sakalı keyifle titredi. Türk sorunu böyle çözülürdü:
“Haklısın. O ruhu öldürmeliyiz.”

7/27/2011

arabasıyla uçurumun kenarında takılı kalan kadın sürücü bir gün boyunca kıpırdamadan kurtarılmayı bekledi

İngiltere'nin güney batısında arabası dik bir yamaçtan aşağı yuvarlanan kadın, uçurumun eşiğinde takılı haldeyken kurtarıldı.

56 yaşındaki kadın sürücü bütün geceyi arabanın içinde kıpırdamadan geçirmek zorunda kaldı.
Denize doğru inen yamaç boyunca yaklaşık 90 metre kayan araba eğer biraz daha ilerleseydi, uçurumun aşağısındaki kayalıklarda parçalanacaktı.

Saint Agnes Head mevkiinde meydana gelen kazanın farkına varılması ardından sürücü kadın helikopterle hastaneye kaldırıldı.

Uçurumun eşiğindeki arabayı karısıyla birlikte sabah çıktığı koşuda farkeden Ben Stafford, ''Hemen arabanın yanıma gittim. İçindeki kadın dünden bu yana orada olduğunu söyleyince çok şaşırdım.'' dedi.

Ben Stafford, siste yolunu kaybettikten sonra arabasının yuvarlanmaya başladığını anlatan kadının yanında yardım gelene kadar kaldığını söyledi.

Yaralanan kadının bilincinin yerinde olduğunu aktaran doktorlar, hayati bir tehlikesi olmadığını söylüyor.

Kurtarma ekibi, kadını arabadan çıkarma operasyonunun saatler sürdüğüne dikkat çekti.

5/23/2011

oyuncak kaplanı gerçek sanan ingiliz polisi alarma geçti operasyon düzenledi

İngiltere'nin Southampton kentinde, bir oyuncak kaplan polisi alarma geçirdi.


Keskin nişancıların helikopterle peşine düştüğü "kaplanın" gerçek olmadığı bir golf sahası boşaltıldıktan sonra anlaşıldı.


Polisin açıklamasına göre, Pazar günü öğleden sonra bazı vatandaşlar, Hedge End bölgesinde bir arazide kaplan gördükleri ihbarında bulundu.

İhbarcılardan biri, fotoğraf makinasının tele objektifiyle yakından incelediği kaplanın "tehlikeli" olabileceğini söyledi.
Keskin nişancılar

Bunun üzerine bölgeye bir polis memuru gönderildi. Bu memur, kaplanın gerçek olduğunu teyit etti. Ardından kaplan için bir ekip görevlendirildi ve bölgedeki Marwell hayvanat bahçesiyle temasa geçildi.

Hayvanat bahçesi yetkililerinin, kaplanın uyuşturucu iğneyle vurulması tavsiyesinde bulunması üzerine, hava desteği istendi.

Bölgeye keskin nişancıları taşıyan bir helikopter sevk edilirken, hayvanın kaçabileceği düşünülen civardaki bir golf sahası kapatıldı. Bir otoyolun da kapatılması için önlem alındı.

Ancak polis ekipleri sonradan kaplanın kıpırdamadığını tespit ederek operasyona son verdi.

Gerçek boyutlardaki oyuncak kaplanın kime ait olduğu ve bu araziye nasıl bırakıldığı bilinmiyor.
bbc türkçe

3/16/2011

içinde nükleer silah bulunduğu ihbar edilen uçak diyarbakıra indirildi

İran'dan Suriye'ye askeri malzeme taşıdığı belirtilen bir kargo uçağında nükleer silah bulunduğu ihbarı üzerine Diyarbakır Havaalanı'na indirilip, aramaya alındı


Suriye'den İran'a giden ve askeri malzeme taşıdığı belirtilen bir uçak içerisinde nükleer silah olduğu iddiasıyla Diyarbakır Havaalanı'na zorunlu iniş yaptırıldı.

Edinilen bilgiye göre, dün gece geç saatlerde Suriye'den kalkarak İran'a giden ve içinde askeri malzemelerin olduğu belirtilen bir uçak, Diyarbakır Havaalanı'na zorunlu iniş yaptı. Emniyet Müdürlüğü ekipleri havaalanına indirilen uçak etrafında geniş güvenlik önlemleri aldı. Havaalanı güvenlik birimleri ile Emniyet Müdürlüğü ekipleri zorunlu iniş yapan uçakta detaylı arama başlattı. Olay yerine gelen bomba imha uzmanları ve Olayı Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri uçakta arama yapıyor.

