Dünya

Dünya
İngiltere etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İngiltere etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/05/2011

amerikada kuş büyüklüğünde karınca fosili kalıntıları bulundu

ABD'de bilim insanları dev bir karıncanın fosilleşmiş kalıntılarını buldu.

Yaklaşık 5 santimetre uzunluğundaki karınca şişkin kuyruk kısmıyla dikkat çekiyor.

Bundan yaklaşık 50 milyon yıl önce yaşamış olduğu düşünülen karınca, bugüne değin rastlanılan en büyük karınca türlerinden biri.

Fosil, Wyoming eyaletinde eskiden göl olan bir yüzeyin altında keşfedildi.

Araştırmacılar, dev karıncanın dünyada iklimin özellikle sıcak olduğu bir dönemde yaşadığını ve kıtalar arasında o devirde varolan kara bağlantılarını kullanarak Avrupa ile Kuzey Amerika arasında hareket edebildiğini söylüyor.

Bundan önce Almanya'da ve İngiltere'nin güneyinde de büyük boy karıncaların fosillerine rastlanmıştı.

Dev karıncaların ne yiyerek beslendiği ve nasıl yaşadığı konusunda halen birçok bilinmez var.

Araştırmacılar, fosilde kanatların olduğunun görüldüğünü söyledi.

Dev karıncanın kalıntısı, bilim dünyasının 50 milyon yıl öncesine ilişkin iklim tahminlerini destekliyor.

Bu devirde ortalama sıcaklığın kayda değer bir artış gösterdiğini düşünen araştırmacılar, kıtalar arasında karadan karaya geçişin mümkün olduğunu ve bu sıcak ortama uygun yaşayan çok sayıda yaratığın Avrupa ile Kuzey Amerika arasında göç ettiğini düşünüyor.

Geçmişte ve günümüzde 3 santimetrenin üzerinde büyüyen karınca türlerinin hangi iklim koşullarında yaşadığının bir haritasını çıkartan bilim insanları, hepsinin tropik ortamlarda görüldüğünü söylüyor.

Fakat karıncaların neden tropik hava koşullarında irileştiği sorusuna henüz kesin yanıt bulunabilmiş değil.
bbc türkçe

4/24/2011

israil falkland adaları savaşında arjantine gizlice silah desteği yapmış

Arjantinli gazeteci Hernan Dobry'nin "İsrail Operasyonu: Diktatörlük Döneminde Arjantin'i Yeniden Silahlandırmak, 1976-1983" isimli kitabında, Arjantin'e silah sağlanmasının temelinde, dönemin Başbakanı Menahem Begin'in İngilizlere karşı duyduğu nefretin yattığı öne sürüldü.

Begin'in, yakın çalışma arkadaşlarından olan Siyonist milis örgütü Irgun üyesi Dov Gruner'in, Filistin'deki İngiliz yönetimi tarafından 1947'de asılmasını asla affetmediği belirtildi.

Jerusalem Post'un haberine göre kitapta, Begin tarafından Arjantin'e gönderilen askeri teçhizatta gaz maskeleri, radar uyarı sistemleri, havadan havaya füzeler, savaş uçakları için yakıt tankları ile Fransız yapımı Mirage savaş uçaklarının bulunduğu kaydedildi.

Yazar, Arjantin'in o dönemde müttefiklerinden silah temin etme hususunda umutsuz olduğunu ve Arjantin Hava Kuvvetleri'nin, Buenos Aires'teki İsrailli savunma sanayii şirketi Isrex ile temasa geçtiğini yazdı. Şirketin bunun için İsrail'den yetki alması gerektiğini belirterek, Begin'den toplantı talep ettiği aktarıldı.

Isrex'ın Buenos Aires'teki satış temsilcisi İsrael Lotersztain'e göre Begin, toplantıda "İngiltere aleyhinde atıp tutmak için geldiniz galiba...İngilizleri öldürmek için mi kullanılacak bunlar? (O halde) Kadima (devam edin)... Rahmetli Dov, bu karardan çok memnun olacak. Tabii, herşeyin mükemmel bir şekilde gitmesi gerektiği de açık" dedi.

Yakın çalışma arkadaşı Jaime Weinstein da Begin'in, "İngilizlere derin bir nefret ve kin güttüğünü", Arjantin'e Falkland savaşı sırasında silah satarak, yardım için mümkün olan ne varsa yaptığını öne sürdü.

Kitapta İsrail'in, sadece silah değil savaşla ilgili deneyimlerini aktarma ve danışmanlık verme konusunda da aktif olduğu savunuldu.

İsrail ile İngiltere arasındaki yakın bağlar nedeniyle açıkça Arjantin'i destekler görünmek istemeyen İsrail'in, silah ve diğer teçhizatı Peru üzerinden sevk ettiği belirtildi.

İngiliz istihbaratının ise Peru'ya inen uçakların izini yakaladığı, hatta bazılarının fotoğraflarını çekmeyi başardığı kaydedildi.

