Dünya

Dünya
Amerika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Amerika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/01/2017

Kuzey Kore ile savaşta milyonlarca kişi ölebilir

savaşta milyonlarca kişi ölebilir

Kuzey Kore'nin nükleer programına son vermemesi halinde milyonlarca kişi ölebilir açıklama Amerikan başkanı Donald Trump'tan geldi Dünya yeni bir felaketin eşiğine adım adım adım yaklaşıyor gibi

Donald Trump Amerikan CBS televizyonuna verdiği mülakatta başkanlığının ilk 100 gününün değerlendiren Trump, Kuzey Kore'nin nükleer denemelerini sürdürmesinin ülkesini 'çok da mutlu etmeyeceğini' söyledi.

Donald Trump, 'Bunun bir askeri müdahale anlamına mı geleceği' sorusuna, "Bilmiyorum. Göreceğiz" yanıtını verdi.

Mülakat sırasında Trump'a, seçim kampanyasına vaat ettiği gibi Çin'i "kur manipülatörü" olarak nitelendirip niterlendirmeyeceği de soruldu.

Donald Tump'ın bu soruya cevabı, "Seçildiğim anda bunu yapmayı durdurdular" oldu.

ABD Başkanı, daha sonra sarfettiği sözlerle de özellikle Kuzey Kore konusında Çin ile işbirliğine önem verdiğini ve bu işbirliğini tehlikeye atmak istemediğini vurguladı:

"Kuzey Kore belki de ticaretten daha önemli bir konu. Evet, ticaret önemli. Ama büyük bir savaşta belki de milyonlarca kişi ölsün mü? Bu durum ticareti gölgede bırakıyor."

Trump, Kuzey Kore'yi dizginlemeye yönelik girişimleri "bir satranç müsabakasına" benzetti, Çin'in Kuzey Kore'yi, nükleer silah sahibi olma arzusundan vazgeçmeye ikna etmesini umduğunu söyledi.

savaşta milyonlarca kişi ölebilir

Donald Trump: Kim Jong-Un çok uyanık biri


Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, CBS televizyonuna verdiği mülakatta Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un'u da "çok uyanık biri" olarak nitelendirdi.

Kim Jong-Un'un çok genç bir yaşta ülkesini yönetmeye başladığına dikkat çeken Trump, Kuzey Kore'nin mutlaka durdurulması gerektiğinin altını çizdi.

Kuzey Kore, Cumartesi sabahı son bir hafta içinde ikinci kez başarısız bir balistik füze denemesi gerçekleştirmişti.

Amerikan ordusu Pasifik Komutanlığı (PACOM) Sözcüsü Dave Benham, füzenin Kuzey Kore sınırlarını aşamadığını söylemişti.

Daha önce ise Kuzey Kore ordusu, kuruluşunun 85'inci yıldönümünü kutlamaları kapsamında uzun menzilli top atışı talimi yapmış, Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgeye gönderdiği USS Michigan denizaltısı ise Güney Kore'nin güneydoğusundaki Busan Limanı'na demirlemişti. KAYNAK: BBC Türkçe

4/13/2017

Youtube'da araba sürmeyi öğrenen 8 yaşındaki çocuk McDonald'sa çizburger yemeye gitti

Amerika Birleşik Devletleri'nde Ohio eyaletinde 8 yaşındaki bir çocuk, YouTube vidolarından araba sürmeyi öğrendikten sonra, küçük kızkardeşiyle birlikte araçlara servis yapılan bir McDonald's restoranına güvenli bir şekilde gitmeyi başardı. ve karnını bir güzel doyurdu

8 yaşındaki çocuk McDonald'sa çizburger yemeye gitti
Ohio Morning Journal gazetesinin haberine göre olay, restorandan bir çocuğun araba sürdüğünü bildiren ihbar telefonu açılmasıyla ortaya çıktı.

McDonald's restoranının personeli ise küçük çocuğun arabayla gelişini kendilerine yapılan bir şaka sandı.

Görgü tanıkları, çocuğun bütün trafik kurallarına uyduğunu söyledi.

Polis memuru Jacob Koehler, "Yolda hiçbir şeye çarpmadı. Gerçeküstü bir şey" dedi.

2,4 kilometre boyunca araç kullandı

Çocuğun polise, araba sürmeyi YoTube videoları izleyerek öğrendiğini söylediği belirtildi.

Koehler ayrıca çocuğun aracı 2,4 kilometre boyunca süren çocuğun dört kavşak, bir hemzemin geçit boyunca sürdüğünü ve bir iki kez de dönüş yaptığını belirti.

Çocuğun ve kızkardeşinin, anne ve babaları uyurken arabanın anahtarını almaya karar verdikleri ifade edildi.

Çocukların ayrıca, restoranda ailelerinin gelmesini beklerken çizburger ve tavuk yedikleri belirtildi. KAYNAK: BBC Türkçe

2/07/2017

Başkanlık ile Yönetilen Amerika'da Kuvvetler Ayrılığı Nasıl işliyor

Amerika'nın çiçeği burnunda yeni başkanı Donald Trump yedi Müslüman ülkeye seyahat yasağı koydu ancak Federal Yargıç tarafından bu karar durduruldu peki Amerika Birleşik Devletleri'n de Kuvvetler ayrılığı nasıl işliyor BBC Türkçe'nin haberi

Nasıl işliyor

Amerika'nın yönetiminde kuvvetler ayrılığı ilkesi kritik öneme sahip.


Ülkenin anayasası kıymetli bir denge ve denetleme mekanizmasıyla yasama, yürütme ve yargının birbiri üzerinde dengeli bir otorite sahibi olmasını sağlıyor.

Federal hükümetin kuvvetleri üçe ayrılıyor:

Yürütme, Başkan ve kabinesinden oluşuyor.

Yasamayı Kongre, yani Temsilciler Meclisi ve Senato oluşturuyor.

Ve üçüncü kuvvet olarak da yargı bulunuyor.

