Dünya

Dünya
Akdeniz kıyıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Akdeniz kıyıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/14/2012

piri reis'in yazdığı akdeniz kıyılarına ait harita klavuzu kitab-ı bahriye'nin ilginç öyküsü

Büyük bir denizci olduğu kadar büyük bir haritacı da olan Piri Reis, gezip gördüğü yerler hakkında bilgileri kaydetmiş ve onların haritalarını çizmiştir.
akdeniz kıyıları
1511-13 yılları arasında birinci dünya haritasını çizerken seyir notlarını da bir kitap olarak düzenlemeye başlamıştır. Sonunda, yabancı kaynaklardan da yararlanarak bu yerlerin tarihî ve coğrafî özelliklerini 1521 tarihinde tamamladığı Kitab-ı Bahriye'de toplamıştır.

1524 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı ve sadrazamı Pargalı İbrahim Paşa, Mısır'a sefer yaparken, Piri Reis'i de yanına kılavuz kaptan olarak alır. Piri Reis'in sefer sırasında kendi hazırladığı kılavuzdan yararlandığını fark eden Sadrazam, Piri Reis'ten eserin temize çekilerek Kanuni Sultan Süleyman'a sunulmasını ister. Piri Reis, usta hattatlar ve çizimcilere yaptırılan yeni Kitab-ı Bahriye'sini 1526'da Kanuni'ye armağan eder.
istanbul
Ancak 15 Kasım 2005 tarihinde hattat Fuat Başar tarafından haritanın orijinali üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda, Piri Reis Haritası üzerinde oynama yapıldığı sonucuna varılmıştır. Gerek haritadaki yazılar gerekse Kitab-ı Bahriye adlı eserin tüm ciltlerinde inceleme yapılmış, kitabın tüm ciltlerindeki yazıların aynı kalemden çıktığı ve yazıların talik kırması tarzında yazıldığı ortaya konmuştur. Yine Piri Reis'in 1513 tarihli Dünya Haritası üzerindeki Osmanlıca yazılar da aynı tarzda, yani talik kırması ve aynı kalemden çıkmadır. Ancak ilginç olan nokta ise sol tarafta, Güney Amerika hattı üzerindeki yazılar nesih kırmasıdır ve farklı bir kişi tarafından yazılmıştır. Usta bir hattat bu farkı görebilir. Ayrıca bu yazılar alelade kâtip yazılarıdır. Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman'a hediye edilmesi gereken Kitab-ı Bahriye'nin hattat yazısı ile özel işlenmeli olması gerekliyken, bu özelliğe rastlanmaması da dikkat çekicidir.
Kitab-ı Bahriye'nin 1526 sürümünde Akdeniz ve Ege'nin 290 haritası vardır. Bunu izleyen yüzyıl boyunca Kitab-ı Bahriye'nin ilk nüshasından daha da gösterişli çeşitli kopyaları yapılır. İşlevselliği artsın diye sonraki yıllarda yapılan kopyalarına Marmara Denizi kıyı ve adaları ile İstanbul da ilave edilir.

kıbrıs
Güzelliği bir yana, bu ikinci sürüm denizcilikle ilgili pek çok bilgi içerir: Birinci bölümün konuları fırtınalar, pusula, portolan (bir limanın ya da kıyının bir bölümünün, büyük ölçekte yapılmış haritası) haritaları, yıldızlarla yön bulma, okyanuslar, ve onları çevreleyen kara parçalarıdır. Ayrıca Avrupalı kâşiflerin seyahatleri hakkında da bilgiler vardır, bunların arasında Kristof Kolomb'un Yeni Dünya'yı keşfine ve Portekizlilerin Hint Okyanusu'na seferlerine değinilir.

