Dünya

Dünya
İngiltere etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İngiltere etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/27/2011

arabasıyla uçurumun kenarında takılı kalan kadın sürücü bir gün boyunca kıpırdamadan kurtarılmayı bekledi

İngiltere'nin güney batısında arabası dik bir yamaçtan aşağı yuvarlanan kadın, uçurumun eşiğinde takılı haldeyken kurtarıldı.

56 yaşındaki kadın sürücü bütün geceyi arabanın içinde kıpırdamadan geçirmek zorunda kaldı.
Denize doğru inen yamaç boyunca yaklaşık 90 metre kayan araba eğer biraz daha ilerleseydi, uçurumun aşağısındaki kayalıklarda parçalanacaktı.

Saint Agnes Head mevkiinde meydana gelen kazanın farkına varılması ardından sürücü kadın helikopterle hastaneye kaldırıldı.

Uçurumun eşiğindeki arabayı karısıyla birlikte sabah çıktığı koşuda farkeden Ben Stafford, ''Hemen arabanın yanıma gittim. İçindeki kadın dünden bu yana orada olduğunu söyleyince çok şaşırdım.'' dedi.

Ben Stafford, siste yolunu kaybettikten sonra arabasının yuvarlanmaya başladığını anlatan kadının yanında yardım gelene kadar kaldığını söyledi.

Yaralanan kadının bilincinin yerinde olduğunu aktaran doktorlar, hayati bir tehlikesi olmadığını söylüyor.

Kurtarma ekibi, kadını arabadan çıkarma operasyonunun saatler sürdüğüne dikkat çekti.

7/22/2011

yaşarken eserleri en yüksek fiyata satılan ressam lucian freud öldü

İngiltere'nin önde gelen ressamlarından Lucian Freud, 88 yaşında öldü.

Portre ve nü çalışmalarıyla bilinen Freud'un eserleri kimi çevrelerce rahatsız edici, kimilerinceyse acımasız bir gerçekçi bakış olarak tanımlanıyordu. Ancak tüm eleştirilere rağmen, eserleri müzayedelerde büyük miktarlara alıcı buldu.
1998'de 33 milyon dolara satılan bir tablosu, o dönemde yaşayan bir sanatçının eseri için ödenen en yüksek miktar oldu.

7/18/2011

facebook'ta tanıştığı erkek arkadaşı tarafından öldürülen kadın çıkacak yasaya vesile oldu

İNTERNET üzerinden flört ettikleri erkek arkadaşları tarafından öldürülen kadınların sayısının giderek artması İngiltere’yi alarma geçirdi. Ülke şimdi, erkek arkadaş bulmak için interneti kullanan kadınların güvenliğini sağlayacak bir yasa tasarısını tartışıyor.
Yasa tasarısı adını, Facebook’ta tanışıp aşık olduğu George Appleton tarafından önce boğulan, sonra da yakılan 1 çocuk annesi 36 yaşındaki Clare Wood’dan aldı. Eski devlet bakanı Hazel Blears ve Wood’un babası Michael Brown’un gündeme getirdiği yasa tasarısı yürürlüğe girerse kadınlar, internetten tanıdıkları ve hakkında çok az şey bildikleri erkeklerin geçmişte şiddet suçu işleyip işlemediklerini polisten öğrenebilecek. İngiliz The Mail Gazetesi’ne konu hakkında bir açıklama yapan İçişleri Bakanı Theresa May, “Clare Yasası’nı değerlendiriyoruz ve konu hakkında gelecek haftalarda bir duyuru yapacağız” dedi.
Cinayeti işleyen George Appleton’un eski kız arkadaşlarına yönelik kaçırma, tehdit ve tacizlerle dolu bir geçmişinin olduğunun ortaya çıkması Clare Yasası’nın en önemli çıkış noktası oldu. Appleton, Wood’a ilişkiye girdikten bir süre sonra şiddet uygulamaya başlamış, 2009 Şubat ayında ayrıldıktan sonra ise onu boğarak öldürmüş, ardından cesedini ateşe vermişti. Ardından sırra kadem basan Appleton’un “Facebook Kaçağı” ünvanı ise olaydan 6 gün sonra terk edilmiş bir barda kendisini asmasıyla sona ermişti.

Mahremiyet için itirazlar var

Clare Yasası’nın “kişisel özgürlükleri kısıtladığı” yolunda eleştiriler var. Özellikle Muhafazakar milletvekilleri, “İnsanların öylesine bir karakola gidip potansiyel erkek arkadaşı hakkında soru sorup polisten tüm dosyalarını açmasını isteyebileceği bir sistem olamaz. Bu konuda sıkı kurallar getirilmeli” görüşünde. Yasanın destekçileri ise “Önceliğimiz bir kadının yaşamı pahasına mahremiyetin korunması olmamalı” fikrini savunuyor. Clare Wood’un babası da, “Kızım aptal değildi. Geçmişini bilseydi o adamdan hemen uzaklaşırdı” dedi.