İngiltere'in tüm operasyonun farkında olduğunu belirten Lotersztain, hatta bazı teslimatın yerine ulaşıp ulaşmadığı tartışılırken "Hadi İngilizler'e soralım" diye latife yaptıklarını söyledi.

Falkland Savaşı, Arjantin birliklerinin İngiliz kontrolündeki adayı işgal etmelerinden sonra 1982'de olmuştu. 72 günlük savaş süresince 255 İngiliz askeri ile 650 Arjantinli ölmüştü.
cumhuriyet portal

4/23/2011

60 yıl önce ingilterede bbc radyosunda yapılan 23 nisan kutlamaları haberi

Yer, Londra, BBC Dünya Servisi'nin merkez binası Bush House. Yıl da 1951.

BBC Türkçe'nin evsahipliğinde Türkiye'den çocuklar bayramlarını 60 yıl önce bu binada kutladılar.

Kutlamaya davet edilenlerden gazeteci, yazar Pauline Espir'in o güne ilişkin izlenimleri...

Türkiye'de üç sene üst üste çocuk bayramının kutlanmasına şahit olmuştum, ama Londra'nın ortasında 23 Nisan'ın aynı şekilde kutlandığını göreceğim hiç aklıma gelmemişti.

BBC'nin Türkçe Servisi, çocuk bayramı münasebetiyle, cumartesi günü stüdyolarınm en büyüklerinden birinde güzel bir çay verdi.

Buna anneleri ve babaları ile birlikte 25-30 kadar Türk çocuğu davet edilmişti.

Bu çaya aynı zamanda sefaret ateşeleri ve hanımları, diğer diplomatlar, bir askeri doktor, bir kadın göz mütehassısı, velhasıl memleketlerinden uzakta çocuk bayramını kutlamak isteyen bütün Türkler davetli idi.

Filvaki, bu toplantıda bulunmak için ben ne çocuk, ne çocuk annesi ne de vatanından uzak bir Türk idim; fakat İstanbul'da üç sene bir Türk ailesi yanında yaşamış, bu ailenin Osman ve Nida adlı iki çocuğu ile gayet samimi arkadaş olmuştum.

BBC'nin beni bu merasime davet etmesinin sebebi belki de bu idi. Dolayısıyla 'Osman ve Nida'dan Allah razı olsun'' diyebilirim. Keşke bu iki küçük de dün bizimler beraber olsalardı.

Evvela zemin kattan iki kat aşağıda büyük bir stüdyoda toplandık. Gayet ferah bir yer olan bu odada bir piyano ve etrafta bir sürü mikrofon vardı; duvarlar ve tavan, akustiğe yardım maksadıyla hususi şekilde inşa edilmişti. Ses kontrol odası, pek tabii, stüdyonun hemen yanında idi; içinde pikaplar, şalterler, plak alma makineleri bulunan bu oda stüdyodan bir cam duvarla ayrılmıştı.

Az sonra BBC'de çalışanların kulüp olarak kullandıkları başka bir odaya geçtik. Odanın ortasına kocaman, uzun bir masa konmuştu. Masanın üstü sandviçler, nefis pastalar, jelatinli pelteler, meyve salataları, dondurmalar, kotiyonlar, mantar tabancaları, çatpatlar vesaire gibi, bir çocuk toplantısı için elzem olan malzeme ile dolu idi.

Evsahipliği vazifesini, Türkçe Servisi'nin Türk ve İngiliz memurları yapmakta idiler. Bunlar çocuklarla o kadar yakından alakadar oluyorlardı ki, anneler ve babalar bir kaç saat için olsun çocuklara bakmak külfetinden kurtulmuş vaziyette idiler. Çok geçmeden, kotiyonlar ve çatpatların dağıtılmasıyla birlikte bir kıyamettir koptu.

Çocukların bazısı düdük öttürüyor, bazısı acaip şapkaları başına geçiriyor, velhasıl hepsi hayatından memnun görünüyordu. Bana gelince, tekrar Türkçe konuşabilmekten, eski dostlarımı görmekten, yeni dostlar edinmekten, Türkiye'nin güzel ve tanınmış yerlerinden bahsetmekten çok haz duyuyordum; aynı zamanda Türkiye'den yeni dönmüş bazı kimselerden taze haberler alıyordum.
Talaş, su ve tuz...

Çaylar içildikten sonra stüdyoya döndük; ileride yayınlanmak üzere büyük bir kısmı plağa alınan zengin bir eğlence programı dinledik. Küçük kızlardan biri güzel bir mandolin resitali verdi. Sonra bir hokkabaz komik hikayeler anlattı ve gayet kurnaz ve eğlenceli oyunlar yaptı.
BBC Dünya Servisi stüdyolarından biri

Oyunlarından biri için çocuklar arasından iki gönüllü istedi ve bunların yardımıyla garip bir yemek pişirdi!

İki tencere içine talaş, su ve tuz gibi şayani hayret malzeme koydu; tencerelerin kapaklarını kapattı, üzerlerine bir şeyler okuyup, üfledi. Kapaklar tekrar açılınca, tencerelerin birinden nefis bir pasta, öbüründen de ehli bir fare çıktı. Çocuklar neşe içinde bağırışıp ellerini çırptılar.

