Dünya

Dünya
Guardian gazetesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Guardian gazetesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6/15/2013

Guardian gazetesinin usta çizeri Steve Bell Başbakan Erdoğan'ı TOMA'ya benzetti

Guardian gazetesinin usta çizeri Steve Bell Başbakan Erdoğan'ı TOMA'ya benzetti
Bu tartışma aynı zamanda TOMA (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) sözcüğünün de sık sık kullanılmasına zemin hazırlıyor.
Protesto gösterilerinin başlamasından bu yana TOMA'lar kimi zaman çatışmalar çerçevesinde gündeme geldi kimi zaman da, çoğunlukla eylemcilerin sosyal medya üzerinden paylaştıkları şakalara konu oldu.

Örneğin Ankara'da eylemlerin merkez noktalarından birisi olan Tunalı Hilmi Caddesi'nin adı sosyal medyada bir anda TOMA'lı Hilmi Caddesi'ne dönüştü.

Bugün TOMA'lar Guardian gazetesinin usta çizeri Steve Bell'in karikatürünün de konusu.

Bell'in karikatüründe, arka planda bir gaz bulutunun içinde elleri coplu polislerin siluetinin görüldüğü karikatürde, Başbakan Erdoğan Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı, TOMA olarak resmedilmiş.

Üzerinde bir Türk bayrağı asılı olan TOMA'nın önü ise, başına bir hilâl yerleştirilmiş ve bir filin hortumuna benzetilmiş burnundan tazyikli su fışkırtan Recep Tayyip Erdoğan'ı gösteriyor.bbc türkçe

4/13/2012

guardian gazetesi fetih 1453 türk'ün kalbindeki milli gururu kabartıp gişe rekoru kırdı

Guardian'ın sanat sayfasındaki manşet:

"Yine imparatorluk gibiyiz: Türklerin gönlünü fetheden Osmanlı destanı”

Konu, Fetih 1453 filmi... Yazıdan bazı satırlar şöyle:

“Türban ve testosteron dolu "Fetih 1453" milyonlarca Türk’ün kalbindeki milli gururu kabartıp tüm gişe rekorlarını kırdı. Film Türkiye'nin damarlarında hala dünyayı fethedecek kudrette kan dolaştığının teyidi olarak gösteriliyor.

Filmdeki dini öğelerin Başbakan Erdoğan'ın ‘dindar nesil yetiştirme’ vizyonu ile de örtüştüğünü belirten Guardian, okullarda gösterilmesi çağrıları olsa da filmin bazı tarihi gerçekleri çarpıttığı eleştirisinde bulunuyor:

"Sultan safında savaşan Rumlar, duvarları koruyanlardan fazlaydı; son taarruz sabahında askerler arasında Meryem'e dua edenlerin sayısı neredeyse Allah'a dua edenler kadardı."

Gazete, surların altında tünel açarken tekbir getiren lağımcıların ise aslında Sırp gümüş madenlerinden toplanmış Ortodokslar olduğunu belirtiyor.

Filmin Türkiye'de geniş yankı bulup tartışıldığını kaydeden Guardian, şöyle noktalıyor yazıyı:

"Türkiye'de hiç bir şey milliyetçilik gibi satmıyor. Filmin 17 milyon dolarlık bütçesini üç kez katlayan filmin yönetmen ve yapımcısı Faruk Aksoy, şimdi Atatürk’ün İngilizleri püskürttüğü Gelibolu hakkında bir film planlıyor. Filmin Churchill'in en parlak tasviri olmayacağına bahse girebilirsiniz."bbc türkçe

12/20/2011

twitter hisselerinin yüzde 4'lük bölümünü 300 milyon dolara arap dünyası'nın en zenginine sattı

İngiliz gazetelerinden Guardian, "Arap dünyasının en zengini" diye tanıttığı Suudi Prens El Velid bin Tallal'ın, sosyal paylaşım sitelerinden Twitter'ın 300 milyon dolarlık hissesini satın aldığını yazıyor. Bu oran, hisselerin yüzde 4'üne yaklaşıyor.
Guardian, "Bu yatırımın zamanlaması, Twitter'ın Orta Doğu genelinde Arap eylemcilerin örgütlenip baskıcı rejimlere karşı seslerini duyurmasında oynadığı rol nedeniyle şüpheyle karşılandı. Pek çok Arap kullanıcı, bu alımın Twitter'ın stratejisine olumsuz etki etmesi kaygılarını dile getirdi." diyor.