Sarah Yasası’ndan esinlendi

Clare Yasası aslında daha önce çıkan Sarah Yasası model alınarak hazırlanıyor. Adını, İngiltere’de 2000 yılında bir pedofil tarafından tecavüz edilerek öldürülen 8 yaşındaki Sarah Payne’den alan yasa, anne ve babalara, yaşadıkları çevredeki çocuk sapıklarının kimliklerini bilme hakkı tanıyor. Sarah Payne’i tecavüz ettikten sonra öldüren Roy Whiting afsız ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Whiting’in daha önce de cinsel saldırı suçu işlemiş olması nedeniyle “Sarah Yasası” için kampanya başlatılmıştı. Kampanyanın medyadaki liderliğini, telekulak skandalı nedeniyle kapatılan News of the World Gazetesi yapmıştı.

ingiltere'deki el yapımı uçan makineler yarışından ilginç görüntüler

İngiltere'nin Leeds kentinde biraraya gelen havacılık meraklıları, kendi inşa ettikleri 'uçan makinelerle' yarıştılar.

35 takımın katıldığı yarışmada, ekipler, insan gücüyle çalışan uçan makineleriyle 6 metre yükseklikten Roundhay Gölü'ne atladılar.
Yarışmanın galibi, katedilen en uzak mesafeyle belirleniyor. Bu konudaki rekor bu yıl Minneapolis'te düzenlenen bir yarışmada elde edilen 61,5 metre.

7/12/2011

bir evin camına çarpan baykuş siyah beyaz fotoğraf gibi izini bıraktı

Sally Arnold isimli kadın, İngiltere'nin kuzeybatı Cumbria bölgesindeki evine gittiğinde, camda bir baykuş iziyle karşılaştı.

Baykuşun cama çarpması sonrası oluştuğu düşünülen iz, kuşun gözleri, gagası ve tüylerini de içeriyor.
Uzmanlar, camdaki silüete kuşların büyümekte olan tüylerini koruyan pudramsı maddenin neden olduğunu açıkladı.

Arnold ise baykuşun izine rastlamadığını dolayısıyla kuşun ciddi bir yara almadığını tahmin ettiğini söyledi.

Arnold, "İlk kaygımız baykuş olduğunu düşündüğümüz kuşun durumunun nasıl olduğuydu. Dolayısıyla, hala etrafta olup olmadığına bakmak için camı açtık. Ancak kuş ortada yoktu, dolayısıyla, biraz başı ağrıyarak da olsa uçtuğunu tahmin ettik" dedi.

Kraliyet Kuşları Koruma Derneği'nden uzmanlar, kuşun boyutu ve şekli nedeniyle esmer baykuş olduğunu tahmin ettiklerini, ayrıca bu kuşların bahçelerde daha sık görüldüğünü söyledi.

Derneğin vahşi hayat inceleme grubu başkanı Val Osborne, "Genellikle cama çarpan kuşlar bu kadar net iz bırakmaz" dedi ve ekledi: "Kuş için çok rahatsızlık verici bir durum ancak evde yaşayanlar kuşu bulamadığına göre, hayatta kalmış gibi görünüyor. Maalesef, bir sürü kuş bu kadar şanslı olamıyor.

Dernek, özellikle de yavru kuş sayısının arttığı dönemlerde kuşların sık sık camlara çarptığını ya da saldırdığını da açıkladı.

7/07/2011

ingiltere'de telefon dinleme skandalı ülkenin en çok satan pazar gazetesini kapattırdı

İngiltere'nin en çok satan pazar gazetesi News of the World, pazar günü son sayısını çıkararak yayın hayatına son verecek.
168 yaşındaki gazete son günlerde İngiltere gündemini kaplayan kanun dışı telefon dinleme skandalı sebebiyle sert eleştirilere hedef olumuştu.
Gazeteye reklam veren Ford, Vauxhall gibi şirketler yaşananlar sebebiyle News of the World'e reklam vermeyeceklerini açıklamışlardı.
News of the World'un parçası olduğu News International Medya grubunun genel yayın yönetmeni James Murdoch tarafından gazete çalışanlarına yapılan açıklama, İngiltere'nin satış rakamı açısından en büyük gazetesinin yayından kaldırılacağı anlamına geliyor.
Murdoch'un genişlemesi nasıl etkilenecek?

İngiliz hükümetinden yapılan açıklamada alınan kararda herhangi bir müdahalenin sözkonusu olmadığı belirtildi.

Gelişmelerin Ruport Murdoch'un sahibi olduğu dev medya grubunun talip olduğu İngiltere'nin dijital uydu kanalı BSkyB'nin satışı sürecini nasıl etkileyeceği konusunda henüz bir değerlendirme yapılmadı.

Yakın zaman içinde Başbakan Cameron liderliğindeki koalisyon hükümeti, Murdoch'un BSkyB'yi ele geçirme planlarına prensipte yeşil ışık yakmıştı.

İngiltere'de düzenlenen protestolarda halk Başbakan Cameron'ı "kararını çok geç olmadan değiştirmeye" çağırmıştı.

BSkyB'nin News Corporation'a satışı durumunda, grup İngiltere'de BBC dahil diğer tüm medya kuruluşlarını gelir açısından gölgede bırakan bir dev haline dönüşecek.
Askerlerin aileleri de dinlenmiş

Ruport Murdoch gelişmeler üzerinde gazeteyi kapatma kararı aldı.

News of the World gazetesine yönelik son iddia bugün Daily Telegraph gazetesinin öne sürdüğü Irak ve Afganistan'da ölen İngiliz askerlerin ailelerinin gazete tarafından gizlice dinlendiğini yönündeydi.

Gazetenin siyaset ve şöhret dünyasından ünlü kişilerin telefonlarını dinlediği iddiaları daha önce gündeme gelmişti.