Daha sonra yedi, sekiz yaşında bir kız çocuğu piyanoda Mozart'ın Türk marşını cidden güzel bir şekilde çaldı. Birkaç çocuk da dans edip şarkı söylediler ve küçük bir erkek çocuk, Türkiye'deki çocuklara hitaben bir mesaj okudu; bu da plağa alındı.

Sonra tıp talebelerinden biri, rengarenk köylü elbiseleri içinde kıvrak bir zeybek oynadı. Bunu sandalye oyunu takip etti; kazanana mükafat verildi. Derken, gayet heyecanlı bir masal dinledik. Beş cesur Ahmet'in, padişahın düşmanlarını tek başlarına nasıl yendiklerini anlatan bu masala çocuklar bayıldılar.

Nihayet ucunda, kocaman bir kanca olan bir olta getirildi ve her çocuk perde arkasında bulunan ''sihirli'' bir havuzda balık avladı; balıklar renkli kağıtlara sarılmış hediyelerden müteşekkildi. Her çocuğa şansına göre oyuncak, kitap vesaire çıktı.

Toplantı böylece sona erdi, çocuklar yorulmuşlardı, fakat hepsi gayet mes'uttu. Anneler ve babalar da çocuklarının uslu davranmalarından ve yabancı bir memlekette olmalarına rağmen Çocuk Bayramına iştirak etmiş bulunmalarından çok memnundular.
bbc türkçe

4/22/2011

islamı anlamak için istanbulda bir ay yaşayın konulu gezi turları düzenleniyor

Blood Foundation (Kan Vakfı) adlı sivil toplum kuruluşu, İslam'ı daha iyi anlamak isteyenlere İstanbul'da bir Müslüman gibi yaşama fırsatı veren gezi turları düzenlemeye karar verdi.

İngiltere'nin Guardian gazetesi haberi, "İstanbul'da bir ay Müslüman olun. Günde beş kez namaz kılın, oruç tutun" başlığıyla veriyor.

Tayland merkezli Blood Foundation, tura katılanların İslam'ı daha yakından tanımaları amacıyla dokuz gün boyunca İslam dininin tüm vecibelerini yerine getiren bir Müslüman gibi yaşamalarını istiyor.

Örgütün sözcüsü Ben Bowler, esasında Ramazan ayını örnek alarak turun bir ay sürmesini istediklerini, ancak müşterilerin işlerinden izin almakta zorlandıkları için şimdilik dokuz günlük bir süreyi tercih ettiklerini belirtiyor.

Ancak yine de turun gelecekte 21 güne çıkarılması umuluyor.

Mevlânâ'nın ve temsil ettiği sûfî geleneğin örnek alındığı tura katılanlar günde beş vakit namaz kılıyor, oruç tutuyor, İslam üzerine dersler alıyor.

Müslümanlık gerekleri doğrultusunda, katılımcılar alkollü içki ve domuz eti kullanmıyor; sigarayı ise orucun izin verdiği ölçüde içebiliyor.

Blood Foundation benzer fikirde bir turu Budizmin daha yakından tanınması için Tibet'te düzenliyor.

Ben Bowler'ın ifadesiyle, "Müslümanlar ve dünyanın kalanı arasındaki çatışma, şu an en çok tartışılan konulardan biri".

Bowler, düzenledikleri turun, eğitici ve kültürel bir tatil isteyen "açık fikirli" bireylere cazip geleceğini söylüyor.

Blood Foundation'ın sözcüsü, tur için İstanbul'u seçtiklerini çünkü Türkiye'nin diğer Orta Doğu ülkelerine ya da Güney Asya'nın Müslüman bölgelerine kıyasla daha açık ve Batı ile ilişkiye girmeye hevesli bir görünüm sergilediğini belirtiyor.
bbc türkçe yaşam

4/04/2011

galilee denizine bakan bir mağarada 70 adet antik kitap bulundu

2000 yıla yakın zamandır bir mağarada duran 70 antik kitap günışığına çıktı. Hz. İsa'ya ait en eski resim bu kitaplardan birinin kapağında olabilir.
Yakın zaman önce, Galilee Denizi'ne bakan bir mağarada 70 kitaplık istif bulundu.

Antik kitapların kapaklarından birinde Hz. İsa'ya ait olduğu iddia edilen ve peygamberin yaşadığı dönemde onu tanıyan biri tarafından yapıldığı düşünülen bir portre bulunuyor.

Kredi kartından biraz daha küçük olan kitapçık dört tarafından da mühürlenmiş ve hem ön hem arka kapağında üç boyutlu bir insan kafası var. Figürlerin biri sakallı diğerinde ise sakal yok.

Resimlerin altında eski İbranice metinler yazıyor, ancak bunlar henüz tamamen deşifre edilemedi. Tercüme edilen kitapçıklardan biri "İsrail'in kurtarıcısı" adını taşıyor.

