Dünya

Dünya
Adolf Hitler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Adolf Hitler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12/13/2013

Adolf Hitler'in Nazi manifestosu Kavgam izin almadan yeniden basılacak

Nazi manifestosu
Adolf Hitler'in Nazi manifestosu "Kavgam" izin almadan yeniden basılacak
Adolf Hitler'in Nazi manifestosu "Kavgam" izin almadan yeniden basılacak çünkü 2015 yılında yayın yasağı bitiyor ancak Kavgam kitabının haklarını elinde tutan Bavyera eyaleti kitabın basılmasını yasaklıyor ve basanlar hakkında cezai işlem başlatacaklarını söylüyor.

Yayım hakları 2015 yılında sona erince kitap, izin almaksızın yayımlanabilecek.

Münih'teki Çağdaş Tarih Enstitüsü, kitabın etrafında üretilen mistisizmi ortadan kaldıracağını söyledikleri basım projesini finanse etmek için şimdiden yarım milyon euro harcama yaptı.

Kavgam kitabının basımı birçok ülkede serbest ve kitaba internet üzerinden de erişilebiliyor.


Hitler, orijinal adı Mein Kampf olan kitabı, başarısız darbe girişiminin ardından cezaevine düştüğü 1923 yılında yazmıştı.

Bavyera eyaleti, Nazi Soykırımının kurbanlarına saygı çerçevesinde, kitabın akademik bir proje çerçevesinde yeniden basılması planlarını iptal etmişti.

Ancak Münih'teki enstitü, kendi projelerini iptal etmek gibi bir niyetlerinin olmadığını açıkladı.

Enstitünün başkanı Profesör Andreas Wirsching, yayım haklarının açık hale gelmesinin ardından kitabı basacaklarını belirtti.

Bavyera hükümetinin kitabın basımından vazgeçmesinde, Yahudi Soykırımı kurbanlarının başvuruları da etkili olmuştu.

Almanya'daki Merkez Yahudi Konseyi'nin eski başkanı Charlotte Knobloch, kitabın yeniden basımının yasaklanmasından yana olduğunu söylüyor.

Hitler, 1924 yılında basılan kitapta halkı Yahudiliğe ve komünizme karşı mücadeleye çağırıyordu. (Alıntı: BBC Türkçe)

11/26/2013

Meksikalılar Şeytan'a karşı savaşmak için cin kovucular istiyor

mücadelede daha fazla cin kovucuya ihtiyaç olduğuna inanıyor
Meksikalılar Şeytan'a karşı savaşmak için cin kovucular istiyor
Bazılarına tuhaf gelse de rahipler Meksika'nın Şeytan'ın saldırısına uğradığına ve ona karşı mücadelede daha fazla cin kovucuya ihtiyaç olduğuna inanıyor.
Bu saldırının, ülkeyi 2006'dan bu yana sarmalayan uyuşturucu bağlantılı şiddet olaylarında kendisini gösterdiğini söylüyorlar.

Resmi rakamlara göre bu dönemde Meksika'da 70 bin kişi öldü.

Fakat rahipler sorunun sadece sayı olmadığını vurguluyor ve uygulanan vahşetin boyutuna dikkat çekiyor.

Son yıllarda Meksika'nın birçok yerinde çocukların okula giderken sokakta parçalanmış ceset bulması ya da insanların işe giderken geçtiği köprülerde ağır işkenceye uğradığı belli cesetlerin sallandığını görmesine az rastlanmadı. Tıpkı cehennemden sahneler gibi.

Mexico City'de rahip ve cin kovucu Papaz Carlos Triana, "Bütün bu büyük ve sistemli kötülüklerin arkasında karanlık bir güç olarak İblis'in bulunduğuna inanıyoruz. Bu nedenle Tanrı burada kurtuluş için, Şeytan'a karşı savaşmak için cin kovucular istiyor." diyor.

"Nasıl ki Adolf Hitler'in arkasında ruhunu ele geçirerek onu yöneten bir Şeytan olduğuna inanıyorsak burada uyuşturucu şebekelerinin arkasında da onun olduğuna inanıyoruz.

Aziz Ölüm tarikatı

Meksika'da cin kovucular için görülmemiş bir talep var.

Başkentte başka bir cin kovucu Papaz Francisco Bautista bunun nedenini kısmen Meksikalıların giderek artan bir şekilde Aziz Ölüm tarikatına katılmasına bağlıyor.

Gelinlik giymiş ve tırpan taşıyan bir kuru kafaya tapan bu tarikat üyelerinin sayısının Meksika'da 8 milyona ulaştığı, Orta Amerika ülkeleri ile ABD ve Kanada'da ise çok daha fazla olduğu düşünülüyor.

