Dünya

Dünya
Amerika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Amerika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/17/2012

amerika birleşik devletleri'nde beyazlar azınlık durumuna düşüyor

ABD Nüfus Dairesi'nin Temmuz 2011 itibarıyla yayımladığı veriler siyah, Latin Amerika ve Asya kökenlilerin bebek doğum sayısının toplam doğumların yüzde 50,4'üne ulaştığına işaret ediyor.

Bu veriler, beyazların bebek doğumlarının ilk kez azınlığa düştüğünü gösteriyor.

Sosyologlara göre, ekonomik yavaşlama beyazlar arasındaki doğum oranlarının düşmesinde önemli bir rol oynadı.

Nüfus Dairesi'ne göre, Temmuz 2010-Temmuz 2011 döneminde azınlıklara mensup 2,02 milyon bebek dünyaya geldi.
Doğum oranları

1990'da azınlık doğumlarının oranı yüzde 37 idi.

Uzmanlara göre Amerika Birleşik Devletleri'nde doğum oranları düşüyor. Düşüş, beyazlar arasında daha fazla.

2008'den bu yana beyazların doğum oranları yüzde 11,4 azaldı. New Hampshire Üniversitesi'nden sosyolog Kenneth Johnson'a göre azınlıklarda bu oran yüzde 3,2.

Howard Üniversitesi'nden Roderick Harrison, Associated Press ajansına son verileri yorumlarken, "Bu bir dönüm noktası. Bu nesil, eskilere göre çeşitliliğe daha fazla alışarak büyüyor" dedi.

313 milyon nüfuslu Amerika Birleşik Devletleri'nde azınlıkların toplam nüfusa oranı ise yüzde 36,6.bbc türkçe

5/11/2012

amerikan askeri okulunda islama karşı topyekün savaş skandalı

ABD'nin en üst rütbeli askeri, Amerika'nın en yetkin askeri okulundaki İslam karşıtı dersi kınayarak "reddedilmesi gereken" bir olay olarak niteledi.

İlk olarak aylık Wired dergisinde ortaya çıkarılan bu ders haberi, Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey'i kızdırmış olmalı.

Joint Forces Staff College adlı askeri okulda verilen derste subaylara ılımlı İslam diye bir şeyin sözkonusu olmadığı ve subayların bu dini düşman olarak görmeleri gerektiği öğretiliyordu.

Derste Müslümanlara karşı 'topyekün savaş' düşüncesi işleniyor, kutsal Mekke ve Medine kentlerine nükleer saldırı ile sivil halkın yeryüzünden kazınması önerileri getiriliyordu.

Pentagon, internet sitelerindeki kurs materyallerinin gerçek olduğunu doğruladı.

Bunlar, öğretilecek konuların sınırlarını zorlayan hasta ruhlu bir akademik alıştırma niyetiyle anlatılan şeyler değil, bu dersi veren askerin gerçek düşünceleriydi.

Bu nedenle General Dempsey, diğer askeri okullarda din hakkında öğretilen konulara dair kapsamlı bir soruşturma emri verdi.

Kıdemli subaylara yönelik sözkonusu ders, seçmeli olarak Virgina'nın Norfolk bölgesindeki bu askeri okulda bir yıl boyunca okutuldu.

General Dempsey bu dersi "din özgürlüğü ve kültürel farkındalık konusundaki hoşgörü değerlerine aykırı" olarak niteledi ve "reddedilmesi gereken ve akademik olarak sorumsuz" bir uygulama olduğunu söyledi.

Dersin içeriğinin ortaya çıkması ise bir öğrencinin şikayeti üzerine gerçekleşti.

Bu dersin nasıl onaylandığı ve müfredatın bir parçası haline geldiğini anlamak için bir soruşturma başlatıldı.

Bunun üzerine bir yarbay ders öğretmenliğinden alındı fakat şimdilik görevde kalmaya devam ediyor.

Pentagon bu ay sonunda bu konuyla ilgili kapmsamlı bir rapor bekliyor.

Fakat asıl şaşırtıcı olan şey, bu derse katılmış o kadar askerin bir tuhaflık olduğunu düşünüp de kimseye haber vermemiş olması.bbc türkçe

3/12/2012

amerikan ordusu öldürmeyen fakat yanma hissi veren gizli silahını tanıttı

Teknoloji sitelerinde yer alan habere göre, Virginia eyaletindeki Quantico Deniz Piyade Kuvvetleri üssünde yapılan tanıtımda, bir askeri araca monte edilebilen ve öldürücü olmayan Active Denial System (ADS) adlı silah, şiddetli ısı veren yüksek frekanslı elektromanyetik dalga yayıyor.
Uzun yıllardır üzerinde çalışılan ve ilk geliştirilirken "Sessiz Muhafız" adı verilen bu silahın prototipinin 2008'de iptal edildikten iki yıl sonra Afganistan'da kullanıldığı belirtiliyor.


Pentagon'daki üst düzey komutanlar ise öfkeli kalabalıkların ve çatışan grupların dağıtılmasında kullanılacak bu silahın gerçek savaşta, tehlikeli noktalarda geleneksel ateş gücünün alternatifi olup olmayacağı sorusunun henüz yanıtsız olduğunu düşünüyor.