Kitapların kendisine miras kaldığını öne süren mağaranın sahibi, kitapçıkları satmayı reddettiği için sadece 2 kitapçık test için İngiltere ve İsviçre'ye gönderildi. Yapılan araştırma, Ürdün'ün Saham bölgesinde bulunan kalıntıların orijinal olduğunu ortaya çıkardı.
trt türk

3/17/2011

internette 70 bin üyesi bulunan en büyük sübyancı çetesi çökertildi

İnternette faaliyet gösteren dünyanın en büyük sübyancı çetesi ortaya çıkartıldı.


Avrupa Polis Ajansı Europol'un direktörü Rob Wainwright, istismar ağının 70 bin üyesi bulunduğunu ve 30 ülkeye dağıldığını söyledi.


Operasyon kapsamında 670 şüpheliyle istismar edilmiş 230 çocuk belirlendi.

Müfettişler şimdiye kadar 170 kişinin tutuklandığını -bunların 100'den fazlasının İngiltere'de olduğunu açıkladı.

İngiltere'de korumaya alınan çocukların sayısı 60'ı buluyor.

Hollanda’nın Lahey kentinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Wainwright, üç yıl süren soruşturma kapsamında bazı dedektiflerin internet ağına sızdıklarını ifade etti.

Pedofil ağının, Hollanda'dan hizmet veren yasal bir internet forumunu paravan olarak kullandığı anlaşıldı.

Ancak ağın üyeleri dünyanın bir çok yerine dağılıyor.

Hollanda ve İngiltere'nin yanı sıra, Avustralya, İtalya, Kanada ve Tayland'dan da şüpheliler tespit edildi.

Wainwright, ağın üyelerinin bu özel kanalda istismar ettikleri çocukların fotoğraflarını ve video kayıtlarını paylaştıklarını anlattı.

Operasyon kapsamında cinsel suçlardan hüküm giymiş, gayet iyi bilinen iki İngiliz vatandaşının da İspanya'da oldukları belirlendi.

Avustralya polisi, 51 arama emri çıkardı ve 31 şüpheliyi gözaltına alındı. Bu kişilerden bazılarının internet ağının yönetim kademesinde üst konumlarda oldukları düşünülüyor.
bbc türkçe

3/16/2011

ingilizler çanakkalede sahte tahta gemilerden savaş filosu oluşturmuşlar

1. Dünya Savaşı sırasında İngilizler, akla gelmeyecek bir hileye başvurup, 14 tahta gemiyi gerçek savaş gemisi gibi dünya denizlerinde yüzdürdü.
'Çanakkale 1915' adlı dergiden derlenen bilgilere göre, 1. Dünya Savaşı sırasında dönemin en güçlü donanmasına sahip ülkeler arasında yer alan İngiltere'nin başvurduğu savaş hileleri inanılmaz boyutlardaydı.

İngilizler, özellikle Gelibolu Yarımadası'ndan çekilmenin hesaplarını yaptığı sırada Türk askerlerinin bu çekilmeden haberdar olmaması için değişik savaş hilelerine başvurdu.

General Hamilton'un anılarında, savaş hileleriyle ilgili olarak şu anektod yer alıyor:

'Türk askerlerini şaşırtmak için yolcu gemilerine, şileplere sahte bacalar, sözde toplar, uydurma direkler eklendi. Böylece İngiliz gemileri 'Tiger' ya da 'lnflexible' kruvazörlerine benzetildi. Karşı taraf bu gemilere ateş edip, boşuna pek çok mermi harcadı.'

İngiltere 1. Deniz Lordu Amiral John Arbuthnot Fisher'in planına göre, Invinsible ve Inflexible gibi gemilerin tahtadan aynıları yapıldı ve gerçeklerinin yerine Akdeniz'e gönderildi. Gerçek gemiler ise, Falkland savaşında Alman savaş filosuyla mücadele etti.

Gemilerden Inflexible, Çanakkale'ye geldiğinde Amiral Carden'e sancak gemisi oldu, 19 Şubat ve 18 Mart bombardımanlarına katıldı. 18 Mart günü akşama doğru Çanakkale Boğazı'nda bir mayına çarparak ağır yara alan gemi, Bozcaada'ya baştan kara etti. Burada karaya oturduğu bölgeden kurtarılan gemi, başka gemilerin yedeğinde Malta'ya onarıma götürüldü.

ALMAN YÜZBAŞININ SEVİNCİ ŞAŞKINLIĞA DÖNÜŞTÜ
Alman denizaltısı UB-8'in kaptanı Yüzbaşısı Ernst von Voigt, 30 Mayıs 1915 günü denizaltısının periskobundan baktığı sırada saat 20.00 sularında, batmak üzere olan güneş ışınlarının aydınlığında avını gördü.

Bir İngiliz savaş gemisi 'zig zag' çizerek yol alıyordu. Periskopta gördüğü gemiyi vurursa, bu gemi vurduğu üçüncü büyük düşman savaş gemisi olacaktı bu sularda batırılan... Von Voigt, İngiliz dretnotunun bulunduğu açı ve mesafeyi ayarladıktan sonra ateş emrini verdi.