Bautista, uyuşturucu kaçakçılarının da bu tarikata üye olduklarını ve tutuklanmamak için ettikleri duaların kabul olması için insan kurban ettiklerini söylüyor. "Meksika'da şiddetin artmasının nedeni budur." diyor Papaz.

Tarikatın yanı sıra başkentte kürtajın 2007'de serbest bırakılmasının da ülkede kötü ruhların artmasına neden olduğuna inanıyor.

"Ölüme kapılarımızı açtığımız için Meksika'yı kötü ruhlar sardı." diyor.

Cin kovuculara en çok ihtiyaç duyulan yer, ordunun ağır silahlı ve bol paralı uyuşturucu şebekelerine karşı son yedi yıldır savaç verdiği kuzey bölgeleri.

Burada askerlere paralel olarak rahipler de ruhani bir mücadele veriyor. Bunlardan biri cinayet ve adam kaçırmaların yoğun olduğu Monterrey kentinde cin kovan Papaz Ernesto Caro.

Pekçok şebeke üyesi için cin kovmuş olan rahip bir olayı hiç unutamadığını söylüyor. Şebekenin tetikçisi olan bir adam korkunç suçlar işlediğini itiraf etmiş. İnsanların kolunu bacağını kestiğini, bunu yaparken onların ağlamasından zevk aldığını, kimilerini canlı canlı yaktığını anlatmış adam.

'Umutsuzluk içinde umut arayışı'

Papaz, birçok uyuşturucu şebekesi üyesinin Aziz Ölüm tarikatının takipçisi olduğunu söylüyor.

Bu tarikat ile ilgili iki kitap yazan gazeteci Jose Gil Olmos, tarikat üyeleri arasında kriminallerin yanı sıra polis, politikacı ve sanatçıların da bulunduğunu belirtiyor.
Tepito bölgesinde tarikatın yıllık kutlamaları

"Ama en büyük takipçiler Meksika'nın yoksul kesimlerinden geliyor." diyor.

Olmes, tarikat birçok kişinin sandığı gibi Aztek döneminden kalma olmadığını, adının ilk kez 18. yüzyılda geçtiğini kaydediyor.

"1990'lardaki ekonomik krizin ardından bu tarikat üyelerinin sayısı fırladı. Orta sınıf Meksikalılar sıkıntılı bir döneme girdi. Umutsuzluk içinde umut arayışıyla yüzünü Aziz Ölüm'e çevirdi." diyor.

Başkentte uyuşturucu ve suça boğulmuş Tepito bölgesinde tarikatın yıllık kutlamalarına katıldım.

31 Ekim Meksika'nın Ölüler Günü festivali. Elbiseli kurukafaya saygısını göstermek için binlerce kişi katılıyor kutlamalara.

Bazıları dizleri üstünde yürüyor. Aralarından biri kollarına aldığı 20 günlük bebeğiyle yürüyor. Sıradan işçi aileleri görüyorum, hamile bir kadın Aziz Ölüm'den doğmamış çocuğunu korumasını istiyor. Birçok kişinin vücudunda kurukafa dövmeleri var.

'Rahipler inancımızı tüketti'

Kilisenin dediği gibi bu insanların ruhuna Şeytan mı girmiş?

"Hayır, ben de Tanrı'ya, Meryem Ana'ya ve bütün azizlere inanıyorum, ama Aziz Ölüm'e daha çok bağlıyım. Bana en çok yardım eden o." diyor hapiste geçirdiği üç yılın ardından hayatta kaldığı için kurukafaya teşekküre gelmiş ve dizleri üstünde sürünerek giden 20 yaşındaki Jose.

Konuştuğum diğer insanlar da aynı şeyi söylüyor.

Kurukafa tapınağının bakıcısı 60'larındaki kadın Enriqueta Romero, tarikatın yükselişinden kilisenin sorumlu olduğunu, çocuk istismarı skandallarıyla kilisenin kendisini ayağından vurduğunu söylüyor.

"Rahipler yaptıklarıyla inancımızı tüketti. Şimdi neyi eleştiriyorlar? Ölüm'e inancımızı mı? Bu kötü bir şey değil. Kendi yaptıklarıdır kötü olan."

Eski Cumhurbaşkanı Felipe Calderon 2006'da Meksika'daki uyuşturucu şebekelerine karşı savaş başlatıp en sorunlu bölgelere asker gönderdi. Bu Aziz Ölüm'e karşı da bir savaştı ve kiliselerden yardım istedi.