Bu model genellikle iyi bir şekilde işliyor ve üç kuvvet de birbiriyle uyumlu çalışıyor.

Fakat Başkan'ın diğer kuvvetlerden biriyle çatışmaya girdiği durumlarda bir siyasi çıkmaz yaşanmasından endişeleniliyor.
Nasıl işliyor
Beyaz Saray
Özellikle Donald Trump'ın yargıcın yetkisini sorgulamasından sonra bu durumunun çözülemeyen bir anayasa krizine dönüşmesi ihtimali bulunuyor.

Demokrat Parti'den, Senato Yargı Komisyonu üyesi Patrick Leahy, "Başkan'ın hukukun üstünlüğüne olan düşmanlığı yalnızca utanç verici değil, aynı zamanda da tehlikeli" diyor ve ekliyor:

"Niyeti bir anayasa krizi tetiklemek gibi duruyor".

Nasıl işliyor
Federal Yargıç James Robart

Amerika'da Bir yargıç, Başkan'a denk olabilir mi?


Başkan Donald Trump'ın seyahat yasağını iptal eden yargıç gibi ABD'de 700 civarında federal yargıç bulunuyor.

Eyalet yargıçlarının aksine, bu yargıçlar Yüksek Mahkeme ve Temyiz Mahkemesi ile birlikte federal yargı sisteminin bir parçası.

94 ayrı Federal Bölge Mahkemesi'nde görev yapan bu yargıçlar ABD yasalarının, uluslararası anlaşmaların ve kamu görevlilerinin eylemlerinin değerlendirmelerini yapıyor.

Bu yargıçların yetkileri ise Yüksek Mahkeme'den geliyor.

Nasıl işliyor
Yüksek Mahkeme
Fakat yargıçların bu konularda yorum yapması için önce birilerinin bunu talep etmesi, yani bir uygulamaya karşı dava açması gerekiyor.

Yasama ve yürütme kuvvetleri yasa yapıp yasaların işlemesini sağlarken yargı, yalnızca bir anlaşmazlık olduğunda devreye giriyor.

Buradaki olay da bu - başkanlık kararnamesi yasayla aynı güce sahiptir, tıpkı diğer yasalar gibi denetlenir ve iptal edilebilir.

Mahkemeler bu yetkilerini daha önce defalarca kullandı.

Barack Obama da 2015'te belgesiz göçmenler lehine bir başkanlık kararnamesi çıkarmak istediğinde aynı engelle karşılaşmıştı. George W. Bush ise Guantanamo'daki tutuklularla ilgili kararnamesinde aynı sorunu yaşamıştı.

Trump neden bu yargıçları görevden almıyor?

ABD'de federal yargıçların göreve başlaması başkanın ataması ve Senato'nun onayıyla gerçekleşir.

Örneğin Donald Trump'ın Twitter'da "sözde yargıç" dediği yargıç James Robart, 2004 yılında George W. Bush tarafından göreve atanmıştı.

Fakat Donald Trump'ın yargıçları görevden alma yetkisi yok.

Çünkü ABD'nin kurucuları, yargıyı dış etkilerden korumak için başkanlara böyle bir yetki vermedi.

Bir federal yargıcı yalnızca Kongre görevden alabilir. Bunun için hem Temsilciler Meclisi'nin hem de Senato'nun onayı gerekiyor.

ABD'de bir federal yargıcı görevden almak ile bir başkanı görevden almak aynı şekilde gerçekleşiyor.

Yargıçlara yönelik bu koruma çok net.

ABD'nin yüzlerce yıllık tarihinde yalnızca 8 federal yargıç bu şekilde görevden alındı.

Bu yüzden federal yargıçlar istedikleri sürece görev yapar, görevleri genellikle emekli olmak istediklerinde veya öldüklerinde sonlanır.

Yani şu anda ABD'deki üç ana kuvvetten ikisi birbiriyle çatışma içinde ve ikisinin de birbirini görevden alma yetkisi yok.

Peki ya Yüksek Mahkeme?

Yüksek Mahkeme, adının da ima ettiği üzere, yargı alanındaki en yüksek otoritedir.

Bu vakada da hükümetin Federal Yargıç Robart'ın verdiği kararı Yüksek Mahkeme'de temyiz etme seçeneği bulunuyor.

Fakat tüm diğer mahkemeler gibi Yüksek Mahkeme de dış etkilerden korunuyor.

Dokuz sandalyeli mahkemede şu anda sekiz yargıç bulunuyor.

Bunların dördü bir Cumhuriyetçi başkan, dördü de bir Demokrat başkan döneminde atandı.

Şu an boş duran sandalyede ise Donald Trump'ın atayacağı bir aday yer alacak. Bu durum mahkemedeki güç dengesini değiştirecek.

Diğer kuvvet olan yasamanın durumu nedir?

Kongre, Başkan ile yargı arasındaki çıkmazları çözebilecek yegâne kuvvet konumunda.

Bunu başkanın kararnamesini iptal eden bir yasa çıkararak yapabileceği gibi başkanı veya yargıcı görevden alarak da yapabilir.

Kongre'de Başkan Donald Trump'ın adayı olduğu Cumhuriyetçi Parti'nin çoğunlukta olması, Trump'ın görevden alınması ihtimalini azaltıyor.

Öte yandan ABD'de yargının bağımsızlığı o kadar önemli ki, Kongre'nin başkanın yanında yer alarak yargıçlara saldırması sert bir hamle olur.

Yine de, üç kuvvetten ikisi birbiriyle çatışırken buna son verme görevi Kongre için kaçınılmaz olabilir - tabii Trump kararnamesini geri çekmezse...

Önceki başkanlar, yargıdan gelen bir itirazla karşılaştıklarında geri adım atarlardı.

Bu nedenle Trump'ın da kararnamesini geri çekmesi en sağduyulu hamle olacaktır.