Washington ayrıca, yeni silahın Müslüman dünyasında olumsuz yönde tanıtılmasından ve işkence için kullanılacağı gibi eleştirilere maruz kalmasından endişe ediyor.


"Active Denial System" (ADS) adı verilen, bu ısı dalgası silahı yaklaşık bin metre öteden kalabalıkları hedefleyebiliyor.


Öldürücü olmayan bu silahın kamuoyunda tanıtımı için atak başlatan Amerikan ordusunun ar-ge bölümünden emekli albay Kirk Hymes, "Bunun gibi yeni teknolojilerde, algı her şeydir" diyerek, yeni silahın etkinliğini anlatıyor. Yeni silah, bazen ağır yaralanmalara, hatta ölümlere yol açan plastik merminin alternatifi olarak gösteriliyor.


Uydu televizyon çanağına benzer bir araç anteninin çok güçlü radyo dalgaları yaydığı silah, hedefin deri moleküllerinde şiddetli bir titreşime neden oluyor ve bir yanma hissi yaratıyor.
cumhuriyet portal 

GİZLİ SİLAH NASIL KULLANILIYOR VİDEO

3/06/2012

amatör kameralar tarafından görüntülenen amerikadaki hortum felaketinin boyutları



Geçen haftanın sonunda ABD'nin beş eyaletini etkileyen hortumlar sırasında çekilen amatör video görüntüleri felaketin boyutlarını gözler önüne seriyor.

80'i aşkın hortum en az 39 kişinin ölümüne yol açtı.

Rüzgarın hızı zaman zaman saatte 280 km'ye ulaşırken, fırtına çoğu kez golf topu büyüklüğünde doluya yol açtı.

Hortumlardan bir kaç gün önce meydana gelen bir dizi fırtına da 13 kişinin ölümüne neden olmuştu.

Bölgede çok sayıda ev kullanılmaz hale gelirken, binlerce eve elektrik su ve doğalgaz verilemiyor.

3/04/2012

amerikadaki hortum faciasında mucize kurtuluş 16 km uçan bebek canlı kurtuldu

Hortum faciasında bir de mucize yaşandı. ABC News’un haberine göre Indiana’nın New Pekin kentinde adı açıklanmayan sarı saçlı mavi gözlü bir kız bebek evinin 16 kilometre uzağında bir tarlada bulundu. Hastaneye kaldırılan bebeğin durumun kritik olduğu bildirildi.
Dört yaşındaki Daylin Terry Jackson ise bebek kadar şanslı değildi. Indiana’nın Chelsea kentinde yaşayan Amanda Jackson, hortum evlerini silip süpürdüğünde oğlu Daylin ile sığınaktaydı. Amanda oğlunu kollarıyla sarmasına rağmen hortumun şiddetine dayanamadı.

Daylin ve hortum vurduğunda üst katta olan büyükanne ve büyükbabası yaşamını yitirirken Amanda Jackson yaralandı. Önüne çıkan evleri yerle bir eden hortum, ağaçları kökünden söktü, otomobilleri ters çevirdi. Indiana eyaletindeki 1900 kişinin yaşadığı Marysville kasabasının “haritadan silindiği” söyleniyor. Kurtarma çalışmaları devam ediyor, enkaz altında ceset aranıyor.


5 eyalette etkili olan şiddetli fırtınalarda en çok can kaybını Kentucky ve Indiana eyaletleri verdi.

Kentucky'de 19, Indiana'da 14, Ohio'da 3, Alabama ve Georgia'da ise birer kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.

1/05/2012

amerikan ordusunun ölümcül olmayan silahlar listesi internete sızdırıldı

ABD ordusuna ait olduğu iddia edilen ve bazıları gerçek bazıları hayal ürünü ölümcül olmayan silahlardan oluşan bir liste internette yayımlandı.
Ölümcül Olmayan Silahlar Referans Kitabı adlı listenin ABD Savunma Bakanlığı tarafından hazırlandığı iddia ediliyor.


İnternete sızdırılan belgede, halihazırda varolan bazı silahların nasıl geliştirilebileceğine ve olası yeni teknolojik atılımların neler olabileceğine yer veriliyor.

Listede kalabalıkları dağıtmak için tasarlanan lazer ve ısı ışınları, ya da dalgıçlarda mide bulantısına yol açan ses dalgaları gibi çeşitli maddeler yer alıyor.

Belgeyi internette yayımlayan Kamu İstihbaratı adlı örgüt, ABD hükümetinin ulusal güvenliği gerekçe göstererek gizli tuttuğu bilgileri kamuoyuna sızdırmasıyla biliniyor.

Pentagon'dan bir sözcü, ölümcül olmayan silahlar listesini ne yalanlayacağını ne de doğrulayabileceğini söyledi.

İnternette yayımlandığı şekliyle 100 sayfayı aşan raporda her silahın kendine has özellikleri, nasıl bir hasara yol açtığı ve kullanımının yaratabileceği sorunlar ele alınıyor.

Bahsi geçen silahların insan vücudunda yol açtığı tipik etkilerden bazıları geçici körlük, sağırlık ve hareket kabiliyetini yitirme olarak açıklanıyor.

