Dünya

Dünya
Çocuk Hakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çocuk Hakları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/31/2011

dünya nüfusuna yedi milyarıncı bebek hindistanda dünyaya geldi

Çocuk hakları örgütü Plan International, Nergis adlı bebeğin Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletinde yerel saatle sabah 07.25'te (TSİ 03.55'te) dünyaya geldiğini duyurdu.
nergis bebek
Plan International, yedi milyarıncı bebeğin nerede doğduğunu kestirmenin imkânsız olduğunu ancak Nergis'in dünyanın dört yanında bugün doğan bebekler arasından sembolik olarak seçildiğini söyledi.

Birleşmiş Milletler, 31 Ekim Pazartesi itibariyle, dünya nüfusunun yedi milyara ulaşacağını öngörüyordu.


Dünyanın en kalabalık ülkesi olarak yakında Çin'i geçmesi beklenen 1 milyar 200 milyon nüfuslu Hindistan'da dakikada 51 bebek dünyaya geliyor.

Bunların 11'i en kalabalık eyalet olan Uttar Pradeş'ten.

Eyalet başkenti Lucknow'a bağlı Mall köyünden olan Nergis de yoksul bir çiftçi ailenin kızı.

"Kendi adınıza istediğiniz her şeyin yedi milyar katına ihtiyaç var."

Ban Ki-Mun, BM Genel Sekreteri

Plan International, Nergis'i ülkede kız çocuklara karşı ayrımcılık, kız bebeği olacak annelere düşük yaptırılması ve ülkenin çarpık cinsiyet dağılımı sorunlarına dikkat çekmek için seçtiklerini söylüyor.

Ailelerin erkek çocuk tercihi nedeniyle, ülkede her yıl yüz binlerce kız bebek hamileliğin erken aşamalarında düşürülüyor.
Her ülkenin yedi milyarıncısı

Dünya'nın nüfus eşikleri




3 Milyar: 20 Ekim 1959
4 Milyar: 27 Haziran 1974
5 Milyar: 21 Ocak 1987
6 Milyar: 5 Aralık 1998
7 Milyar: 31 Ekim 2011
8 Milyar: 15 Haziran 2025
9 Milyar: 18 Şubat 2043
10 Milyar: 18 Haziran 2083

Birleşmiş Milletler, dünya nüfusunda bir eşiğin daha geçilmesi dolayısıyla, geçmiş yılların aksine tek bir bebek seçmek yerine her ülkeden birer yedi milyarıncı bebek belirliyor.

BM Nüfus Fonu'na göre, Türkiye'de yedi milyarıncı bebek Ankara'da gece yarısı dünyaya gelen Yusuf Efe Özkan oldu.

Filipinler ise yedi milyarıncı kişinin, Manila'daki hastanede doğan bir kız bebek olduğunu açıkladı.

Doğum için ülkenin 1999'da altı milyarıncı dünyalı ilan ettiği 12 yaşındaki Lorrize Mae Guevarra da hastanedeydi.

Birleşmiş Milletler ise 12 Ekim 1999'da altı milyarıncı dünyalı olarak Bosnalı Adnan Meviç'i belirlemiş, dönemin Genel Sekreteri Kofi Annan, Saraybosna'da bebeği bizzat ziyaret etmişti.

Son 12 yılda dünya nüfusuna bir Çin daha eklendi.
Mühim olan sayı değil, yaşam kalitesi

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun, yedi milyarıncı bebeğin dünyadaki tezatları anımsama vesilesi olmasını istedi, yoksulluk içinde doğan çocukların durumuna dikkat çekti.

"Çok bol gıda var ama hala bir milyar kişi aç uyuyor. Pek çokları lüks yaşamlar sürerken, pek çokları da yoksulluk içinde" diye konuştu.


Genel Sekreter, geçen hafta New York'ta öğrencilere hitaben yaptığı bir konuşmada da "7 milyar bir sayı değil, insan öyküsü" demişti.

"Yedi milyar kişinin yeterli gıdaya, yeterli yakıta ihtiyacı var. İş ve eğitimleri için iyi olanaklara... Hak ve özgürlüklere... Çocuklarını barış ve güvenlik içinde yetiştirme özgürlüğüne de... "

"Kendi adınıza istediğiniz her şeyin yedi milyar katına ihtiyaç var" dedi.