Fakat Trump "Bir yargıcın ülkemizi böylesi bir tehlikeye atmasına inanamıyorum" diyerek şimdilik kararından dönme sinyali vermiyor. Kaynak: BBC Türkçe

12/24/2016

Amerika'nın Birleşmiş Milletler de İsrail'i çıldırtan kararı

İsrail'i çıldırtan kararıBirleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İsrail'den Yasa dışı yerleşimlerine son vermesini istedi yapılan oylama da Amerika'nın çekimser kalması İsrail'i adeta çıldırttı


BBC Türkçe'nin haberine göre Karar, 14 lehte ve bir çekimser oyla geçti. İsrail'in ilk tepkisi her zamanki gibi şiddetle karşı çıkmak oldu "İsrail, Birlemiş Milletler'deki bu utanç verici İsrail karşıtı kararı reddediyor ve şartlarına uymayacak"

Güvenlik Konseyi kararı, İsrail'in ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump'tan oylamaya müdahale etmesini istemesinin ardından geri çekilmişti. Ancak Malezya, Yeni Zelanda, Senegal ve Venezüella'nın devreye girmesinin ardından karar yeniden gündeme alındı.

Karar tasarısı Mısır tarafından hazırlandı.


Kararda "İsrail hemen ve tamamen, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, işgal altındaki Filistin topraklarında tüm yerleşim yeri faaliyetlerini durdurmalı" çağrısı yapılıyor.

İsrail yerleşimlerinin "yasal dayanağının olmadığı" belirtiliyor ve "iki devletli çözümü tehlikeye attığı" kaydediliyor.
İsrail'den tepki

Kararın ardından İsrail Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamada, "İsrail, Birleşmiş Milletler'deki bu utanç verici İsrail karşıtı kararı reddediyor ve şartlarına uymayacak" dendi.

Açıklamada "Obama yönetimi sadece İsrail'i korumakta başarısız olmakla kalmadı, aynı zamanda Birleşmiş Milletler'deki bu örgütlenmeye perde arkasından destek verdi" dendi.

Açıklamada "İsrail seçilmiş başkan Donald Trump ile çalışmayı dört gözle bekliyor" ifadeleri de yer aldı.
İsrail'i çıldırtan kararı
İsrail'in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Danny Dannon ise Güvenlik Konseyi kararının barış olasılığını zedeleyeceğini savundu:

"Kararın lehine oy vererek aslında 'hayır' oyu verdiniz. Müzakerelere 'hayır', ilerlemeye 'hayır', İsrail ve Filistinlilerin daha iyi bir yaşam şansına 'hayır' oyu verdiniz. Ve barış ihtimaline 'hayır' dediniz."

ABD'nin BM Büyükelçisi Samantha Power, "Yerleşim sorunu o kadar kötü bir hale geldi ki iki devletli çözümü tehlikeye sokuyor" demişti.

Power, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu yerleşimleri savunması nedeniyle eleştirmiş ve şöyle konuşmuştu:

"Bir kişi, aynı anda hem yerleşimleri genişletip hem de çatışmayı bitirecek iki devletli çözüme destek veremez."

Power, ABD'nin Güvenlik Konseyi kararına neden destek vermediği konusunda gerekçe olarak yerleşim konusunun kararda "çok dar bir bakış açısıyla" ele alınmış olmasını gösterdi.

Donald Trump'tan değişim sinyalleri


İsrail'in oylamadan önce ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın ekibiyle iletişime geçerek, şimdiki yönetimin kararı veto etmesi konusunda baskı uygulamasını istediği bildirilmişti.

Donald Trump dün bir açıklama yayımlayarak "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki kararın veto edilmesi" çağrısında bulunmuştu.

Barack Obama yönetimi yerleşimlere açık bir şekilde karşı çıkıyor, ancak yine de geleneksel olarak Güvenlik Konseyi'nde bu konuda İsrail'i kınayan kararlar alınmasını engellemiş ve İsrail ile Filistin arasındaki sorunun müzakerelerle çözülmesi gerektiğini savunmuştu.

Donald Trump, Güvenlik Konseyi kararının ardından sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan bir açıklama yaptı. Trump, göreve başlayacağı tarihe atıfta bulunarak "Birleşmiş Milletler konusuna gelecek olursak, 20 Ocak'tan sonra her şey farklı olacak" dedi.

Trump, ülkesinin yeni İsrail Büyükelçisi olarak avukat David Friedman'ı seçmişti.

Friedman, İsrail'in yeni yerleşim yerleri inşa etmesini destekleyen biri olarak biliniyor.

Yahudi yerleşimleri, İsrail ve Filistin arasında sorun yaratan temel meselelerden biri olmayı sürdürüyor.

İsrail'in 1967'de Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ü işgalinden beri kurulan 140 yerleşim yerinde yaklaşık 500 bin Yahudi yaşıyor.

Yerleşim yerleri uluslararası hukuka göre yasa dışı sayılıyor, ancak İsrail bu görüşe itiraz ediyor. Kaynak: BBC Türkçe

9/04/2014

Nerdeyse idam ediliyordu 30 yıl sonra masum olduğu ortaya çıktı

30 yıl sonra masum olduğu ortaya çıktı

Nerdeyse idam ediliyordu 30 yıl sonra masum olduğu ortaya çıktı Amerika'da yine filmlere konu olacak bir yargılama rezaleti ortaya çıktı iki kardeşin sürekli itirazı sonucu dosya tekrar açıldı ve masum oldukları ortaya çıktı.


Zihinsel olarak özürlü iki üvey kardeş olan 50 yaşındaki Henry McCollum ile 46 yaşındaki Leon Brown 1984 yılında 11 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz edip öldürmekten suçlu bulunmuştu.

Yapılan DNA araştırması sonrasında benzer suçtan şu an hapiste olan başka biri suçlu bulundu.


Bu veriler sonrası mahkeme iki kardeşin serbest bırakılmasına karar verdi.