Olası ihtimallere karşılık havaalanı önünde bomba imha uzmanları ile Sivil Savunma Müdürlüğü Arama Kurtarma ekipleri de hazır bekletiliyor. Arama çalışmaları süren uçağın bulunduğu havaalanı etrafında ise geniş güvenlik önlemleri alındı. Helikopterler havadan havaalanı etrafında uçarak güvenliği sağlıyor.
mynet haber

1/11/2011

35 yıl önce üretimi durduruldu 13 askerimizi şehit etti

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde eğitim için kullanılan UH-1'ler, Amerikan ordusu tarafından Vietnam savaşında kullanılıyordu. ABD, 2004 yılından itibaren bu helikopterleri kullanmayı bırakmıştı.

UH-1 helikopterin en son üretimi 35 yıl önce 1976 yılında yapılmıştı. Aynı tip helikopter 2006 yılında bu kez Erzincan’da düşmüş yine 5 subay şehit olmuştu. UH-1H model helikopterlerden Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde 27 tane bulunuyor.

İlk uçuşunu 22 Ekim 1956'da yapan UH-1'ler 1959 yılında Amerikan Ordusu'nun hizmetine girdi ve 1962'den itibaren fabrika üretimine geçti. "Tüm zamanların En İyi Helikopterleri" belgeselinde, en iyi helikopter seçildi.

12/27/2010

yazıcıoğlu kazasında şok iddialar helikopterde elt cihazı muamması

Daha önce "Helikopterde yoktu" denilen GPS cihazı kazada hayatını kaybeden gazeteci İsmail Güneş'in çektiği fotoğraflarda olduğu tespit edilmiş, ancak kazadan sonra enkazdan "gizli bir el tarafından" alındığı belirlenmişti. Şimdi ise bir başka skandal ortaya çıktı...

Helikopterin bulunduğu konumu belirlemeye yarayan ELT (Emergency Locater Transmıtter) cihazının sinyal vermemesi yüzünden kaza yerine ulaşılamadığı günlerce tartışılmıştı. Daha sonra "ELT anteni kırıldığı için uyduya sinyal gönderemedi" denildi. Ancak Toplumsal Hafıza'nın elde ettiği belgeler, bütün bu bilgilerin saptırma olduğunu ve helikopterde ELT cihazının aslında hiç bulunmadığını ortaya çıkarıyor...

O HELİKOPTERİN SON PİLOTU DA "ELT CİHAZI YOKTU" DEMİŞTİ

Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 arkadaşının ölüme uçtuğu helikopter MED-AİR şirketinden kiralanmıştı. Helikopteri en çok kullan kişi olan MED-AİR pilotlarından Ali İbanoğlu kazadan kısa süre sonra Devletin Resmi Ajansına (AA) helikopterde yer tespitinin yapılmasını sağlayan ELT cihazının bulunmadığını söylemişti.

Anadolu Ajansından Murat Kaban'nın haberi aynen şöyleydi

" Esas Hava Taşımacılık Turizm ve Ticaret AŞ'ye ait Medair şirketinin kaptan pilotlarından İbanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, helikopterin tam olarak nerede düştüğünü bilmediklerini, yerinin tespiti için ise ne kendilerinde ne de helikopterde sinyal gönderen bir cihaz bulunmadığını söyledi"

HELİKOPTERİ EN İYİ TANIYAN PİLOT

İbanoğlu'nun bu açıklamayı neden yapmıştı ve helikopterde ELT cihazı bulunmadığını nerden biliyordu? İlk etapta basit bir yanılgı gibi görünen olayın içinde korkunç gerçekler saklı.

Med-air şirketinin İşletme Ruhsatı 29/01/2009 tarihinde Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali ARIDURU imzasıyla yenileniyor. Elde ettiğimiz belgede Ali İbanoğlu'nun aynı zamanda şirketin Kalite Sistemi Yöneticisi olduğu açıkça görülüyor.