Örneğin, Yüzücü Tabancası olarak adlandırılan silahın sudaki düşman yüzücüleri veya dalgıçları, ses dalgalarını kullanarak etkisiz hale getireceği belirtiliyor.

Ses dalgaları, sudaki insanın işitme duyusunu hedefleyerek ciddi mide bulantısına yol açıyor.

Belgede, bu silahın olası bir yan etkisi denizdeki diğer canlı türlerine verebileceği zarar olarak belirlenmiş ve henüz ''geliştirme'' aşamasında olduğu belirtiliyor.

Daha uçuk fikirler arasında, lazer ışınlarıyla bir düşman uçağının kanatları çevresindeki aerodinamik akımın bozulabileceği ve uçağın yön değiştirmesinin sağlanabileceği öne sürülüyor.

Ölümcül olmayan silahlar listesinde henüz geliştirme aşamasında olduğu söylenen bir diğer fikir, ısı dalgaları yayan bir sistem aracılığıyla insanların istem dışı hareket etmesini ve bir grup halinde yer değiştirmelerini sağlamak.

Bir arabanın motorunu uzak bir mesafeden durduracak kapasitede yüksek enerjili mikrodalgalar yayan, taşınabilir bir cihaz da gene listede yer alan silah fikirleri arasında.

ABD Savunma Bakanlığı bünyesinde ölümcül olmayan silahlar üzerinde çalışan daire 1996 yılında kuruldu. Fakat ne kadar başarılı olduğu konusunda şüpheler var.

2009 yılında yayımlanan bir hükümet raporunda, sözkonusu dairenin yaklaşık 50 proje üzerinde 400 milyon dolara yakın para harcamasına karşın, yeni tek bir silah bile üretmeyi başaramadığı sonucuna varılmıştı.

12/16/2011

270 gram doğan mucize bebek dünyada hayatta kalmayı başaran en küçük üçüncü bebek oldu



Melinda 24 haftalık doğdu. 270 gram olarak dünyaya geldi. Ağustos'tan beri kuvözde tutuluyor ve yeni yılda evine gitmeye hazırlanıyor.

Amerika'da hayatta kalan ikinci, dünya da da üçüncü en küçük bebek. Annesi "Bu büyük bir mucize" derken, doktoru, Melinda'nın 30 yıldan bu yana hastanelerinde doğan en küçük bebek olduğunu söylüyor.

11/18/2011

otobanda arabadan atlayan köpeği yakalayan polis arkadaşlarına alay konusu oldu

ABD'nin Arizona eyaletinde otomobilin camından atlayan bir köpek trafiği alt üst etti.

Yorkshire Terrier cinsi olduğu düşünülen köpek, kendisini yakalamaya çalışan polis memurlarına ise epey süre direndi.

Korku içindeki köpeğin peşinden koşan polis memuru Martin Bennett, önceliklerinin hayvanın canını kurtarmak olduğunu, ama köpek kovalarken görüldüğü görüntüler nedeniyle arkadaşları arasında alay konusu olduğunu anlattı.

Köpek, daha sonra sahibine teslim edildi.



11/11/2011

amerika ırak ve afganistanda ölen askerlerin ceset parçalarını morg çöplüğüne atmış

ABD, Afganistan’da ölen askerlere ait ceset parçalarının ülkenin en önde gelen askeri morgunda çöpe atıldığı skandalıyla şok oldu.
Olayın geçtiği yer, Delaware eyaletindeki Dover Hava Kuvvetleri Üssü. Buradaki askeri morg, Afganistan’dan gönderilen askerlerin kimlikleri ile ölüm nedenlerinin belirlenmesinden ve cenazelerin gömülmek için hazırlanmasından sorumlu. Ancak hava kuvvetleri yetkililerinin yaptığı soruşturmalar 2003-2008 yılları arasında ceset parçalarının burada yakılarak küllerinin Virginia’daki çöp alanına atıldığını ortaya çıkardı. Üstelik bu uygulamadan ölen askerlerin ailelerine de bilgi verilmediği belirlendi. Amerikan Hava Kuvvetleri yetkilileri Washington Post’un yayınladığı soruşturma raporlarını doğruladı.

Asker eşleri tepkili

Bu işlemin savaş alanında bulunan ve kimliği belirlenemeyen ceset parçalarıyla sınırlı olduğunu belirten Hava Kuvvetleri Personel Müdürü Tuğgeneral Darrell G. Jones, “O dönem ceset parçaları yakılıyor. Ardından asker bir taşeron tarafından atık gömme alanına naklediliyordu. Bu konudaki uygulamalarımız artık iyileşti” dedi. 2006’da Irak’ta ölen kocasına ait parçaların çöpe atıldığını öğrenen Gari-Lynn Smith adlı Amerikalı kadın ise “şaşırdım ve iğrendim” dedi. Gari-Lynn Smith çöpe atma işleminden bu bahar haberdar edildiğini söyleyerek “Kocamın ölümüyle ilgili içimi rahatlatan tek şey onun Dover’a götürülüp onurlu, sevgi ve saygı dolu bir şekilde defnedileceğini bilmekti.

Onun çöplüğe atıldığını söylediklerinde yıkıldım” diye konuştu. Çöplük alanı işleten firma yetkilileri ise askeri yetkililerin “atığın mahiyetinden” kendilerini haberdar etmediğini dile getirdi.