Haberde, şirketin yöneticilerinden birinin, yatırımın 'siyasi değil stratejik' olduğu yolundaki açıklaması aktarılıyor.

Suudi Arabistan Kralı'nın yeğenlerinden olan Prens, medya devi News Corporation'da, Murdoch ailesinden sonraki en büyük hissedar konumunda.

Guardian, Prensin ayrıca Şark-ül Evsat gazetesini basan şirketin yüzde 30 hissesine sahip olduğunu, El Cezire'ye rakip olacak yeni bir Arapça haber kanalı kurmayı planladığını, başörtüsü kullanmayan eşi Prenses Emira'nın kadın hakları konusunda faal olduğunu ve Twitter sayfasının 83 bin takipçisi bulunduğunu belirtiyor.

Guardian, Prens'in Arap baharı sırasındaki açıklamalarında, siyasi katılım, adil seçim ve istihdam yaratılması çağrıları yaptığını hatırlatıyor.

Murdoch ailesi ile yakın ilişkilerine rağmen, etik kurallara yaptığı vurgunun, şirketin İngiltere'deki en üst düzey yöneticilerinden Rebekah Brooks'un telekulak skandalı nedeniyle istifasını tetiklemiş olabileceğini de ekliyor.

10/18/2011

türkiye'de taklit ürün pazarı yıllık 6 milyar dolarlık kapasiteye sahip ve ticaretini yapanlara göre suç değilmiş

Guardian Türkiye'de sahte ürün pazarının 2010 yılında üç milyar dolar düzeyinde olduğuna dikkat çekiyor.

Haberde Türkiye'de taklit ürün pazarının bugün yılda 6 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığı belirtiliyor ve hükümetin elektronikten kozmetiğe, aksesuardan ilaca her alana yayılan sahte ürünlere karşı mücadeleyi yoğunlaştırdığı vurgulanıyor.
Habere göre Türkiye'de en çok el çantası sektöründe sahte ürünle karşılaşılıyor.

Haberde İstanbul emniyetinin Nisan ayında ilk kez sahte ürün ticaretine karşı dev bir operasyon düzenlediği, Kapalı Çarşı'da 137 dükkana baskın yaptığı ve 90 dükkan sahibinin sahte ürün sattıkları gerekçesiyle tutuklandığına dikkat çekiliyor.

Guardian'a konuşan avukat Veli Kahveci sahte ürünlerle mücadelede mesafe kaydedilmesine rağmen, en önemli sorunun insanların taklit ürün ticaretini bir suç olarak görmemesi olduğunu belirtiyor.

Kahveci pazarda sergilenen Lacoste tişörtlere, Burberry atkılara ve Gucci çantalara atıfta bulunarak "Sahte ürünleri tamamen ortadan kaldırmanız mümkün değil" diyor ve ekliyor:

"Ama bu ürünleri satanların içine korku düşürebilir ve halkı bu tür ürünlerin satmanın ve satın almanın hırsızlığa girdiği konusunda aydınlatabilirsiniz."

Ceza yememek için orijinal üründe küçük birkaç değişiklik yapan, Kapalı Çarşı'daki bir çantacı ise, "Ben iyi bir Müslümanım. Müşterilerime sahte ürün satıyorum. Ama yalan söylemiyorum. Kimseye bunlar orijinaldir demiyorum" diyor.

