Dünya

Dünya
Dünya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2/26/2020

Yere çöp atmanın bedelini 11 yıl sonra ödedi

Genç bir öğrenciyken yediği sandivicin kağıdını yere atması pahalıya mal oldu 11 yıl sonra mahkeme masrafları dahil 3 bin lira dolayında ceza kesildi.

11 yıl sonra ödedi

Ağustos 2009'da gıyabında mahkeme masrafları dahil 370 sterlin (Yaklaşık 2945 TL) cezaya çarptırılan Grace Firth, duruşmada mahkeme celbi eski evine gönderildiği hakkında dava açıldığından bile haberi olmadığını söyledi.

Yargıç, şimdi 32 yaşında olan Firth'ün açıklamasını kabul etti.

Mahkeme masrafları silinirken ceza da 55 sterline (Yaklaşık 438 TL) indirildi.

İngiltere'de başkent Londra'da yere sigara izmariti, sakız ya da başka bir çöp atmanın cezası 65 sterlin (Yaklaşık 517 TL). Belediyeler tarafından toplanan bu cezaların 15 gün içinde ödenmemesi halinde, dava açılıyor, cezanın miktarı 2500 sterline (Yaklaşık 19 bin 900 TL) kadar çıkabiliyor.

Belediyeler yerlere çöp atanları cezalandırmak için özel güvenlik şirketleriyle anlaşıyor.


İngiltere'de geçen yıl Ağustos'ta yayımlanan verilere göre son altı yıl içinde kesilen cezaların oranı dört kattan fazla arttı.

İngiliz Guardian gazetesine göre 2018'de belediyeler 250 bin'den fazla kişiye yere çöp atmak suçundan ceza kesti.

Bu cezaların yüzde 86'sının belediyeler adına çalışan özel şirketler aracılığıyla kesildiği açıklandı.

11/24/2019

Doğanın 5. gücü bulundu mu - X17 parçacığı hakkında bilinmeyenler

Dizüstü bilgisayarların çalışmasına, evrendeki her etkileşimi yöneten dört doğa gücüne ek olarak beşinci bir güç bulunmuş olabilir mi

X17 parçacığı hakkında

CNN'in haberine göre Macar Bilimler Akademisi'ne bağlı Nükleer Araştırmalar Enstitüsü'nde (Atomki) görevli fizikçi Attila Krasznahorkay'ın başkanlığındaki ekip, "X17 parçacığı" adlı gizemli bir parçacığın varlığına işaret edebilecek bulgulara ulaştıklarını açıkladı.

X17 parçacığı hakkında

Ekip bu bulguya, uyarılmış bir helyum atomunun, bozunurken nasıl ışık yaydığını araştırırken ulaştı. Parçacıkların, sıra dışı bir şekilde, 115 derecelik bir açıyla parçalanması bilinen fizik kurallarıyla açıklanamıyordu.

CNN'e konuşan Krasznahorkay, "X17, gözle görünür dünyamızı karanlık maddeye bağlayan parçacık olabilir" dedi.

Macar bilim adamı, X17 adının, parçacığın kütlesinin 17 megaelektronvolt olarak hesaplanmasından kaynaklandığını da söyledi.

Fizikte bilinen temel kuvvetler, çekim gücü, elektromanyetik güç, güçlü atom gücü ve zayıf atom gücü olarak tanımlanıyor ve bunlar dört doğa gücü olarak anılıyor.

Bunların hepsinin kendi güç taşıyıcı parçacıkları var.

'X17 parçacığı Devrim niteliğinde'


California Üniversitesi'nden fizik ve astronomi uzmanı Prof. Jonathan Feng, Krasznahorkay'ın çalışmalarını yıllardır takip ettiğini belirterek araştırmanın yeni bir dönüm noktası olabileceğini söyledi.

CNN'e konuşan Prof. Feng, "Sonuçlar tekrarlanabilirse Nobel Ödülü'nün yeni sahibini bulmak çok kolay olacak" dedi.

Macar bilim insanları, üç yıl önce 'Pyhsical Review Letters' adlı bilim dergisinde konu ile ilgili ilk makaleyi yayımlamışlardı.

Krasznahorkay'a göre ekibi o dönem Berilyum 8 izotopunun bozunumu üzerinde çalışıyordu.

X17 parçacığı hakkında

Deneyleri sırasında elektron ve pozitronların sıra dışı bir şekilde; yaklaşık 140 dereceyle ayrıldıklarını gördüklerini belirten Krasznahorkay, "Yepyeni, daha önce kimsenin görmediği, parçacık fiziğinin Standart Modeliyle açıklanamayacak bir parçacıktan söz ediyorduk. Bu yüzden de parçacık mercek altına alındı" dedi.

2016'da Krasznahorkay'ın ekibin ulaştığı bulgular başlangıçta fazla dikkat çekmedi ve şüphe ile karşılandı.

Ancak Prof. Feng, fiziğin kurallarını değiştirebilecek bir buluş ya da basit bir laboratuvar hatası olabilecek bu bulguları temel alarak bir teori geliştirmeye çalıştı.

Feng, "O zaman bazıları, Macar uzmanların çuvalladığını iddia ediyordu. Dünya genelinde nükleer fizikçiler Macarların yanlışını bulmaya çalışıyordu. Ama devrim niteliğinde olabilecek bu sonuçların bir kenara atılmasını kabul edemezdik" dedi.

'Karanlıktan korkan bir güç'

Prof Feng'in ekibi Krasznahorkay'ın çalışmasıyla, fizik tarihinde şimdiye kadar bu alanda yapılan tüm çalışmaları kıyasladı ve "karanlıktan korkan güç" olarak tanımladıkları X17'nin şimdiye kadar bulunamayan "beşinci güç" olabileceği sonucuna vardı.

Feng, 2016'daki çalışmalarını 2019'daki deneyleriyle tekrarlamayı başaran Macar ekibin elde ettiği sonuçların kaynağının beşinci güç olmama ihtimalinin "trilyonda bir" olduğunu söyledi.

CNN'in haberinde şöyle deniyor:

"Şimdi deneysel araştırma grupları Krasznahorkay'ın bulgularına odaklandı. Beşinci gücün yeni tezahürleri, bunun işleyişini daha iyi anlamayı ve bu güçten yararlanmamızı sağlayacak uygulamalar geliştirilmesinin kapılarını açabilir.

"Bu çalışmalar, bizi Albert Einstein'ın hep peşinde koştuğu ama bulamadığı fiziğin Kutsal Kâse'sine biraz daha yakınlaştırıyor. Fizikçiler, şimdi galaksilerin oluşumundan parçacıkların davranışlarına tüm kozmik güçleri açıklayabilecek 'birleşik alan teorisi' yaratmayı umuyor. Ama evren, sırlarını kolay vermiyor. Feng, 'Beşinci güç son güç olmayacak. Altıncı, yedinci, sekizinci güç de olabilir' diyor."

11/18/2019

Motorola katlanan çift ekranlı telefonu Razr ile piyasaya dönüş yapıyor

Motorola, tam olarak katlanan yeni Razr'ı "imkansız" bir mühendislik başarısı olarak tanımlıyor. Ancak yeni Motorola Razr, Çinli dev Lenovo'nun 2014'te Google'dan satın aldığı Motorola'nın attığı yenilikçi bir adım olarak görülüyor.

katlanabilir ekranlı telefon

Motorola, 15 yıl önce ilk piyasaya çıktığında büyük ilgi gören, ince, katlanan Motorola Razr modeli telefonunun yeni halini piyasaya sürecek.



6,2 inç ekrana sahip yeni akıllı telefon katlandığında, gelen bildirimler dış yüzündeki daha küçük bir ekranda görülüyor.

ABD'de 26 Aralık'ta 1500 dolar fiyatla satılmaya başlanacak telefon, diğer pazarlara daha sonra sunulacak.