11/05/2011

amerikan cia sosyal medya istihbarat merkezi günde 5 milyon tweet tarıyor

ABD merkezli uluslararası haber ajansı Associated Press, 11 Eylül saldırılarının ardından hazırlanan raporun önerileri doğrultusunda Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) tarafından oluşturulan “sosyal medya istihbarat merkezine” giren ilk medya kuruluşu oldu.
CIA, ABD’nin Virginia eyaletinde ismi verilmeyen bir sanayi sitesinde, yeri açıklanmayan bir tuğla binada konuşlu ‘Açık Kaynak Merkezi’nde bulunan ajan ekibi, Twitter başta olmak üzere sosyal medyayı sürekli izliyor.

Kendilerini “kindar kütüphaneciler” olarak tanıtan istihbaratçı ekibi, Arapça’dan Çince’ye dek onlarca dilde günde 5 milyon ‘tweet’i tarıyor. Twitter’ın yanı sıra Facebook, internet sohbet odaları, gazeteler ve haber kanalları gibi diğer açık istihbarat kaynaklarını da tarayan ekip, elde edilen verileri söz konusu bölgelerde CIA’in yaptığı telefon dinlemeleriyle karşılaştırararak doğruluyor. Ardından o bölgedeki olası değişim ve devrim işaretleriyle ABD çıkarlarına yönelik tehditler analiz ediliyor.

Merkezin direktörü Doug Naquin, “Mısır’daki isyanın patlak vermek üzere olduğunu önceden görmüştük. Sadece devrimin tam zamanını tespit edemedik” dedi. Naquin’e göre Farsça, sosyal medyanın en büyük üçüncü dili. Virginia’da masa başında bulunan ekibin yanısıra, dünyanın dört bir yanındaki ABD elçiliklerinde de sisteme katkı sağlayan analistlerin bulunduğu belirtildi. Bu faaliyetlerden elde edilen veriler, ABD Başkanı Barack Obama’nın günlük istihbarat brifinglerinde de kullanılıyor.

Türkiye de izlemede
Örneğin El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in geçen mayısta Pakistan’da öldürülmesinin ardından Twitter’daki Urduca ve Çince yorumların çoğu olumsuzmuş. Haberde, Obama’nın bu operasyondan sonra Ortadoğu konularında verdiği bir demecin ardından da Twitter’da 24 saat içinde Türkiye, Mısır, Yemen, Cezayir, Körfez ve İsrail’den ağırlıklı olarak olumsuz yorumlar gelmiş. Türkçe ve Arapça tweet’lerde, Obama’nın İsrail’i kayırdığı öne sürülürken, İbranice mesajlarda onun Arap yanlısı olduğu savunulmuş.

11/03/2011

amerikan federal soruşturma bürosu FBI'dan hayalet hikayeleri operasyonu

ABD Federal Soruşturma Bürosu FBI, geçen yıl serbest bırakılan ve casus şebekesine üye oldukları söylenen Anna Chapman ve bazı diğer kişilerin ABD’de çeşitli yerlerde bilgi ve para alışverişi yaparken çekilen gizli görüntülerini yayınladı.
Gizli kayıtlar FBI'ın Hayalet Hikâyeleri adı verilen bir izleme operasyonunun yayınlanan belgeleri arasında yer alıyor.

Bu kişiler, geçen Temmuz ayında Viyana'daki bir casus takası anlaşması üzerine serbest bırakılmışlardı.

ABD'de 10 yıl yaşamış olan Rus ajanların önemli bir gizli bilgiye erişmeyi başardıkları düşünülmüyor.


9/13/2011

dünyanın jandarması amerika giderek yoksullaşıyor yoksulluk son 18 yılın en yüksek seviyesinde

Amerika Birleşik Devletleri'nde açıklanan yeni veriler ortalama hane gelirinin azaldığını ve yoksulluk sınırı altına düşen Amerikalıların sayısının son 18 yılın en yüksek düzeyine geldiğini gösteriyor.
Amerikan Nüfus Sayım İdaresi 2010 yılında tipik bir hanenin gelirinin yüzde 2'den fazla düştüğünü açıkladı.

2008'deki mali kriz öncesine bakıldığında ise gelirlerdeki gerileme yüzde 6'nın üzerine çıkıyor.

İstatistikler "yoksulluk" içinde yaşayan Amerikalıların sayısının da 46 milyon doları aştığını gösteriyor. Bu, 1993 yılından bu yana görülen en yüksek rakam.

Yani dünyanın en büyük ekonomisinde, her altı Amerikalıdan biri 'yoksul'.

ABD, yoksulluğu dört kişilik bir aile için yılda 22.314 dolar altındaki gelir olarak tanımlıyor.

Tek bir bireyin geçimi içinse çıta yılda 11.139 dolar (19.820 TL) olarak kabul ediliyor.

BBC ekonomi muhabiri Andrew Walker bu rakamları değerlendirirken tüketici harcamalarının Amerikan ekonomisinin yüzde 70'ini sağladığını göz önünde tutmak gerektiğini söylüyor.

Yani gelirin azalması, ekonominin toparlanması için olanakları da kısıtlıyor.