Cin kovuculuğun, başta sadist cinayetler olmak üzere Meksika'da uyuşturucu ile bağlantılı suçları azaltıp azaltmayacağı tartışmalı. Fakat bugün Meksikalılar biraz huzur getireceğine inandıkları her şeye kucak açıyor. (BBC Türkçe)

7/27/2011

ölümsüzlük hissi adolf hitler'de hangi olaylardan sonra saplantı haline geldi

Hitler' in genel olarak ele alınan en önemli özelliği insanları çabuk etkileyebiliyor olmasıydı. Bu Nazi propagandasıyla birleştirilerek halka sunuluyordu. Hitler'in üstün bir insan olduğu lanse ediliyor, konuşmalarındaki tavırlarıyla bunu, onu dinleyen kitleye hissettirmeye çalışıyordu. Çoğu NSDAP yöneticisinin onu saplantılı bir biçimde benimsemesi ve bu yöneticilerin halkla bir araya geldiklerinde kendi iç yapılarının Hitler'e bağımlı olduğunu bariz şekilde göstermesi yapılan propagandanın etkilerindedir. Nazi Almanyası Hava Kuvvetleri Komutanı olan Hermann Göring, Hitler için şöyle demiştir: Vicdansızım ben. Benim vicdanım Adolf Hitler'dir.
Hitler, mücadeleci bir kişilik sergilemeye çalışıyor ve üstün niteliklere sahipmiş izlenimi vermek için vücut dilini etkin bir biçimde kullanıyordu. Sert bakışlar, ani hareketler ve uzun konuşmalar propaganda amacı ile yapılan ayrıntılardı. Kendisini yanılmaz, hata yapmaz bir lider olarak göstermeye çalışıyor eskiden savunduğu görüşleri halen sıkı sıkıya savunduğunu belirtiyordu. Goebbels onun için şöyle demiştir: Führer hiç değişmez. Çocukken nasılsa şimdi de öyledir.

Saplantılarla dolu hayatında sanata çok önem vermiş, özellikle resim konusunda kendisini otorite olarak kabul etmiştir. Annesinin ölümünden sonra sulu boya resimler yaparak otel odalarında yaşadığı biliniyor, kazandığı parayla müzeleri geziyor, umarsızca parasını tüketiyordu.

Ölümsüzlük hissi Hitler'in başka bir saplantısıdır. Bu fikre, ondan önce doğan kardeşlerinin ölmüş olması yüzünden kapılmış olabilir. Diğerleri ölürken kendisinin hayatta kalması özel olduğu hissini uyandırmıştır. Kendisini ilahi koruma altında görmesini sağlayan dayanaklardan biri de I. Dünya Savaşı'nda cephedeyken içinden bir sesin yerinden kalkıp başka bir yere gitmesini söylemesidir. Bu içsel sesten sonra bir bombanın terk ettiği cepheye düşmesi ve oradaki arkadaşlarının ölmesi inandığı düşünceyi saplantılı hale getirmesine sebep olmuştur. Hitler'e 15 kez suikast girişiminde bulunulmuştur.

6/08/2011

hitlerin 30 yaşında yazdığı mektup sergileniyor mektupta yahudiler temizlenmeli diyor

Adolf Hitler'in ilk anti-Semitik görüşlerini dile getirdiği mektubu ilk kez New York'ta sergileniyor.
1919 Yılında daktiloyla yazılan 4 sayfalık mektupta, "Yahudilerin kesin olarak toplumdan çıkarılması" isteğine yer verilmekte.


Los Angeles'teki Simon Wiesenthal merkezince ele geçirilen mektup, daha sonra bu merkezde sergilenecek.

O tarihte 30 yaşında bir asker olan Adolf Hitler'ın bu mektubu, döneme ilişkin önemli bir tarihi belge olarak kabul ediliyor.

Nazi liderinin daha o yıllarda ileriye ilişkin düşüncelerini oluşturmaya başlamış olması bakımından, mektuba büyük önem veriliyor.

Belge, Adolf Hitler'in Yahudi Soykırımı'ndan 20 yılı aşkın bir süre önce, "Yahudilerin toplumdan çıkarılması gerektiğine" inandığını ortaya koyuyor.

"Gemlich Mektubu" adı verilen mektupta, Yahudilik, "bir dini grup olarak değil, bir ırk" olarak tanımlanıyor.

Hitler, bu inancından hareketle, "Aramızda Alman olmayan, kendilerine özgü duyguları, düşünceleri ve emelleri olan ve bizlerle aynı haklara sahip bulunan bir ırk yaşıyor." diyor.

