Dünya

Dünya
Hastane etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hastane etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/24/2013

23 Yıl suçsuz yere hapis yattı tahliye oldu kalp krizi geçirdi

ABD'de, cinayet suçundan 23 yıl hapis yatan David Ranta masum olduğu anlaşılınca geçtiğimiz günlerde serbest bırakılmıştı. Ancak Ranta geç gelen adaletin tadını çıkartmaya fırsat bulamadı.


New York Times'ın haberine göre Ranta serbest bırakılmasından iki gün sonra kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırıldı. Hemen ameliyata alınan Ranta'nın doktorları başka bir müdahalenin daha gerekebileceğini açıkladı.

New York kentinde 1990 yılında öldürülen bir hahamın katil zanlısı olarak yakalanan ve 37 yıl hapse mahkûm edilen David Ranta, suçsuz olduğunun anlaşılması üzerine 23 yılın ardından demir parmaklıklardan kurtulmuştu.

Yargıç Miriam Cyrulnik, 58 yaşındaki David Ranta'dan "Sayın Ranta, bir özrü hak ediyorsunuz desem, bu sadece içinde bulunduğumuz durumu hafife almak olur" sözleriyle özür dilemişti.

Deutsche Welle Türkçe

10/13/2012

VİP Sevgi Turizm Şirketi’nin yöneticisi pkk'lılarla çarpışan polis hakkında suç duyurusunda bulundu

Tunceli- Pülümür yolunda  dün akşam saatlerinde yol kesen PKK’lıların, içinde bulunduğu yolcu minibüsünü de durdurmak istemesi üzerine araçtan inip, PKK’lılarla çatışan polis memuru hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

Tunceli- Erzincan ve Elazığ arasında yolcu taşıyan VİP Sevgi Turizm Şirketi’nin yöneticisi Haydar Bulut, bürosunda düzenlediği basın toplantısında, yolcuların hayatını tehlikeye attığı iddiasıyla, yol kesen PKK’lılar ile çatışmaya giren polis hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.

“POLİS YOLCULARI TEHLİKEYE ATTI”

Polis memurunun yasak olduğu halde Tunceli- Erzincan karayolunda seyahat ettiğini ileri süren Haydar Bulut, şunları söyledi:

“11.10.2012 tarihinde saat 15.30 sularında içinde 4 yolcu bulanan şirketimize ait 23 LE 627 plakalı aracımız ile yolcuları Erzincan’a taşıdığımız sırada, yolun 30′uncu kilometrede yol kesen PKK’lılar şirketimize ait aracı durdurup kimlik kontrolü yapmak istemişlerdir. Araç durdurulduktan sonra bir PKK’lı araca yaklaşarak, ‘kimlik kontrolü yapılacak’ dediği sırada şoförün hemen yanında oturan ve daha sonra polis olduğunu öğrendiğimiz şahıs, belinden silahını çekerek 4-5 el ateş ederek PKK’lıyı vurmuştur. Araç içindeki polis memurunun ateş etmesiyle birlikte arabanın arkasında bulunan diğer PKK’lılar da araca ateş etmeye başlamıştır. Ateş altında kalan araç şoförü ve diğer yolcular, yol kenarındaki bir kaya ve köprünün altına yaralı olarak sığınmışlardır. 10-15 dakika sonra silah sesleri kesilince köprünün altına sığınan polis memuru, şoförümüze bağırarak aracı Tunceli yönüne döndürmesini istemiş, ancak şoför güvenli bir durumun olmadığını ve araca gidemeyeceğini söylediği sırada polis memuru kendisi arabaya girip aracı Tunceli yönüne çevirerek şoför dahil diğer 3 yaralı yolcuyu da araca alarak aracı Tunceli’ye kadar kullanmış ve yaralıları hastaneye getirmiştir.”

“SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK”

Yolcuların can güvenliğini tehlikeyi soktuğu iddiasıyla polis memurundan şikayetçi olduklarını ifade eden şirket yetkilisi Bulut, “Tasvip etmediğimiz bu olaydan derin üzüntü ve acı duymaktayız. Bunu özellikle belirtmek istiyoruz. Ayrıca güvenlik güçlerine yasak olan bu yolda seyahat edip, bizim ve yolcularımızın can güvenliğini tehlikeye soktuğu için polis memuru hakkında yetkili mercilerin gerekli yasal işlemleri başlatılmasını istiyoruz. Şirket olarak da yolcularımızın can güvenliğini tehlikeye soktuğu için polis memuru hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk” dedi.