Ancak uzmanlar, cihazın küresel akıllı telefon satışlarında pek bir etki yaratmasını beklemediklerini söyledi.

IDC Analisti Fransisco Geronimo, "Herkesin sorduğu soru, bu katlanır cihazın Motorola'nın kaderini değiştirip değiştirmeyeceği, çünkü piyasa payları çok çok küçük. Dürüst olmak gerekirse, değiştireceğini sanmıyorum" dedi.

Ancak yeni Razr, Çinli dev Lenovo'nun 2014'te Google'dan satın aldığı Motorola'nın attığı yenilikçi bir adım olarak görülüyor.

CCS Insight'tan Ben Wood, "İçinde bulunduğumuz, dokunmatik ekranlı dikdörtgen siyah telefonlar döneminde, Motorola Razr'ın piyasaya biraz heyecan getirme potansiyeli var. Piyasaya çıktığında Lenovo'nın talebe yetişmekte zorlanacağına şüphem yok" diye konuştu.

Firmanın ilk aşamada sadece 200 bin telefon piyasaya süreceği söyleniyor ancak şirket henüz bu bilgiyi doğrulamadı.

'İmkansız' mühendislik iddiası

Motorola, tam olarak katlanan yeni Razr'ı "imkansız" bir mühendislik başarısı olarak tanımlıyor. Samsung Galaxy Fold telefonları katlandığında, iki ekran arasında ciddi bir boşluk oluyordu.

katlanabilir akıllı telefon

Motorol Ürün Geliştirme Müdürü Glenn Schultz, "Yeni Razr'da telefon tasarımını yeniden düşünmek zorundaydık" dedi ve ekledi:

"Hiç boşluk kalmamasını sağlayan menteşe, piyasaya tamamen katlanan bir telefon sürmemizi sağladı. Çok kişi bunu yapamayacağımıza inanıyordu. Ancak herkesin imkansız olduğunu düşündüğü bir şeyi yapmaya çalışmak eğlenceli."

Daha önce cihazın yaz aylarında piyasa sürüleceği söyleniyordu ancak bazı aksaklıklar yaşandı. Bu sayede, Samsung ilk katlanır telefonu piyasaya sürecek zamanı buldu. Ancak Samsung'un acelesi, Galaxy Fold'da sorunlar yaşanmasına yol açtı ve firma 2 bin dolarlık cihazın dayanıklılığı konusunda uyarı yapmak zorunda kaldı.

Motorola, yeni Razr'ın su geçirmez olduğunu ve garanti kapsamındaki cihazların ekranının 24 saat içinde değiştirileceğini söylüyor.

Cihazın kapalı haldeki kalınlığı 14 milimetre. İlk Razr'ın kalınlığı ise 13,9 mm'ydi.

çift ekranlı telefon

Firmanın "Quick View Display" adını verdiği ekran, bildirimleri görüntülemek, gelen mesajlara şablonlarla ya da sesle yanıt vermek, aramaları açmak ve temasız ödeme yapmakta kullanılabiliyor.

Motorola'nın Başaşağı giden pazar payı

Katlanır ekranlı telefonların gecikmesi, sektörün daha küçük oyuncularına tıpkı Motorola'nın 2004'te yaptığı gibi piyasa paylarını genişletmek için bir boyluk sundu. Razr telefonlar, ince yapısı ve metalik estetiğiyle meşhur olmuştu.

Telefonun tanıtımında Paris Hilton ve David Beckham gibi isimler de rol oynamıştı.

2006'da Motorola, cep telefonu pazarının dörtte birini ele geçirip, Finlandiyalı dev Nokia'nın ardından ikinci olmuştu.

Ancak daha sonra iPhone'lar çıktı ve Motorola'nın pazar payı 2007'deki yüzde 21,4'lük orandan bir yıl sonra yüzde 13,9'a geriledi. Pazar payı daha sonraki yıllarda da sürekli geriledi ve bugünkü yüzde 2'lik orana düştü.

11/08/2019

Denizin altında yanardağ patlaması sonucu batan adanın yerine

Denizin altında yanardağ patlaması gerçekleşti patlama sonucunda bir ada battı ama onun yerine üç katı büyüklüğünde bir ada meydana geldi.

batan adanın yerine

Büyük Okyanus'taki Tonga Takımadaları'nda patlayan bir denizaltı yanardağı, krallığı oluşturan 172 adadan birini batırdı.

Yanardağın püskürttüğü lavlardan, batan adanın üç katı büyüklüğünde yeni bir ada oluştu.

batan adanın yerine

Tonga Jeoloji Dairesi'nden Taaniela Kula, yeni adanın 100 metre genişliğinde ve 400 metre uzunluğunda olduğunu ve batan Lateiki Adası'nın 120 metre batısında yer aldığını söyledi.

Denizaltı volkanında geçen ay başlayan faaliyetin 18 gün sürdüğü belirtiliyor.


Tonga Krallığı, sık sık depremlerin meydana geldiği Pasifik Ateş Çemberi'nde yer alıyor.

Yeryüzündeki depremlerin yaklaşık yüzde 90'ı, Şili'den Yeni Zelanda'ya büyük bir alanı kapsayan bu kuşakta gerçekleşiyor.

2014'te de yine bir denizaltı volkanının faaliyete geçmesi sonucu yeni bir ada daha oluşmuştu.

KAYNAK: BBC Türkçe

10/20/2019

Trump'ın Mektubundan sonra Türkler Amerika ve Amerikan Başkanı hakkında ne düşünmüştür?

Türkler Amerika

Amerika Birleşik Devletleri başkanı Donald Trump'ın Erdoğan'a mektubu Amerika'da tartışma yarattı: 'Acaba Türkler Amerika ve Amerikan Başkanı hakkında ne düşünmüştür?' tartışması başladı.


Amerika Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a 9 Ekim'de yazdığı ve bu hafta içinde ortaya çıkan mektup; içeriği, üslubu ve kamuoyuyla paylaşılma biçimiyle ABD'de büyük bir tartışma yarattı.

Mektubu ilk olarak Fox News sunucularından Trish Regan'ın Twitter üzerinden paylaştı. Birçok gazeteci, mektupta yer alan ifadelerin yarattığı şaşkınlık nedeniyle, doğruluğunu Beyaz Saray ile teyit etmeleri gerektiğini söylüyor.

Amerikan Başkanı hakkında

Mektupta, Trump, Erdoğan'a Suriye'nin kuzeydoğusuna yönelik askeri bir operasyona kalkışmadan, müzakere yoluyla bir anlaşma yapma çağrısında bulunuyor ve "Eğer bu işi doğru ve insani bir şekilde yaparsanız tarih de sizi iyi yazar. Eğer iyi şeyler olmazsa, sizi sonsuza dek hep bir şeytan olarak görürler. Sert adamı oynama. Aptallık etme! Seni sonra arayacağım" diyor.

BBC Türkçe'ye konuşan üst düzey bir hükümet yetkilisi, "diplomatik nezaketten yoksun" olarak tanımladığı mektubun, Erdoğan tarafından reddedilerek çöpe atıldığını söyledi.

MSNBC kanalının Baş Politika Analisti Nicolle Wallace, sunuculuğunu yaptığı "Deadline: White House" adlı politika tartışma programında, mektubun tam metnini okuduktan sonra, "Bu mektup o kadar acayip ki, Beyaz Saray'dan doğruluğunu teyit etmem gerekti" yorumunu yaptı.

Wallace daha sonra Ankara'da bulunan muhabirleriyle canlı bağlantı sırasında ilk olarak, "Türkler, şu anda Amerika ve Amerikan başkanı hakkında ne düşünüyor acaba?" sorusunu yöneltti.