İkinci kısım, portolan tarzı harita ve seyir kılavuzlarından oluşur. Her bölüm söz konusu ada veya kıyının bir haritasını içerir. Bu bölümlerden birinci kitapta 132, ikincisinde 210 tane vardır.
Kitab-ı Bahriye'nin ikinci bölümü, Çanakkale Boğazı ile Sultaniye ve Kilitbahir kalelerinin anlatımı ile başlar. Ege Denizi adaları ve kıyıları, Yunanistan kıyıları, Mora Yarımadası, Adriyatik kıyıları, İtalya kıyıları, Sicilya, Sardunya, Korsika adaları, Fransa kıyıları, İspanya kıyı ve limanları, Kanarya Adaları, Kuzey Afrika kıyıları, Mısır ve Nil nehri, Doğu Akdeniz kıyıları, Girit ve Kıbrıs, Anadolu'nun güney ve Ege kıyıları ve adaları, Gelibolu ile Saros Körfezi anlatılır. Kentlerdeki önemli anıt ve binaların çizimlerinin de yer aldığı kitapta ayrıca Piri Reis'e ait biyografik bilgiler de bulunur.

Kitapta, Piri Reis, Akdeniz'le ilgili bunca bilginin büyük bir parşömen üzerine çizmek yerine bir kitapta toplamasının nedenini açıklamış, elindeki bilgilerin tek bir haritaya sığdırılmasının kullanışsız olacağını belirtmiştir.

Kitabı Bahriye, Anadolu sahillerinin özelliklerini karış karış veren değerli bir coğrafya kitabı olarak bugün dahi geçerlidir.

9/12/2011

nükleer santraller tehlike saçmaya devam ediyor fransadaki marcoule santralında patlama

Fransa'nın güneyinde, Akdeniz kıyısındaki Langedoc Roussillon bölgesinde bulunan Marcoule nükleer santralinde bir patlama oldu.

Fransız Ulusal Elektrik İşletmesi EDF, içinde herhangi bir reaktör bulunmayan Marcoule'de yerel saatle 11:45'de meydana gelen patlamada bir kişinin öldüğünü, biri ağır olmak üzere 4 kişinin yaralandığını bildirdi.
Bazı yetkililer Nimes kenti yakınlarında yer alan nükleer santralin fırınında meydana gelen patlama ardından, çevreye radyoaktif sızıntı olması ihtimali bulunduğunu belirtmişlerdi.

Fransız polisi ise tesisin dışında herhangi bir sızıntı olmadığını belirtti. Patlamaya neyin yol açtığı açıklanmadı ama fırın içinde kontrol altına alındığı kaydedildi.
Nükleer Güvenlik Dairesi'nden Evangelia Petit, bir patlama olduğunu doğruladı ama daha ayrıntılı açıklama yapmadı.

Marcoule nükleer santralinde, Fransız nükleer sanayiinin devi Areva tarafından, nükleer silahlardaki plütonyumu yeniden dönüştüren MOX yakıtı üretiliyor.

Bu işlem için aşırı düzeyde ısıtılan plütonyum ve uranyum parçacıkları fırında ateşleniyor.

5/06/2011

küresel ısınma tehdidi çiçekler zamansız açıyor mevsim sınırları değişiyor

çiçekler zamansız açıyor

Küresel ısınma dünyayı tehdit ediyor.Çiçekler erken açıyor, egzotik iklim balıkları Akdenize doğru hareket ediyor, mevsimlerin sınırları değişiyor.


Dünya hızla ısınıyor. Çiçekler erken açıyor, egzotik iklim balıkları Akdenize doğru hareket ediyor, mevsimlerin sınırları değişiyor. Uzmanlar, küresel ısınmanın yolaçtığı bu olumsuzlukların daha da artacağını öngörüyor.

2010'da en sıcak yılını yaşayan dünya, yeni rekorlara hazırlanıyor. Uzmanlar bu konuda Güneş üzerindeki lekelere vurgu yapıyor.

Meteoroloji ve afet Yönetim Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, güneş lekelerinin 11 yılda bir sıçrama yaptığını belirterek,
"11 yılda bir salınım var. İşte bu 2013'lerden sonra güneş üzerindeki lekelerin çok büyük olması bekleniyor." dedi.

Doğanın Dengesi Bozuluyor

Önümüzdeki on yılda bir derece daha artacak olan dünyanın ısısı, doğanın dengesini de bozuyor.