SÜRÜCÜ YAŞADIKLARINI ANLATTI

PKK’lıların saldırısına maruz kalan aracı kullanan Tansu Özdağ, yaşadığı dehşet anlarını hala unutamadığını belirterek, şunları anlattı:

“Saat 15.30 sularında 4 yolcu ile yola çıktık. 30′uncu kilometrede yolumuzu kesen 2 PKK’lı araçları durdurarak bize yaklaştı ve benim oturduğum pencereden, ‘kimlik kontrolü’ dedi. Ben elimi cebime atıp kimliğimi çıkarmak istediğim sırada polis olduğunu bilmediğim şahıs hemen yanımda oturuyordu. Ve birden yanımdaki adam silahla PKK’lıya 5 el ateş ederek vurdu şoka uğradım ve ne yapacağımı şaşırdım. Her yerden kurşun gelmeye başladı. Kalçamdan hafif yaralandım, sonra yol ortasındaki pikapın arkasına gittim. Araçtaki diğer 3 kişi de yaralandı. Onlar da geldi yanıma. Sonra yolun kenarına gidip köprünün altına girdik bekledik. O sırada polis memuru da yanımıza geldi. Yaklaşık 15 dakika sonra silah sesleri susunca polis bana, ‘hadi git aracı Tunceli yönüne cevir’ dedi. Ben kabul etmedim. Silahlı adamların yukarda olduğunu, bizi vurabileceklerini belirtim. Bunu dedikten sonra polis aniden yerinden fırladı ve araca binip yaralı halde aracı hızlı bir şekilde Tunceli yönüne çevirdi ve ‘çabuk olun’ diye bize bağırdı. ‘Hadi birden gitmemiz lazım, hızlı hareket edin, hızlı olun araca binin hemen’ diyerek yaralıları da araca bindirdikten sonra kendisi aracı kullanarak hızla Tunceli yönüne doğru geldik. Yaralıları Tunceli il merkezi girişine kadar getirerek ambulansa teslim etti. Hala o anları hatırlıyorum ve o şoku üzerimden atamadım.” SÖZCÜ

11/02/2011

dünya şampiyonu rallici baba adayı eşini doğum için hastaneye yetiştiremedi

İsveçli rallici Per-Gunnar Andersson, doğum sancıları tutan karısını hastaneye yetiştiremedi ve yol kıyısında doğum yapmasını izlemek zorunda kaldı.
31 yaşındaki rallici arabasını emniyet şeridine çekerek ambulans çağırdı.

Ambulans ekibi geldikten bir dakika sonra eşi Marie-Louise oğullarını BMW'lerinde doğurdu.

Baba Andersson, Alvin adını verdikleri oğlunun da büyük olasılıkla rallici olacağını söyledi.

Andersson, İsveç gazetesi Expressen'e verdiği demeçte "Yarışçılık genlerinde var" dedi ve devam etti:

"Epey sakindim ama bebek geldiğinde insanın biraz yardıma ihtiyacı oluyor."

Bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.

Andersson 2004 ve 2007 yıllarında gençlerde dünya şampiyonu olmuş, bu yılki İsveç rallisini ise yedinci sırada tamamlamıştı.

9/04/2011

genç kız kolunu kıyma makinasına kaptırdı hastaneye makinayla beraber getirildi

Antalya'da süpermarkette çalışan 18 yaşındaki Bahar Utkucu, temizliğini yaptığı kıyma makinesine parmaklarının kaptırdı. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri genç kızın çığlıkları yüzünden müdahale edemedi. Utkucu, yerinden sökülen kıyma makinesiyle birlikte ambulansla Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi'ne götürüldü.
Olay, Ahatlı Mahallesi'ndeki süpermarkette saat 17.30 sıralarında meydana geldi. Market görevlisi Bahar Utkucu, temizliğini yaptığı kıyma makinesinin yerdeki düğmesine ayağıyla yanlışlıkla basınca, sağ elini makineye kaptırdı. Acıyla çığlık atan genç kız, makineyi aynı düğmeye yeniden basarak durdurdu. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri, genç kızın acı çığlıkları ve fenalaşması nedeniyle kıyma makinesini söküp kolunu çıkartmaktan vazgeçti. Bunun üzerine kıyma makinesi yerinden sökülüp, genç kız sağ eli makinenin içinde ambulansla Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi'ne götürüldü.

Bahar Utkucu'nun ardından itfaiye ekipleri de genç kızın sağ elini makineden kurtarmak için hastaneye gitti.