Denizaltı personeli, torpillerden ikisinin isabetiyle önce büyük bir sarsıntı, ardından da bir gürültü hissetti. Durumu periskoptan izleyen Von Voigt, düşman gemisinin hızla batmak üzere olduğunu fark edince hemen su yüzüne çıkma emri verdi. Zırhlının kimliğini öğrenmek için o tarafa doğru yönelmişti. Bu sırada güverteye çıkmış olan denizaltı mürettebatı da 'Hurra' diye bağırıyordu.

Ne var ki, olay yerine yaklaşınca, sevinçleri büyük bir şaşkınlığa döndü. Çünkü, denizin üstünde 343 milimetrelik bir kaç top namlusu yüzüyordu. En sağlam çelikten yapılmış olması gereken bu top namlularının su üstünde yüzmesi inanılacak şey değildi. Biraz ileride de dretnotun kaptan köşkü de batmış bir mavna gibi yüzüyordu. UB-8'in kaptanı ve mürettebatı, o zaman olayın anlamını kavradılar. İngilizler, tahtadan yapılmış eklentilerle bir dretnota benzetilmiş bu gemiyle Alman denizaltısını kandırmıştı.

'SAHTE TAHTA GEMİLER NE OLDU?'
Savaşın başında Britanya Kraliyet Donanması'nın elinde mevcut gemi sayısını daha fazla göstererek düşmanı caydırmak, yine düşmana hissettirmeden sahip olduğu gemilerin yerini değiştirebilmek için uyguladığı program sonucu, büyük ticaret gemileri ve okyanus aşırı gidip gelen yolcu vapurlarından 14 tane 'tahta zırhlı' üretilmişti.

Bunların hepsine gerçek gemilerden birer model bulunmuş, tahta ve branda malzemesinden bacadan taretlere kadar orijinal geminin tüm güverte üstü taklit edilmiş, yine onlar gibi aynı renklere boyanmıştı.

Hilenin amacı, donanmanın nerede bulunduğu konusunda düşmanın kafasını karıştırmak ve donanma gücünü olduğundan fazla göstermekti, ama ne kadar işe yaradığı da anlaşılamadı. Taklitler son derece başarılıydı, fakat bu gemilerin savaş boyunca sağladığı başarının ne olduğu hiç bilinemedi.

Bu 14 gemiden sadece Merion gemisi battı. O da, 30 Mayıs 1915 günü, Çanakkale civarında devriye gezen UB-8 tarafından batırılan HMS Tiger taklidiydi. Diğer gemi HMS Orion taklidi Oruba ise, Gökçeada'daki Kefalo koyuna dalgakıran olmak üzere bizzat İngilizler tarafından batırıldı. Geri kalan 12 gemi ise 1916'nın başından itibaren çeşitli görevler için dünya denizlerine dağıtıldı.

AA
mynet

3/15/2011

ingilteredeki antika koltuktan 200 yıllık fransızca yazılmış aşk mektubu çıktı

İngiltere'de bir döşemecinin eline düşen antika koltuktan 200 yıllık aşk mektubu çıktı.

Fransızca yazılan mektup, Fransa'da bir ev boşaltılırken satılan koltuğun, İngiltere'nin Tewkesbury kentindeki döşemecide tamir edilmesi sırasında bulundu.

Mektubun Alpler'deki Mercurol kasabasında bir kadına yazıldığı sanılıyor.

Bir bozuk para büyüklüğünde, sıkıca katlanmış halde bulunan mektup, kurşunkalemle ve ağdalı bir Fransızcayla yazılmış.

Çevrilen mektupta şöyle ifadeler dikkat çekiyor:

"Benim küçük aşkım, sakın endişelenme, bunları aşkın ne olduğunu bilmeyen insanlara gerçekten söyleyeceğime inanıyor musun?


"Birisi bir şeyler söylememde ısrar ederse, bu senin kazandığın aşktan başka bir şey olmayacaktır. Bu, kalbimin en derinlerinde saklı gizli bir hazinedir.


"Sevgilim, seni arzuyla kucaklar, öperim. Seni Seviyorum."

Dilin kullanım şekli ise 200 yıl öncesini anımsatıyor.

Sahibi Georgine Mucklow- Davis ise koltuğu St Marcel sur Aude köyünde 150 yılı aşkın süredir aynı evde yaşayan çok sevimli bir Fransız aileden satın aldığını" anlattı.

Döşemeci Graham Simpson, "böyle eşsiz bir mektup bulmak harika bir şey ama keşke yıllar önce niyetlenildiği gibi, sahibine ulaşsaydı" diye konuştu.

Mucklow - Davis, koltuğun satın aldığı aileye, mektuptan haberleri olup olmadığını soran bir mektup yazdığını da ekledi.
bbc türkçe yaşam

3/11/2011

görme özürlü adamın rehber köpeği kör olunca ikinci bir rehber köpek aldı

İngiltere'de görme özürlü bir adamın rehber köpeği de görme yetisini kaybedince, ikinci bir köpek ikisinin de rehberi oldu.

