Dünya

Dünya
ırkçılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ırkçılık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/14/2012

22 yıl haksız yere hapis yatan kasırga lakaplı ortasiklet boksör rubin carter'in ilginç yaşam hikayesi

6 Mayıs 1937 doğumlu Rubin CARTER ortasiklet boksördür. Toplam 40 müsabakada, 27 galibiyet alarak çokta iyi bir performans sergileyememiştir.

ilginç yaşam hikayesi

Agresif stili ile çok büyük bir beğeni kazanmış ve Muhammed Ali gibi bir ismi etkilemeyi başarmıştır. Tarihler 3 Haziran 1966 yılını gösterdiğinde, Carter için acılı ve son derece karanlık günler başlamıştır.

Amerika Birleşik Devletleri’nin New Jersey eyaleti’nde, 3 ölüm vakası gerçekleşir. Della Pesca adlı ( kendisi zencileri sevmeyen ve bunu arkadaşlarıyla paylaşan ) bir polis memuru, bu cinayetleri Rubin Carter’ın işlediğini söyleyerek, şahsına yükü ağır iftiralar atmış ve Carter’ın yargı önüne çıkarak içeri girmesini, ve gerçek suçluların dışarıda olmasını sağlamıştır.

Carter 1966 yılında ömür boyu hapis cezası alır ve 22 yıllık hapis hayatı başlar. Rubin Carter ilk zamanlarında sıradan bir mahkum gibi bu yeni hayatına alışmaya çalışırken, 16.Round adlı otobiyografi’sinede başlar ve yıllar sonra piyasaya çıkartır. Aradan yıllar geçer ve çok uzun girişimlerin sonucunda, Bob Dylan gibi protest müziğin önde gelen isimleri harekete geçer.

Sonuç başarılı olmuştur. Rubin Carter tekrar yargılanır ve suçsuz olduğu anlaşılır. 1988 yılında tekrar eski dünyasına geri döner. Bu hikaye hiçbir zaman unutulmamış ve en nihayetinde 1999 yılında, The Cincinnati Kid, İn The Heat Of The Night, The Thomas Crown Affair ve Fiddler On The Roof gibi unutulmaz başyapıtları bizlere armağan eden 3 oscar’lı Norman Jewison tarafından Hollywood’a taşınmıştır.

The Hurricane, eleştirmenler tarafından başarılı bulunmuş ve Denzel Washington’a en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırmıştır. Rubin Carter, hayatının her döneminde ırkçılık karşıtı gösterilere katılmış, ve bu konuda birçok kesimin taktirini kazanmıştır.

Ülkeler için çok ciddi sorunlar doğurmuş bu konu, zaman zaman hala kendini göstermeye devam etmektedir.

RUBİN CARTER'İN NAKAVTLA KAZANDIĞI BİR BOKS MAÇI VİDEO


1/04/2012

ırkçı saldırının kurbanı siyah gencin katilleri 18 yıl sonra yakalanıp yargılanabildi

İngiltere'nin yakın tarihinde kamuoyunda en çok tartışma yaratan cinayet davalarından biri, 18 yıl önce siyah bir genci öldürdükleri iddia edilen iki adamın suçlu bulunmasıyla sonuçlandı.
Stephen Lawrence adlı siyah genç 1993 yılında bir otobüs durağında beklerken bir grup beyaz gencin ırkçı saldırısına uğramış ve bıçaklanarak öldürülmüştü.

Londra polisinin ilk aşamada açtığı cinayet soruşturması başarısısızlıkla sonuçlanmış ve bunun üzerine Stephen Lawrence'ın ailesi, öldürülen kişi bir siyah olduğu için polisin ilgisiz ve yetersiz kaldığını savunmuştu.

Londra polisinin Lawrence vakasını ele alış biçimi hakkında açılan bağımsız bir soruşturma 1999 yılında sonuçlandı.

Açıklanan raporda, polisin ''kurumsal olarak ırkçı'' davrandığı sonucuna varılmıştı.

Stephen Lawrence'ın annesi, oğlunu öldürenlerin yakalanıp yargılanması için yeterli kanıtın ve görgü tanığı ifadesinin varolduğunu savunarak bir kampanya yürüttü.

Aradan 18 yıl geçtikten sonra, David Norris ve Gary Dobson adlı iki zanlı Londra'da bir mahkemede suçlu bulundu.

Zanlılardan birinin ceketine sıçradığı belirtilen kan lekesi ve DNA testlerinde bu lekenin Stephen Lawrence'a ait olduğunun kesinleşmesi, davanın seyrinde kilit rol oynadı.