8/08/2011

zonguldak'ta denizde boğularak ölen kişiyi bir saat uğraşarak hayata döndürdüler

Zonguldak İl Sağlık Müdürü Rüstem Albayrak, liman arkasındaki boğulma olayı ile ilgili olarak "Ölü olarak Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisine getirilen Olgun Güneş’in, yaklaşık 1 saat süren müdahale sonucu hayata döndürüldüğünü öğrendik" dedi.
Albayrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dün akşam, Zonguldak Limanı arkasındaki denizde Olgun Güneş (26) adlı kişinin boğulduğu ve sudan çıkarılan cesedin Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi morguna kaldırılacağına yönelik kendisine bilgi aktarıldığını söyledi. Biraz önce hastane yetkililerinden, cesedi ambulansla hastanenin acil bölümüne götürülen Güneş’in, burada yapılan yaklaşık bir saatlik müdahalesi sonucu kalp atımlarının geri geldiğini öğrendiğini anlatan Albayrak, şöyle dedi: "Suyun üzerinde uzun süre kalan Güneş, emniyet ekipleri tarafından denizden ölü olarak karaya çıkarılmış. Dün akşam bana da bu şekilde bilgi verilmişti. Ancak, cesedi hastanenin acil servisine götürülen Güneş, yaklaşık bir saat süren doktorlarımızın gayretleri sonucu hayata döndürülmüş. Kalp atımları geri gelmiş, fakat şu anda diğer hiçbir hayati fonksiyonu bulunmuyor. Şu anda makineye bağlı yaşam mücadelesi veriyor." Dün akşam, liman arkasında denize giren bir kişinin boğulduğu yönünde ihbarda bulunulması üzerine 112 Acil Servis ve polis ekipleri bölgeye gelmişti. Denizde kaybolduğu bildirilen ve adının Olgun Güneş olduğu öğrenilen kişinin, İl Emniyet Müdürlüğü Deniz Liman Şubesi ekiplerinin botla başlattığı arama sonucu cesedi bulunmuştu. Ceset, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesine kaldırılmıştı.

7/25/2011

öldü diye morga kaldırılan hasta 24 saat sonra canlanınca hayalet sanıp morgtan kaçtılar

Güney Afrika Cumhuriyeti'nde öldüğü sanılan bir adamın morga kaldırıldıktan 24 saat sonra bilincine tekrar kavuşarak bağırmaya başlaması önce paniğe, yaşadığı anlaşılınca ise büyük sevince yol açtı.
Yerel basında çıkan haberlere göre, 50 yaşındaki astım hastası bir adam cumartesi günü uyurken bilincini yitirdikten sonra ailesi öldüğünü sanıldı.

Cape Town'un doğusunda bir köyde yaşayan adamın ailesi, özel bir cenaze levazımatçısına haber vererek morga kaldırılmasını sağladı.

Adamı morga taşıyan görevlilerin de yaşadığının farkına varmaması, hatanın giderek büyümesine neden oldu.

İsmi gizli tutulan adam, morg odasında tekrar bilincine kavuştuktan sonra salıverilmesi için avaz avaz bağırmaya başlıyor.

Libode adlı küçük bir kasabada yer alan morgun iki görevlisi, bağırtıları duyunca hayalet sanıp binadan kaçtıklarını anlattılar.

Çevreden yardım isteyen morg çalışanları, cesaretlerini toplayıp binaya geri döndüklerinde, canlı bir adamın morga kaldırıldığının farkına vardı.

24 saat aşırı soğuğa maruz kalan adamın sağlık durumundan endişe eden morg çalışanları derhal bir ambulans çağırarak Saint Barnabas hastanesinde tedavi altına alınmasını sağladıklarını açıkladılar.

Yerel sağlık yetkilisi Sizwe Kupelo, bir kişinin ölüp ölmediğine doktorlar ve polisin dışında kimsenin karar verme yetkisinin olmadığını söyleyerek, olayın tekrar etmemesi için gerekli önlemlerin alınacağını belirtti.

6/26/2011

bir lokma domuz eti bütün vücudunu iflas ettirdi ölümden döndü

İki çocuk babası 46 yaşındaki genç adam domuz etini yedikten sonra öldürücü bir beyin virüsüne yakalandı. Uzunca bir süre yürüyemeyen ve konuşamayan Ashall, 5 ay boyunca hastanede tedavi oldu.
Tüm bağışıklık sistemine saldıran listerja memenjiti virüsü aynı zamanda genç adamın beyninde apseye de yol açtı. Doktorlar Ashall'un hayatta olmasının bile bir mucize olduğunu söylüyor.