Bu iddialara dün de cinayet ve Londra'da 7 Temmuz'daki bombalı saldırı kurbanlarının ve bu kişilerin yakınlarının telefonlarının da dinlendiği suçlaması eklendi.

Daily Telegraph gazetesinin bugünkü iddasına göre gazete adına çalıştığı söylenen özel dedektif Glenn Mulcaire'in dosyaları arasında, Irak ve Afganistan'da ölen askerlerin yakınlarına ait telefon numaraları da ele geçirildi.
İddialar nasıl gelişti

News of the World ayrıca, 2002 yılında cinayete kurban gitmiş bir genç kız henüz kayıp durumundayken cep telefonundaki mesajlara ulaşıp gizlice dinlemekle suçlanıyor.

Öldürüldüğünde 13 yaşında olan kızın mesaj kutusu dolunca bazı mesajları silerek yeni mesaj gelmesini sağlayan News of the World, Milly Dowler adlı kızın ailesine halen sağ olduğu yönünde boş umutlar vermekle suçlanıyor.

Katili daha geçen ay hapse mahkum edilen Milly Dowler'ın ailesi, kızları telefon mesajlarını dinleyebildiğine göre halen sağ olduğu umudunu taşıyordu.

Bulvar gazetesi News of the World, çarpıcı bir manşet bulmak amacıyla, 7 Temmuz 2005 tarihinde Londra'da toplu taşıma araçlarını hedef alan eşgüdümlü saldırılarda ölenlerin yakınlarının telefonlarını da dinlemekle suçlandı.

Gazetenin cep telefonlarını özel detektiflere para vererek dinlettiği iddia ediliyor.
Gazetenin "karanlık" mazisi

News of the World gazetesiyle ilgili telekulak skandalı ilk kez 5 yıl önce gündeme gelmişti.

Gazetenin bazı muhabirlerinin Kraliyet Ailesi'nin yakınlarının da aralarında bulunduğu birçok kişinin telefonlarını dinlediği ortaya çıkmıştı.

İngiltere Başbakanı David Cameron'ın eski iletişim danışmanı Andy Coulson bu skandal nedeniyle Ocak ayında görevinden istifa etmişti.

Gazetenin bir dönem editörlüğünü yapan Coulson, istifa kararına gerekçe olarak, telekulak skandalıyla ilgili devam eden haberleri göstermişti.

7/05/2011

ingiltere'de londra itfaiyesi beko buzdolapları için firmaya yangın uyarısı yaptı

Londra itfaiyesi, 2008'den bu yana Beko derin donduruculu buzdolaplarının başkentte 20 yangına ve bir kişinin ölümüne yol açtığını belirtti ve sorunla ilgili olarak, 2010 yılı Haziran ayında şirketin dikkatinin çekildiğini kaydetti.
Beko, sorunu para almaksızın çözüme kavuşturmak amacıyla müşterilerle temas halinde olunduğunu açıkladı.
Beko sözcüsü, sorunlu buzdolabından almış olan müşterilerin saptanabilmesi için, satış belgelerine ulaşmak amacıyla bu ürünü satan tüm firmalarla temas kurduklarını kaydetti.
Sözcü, böylece hatalı buzdolabından satın almış olan müşterilerin, soruna dikkatlerinin çekildiği ve gereken düzeltmenin yapılabilmesi için ücretsiz telefon hattı oluşturulduğunu bildirdi.

Beko, şimdiye dek 100 bin müşteriye elektronik postayla ulaşıldığını ve 11 bin üründe gereken değişikliğin yapıldığını bildirdi.
Sorunun kaynağı

Geçen hafta Salı günü Londra'nın güneydoğusundaki Bermondsey'deki yüksek bir apartman bloğunda yangın çıkmış; daha sonra Londra itfaiyesinin yaptığı incelemeler sonunda yangına hatalı Beko buzdolabının neden olduğu belirlenmişti.

Londra itfaiyesi son üç yıldır çeşitli evlerde çıkan yangınlarla buzdolaplarındaki hatalı buz çözücü düğme arasında bir ilişki olup olmadığını araştırmakta.

Sorun, buz çözücü düğmeye su sızması ardından elektrik sisteminde meydana gelen arıza buzdolabındaki plastik bölümlerin ve yanıcı özelliği yüksek diğer yalıtım parçalarının alev almasıyla ortaya çıkıyor.

İtfaiye yetkilisi Steve Turek, derin donduruculu buzdolaplarında çıkan yangınların, çok hızla yayılması ve çok büyük miktarda zehirli gaz çıkarması bakımından özellikle kaygı yarattığını belirtti.

Yetkili, evlerde güvenlik sağlanması açsısından Beko şirketiyle yakın işbirliği içinde olduklarını belirtti; Beko marka donduruculu buzdolabı almış kişilerin, şirket tarafından hatalı olabileceği belirtilen modele sahip olup olmadıklarını kontrol etmelerini istedi.

6/28/2011

film şirketleri internetten korsan film izlemeye engel olmak için mahkemeye gidiyor

İngiltere'de film şirketleri, yapımların internet üzerinden korsan izlenmesine engel olmak için mahkemeye gidiyor.


Film şirketlerini temsil eden meslek kuruluşu, İngiltere'nin en büyük internet hizmeti sağlayan şirketi British Telecom'u Newzbin adlı siteye erişimi engellemeye zorlamak için dava açtı.