Brown'un avukatı Ann Kirby davanın masum insanları suçlu bulması nedeniyle tam anlamıyla bir trajedi olduğunu belirterek, davanın görülüğü Kuzey Carolina bölgesinde hukuku derinden sarsıldığını belirtti.

McCollum ve Brown hapis cezası aldığında suç ile bağlantılı hiçbir fiziksel kanıt yoktu.

Beş saatlik hiçbir avukat ya da aile bireyinin olmadığı sorgu sonrasında 19 yaşındaki McCollum suçu kabul etmişti.

15 yaşındaki Brow ise suçu kabul ettiğini beyan eden polis raporunu imzalamıştı.


İki hafta sonraki mahkemede iki kardeş baskı altında sorgulandıklarını gerekçe göstererek beyanlarından vazgeçtiler. Buna karşın mahkeme iki kardeşi ölüm cezasına çarptırdı.

Brown'ın cezası yaşı küçük olması nedeniyle ömür boyu hapis cezasına verilirken McCollum ise 30 yıldır infaz için sırada bekliyordu.

İki kardeş yıllar boyunca birçok kere karara itiraz etmesine karşın 2010 yılındaki itirazları kabul edildi ve dosya tekrar değerlendirmeye alındı.

DNA araştırması sonrasında 11 yaşındaki kızı tecavüz edip öldüren kişi olay yerinin yakınlarında yaşayan 74 yaşındaki Roscoe Artis olduğu tespit edildi.

Artis, ilk olaydan yaklaşık bir ay sonra başka bir davada bir kiz çocuğuna tecavüz edip öldürmekten suçlu bulunmuştu. Kaynak: BBC Türkçe

1/17/2014

Google Akıllı Gözlük ile araba kullanan kadın Mahkemelik oldu

araba kullanan kadınAmerika'nın San diego şehrinde Cecilia Abadie adlı kadın, 30 Ekim'de aşırı hız yaparken durdurulmuş, aşırı hız ve "akıllı gözlük" takmaktan mahkemeye sevk edilmişti.

San Diego'da Abadie'nin davasını inceleyen mahkeme, o sırada gözlüğün açık olduğuna dair kanıt olmadığına karar verdi.

Abaide aksi halde araba kullanırken televizyon izlemekten suçundan ceza alacaktı.

Cecilia Abadie karardan sonra, bu gözlüklerin araba kullanırken hiç bir "kör nokta" oluşturmadığını söyledi, "Bu tür cihazları denememiz gerektiğine inanıyorum. Ellerimizi kullanmadan çalıştırdığımız cihazlar cep telefonlarından daha güvenli" dedi.

Cep telefonu ve internet uygulamaları programcısı olan Abadie'nin bu gözlüğü deneyen 30,000 kişiden biri olduğu belirtiliyor.

Sağ gözün üstüne yerleştirilen Google Gözlük internete bağlanıyor. Video ve fotoğraf çekebilen ve hareketleri algılayan cihazın ekranında beliren görüntüler, doğrudan retinaya yansıtılıyor. Bu yıl satışa sunulması beklenen gözlük, sesle kumanda ediliyor. Alıntı.(BBC Türkçe)

10/23/2013

Sahile vuran dev yılan balığı büyük deprem habercisi mi?

Japon efsanesi, dev yılan balığının kıyıya vurmasını deprem belirtisi olarak görüyor
Sahile vuran dev yılan balığı büyük deprem habercisi mi?
Ender görülen bu canlıların birkaç gün arayla kıyıda bulunması deniz biyologlarını şaşırttığı gibi sosyal medyada da, yılan balığıyla deprem arasında bağlantı kuran eski bir Japon efsanesinin hatırlatılmasına neden oldu.

Bir Japon efsanesi, dev yılan balığının kıyıya vurmasını deprem belirtisi olarak görüyor.

Bölge halkının felaket işaretlerine önem vermesi, bölgenin deprem kuşağında olmasına ve San Andreas fay hattının buradan geçiyor olmasına bağlanıyor.

Ender görülen ve deniz canavarları söylencelerinin kaynağı olduğu düşünülen bu balıkların boyu 15 metreyi bulabiliyor.

ABD'nin batı kıyısında bulunan bu iki dev yılan balığının ise 4-5 metre boyunda olduğu tespit edildi.

Bilim insanları, yılan balıklarının ölümünün fay hattındaki herhangi bir hareketle bağlantılı olabileceği söylentisine şüpheyle yaklaşmakla beraber, bu balıkların sığ sulara yüzme nedenine dair henüz bir açıklama yapamıyor.

San Diego'daki biyologlar en son bulunan yılan balığını incelediğinde herhangi bir sağlık ya da beslenme sorununa rastlamadı.

Bu balığı inceleyen biyolog Ruff Zetter, "Dört metre uzunluğunda bir tava olsa bu balık yenecek kadar iyi görünüyor." dedi.

Yılan balığının Pasifik okyanusunun diğer kıyısındaki Japonya'nın Fukuşima bölgesinde meydana gelen nükleer sızıntıdan etkilenip etkilenmediğini tespit etmek amacıyla radyasyon testleri yapılıyor.

Biyologlar, okyanusun 400 metre derinliklerinde dikey olarak yüzen ve etrafındaki proteinlerle beslenen bu canlı hakkında daha fazla bilgi edinmek amacıyla incelemelere devam ediyor.  (BBC Türkçe)

10/06/2013

Arabada acıkan Köpek 500 Doları afiyetle yedi

Klinkel'in arabada bıraktığı 100'er dolarlık beş kağıt parayı yedi.
Arabada acıkan Köpek 500 Doları afiyetle yedi
12 yaşındaki Sundance adlı köpeğin sahibi Wayne Klinkel, Colorado eyaletinde bir restorana girdiğinde köpeğini arabasında bıraktı.
Karnı acıkan ve yemek vakti olduğunu düşünen köpek, Klinkel'in arabada bıraktığı 100'er dolarlık beş kağıt parayı yedi.