Ashall tabağındaki eti ağzına atar atmaz düzgün pişmediğini anladığını ve pişman olduğunu söylüyor. Bir ay sonra kalp krizi geçirdiğini düşünerek hastaneye giden Ashall üç gün sonra yüzünün bir tarafını kıpırdatamamaya başladı ve felç geçirdiğini sandı.

ÖLECEĞİNE KESİN GÖZÜYLE BAKILIYORDU

Bir alet yardımıyla nefes alan Ashall için denenen bir çok tedavi de işe yaramadı ve bu sebeple yaklaşık 5 ay hastanede kaldı.

Hayatını kaybetmesine kesin gözüyle bakılan Darren Ashall hastalıkla savaşmaya karar verdikten sonra doktorlarını da şaşırtarak tekrar yürümeye ve konuşmaya başladı.

Bu süreçte eşinden de çok destek gören Ashall, maalesef bu virüsten hayatı boyunca kurtulamayacak ve ömrünün sonuna kadar antibiyotik kullanmak zorunda. Başından tüm geçenlere rağmen şimdiki hali için şükrettiğini belirten Ashall; 'Hayat çok kıymetli ve kırılgan, kocaman bir evin ve lüks bir araban olabilir ama günün sonunda hiçbiri kalmayabilir.' diyor.

Ashall yaşadıklarını kitap haline getirmeyi ve elde ettiği gelirle bağış yapmayı düşündüğünü belirtiyor.

hürriyet

6/20/2011

karne hediyesi gitar elektrik kaçırınca ailesinin gözleri önünde hayatını kaybetti

Kocaeli’nin Kandıra İlçesi’nde elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren 16 yaşındaki Aykut Eren Ayan’ın ölümüne neden olan gitarın Çin malı olduğu ortaya çıktı. Dede Faik Ayhan, torunun şaka yaptığını sandığını ve öldüğüne hala inanamadığını söyledi.


Halkalı Ticaret Lisesi'nde öğrenim gören ve başarılı bir şekilde 2'nci sınıfa geçen Ahmet Eren Ayan, İstanbul'da özel bir tekstil firmasında müdür olan babası Ali Ayan ve annesi Mihriban Ayan ile birlikte, Babalar Günü'nü hep birlikte kutlamak için Kocaeli'nin Kandıra İlçesi'ne bağlı Mecidiye Köyü'nde oturan dedesi Faik Ayan'ın yanına geldi. Ahmet Eren Ayan, uzun süredir istediği, babası Ali Ayan'ın getirdiği başarılı karne nedeniyle kendisine hediye ettiği elektro gitarını da yanında getirdi.

MANGAL PARTİSİ
Aile, hep birlikte mangal yapıp yemek yedi. Saat 22.30 sıralarında Ayan Ailesi'nin fertleri arasında sohbet koyulaşırken, Ahmet Eren Ayan, kuzeniyle birlikte, "Dede sana gitar çalıp, şarkı söylemek istiyoruz" dedi. Gitarı ile birlikte ses yükseltici cihazı da bulunan Aykut Eren Ayan, bahçeye uzatma kablosuyla düzeneği kurdu. Gitarın fişini elektrik prizine taktıktan sonra gitarı eline aldı.

Bir süre sonra Aykut Eren, "Bu gitar elektrik kaçırıyor galiba beni çarpıyor" dedikten sonra titremeye başladı. Aykut Eren, ardından tüm yakınlarının gözleri önünde bir anda yere yığıldı. Paniğe kapılan dede Faik Ayan feryat ederken, koşup gelen diğer yakınları hemen gitarın fişini çekti.

Çağrılan 112 Acil Servis ambulansıyla ağır yaralı halde Kocaeli Devlet Hastanesi'ne kaldırılmak istenen Aykut Eren Ayan, yolda yaşamını yitirdi.

Aykut Eren Ayan'ın cenazesi ise Mecidiye Köyü'nde gözyaşları arasında toprağa verildi.