Prof. Dr. Kadıoğlu, bitki türlerinde ortaya çıkan birçok değişikliğin yanısıra, orman yangınları mevsiminin bir ay öne başlayıp bir ay geç bittiğini belirtti. Kadıoğlu, Hint Okyanusu'ndaki egzotik balık çeşitlerinin Süveyş Kanalı'ndan geçip Akdeniz'e yerleşmesinin de bu etkilerden biri olduğunu vurguladı.

İnsanların Yaşam Tarzını Değiştirmesi Gerekiyor

Dünyanın dengesini bozan bu durum karşısında en büyük görev ise insanlığa düşüyor.

İnsanların: az tüketen, yeniden kullanan, geri dönüştüren bir yaşam tarzı geliştirmesi gerekiyor.
trt türk

4/21/2011

bbc akdenizde ölüm belgeseline gelen tepkiler üzerine özür diledi

Türklerden ve çeşitli Arap ülkelerinden gelen yoğun tepkilerin ardından İngiliz yayın kurumu BBC, geçtiğimiz Ağustos ayında yayınlanan "Akdeniz'de Ölüm" adlı belgesel için özür diledi.

Mavi Marmara gemisine düzenlenen kanlı baskının ele elındığı "Akdeniz'de Ölüm" belgeseli İsrail yanlısı görüşlere yer verdiği gerekçesiyle tepkilere yol açmıştı.

BBC'nin faaliyetlerini gözeten BBC Trust tarafından yapılan açıklamada, belgeselde editoryal ilkelerin ihlal edildiği, programda doğruluk ve tarafsızlık konusunda üç ihlal yapıldığı duyuruldu.

Programda ölenlerle ilgili otopsi raporlarına yer verilmemesi, olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğinin anlatılmaması ile İHH İnsani Yardım Vakfı'nın yanlış yansıtılmasıyla iki kez doğruluk ilkesinin ihlal edildiği açıklandı.

BBC Trust, belgeselin yayımlandığı Panorama programında tarafsızlık ilkesinin de ihlal edildiğini, İsrailliler'in olayda yaralananlara yardım ettiği konusunda bilgilerin doğrulanmadan yayımlandığını bildirdi.

Açıklamada bu ihlallerin, BBC'nin doğruluk ve tarafsızlık konusuna dikkat etmesi gerektiğini hatırlattığı belirtildi.

Panorama programında, Gazze'ye yardım götürürken 31 Mayıs'ta İsrail askerlerinin baskınına uğrayan ve 9 kişinin yaşamını yitirdiği Mavi Marmara gemisine saldırı olayına ilişkin görüntüler ile İHH, İsrail tarafı ve gemide bulunan bazı yetkililerin görüşlerine yer verilmişti.
trt türk

3/16/2011

ingilizler çanakkalede sahte tahta gemilerden savaş filosu oluşturmuşlar

1. Dünya Savaşı sırasında İngilizler, akla gelmeyecek bir hileye başvurup, 14 tahta gemiyi gerçek savaş gemisi gibi dünya denizlerinde yüzdürdü.
'Çanakkale 1915' adlı dergiden derlenen bilgilere göre, 1. Dünya Savaşı sırasında dönemin en güçlü donanmasına sahip ülkeler arasında yer alan İngiltere'nin başvurduğu savaş hileleri inanılmaz boyutlardaydı.

İngilizler, özellikle Gelibolu Yarımadası'ndan çekilmenin hesaplarını yaptığı sırada Türk askerlerinin bu çekilmeden haberdar olmaması için değişik savaş hilelerine başvurdu.

General Hamilton'un anılarında, savaş hileleriyle ilgili olarak şu anektod yer alıyor:

'Türk askerlerini şaşırtmak için yolcu gemilerine, şileplere sahte bacalar, sözde toplar, uydurma direkler eklendi. Böylece İngiliz gemileri 'Tiger' ya da 'lnflexible' kruvazörlerine benzetildi. Karşı taraf bu gemilere ateş edip, boşuna pek çok mermi harcadı.'

İngiltere 1. Deniz Lordu Amiral John Arbuthnot Fisher'in planına göre, Invinsible ve Inflexible gibi gemilerin tahtadan aynıları yapıldı ve gerçeklerinin yerine Akdeniz'e gönderildi. Gerçek gemiler ise, Falkland savaşında Alman savaş filosuyla mücadele etti.