Öte yandan haftada üç dört dükkana teftiş yapıldığını belirten Avukat Kahveci, dükkan sahiplerinin yaratıcı taktikler geliştirdiklerini, tutuklama emri çıkarılan adresteki tüm sahte ürünlerin komşu dükkana aktarıldığını ya da bir çok atölyenin haftasonları kapalı kapılar ardında üretime devam ettiğini belirtiyor.

6/30/2011

guardian gazetesine göre türkiye çocuk gelinler oranında afrika ülkeleri ile aynı düzeyde

The Guardian tarafından yayınlanan bir makalede, çocuk gelin sorunun sadece Türkiye’nin doğusunda ve Kürt bölgelerinde yaşanmadığı, bu sorunun Türkiye’nin her yerinde görüldüğü vurgulanarak, Türkiye’nin çocuk gelinler oranında Zambiya ve Tanzanya gibi Afrika ülkeleri ile aynı düzeyde olduğu belirtildi.
Dünya’nın en büyük 17. ekonomisine sahip Türkiye’nin çocuk gelinleri batının dikkatini çekmeye devam ediyor. The Guardian gazetesi tarafından yayınlanan bir makalede, çocuk gelin sorunun sadece Türkiye’nin doğusunda ve Kürt bölgelerinde yaşanmadığı, bu sorunun Türkiye’nin her yerinde görüldüğü vurgulanarak, Türkiye’nin çocuk gelinler oranında Zambiya ve Tanzanya gibi Afrika ülkeleri ile aynı düzeyde olduğu yazıldı.

İngilterenin önemli gazetelerinden The Guardian’ın yer verdiği bir makalede, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın Kadın ve Aile Bakanlığı’nı kaldırdığına dikkat çekilerek, "Çocuk Gelinler" projesinin Koordinatörü Selen Doğan’ın, "Herkes bu sorunun Türkiye’nin doğusunda ve Kürt bölgelerinde olduğunu düşünüyor. Ancak bu doğru değil. Biz 54 şehirde bulunduk, bu sorun Türkiye’nin her yerinde var" sözlerine yer verildi.

"BENİM BÜYÜK HAYALLERİM YOK"

Bu arada makalede, Ankara’nın bir kenar mahallesinde kadın hakları örgütü Uçan Süpürge’nin çocuk gelinler için toplandığı ve Türkiye’nin çocuk gelinleriyle konuştuğu belirtilerek, kendisinden 20 yaş büyük bir erkekle 14 yaşında zorla evlendirilen Hanife’nin, "Benim büyük hayallerim yok ama okuma ve yazma bilmeyi isterdim" sözleri vurgulandı.

ÇOCUK GELİN İSTATİSTİKLERİ EKSİK

Haberde, Türkiye’nin çocuk gelin istatistiklerinin tam olmadığını ve erken evliliklerin çoğunlukla imam nikahı şeklinde olduğu belirtilerek, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstittisü’nden küçük bir grubun ilk olarak 2008’de ulusal evlilik pratikleri üzerinde çalıştığı ifade edildi.

TÜRKİYE, AFRİKA ÜLKELERİ İLE AYNI DÜZEYDE

Meclis’e sunulan bu çalışmanın sonucunda, 15-49 yaş arasındaki Türk kadınlarının yaklaşık yüzde 40’ının 18 yaşından önce evlendiğine dikkat çekilen haberde, bu verilerin daha önceki hesaplamalardan önemli bir şekilde fazla olduğu ve Türkiye’nin çocuk gelinler oranında Zambiya ve Tanzanya gibi Afrika ülkeleriyle aynı düzeyde olduğu belirtildi.