ŞAKA YAPIYOR SANDIM
Torunun şaka yaptığını sandığını ve öldüğüne hala inanamadığını söyleyen Faik Ayan, "Babalarıyla birlikte İstanbul'dan geldiler. Yolda telefonlaşmıştık. Bana mangalı yakmamı söylediler. Masayı kurdum, ateşi yaktım. Babası mangal başındaydı. Torunum da gitarıyla birlikte geldiği için 'Dede seni eğlendireyim mi?' dedi. Ben gitar sesini pek sevmem ama torunum söylediği için çalmalarını söyledim. O anda Aykut, 'Bu gitar elektrik kaçırıyor galiba beni gıdıklıyor. Beni cereyan çarptı' dedikten sonra yere yığıldı. Ben şaka yapıyor sandım. Kenara aldık. Hemen hastaneye götürdük ama iş işten geçmiş. Bir yıldır gitar çalıyordu ve gitar çalmayı çok seviyordu" dedi.

Aykut Eren'in yere yığıldığında ne yapacaklarını şaşırdığını söyleyen eniştesi İhsan Mutaf ise şunları söyledi:

"Bizler mangalın başındaydık. Dedesini eğlendirmek için gitar çalmaya başladılar. Hepimiz güle oynaya eğlenirken, Aykut biranda yere düştü. Ne olduğunu anlayamadık. Hemen hastaneye götürdük fakat iş işten geçmişti."

Olaydan sonra jandarma incelemek için elektro gitarı alırken, Aykut Eren Ayan'ın ölüm raporunda ise ölüm nedeninin 'elektrik akımına bağlı solunum ve kan dolaşım felci' gösterildiği öğrenildi.

Soruşturma sürerken, Aykut Eren Ayhan’ın ölümüne neden olan gitarın Çin malı olduğunu ortaya çıkardı. Elektro gitarın normalde 300 liranın üzerinde satıldığı ancak Ayhan’ın ölümüne neden olan Çin malı gitarın fiyatının 189 lira olduğu belirtildi.
mynet

lunaparkta bindiği cihazda emniyet kemeri açılan kız çocuğu yere çakıldı

LYS sınavına girdikten sonra arkadaşıyla gittiği lunaparkta Dıscovery isimli eğlence aracına binen 18 yaşındaki Hatice Ataman, cihazın hareketi esnasında emniyet kemeri açılınca cihazdan uçarak yere çakıldı. Ağır yaralanan genç kız hastanede hayatını kaybetti.


Edinilen bilgiye göre, Küçükçekmece'de bulunan Kavaklı Lunaparkta hafta sonu bir facia yaşandı. LYS sınavına babası Halit Ataman ile birlikte giden 18 yaşındaki Hatice Ataman, sınav çıkışında teyzesinin kızı ile birlikte Küçükçekmece'deki lunaparka gitmek için babasından izin istedi. Lunaparka giden genç kız, lunaparktaki Dıscovery isimli eğlence konsoluna arkadaşı ve teyzesinin kızı ile bindi. Konsolda arkadaşlarıyla eğlenen genç kız, bir süre sonra cihaz yükseklik kazandığı sırada gövdesini saran emniyet kemerinin açılması ile büyük bir süratle uçarak yere çakıldı. Genç kızın yanında oturan arkadaşlarının da emniyet kemerlerinin açıldığı ancak tutunarak düşmemeyi başardıkları öğrenildi. Yerde kanlar içinde kalan genç kız kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.

BABALAR GÜNÜNDE KIZINI KAYBETTİ
Pazar günü sabah kızı ile birlikte LYS sınavına gittiğini söyleyen acılı baba Halit Ataman, “Kızım Pazar günü LYS sınavına girdi. 120 dakikada bütün soruları çözerek dışarıya çıktı. Ben okul önünde bekliyordum. Dışarıya çok mutlu çıktı. Sonra eve gittik. Eve gittikten sonra “baba ben lunaparka gidebilir miyim" dedi. Bende izin verdim. Teyzesinin kızı ile birlikte Küçükçekmece' deki göl kenarındaki lunaparka taksiye binerek gittiler. Sonra bana kızımın emniyet kemerinin açılarak aşağıya düştüğü ve hastanede öldüğü haberi geldi. İçim yanıyor" dedi.

Kazadan sonra lunapark yetkilileri ile görüşmeye gittiğini söyleyen amca Mehme Ataman ise, “Lunapark yetkilileri emniyet kemeri takılı olmadığı zaman cihazın çalışmaması gerektiğini söyledi. Kendilerinde bir ihmal varsa, bu işin peşini bırakmayacaklarını söylediler. Ama, yeğenimin emniyet kemeri açıldığında yandaki iki kızında açılmış. Onlar tutunduğu için düşmemiş. Cihaz durduktan sonra aşağıya indiklerinde ise kemerler açılmamış. Hukuksal olarak bu işin peşini bırakmayacağız. Daha öncede o cihazdan düşen gençler olmuş" dedi.