Resesyon öncesinde, geliri kısıtlı olanlar harcamalarını borçlanarak artırabiliyordu.

Pek çoğunun teminatı yükselen emlak fiyatları dolayısıyla, evleriydi.

Ancak krizin ilk önce emlak piyasasını ardından bankaları vurmasıyla, tüketicilerin borçlanma kapıları da büyük oranda kapandı.

Gelir düzeyinin sabit kalması ya da gerilemesi, ABD başka ülkelerin malları için en büyük pazar olduğundan dünya ekonomisine de etki ediyor.

9/09/2011

vahabi inancında haram olmasına rağmen 95 yaşındaki suudi kral sigara içiyor iktidar hapı kullanıyor

Amerikan diplomatik yazışmalarını yayınlayan WikiLeaks bu kez Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ı zor durumda bırakacak bilgileri ortaya çıkardı.
Başkent Riyad’daki Amerikan büyükelçiliğinden 2008’de gönderilen gizli bir kriptoda, Suudi Kral Abdullah’ın sanılandan 10 yıl yaşlı olduğu, Vahabi inancında “haram” olduğu halde sigara içtiği ve iktidar hapı kullandığı belirtildi.

Bu bilgiler Batılı bir doktordan alınmış. Abdullah’ın dört karısından birini muayeneye giden doktora Suudi yetkililer yanlışlıkla Kral’ın tıbbi dosyasını vermişler. Dosyada Kral’ın 1916 doğumlu olduğu ve hormon iğneleri kullandığı da yazıyor. Mesajda, kraliyet ailesinin Kral’ın tıbbi durumu ve yaşı hakkında her zaman bilgi sızmadığından emin olduğu vurgulanıyor. 

9/02/2011

otopark duvarını delerek askıda kalan arabayı kurtarmak için yayaları tahliye ettiler

ABD'nin San Fransisco kentindeki bir katlı otoparkta, duvara çarpan bir otomobil, binada asılı kaldı.
İtfaiye ekipleri arabayı çekmeye çalışırken, polis bölgedeki yayaları tahliye etti.

Sürücünün, kazada yaralanıp yaralanmadığıysa bilinmiyor.

nevada çölünde düzenlenen yanan adam eğlence festivalinden ilginç görüntüler

Özgür bir ruh, imkansızlıklar içinde kendine yetmek, grup kaynaşması ve bolca eğlence...
Onbinler organizatörlerin bu şekilde özetlediği 'Yanan Adam' festivali için Nevada Çölü'nde toplandı.

Bir hafta süren festivalde eğlence, katılımcıların kendi yetenekleri ve yaratıcılıklarına bağlı.

25. yılına giren festival günde 50 bin kişi kabul ediyor, bu yıl ilk kez tüm biletleri ise tükendi.

8/29/2011

10 yıl sonra 11 eylül saldırıları ile ilgili birbirinden ilginç beş yeni komplo teorisi

11 Eylül saldırılarının üzerinden 10 yıl geçti, ama saldırıların kaynağına dair tartışmalar bitmedi.

Bu süre içinde dile getirilen komplo teorilerini boşa çıkarmak için çok sayıda resmi soruşturma yapıldı, raporlar açıklandı.
Ama ne zaman bir teori yalanlansa, gözler bir başka "yanıtlanamayan soru"ya çevrildi.

İşte internette dolaşan komplo teorilerinden birkaçı ve yetkililerin verdiği yanıtlar:
1. Kaçırılan uçaklar niye durdurulamadı?
Soru: Dünyanın en güçlü hava kuvvetleri, kaçırılan dört uçaktan hiçbirini neden durduramadı ya da düşüremedi?

Komplo teorisyenleri: ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney uçaklara dokunmamaları için orduya talimat verdi.

Resmi raporlar: Benzeri görülmedik bir şekilde birden fazla uçak kaçırılmıştı; uçaklarda kavgalar çıkmıştı ve uçağın tam yerini bildiren radyo vericileri kapatılmış ya da değiştirilmişti.

Ayrıca o gün Amerikan hava kuvvetleri merkezinde olağan bir tatbikat yapılıyordu.

Sivil hava trafik denetimi ile ordu arasında iletişim bozukluğu ve karmaşa vardı.

Ordunun teçhizatı eskiydi; hala Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi okyanustan gelecek tehditleri belirlemeye programlanmıştı.
2. İkiz Kuleler'in Çökmesi
İkiz Kuleler'den geriye kalan boşluk

Soru: İkiz Kuleler neden bu kadar çabuk (yani birkaç katta çıkan yangın 1-2 saattir sürüyorken) ve kendi içine doğru çöktü?

Komplo teorisyenleri: İkiz Kuleler kontrollü patlamalarla yıkıldı. Binaların yaklaşık 10 saniyede yıkılması, yangınların nisbeten kısa sürmesi (2. kulede 56 dakika, 1. kulede 102 dakika), çöküşten kısa süre önce patlamalar duyanların olması, çöküşün başladığı katlardan çok altlardaki bazı pencerelerde şiddetli enkaz püskürmeleri görülmesi buna işaret ediyor.