Klinkel parasını geri alabilmek için köpeğinin dışkısından çıkardığı tüm para parçalarını toplayıp birbirine yapıştırdı.

Bu paraları Amerikan Hazine Bakanlığı'na gönderdiğinde 500 doları kendisine çek olarak iade edildi.

Sundance'in 100 dolar değerindeki beş banknotu yiyip, 1 dolar değerindeki banknota dokunmamış olması ise dikkat çekti. (BBC Türkçe)

8/09/2013

Metro Vagonunda köpekbalığı dehşeti

metro yetkilileri, trenlerden birinde 1,2 metre boyunda bir köpekbalığı bulunduğunu
Metro Vagonunda köpekbalığı dehşeti
Metroda karşılaşılan manzara, 'her şeyi görmüş şehir' New York için bile bir ilk.
Kentin metro yetkilileri, trenlerden birinde 1,2 metre boyunda bir köpekbalığı bulunduğunu doğruladı.
Bir vagonda, koltukların altında bulunan köpekbalığının fotoğrafları kısa sürede sosyal medya sitelerinde dolaşmaya başladı.

Metro treninin makinisti, vagonda bulunan yolcuları diğer vagonlara aktardıktan sonra yoluna devam etti ve ölü köpekbalığı trenin son durağında görevliler tarafından trenden çıkarıldı.

Yetkililer, güvercinlerin, köpeklerin ve diğer bazı hayvanların zaman zaman metro trenlerinde görüldüğünü ama bir köpekbalığına daha önce hiç rastlamadıklarını belirtiyorlar.

Köpekbalığının metro vagonuna nereden geldiği bilinmiyor.

Metronun beklenmeyen yolcusunun bir fotoğrafını çeken Isvette Verde, "Bu kentte her zaman çılgın şeyler oluyor. Bunlara fazla şaşırmıyor insan artık. Ama bu, New York için bile biraz fazla" dedi.

İnternet sitelerinde köpekbalığını ağzında bir sigarayla, yanında bir metro biletiyle ve içeceklerle gösteren diğer fotoğraflar da yer aldı.bbc türkçe

6/07/2013

Ey Yolcu bu yaştan sonra gelen şansın 84 yaşındaki kadına 590 milyonluk piyango

Emeklilikten sonra Florida'ya yerleşen Dört çocuk annesi Gloria MacKenzie, 590 milyon dolarlık ödülü kazanan şanslı bileti 18 Mayıs'ta Zephyrhills'den satın aldı.

Gloria MacKenzie, kazandığı 590 milyon dolarlık ödülün tamamını 30 yıla yayılan taksitlerle almak yerine, 370 milyon dolarlık tek ödeme seçeneğini tercih etti.

Biletini tescil ettirmek ve ödülünü almak üzere piyango şirketinin Tallahassee'deki merkezine oğluyla birlikte gelen MacKenzie, gazetecilerin sorularını yanıtsız bıraktı.

Ancak daha sonra yazılı bir açıklama yapan MacKenzie, piyango biletini bir süpermarketten aldığını, sıradaki bir başka müşterinin kasada kendisine öncelik tanıdığını belirtti.

Gloria MacKenzie'nin 370 milyon dolarlık ödülü, vergilerin kesilmesinin ardından 278 milyon dolar olarak belirlendi.

Amerika Birleşik Devletleri'nde en yüksek piyango ikramiyesi 2012 yılının Mart ayında kazanılmıştı ancak 656 milyon dolarlık ikramiye üç kişi arasında bölünmüştü.bbc türkçe

5/30/2013

Obama insansız hava araçları dedi Taliban'ın iki numaralı lideri öldürüldü

Pakistan'ın Kuzey Veziristan bölgesine Amerikan insansız hava araçlarının düzenlediği saldırıda Taliban lideri Vailur Rahman‘ın öldürüldüğü bildirildi.
Obama terörle mücadelede yeni bir dönemin başladığını açıkladı. Çok tartışılan insansız hava araçlarıyla yapılan operasyonlar sıkı kurallar altında devam edecek.

Pakistan istihbarat birimleri Rahman'ın öldürüldüğünü doğrularken bazı Taliban militanları bu yöndeki haberleri yalanladı.

Resmi yetkilier Vailur Rahman'ın öldürülmesini, Taliban militanlarının aldığı ağır bir darbe olarak değerledirdi. ABD, Taliban liderinin başına 5 milyon dolar ödül koymuştu.


ABD'nin Pakistan sınırında düzenlediği saldırı ise tartışmalı. Pakistan Hükümeti saldırıların yasal olmadığını, ulusal egemenlik haklarını ihlâl ettiğini belirtti.

ABD Başkanı Barack Obama geçen hafta insansız hava araçlı saldırıların devam edeceğini ama operasyon yapma şartlarının güçleştirileceğini belirtmişti. ABD saldırların Taliban ve El Kaide ile mücadelede şimdiden başarı getirdiğini savunuyor.

Deutsche Welle Türkçe

5/07/2013

3 boyutlu Yazıcıdan çalışır durumda silah yaptı dünyayı karıştırdı

Silahın yaratıcısı Defense Distributed adlı grup, taslağı internette yayımlamayı planlıyor. Yaklaşık bir yıllık çaba sonucunda ortaya çıkan silah, Teksas'ın Austin kentindeki atış alanında denendi. Silah karşıtı gruplar projeye tepki gösterdi.


Avrupalı güvenlik yetkilileri gelişmeleri izlediklerini açıkladı.

Europol'ün siber suçlar biriminden Victoria Baines, teknolojinin daha kullanıcı dostu olması ve ucuzlaması halinde suçluların silah edinmek için bu yönteme başvurabileceğini söyledi.
Geleceğin teknolojisi

Defense Distributed adlı kâr amacı gütmeyen gruba Cody Wilson adlı, 25 yaşındaki bir hukuk fakültesi öğrencisi liderlik ediyor.