Öte yandan Kavaklı lunapark isimli işletmedeki Dıscovery isimli cihazda 20 mayıs tarihinde de bir kazanın yaşandığı ortaya çıktı. Cihazın hareketi esnasında emniyet kemerinin açılması ile Bilun K.(17) ve Aykut G.(17) yere düşerek yaralandığı, lunapark yetkililerinin bu kazanın ardından dıscovery isimli oyun konsolunu değiştirdikleri ve yeni bir konsol aldıkları iddia edildi.
mynet

6/18/2011

amerika tarihinde ilk kez suikaste uğrayan kadın siyasetci yaşam savaşını kazandı

Giffords, Ocak ayından bu yana Houston'daki hastanedeydi.
Arizona'yı temsil eden kongre üyesi Ocak ayında seçmenleri ile görüştüğü sırada saldırıya uğramış, onu yakın mesafeden başından vuran saldırgan olay yerindeki altı kişiyi öldürmüş, 13 kişiyi yaralamıştı.


Giffords'ın saldırıdan sağ kurtulması mucize olarak görülmüştü.


Houston'daki TIRR Memorial Hermann Hastanesi doktorları, Giffords'ın bilişsel yetilerinin ve fiziksel gücünün tedavi süresince ilerleme gösterdiğini belirtti.


Saldırı ardından Giffords'ın kafatasının sol yanına seramik bir parça yerleştirildi.

41 yaşındaki Kongre üyesi şimdi, uzun soluklu bir rehabilitasyon sürecine başlıyor.

Her gün evinden hastaneye gidip gelecek olan Giffords, konuşma, müzik, fiziksel hareketler ve mesleki beceriler konusunda terapi görecek.
Gabrielle Giffords ve eşi Mark Kelly


Mark Kelly tedavi süresince her gün iki kez hastaneye gitti

Ailesi Giffords'ın evine dönebilmesinin iyileşmesine daha da büyük katkı sağlayacağına inanıyor.

Giffords'ın sözcüleri siyasetçinin sağlık durumunun her hafta iyiye gittiğini; daha etkin bir şekilde görevine dönmesi konusunda görüşmelerin devam ettiğini söylediler.

Ancak Demokrat siyasetçi için bunun mümkün olup olmayacağını kestirmek zor. Giffords'ın ise karar vermek için 2012 Mayıs'ına dek zamanı var.

Giffords'ın astronot eşi Mark Kelly de son seferini yapan Endeavour uzay mekiği ile görevini tamamlayarak yeniden eşinin yanına döndü.

Kelly, eşinin yürüyüp konuşmakta hala zorlandığını, ancak saldırıdan önceki kişiliğine yeniden kavuştuğunu söylüyor.

Giffords'ın saldırıdan bu yana çekilen ilk fotoğrafları pazar günü yayınlanmıştı.

Saldırının faili Jared Loughner'ın ise akli durumunun ise yargılanmaya uygun olmadığına karar verildi.
bbc türkçe

2/23/2011

balık tutmaktan gelince kendi cenaze merasimiyle karşılaştı

Konya'nın Ilgın İlçesi'nde bisikletiyle kamyonun altında kalarak yaşamını yitiren yaşlı adamın cesedi, öleni babası sanan bir kişi tarafından yanlış teşhis edilince, fıkralara konu olacak bir olay yaşandı. Balık tutmaktan dönen 72 yaşındaki Durmuş Çıplak, evin önünde toplanan arkabalarının kendi cenazesi için geldiğini duyunca şaşkına döndü.
Kaza, geçen pazartesi günü saat 10.00 sıralarında meydana geldi. Üzerinde kimliği bulunmayan 70 yaşlarında bir bisikletli, Kaplıca Caddesi'nde yolun sağında seyir halindeyken, 41 yaşındaki Şakir Aydın yönetimindeki 42 P 6312 plakalı kamyonun arkadan çarpması sonucu ağır yaralandı. Çağrılan ambulansla Ilgın Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralının kimliğini belirlemeye çalışan polise, çevredekiler, yaralı kişinin 72 yaşındaki Durmuş Çıplak olduğunu söyledi. Yaralı, burada yapılan ilk müdahalenin ardından Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi ancak tüm müdahaleye rağmen yaşamını yitirdi.