Gemilerden Inflexible, Çanakkale'ye geldiğinde Amiral Carden'e sancak gemisi oldu, 19 Şubat ve 18 Mart bombardımanlarına katıldı. 18 Mart günü akşama doğru Çanakkale Boğazı'nda bir mayına çarparak ağır yara alan gemi, Bozcaada'ya baştan kara etti. Burada karaya oturduğu bölgeden kurtarılan gemi, başka gemilerin yedeğinde Malta'ya onarıma götürüldü.

ALMAN YÜZBAŞININ SEVİNCİ ŞAŞKINLIĞA DÖNÜŞTÜ
Alman denizaltısı UB-8'in kaptanı Yüzbaşısı Ernst von Voigt, 30 Mayıs 1915 günü denizaltısının periskobundan baktığı sırada saat 20.00 sularında, batmak üzere olan güneş ışınlarının aydınlığında avını gördü.

Bir İngiliz savaş gemisi 'zig zag' çizerek yol alıyordu. Periskopta gördüğü gemiyi vurursa, bu gemi vurduğu üçüncü büyük düşman savaş gemisi olacaktı bu sularda batırılan... Von Voigt, İngiliz dretnotunun bulunduğu açı ve mesafeyi ayarladıktan sonra ateş emrini verdi.

Denizaltı personeli, torpillerden ikisinin isabetiyle önce büyük bir sarsıntı, ardından da bir gürültü hissetti. Durumu periskoptan izleyen Von Voigt, düşman gemisinin hızla batmak üzere olduğunu fark edince hemen su yüzüne çıkma emri verdi. Zırhlının kimliğini öğrenmek için o tarafa doğru yönelmişti. Bu sırada güverteye çıkmış olan denizaltı mürettebatı da 'Hurra' diye bağırıyordu.

Ne var ki, olay yerine yaklaşınca, sevinçleri büyük bir şaşkınlığa döndü. Çünkü, denizin üstünde 343 milimetrelik bir kaç top namlusu yüzüyordu. En sağlam çelikten yapılmış olması gereken bu top namlularının su üstünde yüzmesi inanılacak şey değildi. Biraz ileride de dretnotun kaptan köşkü de batmış bir mavna gibi yüzüyordu. UB-8'in kaptanı ve mürettebatı, o zaman olayın anlamını kavradılar. İngilizler, tahtadan yapılmış eklentilerle bir dretnota benzetilmiş bu gemiyle Alman denizaltısını kandırmıştı.

'SAHTE TAHTA GEMİLER NE OLDU?'
Savaşın başında Britanya Kraliyet Donanması'nın elinde mevcut gemi sayısını daha fazla göstererek düşmanı caydırmak, yine düşmana hissettirmeden sahip olduğu gemilerin yerini değiştirebilmek için uyguladığı program sonucu, büyük ticaret gemileri ve okyanus aşırı gidip gelen yolcu vapurlarından 14 tane 'tahta zırhlı' üretilmişti.

Bunların hepsine gerçek gemilerden birer model bulunmuş, tahta ve branda malzemesinden bacadan taretlere kadar orijinal geminin tüm güverte üstü taklit edilmiş, yine onlar gibi aynı renklere boyanmıştı.

Hilenin amacı, donanmanın nerede bulunduğu konusunda düşmanın kafasını karıştırmak ve donanma gücünü olduğundan fazla göstermekti, ama ne kadar işe yaradığı da anlaşılamadı. Taklitler son derece başarılıydı, fakat bu gemilerin savaş boyunca sağladığı başarının ne olduğu hiç bilinemedi.

Bu 14 gemiden sadece Merion gemisi battı. O da, 30 Mayıs 1915 günü, Çanakkale civarında devriye gezen UB-8 tarafından batırılan HMS Tiger taklidiydi. Diğer gemi HMS Orion taklidi Oruba ise, Gökçeada'daki Kefalo koyuna dalgakıran olmak üzere bizzat İngilizler tarafından batırıldı. Geri kalan 12 gemi ise 1916'nın başından itibaren çeşitli görevler için dünya denizlerine dağıtıldı.

AA
mynet