Dünya

Dünya

12/12/2010

amerikalı astronotlar gerçekten ayda yürüdümü?şüpheler var


Amerikalıların Ay’a aslında hiç ayak basmadıkları şeklindeki komplo teorilerini sona erdirmek için Avrupa Uzay Ajansı tarafından yeni bir hamle başlatıldı. Ancak komplo teorisyenlerinin yeni bir teorileri var: “Avrupa Uzay Ajansı da, astronotlar sanki Ay’a ayak basmış gibi film çeken NASA’nın işbirlikçisi.”



20 Temmuz 1969 günü dünyanın dört bir yanında yüz milyonlarca insan nefesini tutup, Apollo 11’in Ay’a inişine radyo başında kulak kesilmiş ve o heyecan dalgası içinde Amerika’nın uzaydaki müthiş fethinden şüphe duymak kimsenin aklından geçmemişti.

Astronot Neil Armstrong’un “Benim için küçük ama, insanlık için büyük adım” diye izah ettiği Ay yürüyüşünün üzerinden 41 yıl geçti. 41 yıldır olmasa da, uzunca bir zamandır, hatırı sayılır miktarda insan, Amerika’nın 20 Temmuz günü Ay’a inmediğine inanıyor. Bunların büyük çoğunluğu da Amerikalı. Halkın yüzde 20’si Ay’a seyahatin düzmece olduğu, NASA’nın olayı baştan sona film stüdyosunda çektiği görüşünde.

WASHINGTON’UN HİLESİ
Komplo teorisi şu ana fikre dayanıyor: Sovyetler Birliği Sputnik’i fırlatarak, uzay yarışında Amerika’nın önüne geçince, Washington da Moskova’nın zaferini gölgede bırakacak bir başarıyla öne geçmek için böyle bir hileye başvurdu. Bu kumpası bilenlerin tamamı da öldürülerek ortadan kaldırıldı.

Tabii komplo teorisyenleri birtakım deliller ileri sürüyor. Mesela astronot Edwin Aldrin’in yanı başında durduğu bayrak rüzgâr olmadığı halde neden dalgalanıyor? Gökyüzünde neden yıldızlar görünmüyor? Gölgeler neden o kadar tuhaf? Ay modülü Eagle’ın altında neden krater meydana gelmedi?

ABD Başkanı John F. Kennedy, daha 1961 yılında Amerikalı astronotların Ay’a ayak basacağına dair söz vermişti. Ancak 1960’ların ortalarına gelindiğinde ABD uzay yarışında hâlâ çok gerilerdeydi. NASA darbe üstüne darbe alıyordu. 1967 yılında ilk Apollo kapsülü fırlatma rampasında patlayıp yanmış, üç astronot feci şekilde can vermişti. Bu hezimetten sadece iki yıl sonra Amerikalıların üç astronotu Ay’a gönderip, bir de geri getirebileceğine inanmak zordu.


Dünyanın düz olduğuna inananlar, fondaki görüntünün sahte olduğuna inanıyor.
Astronot kıyafetinin parlak beyaz olması nedeniyle, yıldızların görülmediği ileri sürülüyor.

RADYODAN DİNLEDİK
16 Temmuz 1969’da, Florida’daki Cape Canaveral üssüne 1 milyondan fazla insan akın etmiş, Neil Armstrong, Edwin Aldrin ve Michael Collins’i taşıyan Apollo 11’in fırlatılışına bizzat şahit olmuştu. 36 katlı apartman yüksekliğindeki dev roketin, tam da planlandığı gibi yerel saatle 9.32’de alev ve gürültü saçarak Ay’a doğru hareketini radyo ve TV’ler başında 600 milyon insan izlemişti. O tarihte henüz televizyon yayını olmadığı için Türkler, Apollo 11’in macerasını radyoya kulak kesilerek takip etmişti.

Ancak televizyondan siyah beyaz görüntüleri seyredenler, Neil Armstrong’un modülün kapağını açarak yavaşça Ay zeminine doğru inişini, ardından inen Edwin Aldrin ile birlikte kanguru gibi zıplalayarak nasıl ilerlediğini görmüştü. Sonraki yıllarda, Ay yürüyüşünün renkli fotoğrafları da çıktı.

İşte o dakika, iki süper güç arasındaki bilim ve teknoloji savaşının galibi belli olmuştu. ABD’nin suikaste kurban giden eski Başkanı Kennedy 25 Mayıs 1961 günü yaptığı konuşmada, “Önümüzdeki 10 yıl içinde insanoğlunu 380 bin kilometre ötedeki Ay’a gönderip, sonra da geri getireceğiz” demişti. 1957 yılında Sputnik uydusunu uzaya göndermeyi başaran Sovyetler Birliği, Kennedy’nin konuşmasından bir buçuk ay kadar önce de Yuri Gagarin’i uzay seferine çıkarmıştı. ABD’nin yarışta öne geçmesi için tek çare, Ay’a ayak basmasıydı. Maksat sadece süper güçlerin gövde gösterisi değildi. Nükleer bombaları uzun menzillere taşıyacak roketlerle ilgili bir yarış da söz konusu idi.