Resmi raporlar: Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü'nün yaptığı kapsamlı araştırmada, uçakların binadaki ana kolonları yıktığı ve yangın kontrol aygıtlarını devreden çıkardığı belirlendi.

Yaklaşık 10 bin ton uçak yakıtı, pekçok kata yayıldı ve farklı noktalarda şiddetli yangınlar çıktı. Bin dereceye varan sıcaklıklar yüzünden katlar çöktü, çeper kolonlar büküldü; "patlama" sesleri de bundan kaynaklandı.

Çöken katların muazzam yükü, kolonların taşıyabileceğinin çok üzerindeydi. Üst katlar çökerken enkaz parçaları aşağıdaki pencerelerden fırladı.

Kontrollü patlama olsaydı önce alt katlar çökerdi, üsttekiler değil.

Ayrıca kulelerin enkazında karış karış yapılan aramalara rağmen patlayıcı maddeye veya kontrollü patlamadan önce muhakkak yapıldığı gibi kolon ya da duvarların kesildiğine dair bulguya rastlanmadı.
3. Pentagon Saldırısı
11 Eylül sabahı Pentagon
Soru: Amatör bir pilot, ticari bir uçağı çok zor bir manevrayla dünyanın en güçlü ordusunun komuta merkezine nasıl çarpabilir? Üstelik bunu olası bir uçak kaçırma uyarısından 78 dakika sonra nasıl yapabilir?

Komplo teorisyenleri: Binaya ticari Boeing 757 çarpmadı; bir füze, küçük bir uçak ya da insansız uçak çarptı.

Ancak American Havayolları'nın 77 sefer sayılı uçağının binaya çarptığına dair kanıtlar arttıktan sonra, komplocular binaya yaklaşırkenki manevranın güçlüğüne yoğunlaşmaya başladı. Uçağı el Kaidecilerin değil de Pentagon'un yönettiği öne sürüldü.

Resmi raporlar: Olay yerinde uçağın kalıntıları ve kara kutuları bulundu; bunlar FBI'ın resmi kayıtlarına yansıdı.

Pentagon'dan gelen ilk görüntüler fazla enkaz göstermese de, sonradan uçağın enkazını ve (kırık lambalar gibi) binaya uçuş güzergahını gösteren pek çok video ve fotoğraf yayınlandı.

Yolcu ve mürettebatın cesetleri bulundu; DNA testleriyle kimlikleri ortaya kondu. Ayrıca uçağın Pentagon'a çarptığını gören görgü tanıkları da var.
4. Dördüncü Uçak: United Havayolları'nın 93 sefer sayılı uçağı
United uçapının enkazı
Soru: Pensilvanya'nın Shanksville bölgesindeki enkaz alanı neden o kadar küçüktü ve uçağın parçaları görülmedi?

Komplo teorisyenleri: Uçağı füzeyle vurdular; havada infilak ettiği için de enkazı geniş bir alana yayıldı.

Resmi raporlar: Uçağın enkazını gösteren çok sayıda fotoğraf var. Yolcuların isyan ettiğini ve korsanların da uçağı kasten yere çaktığını kanıtlayan kokpit ses kayıtları da bulundu.

Uçağın kalıntılarının geniş bir alana yayıldığı teorileri doğru çıkmadı. Rüzgar, enkazın kağıt ve kumaş gibi hafif parçalarını yaklaşık 2 kilometre çapında bir alana yaymıştı.

Ordu da jetlerine, ticari uçağı vurma emri vermemişti.
5. Dünya Ticaret Merkezi'nde 7 numaralı binanın yıkılması
Dünya Ticaret Merkezi'nde 7 numaralı bina
Soru: Bugüne dek hiçbir çelik kafesli gökdelen yangın yüzünden yıkılmamışken, uçağın çarpmadığı bir bina nasıl bu kadar çabuk ve simetrik bir şekilde yıkılabilir?

Komplo teorisyenleri: Acil durumlar, CIA ve istihbarat servislerinin bulunduğu 7 numaralı bina, patlayıcı ve yanıcı maddeler kullanılarak kontrollü bir şekilde yıkıldı.

Dikkatler önce binanın sahibi Larry Silverstein'ın bir TV söyleşisinde sarf ettiği "Çekin" sözleri üzerinde yoğunlaştı. Ancak Silverstein, itfaiyecileri geri çekmekten söz ediyordu. (Bina yıkma uzmanlarının da "pimi çekmek" manasında "çekin" gibi bir meslek argosu kullanmadığı belirtiliyor.)

Şimdi daha çok 2,25 saniyede serbest düşüşe geçen binanın çöküş hızı üzerinde duruluyor. Bu kadar hızlı ve simetrik bir çöküşe ancak patlayıcıların yol açabileceği söyleniyor.

Resmi söyleme güvenmeyen bazı bilim adamları, olay yerinden aldıkları dört ayrı toz örneğini incelediklerini ve ısıtıldığında şiddetli patlamaya yol açan alaşımlar bulduklarını öne sürüyor.

Bu çevreler yalnızca 7 numaralı binada değil İkiz Kuleler'in içinde de tonlarca alüminyum-demir oksit karışımının ve başka patlayıcıların bulunduğunu savunuyor.