Mektubun bir yerinde, Hitler, hükümetin "Yahudi sorunu"nu, Yahudilere haklarını vermeyerek çözebileceğini; ama "nihai hedefin, Yahudilerin tamamiyle ve kesin şekilde ortadan kaldırılması" olduğunu yazıyor.

Simon Wiesenthal Merkezi'nden Haham Marvin Hier, kurumun, söz konusu mektubu geçen ay özel bir kişiden 150 bin dolara satın aldığını belirtti.

Haham Hier, bilim çevrelerinin varlığından uzun yıllardır haberdar olduğu mektubun, 2. Dünya Savaşı dönemine ilişkin önemli bir belge olduğunu, zira Hitler'i Yahudilerin yok edilmesiyle doğrudan ilişkilendirdiğini kaydetti.

Mektubun yazıldığı sırada Hitler, Alman ordusunda görevliydi ve anti-Semitik söylemleriyle askerleri kışkırtıyordu.

AP Ajansına göre, ordudaki üssü, Hitler'e, görüşlerini kağıda geçirmesini tavsiye etmişti.

Halen New York'taki Museum of Tolerance'da(Hoşgörü Müzesi) sergilenen mektup, Temmuz'dan itibaren daimi olarak Los Angeles'teki sergilenecek.
bbc türkçe

5/19/2011

hitler hayranı olan danimarkalı yönetmen cannes film festivalinden kovuldu

Danimarkalı ünlü yönetmen Lars Von Trier, Hitler'le ilgili sözleri nedeniyle Cannes film festivalinde "istenmeyen adam" ilan edildi.


Ancak yönetmenin "Melankoli" isimli filmi, Altın Palmiye ödülü için yarışan filmler arasında yeralmaya devam ediyor.


Cannes film festivali sırasında Danimarkalı ünlü yönetmenin, gazetecilerle yaptığı söyleşi sırasında sarfettiği şakayla karışık sözler, büyük tepkiye yol açtı.


Von Trier, basın toplantısı sırasında, ailesinin kökeniyle ilgili bir soruya cevap verirken, "Ben Yahudi olmak istiyordum. Ama ailem Alman olduğu için gerçekte bir naziydim. Hitler'i anlıyorum. İyi biri değildi, ama onu anlıyorum ve bir parça sempati besliyorum" dedi.


Von Tier, İsrail hakkında da uygunsuz sözler kullandı.


Bu sözler, Cannes'da bomba etkisi yaptı.


Von Tier, daha sonra özür dilemesine rağmen, "istenmeyen adam" ilan edilmekten kurtulamadı.


Festival kurulu, Von Tier'in Altın Palmiye'yi kazanması halinde bile, ödülü almak için Cannes'a gelemeyeceğini bildirdi.


Cannes Film Festivali'nde 64 yıldır ilk defa bir isim "istenmeyen adam" ilan ediliyor.


Von Tier, 2000 yılında festivalde Altın Palmiye ödülüne layık görülmüştü.

1/27/2011

66 yıl sonra ortaya çıkan toplama kampı fotoğrafları yayınlandı

Bu fotoğraflar Buchenwald Nazi toplama kampının kurtarılması sırasında amatörce çekiliyor. ABD askerleri, amatörce çektikleri fotoğrafları foto laboratuvarında görev yapan Weimarlı bir genç kadına tab ettiriyorlar. Genç kadın da, her bir fotoğraftan bir kopya kendine ayırıyor. Ve fotoğraflar 66 yıl sonra bir zarf içinde gün yüzüne çıkıyor.
6 milyon Yahudi’nin Naziler tarafından öldürülmesi nedeniyle düzenlenen 27 Ocak Uluslararası Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü dolayısıyla Hürriyet, Bild Gazetesi ile birlikte şimdiye kadar hiç görülmemiş fotoğrafları yayınlıyor. Buchenwald Nazi toplama kampının Amerikan askerleri tarafından kurtarılması sırasında çekilen bu fotoğraflar, Yahudi soykırımının hafızalarda kalmasını sağlayacak dehşet verici belgeler niteliği taşıyor. Avrupalılar tarafından “Yankee” diye anılan Amerikan askerleri, amatörce çektikleri fotoğrafları, foto laboratuvarında görev yapan Weimarlı bir genç kadına tab ettiriyorlar. Genç kadın, her bir fotoğraftan bir nüsha daha tab edip, bunları 66 yıl boyunca saklıyor. Yıllar sonra bu fotoğraflar sararmış bir zarf içinde bulunuyor.