BM Genel Sekreteri'nin bu temayı bu haftaki G20 zirvesinde de yinelemesi bekleniyor.

Her saniye dünyada iki bebek doğduğu için BM'ye göre 2100 yılında dünya nüfusu 10 milyarı aşmış olacak.

BM dünyanın en kalabalık ülkesinin ise 2025'ten itibaren, nüfusu 1,5 milyarı aşacak Hindistan olacağını öngörüyor.

4/23/2011

60 yıl önce ingilterede bbc radyosunda yapılan 23 nisan kutlamaları haberi

Yer, Londra, BBC Dünya Servisi'nin merkez binası Bush House. Yıl da 1951.

BBC Türkçe'nin evsahipliğinde Türkiye'den çocuklar bayramlarını 60 yıl önce bu binada kutladılar.

Kutlamaya davet edilenlerden gazeteci, yazar Pauline Espir'in o güne ilişkin izlenimleri...

Türkiye'de üç sene üst üste çocuk bayramının kutlanmasına şahit olmuştum, ama Londra'nın ortasında 23 Nisan'ın aynı şekilde kutlandığını göreceğim hiç aklıma gelmemişti.

BBC'nin Türkçe Servisi, çocuk bayramı münasebetiyle, cumartesi günü stüdyolarınm en büyüklerinden birinde güzel bir çay verdi.

Buna anneleri ve babaları ile birlikte 25-30 kadar Türk çocuğu davet edilmişti.

Bu çaya aynı zamanda sefaret ateşeleri ve hanımları, diğer diplomatlar, bir askeri doktor, bir kadın göz mütehassısı, velhasıl memleketlerinden uzakta çocuk bayramını kutlamak isteyen bütün Türkler davetli idi.

Filvaki, bu toplantıda bulunmak için ben ne çocuk, ne çocuk annesi ne de vatanından uzak bir Türk idim; fakat İstanbul'da üç sene bir Türk ailesi yanında yaşamış, bu ailenin Osman ve Nida adlı iki çocuğu ile gayet samimi arkadaş olmuştum.

BBC'nin beni bu merasime davet etmesinin sebebi belki de bu idi. Dolayısıyla 'Osman ve Nida'dan Allah razı olsun'' diyebilirim. Keşke bu iki küçük de dün bizimler beraber olsalardı.

Evvela zemin kattan iki kat aşağıda büyük bir stüdyoda toplandık. Gayet ferah bir yer olan bu odada bir piyano ve etrafta bir sürü mikrofon vardı; duvarlar ve tavan, akustiğe yardım maksadıyla hususi şekilde inşa edilmişti. Ses kontrol odası, pek tabii, stüdyonun hemen yanında idi; içinde pikaplar, şalterler, plak alma makineleri bulunan bu oda stüdyodan bir cam duvarla ayrılmıştı.

Az sonra BBC'de çalışanların kulüp olarak kullandıkları başka bir odaya geçtik. Odanın ortasına kocaman, uzun bir masa konmuştu. Masanın üstü sandviçler, nefis pastalar, jelatinli pelteler, meyve salataları, dondurmalar, kotiyonlar, mantar tabancaları, çatpatlar vesaire gibi, bir çocuk toplantısı için elzem olan malzeme ile dolu idi.

Evsahipliği vazifesini, Türkçe Servisi'nin Türk ve İngiliz memurları yapmakta idiler. Bunlar çocuklarla o kadar yakından alakadar oluyorlardı ki, anneler ve babalar bir kaç saat için olsun çocuklara bakmak külfetinden kurtulmuş vaziyette idiler. Çok geçmeden, kotiyonlar ve çatpatların dağıtılmasıyla birlikte bir kıyamettir koptu.

Çocukların bazısı düdük öttürüyor, bazısı acaip şapkaları başına geçiriyor, velhasıl hepsi hayatından memnun görünüyordu. Bana gelince, tekrar Türkçe konuşabilmekten, eski dostlarımı görmekten, yeni dostlar edinmekten, Türkiye'nin güzel ve tanınmış yerlerinden bahsetmekten çok haz duyuyordum; aynı zamanda Türkiye'den yeni dönmüş bazı kimselerden taze haberler alıyordum.
Talaş, su ve tuz...