'Trump'ın mektubunu şaka sandık'

Mektuptaki ifadelere duyduğu şaşkınlıktan sonra teyit ettirme ihtiyacı duyan bir diğer gazeteci CNN'in Washington Başmuhabiri Jack Tapper, dün canlı yayın sırasında, "Mektubu ilk gördüğümde şaka sandım, sahte olduğunu düşündüm. Sonra Beyaz Saray Sözcüsü'ne yolladım ve bana gerçek olduğunu söyledi" dedi.

şaka sandık

Aynı programda bu değerlendirme üzerine söz alan CNN Politika Muhabiri Sara Murray, olayın ciddiyetinden dolayı mektuptaki ifadelere gülmek istemediğini belirterek, bu mektubun Trump'ın birebir görüşmelerde dünya liderlerine nasıl yaklaştığını gösteren önemli bir örnek olduğunu ifade etti.

İngiliz Times gazetesinin Diplomasi Muhabiri Catherine Philip, "Şunu bir hazmetmemiz lazım: Trump'ın Erdoğan'a yazdığı gerçek bir mektubun, aslında şaka olduğunu sandık" dedi.

ABD'de iddia kontrolü ve doğrulaması yapan bazı yayınlar, Trump'ın Erdoğan'a gerçekten böyle bir mektup yazıp yazmadığıyla ilgili doğrulama incelemesi yaptı.

Amerikalı Tarihçiler ve uzmanlar: Utanç verici

ABD politikası uzmanları ve tarihçiler, başkanın bir başka ülke liderine yazdığı mektupların tamamının resmi belge statüsü kazandığını ve arşivlendiğini belirtiyor. Uzmanlara göre, normal şartlar altında mektuplar başkan tarafından, ekibinden bu tarz yazışmaları yapmakla sorumlu kişiye verilecek mesajlar anahatlarıyla anlatılır, bu mesajlar diplomatik yazışma teamüllerine uygun bir şekilde taslak halinde getirilir ve daha sonra hem Başkan hem de konuyla ilgili diğer yetkililerle paylaşıldıktan sonra nihai halini alır. Daha sonra da resmi bölge muamelesi görerek, gönderileceği yere iletilir ve arşivlenir.

Utanç verici

Uzmanlar ve tarihçiler, Trump'ın bu mektubunun bugüne kadar teamüllere aykırı olduğunu ve Başkan'ın başka kimseye danışmadan "mektubu dikte ettirerek, yazıp göndermiş gibi" göründüğünü söylüyor.

Eski Başkanlar George W. Bush ve Barack Obama döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi, Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı'nda çeşitli görevlerde bulunan Kelly Magsamen, attığı Twitter mesajında, Trump'ın mektubunu "utanç verici" olarak nitelendirdi.

Magsamen, "ABD başkanı tarafından yabancı liderlere yazılmış bazı mektupların hazırlık sürecinde yer almış biri olarak, size bunun normal olmadığını söylemek isterim. Utanç verici" dedi.

New York Üniversitesi'nden ABD başkanları tarihçisi Timothy Naftali, normal şartlar altında başkanların kendileri adına metinleri kaleme alan yazarlar ve iletişim uzmanlarıyla çalışarak, "bir ABD başkanından beklenecek kadar dolu içeriğe ve zarafete sahip, titizlikle yazılmış metinler" ortaya çıkarmaları gerektiğini söyledi. ABD basınına konuyu değerlendiren Naftali, Erdoğan'a yazılan mektubun "bir amatörün elinden çıkmış" gibi göründüğünü belirtti.

ABD basınına mektubu değerlendiren Naftali, "Kendisine tavsiye ya da fikir verilmesini kabul edemeyen Trump, bugüne kadar selefleri tarafından korunan ve o koltuğa oturan kişinin ne kadar hatalı olursa olsun Amerikan başkanlığı makamının her zaman profesyonel kalmasını sağlayacak mekanizmaları da sistemli bir şekilde ortadan kaldırdı. Erdoğan'a yazılan mektup, Amerikan devletine ait olma özelliğini taşımayan ve bir amatörün elinden çıkmış bir ürün" dedi.

'Mafya babaları gibi tehditkar bir üslup kullanıyor"


Mektubun ortaya çıkma biçimi ve içinde kullanılan üslup da tartışma yarattı ve eleştiri topladı.

Vox'un Ulusal Güvenlik Muhabiri Alex Ward, mektubu "diplomasi tarihinin en hayret verici mektuplarından biri" olarak tanımladı.

Ward, nezaket ve başkanın iletişim kurallarının her birinin ihlal edildiğini belirterek, mektubu "saygısız, çirkin ve her türlü diplomatik nezaketten uzak" olarak tanımladı.

Washington Post'a bir makale yazan, George Washington Üniversitesi Öğretim Üyesi Henry Farrell ve Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi Abraham Newman, Trump'ın kırmızı çizgilerini "mafya babalarını anımsatan tehditkar bir üslupla" belirlediğini yazdı.

Farrell ve Newman, Trump'ın mektubunda hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceği tehditler savurduğuna da dikkat çekti.

Bloomberg analistlerinden Jonathan Bernstein de mektup konusunda kendisini en çok etkileyenin, Trump'ın bunu Kongre liderlerine dağıtacak kadar büyük bir başarı sanıp, yazdığı mektupla "böbürlenmesi" olduğunu belirtti.

Mektup, Trump'ın önceki gün Suriye konusunda Kongre liderleriyle yaptığı toplantıda Türkiye'nin askeri operasyonuna yeşil ışık yakmadığını ispatlamak için Erdoğan'a "ağır" bir mektup yazdığını söylemesinin üzerine ortaya çıktı.

Trump daha sonra, Temsilciler Meclisi'nde azınlık lideri Cumhuriyetçi Kevin McCarthy'den mektubun kopyasını masadakilere dağıtmasını istedi. Mektup Kongre üyeleriyle de paylaşıldıktan kısa bir süre sonra basına sızdı. KAYNAK: BBC Türkçe

10/13/2019

Uluslararası uzay istasyonunda inek hücrelerinden 3 boyutlu yazıcıyla biftek üretildi

hücreden et üretme

Bilim sınır tanımıyor ilerde Mars gezegeninde oluşturulacak olan koloniler de beslenmeyi sağlayabilmek için yapılan ilk deneyde Uluslararası uzay istasyonunda manyetik yazıcı ile inek hücrelerinden biftek üretildi proje bir İsrailli şirkete ait bu proje ile dünyanın her yerinde hücrelerden et üretilebileceği iddia ediliyor

Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki astronot ve kozmonotlar için inek hücrelerinin üç boyutlu yazıcıyla çoğaltılması yoluyla biftek üretildi.

Deney tüpü içinde Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderilen et hücreleri, Rus kozmonotlar tarafından yazıcıdan çıkarılarak biftek haline getirildi.

inek hücresinden biftek

Uzmanlar İsrailli bir şirketin geliştirdiği teknolojinin denendiği bu projenin, dünyanın her yerinde et üretimi yapılabileceğini kanıtladığını söylüyor.

Bu yöntemin özellikle tarıma elverişli olmayan bölgelerde et üretimi için bir çözüm olabileceği belirtiliyor.

Aralık 2018'den bu yana laboratuvar ortamında et üreten Aleph Farms adlı şirketin ineklerden aldığı hücreler, etin besin değerini artıran bir suyla birlikte bir deney tüpüne konularak 25 Eylül'de Soyuz MS-15 uzay aracıyla Kazakistan'dan, Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderildi.

400 kilometrelik yolculuktan sonra istasyona ulaşan hücreler, Rus kozmonotlar tarafından, 3D Bioprinting Solutions adlı Rus şirketinin ürettiği manyetik yazıcıyla kas dokusuna (et) dönüştürüldü.

yazıcıyla biftek üretme

Ay ve Mars'a yerleşecek ilk kolonilere protein

Rus kozmonotların denemediği et, 3 Ekim'de Dünya'ya gönderildi. Eti deneyenler, ortaya çıkan ürünün hoş bir tadı olduğunu, geleneksel biftekle aynı tat ve kıvama sahip olduğunu söylüyor.