Edward adlı Labrodar cinsi rehber köpek, Suffolk kentinde yaşayan 60 yaşındaki görme özürlü Graham Waspe'in en büyük yardımcısıydı.

Ancak Edward da, göz tansiyonu olarak da bilinen glokom rahatsızlığı nedeniyle görme yetisini kaybetti.

Waspe artık kendisine rehberlik edemeyecek olan Edward'a yol vermek yerine, onunla yaşamaya devam etmek istedi.

Böylece Opal adlı yeni rehber köpek, ikisine de rehberlik etmeye başladı.

Waspe görme yetisini kaybeden Edward'ın, rehberlik deneyimi nedeniyle zaten fazla etkilenmediğini, kendi başının çaresine bakabildiğini söyledi.

Ancak ikisi birlikte olduklarında, Opal'in yardımına ihtiyaç duyduklarını belirtti.

Waspe, Edward'ın Opal'i çok sevdiğini ve çok iyi anlaştıklarını da anlattı.
bbc türkçe sağlık

3/06/2011

köpek eğiticisi ölünce yanından ayrılmayan köpeği'de üzüntüden öldü

Afganistan'da görev yapan köpek eğiticisi İngiliz askerin uğradığı silahlı saldırıda ölümü ardından, yanından ayırmadığı köpeği de geçirdiği üzüntü ve şoktan can verdi.

Theo adlı köpeğin patlayıcı madde ve bomba aramada koku yeteneğine başvuruluyordu.

Güney Afganistan'da görev yapan Liam Tasker, Helmand bölgesinde yanında Spanyel cinsi köpeği Theo ile devriye gezerken silahlı saldırıya uğradı.

Aldığı yaralardan ölen askerin köpeği, saldırıdan sağ olarak kurtulsa da, geri döndüğü İngiliz üssünde kalp krizi geçirdi.

Arkadaşları, 26 yaşındaki asker Liam Tasker'ı ''Köpeklerle doğal olarak iletişim kurma yeteneğine sahip bir insandı'' diyerek andı.

İngiltere ordusu, patlayıcı arama eğitimi almış yaklaşık 400 köpek kullandıklarını söylüyor. Fakat bu köpeklerden kaçının Afganistan'da bulunduğuna dair bir bilgi verilmedi.

Liam Tasker'la aynı birlikte olan meslektaşları, ''Liam ve köpeği Theo ayrılmaz bir bütün gibiydiler, hayata da birlikte veda ettiler'' diyerek üzüntülerini dile getirdiler.

2001'den bu yana İngiltere ordusu Afganistan'da 358 kayıp verdi.

Afganistan'da en yoğun çatışmalar, Helmand'ın da yer aldığı ülkenin güneyinde meydana geliyor.
bbc türkçe yaşam

3/03/2011

fotograflarla 9000 ufo belgesinin kamuoyuna açıklandığı avrupa ülkesi

İngiltere'de bugün 9000'e yakın UFO belgesi kamuoyuna açıklandı.
İngiltere Savunma Bakanlığı'na gönderilen bir fotoğraf

Açıklanan belgeler arasında çok sayıda fotoğraf da var

İngiliz Ulusal Arşivleri'nin kullanıcılara sunduğu belgelerde; UFO'ların İngiliz ordusunca görülmesinden, Londra'da bir kişinin uzaylılarca kaçırıldığını belirtmesinden ve tanımlanamayan bir uçan nesnenin Lancester tipi bombardıman uçağına eşlik etmesinden söz ediliyor.

Belgelere bakılırsa tüm bu gelişmeler dünya çapında hükümetlerin ve istihbarat servislerinin en üst düzey birimlerinde tartışılmış.

Birleşmiş Milletler ve Amerikan Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA)'ydeki tartışmaların yanı sıra, İngiltere de Lordlar Kamarası da 1979 yılında konuyu ele almış.

Bu, Lordlar Kamarası'nın bugüne dek bilinen tek UFO oturumu.

İngiltere'de o dönem, ekonomik kriz yaşanıyor, sendikaların ülke çapında greve gitmeye hazırlanıyordu.

Ülke de, Winter of Discontent (Hoşnutsuzluk Kışı) olarak bilinen dönemden geçiyordu.

Bugün açıklanan belgelere İngiliz Ulusal Arşivleri'nin internet sitesi www.nationalarchives.gov.uk'den bir ay boyunca ücretsiz olarak erişilebilecek.
11 Eylül saldırılarının düzenlendiği gün UFO haberi

Kamuoyuna açıklanan belgeler ayrıca, İngiliz hükümetinin 1977'de etkinliğini kullanıp, UFO'ların Birleşmiş Milletler'in bir birimince incelenmesini önlemeye çalıştığını gösteriyor.

Bu yöndeki çağrı Granada Cumhurbaşkanı Sir Eric Gairy'den gelmişti.

Sir Eric Gairy, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'a 1978'i, "UFO yılı" ilan etme çağrısında bulunmuştu.

Bugün açıklanan belgeler, 2001 yılının ilk yedi buçuk ayında, 15 UFO'nun İngiltere'ye yaklaşırken radarlarca tespit edildiğini gösteriyor.