Çaylar içildikten sonra stüdyoya döndük; ileride yayınlanmak üzere büyük bir kısmı plağa alınan zengin bir eğlence programı dinledik. Küçük kızlardan biri güzel bir mandolin resitali verdi. Sonra bir hokkabaz komik hikayeler anlattı ve gayet kurnaz ve eğlenceli oyunlar yaptı.
BBC Dünya Servisi stüdyolarından biri

Oyunlarından biri için çocuklar arasından iki gönüllü istedi ve bunların yardımıyla garip bir yemek pişirdi!

İki tencere içine talaş, su ve tuz gibi şayani hayret malzeme koydu; tencerelerin kapaklarını kapattı, üzerlerine bir şeyler okuyup, üfledi. Kapaklar tekrar açılınca, tencerelerin birinden nefis bir pasta, öbüründen de ehli bir fare çıktı. Çocuklar neşe içinde bağırışıp ellerini çırptılar.

Daha sonra yedi, sekiz yaşında bir kız çocuğu piyanoda Mozart'ın Türk marşını cidden güzel bir şekilde çaldı. Birkaç çocuk da dans edip şarkı söylediler ve küçük bir erkek çocuk, Türkiye'deki çocuklara hitaben bir mesaj okudu; bu da plağa alındı.

Sonra tıp talebelerinden biri, rengarenk köylü elbiseleri içinde kıvrak bir zeybek oynadı. Bunu sandalye oyunu takip etti; kazanana mükafat verildi. Derken, gayet heyecanlı bir masal dinledik. Beş cesur Ahmet'in, padişahın düşmanlarını tek başlarına nasıl yendiklerini anlatan bu masala çocuklar bayıldılar.

Nihayet ucunda, kocaman bir kanca olan bir olta getirildi ve her çocuk perde arkasında bulunan ''sihirli'' bir havuzda balık avladı; balıklar renkli kağıtlara sarılmış hediyelerden müteşekkildi. Her çocuğa şansına göre oyuncak, kitap vesaire çıktı.

Toplantı böylece sona erdi, çocuklar yorulmuşlardı, fakat hepsi gayet mes'uttu. Anneler ve babalar da çocuklarının uslu davranmalarından ve yabancı bir memlekette olmalarına rağmen Çocuk Bayramına iştirak etmiş bulunmalarından çok memnundular.
bbc türkçe

4/09/2010

Onu artık istemiyoruz

İstenmeyen çocuğun dramı Kendisini evlat edinen ABD’li çift tarafından ‘Onu artık istemiyoruz’ yazılı mektupla Moskova’ya gönderilen 7 yaşındaki Justin Artyom Hansen, Rusya’da gündem maddesi haline geldi.

Justin Artyom Hansen

Kendisini evlat edinen ABD’li çift tarafından ‘Onu artık istemiyoruz’ yazılı mektupla Moskova’ya gönderilen 7 yaşındaki Justin Artyom Hansen, Rusya’da gündem maddesi haline geldi. ABD’li bir çift tarafından 29 Eylül 2009’da evlat edinilen ve aslen Rus olan 7 yaşındaki Justin Artyom Hansen, yalnız başına döndüğü Moskova’da üvey ebeveynlerinin bıraktığı notu kavramaya çalışıyor. Yaşadıkları nedeniyle şaşkınlık içerisinde olan Justin, anavatanında konuşulan Rusça’yı anlıyor ama konuşamıyor. Rusya’da yeniden koruma altına alınan 

Justin’in ABD’den yalnız başına nasıl uçağa bindirildiği ve Rusya’ya gönderildiği de bilinmiyor.