CENAZEYİ TESLİM ALDI
Ölen kişinin kimliğinin kesin olarak tesbit edilmesi amacıyla, Durmuş Çıplak'ın oğlu Ahmet Çıplak teşhis için morga çağırıldı. Ahmet Çıplak cesedin babasına ait olduğunu belirtti. Ardından cenazeyi teslim alıp Ilgın'a dönerken, yolda Ahmet Çıplak'ı telefonla bir komşusu arayarak, babasının yaşadığını ve balık tutmaktan geldiğini söyledi. Bunun üzerine Ahmet Çıplak, babasına ait olduğunu sandığı cenazeyi hastaneye geri teslim etti.

EVİN ÖNÜNDE KALABALIĞI GÖRÜNCE ŞAŞIRDI

Hiçbir şeyden haberi olmayan ve balık tutmadan dönen işçi emeklisi Durmuş Çıplak ise, evin önünde toplanan akrabalarının cenazesi için geldiğini duyunca şaşkına döndü. Durmuş Çıplak, yaşadığı olayı şöyle anlattı:

'Sabah bisikletimle balık tutmaya gitmiştim. Saat 17.00 sıraladında döndüğümde, evin önünde akrabalarımın toplandığını gördüm. Merakla eve doğru geldim. Herkes beni görünce şaşkın bir şekilde bakıyordu. Sonra öğrendim ki benim bir kazaya kurban gittiğim sanılmış. Allaha çok şükür henüz yaşıyoruz.'

Durmuş Çıplak, kazada ölen kişinin de 70 yaşındaki işçi emeklisi Süleyman Bozer olduğunun anlaşıldığını ve kendisinin de cenaze namazına katıldığını söyledi.

DHA
mynet

12/26/2010

hastanede kanserli hastalara anket sorusu alevimisin sünnimisin

Sivasta kanserli hastalara yönelik skandal bir anket çalışması ortaya çıktı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde tedavi gören kanser hastalarına yöneltilen anket soruları arasında, 'Alevi misininiz, Sunni mi?', 'Kanser tanısı konulduktan sonra inancınızda bir değişiklik oldu mu?' soruları da yer aldı.

Akşam gazetesinin haberine göre, anket formunu dolduran hastalara, oruç tutup tutmadıkları, namaz kılıp kılmadıkları, hac görevini yerine getirip getirmedikleri, zekat verip vermedikleri ve dua edip etmedikleri de soruldu. Bir sayfadan oluşan anket formunda ayrıca, 'Hastanenizde din görevlisi olmasını ister miydiniz?' sorusu da yöneltildi.

YAPAN BELLİ DEĞİL
Anketi doğrulayan Hastane Başhekimi Prof. Dr. Gökhan Köylüoğlu, bu araştırmanın hangi kurum veya kim tarafından yaptırıldığı konusunda ise çelişkili konuştu. Başhekim Köylüoğlu, 'Az sayıda hastaya yapılmış. Ama biz yaptırmadık. Sanırım İstanbul'dan bir üniversitenin çalışması' dedi. 'Faili meçhul' anketten kendisinin de yeni haberdar olduğunu ifade eden Başhekim Gökhan Köylüoğlu, şöyle konuştu: 'Anketin uygulandığı bölümdeki görevlilerden aldığım izlenime göre, bu çalışmayı bizim dışımızdaki bir üniversite yaptırmış. İstanbul'dan bir üniversite olabilir. Anket formlarının üzerinde de hangi kurumun yaptırdığına dair bilgi yok. Bizim tespitlerimize göre anket, az sayıda hasta üzerinde yapılmış. Sanırım kanser hastalarının inançlarında, tanı sonrası bir değişiklik olup olmadığını araştırmak istemişler. Anket çalışmasının kesinlikle bizim kurumumuzla bir ilgisi yok. Bu çalışma yapılırken bizden izin de alınmadı. Onkoloji Servisi'nin bölüm sorumlusu izinli olduğu için henüz kendisine ulaşamadık. Konuyu inceliyorum.'

HASTAYA 'AHİRET' SORULARI
AKŞAM'In ele geçirdiği anket formunun 'hastanın kimlik bilgileri' bölümde, cinsiyeti, hastalık tanısı, eğitim durumu ve hangi dinden olduğuna ilişkin sorular bulunuyor. Din sorusunun seçenekleri arasında ise 'Müslüman', 'Alevi-Sünni', 'Gayrimüslim', 'Musevi', 'Hristiyan' ve 'Diğer' şıkları yer alıyor. Anket formunun ana soruları ise 'Tanı Öncesi' ve 'Tanı Sonrası' başlıkları ile iki ayrı bölümden oluşuyor. Böylece soruların hastalar tarafından, 'Tanı Öncesi' ve 'Tanı Sonrası' olmak üzere iki kez yanıtlaması sağlanarak, inanç ve alışkanlıklarında bir değişiklik olup olmadığı gözlemlenebiliyor.

