Dünya

Dünya
İsrail etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İsrail etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12/24/2016

Amerika'nın Birleşmiş Milletler de İsrail'i çıldırtan kararı

İsrail'i çıldırtan kararıBirleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İsrail'den Yasa dışı yerleşimlerine son vermesini istedi yapılan oylama da Amerika'nın çekimser kalması İsrail'i adeta çıldırttı


BBC Türkçe'nin haberine göre Karar, 14 lehte ve bir çekimser oyla geçti. İsrail'in ilk tepkisi her zamanki gibi şiddetle karşı çıkmak oldu "İsrail, Birlemiş Milletler'deki bu utanç verici İsrail karşıtı kararı reddediyor ve şartlarına uymayacak"

Güvenlik Konseyi kararı, İsrail'in ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump'tan oylamaya müdahale etmesini istemesinin ardından geri çekilmişti. Ancak Malezya, Yeni Zelanda, Senegal ve Venezüella'nın devreye girmesinin ardından karar yeniden gündeme alındı.

Karar tasarısı Mısır tarafından hazırlandı.


Kararda "İsrail hemen ve tamamen, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, işgal altındaki Filistin topraklarında tüm yerleşim yeri faaliyetlerini durdurmalı" çağrısı yapılıyor.

İsrail yerleşimlerinin "yasal dayanağının olmadığı" belirtiliyor ve "iki devletli çözümü tehlikeye attığı" kaydediliyor.
İsrail'den tepki

Kararın ardından İsrail Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamada, "İsrail, Birleşmiş Milletler'deki bu utanç verici İsrail karşıtı kararı reddediyor ve şartlarına uymayacak" dendi.

Açıklamada "Obama yönetimi sadece İsrail'i korumakta başarısız olmakla kalmadı, aynı zamanda Birleşmiş Milletler'deki bu örgütlenmeye perde arkasından destek verdi" dendi.

Açıklamada "İsrail seçilmiş başkan Donald Trump ile çalışmayı dört gözle bekliyor" ifadeleri de yer aldı.
İsrail'i çıldırtan kararı
İsrail'in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Danny Dannon ise Güvenlik Konseyi kararının barış olasılığını zedeleyeceğini savundu:

"Kararın lehine oy vererek aslında 'hayır' oyu verdiniz. Müzakerelere 'hayır', ilerlemeye 'hayır', İsrail ve Filistinlilerin daha iyi bir yaşam şansına 'hayır' oyu verdiniz. Ve barış ihtimaline 'hayır' dediniz."

ABD'nin BM Büyükelçisi Samantha Power, "Yerleşim sorunu o kadar kötü bir hale geldi ki iki devletli çözümü tehlikeye sokuyor" demişti.

Power, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu yerleşimleri savunması nedeniyle eleştirmiş ve şöyle konuşmuştu:

"Bir kişi, aynı anda hem yerleşimleri genişletip hem de çatışmayı bitirecek iki devletli çözüme destek veremez."

Power, ABD'nin Güvenlik Konseyi kararına neden destek vermediği konusunda gerekçe olarak yerleşim konusunun kararda "çok dar bir bakış açısıyla" ele alınmış olmasını gösterdi.

Donald Trump'tan değişim sinyalleri


İsrail'in oylamadan önce ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın ekibiyle iletişime geçerek, şimdiki yönetimin kararı veto etmesi konusunda baskı uygulamasını istediği bildirilmişti.

Donald Trump dün bir açıklama yayımlayarak "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki kararın veto edilmesi" çağrısında bulunmuştu.

Barack Obama yönetimi yerleşimlere açık bir şekilde karşı çıkıyor, ancak yine de geleneksel olarak Güvenlik Konseyi'nde bu konuda İsrail'i kınayan kararlar alınmasını engellemiş ve İsrail ile Filistin arasındaki sorunun müzakerelerle çözülmesi gerektiğini savunmuştu.

Donald Trump, Güvenlik Konseyi kararının ardından sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan bir açıklama yaptı. Trump, göreve başlayacağı tarihe atıfta bulunarak "Birleşmiş Milletler konusuna gelecek olursak, 20 Ocak'tan sonra her şey farklı olacak" dedi.

Trump, ülkesinin yeni İsrail Büyükelçisi olarak avukat David Friedman'ı seçmişti.

Friedman, İsrail'in yeni yerleşim yerleri inşa etmesini destekleyen biri olarak biliniyor.

Yahudi yerleşimleri, İsrail ve Filistin arasında sorun yaratan temel meselelerden biri olmayı sürdürüyor.