İngiltere Savunma Bakanlığı'nın, radarlarla desteklenmese de, tek UFO haberi aldığı tarih ise 11 Eylül 2001.
bbc türkçe bilim ve teknoloji

2/13/2011

yüzme havuzunu yakılan ölülerle ısıtmak için verilen öneri kabul edildi

İngiltere'de Birmingham yakınlarındaki Redditch kasabasında belediyeye ait yüzme havuzunun, ölülerin yakıldığı krematoryumdan gelecek enerjiyle ısıtılması önerisi belediye meclisinde kabul edildi.

Yetkililer, bu yolla, yılda yaklaşık 25 bin dolar tasarruf edeceklerini söylerken, kamu çalışanları sendikası, projeyi "hastalıklı bir fikrin ürünü" olarak niteledi.

Redditch'in yakınlarındaki Warwick Belediyesi, 15 yıldır krematoryumun ısısını konutlara yönlendiyor.

Redditch yetkilileri, bu yaz hayata geçirilecek projeyle, halihazırda krematoryumun bacasından dışarı giden sıcaklığın 25 metrelik yüzme havuzunun ısıtma sistemine verileceğini söyledi.

Belediye Başkanı Carole Gandy, bunun çok hassas bir mesele olduğunu, bu yüzden halkın desteğini almak istediklerini söyledi.

Gandy, "Bu fikrin ortaya atılmasından sonra elektronik posta, mektup ve telefonla görüş belirtenlerin yüzde 80-90'ı bu projeye destek verdi." dedi.

Carole Gandy, uygulamanın Avrupa'da çok yaygın olduğunu belirtti.

Öneriye başından beri karşı çıkan kamu çalışanları sendikası UNISON ise projeyle Redditch halkına hakaret edildiğini savundu.
bbc türkçe yaşam

1/30/2011

ingiliz bilim adamları hidrojenden çevreci yapay petrol üretti

İngiliz bilim insanlarının ürettiği yapay petrolün içinde çevreye zarar veren karbon gazı bulunmuyor.


Daily Mail'in haberine göre, yapay petrolde, hidrojenin küçük hava kabarcıklarının içine hapsedilerek, sıvı gibi akması sağlanıyor.


Böylece sıvı gibi hareket edebilen hidrojen, depolara pompalanabiliyor.


Yapay petrolün içinde karbon olmadığı için havayı da kirletmiyor.


Hidrojen bazlı yeni yakıtın 3 ile 5 yıl arasında piyasaya sürülmesi bekleniyor.


Araştırmayı yürüten uzmanlardan Stephen Voller, mevcut otomobillerde hiçbir değişiklik yapılmadan bu yapay petrolün kullanılabileceğini belirtiyor.


Projenin başındaki isim Profesör Stephen Bennington da, “Hidrojen, petrolden 3 kat daha fazla enerji üretiyor. Yakıldığında ise zararlı gazlar yerine suya dönüşüyor” diye konuşuyor.


Araçlar bir depo yapay petrolle 500-600 kilometre gidebilecek.


Yapay petrolün litresi ise 19 penny, yani 48 kuruş.
trt türk

1/25/2011

rothscihild ailesi Dünyayı yöneten illumaniti çetesinin başı

1. Sadrazam

Firavunun altında yer alan sadrazam ve ruhban sınıfından oluşan piramit modeli bir yapısı olan antik Mısır’daki devlet yapısındaki gibi, bugünün monarşik rejimler otorite sağlamak için çok daha karmaşık bir piramit model kullanmaktadırlar.


Sadrazama sahip olan Mısır firavunu gibi, QE2 (İngiltere Kraliçesi Queen Elisabeth II)’nin da “en güvenilir danışmanı” olan sadrazamı vardır ve ismi de Evelyn Rothschild’dir ve dünyanın ikinci en güçlü zenginidir. Ayni zamanda dünyanın finans merkezi olan City State of London’un lord’udur. Lord Rothschild ve onun gücü, 13 şehir konsülünün temsilciliğinin arkasına gizlenmiştir.



Lord Evelyn Rothschild ne kadar zengin ve güçlüdür? Tarihi olarak Rothschild ailesinin serveti yer altı mahzenlerinde gizlidir. Rothschild’in gizli servetinin kayıtları hiçbir zaman denetlenmemiş ve muhasebeleştirilmemiştir.

1/24/2011

rayların arasına yattı trenin üzerinden geçmesini videoya çekti

İngiltere’de kimliği belirlenemeyen bir adam, raylara yattı ve trenin üzerinden geçtiği anı kamerayla kaydetti ve YouTube’da yayınladı.

KİMLİĞİ belirlenemeyen ancak 20’li yaşlarda olduğu tahmin edilen İngiliz, önce kameraya gergin bakışlarla bakıyor. Arka planda trenin sesi duyulurken, raylara yapışıyor. 20 saniye süren geçiş nihayet bittiğinde yavaş yavaş doğrulup, yaralanıp yaralanmadığını kontrol ediyor. Ardından da kamerasını paketleyip hızla uzaklaşıyor.