Wilson, "Bir çok kişi bunun yapılabileceğine inanmıyordu" dedi.

3 boyutlu yazıcı teknolojisine "imalat sanayinin geleceği" olarak bakılıyor.

Bu teknolojiyle, çoğunlukla plastik kat kat basılarak sert cisimler oluşturuluyor.

Yazıcıların ucuzlamasıyla tüketicilerin dükkanlara gitmek yerine internetten tasarımları indirip basmaya yönelebilecekleri düşünülüyor.

Ancak uzmanlar tüm teknolojilerde olduğu gibi, üç boyutlu (3D) yazıcı teknolojisinin de yararlarının yanı sıra riskleri de olduğunu belirtiyor.

Tabanca internet üzerinden satış yapan eBay'de 8 bin dolara satılan üç boyutlu bir yazıcıyla yapıldı. ABS plastik parçalardan üretilen tabancanın sadece ateşleme pimi metal.

Kendisini bir "kripto-anarşist" olarak tanımlayan Wilson, silahın taslağını internette yayımlama planlarının tamamen "özgürlükle" ilgili bir şey olduğunu söyledi.

Wilson BBC'ye açıklamasında, " Silaha talep var. Dünyanın her yerinde insanların silaha sahip olamayacağını söyleyen devletler var. Bu artık doğru değil. Teknolojinin insanlara ne isterlerse sahip olabileceklerini söylediği bir dünya görüyorum. Bu artık siyasi oyunculara bağlı değil" dedi.

Cody Wilson, yazıcıdan çıkarılan silahın doğurabileceği sonuçlarla ilgili bir soruyu yanıtlarken de "Bu alet, insanlara zarar vermek için de kullanılabilir. Bunu kabul ediyorum, çünkü bu bir silah. Ama bu, projeden vazgeçmek için bir neden olamaz" diye konuştu.

Wilson, silahı Amerikan Alköl, Tütün, Ateşli Silahlar ve Patlayıcılar Dairesi'nden aldığı üretim ve satış ruhsatıyla üretti. bbc türkçe

4/24/2013

Associated Press’in Twitter hesabı korsanlar tarafından ele geçirilince Amerika karıştı

Associated Press (AP) haber ajansının sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki hesabını ele geçiren bilgisayar korsanlarının yayınladığı "Beyaz Saray'a saldırı, Başkan Obama yaralandı" haberin, Dow Jones Sanayi Endeksi'nin 150 puan düşmesine neden olduğu bildirildi.

AP Sözcüsü Paul Colford, Twitter hesaplarının bilgisayar korsanlarının saldırısına uğradığını belirterek, gönderilen son dakika haberinin doğru olmadığını açıkladı.

AP muhabirlerinden Mike Baker ise önce bazı çalışanların şifrelerinin çalındığını, daha sonra haber ajansının Twitter hesabının saldırıya uğradığını söyledi.

Yaklaşık 150 puan düşen Dow Jones Sanayi Endeksi, "Beyaz Saray'a saldırı, Başkan Obama yaralandı" mesajının AP yönetimince yalanlanmasının ardından yeniden eski seviyesine yükseldi.

AP, olayın ardından Twitter hesabını dondurdu. AP, hesapların bilgisayar korsanlarının eline nasıl geçtiğini bulmak için Twitter yöneticileriyle işbirliği yapıyor.

Reuters haber ajansı, 3 dakika içinde 136,5 milyar dolarlık kaybın yaşandığını, ancak borsanın olayın açığa kavuşmasının ardından normale döndüğünü bildirdi.

Esad yanlısı bilgisayar korsanları da devrede

Bu arada Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği'nin (FIFA), sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki iki hesabı, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'e destek verenler tarafından "hack"lendi.


FIFA Basın Departmanı, @SeppBlatter ve @FifaWorldCup isimli resmi hesapların, kendine "Suriye Elektronik Ordusu" adını veren bir grup tarafından "hack"lendiğini ve hesapların kontrolünü ele alamadıklarını doğruladı. Grup, hesapları ele geçirdikten sonra FIFA Başkanı Sepp Blatter'i, 2022 Dünya Kupası evsahipliğininin Katar'a verilmesinden dolayı eleştiren mesajlar yazdı.

Aynı grup daha önce Suriyeli muhaliflere destek verdiği gerekçesiyle El Cezire ve BBC Arapça Servisi'ni hedef almıştı. Grup, BBC'nin hava durumunu aktardığı Twitter hesabına da siber saldırı düzenlemişti.Deutsche Welle Türkçe

4/17/2013

Barack Obama'ya dünyanın en zehirli maddesi ile hazırlanan mektup


ABD Başkanı Barack Obama'ya şüpheli bir madde içeren mektup gönderilmesi güvenlik birimlerini alarma geçirdi.



dünyanın en zehirli maddesi

Federal Soruşturma Bürosu (FBI), ilk incelemeler sonucunda mektupta zehirli 'risin' maddesinin bulunduğunu açıkladı. İlk testlerin yanıltıcı olabileceği düşüncesiyle mektup üzerindeki incelemelerin sürdüğü belirtildi.

Cumhuriyetçi Parti Mississippi Senatörü Roger Wicker'a da Salı günü içinde öldürücü risin maddesi bulunan mektup gönderilmişti. FBI, her iki mektubun da Memphis'ten 8 Nisan tarihinde postaya verildiği açıkladı. Gün içerisinde bazı senatörlerin ofislerine gönderilen mektup ve paketlerde şüphe üzerine polis ve uzman ekipler tarafından inceleme yapıldı ancak şüpheli bir madde bulunamadı.

Obama ve Senatörü Wicker'a gönderilen zehirli mektupların, Boston'daki bombalı saldırıların ardından adreslere ulaşması dikkat çekti. FBI kaynakları, mektupların bombalı saldırıdan çok daha önce postaya verildiğini, şu an için iki olay arasında bağlantı olduğu yönünde bir bilgi bulunmadığını kaydettiler.