İsrail'in 1967'de Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü işgalinden beri kurulan 140 yerleşim yerinde yaklaşık 500 bin Yahudi yaşıyor.

Yerleşim yerleri uluslararası hukuka göre yasa dışı sayılıyor, ancak İsrail bu görüşe itiraz ediyor. Kaynak: BBC Türkçe

2/10/2013

İsrail'de Vatan Hainliği ile suçlanan Filistin yanlısı Hahamlar

Rabbis For Palestine isimli bu oluşum, İsrail’in topraklarını Filistin’e geri vermesini, ülkenin kendini feshetmesini ve kutsal topraklardaki Yahudilerin Filistin yönetimi altında yaşaması gerektiğini savunuyor. Bu oluşumun üyelerinden biri olan haham Jacob Weisz anlatıyor.

Rabbis For Palestine (Filistin Yanlısı Hahamlar) isimli oluşumu, kendi ülkeleri İsrail’de en hafifi vatan hainliğiyle suçlayan pek çok muhalif var. Sebebi açık. Filistin’e destek vermeleri. Ancak onların desteği İsrail’deki pek çok barış yanlısı aktivist gruptan farklı. Açıkça İsrail devletinin feshedilmesini ve toprakların Filistinlilere iade edilmesini savunuyorlar. İsrail’de yüzyıllardır var olan ve gün geçtikçe yayılan Siyonist ideolojiyi de Ortadoğu ve dünya için büyük bir tehlike olarak görüyorlar. Elbette görüşleri sırf Siyonist görüşe yakın olan değil pek çok Yahudi için de yenilir yutulur cinsten değil. Yayınladıkları makalelerde, örneğin İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Yahudi katliamı sırasında pek çok Yahudinin Nazilerin işgal ettikleri ülkelerden başka ülkelere geçişinin Yahudi hiyerarşisinde üst kademelerde yer alan Siyonistler tarafından engellendiğini öne sürüyorlar. Bunun sebebinin de Siyonistlerin Yahudiler için gidilecek tek yerin kutsal topraklar olduğu yönündeki takıntısı olduğunu söylüyorlar. Dolayısıyla Avrupa’da pek çok Yahudi kökenli ailenin İspanya, Türkiye ya da Macaristan’a göç etmeyip sonra da ölmesini Hitler’e olduğu kadar Siyonizme de bağlıyorlar. Eylemlerindeyse, İsrail bayrağı yakmaktan çekinmiyorlar. Buraya kadar olan kısmı özetledikten sonra sözü Jacob Weisz’e bırakmak en iyisi. Kendisi Filistin Yanlısı hahamların bir üyesi, zamanının önemli bir bölümünü Londra’da geçirse de ikametgâhı Kudüs olan pek çok haham gibi o da Kudüs’ün yabancısı değil. Elbette, bu cesareti onu ve diğer üyeleri açık bir tehdit haline getiriyor. Ancak Weisz, fikirlerinden geri adım atmıyor.

- Siyonizmle Musevilik arasında ne fark var?

- Çok basit bir fark var. Musevilik ahlaki ve etik kuralları olan bir dinden fazlası değil, Siyonizmse ulusal ve politik bir konsept. Maalesef bugünlerde çok garip Yahudilerle karşılaşıyoruz. Dinsiz Yahudilerimiz ve dinci Siyonist Yahudilerimiz var. Biz Antisiyonist Yahudiler, mesela kapı zillerimize “Siyonist değil Yahudi” gibi mesajlar bırakıyoruz. Çünkü insanların her Yahudinin Siyonist olmadığını anlamasını istiyoruz.

- Sizce yanı başınızda yaşanan Arap Baharı da Siyonist planın bir parçası mı?

- Bu sorunuza cevap vermem pek mümkün değil çünkü bizler hep politikadan uzak durmaya çalışıyoruz. Bu konuda her zaman tarafsız olmaya çalıştık ve Tanrı’dan tek isteğimiz, akan kanın bir an önce durması, barışın sağlanması.

- En önemli söyleminiz, tüm kutsal toprakların Filistin’e geri verilmesi değil mi?

- Evet Yahudiler için dini açıdan önemli olan topraklar ve de çevresinde insanların yaşadığı yerler. Öncelikle Filistinliler, tarihsel açıdan kutsal topraklar üzerinde hak iddia edebilecek yegâne millet. İkinci olaraksa bu topraklarda barışın sağlanmasının tek yolu bu.

- Siyonizm fikri İsrail ve Yahudiler üzerinde nasıl yayıldı? Sanırım dini inancı olan Yahudilerle seküler Yahudiler arasında ciddi farklar var.