Dava, ülke tarihinde bir ilk.

6/27/2011

cuma hutbelerinde evrim teorisini savunan imam ölüm tehdidi alınca geri adım attı

Londra'nın doğusundaki Leyton semtinde önde gelen bir camide imamlık yapan Doktor Usame Hasan, Cuma hutbelerine bir süre ara vermeye gönüllü olurken, evrim teorisini savunan sözleriyle biraz fazla ileri gittiğini de kabul ettiğini söyledi.
Wesminster Üniversitesi'nde bilim alanındaki kıdemli öğretim görevlilerinden olan Hasan, aynı zamanda İngiltere'deki en büyük şeriat mahkemelerinden birinin bulunduğu, Leyton Camii idaresinde başkan yardımcılığı görevini yürütüyordu.

Doktor Hasan, Guardian gazetesinin internet sitesinde yayımlanan yazısında, İngiliz doğabilimci Charles Darwin'in evrim teorisinin İslam öğretisiyle uyumsuz olmadığı görüşünü dile getirmişti.

2008'de yayımlanan makalesinde Doktor Hasan, Tanrı inancı olan bir çok kişinin, Tanrı'nın insanı evrim yoluyla yarattığı fikriyle bir sorunu olmadığını yazmıştı.

Hasan ayrıca bir çok Müslüman'ın Allah'ın insanı çamurdan yarattığı resmini tasvir etmeye devam ettiğini, fakat bunun medrese düzeyinde bir anlayış olduğunu söylemiş ve Müslümanların artık birer yetişkin ve entelektüel olarak ilerlemeye devam etmeleri gerektiğinden bahsetmişti.

Doktor Hasan ayrıca "harunyahya.com gibi, köktenci Müslüman 'yaradılışçı'ların ürünü internet siteleri, video ve kitapların açık bilimsel düşünceyi engellediği, anlaşılması güç bir hale getirdiğini" savunmuştu.

Doktor Usame Hasan başka bir makalesinde de başörtüsü ihtiyacının temelde kültüre bağlı olduğu, İngiltere'deki Müslüman kadınların başlarını örtüp örtmemeyi seçme haklarının bulunduğu yorumunu yapmıştı.

Doktor Usame Hasan üç yıl önceki bu sözleriyle çok sayıda ülkeden Müslüman din adamlarının tepkisini çekti, kendisine karşı fetvalar yayımlandı.

Hasan, Ocak ayında yaptığı bir konuşma sırasında da ölüm tehditlerine maruz kaldı, görüşlerini kınayan el ilanları dağıtıldı.

Londralı imam, bütün bunlar üzerine ifadelerinin İngiltere'deki Müslümanların tepkisini çekmesini anladığını, ancak niyetinin sadece bir tartışma ortamı yaratmak olduğunu savundu.

6/20/2011

tam 10 yıldır ırak ve afganistana müdaheleyi protesto etti kansere yenik düştü

Ailesi akciğer kanseri olan Haw'un "uzun ve zorlu mücadelesi" sonunda yaşamını yitirdiğini açıkladı.


Haw, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikasını protesto etmek üzere 2001 yılında Londra'da, parlamentonun tam karşısındaki meydana kamp kurmuştu.


Eyleminin başında beraberinde olan eylemciler birer birer evlerine dönse de Haw, meydandan ayrılmayı reddetti.

Aradan geçen 10 yılda, Haw tüm hava koşullarında, 365 gün ve 24 saat eylemini sürdürdü.

Ölüm haberi duyulduğunda destekçileri Haw anısına kampındaki sandalyesine çiçekler bıraktı.

İngiliz yasalarına göre protesto hakkı korunduğu için Londra polisi ve diğer yönetim teşkilatları Haw'un çadır ve pankartlarını sökmesini sağlayamadı.


Bu yıl Mart ayında ise Londra Belediye Başkanı, yaklaşan Kraliyet Düğünü'nün de etkisiyle Yüksek Mahkeme'ye başvurarak kaldırımdaki kampın sökülmesi için karar çıkardı.

Destekçileri kampın sökülmemesi için tedavisinin son günlerinde kampta nöbet tutuyordu.

Haw'un internet sitesinde hafta sonu yayımlanan bir mesajla, ailesi eylemcinin tedavi gördüğü Almanya'da 18 Haziran'da öldüğünü duyurdu.

Londra'nın kuzeybatısındaki Redditch'ten olan Haw'un uykusunda, acısız öldüğü açıklandı.
Siyasetçilerden övgü


Brian Haw'un sandalyesi

Ailenin açıklamasında "Brian protestolarında ortaya koyduğu cesaret ve kararlılığı kanserle savaşında da gösterdi. Irak, Afganistan ve Filistin'deki pek çok sivilin kendisinin faydalanabildiği tedavilerden yoksun olduğunun bilincindeydi." denildi.

Savaş karşıtı Stop the War Coalition grubundan Andrew Burgin, Haw'un ölümünün büyük bir kayıp olduğunu söyledi.

İşçi Partisi'nden milletvekili Jeremy Corbyn, Haw'un milletvekillerini "kararlarının sonuçlarını düşünmeye" sevkettiğini vurguladı.

Haw tutuklandığında ona şahsiyeti konusunda kefil olan aynı partiden milletvekili John McDonnell, Haw'un barış kampanyasına kararlılıkla bağlı olduğunu hatırlattı.