Şüpheli mektuplarda tespit edilen risin maddesi solunum yoluyla vücuda alındığında, 8 saat ile 72 saat içerisinde ölümle sonuçlanıyor. Antidotu bulunmayan risin, en tehlikeli zehirlerden biri olarak biliniyor.

Deutsche Welle Türkçe

3/24/2013

23 Yıl suçsuz yere hapis yattı tahliye oldu kalp krizi geçirdi

ABD'de, cinayet suçundan 23 yıl hapis yatan David Ranta masum olduğu anlaşılınca geçtiğimiz günlerde serbest bırakılmıştı. Ancak Ranta geç gelen adaletin tadını çıkartmaya fırsat bulamadı.


New York Times'ın haberine göre Ranta serbest bırakılmasından iki gün sonra kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırıldı. Hemen ameliyata alınan Ranta'nın doktorları başka bir müdahalenin daha gerekebileceğini açıkladı.

New York kentinde 1990 yılında öldürülen bir hahamın katil zanlısı olarak yakalanan ve 37 yıl hapse mahkûm edilen David Ranta, suçsuz olduğunun anlaşılması üzerine 23 yılın ardından demir parmaklıklardan kurtulmuştu.

Yargıç Miriam Cyrulnik, 58 yaşındaki David Ranta'dan "Sayın Ranta, bir özrü hak ediyorsunuz desem, bu sadece içinde bulunduğumuz durumu hafife almak olur" sözleriyle özür dilemişti.

Deutsche Welle Türkçe

3/20/2013

bit pazarındaki 3 Dolarlık kase bir anda nasıl 2 milyon dolar etti

Amerikalı bir meraklının bit pazarından 3 dolar karşılığında aldığı Çin porseleni kâse, müzayedede 2 milyon 230 bin dolara alıcı buldu.


New York'ta 6 yıl önce bit pazarında gördüğü ve beğendiği kâsenin bin yıllık eşsiz bir eser çıkmasıyla büyük şaşkınlık yaşayan Amerikalı, büyük bir servete kondu.

2007 yılından bu yana evinin oturma odasında şöminenin üstünü süsleyen kâsenin özelliklerini merak eden ve araştırmaya başlayan New Yorklu, geçtiğimiz aylarda Çin sanat tarihi uzmanlarından porselenin değerini öğrenince soluğu müzayedecide aldı.

Sotheby's Müzayede Evi'nin 200 bin - 300 bin dolar değer biçtiği, ince işçilik ürünü Çin porseleni kâse, salı günü yapılan açık arttırmada 2 milyon 230 bin dolara satıldı.

12,5 santimetrelik beyaz renkteki porselenin, 960-1279 yılları arasında hüküm süren Kuzey Song Hanedanı döneminde yapıldığı belirtiliyor. Bu porselen kâseye benzeyen ve bilinen tek eser, yaklaşık 60 yıldır British Museum'da sergileniyor.

Deutsche Welle Türkçe

3/13/2013

Satın aldığı evin garajında hazine buldu dolar milyoneri oldu

Thomas Schultz, 2007 yılında New York'un banliyösü Bellport'da 300 bin dolara bir ev satın aldı. Evin garajında ise 30 milyon dolar değerinde sanat eserleri buldu.


Yerel bir televizyon kanalına açıklama yapan Schultz, garajdaki resim ve çizimlerin ilk bakışta eski püskü eşyalar gibi gözüktüğünü söyledi. 46 yaşındaki Schultz, ancak garajdaki resimlere bir kez daha baktığı zaman, bunların bir sanatçıya ait olduğunu anladığını belirtti. Eserlerin sanatçının 60 yılı aşkın çalışmalarının ürünü olduğu ifade edildi.

Milyonlarca dolar değerinde eserler


Schultz, daha sonra evin 1999 yılında ölen Amerikalı sanatçı Arthur Pinajyan'a ait olduğunu öğrendiğini söyledi. Amerikan sanat dünyasında empresyonizmin önemli isimleri arasında sayılan Pinajyan, karikatürist olarak da Amerikan pop kültüründe iz bırakan bir sanatçı olarak biliniyor. Bellport'daki evin garajındaki bulunan eserleri, sanatçının ününü ve eserlerinin değerini artırdı.

Yaklaşık 70 bin eserin değerinin belirlenmesinin altı yıl sürdüğünü belirten Schultz, resim ve çizimlere 23 milyon euro değer biçildiğini söyledi. Bazı eserleri yarım milyon dolara satan Schultz, evinin parasını ise çoktan çıkardı.

Deutsche Welle Türkçe

9/25/2012

500 kiloluk kadın nasıl cinayet işler?

ABD’nin Teksas eyaletinde yaşayan 500 kilogram ağırlığındaki Mayra Rosales, polislere yeğenini öldürdüğünü itiraf ettiğinde ağırlığı yüzünden bunun akla yakın bir şey olabileceğini sanıyordu.

Ancak çocuğun gerçek ölüm nedeni tespit edildiğinde genç kadının bu suçu işlemek için fazla şişman olduğu anlaşıldı ve gerçek ortaya çıktı.

Mayra, 2008 yılının Mart ayında gerçekleşen olayda, iki yaşındaki yeğeni Eliseo’ya bakıcılık yaparken yanlışlıkla bebeğin üzerine yuvarlandığını ve Eliseo’nun ölümüne neden olduğunu gelen polislere itiraf etti. 550 kilogram olduğu için hikayesinin inanılabilir olacağını düşünüyordu. Ancak adli tıpta yapılan incelemeler Eliseo’nun kafasına bir darbe alarak öldüğüne işaret etti ve Mayra’nın ağırlığındaki bir insanın kolunu kaldırıp böyle bir şey yapabilme ihtimali yoktu.