- Evet seküler Yahudiler içinde Siyonizm düşüncesi taşıyanların sayısı çok daha fazla, çünkü kendilerini Yahudi olarak tanımlamanın yolu buradan geçiyor, bu düşüncenin temelinde de -tamamen Yahudilerin yaşadığı bir anavatan- fikri yatıyor. Öte yandan dini Yahudiler, İsrail kurulmadan önce bu topraklarda var olan duruma korkuları olmadan ve herhangi bir propogandaya gerek duymadan adapte etmeyi başarmıştı. Ama Siyonizme hiçbir zaman adapte olmayı başaramadılar -tabii fanatik yerleşimciler hareketi hariç-. Ancak bu fanatikliğin sebeplerini konuşurken Yahudilerin de 1800 yıldır çektikleri acıları ve gördükleri zulümleri de göz önüne almamız gerekiyor.

- Filistin Yanlısı Hahamlar hareketinin çok sayıda muhalifi olduğuna da eminim. Bu oluşumun amacından ve herhangi bir tehdit alıp almadığınızdan da bahseder misiniz?

- Çok sayıda muhalifimiz olduğu ve ölüm tehditleri aldığımız doğru. Ancak bir o kadar da, farklı çevrelerden yandaşımız var. Özellikle Ortodoks cemaatten önemli bir destek görüyoruz. Hareketin amacıysa, Filistinliler için harekete geçip onların sesini duyurmalarına yardımcı olmak. Bu aynı zamanda bizim için bir görev ve vicdan borcu. Çünkü İsrail onlara zulüm ediyor.

Hamas’sız barış olmaz

- Sizce Yahudiler için Filistin yönetimi altında yaşamak mümkün mü?

- İnanıyoruz ki, tek bir ülkenin ortaya çıkması için çalışmak hem daha ucuz hem de daha kolay ve böylece Siyonizm fikri de çok daha kolay ortadan yok olur. Sonra uzlaşma ve tazminatlarla ilgili görüşmeler de başlayabilir. Ancak şunu hepimiz biliyoruz: Bugün ortada herhangi bir barış süreci yok ve İsrail de barışın bir tarafı değil. Oysa, nasıl ki İran ve Türkiye’deki Yahudiler rahatlıkla hayatlarını sürdürebiliyorsa, İsrail’dekiler de Filistin yönetimi altında yaşayabilir.

- Okuduğumuz kadarıyla oluşumunuzun mensuplarından Haham Manehem Fruman, geçen haftalarda Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’la bir araya geldi ve “Hamas’ı kapsamayan bir barış görüşmesi hiçbir umut taşımıyor” dedi. Bu görüşme hakkında bilginiz var mı? Türkiye’nin bu süreçteki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Haham Fruman, Hamas’sız bir barış olamayacağı konusunda kesinlikle haklı. Barış görüşmesi düşmanla yapılır, dostla değil. Ancak şu anda herhangi bir ülkenin bu süreçte önemli bir rol oynayabileceğini sanmıyorum. Türkiye Yahudilere karşı çok hoşgörülü ve dost canlısı tarihe sahip olan bir ülke. Umuyorum ki İsrail’in yok olacağı gün geldiğinde, Türkiye de barış sürecinde, Yahudilerle Araplar arasında yeniden uzlaşma sağlanmasında ve -gerekli olursa mülteciler konusunda- etkisini gösterecektir. cumhuriyet

11/19/2012

twitter'i bunaltan israil ve hamas'ın tweet savaşları cephesi

İsrail ordusu Çarşamba gününden itibaren Hamas'a karşı Gazze Şeridi'nde yürüttüğü askeri operasyonlar hakkında tweet'ler atıyor.

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği ilk hava saldırısında Hamas'ın askeri kanadının lideri Ahmet Said Halil el Cebari öldürülmüştü.

Saldırı sonrasında İsrail ordusu saldırının video görüntülerini ve "bertaraf edildi" ibaresiyle Cebari'nin bir fotoğrafını Twitter'da yayımladı.

Buna Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları "Nerede olurlarsa olsunlar kutsal ellerimiz liderlerinize ve askerlerinize erişecek 'Kendinize Cehennem Kapılarını Açtınız.'" mesajı ile karşılık verdi.

Ordunu buna tehditvari yanıtı ise "Hamas'ın alt ve üst düzey elemanlarına önümüzdeki günlerde günışığına çıkmamalarını tavsiye ederiz" şeklinde oldu.

Bu arada Hamas İsrail'e yönelik havan topu ve roket saldırıları hakkında sürekli son dakika haberleri gönderiyor.