Haw, kampını 2 Haziran 2001'de Irak'a karşı yaptırım kararı alındığında kurdu. Afganistan ve Irak'ın işgali sırasında kampı iyice büyüdü.

Belediye yetkilileri 2002'den itibaren kampın dağıtılması için hukuki mücadeleye girişti. 2005 yılında parlamento çevresinde protestolara ek kısıtlamalar getirildi ancak Haw, eylemine daha önce başlamış olduğu için karar kendisini bağlamadı.

2006'da çıkarılan ek izin koşulları ile protesto sahası bir metreye 3 metrelik bir alanla sınırlandı. Yargıçlar kampın teröristler için ortam yarattığı suçlamalarının mahkeme önüne getirilmesini reddetti.


2010'da yeniden mahkeme önüne çıkarıldığında "Ülkemiz çocukları öldürdüğü, soykırım ve yağma yaptığı için oradayız. Onlar beni öldürene dek orada kalmaya kararlıyım. Kimbilir ne zamana dek?" demişti.

Haw ve diğer eylemciler Belediye Başkanı Boris Johnson'ın girişimleri sonunda meydandaki yeşilliği boşaltmak zorunda kaldı ve kaldırıma kaydırıldı. Belediye bu kez de kaldırıma kamu erişimi engellandiği için şikayette bulundu. Bu dava hala sürüyor.
'Iraklı çocuklar' için 10 yıl evine dönmedi

1949'da dünyaya gelen Haw, bir nakliye şirketi işletiyor ve marangozluk yapıyordu.
Brian Haw

Dindar bir Hıristiyan olan Haw, inançları doğrultusunda şiddet olayları yaşadığı dönemde Kuzey İrlanda'yı ve Kamboçya'daki ölüm tarlalarını ziyaret ederek yardımda bulunmuştu.

Haw, protestosuna başlamadan önce eşi ve yedi çocuğu ile yaşadığı Redditch'te de gençlere yardım amaçlı hayır işlerine destek veriyordu.

Irak ya da başka ülkelerdeki çocuklar da "eşim ve çocuklarım kadar kıymetli ve sevgiye değer" diyen Haw, protestosu nedeniyle 2001'de ayrıldığı evine bir daha hiç dönmedi.

Brian Haw ve eşi Kay ile 2003 yılında boşandılar.

Haw, "Çocuklarıma döndüğümde, hükümetimin adalete ve ahlaka aykırı, parayla yönlendirilen siyasetleri yüzünden Irak ve başka ülkelerde ölen çocuklar için elimden geleni yapmış olarak yüzlerine bakabilmek istiyorum" demişti.

2005 genel seçiminde Westminster bölgesini temsil etmek için milletvekili adaylığına soyunan Haw, 2007'de de İngiliz Channel 4 televizyon kanalının 'ilham veren siyasi şahsiyet' ödülünü almıştı.

Haw'un protestosu kültürel yaşama da aktarıldı.

Turner Ödülü adaylarından Mark Wallinger 2007 yılında Haw'un kampının birebir bir kopyasını Tate Britain sanat galerisinde kurmuştu.
bbc türkçe
"Onlar beni öldürene dek orada kalmaya kararlıyım. Kimbilir ne zamana dek?"

Brian Haw, 2010

6/05/2011

erkeklerin üç haftada bir traş olmasını sağlayan krem yok satıyor

erkekleri günlük traş olma derdinden kurtaracak krem yakında piyasada sadece üç haftada bir traş olmak kafi gelecek.
Her sabah tıraş olmak çoğu erkek için eziyet... Ancak, her gün yeniliklere imza atan kozmetik dünyası sınır tanımıyor. Bu kez de erkeklerin sakal derdi çözüme kavuştu.

İddialar doğruysa, bir Amerikan firmasının geliştirdiği krem sayesinde bundan sonra 3 haftada 1 kez traş olmak yetecek.

Vücuttaki tüylerin uzamasını yüzde 70'e varan oranlarda geciktirdiği söylenen krem şimdiden yok satıyor. İngiltere'de daha piyasaya sürülmeden 10 binin üzerinde sipariş aldı.

Gelecek ay satışa sunulması beklenen kreme, kadınların da yoğun talep göstermesi bekleniyor.
trt türk

6/01/2011

ingilterede bir internet sitesinin kullanıcılarına ilginç sorusu hangi milletvekili ile beraber olmak istersiniz

İngiltere'de kullanıcılarına bu soruyu soran internet sitesi, siyasetçileri küçük düşürdüğü gerekçesiyle eleştiri oklarına maruz kaldı.


Sitede bu sorunun altında iki milletvekilinin fotoğrafına yer veriliyor ve kullanıcılardan birini seçmeleri isteniyor.


Sitede kullanıcıların önüne kadın, erkek ya da kadın-erkek karışık listelerden ikişer fotoğraf geliyor.

Daha çok "tık" alan milletvekili, parlamentodaki 648 milletvekilinin listesinde daha yukarılara tırmanıyor.

Muhafazakar Partili kadın milletvekillerinden Penny Mordaunt, listenin başında yer alırken yine Muhafazakar Partili Joseph Johnson, erkekler listesinde bir numarada yer alıyor.

Johnson, bir diğer Muhafazakar Partili Zac Goldsmith'in birinciliğini elinden almıştı.