"ÇOCUK GELİN OLUNCA HAYAT DURUYOR"

Doğan’ın erken evliliğin Türkiye’de bir problem olarak görülmediğini söylediği vurgulanan haberde, temel sorunun bir kızın yaşamının çocuk gelin olduğu zaman hayatının durması olduğunu belirterek, şu ifadelere yer verildi: "Çocuk gelin kocasının ailesi için iş gücü olmak amacıyla okuldan alınıyor. Eğitim ve iş fırsatlarından mahrum ediliyor. Sadece bir dini tören ile evlenmişse özellikle kırılgan oluyor. Çünkü Türk yasalarına göre, sosyal hizmetlere erişemiyor ve evlilik süresince kazanılan mülklerde hakkı yok." Ayrıca, Türkiye’nin son zamanlarda kadın hakları konusunda attığı adımları görmezden gelmenin haksızlık olabileceğine dikkat çekilerek, hem medeni kanunda hem ceza kanununda ve anayasada dikkat çekici değişiklikler olduğu belirtildi.

BAŞBAKAN ERDOĞAN DA ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLDİ

Ancak, şuan çocuk gelin olan ya da daha önce çocuk gelin olmuş 5.5 milyon Türk kadınının sadece yüzde 27’sinin iş gücüne katıldığı vurgulanarak, "Başbakan Recep Tayip Erdoğan 2003 yılında oğlunun Reyyan Uzuner ile evlenebilmesi için mahkemeden evlenme izni kararını sağladığına göre, erken evlilikler ve sonuçlarının görünürde bir gelecekteki ulusal siyasi gündemin üst sıralarda yer almayacağı kesin gibi görülüyor" yorumu yapıldı.

6/27/2011

cuma hutbelerinde evrim teorisini savunan imam ölüm tehdidi alınca geri adım attı

Londra'nın doğusundaki Leyton semtinde önde gelen bir camide imamlık yapan Doktor Usame Hasan, Cuma hutbelerine bir süre ara vermeye gönüllü olurken, evrim teorisini savunan sözleriyle biraz fazla ileri gittiğini de kabul ettiğini söyledi.
Wesminster Üniversitesi'nde bilim alanındaki kıdemli öğretim görevlilerinden olan Hasan, aynı zamanda İngiltere'deki en büyük şeriat mahkemelerinden birinin bulunduğu, Leyton Camii idaresinde başkan yardımcılığı görevini yürütüyordu.

Doktor Hasan, Guardian gazetesinin internet sitesinde yayımlanan yazısında, İngiliz doğabilimci Charles Darwin'in evrim teorisinin İslam öğretisiyle uyumsuz olmadığı görüşünü dile getirmişti.

2008'de yayımlanan makalesinde Doktor Hasan, Tanrı inancı olan bir çok kişinin, Tanrı'nın insanı evrim yoluyla yarattığı fikriyle bir sorunu olmadığını yazmıştı.

Hasan ayrıca bir çok Müslüman'ın Allah'ın insanı çamurdan yarattığı resmini tasvir etmeye devam ettiğini, fakat bunun medrese düzeyinde bir anlayış olduğunu söylemiş ve Müslümanların artık birer yetişkin ve entelektüel olarak ilerlemeye devam etmeleri gerektiğinden bahsetmişti.

Doktor Hasan ayrıca "harunyahya.com gibi, köktenci Müslüman 'yaradılışçı'ların ürünü internet siteleri, video ve kitapların açık bilimsel düşünceyi engellediği, anlaşılması güç bir hale getirdiğini" savunmuştu.

Doktor Usame Hasan başka bir makalesinde de başörtüsü ihtiyacının temelde kültüre bağlı olduğu, İngiltere'deki Müslüman kadınların başlarını örtüp örtmemeyi seçme haklarının bulunduğu yorumunu yapmıştı.

Doktor Usame Hasan üç yıl önceki bu sözleriyle çok sayıda ülkeden Müslüman din adamlarının tepkisini çekti, kendisine karşı fetvalar yayımlandı.

Hasan, Ocak ayında yaptığı bir konuşma sırasında da ölüm tehditlerine maruz kaldı, görüşlerini kınayan el ilanları dağıtıldı.

Londralı imam, bütün bunlar üzerine ifadelerinin İngiltere'deki Müslümanların tepkisini çekmesini anladığını, ancak niyetinin sadece bir tartışma ortamı yaratmak olduğunu savundu.