Hastanenin Kalite Sorumlusu Şule Aydın da 'Bu anket, yükseklisans öğrenimi yapan öğrencilerin teziyle ilgili bir çalışma olabilir. Araştıracağız. Ancak bizden izin alınmış bir çalışma değil' dedi.

Kim tarafından yaptırıldığı henüz netlik kazanmayan ankette kanser hastalarına yöneltilen sorular şöyle:

- Alkol Kullanıyor musunuz?
- Sigara içiyor musunuz?
- Oruç tutuyor musunuz?
- Namaz kılıyor musunuz?
- Dua ediyor musunuz?
- Dini yardıma ihtiyaç duydunuz mu?
- Bu konuda kimden yardım almak istersiniz?
- Serviste din görevlisi olmasını ister misiniz?
- Tanı konulduktan sonra inancınız da bir değişiklik oldu mu?'
mynet

10/25/2010

interneti bırak sözü intihar ettirdi

Kırıkkale Anadolu Mehmet Akif Ersoy Lisesi 2. sınıf öğrencisi 15 yaşındaki Elif Nur Yılmazer, polis memuru olan babasına ait tabancanın namlusunu göğsüne dayayıp tetiğe dokunarak intihar etti.

intihar ettirdi

İddiaya göre interneti bırak dersine çalış' diyen polis babasının bu sözüne kızan liseli Elif, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılırkan yolda hayatını kaybetti.

İntihar olayı, Kırıkkale'nin Bağlarbaşı Mahallesi Cengiz Topel Caddesi 956'ncı Sokak, Can Apartmanı Kat 4'te önceki akşam akşam saatlerinde meydana geldi. Yılmazer ailesinin 6 kızından 2'ncisi olan liseli Elif Nur Yılmazer, akşam saatlerinde evlerinde bilgisayar başında internete girdi. Elmadağ ilçe Emniyet Müdürlüğü'nde polis memuru olarak görev yapan baba Harun Yılmazer bu sırada evde bulunduğu sırada iddiaya göre kızına, "Bırak interneti, dersine çalış" dedi.

Bir süre sonra baba Harun Yılmazer çarşıya çıkarken, anne Gülcan ise bakkala ekmek almaya gitti. Babasının sözüne içerleyen Elif, kardeşlerinin odada bulunduğu sırada bir süre sonra evde bulunan babasına ait ruhsatlı tabancayı göğsüne dayayıp tetiğe dokundu. Apartman sakinleri, silah sesleri üzerine girdikleri dairede, liseli Elif'i yerde kanlar içinde yatarken buldu. Olayı duyan ailesi de hemen eve gelirken, ambulansa alınan Elif, Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'ne kaldırılırken yolda yaşamını kaybetti.

Liseli Elif'in intiharı, ailesini göz yaşlarına boğarken, intiharını duyan Bağlarbaşı mahallesi halkı ile Anadolu Mehmet Akif Ersoy Lisesi'ndeki öğrenci arkadaşları ve öğretmenleri büyük üzüntü yaşadı. Elif'in intiharı, okuduğu 10/D sınıfında matem havası yarattı. Okul arkadaşları, Elif'in masasına fotoğrafı ile birlikte çiçek bırakırken göz yaşlarını tutamadılar. Öğrenci arkadaşları toplu halde intihar eden arkadaşları Elif Nur'un evlerinin önüne giderek, ailesinin acısını paylaştılar. Bu sırada bazı öğrenci arkadaşları göz yaşlarını tutamayıp, sinir krizi geçirdiler.

Kızını kaybeden gözü yaşlı anne Gülcan Yılmazer de evlerinin balkonundan feryat ederken öğrenci arkadaşlarına, ôElifimi niye getirmediniz?" diye ağıtlar yaktı.

Lise Elif Nur Yılmazer'in cenazesi, otopsi yapılmak için gönderildiği Ankara Adli Tıp Kurumu'ndan getirilerek din akşam kılınan ikindi namazından sonra Yenimahalle mezarlığında toprağa verilecek.

DHA