İngiltere başbakanı David Cameron, sitedeki 506 erkek milletvekili arasında 101'inci sırada bulunuyor.

İşçi Partisi lideri Ed Miliband, Cameron'un 24 sıra üzerinde 77'inci sırada.

İnternet sitesi, parlamento çevrelerinin gündemine yerleşti.

Kimi milletvekillerinin "eğlencelik" diye nitelediği site, kimilerinin de tepkisini çekti.

Liberal Demokrat blog yazarı Paul Water, "gençlerin siyasi arzularının rol modeller üzerinden şekillendiği, ancak bu rol modellerin görünüşleri değil, görüşleri nedeniyle desteklenmeleri gerektiği" yorumunu yaptı.

tıklayın sexymp.co.uk sitesinin yaratıcısı Francis Boulle, yakınlarda "Made in Chelsea" adlı İngiltere'nin zengin ve ünlü gençlerini konu alan realite şovda yer almıştı.

Boulle, sosyal medya platformu Twitter'da "Siteyi kısa süre önce hizmete soktuk. Herkese yayın." diye yazmıştı.

Listenin sonunda Demokratik Birlik partili milletvekili Jim Shannon yer alıyor.

Ancak sitenin yaratıcısı Boulle, her milletvekili için umut olduğu görüşünde ve "ne kadar oy kullanırsanız, sıralama da o kadar doğru çıkacaktır." diyor.
bbc türkçe

5/28/2011

bilinen evrenin 43 bin galaksili üç boyutlu haritasını 10 yılda tamamladılar

İngiltere’deki Portsmouth Üniversitesi’nden Karen Masters, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen 218. Amerikan Astronomi Cemiyeti konferansında yaptığı açıklamada, ‘2MASS Redshift Survey’ (2MRS) adlı proje ile 43 binden fazla galaksiyi katalogladıklarını belirtti.

Uzayın, şu ana kadar yapılan en geniş ve kapsamlı haritasını elde ettiklerini kaydeden Masters, “Proje harika bir şekilde tamamlandı ve bilinen evrene yeni bir bakış açısı yakaladık.

Ayrıca bu araştırmalara öncülük eden, Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden 2010’da ölen John Huchra’nın mirasını da onurlandırmış olduk” dedi. Masters, dünya merkezli haritanın ortasında Samanyolu galaksisinin uzandığını kaydetti.

3 boyutlu harita için, gözlemleri bütün gökyüzünü kapsayacak şekilde Kuzey ve Güney Yarım Küre’ye yerleştirilen Arizona ile Şili’deki teleskopların, 1997–2001 yılları arasında çektikleri kızılötesi fotoğraflar kullanıldı. Elde edilen görüntülerin haritalandırılması 2010’a kadar sürdü.

Bilim insanları, 2MRS projesi’nin, Samanyolu galaksisinin ötesindeki pek bilinmeyen uzayı anlamada ve evrenin hayatımıza olan etkisini araştırmada önemli bir adım olduğunu belirtiyor.

3 boyutlu harita, ABD’nin Boston kentindeki Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi ile Portsmouth Üniversitesi’nin ortaklığında hazırlandı. Araştırma ile 43 bin galaksi bünyesindeki 300 milyondan fazla nokta kaynak ve bir milyon geniş kaynak kataloglandı.
trt türk

5/24/2011

ingiltere'de türk kadını 200 sterline öldüren 16 yaşındaki kiralık katil

Londra'da Gülistan Subaşı adlı Türk kadını öldürmekten suçlu bulunan gencin İngiltere'nin en küçük yaştaki kiralık katili olduğu düşünülüyor.


Şu an 16 yaşında olan ve çıkartıldığı mahkemede müebbet hapse mahkum edilen Santre Sanchez Gayle, cinayeti işlediği zaman 15 yaşındaydı.

Detektifler, okul çağındaki gencin işlediği cinayet karşılığında 200 sterlin kazandığını düşünüyor.

Gayle'a yardım ve yataklık yapmaktan suçlu bulunan 22 yaşındaki Izak Billy de müebbet hapis cezası aldı.

Mahkeme, her iki sanığın da en az 20 yıl hapis yatması gerektiğine hükmetti.

26 yaşındaki Gülistan Subaşı, Türkiye'den İngiltere'ye gelerek, ayrıldığı kocasından olan ve eski eşinin akrabaları yanında kalan oğlunu görmeyi planlıyordu.

Oğlunun dokuzuncu yaş gününü kutlamaya hazırlanan Gülistan Subaşı, kaldığı evin kapısı önünde göğsünden vurularak öldürüldü.

Cinayet şans eseri kapalı devre televizyon tarafından kaydedildi.

Video kayıtlarında, evin önünde zili çalıp sakince beklemeye başlayan Sanchez Gayle, kapıyı açan Gülistan Subaşı'nın üzerine silahını ateşlerken görülüyor.

Gülistan Subaşı'nın önümüzdeki aylarda Türkiye'de evlenmeyi planladığı ve Londra'daki oğlunun velayetini üzerine almak istediğini söylediği bildiriliyor.

Mahkeme, Gülistan Subaşı'nın ayrıldığı kocası Serdar Özbek'in beraatine karar verdi.
bbc türkçe

5/23/2011

oyuncak kaplanı gerçek sanan ingiliz polisi alarma geçti operasyon düzenledi

İngiltere'nin Southampton kentinde, bir oyuncak kaplan polisi alarma geçirdi.