YouTube'da perşembe günü paylaştıkları bir videoda ilk kez, Tel Aviv'i hedef alan ve Fecir 5 füze atışı olduğunu iddia ettikleri bir görüntü yayımladılar.

Ordu ise "Gazze'de roket deposu" olarak adlandırdığı bölgeye yaptığı hava saldırısının video görüntülerine bağlantıyı tweet mesajı olarak gönderdi.

Sosyal medyanın askeri operasyonlarla bağlantılı kullanılmasının onu amaçlarından saptırdığını ifade eden uzmanlar, bu girişimlerin Twitter'in "başkalarına karşı şiddet ve tehdit içeren yayımlarda bulunulamaz" kuralını da ihlal ettiğini belirtiyor.

Twitter'in bu yayımlara müdahale ederek taraflara yasak getirip getirmeyeceği merak konusu. bbc türkçe

1/04/2012

türkiyenin uzaya göndereceği göktürk uydusu israilin korkulu rüyası oldu

Russia Today’de yayınlanan habere göre, Türkiye’nin önümüzdeki iki yıl içinde uzaya göndereceği, yüksek çözünürlüklü görüntü alma yeteneğine sahip Göktürk uydusu, topraklarının ayrıntılı bir şekilde görüntülenmesinden endişe duyan İsrail’in korkulu rüyası haline geldi.
Habere göre, bugüne kadar sadece Amerikan uyduları pixel başına iki metreden daha büyük görüntü alabiliyordu. Amerikan yasalarına göre Amerikalı şirketler bu görüntüleri başka ülkelere veremiyor. Bu çerçevede Washington, İsrail topraklarıyla ilgili görüntüleri de başka ülkelerle paylaşmıyor.

Örneğin Google Earth dahi İsrail topraklarının görüntülerini yüksek çözünürlükle veremiyor.



TÜRKİYE GÖRÜNTÜLERİ SATABİLİR

Ancak Russia Today’e göre, Türkiye’nin yapımını tamamlamak üzere olduğu Göktürk uydusu, İsrail’in güvenlik endişesiyle sır gibi saklamaya çalıştığı görüntülerini en ince ayrıntılarına kadar tespit etme yeteneğine sahip olacak.



İddiaya göre, Türkiye’de, Amerika’dakine benzer bir engelleyici yasa bulunmadığından, İsrail topraklarının görüntüleri düşman ülkelerin ellerine kolayca geçebilecek.



Russia Today’e konuşan Jane’s Defense Weekley’den Muhammed Niceb, “Türkiye bu görüntüleri doğrudan veya dolaylı şekilde İsrail’in düşmanlarına satabilir” iddiasında bulundu.



İsrailli Ortadoğu uzmanı Nimrod Goren ise, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de sadece İsrail’in oyun alanı olmadığını göstermek için elindeki bütün imkanları kullanacağını belirterek, Göktürk uydusunun da bu siyasetin bir parçası olmasından korkulduğunu söyledi.

9/21/2011

amerika tamamen bağımsız uçacak hedefi kendi kararıyla imha edecek insansız uçak geliştirdi

TÜRKİYE’nin, İsrail yapımı Heron tipi insansız hava araçlarını bu ülkede yapılan bakımdan geri alamadığı ve Irak’tan çekilecek Amerikan Predator tipi İHA’lara evsahipliği için talip olduğu bir dönemde, Beyaz Saray gökyüzüne yeni nesil savaş robotları sürüyor.
Washington Post Gazetesi’nin dün birinci sayfasından da duyurduğu “Geleceğin insansız uçakları otomatikman öldürecek” başlıklı habere göre, geçtiğimiz sonbaharda ABD’nin Georgia Eyaleti’ndeki Fort Benning askeri üssünde önemli bir tatbikat yapıldı. İki insansız uçak öğleden sonra havalanıp 300 metre irtifaya yükseldikten sonra, hedef olarak belirlenen turuncu- yeşil-mavi renkli tenteden oluşan bir yapıyı aramaya başladı.

Hiçbir insan müdahalesi olmadan havalanan iki uçaktan biri üzerindeki yüksek çözünürlüklü kamera sayesinde 20 dakika sonra hedefi buldu ve nişan aldı. İkinci uçak, renkli nesneyi özel algılayıcılarıyla inceleyip bunun gerçekten hedef olduğunu ilk uçağa bildirdi. İlk uçak, son doğrulama için yerdeki insansız bir kara aracına danıştı. Bu kara aracı da nesneye yaklaşıp fotoğraflar çekerek onun hedef olduğunu doğruladı. Bu tatbikat değil savaş olsa, ilk uçak füzelerini fırlatacaktı.