İstenmeyen çocuğun bu trajik hikayesi Kremlin Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi Pavel Astakhov tarafından geçtiğimiz günlerde ortaya çıkarıldı. Astakhov, “7 yaşında bir çocuğun ABD’den geldiğini belirten bir mesaj aldım . Rusça konuşamıyordu ama anlıyordu. Ve kendisini evlat edinen ailesinden artık Justin’i istemediklerine dair bir not vardı. Justin’in ABD’li annesi Torry Hansen, bu sıradışı mektubunda çocuğu 2009’un Eylül ayında evlat edindiklerini anlatıyordu . Ve Justin’in Rusya Öksüzler Yurdu tarafından kendilerine bildirilmeyen tutarsız davranışlarından bahsediyordu.” şeklinde özetliyor olanları.

ABD’li anne Torry Hansen, yetkililere yazdığı mektubunda çocuğun dengesiz davranışlarından söz ediyor. Torry Hansen, mektupta şunları yazıyor: “Onun şiddet ve psikopati ile ilgili davranışları var. Bana çocuğun ruhsal durumunun normal olduğunu söyleyen Rusya Öksüzler Derneği çalışanları tarafından aldatıldım. Onu öksüzler okulundan atabilmek için bu yalanı uydurmuşlar.”


Rusya Eğitim Bakanlığı’na ‘İlgili kişilere’ başlığıyla gönderilen mektupta, Hansen, “Justin için elimden gelenin en iyisini yapmama rağmen malesef ailem, arkadaşlarım ve sosyal çevrem uğruna ondan vazgeçmek zorundayım. Kendisi Rus vatandaşı olduğu için onu ülkesine geri yolluyor ve sizin sığınmanız altına veriyorum” yazdığı belirtildi.


İstenmeyen çocuğun dramı

Kremlin Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi Pavel Astakhov ise, çocuğun ruhsal sorunları olduğu şeklindeki iddiaları reddediyor. Astakhov, 'Çocuğun geçmişi ile ilgili tüm bilgiler mevcut ve onun gayekt normal bir çocuk olduğunu görebiliriz. Şimdi ailenin evlatlıktan vazgeçmesinin gerçek nedenini bulmaya çalışıyoruz. Justin, hastaneye götürülerek, herhangi kötü bir travma ya da olay yaşayıp yaşamadığı ve bir dayak olayına maruz kalıp kalmadığının araştırılması yönünde muayene edildi. Eğer iyi olduğu anlaşılırsa 2 hafta daha koruma altında tutulacak ve daha sonra kimsesiz çocuklar derneğine götürülecek.” Dedi.

ABD’li psikoterapist Joe Soll ise, çocuğun ABD’li ailesi tarafından reddedilerek evlatlıktan reddedilmesinin çocuk üzerinde büyük bir darbe olduğunu belirtiyor. Soll, “Bir çocuğu bir aileden çıkardığınız zaman, bu olay çocuk üzerinde büyük bir travma yaratacaktır. Evlat edinmek için başvuruda bulunan insanların bu konularda yeterince eğitim almadıklarını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.

Çocuğun ABD’den yalnız başına moskova’ya gönderilmesinin arkasındaki ihmaller de araştırılıyor. 

Rusya’da yasalar gereği, çocuk evlat edinmek isteyen ailelerin çocuğu yurt dışına götürmeden önce bir süre vakit geçirmeleri gerekiyor. ABD’li ailenin Justin’i ülkesine geri göndererek bütün kuralları ve prosedürleri yerle bir ettiği belirtiliyor. Kremlin Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi Pavel Astakhov, “Birleşik Devlet Havayolları’nın bir çocuğu herhangi bir ebeveyn koruması olmadan nasıl uçağa aldığını ve Moskova Havaalanı’nın çocuğu nasıl ülkeye soktuğunu da araştıracağız.” Şeklinde konuştu.

Rusya’nın Pasifik kıyısındaki Vladivostok’ta doğduğu belirlenen istenmeyen çocuk Justin, şu anda Rusya Hastanesi’nde kontrollerden geçiriliyor. Bu şok edici olayın, Rus çocukların evlat edinildikleri ABD’li aileler tarafından öldürülmesinin arkasındaki sır perdesini de aralaması bekleniyor. Daha önce yaşanan bir olayda, 2 yaşında bir erkek çocuğu, ABD’li babası tarafından otomobilin içinde 30 derecelik sıcağa maruz bırakılarak öldürülmüştü.
MYNET HABER