Mahkeme yargıcı, masum olduklarını iddia eden Norris ve Dobson'ın cezalarını çarşamba günü açıklayacak.

7/26/2011

avrupada yine ırkçılık hortladı norveçli zanlı tek başına değilmiş kendisine bağlı iki hücre olduğunu açıkladı

Osman İkiz

Oslo

Behring

Norveç’te savaşlar dışında tarihin en kanlı siyasi katliamlarından birinin üzerinden henüz birkaç gün geçti.

Kendisini Haçlı Şövalyesi olarak gören Norveçli zanlı polisteki ifadesinde tek başına hareket ettiğini söylemişti.
Gözaltı süresinin uzatılması için çıkarıldığı mahkemede ise bir örgütten söz etti.

Açıklamalardan öğrendiğimize göre bu örgütsel yapının dışında kendisine bağlı iki de hücre olduğunu açıkladı.

Öğrendiklerimiz bu bilgilerle sınırlı. Polis hücreler ve organizasyon konusunda etraflı bilgi edindi mi bilmiyoruz.

Ancak Avrupa’yı Müslümanlardan ve komünistlerden kurtarma amacıyla silahlı ayaklanma başlattığını söyleyen Anders Behring’in açıklamaları, muhtemelen Avrupa’da yepyeni bir siyasi havanın esmesine yol açacak.

Gazetelerin başyazılarında ve etkili köşelerinde ilk günler, acıyı paylaşma, birlik ve beraberlik ruhunu diri tutma perspektifli yazılar yer aldı.

Tabii ki demokrasi ve açık topluma yönelik tehditlere taviz verilemeyeceği görüşü de vurgulandı.
Katliamın manifestosu

İlk şok atlatıldıktan sonra böylesi bir saldırının arkasında fikir babası olarak kimlerin olabileceği, hükümet politikalarının ırkçı hareketlerin işini kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı tartışılmaya başlandı.

Gerek Norveç, gerekse İsveç gazetelerinde Anders Behring’in 1516 sayfalık Manifesto adını verdiği uzun metinde kaynaklara dikkat çekiliyor.
Behring

Birçok başlıktan oluşan bu uzun derlemede yer alan yazıların büyük bölümünün zaten çoktandır internette dolaştığına işaret edilerek, Avrupa’yı Müslümanlardan temizleme fikrinin daha birçok kişi tarafında açık açık savunulduğu belirtiliyor.

Bu saptamaların yer aldığı gazetelerde hem Norveç hem İsveç istihbarat servislerinin doksanlı yılların sonundan itibaren aşırı hareketler konusunda hükümetleri uyarıcı raporlar hazırladıkları da hatırlatılarak, toplum için tehdit oluşturabilecekleri yolunda işaret edilen aşırı sağ, aşırı sol ve aşırı İslamcı hareketler içinde sadece aşırı İslamcılar üzerinde durulduğuna dikkat çekiliyor.
Avrupa genelinde ırkçılığın yükselişi

Geçmişle bir tür hesaplaşma niteliği taşıyan yorumlarda hükümet politikaları da gözden geçiriliyor.

Avrupa’da ırkçı hareketlerin giderek güçlenmesinde hükümetlerin yanlış uygulamaların bir rolü oldu mu sorusuna şu yanıtlar veriliyor:

-İsviçre minareyi yasakladı.

-Macaristan’da siyah renkteki kıyafetleriyle paramiliter askerler sokaklarda dolaşıyor.

İsveç’in çok satışlı gazetelerinden Aftonbladet’in başyazısında bu tablodan hareketle "Yakında Avrupa’da bütün parlamentolarda ırkçı partilerin boy göstermesi neredeyse bir zorunluluk olarak görülecek.’’ diyor.

Henüz kimse işaret etmediyse de sağdaki partilerin, bırakalım sol kanattaki partileri zaman zaman sosyal demokratları bile Marksist olarak suçlama çabalarının, ırkçılara hedef gösterme anlamına geleceği belli oldu.

Anders Behring, sosyal demokratları Farnkfurt Ekolü olarak tanımlıyor.

Çok kültürlü toplumu savunan sosyal demokratların Avrupa’yı Müslümanlara teslim ettiklerini öne süren Norveçli bu gelişmeyi durdurmak için Norveç İşçi Partisi Hükümeti’ne yönelik bombalı eylem yaptığını, gençlerin partiye akışını önlemek için de gençlik kampındaki katliamı gerçekleştirdiğini söylüyor.