TAŞI TOPRAĞI İNCELEDİK
1967’deki fırlatma felaketinden bir yıl sonra Apollo 8’in mürettebatı Ay çevresindeki ilk turunu attı. 1969’da Ay’ın fethinden sonra Amerikalılar beş kez daha Ay’a indiler. Sonuncusu, Apollo 17’nin 11 Aralık 1972’deki seferi idi. 12 kişilik mürettebat Ay’ın taşını toprağını iyice inceledi, numuneler aldı. Sovyetler Birliği de aynı işlemi robotlar aracılığıyla yaptı.

Peki bütün bu incelemeler ne işe yaradı? Jeologlara göre, Ay zemininden toplanan numuneler, Dünya ile uydusunun aynı yapıtaşlarından oluştuğunu, aynı sistemin parçaları olduğunu ortaya koydu.

Uzay ve teknoloji yarışında Amerika’yı öne geçiren Apollo 11 seferinin hileden ibaret olduğu şeklindeki komplo teorisine inanan milyonlarca insan var.


Apollo 11 seferinin astronotları Neil Armstrong, Edwin Aldrin ve pilot Michael Collins

İNANANLARIN SAYISI ARTTI
Bütün komplo teorilerini bir araya getirip, kitap halinde yayınlayan ilk kişi, o güne kadar kimsenin tanımadığı Bill Kaysing adlı Amerikalı bir yazar oldu. 1974 yılında “Biz Asla Ay’a Gitmedik” diye kitap yazıp, ABD’nin Ay’a iniş masalına dünyayı inandırmak için 30 milyar dolarlık bir program hazırladığını söyleyen Kaysing, NASA’da çalışmış olduğunu iddia ediyordu. Ancak NASA’ya malzeme veren bir şirkette çalıştığı anlaşıldı.

Buna rağmen Kaysing’in yeterince taraftar toplayabilmesini sağlayacak bereketli bir ortam mevcuttu. Watergate skandalı nedeniyle Washington büyük itibar ve itimat kaybına uğramıştı. Bu nedenle düzmece bir Ay seferi düzenlediğine dair komplo teorilerine inananların sayısı çığ gibi büyüdü.

ABD’nin Ay’a inmediğine başka nedenlerle inanmayanlar da vardı. Meselâ, Dünya’nın yuvarlak ya da elips formunda olduğu bilgisiyle mücadele amacıyla ABD’de 1956 yılında kurulan “Flat Earth Society” adlı grubun mensupları, Ay’a gidilmediğini iddia ederken farklı bir noktadan hareket ediyordu. Bunlara göre Dünya tepsi gibi düz olduğu için, Ay’dan çekilen fotoğraflarda Dünya’nın yuvarlak görünmesi, ABD’nin hilesini ortaya çıkarıyordu.

Resimlerin sahte olduğunu ileri süren grup üyeleri, NASA’nın Ay filminin, Walt Disney prodüksiyonu olarak Hollywood stüdyolarında çekildiğini, senaryonun ünlü bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke tarafından kaleme alındığını ve büyük rejisör Stanley Kubrick’in de yönetmenlik görevini üstlendiğini iddia ediyordu.

2001 yılının 15 Şubat günü Amerikan Fox Televizyonu’nda yapılan bir yayın ise bütün komplo teorilerinin üzerine tuz biber ekti. “Komplo Teorisi: Biz Gerçekten Ay’a İndik mi?” adlı programa katılanlar, 1960’lardaki teknolojinin Ay’a inmeyi mümkün kılacak kadar gelişmiş olmadığını iddia ettiler. Amerika’nın Sovyetler karşısındaki yarışta geride kaldığı için bütün dünyayı kandırdığını ileri sürdüler. Daha da ileri giderek şöyle diyenler oldu: “Aslında Ay’a inilmiş gibi bir film çekmeyi Sovyetler Birliği de akıl edebilir, bunu daha önce yapabilirdi ama, akıllarına gelmedi. İyi ki de gelmedi. Yoksa Batı âlemi rezil olurdu.”