3D Bioprinting Solutions'un proje müdürlerinden Grigoriy Şalunov, Business Insider dergisine "Bu deney konseptimizin geçerliliğini güçlü bir şekilde kanıtlıyor" dedi.

Şalunov, gelecekte uzayın derinliklerinde yapılacak yolculuklar ve Ay ile Mars'taki ilk kolonilere protein kaynağı sağlamayı umduklarını söyledi.

NASA uzay bahçesi projesi üzerinde çalışıyor

Uluslararası Uzay İstasyonu'nda 2015'te yapay ortamda marul üretilmişti.

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, Ay'ın yörüngesinde dolaşacak bir uzay istasyonunda marul, çilek, havuç ve patates üretilecek bir uzay bahçesi yaratma projesi üzerinde çalışıyor. KAYNAK: BBC Türkçe

4/28/2019

CIA'in nazar boncuklu ilk Instagram paylaşımının sırrı

CIA Yeni açtığı Instagram hesabın da paylaştığı ilk fotoğraf şifreler ile dolu işte içinde nazar boncuğu da bulunan o fotoğrafın şifreleri

gizlilik ve casusluk

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), özünde gizlilik ve casusluk taktikleri ile biliniyor.

Ancak yeni sosyal medya hesabıyla CIA'in daha çok esprili ve ironik tarafının ortaya çıktığını söylemek mümkün.

CIA, yeni açtığı Instagram hesabından ilk fotoğrafını geçtiğimiz hafta içinde paylaştı.

ABD'nin Virginia eyaletindeki Langley şehrinde yer alan genel merkezinden paylaşılan fotoğrafta, kurum içinde çalışan ajanların kullandığı nesneler yer alıyor.

Fotoğrafın altında ise "Tek gözümle bile casusluk yaparım" yazıyor.


CIA'in sözcüsü, Amerikan CBS haber kanalına yaptığı açıklamada nesnelerin çoğunun çalışanlarına ait olduğunu aktardı.

Daha önce Twitter ve Facebook hesapları bulunan CIA'in Instagram'a giriş yapmasının nedeni ise gençlerin ajan, analist ya da memur olarak işe başvurması için ilgisini uyandırmak.

gizli konumlardan selfieler

Peki siz bu nesnelerin hangilerini tahmin edebildiniz?

1) Bir bitki, CIA'in yabancı istihbarat 'köklerini' anlatan alaylı bir benzetme.

2) Bir saat, 11 Eylül 2001 saldırıları sırasında Dünya Ticaret Merkezi'ne ilk uçağın çarptığı 8:46 saatini gösteriyor.

3) ABD'nin Asya'daki ana rakibi Çin'in bir haritası.

4) Yunan tanrıçası Athena'yı ve bilgeliği temsil eden altın kaplama bir baykuş heykeli. CIA'in operasyon direktörü (COO) Andy Makridis tarafından fotoğrafa konması tavsiye edilmiş.

5) Nazar boncuğu. CIA çalışanlarının yüz yüze kaldığı tehlikeleri anlatmak amacıyla konmuş olabilir.

6) Amerikalı aktör Ben Affleck'in yönettiği ve başrolde oynadığı Oscar ödüllü Argo filmine ilham veren eski CIA ajanı Tony Mendez'i temsil eden bir çizim. Bu yılın başında 78 yaşında ölen Mendez özellikle 1979-81 yılları arasında film prodüktörü kılığına girerek İran'dan 6 Amerikan diplomatı kurtarmasıyla biliniyor.

7) Kol düğmeleri, CIA ajanlarının birbirini tanımak için kullandığı söylenir.

8) Büyük ihtimalle kimliğini saklamak isteyen CIA ajanları tarafından kullanılan gri bir peruk.

9) CIA Direktörü Gina Haspel'in fotoğrafının olduğu bir kimlik kartı.

10) Çok gizli kanıtları yok etmek için ajanlar tarafından kullanılan kağıt torba.

'Gizli konumlardan selfieler olmayacak sözü'

CIA sözcüsü, CBS'e yaptığı açıklamada Instagram üzerinden genç yeteneklere ulaşmayı hedeflediklerini söylerken, "Hesap üzerinden ajanların hayatına dair gözlem olanağı vereceğiz ancak gizli konumlardan selfie konulacağına dair söz veremeyiz" dedi.

CIA Direktörü Gina Haspel, hesabın açılacağını Alabama'daki Auburn Üniversitesi'ndeki bir soru-cevap seansı sırasında açığa çıkarmıştı.

Haspel'e göre hesabın açılmasının amacı istihbarat servisinin modern çağa ayak uydurarak dijitalleştiğinin bir kanıtı.

CIA, attığı ilk tweetinde de, "Bunun ilk tweetimiz olduğunu ne doğrulayabiliriz ne de reddebiliriz" diyerek nüktedan diline bir örnek vermişti.

KAYNAK: BBC Türkçe

4/27/2019

Polis baskınını "Annecim, polis" diye haber veren papağan tutuklandı

Yeşil cennet papağanı polis baskınını "Annecim, polis" diye haber verince gözaltına alındı papağan ifade vermeye yanaşmıyor susma hakkını kullanıyor.

susma hakki

Teresina kentindeki Vila Irma Duce mahallesinde yapılan baskında, yeşil tüylü papağan polisler eve girer girmez bağırmaya başladı.

Baskında yer alan bir polis memuru "Bunun için eğitilmiş olmalı. Polis yaklaşır yaklaşmaz, bağırdı" dedi.

Papağanın gözaltına alınmasının ardından, Teresine Hayvanat Bahçesine götürüldüğü belirtildi.

"Papağan sessiz kalma hakkını kullanıyor gibiydi"

Brezilyalı bir gazeteci, papağanın sessiz kalma hakkını kullanıyor gibi göründüğünü söyledi ve "Şimdiye dek hiç ses çıkartmadı" dedi.

Veteriner Alexandre Clark da "Çok sayıda polis memuru gelip gitti ama hiçbir şey söylemedi" diye konuştu.

Polis, papağanın "India" adıyla tanınan sahibinin geçmişte iki kez uyuşturucu kaçakçılığı suçundan tutuklandığını belirtti.

India'nın 30 yaşındaki kocası Edvan'ın da, baskın yapılan evde kokain bulunmasının ardından tutuklandığı duyuruldu.

Globo televizyonunun haberine göre 16 yaşındaki kızları ise iç çamaşırında içinde esrar bulunmasının ardından, uyarı verilerek serbest bırakıldı.

KAYNAK: BBC Türkçe

4/20/2019

Notre-Dame Katedrali yangınından 200 bin arı nasıl sağ kurtuldu

Arı nüfusunu çoğaltmak için Notre-Dame Katedralinde bulunan arı kovanlarına alevler ulaşamadı arılara zarar veremedi dumanları arıları ise sarhoş etmiş

ari nasil sag kurtuldu

Katedralin çatısında yaşayan 200 bin arının, yangında öldüğü sanılıyordu.

Ancak, katedraldeki arıların bakıcısı Nicolas Geant, arıların hayatta olduğunu söyledi.

Gaent, Paris'teki arı nüfusunu artırmak için başlatılan proje kapsamında 2013'te çatıya konulan arı kovanlarına o günden bu yana bakıyor.

Arı kovanları, Notre Dame'ın güney kanadında kutsal eşyaların tutulduğu odanın üzerinde, ana çatının 30 metre altında tutuluyor.

Nicolas Geant, arı kovanlarının yangında hiçbir hasar almadığını söyledi.

sadece sarhos ediyor

Avrupa arıları, diğer arı türlerinin aksine tehlike sezdiklerinde midelerini tıka basa balla dolduruyor ve kraliçe arıyı korumak için kovanlarında kalıyor.