Keskin nişancıların helikopterle peşine düştüğü "kaplanın" gerçek olmadığı bir golf sahası boşaltıldıktan sonra anlaşıldı.


Polisin açıklamasına göre, Pazar günü öğleden sonra bazı vatandaşlar, Hedge End bölgesinde bir arazide kaplan gördükleri ihbarında bulundu.

İhbarcılardan biri, fotoğraf makinasının tele objektifiyle yakından incelediği kaplanın "tehlikeli" olabileceğini söyledi.
Keskin nişancılar

Bunun üzerine bölgeye bir polis memuru gönderildi. Bu memur, kaplanın gerçek olduğunu teyit etti. Ardından kaplan için bir ekip görevlendirildi ve bölgedeki Marwell hayvanat bahçesiyle temasa geçildi.

Hayvanat bahçesi yetkililerinin, kaplanın uyuşturucu iğneyle vurulması tavsiyesinde bulunması üzerine, hava desteği istendi.

Bölgeye keskin nişancıları taşıyan bir helikopter sevk edilirken, hayvanın kaçabileceği düşünülen civardaki bir golf sahası kapatıldı. Bir otoyolun da kapatılması için önlem alındı.

Ancak polis ekipleri sonradan kaplanın kıpırdamadığını tespit ederek operasyona son verdi.

Gerçek boyutlardaki oyuncak kaplanın kime ait olduğu ve bu araziye nasıl bırakıldığı bilinmiyor.
bbc türkçe

5/19/2011

imf başkanlığı için ünlü bahis firması william hill kemal derviş için favori diyor

İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesi, müşterek bahis firması William Hill'e göre, IMF başkanlığı için Kemal Derviş'in en güçlü aday göründüğünü yazıyor.


Guardian'ın haberine göre, William Hill, IMF başkanlığı konusunda eski Türkiye Maliye Bakanı Kemal Derviş için konan bahislerde 1'e 2,5 veriyor. Derviş'i, 1'e 5 ihtimalle Hindistan Planlama Komisyonu başkan yardımcısı Montek Singh Ahluwalia izliyor.
Üçüncü sırada 1'e 7 ile Alman Axel Weber yer alıyor. Singapur'da dün Başbakan Yardımcılığına atanan Tharman Shanmugaratnam ile eski İngiltere Başbakanı Gordon Brown içinse, 1'e 8 ihtimal veriliyor.


Kemal Derviş'in adının, çoktandır Strauss-Kahn'ın yerini alabilecek güçlü bir adaylardan biri olarak anıldığını yazan Guardian, IMF ile olan güçlü bağlarına dikkat çekiyor.


Bununla birlikte gazeteye göre, Derviş, Ahluwalia ya da Shanmugaratnam'ın IMF başkanlığına getirilebilmesi, Avrupa'daki siyaset seçkinlerinin IMF üzerindeki geleneksel kontrollerinden vazgeçmesini gerektirecek. IMF'nin 10 başkanı da Avrupalılar arasından seçildi ve bunların 4'ü Fransızdı. Okyanus aşırı anlaşma uyarınca, Amerika Birleşik Devletleri de, öteden beri, Dünya bankası'nın başkanını belirliyor.


Yine de, Guardian gazetesi, son günlerde New York'da gelişen olayların, bu statükoyu değiştirebileceğini yazıyor.


Yazıda, Almanya Merkez Bankasının eski başkanı Axel Weber'in, Almanya başbakanı Angela Merkel'in tercihi olduğu belirtiliyor. Guardian, IMF'de uygulanan seçim sistemi çerçevesinde, Avrupalı üyeler ve ABD tarafından desteklenen bir adayın başarı kazanmasının kesin olacağını yazıyor.
bbc türkçe

kaçırılan çocuklar ingiltere'de yasadışı olarak 16 bin sterline satılıyor

İngiltere Parlamentosu'nda gerçekleştirilen bir tartışmada, kaçırılarak İngiltere'ye getirilen çocukların, 16 bin sterline satıldığı ifade edildi.

Tartışmayı yöneten Muhafazakar Partili meclis üyesi Mark Field, insan kaçakçılığının "köleliğin günümüzdeki biçimi" olduğunu söyledi.

Field, insan kaçakçılığının mağdurlarını büyük ölçüde kadın ve çocukların oluşturduğunu aktardı ve mağdurların hizmetçilik yapmaya zorlandığını ya da fuhuş sektörüne itildiğini ifade etti.

İnsan kaçakçılığında görülen artışı da Field şu sözlerle anlattı: "İnsan kaçakçılığının fazla risk taşımadığı düşünülüyor. Londra'nın merkezinde, 10 kızın çalıştırıldığı bir genelev haftada 20 bin sterlin kar edebiliyor. Üstelik, uyuşturucu kaçakçılığı söz konusu olduğunda geçerli olan şiddet ve risk olmaksızın."

Field, sözlerine "mağdurlar toplumdan kopuk ve yaşadıklarını anlatmakta zorluk çekiyor" diyerek devam etti ve yasadışı yollarla ülkeye giren göçmenlerin sınırdışı edilmekten korktuğunu anlattı.

Ancak, Field insan kaçakçılığının mağdurlarının toplumun çok da dışında olmadığını da ekledi: "Bu kişilerin sömürüldüğü yerler arasında şehirlerin çeperlerindeki mahalleler, ülkenin kırsal bölgeleri ve kıyı sahilleri var."