Bu gerçeğin ortaya çıkması üzerine Mayra da olan biteni itiraf etmek zorunda kaldı. Mayra bu hikayeyi, bebek ölmeden birkaç saat önce, yemeğini yemek istemeyen ve mızmızlık eden Eliseo’ya bir saç fırçasıyla defalarca vuran kardeşi Jamie’yi korumak için uydurmuştu.

Çünkü Mayra ve kocası Bernie, bu olaydan birkaç ay önce tamamen Jamie’nin yanına taşınmışlardı ve şişmanlığı nedeniyle kendine bakamayan Mayra’yla Jamie ilgilenmeye başlamıştı. Bunun karşılığında Jamie de evde olmadığı zamanlarda dört çocuğunu Mayra’ya emanet ediyordu.

Çocuğun öldüğü gün de aynı şey oldu. Jamie evden çıkıp çocukları Mayra’yla bıraktı. Annesinin kafasına saç fırçasıyla vurduğu minik bebek bir süre sonra nefes alamamaya başladı. Mayra ambulans çağırdı. Bebek hemen hastaneye götürüldü. Bir süre sonra Jamie hastaneden arayarak Mayra’ya, “Eliseo’ya zarar verenin kim olduğunu söyleyene kadar bebeğimi görmeme izin vermiyorlar” dedi ve kardeşinden kendisi için yalan söylemesini istedi.

Ancak birkaç ay sonra Jamie Teksas’a dönerek yargı karşısına çıktı ve suçunu itiraf etti. Mayra temize çıksa da yaşadığı stres, sağlığının bozulmasına neden oldu.

O günden beri hastanede sürekli doktor tedavisi altında olan Mayra yavaş yavaş kilo veriyor ve geleceğe umutla bakıyor. Kardeşinin hapishanede olmasının kendisini üzdüğünü belirten Mayra Jamie’nin yaptığı hataların farkına varması gerektiğini belirtiyor. cumhuriyet

8/26/2012

amerika'nın teknolojik adaleti samsung apple'a karşı suçlu bulundu

ABD'de teknoloji devleri Apple ile Samsung arasında bir yıldır süren fikri mülkiyet davasında karar Apple lehine sonuçlandı.

Jüri heyeti Güney Koreli teknoloji devinin kendi akıllı telefon ve tablet bilgisayar ürünlerini yaratırken Amerikan şirketinin tasarımlarını çaldığına hükmetti.

Samsung'un oluşan zararlar nedeniyle Apple'a 1,05 milyar ABD doları tazminat ödemesi kararlaştırıldı.

Bir yıl süren duruşmalar sırasında yaklaşık 700 patent ihlali iddiası ele alındı.

Jüri, Samsung'un ürünü bir çok aygıtta iPhone üreticisi Apple'ın yazılım ve tasarım alanındaki patent haklarının ihlal edildiğinde fikir birliğine vardı.

Samsung'un karşı iddiaları ise reddedildi.

Samsung, Apple'ın akıllı telefon piyasasını tekelleştirme çabası içinde olduğunu iddia ederek davayı temyiz mahkemesine götüreceğini bildirdi.

Apple şirketi şimdi Samsung'un bir çok ürününe ithalat yasağı getirmenin yollarını arayacağını duyurdu.

Dünya çapında satılan akıllı telefonların yarısından fazlası bu iki şirket tarafından üretiliyor.

ABD'dekine benzer çok sayıda patent davası ise dünyanın bir çok ülkesinde devam ediyor.

Geçen hafta Güney Kore'de bir mahkeme, patent hakkı anlaşmazlığı nedeniyle dev bir hukuk mücadelesine giren Apple ve Samsung'un karşılıklı ihlallerde bulunduğuna hükmetti.

İki şirketin de birbirinin bazı patentlerini çiğnediğini söyleyen mahkeme, ufak çaplı para cezaları kesmeyi uygun gördü.

Ayrıca, iki şirketin bazı eski ürünlerinin Güney Kore'de satılması yasaklandı.bbc türkçe

7/15/2012

çölde üç hafta yürüyerek hayatta kalmayı başarabilen otistik kişi

28 yaşındaki William Martin LaFever, Utah’ın güneyindeki Escalante Çölü’nden Arizona eyaletindeki Page şehrine gitme amacıyla için 64 kilometre yürüdü.

LaFever, ailesine yürüme eşyalarının çalındığını, ama babasının Page şehrine onun adına para gönderdiğini söylemiş.

Hayatta kalabilmek için kendisi kurbağalar dahil hayvanların leşlerini yiyip Escalante nehrinden su içmiş.

Kendisini bulmak için gönderilen helikopterde bulunan polis memuru Ray Gardner, LaFever’i bulduklarında bir deri bir kemik kaldığını ve ayakta duramadığını belirtti.

Gardner “Hayatta olduğuna inanamadım. 24 saat daha geçseydi kesinlikle ölmüş olurdu” dedi.

Bölgeye bakan karakol Haziran ayının başlarında LaFever’in babasını arayıp yürüme eşyalarının çalındığını ve parasının kalmadığını söylediğini belirtti.

Baba John LaFever’in bunun üzerine oğluna bir otobüse binip Page’e gidip parayı almasını söylediği aktarıldı.

Karakol, William LaFever’in bunun aksine Escalante nehri boyunca yürüyüp Powell gölüne ulaşınca Arizona’ya doğru giden bir tekneye binmeye karar verdiğini açıkladı.

Garfield Karakolu sözcüsü Becki Bronson, Associated Press haber ajansına yaptığı açıklamada çöl ortamının “Dünya üzerinde karşılaşılacak en engebeli arazi” olduğunu belirtti.

Bronson, “William’ın yürüdüğü yerde kimse yok. O bölgede insan yok. Kasaba yok” dedi.

Bronson BBC’ye yaptığı açıklamada hastaneye götürülen LaFever’in durumunun iyi olduğunu belirtti.bbc türkçe