HER TÜRLÜ DEĞİŞİKLİKTEN HABERİ OLMASI GEREKEN TEK KİŞİ ALİ İBANOĞLU

Gerek helikopterde ve gerekse pilotların sağlık ve eğitimleri ile ilgili her detayı ilk önce bilmesi gereken kişi Kalite Sistemi Yönetici yani Ali İbanoğlu. ELT cihazı bulunup bulunmadığını veya arızalı ise ne zaman çıkarıldığını Kalite Sistemi gereği onun bilmesi gerekiyor.

Helikopterin uçuşa uygunluğunu hazırlayan ekibin başındaki isem "helikopterde ELT cihazı yok" diyorsa bunu bilerek söylemesi gerekir

ÖLÜM HELİKOPTERİNİ EN SON VE EN ÇOK KULLANAN PİLOT İBANOĞLU

Yazıcıoğlu'na kiralanan ölüm helikopterinin (TC-HEK) Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünde Kayıtlı 45 adet uçuş belgesini ele geçirdik. O belgelerde de helikopteri en çok kullanan pilotlardan birinin Ali İbanoğlu olduğu görülüyor.

Resmi Kayıtlara göre TC-HEK BELL 206 L-4 tipi ölüm helikopteri, ölüm uçuşundan bir önceki uçuşu Bursa'ya yapıyor. Merhum Kaptan Pilot Kaya İstektepe ile Kaptan Pilot Ali İbanoğlu'nun birlikte uçtukları bu uçuş helikopterin kaza öncesi son uçuşu... Elde ettiğimiz belgede 28.02.2009 tarihinde yapıldığı görülen bu uçuşta Bursa'dan dönüşte helikopteri Ali İbanoğlu kullanmış. İşte bu pilot, kazadan hemen sonra yaptığı açıklamada, helikopterde ELT cihazı olmadığını söylemişti.

HELİKOPTERE ELT CİHAZINI KAZADAN SONRA KİM TAKTI?

Ölen pilot Kaya İstektepe'nin de yakın dostu olan Ali İbanoğlu ELT cihazı ile ilgili bilgiye sahip olan en yetkili isim. Ounun yoktu sözlerine rağmen kaza sonrası helikotperde bir ELT cihazı olduğu ve bunun kırılmış olduğuna ilişkin fotoğraflar yayınlandı.

HELİKOPTERDE BULUNAN CİHAZ SİNYAL VERMEK ÜZERE AYARLANMAMIŞTI

Meclis Araştırma Komisyonu'nun talebi üzerine Kaptan Pilot Feyzi Altkunbulak tarafından hazırlanan raporda, ELT cihazına kod girilmesi işlemi yapılmadığı, bu yüzden uydular tarafından tanınmasının mümkün olmadığı ortaya çıkmıştı. Yani ELT cihazını helikoptere takanlar, cihazı uydulara tanıtacak kod numaralarını girmeye fırsat bulamamışlardı. Bu da, söz konusu cihazın kazadan sonra helikoptere "alelacele" takıldığını gösteren önemli bir delil olarak dikkati çekiyordu.

ELT'Yİ TAKTIĞI İDDİA EDİLEN KİŞİ

ELT cihazını helikoptere MED AİR'de görevli teknisyen Mehmet Aytar'ın taktığı ancak Aytar'ın bu cihazı helikoptere takacak yetkili kişi olmadığı da raporda yer alıyordu. Olayla ilgili savunması veren Aytar'ın cihazı 23.01.2009'da taktığını iddia ettiği görülüyor. Ancak sö konusu helikopteri kazadan önce en son 28.02.2009'da kullanan şirketin Kalite Kontrol Yöneticisi Ali İbanoğlu, (helikoptere bir ay önce takıldığı iddia edilen) ELT cihazının olmadığını söylemişti. Yani en son kullanımdan bir ay önce takıldığı iddia edilen ELT cihazını şirketin yöneticisi ve deneyimli pilotu İbanoğlu görmemişti...

EN ÖNEMLİ SORU İŞARETİ

Helikopteri en iyi bilen pilotun "Yok" dediği ELT cihazının kazadan sonra helikopterde takılı halde bulunması dikkatleri, "Kazadan sonra helikopter enkazına "ilk önce" kim ulaştı? Helikopterde bulunmayan cihazı enkaz yerine kim getirdi? Bu cihazın takılmasını kimler istedi" sorularına çevirdi.
mynet