Resmi raporlar: Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü'nün üç yıllık soruşturması, binanın yanıbaşındaki Kuzey Kulesi'nin çöküşüyle başlayıp denetim altına alınamayan ve yedi saat süren yangınlar yüzünden çöktüğü sonucuna vardı.

Yangın söndürücü fıskiyelere su veren ana su borusu tahrip olmuştu.

Patlayıcı madde izine asla rastlanmadı ve kontrollü patlama sırasında duyulması gereken güçlü infilak sesleri de duyulmadı.

Tozda bulunduğu söylenen şiddetli patlamaya yol açan alaşımlar ise astar boyadan ibaret. Dünya Ticaret Merkezi'nde 1,2 milyon ton inşaat malzemesinin tuzla buz olduğu tahmin ediliyor.

8/19/2011

amerika ve çin dostluk maçının sonuna doğru saha karıştı sandalyeler havada uçtu

Amerikan Georgetown Üniversitesi'nin erkek basketbol takımı, iki halk arasındaki ilişkileri spor aracılığıyla geliştirme amacıyla, Biden'la birlikte Çin'e gitti.
Ancak dün akşam Bayi Rockets adlı Çin takımına karşı, Pekin'de oynanan maçın bitimine on dakika kala birden saha karıştı.

Oyuncuların yumruklaştığı, sandalyelerin fırlatıldığı kavgaya, seyirciler de Amerikalı oyunculara su şişeleri atarak karıştı.

Amerikalı oyuncular, can havliyle soyunma odalarına sığındı.

Biden'ın ziyaretini gölgeleyen aavga üzerine, maç iptal edilirken Georgetown Üniversitesi takımının koçu John Thompson, oyuncularını sahadan çekti.

Thompson daha sonra takımı adına bir yazılı açıklama yaptı ve olaydan üzüntü duyduklarını söyledi.

Georgetown takımının bir sonraki durağının Şangay olması ve burada da bir gösteri maçı yapılması bekleniyordu.

Ancak şimdi, bu maçın yapılıp yapılmayacağı bilinmiyor. 

8/14/2011

beyaz saraydan bin ladin operasyonu ile alakalı bilgiler hollywood'a aktarılmış

Temsilciler Meclisi'nin iç güvenlik komitesi başkanı Peter King, inceleme talebini Beyaz Saray'ın böyle bir filmin başkan Obama'nın popülerliğini artıracağını umduğunu söyleyen bir habere dayandırdı.
New York Times gazetesi için Maureen Dowd tarafından kaleme alınan haber, yapımcıların "üst düzey erişim"i olduğunu yazıyordu. Beyaz Saray, haberi ve King'in iddialarını "gülünç" olarak niteledi. El Kaide'nin Mayıs ayında gerçekleştirilen bir baskınla öldürülen lideri Usame bin Ladin, 2001'de Afganistan'dan kaçmış ve 10 sene boyunca saklanmıştı. Bin Ladin, Amerikan özel kuvvetlerinin Pakistan'da gerçekleştirdiği bir operasyonda öldürülmüştü. 11 Eylül saldırılarının arkasındaki ismin öldürülmesi Obama'nın popülaritesinin artmasına neden olmuştu. Operasyondan bu yana ise işsizlik, statik bir ekonomi, iki parti arasında devam eden tartışmalar ve Washington'da yaşanan politik çıkmazlar nedeniyle Obama'nın desteği azalıyor. New York Times yazarı Maureen Down, 6 Ağustos tarihli haberinde Sony'nin operasyonla ilgili bir film yapımına başladığını ifade etmişti. Dowd haberinde "Filmin yapımcıları tarihteki en gizli operasyona ilişkin üst düzey bilgiler ediniyorlar" demişti. Filmin, Obama'yı kötü şartlar karşısında sakin ve cesur kararlar alan bir başkan olarak yansıtacağını öne süren Dowd, Ekim 2012'de vizyona girecek yapımın seçim kampanyasına da yardımcı olacağını söylemişti. Peter King, haber üzerine CIA ve savunma bakanlığına yazdığı bir mektupta, filme ilişkin bu iddiaların incelenmesini istedi ve Obama hükümetinin operasyonel sırların açığa çıkmaması için ne gibi önlemler aldığını sordu.

8/05/2011

fransa'nın amerikaya hediye ettiği özgürlük heykeli sultan abdülaziz tarafından sipariş edilmiş

Özgürlük Heykeli, ABD'nin New York şehrindeki Liberty (Özgürlük) adası üzerinde, inşa edildiği 1886 yılından bu yana Amerika'nın simgesi olan anıtsal heykel ve gözlem kulesi. Dünyanın en tanınan abidelerinden biridir.
Bakırdan yapılan Özgürlük Heykeli, Fransa tarafından kuruluşunun 100. yılı nedeniyle ABD'ye hediye edilmiştir,1884-1886 yılları arasında inşa edilmiştir.ABD'nin New York şehrindeki Özgürlük Adası'nda yer alır.