Sonu facia olabilirdi

İngiltere Demiryolu Şirketi sözcüsü, “Eğer paltosunun kapişonunu trene kaptırsaydı, olacakları düşünmek bile istemiyorum” dedi. 56 saniyelik video, yayınlandığı YouTube sitesinde de büyük tepki gördü. Videoyu izleyenler, çılgın İngiliz için “Bu adam aptal” yorumunu yaptı.
hürriyet dünya

1/18/2011

prenses diana'nın cenaze töreninde linç olmaktan korkan prens charles

İngiltere eski başbakan Tony Blair’in basın danışmanı Alistair Campbell’in Guardian gazetesinde önceki gün yayınlanan anılarında, 1997 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybeden Prenses Diana’nın cenazesiyle ilgili ilginç detaylar var.

Campbell’a göre Kraliyet, Diana’nın cenaze töreninde boşandığı eşi Prens Charles’ın halkın saldırısına uğramasından korkmuş. Prens Charles’ın olası bir linçe uğramaması için cenaze alayında oğulları Prens William ve Harry’nin babalarına eşlik etmesini kararlaştırmış.
Prens Charles’ın basın sekreteri Sandy Henney, Prens William’ın yanına gönderilerek eski eşinin tabutunun arkasından giderken babasına eşlik etmesi istenmiş. Campbell, “Eğer William cenaze töreninde babasına eşlik etmesiydi ciddi bir problemle karşılacaklarının farkındaydılar” dedi. Kazadan sonra Kraliyet ailesinin Prens Charles’den boşanan Prenses Diana’yı öldürttüğü iddiaları çıkmıştı.
hürriyet dünya

1/14/2011

pilottan ilginç istek fazla yakıt aldık lütfen bazı yolcular uçaktan insin

İngiltere'de bir pilot, 10 ton fazla yakıt alındığı için bazı yolculardan uçaktan inmelerini istedi.
İngiliz EasyJet havayolu şirketinden inanılmaz istek...

Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, Birmingham-Cenevre seferini yapan EasyJet'in pilotu, uçağa 10 ton fazla yakıt alındığı için 37 yolcudan uçaktan inmelerini istedi.

Bazı yolcuların bu isteği reddetmesi üzerine pilot yolculara, havalimanında üç polisin beklediğini, zorluk çıkarmaları halinde tutuklanabileceklerini söyledi.

Tüm yolcuların bavulları da haber verilmeden uçaktan indirildi.

Uçaktan inen yolcular, bagajlarının İngiltere'de bırakıldığını ancak İsviçre'de öğrenebildi.

Tüm yolculardan özür dileyen havayolu şirketi, olayı araştıracaklarının sözünü de verdi.
trt türk

1/10/2011

ingiltere her türlü arazide görünmez hale gelen tank geliştirdi

İngiliz bilim insanları savaş teknolojilerinde devrim niteliği taşıyan çok yeni bir teknolojiyi hayata geçirdi.

Beş yıl içinde görünmez tanklar, savaş alanlarında kullanılacak. İngiliz ordusu klasik kamuflaj araçları yerine “e-kamuflaj” kullanacak. Tasarımı yapılan ve deneme çalışmaları devam edilen tankın gövdesine yerleştirilen aşırı hassas sensörlerle, tank çevrenin rengine bürünecek, böylece çölde ya da ormanda ayırt edilemeyecek. Savunma sanayi şirketi BAE Systems’den bilim insanlarının “Future Protected Vehicle” isimli proje kapsamında geliştirdikleri görünmez tank, Taliban’a karşı savaşta Afganistan’da ya da diğer çatışma bölgelerinde kullanılabilecek.
hürriyet dünya

12/31/2010

ingiltere'de mini buzul çağı yaşanıyor

DÜNYA 2011 yılına her zamankinden daha olumsuz hava koşullarıyla giriyor. Bugünlerde bunun ceremesini en çok Britanya Adası çekiyor. Uzmanlar, İngiltere’nin, bir tür ‘Mini Buzul Çağı’ yaşamak üzere olduğunu söyledi. Son 300 yılın en soğuk kışına hazırlanan İngilizler, başkent Londra’nın ünlü Thames Nehri’nde suların donmasına yakın bir durumla karşılaşacak. Hava tahmincisi Brian Gaze, Ocak ve Şubat aylarının ortalamadan soğuk geçeceğini, bu havaların Mart ortasına kadar sürmesinin sürpriz olmayacağını söyledi. Ada’da şu an itibariyle en büyük sıkıntıyıysa, Kuzey İrlanda Cumhuriyeti çekiyor. Sular idaresine ait birçok borunun, sert kış koşullarında donması nedeniyle, en az 40 bin eve su verilemiyor.

12/13/2010

domuz gribi ingiltere'de yeniden ortaya çıktı


Geçen yılın mart ayında Meksika’da patlak verdikten sonra Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamlarına göre 18 bin 450 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan domuz gribi, İngiltere’de tekrar ortaya çıktı.