ABD’nin yeni nesil savaş robotları

Uzmanlara göre 10-20 yıla kadar savaş alanında kullanılmaya başlayacak yeni nesil İHA’lar, bu yetenekleri sayesinde insan faktörünü tamamen devreden çıkaracak. Başarıyla test edilen yazılımın yaratıcısı olan Amerikalı bilimadamı Charles Pippin, “Bunlar gibi 10 uçağı havalandırıp, insanların değerlendirme için zamanı olmadığı durumlarda bu yazılım sayesinde otomatik olarak ‘bul ve yoket’ görevleri icra edilebilir” dedi. Ancak robot savaşçıların “öldürme ehliyeti” ile gökyüzünü fethetmesinin yeni yasal ve etik tartışmalar doğuracağı belirtiliyor. Ayrıca bu robotların teröristler tarafından “hack” edilme ihtimali de endişe yaratıyor.

6/26/2011

amerikalı istihbaratçı rusyada düşen uçağında ispartada düşen uçağında arkasında mossad var

Eski istihbaratçı Wayne Matson, Rusya'daki uçak kazasına dikkat çekti: "İçinde İran'a çalışan 5 nükleercinin olduğu uçak önce havada patladı, sonra düştü."
"Türkiye'de 2007'de, içinde Türk fizikçilerin de olduğu uçak önce havada patlayıp düşmüştü. Tüm bu kazaların ardında İsrail gizli servisi MOSSAD var."
SADECE KAZA MI?
Son yıllarda yaşanan ve kurbanları arasında Türk nükleer bilim insanlarının da yer aldığı bir dizi suikast ve 'kaza" olayının ardında İsrail gizli servisi Mossad'ın bulunduğua ilişkin bir iddia ortaya atıldı. Rusya'da 20 Haziran'da meydana gelen uçak kazasında 45 kişi ölmüştü.

Ölenler arasında İran'daki Buşehr nükleer reaktörünün inşaasında çalışan ve İsrail'in şiddetle karşı çıktığı İran'ın nükleer programına önemli katkılarda bulunan "beş nükleer bilimci ve mühendis" yer alıyordu. Kazada hayatını kaybeden nükleer bilimciler Hindistan, Çin ve Bulgaristan'da da bazı nükleer projelerde çalışmışlardı. Şimdi serbest gazetecilik yapan Amerikalı eski istihbarat görevlisi Wayne Madsen, Rusya'daki son "kaza" dahil son yıllarda yaşanan bir dizi olayı Mossad ile ilişkilendirdi. Madsen, Rusya'daki uçak kazasındaki komplo iddialarını dile getirirken "Mosad mı?" diye sordu ve Tupelov 134 tipi uçağın yere çakılmadan önce alev aldığına ilişkin iddiaları hatırlattı. Wayne Madsen, İranlı nükleer bilimci Mecid Şaşhiari'nin geçen Kasım'da motorsikletinin patlaması sonucu ölmesine, bir başka nükleer uzman Feridun Abbasi'nin yine Tahran'da benzer biçimde ağır yaralanmasına işaret etti. Madsen, İran'ın Meşhed kentinde iki yıl önce yaşanan bir başka uçak kazasında nükleer bilimcilerin ölmesi ile bir diğer nükleer uzman olan Ardeşir Hasanpur'un 2007'de İsfahan'da zehirlenerek öldürülmesine işaret etti.

PARÇALARA AYRILDI
Madsen, 30 Kasım 2007 günü İstanbul'dan Isparta'ya giden uçağın da inişten önce havada parçalara ayrıldığını ifade ederek, iyi hava koşullarında uçağın bu şekilde parçalanmasını sorguladı. Aynı uçakta, önde gelen nükleer bilimci Engin Arık ile Araştırma Görevlisi Özgen Berkol Doğan, Yüksek Lisans Öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Birimi Başkanı Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve Araştırma Görevlisi Mustafa Fidan'ın yer aldığına dikkat çekti. Madsen, uçağın ana parçalarının rahatça birbirinden ayrıldığını ve Vali Şemsettin Uzun'un "Böyle bir uçak kazası görmedim" dediğini aktardı. Madsen, kurtarma ekiplerinin uçağa sorunsuz girerek bazı çantaları rahatça aldıklarını öğrendiğini belirtti. Arık ve nükleer bilimciler Isparta'da bilimsel bir konferansa gidiyordu. Arık ayrıca, Türkiye'de çok önemli rezervleri bulunan toryum madeninin enerji sorununa temiz ve ekonomik bir çözüm olabileceği ve olması gerektiği yönündeki görüşleri ve çalışmalarıyla tanınıyordu.
mynet