İçişleri Bakanı Damien Green de, hükümetin bu durumu sona erdirmek için elinden geleni yaptığını söyledi.

İngiltere hükümeti geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği'nin insan kaçakçılığını önlemeye yönelik sözleşmesini imzaladı, ancak bu suçla mücadele stratejisini yayınlamayı Haziran ayına erteledi.
bbc türkçe

5/13/2011

inişe geçen uçağa yıldırım çarpma anı saniye saniye görüntülendi

İngiltere'de, 500 yolcusu bulunan dünyanın en büyük yolcu uçağına inişe geçtiği sırada yıldırım çarptı. Olay anı amatör bir kameraman tarafından saniye saniye görüntülendi. Londra'nın en büyük havaalanı Heathrow'da meydana geldiği belirtilen olayda, Emirates Havayolları'na ait Dubai-Londra seferini yapan dünyanın en büyük Airbus A380 tipi uçağı, inişe geçtiği sırada yıldırım çarptı. Şiddetli yağmur yağış ve rüzgarın olduğu sırada inişe geçen uçağın pilot kabinine isabet eden yıldırım, uçakta bulunan 500 yolcuya korku dolu dakikalar yaşattı. İzleyenlerin tüylerini diken diken eden olayda büyük bir şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı. (Alpaslan DÜVEN -DHA)

Content on this page requires a newer version of Adobe Flash Player.

Get Adobe Flash player

5/11/2011

ingiltere'de asyalı kadınlara havaalanında bekaret testi yapılmış

İngiliz hükümeti, 1970'lerin sonunda ülkeye gelmeye çalışan Asyalı kadınlara havaalanında bekaret testi yapıldığını gösteren belgelerin ortaya çıkmasının ardından özür çağrılarıyla karşı karşıya.

Hindistan ve Pakistan'dan evlilik yoluyla İngiltere'ye göç etmeye çalışan en az 80 kadına, göçmen bürosu yetkilileri tarafından, "gerçekte medeni hallerinin ne olduğunun anlaşılması için" bekaret testi yapıldığı ortaya çıktı. Dehşete düşüren bilgi, İçişleri Bakanlığı'nın yeni açıklanan gizli belgelerinde yer alıyor ve bu belgeler söz konusu uygulamanın sanılandan daha yaygın olduğunu ortaya koyuyor.

Uygulama, bir gazetenin 35 yaşındaki Hintli bir kadının Heathrow havalanında gerçekten bakire olup olmadığının bir erkek doktor tarafından kontrol edildiğini haber yapmasının ardından Şubat 1979'da yasaklanmış. İçişleri Bakanlığı ise başlangıçta böyle bir muaeyenin gerçekleştiği iddiasını yalanlıyordu. Hintli kadına, yol açılan üzüntü kabul edilerek 500 sterlin ödendi, ama özür dilenmedi. O zaman İşçi Partisi hükümeti, böyle bir olayın yaşandığını kabul etmekle birlikte, yedi yılda bu türden sadece iki olay yaşandığını savunmuştu.

İngiliz Guardian gazetesi tarafından yayınlanan yeni belgeler ise, uygulamanın özellikle İngiltere'nin Hindistan ve Pakistan'daki elçiliklerinde sanılandan çok daha yaygın olduğunu ortaya koyuyor.

Üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, 1976 ve 1979 arasında Yeni Delhi'de 73, Mumbai'de dokuz vaka rapor etmiş. Belgeleri ortaya çıkaran Avustralya'daki Flinders Üniversitesi hukuk fakültesinden Marinella Marmo ve Evan Smith, özür çağrısında bulundu.
cumhuriyet portal

5/10/2011

prenses diananın ölümünün gerçek hikayesi belgesel olarak gösterilecek

Cannes Film Festivali'nde Prenses Diana'nın bir paparazzi tarafından çekilen ölüm anının yer aldığı bir belgesel gösterilecek olması tepki yarattı.

Prenses Diana'nın geçirdiği kazadan sonra bir paparazzi tarafından çekilen ölüm anı ilk kez bir belgeselle gün ışığına çıkacak.

90 dakikalık filmde Dodi ve Diana çiftinin kaza geçirdikleri Paris'teki tünelden çıkarılışları yakın plan siyah beyaz karelerle gösteriliyor.

Bu hafta Cannes'da gösterilecek olan 'Unlawful Killing'in arkasında Keith Allen ve Diana ile aynı kazada ölen Dodi Fayed'in babası Mohammed Fayed yer alıyor.


'Rahatsız edici' olarak tanımalanan bu karelerde Prenses'in saçları ve yüzünün bir bölümü net bir şekilde görülebiliyor.


Fayed ve Allen belgeseli 'çiftin ölümünün gerçek hikayesi' olarak tanımlıyor.

Diana'nın bu fotoğrafları dünyada daha önce gösterilse de İngiltere'de hiçbir şekilde yayınlanmamıştı, hatta kaza sonrası jüriye verilen resimler bile mozaiklenmişti.

"İngiliz avukatlar filmden 87 sahnenin çıkartılmasını istedi" diyen yapımcılar filmin kesilmemesi için filmin önce Fransa'da ardından ABD'de ve sonrasında İngiltere hariç her yerde gösterileceğini açıkladı.