Geant, yangında arılara yönelik en büyük riskin yüksek sıcaklıklar olduğunu, dumanın ise arıları sadece sarhoş edeceğini söyledi.

Geant Associated Press Haber Ajansına yaptığı açıklamada "Karbon dioksit arıları öldürmüyor, sadece sarhoş edip, uyutuyor." dedi.

Arıcılar da, sokulmadan kovanlara yaklaşabilmek için duman kullanıyor.


Geant CNN televizyonuna yaptığı açıklamada "Notre-Dame'a olanlar çok üzücü çünkü çok güzel bir yapı. Tanrı'ya şükür, alevler arılara dokunmadı. Bu bir mucize" diye konuştu.
KAYNAK: BBC Türkçe

4/12/2019

İsrail Dünyanın uydusu Ay yüzeyini Filistin gibi işgal edeceğini zannedince

ay yuzeyi filistin

İsrail uzay yarışında Dünyanın uydusu Ay yüzeyine Beresheet adlı aracı gönderdi ama araç teknik sorunlar yaşadı yumuşak iniş yapması gerekirken Ay yüzeyine çarptı.

Israel Areospace Industries şirketiyle birlikte Ay'a yolladığı Beresheet aracının inişi başarısızlıkla sonuçlandı.

Aracın inişi sırasında yaşanan teknik sorunlar nedeniyle inişin planlandığı şekilde yumuşak gerçekleşmediği, aracın ay yüzeyine çarptığı açıklandı.

Adı Yaratılış anlamına gelen aracın Ay'da fotoğraflar çekip deneyler yapması planlanıyordu.

Bugüne kadar Ay'a araç indirmeyi başaranlar yalnızca Sovyetler Birliği, Rusya, ABD ve Çin hükümetlerine bağlı uzay ajansları olmuştu.

Maliyeti 100 milyon dolar olan misyonun gelecekteki düşük maliyetli Ay keşiflerinin önünü açması hedefleniyordu.

Uzayın boyutları düşünüldüğünde Ay dünyaya neredeyse bir adım kadar yakın. Bugüne kadar gerçekleşen uzay yolculuklarında Ay'a ulaşmak yalnızca birkaç gün sürüyordu.

Fakat Beresheet'in hedefine varması aylar sürdü.

Bunun nedeni, Dünya'nın etrafında pek çok dönüş yaparak zamanla dünyadan uzaklaşması ve Ay'ın yörüngesine girmesiydi.

Uzay aracı, Dünya ile Ay arasındaki 380 bin kilometrelik uzaklığın 15 katını gitti. Bunun esas amacı maliyeti düşürmekti.

Beresheet tek başına bir roketin üzerinde düz bir doğrultuda Ay'a seyahat etmektense çok sayıda başka uyduyla birlikte SpaceX Falcon 9 roketiyle Dünya'dan ayrıldı.

Roketi paylaşmak maliyeti azaltsa da hedefe varmak için yapılması gereken manevra sayısını artırdı.

İsrail aracını için en zor görev Ay'a yumuşak bir şekilde inmekti.


Bunun İngiltere'deki Nammo şirketi tarafından geliştirilen bir motorla yapılması planlanıyordu.

Beresheet uzay araci

Leros motoru hem aracı Ay'a kadar götürdü, hem de yumuşak iniş görevini üstlendi.

1,5 metre yüksekliğindeki uzay aracının Ay'a yaklaşırken hızını ani bir şekilde azaltması gerekiyordu.

Nammo'nun kıdemli itki mühendisi Rob Westcott, "Bu tür bir motoru daha önce böylesi bir görev için hiç kullanmadık" demiş ve motorun yapması gerekeni şöyle anlatmıştı:

"En büyük zorluk motorun çalışıp çok ısınması, ardından kısa bir süreliğine kapatılması ve ısı termal kütlede bulunmaya devam ederken çok hassas bir şekilde tekrar çalıştırılarak Ay'a yumuşak bir şekilde inişi sağlaması."

Bu sürecin 20 dakika sürmesi bekleniyordu.

Yapılması gereken tüm komutlar araca yüklenmişti ve bu yüzden görev kontrol odası yalnızca aracı izlemekle yetiniyordu. Ancak Israel Areospace Industries şirketinin Genel Müdürü Opher Doron "Başarılı bir şekilde inemedik" açıklamasını yaptı.

Aracı Tel Aviv'deki kontrol odasından takip eden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da "İlk seferde başaramayabilirsiniz, ama denemeye devam edersiniz" dedi. KAYNAK: BBC Türkçe

3/14/2019

Dörtyüz Bin Lego ile ortya çıkarılan Muhteşem Volkswagen Kamp Transporter

Lego uzmanları bir araya gelip gece gündüz bir hafta çalışarak tam 400.000 Lego parçasını birleştirerek Volkswagen'in efsane olmuş Transporter kamp minibüsün birebir kopyasını oluşturdu.

Volkswagen Kamp Transporter

Her Bir seferde bir tuğla. Çocukken veya kendi çocuğunuzla birlikte, LEGO® modellerini muhtemelen bu şekilde yarattınız. Ve bu, tam da dünyanın en iyi inşaatçılarından ikisinin, sadece altı haftada LEGO® tuğlalarından bir Volkswagen Tip 2 kamp aracının yaşam boyutunda bir versiyonunu yapma becerisini oluşturdu.

Lego exterior design

Bu hafta Münih'teki bir seyahat kongresinde tanıtılan Volkswagen minibüsünün son ağırlığı 1.543 lbs olan yaklaşık 400.000 parça gerekiyordu. Tip 2'den gerçek tekerlekleri kullanıyor ve tüm Volkswagen kamp kamyonetlerinde açılır tavan ve sürgülü kapı var. Ve iç mekan aynı kampçı gibi inşa edilmiştir.

Lego interior design

Minibüs, dünyadaki resmi olarak onaylı 12 LEGO uzmanından biri olan Rene Hoffmeister tarafından tasarlandı ve üretildi. İkili, meslektaşı Pascal Lenhard ile birlikte, minibüs için bir plan oluşturmak için gerekli olan tuğla sayısı için kesin bir rakam da dahil olmak üzere 3D modellemeyi kullandı. Kapılar gibi büyük esnek parçaların çalışmasını sağlamanın ötesinde, çift aynı zamanda tüm tuğlaların çökmesini engellemek için yan duvarlarda ve diğer dikey yüzeylerde yapısal sağlamlık sağlamak zorundaydı.

Bu planların hepsi, kendilerini pencereler için 20.000 şeffaf tuğla kısa buldukları zaman neredeyse heyecandan camdan dışarı çıktılar.

Hoffmeister, “Esasen dokuz günlük bir haftaya ihtiyacımız olurdu” diyor. “Ancak, var olmadıkları için tek seçenek gece vardiyasasıydı.”

Günün 24 saati bir çalışma patlamasıyla, model zamanında tamamlandı. Bitmiş ürün yaklaşık 16 fit uzunluğunda, 6 fit genişliğinde ve sadece 10 fit uzunluğunda açılır çatı oluşturdular.

3/13/2019

Tavuk kümesine avlanmaya giren Tilki nasıl av oldu

Tavuk çiftliğinde kümese dalan Tilki afiyetle midesine indirmeyi hesapladığı tavukların kurbanı oldu kapıları otomatik kapanan kümeste mahsur kalan tilkiyi tavuklar gagalayarak öldürdü

Tilki av oldu

Fransız haber ajansı AFP'nin haberine göre, Le Gros Chene tarım teknik lisesinin kümes alanına giren tilki, kümeste mahsur kaldı.

Kümes alanının otomatik kapılarının gün batımıyla birlikte kapandığı ve kitlendiği, tilkinin de bu yüzden kümesten çıkamadığı belirtildi.