Anders Behring’in Manifestosunu inceleyen bir psikiyatr, Norveçli’nin ruhsal yapısını sağlıklı bulmadı. Psikiyatr’a göre kısa bir zaman içinde tekrar böyle bir katliam girişimi için ortalıkta hiçbir işaret yok. Tabii Haçlı Şövalyelerinin ne çapta bir örgütlenme içinde oldukları henüz bilinmiyor.

4/24/2011

amerikada iki zenci kız beyaz kıza meydan dayağı çekince ortalık karıştı

ABD’de iki zenci kız, henüz nedeni belirlenemeyen bir tartışma sonrası beyaz bir kızı öldüresiye dövdü. Bir çalışan çektiği görüntüleri internette yayınlayınca olay ortaya çıktı.
Dünyaca ünlü fast-food zinciri McDonalds’ın ABD’nin Mryland eyaletindeki Baltimore kentinin Rosedale şubesi, 18 Nisan’da bir nefret suçuna sahne oldu.
İki siyahi genç kız, kendilerinden yaşça biraz daha büyük beyaz bir kızı dövdü. Önce kızın kafasına yumruklar savuran ikili, daha sonra genç kızı saçlarından tutarak yerlerde sürükledi. Kavgayı ayırmak isteyenler de siyahi kızlar tarafından hırpalanırken, olay bir McDonalds çalışanının telefonuna kaydettiği kavgayı, internette yayınlamasıyla ortaya çıktı. Olayla ilgili soruşturma başlatan polisin, kavga nedeninin ırkçılık olup olmadığı üzerinde durduğu belirtildi. Dava avukatı Scott D. Shellenberger, olayın ırkçılığa bağlı “nefret suçu” olmasından şüphelendiklerini ifade etti.

McDonalds sözcüsü ise videodaki görüntülerin kendilerini şoke ettiğini ve olayın kabul edilemez olduğunu söyledi. Kimlikleri açıklanmayan siyahi kızların 14, beyaz kızın ise 18 yaşında olduğu bildirildi.

4/04/2011

ırkçı hollandalı müslümanları kızdıran filmin ikincisini çekiyor fitna 2

Hollandalı aşırı sağcı milletvekili Geert Wilders"in İslam dinini hedef aldığı 'Fitna' filminin devamı 'Fitna 2' 2012'de gösterime girecek. Amerikan yapım şirketinin çekimlerine başladığı filmde, Hz. Muhammed'in akıl hastası olduğu iddia edilerek, bu yüzden Müslamanların barbarca bir hayat yaşandığı konu alınıyor.

İkinci filmin birincisiyle kıyaslandığında çok daha farklı olduğunu iddia eden Geert Wilders, "İkinci film Fitna 2'de akıl hastası olan Muhammed yüzünden nasıl bir barbarca hayatın yaşandığı konu alınıyor. Bu filmin çekimleri devam ediyor, 2012 yılında gösterime girecek. Temennim bu film yayınlandıktan sonra Muhammed tartışmaya açılır" dedi.

150 kişilik Hollanda Meclisi'nde 24 temsilcisi bulunan Özgürlük Partisi"nin (PVV) lideri Wilders, daha önce Kuran-ı Kerim'i Adolf Hitler'in "Kavgam" kitabına benzeterek yasaklanması gerektiği çağrısında bulunmuş, Kuran-ı Kerim ile Hollanda değerlerinin bağdaşmasının mümkün olmadığını söylemişti. Wilders, Hollanda kültürünün "Geri kalmış" İslam kültürünün üzerinde olduğunu, dolayısıyla göçmenlerin Kuran-ı Kerim'in "hoşgörüsüz" ve "faşist" kısımlarından kurtularak Hollanda kültürüne asimile olması gerektiğini savunuyor.
mynet

1/31/2011

bankacılıkta değişik bir uygulama zaman bankacılığı para yok

Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'de örneklerine rastlanan "zaman bankası" şimdi de İtalya'da hizmete açıldı.


Takas sisteminin çağdaş versiyonu olarak görülebilecek zaman bankacılığında bireyler, diğer insanlara kazandırdıkları fayda miktarınca "zaman puanı" kazanıyor.


Üyeler, kazandıkları zaman puanlarını da, kendi ihtiyaçları olan başka bir konuda harcayabiliyor.


Mesela, birilerine pizza yaparak kazandığınız puanları dans eğitimi alarak harcayabiliyorsunuz.


Sosyal paylaşımı arttırmaya yönelik bu sistemin en yaygın uygulandığı alanlar; çocuk ve hasta bakımı ile tamirat işleri ve özel dersler...


Zaman bankacılığının Avrupa'da toplulukları ve bireyleri biribirine yaklaştıracağı, ırkçı duyguları törpüleyeceği umut ediliyor.
trt türk