Heykel, sağ elinde bir meşale, sol elinde ise bir tablet tutar. Tabletin üstünde 4 Temmuz 1776 tarihi (Bağımsızlık Bildirgesi'nin tarihi) yazılıdır. Heykelin başındaki taç'ın 7 sivri ucu 7 kıtayı veya 7 denizi simgeler. Heykelin yüksekliği 46 m, kaidesi ile beraber 93 m'dir. Ziyaretciler heykelin içinden meşaleye kadar 168 basamaklı bir merdivenden çıkabilirler. Heykelin meşale tutan sağ elinin yüksekliği 13 metredir. Meşalenin etrafındaki dehlizde 15 kişi bir arada dolaşabilir. Heykelin başının genişliği 2 metre, yüksekliği ise tacı ile birlikte 5 metredir.
Yontu dikilmeden 1 yıl önce (1885'te) yayımlanan renkli taş baskı

93 metre yüksekliğindeki Özgürlük Anıtı ilk olarak 1860’larda, ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu yönetimindeki Mısır'ın Hıdiv'i Said Paşa'nın Süveyş Kanalı inşası için imzaladığı antlaşmanın gereği olarak Suveyş Kanalı'ndaki Port Said Limanı'nın girişine konulmak üzere planlanmıştır. Ancak dönemin Osmanlı Sultanı Abdülaziz tarafından peşinatı ödendiği halde dikilen heykelden ötürü yerel huzursuzluk çıkacağı endişesiyle, Kavalalı soyundan Hidiv İsmail Paşa planlanan yere inşasını istememiştir.

Fransız bir heykeltraş olan Frederic Auguste Bartholdi'ye ısmarlanan bu heykel, bakır ve çelikten yapılarak tamamlanmış, fakat daha sonra Mısır’a dikilmesinden vazgeçilmesiyle Paris’te bir depoya kaldırılmıştır. Tasarlanan bu ilk heykel Kızıldeniz ile Akdeniz’in birleştiği yere koyulacak firavunlar zamanının giysilerine bürünmüş bir kadın şeklindeymiş ve elinde 'Asya'nın ışığının Mısır'dan geldiğini' sembolize eden bir meşale tutuyormuş. Bu olaydan 20 yıl sonra 1885’te Fransa hükümeti A.B.D ile olan iyi ilişkilerinin bir göstergesi olarak büyük bir heykel yaptırmak istediğinde yine aynı heykeltraşın kapısı çalınmış. Hazır durumda olan heykel depodan çıkarılmış, heykeltraş Bartholdi ve Gustave Eiffel (Eyfel kulesinin mühendisi) birlikte çalışarak bazı değişikliklerle heykeli yenilemişler ve New York sahilinde Liberty Adasına yerleştirilmiş.

Özgürlük Heykeli, ziyaretçilere açıktır. Ziyaret etmek isteyenler adaya bir feribotla ulaşırlar, merdivenleri tırmanarak meşaleye çıkabilir ve New York limanını seyredebilirler.

Heykele Singer dikiş makinelerinin kurucusu Isaac Singer'in dul eşi Isabelle Eugenie Boyer modellik etmiştir. Özgürlük Heykeli 1884 yılında Fransa'da tamamlandıktan 1 yıl sonra 350 parçaya bölünüp 214 sandık içinde New York limanına ulaştırılmıştır. Parçalar, 4 ay içinde kaidenin üzerinde yeniden birleştirilmiş ve 28 Ekim 1886 tarihinde binlerce izleyicinin önünde açılışı gerçekleşmiştir.

Özgürlük Heykeli, 1984'ten beri UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer almaktadır.

Heykelin daha küçük boyutlarda bir kopyası Paris'tedir ve Atlas Okyanusu'na doğru bakar. Dünyanın başka çeşitli yerlerinde de (Osaka, Priştine, Pekin, Nevada, Güney Dakota, Bordeaux, Poitiers gibi) küçük kopyaları bulunmaktadır.

8/03/2011

beş yıldır aralıklarla devam eden tarihin en büyük siber saldırıların arkasındaki ülke

Bilgisayar güvenliği şirketi McAfee, tarihin bilinen en büyük seri siber saldırısında korsanların aralarında Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin de bulunduğu 70'den fazla ülke, örgüt ve şirketin veritabanlarına sızdığını açıkladı.
McAfee, siber saldırıların aralıklarla beş yıldır devam etmekte olduğunu ve hedef alınan kurumların 49'unun Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunduğunu belirtti.

McAfee'ye göre, bu ülke ve kurumların bilgisayarlarına sızan kişiler askeri sistemler ve uydu iletişimi gibi hassas verilerin peşinde.

Şirket bu saldırıların ardında bir "devletin" bulunduğuna inandığını açıkladı ancak isim vermedi.
'Saldırının arkasında Çin olabilir'

Washington Post gazetesine konuşan uzmanlar ise siber saldırılarının kaynağının Çin gibi göründüğünü söylediler.

Ancak McAfee bunu doğrulamadı.

Korsanların hedefleri arasında ABD, Tayvan, Hindistan, Güney Kore, Vietnam ve Kanada'nın yanı sıra, Güneydoğu Asya Ülkeleri Örgütü ASEAN, DÜnya Dopingle Mücadele Örgütü ve bir dizi savunma ve yüksek teknoloji şirketi de bulunuyor.

McAfee'nin yayımladığı 14 sayfalık rapora göre korsanlar 2008'de Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Merkezi'nin bilgisayarlarına sızıp, iki yıl boyunca buradaki verileri taradılar.