Tavuklar Sürü içgüdüsüyle hareket etmişler

Ülkenin Brittany bölgesindeki okulun öğrencileri ertesi sabah tavukları kontrol etmek için kümese girdiklerinde tilkiyi ölü halde buldular.

AFP'ye konuşan okul müdürü Pascal Daniel, "Köşede cansız halde yatıyordu. Tavuklar bir sürü içgüdüsüyle saldırmışlar. Birlik olup tilkiyi gagalayarak öldürmüşler" dedi.

Organik yumurta üretimi yapan tavuk çiftliğinde tavuklar gün boyu serbest bir şekilde dolaşıyor, akşamları ise kümeslerde tutuluyor.

Okul müdürü Daniel, bir önceki tilki olayının birkaç yıl önce yaşandığını ve çok sayıda tavuğun öldüğünü anlatıyor. Kaynak: BBC Türkçe

11/27/2018

Japonların Olimpiyatlar için yaptığı Mobil Camilere sipariş yağdı

Japonlar 2020 yılında yapılacak olimpiyatlara ev sahipliği yapıyor Müslüman ülkelerden gelecek olanların ibadetlerini rahat biçimde yapabilmeleri için Mobil Camiler yaptı

Müslüman ülkelerden gelecek

Tokyo'nun 40 kilometre güneyindeki Chiba şehrinde kullanıma sunulan "Mobil Cami" ilk bakışta sıradan bir tır gibi duruyor.

Uzaktan kumandayla çalışan mekanizma sayesinde yan duvarlar sağa-sola açılıyor ve toplam 50 kişiyi alabilecek bir mescide dönüşüyor. "Mobil caminin" dışında ise aynı anda 4 kişinin abdest alabileceği su tankı ve lavabo mevcut.

Tokyo merkezli etkinlik düzenleyicisi bir şirketin projesi olan tekerlekli cami yaklaşık 890 bin dolara mal olmuş.


Japonlara özgü "omotenashi" (Müşteri kraldır) ilkesi gereği her türlü konfor düşünülerek tasarlanmış. Örneğin aracın aksamının alt kısmına ustaca yerleştirilmiş 4 kliması var ve dışarıdan fark edilmiyor.

turistik bölgelere yaymak

Tekerlekli cami seyir halindeyken uzunluğu 12 metre, geniştiği 2 buçuk metre. İstenilen yere götürülüp park edilebiliyor. Birkaç dakika içinde 6 metreye genişleyerek namaz için kullanılabilecek yaklaşık 48 metrekarelik bir alan haline geliyor.

Camide namaz kılmaya gelen ve Yomiuri gazetesine konuşan Sandha Saleem adlı Pakistanlı vatandaş 30 yıl önce Japonya'ya gelmiş. "O zamanlar Müslümanlar için namaz kılınacak çok az yer vardı ve namazı da kimsenin dikkatini çekmeden kılmak zorundaydık" diyor.

Mobil Camilerde Hedef, turistik bölgelere yaymak

Çoğunluğu Budist veya Şinto olan Japonya'da 100 bin Müslümanın yaşadığı sanılıyor. Bunların pek çoğu Tokyo ve "mobil caminin" caminin çıktığı Chiba şehrinin de yer aldığı Kanto Havzası'nda.

Şimdilerde Japonya'nın büyük şehirlerinde namaz kılınabilecek yerlerin sayısı artmış olsa da hala çok yetersiz.

Projenin yönetim kurulu başkanı Yasuharı Inoue yaptığı açıklamada, "Ben Budist'im ama herkesin rahatça dua edebileceği bir çevre yaratmak istedim" diyor.

Üretici şirket şimdi projeyi turistik bölgelere ve diğer uluslararası etkinliklere de yaymayı planlıyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE

11/19/2018

Adolf Hitler'in Yahudi çocuğu Rosa Berline ile çekilen resmi

Adolf Hitler ile çekilen bu resim açık arttırma ile satıldı büyükannesinin yahudi olduğu anlaşılınca Rosa Berline'nin Hitler'e ait mülklere girmesi yasaklandı

Yahudi çocuğu Rosa Berline

Adolf Hitler'in Yahudi kızla çekilmiş imzalı fotoğrafı açık artırmada 11 bin 520 dolara satıldı. ABD'nin Maryland eyaletindeki Alexander Tarihi Müzayede Evi'nde açık artırmaya çıkartılan fotoğraf 6 yaşındaki Rosa Bernile Nievau'ya sarılan Hitler'i gülerken gösteriyor. Siyah-beyaz fotoğraf 1933 yılında Heinrich Hoffman tarafından çekildi. Hitler'in inzivaya çekilmek için kullandığı Almanya'nın Bavyera eyaletindeki Berghof'ta bulunan mülkünde çekilen fotoğraf Hitler'in imzasını yaşıyor. Fotoğrafın üzerinde "Sevgili Rosa Nienau Adolf Hitler Münih 16 Haziran 1933" yazıyor.

Alexander Tarihi Müzayede Evi tarafından yapılan açıklamada Hitler'in küçük kızın Yahudi kökenleri hakkında bilgi sahibi olduğu ancak bunu görmezden geldiği ifade edildi. Müzayede evinin satış müdür yardımcısı Andreas Kornfeld fotoğrafı satın alan kişinin kimliği hakkında herhangi bir açıklama yapmadı. 6 milyon Yahudi'nin ölümünden sorumlu olan Hitler'e ait fotoğrafın propoganda amacıyla çekildiği ve Hitler'i "nazik bir kişilik olarak" gösterme amacı taşıdığı ifade ediliyor.

Fotoğrafın arkasındaki Rosa Berline'nin hikayesi


Müzayede evinin verdiği bilgiye göre Rosa Bernile, Hitler ile aynı gün doğması nedeniyle 1933 yılında düzenlenen doğum gününe katılan davetliler arasındaydı. Aynı gün çekilen fotoğraflar sonrasında ikisi arasında yakın bir ilişki başladı. Hitler tarafından Bernile ya da Rosa isimleri ile çağrılan küçük kız Hitler'le geliştirdiği yakın ilişki nedeniyle bir süre sonra "Führer'in çocuğu" olarak anılıyordu.

Ancak yetkililerin, 5 yıl sonra küçük kızın büyükannesinin Yahudi olduğunu öğrendiği ve Hitler'in kızla iletişimini kesmeye çalıştığı belirtiliyor. Kişisel nedenler ya da propaganda yapmak amacıyla Hitler'in yetkililerin uyarılarına rağmen 1938 yılına kadar Rosa ile arkadaşlığa devam ettiği ifade ediliyor. Anneannesinin Yahudi olması nedeniyle Rosa Bernile o dönem geçerli olan Alman yasalarına göre Yahudi kabul ediliyordu. 1938'den itibaren Hitler'e ait mülklere girmesi yasaklanan Rosa Berline 1943 yılında geçirdiği felç nedeniyle hayatını kaybetti.

Adolf Hitler'e ait eşyalar açık artırmada


Alexander Tarihi Müzayede Evi daha önce de Hitler'e ait eşyalar açık artırmaya çıkarmıştı. Şubat 2017 yılında yapılan açık artırmada Hitler'e ait olan bir telefon 243 bin dolara alcı buldu. Üzerinde Nazi sembolleri bulunan telefonun arka kısmında Adolf Hitler'in ismi yazıyordu. Hitler'in araçlarında, trenlerde ve karargâhında kullandığı telefon Hitler'in sığınağına düzenlenen bir gezi sırasında Rus işgal güçleri tarafından İngiliz yetkililere verilmişti.

DW, APE/MY,BÖ

KAYNAK: © Deutsche Welle Türkçe

11/09/2018

Kazı kazandan bir günde süper ikramiye kazandı yetmedi

Emekli bir işci bir günde Kazı kazandan arka arkaya üç defa süper ikramiye kazandı ilk kazandığı ikramiye ise dudak uçuklatan cinsten

süper ikramiye kazandı

ABD'de New Jersey eyaletinde yaşayan emekli bir işçi, bir günde kazı kazan oyunundan üç kez ikramiye kazandı.