ATLANTİS’İN KAPISI
Ay’a inişin palavra olduğu şeklindeki komplo teorileriyle alay etmek maksadıyla, mizahi komplo teorileri de türedi. Bunlar arasında en meşhuru “Bielefeld Komplo Teorisi”. Malûm, Bielefeld bir Alman şehri. Ancak komplo teorilerini hicveden bu komplo teorisine göre aslında Bielefeld diye bir şehir yok. Şehrin görüntüleri tamamen simülasyondan ibaret. Amerikan gizli servisi CIA ile İsrail gizli servisi MOSSAD ve uzaylıların işbirliği sonucu, bütün insanlık böyle bir şehrin mevcut olduğuna inandırılmış durumda. Almanya’nın diğer bölgelerinde de görülen “Bl” plakalı araçlar da, “CIAMOSSAD- Uzaylı” kumpasının bir parçası. Bu komplo teorisinin bir başka versiyonuna göre de Bielefeld aslında, Atlantis’e açılan bir kapı.

UZUN BİR SUNUM
NASA’nın, insanlığı Ay’a inişe inandırmak gibi bir gayreti olmamakla birlikte, Avrupa Uzay Ajansı ESA, Ay seferinin bir hakikat olduğunu kanıtlamak gibi bir vazife çıkardı. ESA’dan Rainer Kresken adlı uzay mühendisi, komplo teorisyenlerini susturmak, inançsızları doğru yola sevketmek amacıyla bir harekâta girişti. Almanya’nın Darmstadt şehrindeki Avrupa Uydu Kontrol Merkezi’nde, Ay yürüyüşünün hakikat olduğunu delilleriyle izah etmek için bir sunum yaptı.

“Genelgeçer kanaate aykırı bir keşifte bulunmak, o keşfin takipçisi ollmak insanlara heyecan veriyor. İnsanlığın temel eğilimi böyle” diyen Kresken, rüzgâr olmadan dalgalanan bayrağa, tuhaf bir şekilde uzayan gölgelere ve yerde olmaması gereken kratere açıklamalar getirdi.

Henüz yedi yaşındayken, Neil Armstong’un Ay yürüyüşünü televizyonda görünce bu sahada çalışmaya karar verdiğini, fen ve doğa bilimleri tahsili gördüğünü anlatan Kresken’in komplo teorilerine karşı ileri sürdüğü en kuvvetli argüman şu: “Sovyetler Birliği’nin elinde her türlü teknik imkân mevcuttu. NASA’nın Ay seferi düzmece olsaydı, Sovyetler bunu mutlaka bulup çıkarır ve dünyaya ilan ederdi.”


Armstrong'un hemen ardından Aldrin de Ay'a yürüdü. Ancak Armstrong Ay'a ilk ayak basan insan olarak tarihe geçti

YILDIZLAR KARANLIKTA SİLİNDİ
Ay’a inişe inanmayanlara göre dünyaya getirilen ay taşları, Apollo’nun Ay’a götürdüğü lazer yansıtıcıları, fotoğraflarda zeminde görülen Ay kapsülü Eagle’a ait izler, tamamen palavra. Bu palavrayı ele veren en önemli kanıt ise yığınla fotoğrafta yer alan Amerikan bayrağının aynı şerit ve yıldızlar üzerinden, hiç şekil değiştirmeden dalgalanıyor olması. Kresken’in karşı argümanı ise şöyle: “Velev ki, bu sahne stüdyoda çekildi. Bayrağı neden o şekilde dalgalandırsınlar?”

Kresken’e göre yıldızların görünmemesinin nedeni ise Ay üzerinde Güneş’in parlaması ve astronot giysilerinin de fazla parlak olması. Aslında atmosfer olmadığı halde, çıplak gözle görülebilecek yıldızlar, kamera görüntülerinde diğer aydınlık objeler nedeniyle uzay karanlığında silindi.

BİTMEYEN İDDİALAR
Ay modülü Eagle’ın inişi sırasında, komplo teorisyenlerinin beklediği şekilde şöyle devasa bir krater de meydana gelemezdi. Çünkü, hava olmayan boşluktaki itiş gücü aşağı değil, yanlara doğru eşit miktarda yayılır, dolayısıyla yerde krater açılmaz. Ayrıca Ay yüzeyinin 10 santimlik tabakası tozdan oluştuğu için, Eagle’ın inişi sırasında tozlar çevreye savrulmuştur. Gölgelerin paralel değilmiş gibi görünmemesine gelince; bunun nedeni Ay yüzeyinin engebeli oluşudur. Stüdyodaki projektörler yüzünden değildir.

Avrupa Uzay Ajansı ESA, NASA’yı aklamak için çabalayadursun, komplo teorisyenleri ESA’yı da kumpasın maşası olarak ilan etmek üzere harekete geçtiler bile.
haber türk

Hiç yorum yok :
Write yorum

Ne düşündüğünüzü bize söyleyin ... !