New Jersey Lotosu'nun internet sitesinde yer alan habere göre, Robert Stewart, Ağustos ayında evi yakınlarındaki bir dükkana gitti.

Robert Stewart Kazı kazan kartıyla 5 milyon dolarlık büyük ikramiyenin sahibi oldu.


Stewart bu gelişme sonrası şansına güvenip birkaç kart daha satın aldı.

500 ve 100 dolarlık ikramiyelerden bazıları da Stewart'a çıktı.

Stewart, kazandığı parayı arkadaşlarına ve ailesine yardım etmek için kullanacağını söyledi.

KAYNAK: BBC TÜRKÇE

11/08/2018

Çinliler bunu da yaptı ilk yapay zekalı haber spikeri yayında

İngilizce haberler de sunabilen bu yapay zekalı haber spikerlerinnin ağız hareketleri de girilen metin ile uyumlu yapay zekalı spikerler dünya internet konferansın da tanıtıldı.


teknoloji devi Sogou
Çin resmi haber ajansı Şinhua, teknoloji devi Sogou ile birlikte "yapay zeka spikeri" geliştirdi.

Gerçekleri model alınarak geliştirilen yapay zeka spikerleri, Çin'deki Dünya İnternet Konferansı'nda tanıtıldı.

Peki bu spiklerleri gerçeğinden ayırmak mümkün mü?

Yunanistan Hükümeti Rahiplerin memurluk görevine son veriyor

Ortodoks Kilisesi ile anlaşmaya varan Yunanistan Hükümeti 10 bin rahibin memurluktan men edilmesi konusunda anlaştı ancak bazı rahipler bu anlaşmadan hiç de memnun olmadı.

memurluk görevine son

Bu anlaşma, dinin yaşamın her alanında kendini gösterdiği ülkede devlet ile kilisenin birbirinden ayrılması yolunda önemli bir adım olarak görülüyor.

Bu din görevlilerinin maaşları ise devletin aylık ödeme planından çıkarılacak ve Kilise'ye bağlı bir fona aktarılacak ödenekten karşılanacak.

Yunanistan'da Ortodoks Kilisesi yüzyıllardır hayatın her alanında başat bir rol üstleniyor; Ortodoks Hristiyanlık, Anayasa'da resmi din olarak kabul ediliyor.

Pek çok Yunan için ulusal kimlikleri dinleriyle yakından ilişkili.

Yunan Başbakan Aleksis Çipras ve Yunan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu İeronomios arasında Salı günü varılan anlaşma anayasa değişikliği görüşmeleri kapsamında gerçekleşti.

Kredi kuruluşları uzun zamandır hükümete varlıklarını satması ve kamu çalışanlarının sayısını azaltması çağrısında bulunuyordu.

Din görevlilerinin yıllık maaşlarının tutarının 200 milyon euro olduğu belirtiliyor.

Bunun karşılığında Kilise ise devletin dinler karşısında tarafsız olmasına yönelik adımlara karşı çıkmayacak.

Bir mal varlığı devlet tarafından alındığında, Kilise bu mal varlığına ilişkin iddialarını geri çekecek.

dinler karşısında tarafsız

Bazı rahipler bu anlaşmadan hiç hoşlanmadı


Kilise ile hükümet arasındaki mal varlıklarına ilişkin anlaşmazlıklar 1950'lere dayanıyor. Anlaşmaya göre, iki taraf arasında bir fon kurulacak ve bu varlıklardan elde edilen gelirler bu fona aktarılarak yarı yarıya paylaşılacak.

Anlaşmanın uygulamaya konabilmesi için Yunan kabinesi, parlamentosu ve dini liderlerinin onayı gerekiyor.

Rahipleri temsil eden bir dernek ise onları memurluktan çıkaracak herhangi bir anlaşmaya karşı çıkacaklarını söyledi

Yunan rahiplerin kurduğu bir derneğin başkanı olan Rahip Georgios Sellis, Proto Thema haber sitesine yaptığı açıklamada, "Mevcut durumun korunması için mücadele edeceğiz" dedi.

Çipras, anayasal değişikliklerin Kilise'nin özerkliğini koruyacağı konusunda güvence de verdi.

Yunanistan'da bundan sonra herhangi bir şey değişecek mi?


Başbakan ile başpiskopos arasında yapılan anlaşma Yunanistan'ın gerçek anlamda laik bir ülke olması yolunda bir adım, ancak Yunan Ortodoks Kilisesi devlette var olmaya devam edecek.

Yunan okullarında öğrenciler her sabah günlerine duayla başlayacak ve 12 yıllık zorunlu eğitimleri boyunca din dersi alacaklar.

Yunan mahkemelerinde hakimin koltuğunun üzerinde dini bir ikon bulunuyor ve bazı kamu hizmetlerinde teorik olarak yasa dışı olmasına rağmen vatandaşlara dinini soran formlar dağıtılıyor.

Yunan hükümetleri, solcu Syriza'nın lideri Aleksis Çipras'ın liderliğinde olan son iki yönetim de dahil olmak üzere, ülkenin ileri gelen dini liderlerini kendilerini kutsamaları için yemin törenine davet ediyor.

Başpiskoposun anayasal reformları kabul etmesine rağmen, Yunan anayasasının girişinde ülkenin Ortodoks Hıristiyan özelliğine vurgu yapılmaya devam ediyor.

Anlaşma bir ilk adım, ancak Kilise ile devletin tamamen ayrılması için çok uzun bir yol olduğu açık. KAYNAK: BBC TÜRKÇE

10/19/2018

Trump "Cemal Kaşıkcı'nın akibeti belli gibi sonuçları çok ağır olacak" dedi

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda esrarengiz bir şekilde kaybolduktan sonra akibeti belli olmayan muhalif yazar Cemal Kaşıkcı hakkında çok sert bir açıklama yaptı "sonuçları çok ağır olacak" dedi



ABD Başkanı Donald Trump, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın "kesinlikle hayatını kaybetmiş gibi" dedi. Trump, "Bunun sonuçları ağır olacak" dedi.

Beyaz Saray'da New York Times'a konuşan Trump, yaşananlarla ilgili olarak "Bu çok üzücü" yorumunu yaptı.

3 ayrı soruşturmanın sonuçlarını beklediğini belirten Trump, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çok güçlü bir açıklama yapacağız diye düşünüyorum."

Cemal Kaşıkçı'dan, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna girdiği 2 Ekim'den bu yana haber alınamıyor.


Türk yetkililer, Kaşıkçı'nın öldürüldüğü ihtimali üzerinde duruyor. Suudi yetkililer ise bu iddiaları yalanlıyor.

ABD Başkanı Donald Trump, olayla ilgili daha önce yaptığı açıklamalarda, Suudi Arabistan'ı kollamaya çalıştığı ve yaşananları örtbas etmeye çalıştığına yönelik suçlamaları reddetmişti.

Trump, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın yaşananlar hakkında hiçbir bilgileri olmadığını umduğunu belirtmişti.

'Suudi Arabistan'ın yaptıklarını örtbas etmiyorum'


ABD Başkanı ayrıca Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna girmesinden sonra yaşananlara dair ses veya görüntü kaydı varsa, bunu Türkiye'den talep ettiklerini de açıklamıştı.

Amerikan Washington Post gazetesi Perşembe günü Kaşıkçı'nın son köşe yazısını yayımlamıştı.

Türk yetkililerin Başkonsoloslukta "sorgulandığını, işkence gördüğünü ve öldürüldüğünü" iddia ettikleri, Suudi Arabistan'ın ise "Hakkındaki bu iddialar yalan" dediği Cemal Kaşıkçı, "Arap dünyasının en çok ihtiyaç duyduğu şey ifade özgürlüğü" başlıklı yazıda, Arap ülkelerinin hükümetlerine medyayı susturmak için tam yetki verildiğini iddia etmişti. KAYNAK: BBC TÜRKÇE

10/17/2018

Fare Şarabı Bile Var - Dünyanın İğrenç Yiyecekleri Müzesi

Fare şarabından Boğa Penisine ve kurtçuklarla dolu kaplı bir peynir işte Dünyanın İğrenç Yiyecekleri Müzesi


Dünyanın farklı kesimlerinde bir yiyeceği "iğrenç" hale getiren ya da getirmeyen kültürel farklılıklar yeni bir serginin konusu oldu.

Dünyanın İğrenç Yiyecekleri Müzesi, 31 Ekim'de İsveç'in Malmö kentinde kapılarını ziyaretçilere açacak.


Serginin küratörlerinden psikiyatrist Samuel West, "Yiyecek, kültürel kimliğimizin bir parçası ve algılarımız yetiştiğimiz yerden yoğun bir şekilde etkileniyor. Evrimle birlikte gelen iğrenme fonksiyonu güvenli olmayan gıdalardan uzak durmamızı sağlıyor" diyor.

Samuel West ayrıca 16 Ekim Dünya Gıda Günü'ne atfen, "Seçimlerimizin çevre üzerinde büyük etkisinin olduğu günümüzde, insanları bu kavramlar üzerine düşündürmek önemli" diye de ekliyor.

West ve sergiyi birlikte yaptıkları arkadaşı Anders Ahren, en "iğrenç" yiyecekleri bulabilmek için dünyayı dolaştılar.

300 yemeklik orijinal listeden 80'ini sergiye aldılar.

Anders Ahrensergiyi ziyaret edenlerin "sürpriz deneyimler" de yaşayacaklarını söylüyor:

"İnsanlar sürekli değişecek belirli yiyecekleri tadabilecekler ve koklayabilecekler."


Peki, bu ilginç menüden tadacak kadar cesur musunuz? İşte sergideki yiyeceklerden bazıları ve kökenleri.


Peynir ortadan ikiye bölünüyor ve kurtlar yumurtalarını bıraksınlar diye dışarıda bırakılıyor.

Kurtların salgıladıkları enzimler yağları parçalıyor.

Peyniri yiyenlerin, larvaların zıplama ihtimaline karşı gözlerine dikkat etmeleri gerekiyor ve canlı kurtçuk yemek de riskli. Çünkü yeni ev sahiplerinde de hayatta kalabiliyorlar ve bağırsak duvarlarını delebiliyorlar.

"Cazu marzu-Çürük peynir" adı verilen peynirin satışı Avrupa Birliği'nde sağlık nedenleriyle yasaklandı.

Boğa penisinin, sağlığa yararlı ve afrodizyak etkisi olduğu iddia ediliyor.


Uzmanlara göre kadınlar daha beyaz etleri yemeli, daha koyu renkli penis eti ise erkekler tarafından tüketilmeli.


Uganda ve diğer Afrika ülkelerinde bir paket patates cipsi yerine barlarda sık sık kızarmış çekirge yeniyor.

Özellikle bira ve cin ile birlikte iyi gittiği söyleniyor.


"Nsense" adı verilen çekirge kızartmasını kadınların yemesi uzun süre yasaktı çünkü onların çekirge kafalı çocuklar dünyaya getirecekleri düşünülüyordu.


Tarihçilere göre ağaç karıncaları yüz yıllardır Meksika'da atıştırmalık olarak yeniyor.

"Escamole" adı verilen karıncalar genelde baharatlarla kızartılıyor ve tortilla ya da taco ekmeği içinde guacomole sosuyla servis ediliyor.

Ucuz olmayan bu yiyeceğe "çölün havyarı" da deniyor.


Bu yiyecek de "ek güç" isteyenlere tavsiye ediliyor. Vietnam'da kobra kalbinin afrodizyak etkileri olduğuna inanılıyor.

Avlanan yılan kaynatılıyor ve etinden başka atıştırmalık yiyecekler de elde ediliyor.


Kalp, kobra kanıyla beraber bir bardakta servis ediliyor.


Geleneksel bir İngiliz kahvaltısında; pıhtılaşmış domuz kanından yapılmış sosis de var.

Bu sosiste domuz kanının yağı ve yulaf ezmesi önce kaynatılıyor sonra kızartılıyor.

Domuz kanının iyi bir demir, çinko ve protein kaynağı olduğu söyleniyor.



Gelelim içeceklere...

Peru'nun popüler içeceği kurbağa suyunda, derisi yüzülmüş bir kurbağa - genelde de soyu tükenmekte olan "Titicaca" su kurbağası- yumurta, bal ve baharatlarla mikserden geçiriliyor"

Daha sonra karışım süzülüyor ve kurbağa suyu, sağlıklı bir enerji içeceği ve afrodizyak olarak satılıyor.

Hatta bir adı da "Peri Viagrası".


Bu içeceği hazırlamak bir yıl alıyor. Pirinç şarabına sadece birkaç günlük tüysüz ölü yavru fareler konuyor.

Çin'de keyif için içilmiyor fare şarabı.

Astım ve karaciğer rahatsızlıklarına karşı iyi geldiği söyleniyor. KAYNAK:BBC TÜRKÇE

10/15/2018

Roma İmparatorluğu döneminden kalma çocuk vampir mezarı

Roma İmparatorluğu döneminde 5. yüzyıldan kalma bir sıradışı mezar bulundu İtalya'da yapılan arkeolojik çalışmalarda yapılan bir mezar kazısında görenleri hayrete düşüren bir mezar açıldığında ağzına taş konularak gömülen bir vampir çoçuğun mezarına rastlandı


İtalya'nın Umbria bölgesinde yapılan arkeolojik kazılarda "vampir çocuk" olarak anılan, ağzında taşla gömülmüş bir çocuk iskeleti bulundu.

Lugnano kasabasında Roma İmparatorluğu devrinden kalma bir çocuk mezarında sıra dışı bir mezarla karşılaşıldı. Stanford Üniversitesi'nden arkeologların liderliğinde yapılan kazılarda, 10 yaşlarında bir çocuğun ağzına taş yerleştirilmiş halde gömüldüğü belirlendi.

İtalyan basınına göre, çocuğun ağzına taş yerleştirilmiş olması bir "vampir gömme ritüeline" işaret ediyor.

Arkeologlar, çocuğun büyük olasılıkla sıtma hastalığına yakalandığını ve ölümünün ardından "vampir" gibi yeniden dirilip canlılara bu hastalığı bulaştırmasını önlemek için ağzına taş yerleştirildiğini tahmin ediyor. Cinsiyeti henüz bilinmeyen çocuk İtalyan basınında "Lugnano vampiri" olarak anılıyor.

Kazı direktörü David Pickel, daha önce de 3 yaşlarında bir çocuğun elleri ve ayaklarına taş başlanmış halde gömüldüğünü tespit ettiklerini söyledi.


2009'da da Venedik'te ağzına tuğla yerleştirilmiş halde gömülen bir kadının iskeleti bulunmuş, bu kadın da "Venedik Vampiri" olarak anılmaya başlamıştı.

İtalyan basını, bu gibi pagan ritüellerinin öldükten sonra tekrar dirilip insanlara zarar vermesinden korkulan kişilere uygulandığını, bu şekilde mezarlarından çıkamayacaklarının düşünüldüğünü yazdı.

La Repubblica gazetesine konuşan ABD'li arkeolog Jordan Wilson da "Ölülere yapılan bu işlemler farklı kültürlerde görülebiliyor. Özellikle de Roma İmparatorluğu'nda, gömülen kişinin mezardan çıkıp yaşayanlara hastalık yaymasından korkulduğunu gösteriyor" dedi. KAYNAK: BBC TÜRKÇE